Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Tarihi kimler yazıyor II

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Tarihi kimler yazıyor II
OP: 04 Şubat 2018, 21:13:51
Fenikeliler Amerika’da(!)

“Biz Kenan ülkesindeki Sayda’nın oğulları… 10 gemiyle Ezion-geber’den Kızıldeniz’e doğru seyrediyorduk. Baal bizi ayırdığından bu yana, iki yıldır Afrika kıyıları boyunca denizde diğer arkadaşlarımızla bir daha karşılaşamadan dolandık. Sonunda 12 adam ve 3 kadın buraya geldik… dileriz yüce tanrılar ve tanrıçalar bize yardım eder.”

Yukarıdaki paragraf bu haliyle size fazla bir şey ifade etmeyebilir. O halde biraz daha ilginç kılalım: Bu satırlar milattan yüzyıllar öncesine ait olsun. Daha da ilginç kılmak adına Kenan ülkesinden yola çıkan bu 10 gemilik Fenike filosundan geride kalanların yalvarışı olduğunu söyleyelim, Tanrılara ve Tanrıçalara… Yine yetmedi derseniz 1872 yılında Brezilya’da, Paraiba nehri kıyılarında bulunmuş bir tabletin çevirisi olsun bu satırlar!

İlk bakışta ütopik bir öykü bu aslında. Hatta bir çok bilim adamına göre şaklabanlık. Düşünebiliyor musunuz; bundan neredeyse üç bin yıl önce –bugün hala alfabelerini büyük ölçüde kullandığımız- ilkel atalarımız Fenikeliler, ilkel tekneleriyle Atlantik okyanusunu aşacak ve Amerika’ya ulaşacaklar! Haydi canım…

Avrupa’nın Yazdığı Tarih…

Doğrusunu isterseniz her geçen gün aynı soruyu daha sık sorma ihtiyacı duyuyorum kendime: “Tarihi kimler yazıyor?” Çünkü söz konusu olan özellikle tarih, antropoloji, arkeoloji gibi bilim dalları olduğunda zemin o denli kayganlaşıyor ki… tek bir doğruyu kabullenmek zorlaşıyor. Çok sayıda örneği var yanılgıların, üzerinde yaşadığımız Anadolu coğrafyası da bunun en güzel kanıtı olsa gerek.

Bir Avrupa düşünün soyunu hepi topu 50 yıl boyunca parlamış bir Hellen uygarlığına dayasın ama o uygarlığın mayasını, kaynağını; Anadolu’yu asırlarca görmezden gelsin. Seramik parçalarından yola çıkarak medeniyet payeleri dağıtsın ama nasıl olur da bir medeniyet dilini, güzel sanatlarını sözüm ona “sömürgelerinden” alır sorusuna kulaklarını tıkasın.

Neyse, biraz kişisel olabilir ama bu ve benzeri bir çok veriden yola çıkarak Avrupa’nın yazdığı tarihi oldum olası pek tutmam. Hele bir de söz konusu öykünün merkezinde deniz varsa mutlaka birkaç kez düşünmek gerektiği kanaatindeyim. Neden mi? Çok basit, şöyle bir dünya haritasına bakıverseniz, beyaz adamın sözüm ona keşfettiği her noktada aslında birilerinin onlar gelmeden önce de mutlu mesut yaşayıp gittiğini görürsünüz. Örneğin Cook bir kaşif midir? Avrupa için evet ama dünya için?... Paskalya adasında yaşayıp giden “uzun kulaklılar” için Cook bir kaşif midir, yoksa felaket taciri mi? Peki ya Cortez, ya Pissaro?

Zaman Tünelinde Seyir

İsterseniz zamanda yolculuğumuza başlayalım. Milattan önce altıncı yüzyıldayız. Mısır’ın 26. Hanedanının tutkulu firavunu Necro ülkesinin sınırlarını ve görkemini arttırmakta kararlı. Öyle sınırsız bir hayalgücü var ki bu Necro’nun, dönemin diğer bir güçlü hükümdarı Babil’li Nebukadnezar bu hayalini boşa çıkaracak olsa da, Nil ile Kızıldeniz arasına bir kanal açmaya bile kalkışıyor. Ve bu denli ufku geniş bir firavunun dönemin dünyaya nam salmış denizcileri Fenikelilerle buluşması, tarihin ilk destansı yolculuklarından birine vesile oluyor. Necro tarafından kiralanarak görevlendirilen bir Fenike filosu Kızıldeniz’den Hint Okyanusuna doğru yelken açıyor ve kıyı kıyı tüm Afrika’yı kat etmek üzere seyre koyuluyor. Ve dönemin usta denizcileri Fenikeliler, yaklaşık üç yıl süren yolculuğun ardından Cebelitarık boğazından Akdeniz’e girmeyi başararak, “ilkel” filolarını –muhtemelen- İskenderiye kıyılarına bağlamayı başarıyorlar. Ve tekrar etmekte yarar var; bu seyir İsa’nın doğumundan tam altı yüz yıl önce yapılıyor!



En azından bizim eğitim sistemimizde pek yer bulamamasına karşın önemli bir diğer uygarlığın çocukları, Kartacalılar da sahne alıyor Afrika kıyıları boyunca. Bu kez milattan önce beşinci yüzyılın başlarındayız. Kral Hanno’nun 60 gemilik filosu birkaç bin Kartacalıyla birlikte yeni koloniler, yeni ticaret imkanları araştırmak için yelken açıyor Libya kıyılarından doğru. Kuzeyden güneye Afrika kıyılarını kat edip, ta Senegal’e kadar geliyorlar. En azından Kartaca’nın Kronos Tapınağı’nda yer alan tabletler böyle anlatmakta Hanno’nun deniz yolculuğunu. (The Periplus of Hanno)

Önyargıların Karanlığında Bilim

Ve sene 1872. Brezilya’nın Paraiba nehrinin kıyılarında dört tane tablet buluyor birileri. Dönemin saygın bir bilim adamı olmasının da etkisiyle, Rio de Janeiro Ulusal Müzesi’nin yöneticisi  Dr. Ladislau Netto’ya ulaştırıyorlar bir kopyasını. Dr. Netto çalışmalarını tamamlayıp da tabletlerle ilgili açıklamasını yaptığında ise ortalık karışıyor; çünkü bu tabletlere bakılırsa,  İsa’nın doğumundan bir hayli önce Fenikeliler Brezilya’ya gelmiş ve bu tabletleri yazmış olmalılar…

Ancak ne yazık ki aynı günlerde Paraiba bölgesinde meydana gelen bir iç isyan sırasında tabletlerin bulunduğu çiftlik neredeyse haritadan silinir. Tabletlerdense hiçbir iz kalmamıştır. Aynı günlerde yazıtın bir kopyasının ulaştığı Fransız tarihçi ve filolog Ernest Renan söz konusu tabletin bir aldatmaca olduğunu ve Dr. Netto’nun da saçmaladığını ifade edince de, konuya bir süreliğine nokta koyulmuştur.

Yaklaşık yüzyıl daha geçtikten sonra bir başka bilim adamı, Amerikalı akademisyen Cyrus H. Gordon bir kez daha Paraiba yazıtlarını gündeme taşır. Ona göre gerek Renan gerek Netto’nun yaşadığı dönemde söz konusu dil daha gizemini korumaktaydı. Oysa yirminci yüzyılın ortasından bakan Gordon’a göre, gerçekten de bir şekilde sürüklenip Amerika kıyılarına ulaşmış Fenikelilerin öyküsüydü Paraiba yazıtlarında anlatılan:

“Biz Kenan ülkesindeki Sayda’nın oğulları… 10 gemiyle Ezion-Geber’den Kızıldeniz’e doğru seyrediyorduk. Baal bizi ayırdığından bu yana, iki yıldır Afrika kıyıları boyunca denizde diğer arkadaşlarımızla bir daha karşılaşamadan dolandık. Sonunda 12 adam ve 3 kadın buraya geldik… dileriz yüce tanrılar ve tanrıçalar bize yardım eder.”

Yale Koleji başkanı Ezra Stiles 18. yüzyılda Dighton yakınlarında (Massachusetts) bulunan bir diğer taş üzerindeki yazıtın da Fenike dilinde yazılmış olduğu açıklar. Bir diğer tablet Tennesee yakınlarında, Bat Creek’te gün yüzüne çıktığında, kökeni için gözler yine Kenan ülkesine çevrilir. Yine 19. yüzyılda, - tam olarak belirtmek gerekirse 1877’de - bu kez Iowa’da bulunan Davenport tabletleri üzerine çalışan epigraf Barry Fell, söz konusu yazıtlar için yine adres olarak Kenan ülkesini gösterir.



Bilimin ayrılmaz dürtüsü şüphenin kendi argümanlarını geliştirmesi de doğaldır elbet. Ancak zaten söz konusu tarih, mitoloji ve artık yaşamayan diller olduğunda çoğu zaman bir iddiayı çürütmek ispatlamaktan daha kolay olagelmiştir. Aynı şekilde, “ilkel” Fenikelilerin “ilkel tekneleri” ile koskoca Atlantik okyanusunu aşarak Güney Amerika kıyılarına ulaşmış olmalarını kabul etmek yerine, o teknelerle ancak Akdeniz’de kıyı kıyı yolculuk edebildiklerine inanmayı seçmek tabii daha kolay ve ilk bakışta daha akla yakın gelecektir.

Salların Altın Çağı…

20. yüzyılla birlikte bir grup adam tüm uyarılara kulaklarını tıkayıp kadim günlerin öykülerine duydukları inançla kendilerini okyanuslara bırakmasaydı, bu satırları yazmak –benim için de – belki zaman kaybı olurdu. Oysa 1948 yılında Heyerdahl’in Kon Tiki’si ile başlayan salların altın çağı, bildiğimizi sandığımız ve Avrupalıların kaleme aldığı deniz tarihini tekrar gözden geçirmenin zamanı geldiğini göstermiştir. Hakim akıntı ve rüzgarları arkasına alan Kon Tiki, üç ayda binlerce millik mesafeyi kat ederek Tuamotu adalarına ulaşırken, ilkel sandığımız denizcilerin aksine engin denizcilik bilgileri olduğunu da gözler önüne sermiştir.

Bugün denizle ve denizcilikle biraz olsun ilgisi olan herkes “ticaret rüzgarlarını” bilir. Kanarya adalarından doğru bırakın kendinizi Atlantik okyanusuna Heyerdahl gibi, ya da şişme botla çıkan Alain Bombard gibi, ver elini Karayipler!

Pasifik okyanusunu mu aşmak istiyorsunuz, buyurun Humbolt akıntısına, sizi önce Güney Amerika kıyıları boyunca ekvatora doğru taşısın, sonra zarif bir kıvrımla Pasifik adalarına doğru dirise etsin: Markiz adaları, Tuamotular, Samoalar… siz seçin destinasyonunuzu.

İyi de bundan binlerce yıl önce, bahtsız Fenikeliler Afrika kıyıları boyunca seyrederken ticaret rüzgarları yok muydu sanki? Ya da Atlantik akıntıları bugün olduğundan ne derece farklıydı? Aslında metindeki belki en güçlü ipucu “Baal”, yani “fırtına ve yağmur” tanrısı değil midir? Özellikle Paraiba bölgesinin harita üzerindeki lokasyonuna bakıldığında neredeyse kıtanın doğusundaki en uç nokta olması Afrika kıyılarından sürüklenen bir teknenin kazayla çıkması için makul bir nokta gibi görünmekte. Kanaatimce, özellikle Güneybatı Afrika’dan başlayan Benguela akıntısının sonlandığı noktanın da Paraiba bölgesi olduğu düşünülürse, söz konusu tabletlerin doğru olup olmaması bir tarafa, bu tür bir yolculuğun imkansız olmadığını ispatlar niteliktedir.

Rakahanga resifinde son nefesini verene kadar Polinezyalı denizcilere inancını yitirmeyen Eric de Bisschop sadece kadim günlerin anlatılarına inandı. Carlos Caraveda Arca 1965 yılında düşler limanı Callao’dan çıkarken, atalarının binlerce yıldır izlediği rotayı izliyordu “pae pae”si Tangaroa ile.

Devasa gemileriyle denizlere açılan Avrupalı denizcilerden en önemli farklarıysa  “denize rağmen” hareket edecek tekneler değil, “denizle birlikte” hareket eden sallar tasarlamış olmalarıydı. Kadim günlerin denizcilerinin sandığımızın aksine basit ama etkileyici sırları vardı denizciliğe dair. Mesela “guara”ları vardı. Taşınabilir salma sistemi olarak adlandırılabilecek guara tahtaları sayesinde neredeyse her türlü hava koşulunda seyredebiliyor, kıyılara kadar girebiliyor, tasavvur bile edilemeyecek manevralar yapabiliyorlardı. Sallarıyla 20-30 ton ağırlığında yükleri rahatlıkla taşıyabiliyorlardı. Sadece hakim rüzgarları kullanarak altı aylık seyirlere çıkıyor, altı ay sonra kendilerini sadece okyanusun koynuna bırakarak tekrar evlerine dönüyorlardı.



Tarihi Kimler Yazıyor?

Üzerinden geçen iki bin küsur yılın ardından olup biteni hiçbir zaman oradaymış gibi tam olarak bilemeyeceğimiz aşikar. Tabletler, tabletlerin çevirileri… Her daim ya kafamızda soru işaretleri olacak anlatılara karşı ya da mistik ve çekici geldiği için körü körüne kabulleneceğiz anlatılanları. Eldeki verilerle çok da fazla seçeneğimiz yok gibi görünüyor.

Oysa bilinen ya da bize anlatıla gelen kahramanlık tarihini bir tarafa bırakıp mütevazı insanların tarihine odaklanabilirsek, sanki biraz daha netleşecek algımız. Tarihin belki en basiretsiz kaptanı olduğunu Hindistan’a niyet Karayiplere ulaşarak ispatlayan Kolomb’u, bugün neredeyse tüm dünya beceriksiz bir kaptan değil bir kaşif olarak anmakta. Cortez ve Pizaro’nun keşifleriyse insanlık tarihinin en büyüleyici uygarlıklarının boynunun vurulması ile sonuçlandı. Beyaz adamın gittiği her coğrafyaya götürdüğü yıkım bir çeşit damgası oldu. Kim bilir, belki bu bahtsız Fenikelilerin en büyük bahtsızlığı gittikleri coğrafyayı işgal edemeyişleri, artlarında kanla ve vahşetle yazılmış günceler bırakamamış olmalarıydı. Çünkü ne yazık ki binlerce yıldır bize tarih diye pompalanan şey, insanın insan olmaktan çıktığı savaş ve kahramanlık zırvalarından ibaret. Oysa yazıldığı iddia edilen asıl tarih, içinde kendine yer bulamayan “sıradan insanın” tarihi…

Uzun lafın kısası, her geçen gün aynı soruyu daha sık soruyorum kendime: “ Sahi bu tarih denen şeyi kimler yazıyor?”

Hakan Tiryaki, Vira Dergisi 2010
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Tarihi kimler yazıyor II
#1: 04 Şubat 2018, 21:50:16
ne güzel yazıymış.. Bu sene gezdiğim antik limanlar geldi gözümün  önüne.. Biri bulsa ya zaman makinasını..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 562
    • Yat Tekne Sörveyi, ekspertizi, ozmoz muayenesi
Ynt: Tarihi kimler yazıyor II
#2: 04 Şubat 2018, 22:18:01
Tarihi kazananlar yazar.

Bilmediğimiz bir takım tarihi gerçekler kazanaların ürünü olmadığından yazılmamıştır. Örneğin, Osmanlı devrinde Osmanlı korsanları İnigltereye ulaşmışlar  ve meşhur "muth" veya "mouth"" lardan birini girişine kale kurmuşlar ve bu limanın haracını çok uzun süre yemişler. Son zamanlarda bir araştırmacı Türk bunu bulmuş belgelemiş ve kitap yazıp gerçeği ortaya çıkarmış.

Bir diğer öykü de Osmanlının ABD'den haraç almasıdır. Her ne kadar yazılıp çizilmişse de çok fazla kişini bildiğini zannetmiyorum.

Eskiye bakarsak Vikinglerin İzlandaya ulaştığını biliyoruz. İzlandaya ulaşan bir grubun Kuzey Amerikaya gitmemiş olması mümkün değildir.

Pasifikte neredeyse tüm adalara ulaşmış Mikronezyalıların Güney Amerikaya ulaşmamış olması pek mümkün değildir.

Amerika'yı Cristoforo Colombo buldu ama ne olduğunu bilemedi, Americo Vespucci kendi adını verdi. Yazılı tarih böyle diyor.

Bir tane bile yahudinin bulunmadığı İsrail'de devlet kurmalarına izin verilenler yeni bir takım arayış içindeler. İddiaları Kuzey Amerika'ya antik çağlarda gittikleri. Bunu ispat için sadece "Babylonian Compass" denilen yıldız haritası benzerini kullanarak New York'tan İsrail'e gidene 2 milyon dolar teklif etmeleriydi. Sanırım, biz daha önce gittik diyip bir şekilde hak iddia edeceklerdi.  Ben aday oldum ama hiç mali destekleri olmadığından beceremedim.

Tarihi kazananlar yazar, bunlar da sanırım hala geçerlidir, Avrupalılar ve ABD'dir.
  • IP logged

n

nuri_kongur

Ynt: Tarihi kimler yazıyor II
#3: 04 Şubat 2018, 22:49:56
Çok teşekkürler Tiryaki reis bizimle bu yazı dizisini paylaştığın için. Bir önceki yazıya atıf, "deli" bizim dilimizde (gözüpek)2 olarak da anlaşılır. Bir de "divane" var, günümüzde "deli" "divane " gibi algılanıyor. Delide cesaret vurgulanırken, divanede tutku vurgulanır. her ikisinde de, cesaret ve tutku vasat insana göre mantığı galebe çalabilir. ama bu illa ikisi de mantıksız demek değildir, sadece vasatın kabul edebileceğinin üstünde olabilir.
Zevkle okudum, yeniden teşekkürler.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Ynt: Tarihi kimler yazıyor II
#4: 04 Şubat 2018, 23:37:50
Binlerce, yüzlerce yıldır Dünyaya anlatılan "muzafferler tarihi" çok yakın  tarihlerde bu kez bağımsız bilim insanları sayesinde yeniden yazılacak.  Tıpkı dinler tarihindeki büyük PR ve aldatmacalarda olduğu gibi.

6 küsur milyar nüfusun pek az bir bölümü yeni bilgilere ulaşacak ve tabii tarihi yeniden yorumlayacak. Geri kalan yığınlar ise belki daha binlerce yıl kendinden öncekilere anlatılan "fake" tarih bilgisi ile bakacaklar geçmişe.

Aydınlanmanın rotası ve duru bir bakışa sahip olabilmek sadece 360 derece sferik bir yaklaşımla soru sormak, şüphe etmek, okumak, okumak, araştırmak, öğrenmekten geçiyor.
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

S

Servet

Ynt: Tarihi kimler yazıyor II
#5: 05 Şubat 2018, 02:20:00
Bertolt Brecht'in şiiri geldi aklıma..

Yedi kapılı Thebai şehrini kuran kim?
Kitaplar yalnız, kralların adını yazıyor,
yoksa krallar mı taşıdı kayaları?

Bir de Babil varmış boyuna yıkılan,
kim kurmuş Babil’ i her seferinde?
Altın şehir Lima' nın, hangi evinde otururmuş acaba
yapı işçileri?

Nereye gittiler dersin Çin Seddi' nin bittiği gece,
duvarcılar?

Yüce Roma’ da zafer anıtı ne kadar çok!
Kimlerdir acaba bu anıtları diken?
Sezar kimleri yendi de kazandı bu zaferleri?
Dillere destan olmuş koca Bizans’ ta,
yok muydu saraylardan başka oturacak yer?

Atlantis’ te, o masallar diyarında bile,
boğulurken insanlar uluyan denizde bir gece yarısı,
bağırıp imdat istemişler,
kölelerinden.

Genç İskender Hindistan' ı zaptetti!
Bir başına mı?

Sezar, Galyalıları yendi!
E bir aşçı olsun yok muydu yanında?

İspanyalı Filip ağlamış derler batınca tekmil filosu,
ondan başkası ağlamadı mı acaba?

Kitapların her sayfasında bir zafer.
Ama pişiren kim zafer aşını?
Her 10 yılda bir büyük adam.
Ödeyen kim faturayı?

İşte bir sürü olay sana.
Ve bir sürü soru.

  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4249
Ynt: Tarihi kimler yazıyor II
#6: 05 Şubat 2018, 10:42:46
Fenikeliler Amerika’da(!)


Devasa gemileriyle denizlere açılan Avrupalı denizcilerden en önemli farklarıysa  “denize rağmen” hareket edecek tekneler değil, “denizle birlikte” hareket eden sallar tasarlamış olmalarıydı.




Hakan Tiryaki, Vira Dergisi 2010

Belki de sorun bu zaten.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 68
Ynt: Tarihi kimler yazıyor II
#7: 05 Şubat 2018, 18:47:57
Okullarda dayatılan temelde batılıların yazdığı tarihe mesafeli durdum. İnternetle haşır neşir olunca bilgi denizini tanıdım başkalarının uçuk kaçık bulduğu ama aklıma mantığıma uyan binlerce sayfa okudum. Hayat 45 den sonra pek bi güzelleşti yani bu tip konulara kolaylıkla ulaşabilmemiz açısından. İnancım o ki eninde sonunda gerçek tarih ortaya çıkacak şu anki dünya egemenlerini rahatsız etsede... Hadi bakalım sıra tibete Naacal kardeşliğine gelecek galiba :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 562
    • Yat Tekne Sörveyi, ekspertizi, ozmoz muayenesi
Ynt: Tarihi kimler yazıyor II
#8: 05 Şubat 2018, 19:27:33
Okularımızda okutulan tarihin ne kadar doğru ve tamam olduğu tartışmaya açıktır. Bir örnek verelim: Rus donanması kuzeyden kalkıp Avrupa'yı dolaşıyor, Akdeniz'e ardından Ege'ye giriyor, Çeşme'de yatan Osmanlı donanmasını vuruyor, daha doğrusu yok ediyor. Ben Çeşme'ye gidip, taşlara kazınmış yazıları okuyana kadar bilmiyordum. 
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5804
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: Tarihi kimler yazıyor II
#9: 06 Şubat 2018, 23:20:55
Bu Fenike'li Amcalar bizim oralara da gelmişler, hatta bir zamanlar kasabayı ticaret kolonisi yapmışlar.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Tarihi kimler yazıyor II
#10: 06 Şubat 2018, 23:35:10
Bu Fenike'li Amcalar bizim oralara da gelmişler, hatta bir zamanlar kasabayı ticaret kolonisi yapmışlar.

Kısaca ucunda getiri olan her coğrafyaya ulaşmışlar Ahmet. :)
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Ynt: Tarihi kimler yazıyor II
#11: 07 Şubat 2018, 13:05:31
Bu Fenike'li Amcalar bizim oralara da gelmişler, hatta bir zamanlar kasabayı ticaret kolonisi yapmışlar.

Kısaca ucunda getiri olan her coğrafyaya ulaşmışlar Ahmet. :)

https://prezi.com/wd9tbtroclfd/fenike-ticaret-kolonileri/

Haritaya yaklaştıkça  ayrıntılar da göz önüne geliyor
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

 
Yukarı git