Evlenirken bir söz veriyoruz. Hayatımızı ve hayatımıza dair her şeyi paylaşacağımızla ilgili. Doğru insanı bulmuşsak paylaşmak her geçen gün daha zevkli hale geliyor. Hatta paylaşmak için sahip olmaya başlıyoruz. Sahip olmak derken sadece maddi değil, manen sahip olmaktan bahsediyorum. Biz de yıllar içinde paylaşımlarımızı arttırdık ve bundan çok mutlu olduk. Her şeyi paylaştığımızı düşünürken yeni bir şey daha paylaşmak çok keyifli. Evlenmeden önce ve evlendikten uzun bir süre sonra bile sevdiğimle dolunay aydınlığında zorlu bir gece seyrini paylaşıp, birlikte kolaylaştıracağımızı tahmin edemezdim.
Bu yazı halen devam etmekte olan bir seyirin sonlarına doğru yazılmaktadır. Güzel bir tatilin sonunda Andromeda, bizi İstanbul’a götürmeye karar verdi. Dün sabah saat beşte Kabatepe’den yola çıktığımızda havanın ve denizin tahminler ötesi hırçın olduğunu görünce mecburen tıngır mıngır çıkılan bir Çanakkale Boğazı seyri oldu. Akşamüstü olunca “Çardak Koyunda mı kalalım devam mı edelim?” diye düşünürken. Sağolsun Murat Ayduk Reis bizi Mi Ninası ile birlikte gece seyrine davet etti. Bizim kısa denizcilik hayatımızda en çekindiğimiz şeylerden birisi seyirdeyken geceye kalmaktı. Gece seyri Bülent Büyükdağ'ın romantik yazılarında uzaktaki kırmızı yeşil ışıklara güvenmesi, veya Kabaalioğlunun Son denk kayıkçısı ve kendisi gibi bir dolu usta denizciyle maceralarını okurken zevk veriyordu. Onun ötesinde bize biraz korkutucu geliyordu. Gecenin bir yarısı Marmara Denizinin ortasında şafta takılacak bir cisimle karşılaşsak al başına belayı... Hafta boyunca devam eden sert rüzgarlar dönüşümüzü geciktirmişti. Pazartesi günü iş başı yapma zorunluluğu bizi gece seyrine mecbur etti. Takıldık Mi Nina’nın dümen suyuna ve çıktık Marmaraya…
Önce hava usulca karardı. Hemen can yeleklerimizi kuşandık. Sonra sancak tarafından ay doğdu. Aklıma Doğan Hocam geldi.Deniz ve hava sakinlemiş göründüğü için Marmara adasına doğru önlü arkalı seyir yapmaya karar verdik. Sakin gecede önce yemeğimiz yedik. Sonra Dolunay ışığında birkaç şarkı mırıldandık. Kemer önlerinde deniz yavaştan kabarmaya başladı. Belki de şarkımızı beğenmedi. Bir saat kadar dalgaların sert dansına dayandıktan sonra Murat’ın telefonu ile kuzey kıyısına yükselmeye karar verdik. Gün boyunca korka korka üç defa geçtiğimiz gemi yolunu bu sefer sert havada ve karanlıkta geçmemiz gerekiyordu. Vadiyada Ece Reis vardı ve dümeni bırakmadı. İnen ve çıkan gemileri pür dikkat takip ederek ve dalgadan yalpalanmamamız için bir yandan da denizi gözleyerek bizi kuzey yakasına geçirmeyi başardı. Bir süre sonra vardiyayı bana devredip uykuya daldı. Mürefte, Hoşköy derken Tekirdağ Körfezine geldik bile. Bu sefer aklıma Ersin Reis geldi. Onun ısrarla tavsiye ettiği gibi körfezin içlerine kadar inip oradan yola devam ettik. Sonra Ece uyandı. Kaldığımız yerden bir Ortaçgil ile devam ettik. “ Bilinmez denizlerin kuytu koylarında bul beni” . Gerçi O uykudayken “ Gündüz gelme gece gel , eller duyar söz olur” modundaydım çaktırmayın.
Geceleri denizde gemi trafiği dışında pek hareket olmaması avantajdı. Belki balık sezonu olsaydı balıkçılara da dikkat etmemiz gerekecekti .Hava şartları uygun olursa bundan sonra gece seyri bizim için öcü olmaktan çıktı. Tabi ikimiz birlikte olduğumuz için güvenliydi. Murat Reis de bir arkadaşı ile seyir yapıyordu. Deniz kenarındaki çirkin yapılaşma geceleri görünmediği için çok rahatsız etmiyor. Hatta gördüğünüz her ışığın ayrı ayrı hikayeler içerdiğini düşünüyorsunuz. Gözleriniz daha az yoruluyor. Kötü şeyler düşünmüyorsunuz bile. Vardiyadayken daha önce forumlarda okuduklarımı düşündüm. Ne kadar şeyi daha önce yaşamışım hissini hatırladım yine. Pek çok reisimiz aklıma geldiniz yine. Sizler uykudayken bile sizi düşünen birisi vardı.
Tekirdağ geçişiyle birlikte ben de yoruldum. Saat sabah beş olmuş.Vardiyayı Ece’ye bırakıp Moonlight Sonat eşliğinde uykuya dalmışım.
İki saatlik uykudan sonra gözümü açtığımda Ece’yi karşımda usturmaca temizlği yaparken buluyorum. Bana bakıp gülümsüyor. Ben de gülümsüyorum.
Günaydın Ece, gunaydın hayat, günaydın güzel gün. Mutlu, Mesut, Bahtiyarım. Her şey için teşekkürler...