Heyamola Hey
Havuzluk => Seyir Anıları => Konuyu başlatan: Bülent Büyükdağ - 08 Aralık 2017, 19:09:33
-
Bütün Aktur'un ortasında Aytül ablaya kendi havuzluğumdan seslenip Hasan abi'ye bunca yıl nasıl tahammül ettiğini sormuş, etraftakilere çapamı kontrol ettirmiş, Serçe koyunda Esay'a "bak şu karşıda duran yaşlı ve hafif göbekli adam Kamil abi" demiş, Kaan abi ve Gamze ablaya,Masal'ı emanet edip, Turmepa, mazot ve sair işlerini halletmelerini, benim gidip Selimiye'de keyif yapacağımı söylemiş (valla hepsini halletiler), aklınıza gelebilecek her nevi şımarıklıkla küstahlığı yapıp bir güzel dinlenmiştim. Kasım kasım kasılıyordum. Kamil abi botuyla Masal'a aborda olunca, "ne kadar fakirsin , botun fiber taban bile değil" dediydim.
Yetmedi, Esay'a yemek yapmamasını, nasılsa Kaan abi ile Gamze'de yiyecek bir şeyler olduğunu söylemiş, gece yarısı Dimple'a sanki onları görmeye gelmiş numarası yapıp çıkmış, akabinde "hadi karnımız doydu kalk gidek" de demiştim.
Aynı numarayı Kamil ve Emine çiftine de çektik ve o da tuttu. Serçe'de yediğimiz bütün yemekleri Kamil abi'ye ödetmek yönünde attığım feykler Kamil abinin beraberinde getirdiği 2 tekne sahibi tarafından başarılı bir şekilde savuşturulsa da, yine de şahane bir 12-13 gün geçirdik. Sağolsunlar.
Önümüzdeki yıl kısmetse bu üç tekne sahibine daha yakın, bir gomina mesafede bir seyir yapmayı planlıyorum.
DADD'ın MARS seyrine katılacak adayları da şöyle bir tartarsam belki o seyre de katılırım.
Neyse, bunları geçelim ama şu ki; dönüş, Erman Reis yanıma gelene kadar hiç bu kadar kolay olmadı.
Ben, Sığ Liman- Alanya arasındaki takribi 220 millik yolda biraz da koşulların zorlaması ile hatalar yaptığımı düşünüyorum.
Normal şartlar altında önümdeki 430 millik yolu hiç 430 mil olarak hesaplamamıştım. Daha çok Marmaris-Mersin şeklinde düşünüp yine kabaca söylüyorum 380 mil ve 5 gün olarak planlamıştım.
Planımız 8-9 gün kadar Hisarönü'nde kalmak, sonra yavaş yavaş Marmaris'e dönmek, Esay'ın da oradan Adana'ya gitmesi benim de işte kalan 5 günde tekneyi Mersin'e taşımamdı. Sığ Liman'da geçirdiğimiz o keyifli günler, Esay'ın çok uzun zamandan beri sahiden dinlenmeye gereksinimi olması, Sığ Limanı ve dostlarımız çok sevmesi, üstüne Esay ve tabii benim için çok özel yeri olan Aygün abi ile Sema ablanın Sığ Limana gelmesiyle, onu uzun zamandan bu yana görmediğim kadar huzurlu görünce, kıyamadım, "boşver Marmaris'i bir iki gün daha burada kalalım, ben seni buradan Adana'ya yolcularımTaylan da buraya gelsin ben kopup giderim " dedim. Olmaz dediyse de "en kötü Marmaris'te kalır kayık otur oturduğun yerde" deyip sert yanımı da göstermeyi ihmal etmedim.
Hasılı bunca dem, Esay'ı Selimiye'den Marmaris'e gönderip aynı gün ve saat Taylan'ı karşıladım. İlk ve en büyük hatam, daralan takvimi hiç hesap etmemekti., Bir de üstüne Taylan gibi denizden, tekneden hiç ama hiç anlamayan bir arkadaşımı mürettebat olarak seçmeme ne denir, siz söyleyin. Gerçi bunda da, bu kez Taylan'ın böyle bir tatile gereksinimi olmasının payı büyüktü ama, bu kadar uzun bir yolu böyle bir mürettebatla geçebileceğimi düşünme şımarıklığını göstermek ve bu kadar dar zamanda geçmeyi planlamak büyük bir hataydı.
Taylan'ı karşıladım, Masal'a geçtik. Son bir kez Kaan abilere yıkıldık. Güzel sohbet kurduk. Oradan Taylan'la uzun bir gece sohbeti yaptık. Az alkole karşın sohbet çok geç saatlere kadar sürdü. Tatilin şımarıklığı-rehaveti gibi pek çok gerekçe ileri sürme olanağım olsa da hiç biri ertesi gün tek başına 70 mil yol yapmayı planlayan bir kaptana yakışmaz. Uyuduğumda saat 03'ü gösteriyordu. Alt tarafı 2 saat sonra uyanıp yola gidecektim. Bakarsanız hiç yapmadığım şey değil. Ama sohbet o kadar güzeldi ki, öyle güzel şeylerden söz ediyorduk ki, saati fark edememişim.
Sabah 7'de uyandım. Kendime küfrettim, hızla tekneyi netalamaya çalıştım. O kadar hızlı demir aldım ki, gören fırtınadan kaçıyor sanır. Plan Fethiye-Gemiler bölgesi. Olmazsa Ekincik.
Tabii burada bir gece önce yaptığım İkinci büyük hata var: Allah rızası için 5 dakikalığına haritayı aç, rotana bak, hafızanı tazele, yolda neler seni bekliyor anımsa! Nerde?! Akşam Kaan abiyle jakoben sohbet, oradan teknede "Sol Sapma" "Aşk" "Deniz" "Kadınlar" üzerine laflamalar derken, haritaya zaman mı kalır?
Sabah deniz o kadar güzel ve doğa o denli büyüleycidi ki, Taylan'la keyfini çıkarmaya başladık yolun. Hava kimi zaman yelken açmamıza izin verse de pek düşük. Mideme iyi gelen bira keyfimi de arttırıyor.
Lak lak ederek Kızılburun'a doğru gidiyoruz ( 36,36.043N 27,57.339E) Taylan "Abi nereye gidiyoruz?" dedi. Kendi kendime sordum, " Sahi, nereye gidiyoruz?". Bu soruyu sanki kendime hiç sormamış gibi "Bakacağız, Tanrıyı güldürmek istiyorsan denizde plan yap" dedim bilmiş bilmiş. "Gemiler, olmazsa Ekincik, biraz içeride kalıyor ama, oraya gideriz".
Bozburun yarımadasını döndük. İlk kez bu yıl geçmiştim doğu batı yönünde burayı. İlk geçişte Hasan abi, "Kızıl ada ile Bozukkale arası illa eser, çok da deniz kaldırır aldırma" demişti. Ben de temkinli olmuştum. Hatta son geçişte, daha buraya yaklaşırken, Esay'a "bak birazdan deniz bozacak, istersen geç yat, alt tarafı bir kaç saat sürüyor, hem dinlenirsin hem de denizin tokadını hissetmezsin" demiştim. Uyuyuvermiş, Bozukkale'de uyanmıştı.
Burayı bu yıl 4. geçişim. İkisi tek-el. Daha önceki her geçişimde kötü denize hazırlıklı oldum. Ama bu kez böyle olmadı.
Deniz koptu. Kıçtan gelen dalga sersemletti. Hava pek düşük. Deniz büyük. Taylan garipsedi. Ben bütün tecrübelerimi unutmuş halde, ne oluyor diye sorular soruyorum. Oysa biliyorsun, biliyorsun, burası hep böyle. Yok, aklıma gelmiyor. Aklım, hep gündüz baktığım hava raporlarında, orada hava gösterilmiyor. Çatal adaları geçince hava da yükseldi (36,33.488N - 28,2.138E). Cenovayı açtım, geniş apaz-pupa arası. Büyük dalga devam ediyor. Kızıl adaya yaklaşıyoruz. Ama bir türlü hava ve denizin bu bölgede sıklıkla böyle olduğu hiç aklıma gelmiyor. Kızıl Ada'yı bordaladım (36,35,908N-28,7,568). Hava düşmedi. Dalga da. Yok, devam edemem dedim. Çiftlik'e gireceğim. Taylan "neden devam etmiyoruz" dedi. Hava kötü gidemem, hem gitsem, Gemiler'de gece olacağım, gece koya girmek istemiyorum dedim. Ekincik? dedi. Ekincik nere lan ?dedim, Çiftlik'e gireceğiz! Serdar abiyi aradım, nerede durulur dedim. Rafet dedi. Gidiyorum dedim. Çiftlik koyuna kaçtı girdik anımsamıyorum, ikindi olması lazım. Anımsadığım, daha yaklaşırken deniz durulmuş ve hava kalmıştı.
Yol boyunca yaptığım tek doğru şeyi burada yaptım. Palamar T iskelenın kuzeyine aborda olmamı istedi, tornistan yanaşarak aborda oldum.
Yola devam etsem, Gemiler'de gece mi olurdum yoksa gün ışırken mi demiri atardım, hâlâ bakmadım.
Bir kaç sayfa laf geçirmeniz için ara veriyorum.
devam edecek.
-
Güzel yazı olmuş yani Adanaya gelsek kebab ısmarlamıyorsun öyle anladım ben .
-
Şu Adana buluşmasını yapalım diye yazdım ama haddimi aştım sanırım yanıt gelmedi.
-
Olur mu öyle şey. Hadi gelin.
-
Bütün Aktur'un ortasında Aytül ablaya kendi havuzluğumdan seslenip Hasan abi'ye bunca yıl nasıl tahammül ettiğini sormuş, etraftakilere çapamı kontrol ettirmiş,
....................

Benim için eğlenceli bir maceraydı.. Tutmuş demirimi, taramış demirini toplarken yerinden oynatman. Diğer tarafta taramış demirini toplarken zinciri demirsiz gelen..
Akşamında güzel bir sahil toplantısı idi yaptığımız.
"Ben dalamıyorum, ya da dalmayı sevmiyorum" ifadenin üzerine "Su altında küfredemediğindendir." yorumum da hala gülümsetir beni..
-
Hasan abi.. kitabı yazılacak adamsın.. :)
Bülent bunların bana göre hiç biri hata değil ki.. Sorun sen işi çok ciddiye alıyorsun gibi geliyor bana.. :)
-
Bülent bunların bana göre hiç biri hata değil ki.. Sorun sen işi çok ciddiye alıyorsun gibi geliyor bana.. :)
Bazen forumda, kendimi su altındaymış gibi hissediyorum :)
-
Sorun sen işi çok ciddiye alıyorsun gibi geliyor bana.. :)
Ersin sen ne diyorsun ciddiye almak hafif kalır.
Adam Sığliman’da bir demirlemişti , metreyi al ölç teknesinin her tarafa uzaklığı eşit mesafede.Artık ilk geldiğinde nasıl bir hesap yaptıysa.
-
Sorun sen işi çok ciddiye alıyorsun gibi geliyor bana.. :)
Ersin sen ne diyorsun ciddiye almak hafif kalır.
Adam Sığliman’da bir demirlemişti , metreyi al ölç teknesinin her tarafa uzaklığı eşit mesafede.Artık ilk geldiğinde nasıl bir hesap yaptıysa.
Yemek kokularına esit mesafede olmalı tekne
-
Benim için eğlenceli bir maceraydı.. Tutmuş demirimi, taramış demirini toplarken yerinden oynatman. Diğer tarafta taramış demirini toplarken zinciri demirsiz gelen..
Zinciri olup demirsiz olan nasıl Abi? Sadece zincir mi kullanıyormuş acep? ;D ;D ;D
-
Benim için eğlenceli bir maceraydı.. Tutmuş demirimi, taramış demirini toplarken yerinden oynatman. Diğer tarafta taramış demirini toplarken zinciri demirsiz gelen..
Zinciri olup demirsiz olan nasıl Abi? Sadece zincir mi kullanıyormuş acep? ;D ;D ;D
Felaket bir gündü. Demirler tarıyor, çapalar suda kalıyor.... fena fena bir gündü. Bunu ayrıca anlatmak lazım.
-
Sen arayınca hemen Rafeti aradım..arkadaşım geliyor bak ona göre dedim..sonra palamar Kadiri aradım..arkadaşım geliyor bak ona göre dedim...
Problem oldumu yoksa...gideyim bulaşayım onlara hemen..:)
-
Sen arayınca hemen Rafeti aradım..arkadaşım geliyor bak ona göre dedim..sonra palamar Kadiri aradım..arkadaşım geliyor bak ona göre dedim...
Problem oldumu yoksa...gideyim bulaşayım onlara hemen..:)
İlgi alaka iyiydi, ama yemekler çok kötüydü. Oysa herkesin beğendiği bir yermiş orası. Demek biz kötü güne denk gelmişiz.
-
Sen arayınca hemen Rafeti aradım..arkadaşım geliyor bak ona göre dedim..sonra palamar Kadiri aradım..arkadaşım geliyor bak ona göre dedim...
Problem oldumu yoksa...gideyim bulaşayım onlara hemen..:)
Vaaay bana bu hizmeti vermemiştin pekii yazdım bunu.
-
Yazının devamını merakla bekliyoruz.
Demirsiz zincir dünya amatör denizciğine ve denizcilik edebiyatına katkı olacak bir konu. (Kendimi zaptediyorum kahkaha atmamak için. Akılama "Gülme komşuna" geliyor)
Bir de soru sorayım?
Su altında kaç metrelerdeymiş gibi geliyor? :)
-
Yazının devamını merakla bekliyoruz.
Demirsiz zincir dünya amatör denizciğine ve denizcilik edebiyatına katkı olacak bir konu. (Kendimi zaptediyorum kahkaha atmamak için. Akılama "Gülme komşuna" geliyor)
Bir de soru sorayım?
Su altında kaç metrelerdeymiş gibi geliyor? :)
Atalırken var da toplandığında yok demir.. Ertesi gün dalgıç çıkarmış, 26 m'lerden sanırım...
Benim ikinci cümleden itibaren ifadelerim biraz karışık oluyor, Bülent anlatır umarım.. :D
-
Yazının devamını merakla bekliyoruz.
Demirsiz zincir dünya amatör denizciğine ve denizcilik edebiyatına katkı olacak bir konu. (Kendimi zaptediyorum kahkaha atmamak için. Akılama "Gülme komşuna" geliyor)
Bir de soru sorayım?
Su altında kaç metrelerdeymiş gibi geliyor? :)
Atalırken var da toplandığında yok demir.. Ertesi gün dalgıç çıkarmış, 26 m'lerden sanırım...
Benim ikinci cümleden itibaren ifadelerim biraz karışık oluyor, Bülent anlatır umarım.. :D
Benim soru ile, bir on metre daha aşağı dalmış olmasından ve bir daha çıkmayacağından korkuyorum :)
-
Öğle deme Recep reis.. demir kaybetmek gereçekten iğrenç bir şey.. Hele hele 3 metre derinlikte.. Deliriyor insan sinirden...
-
Yazının devamını merakla bekliyoruz.
Demirsiz zincir dünya amatör denizciğine ve denizcilik edebiyatına katkı olacak bir konu. (Kendimi zaptediyorum kahkaha atmamak için. Akılama "Gülme komşuna" geliyor)
Bir de soru sorayım?
Su altında kaç metrelerdeymiş gibi geliyor? :)
Atalırken var da toplandığında yok demir.. Ertesi gün dalgıç çıkarmış, 26 m'lerden sanırım...
Benim ikinci cümleden itibaren ifadelerim biraz karışık oluyor, Bülent anlatır umarım.. :D
Hasan Abi ben Böke'ye laf çaktın zannetmiştim. Ondan sordum du. Hani oda biryerlerde demiri attı da sonra oraların altını üstüne getirdiydi demiri bulmak için.
Birde son duyumlara göre bu sene giderken orayı tarayacak komple, 2-3 gün uğraşırsa bulacakmış.
-
II. GÜN. ÇİFTLİK-KAŞ
Bir şiir yaşanır mı, yaşanır. İşte anlatıyorum.
Erkenden uyumak gibi bir niyetim var, çok yorgunum. Bütün planım, sabah gün ışırken yola çıkmak.
Bir kaç kadeh rakı içiyorum. İyice gevşerim, rahat uyurum diye. Ne fayda. Yatakta dönüp duruyorum. 01 sularında yatıp, 03:30 sularında uyanıyorum. Akşamdan tekneyi iyice netaladığımdan iş yok. Bir kaç fincan kahve içiyorum. Saat 04:20 sularında günün ışımasını beklemekten sıkılmış, çözüyorum palamarı. Taylan uyuyor.
Çiftlik koyunun girişindeki adanın doğu yakasını hiç bilmiyorum. Lokantaların ışıkları hiç bir feneri yanmayan alargadaki birkaç tekneye vuruyor. Gece gece başıma iş gelmesin deyip, bildiğim yönden batı tarafından çıkıyorum, yine ışıksız ve mışıl mışıl uyuyan teknelerin arasından geçerek.
Ay karanlık. Soluganlı denizle kavuşuyorum. Yüksekçe tepeler ve ada dümen suyumda kalırken, o eşsiz o büyüleyici manzara karşıma çıkıyor: Aman Allahım! Çoban Yıldızının şavkı suya düşmüş, üşüyen denizi ısıtıyor. Yolumu aydınlatıyor. Hayranlık ve büyük bir saygı ile seyrediyorum. İşte koca samanyolunun, kehkeşanın parçasıyım! İşte ona aitim. İşte tamı tamına 108 milyon kilometre öteden yolumu gösteren yıldızla, işte bir başıma, işte 10 metre kırksantim yani 34 ayak bir kayıkla, işte her şey devinip dururken, işte şu kadar metre derinlikteki sular yüzlerce çeşit canlısıyla, kocaman dalgaları ile altımda kükrerken, lan diyorum deniz, lan Allahsız kitapsız, lan imansız, evreni bilmem ama, şu dünyada her şey he rkoşulda bir tek sana yakışıyor. Bir tek sen her şeyi bu kadar güzel kılıyorsun. Yeşil sana değdi mi güzelsin, yıldız sana düştü mü güzelsin, ay şavkını verdi mi güzelsin, ova sana uzandı mı güzel, dağ sana değdi mi güzelsin, en kaba saba, saçı sakalı karışmış bahriyeli sende güzel, kadın bambaşka güzel. Bir başına kalsan, hiç takıya ihtiyacın yok. Seni hiçbir şey tamamlayamaz, hiçbir şey seni eksik bırakamaz. Sen ne büyüksün! Nasıl bir kudretle nasıl bir buyrukla çağırıyorsun? Bir şair Rüzgar için "Allah gibi görünmeden hüküm sürersin" dediydi. Sen öyle bir mekansın ki sınırsızlığınla dindarların Tanrı'ya sığınacakları en doğru yer, kudretinle tanrıtanımazların aşka gelecekleri mabedsin. Şu evrende başka hangi şey herkesi böyle karşı konulmaz bir çağrıyla içine çekebilir?
Yüksek sesle söylüyorum;
“ Yine denizlere dönmeliyim, ıssız denize, semaya,
bütün istediğim bir gemi ve yolumu gösteren bir yıldız".
Bir tebessüm yayılıyor yüzüme. Bir cigara yakıyorum.
Nemeçek dümende, cigaramı tellendiriyorum. Sancak baş omuzluğumda bir gemi var. Işıklarından yolcu gemisi olduğunu düşünüyorum.
Önümden mi geçer acaba? Kerteriz alıyorum. Bu saatte nereye gider ki, Bana yönelmesi için Marmaris'e gitmesi lazım. Ne işi var geminin Marmaris'te? Bu saate? Rodos'tan çıkmış kafasını muhtemel Meis veya Rum kesimi yönüne çevirmiştir diye düşünüyorum. Bir süre sabrediyorum. Yok annem, direk dalacak bana. Yol kesiyorum biraz. Yine bakıyorum, yok, bu da kurtarmıyor. Dayıyorum gazı. Ha şöyle. Arkamda kal biraz. Neden sonra aklıma marin trafikten kontrol etmek geliyor. Bakıyorum, evet yolcu gemisi ve işte tam bu saatte 04:50 sularında Marmaris'e gidiyor, derken, Nemeçek dümeni bırakıyor, bunu kıçtan gelen kaba denizlere veriyorum. Tekneyi topluyorum, bir süre dümen tutuyorum. Sonra yine Nemeçek.
Mide yatıştırıcımı alıyorum: Bira. Bitiremiyorum genellikle ama çok iyi geliyor mideme. Gün ışıyor artık. Önümde kalan 60-65 mili gündüz geçecek olmamın rahatlığı ile keyif yapıyorum.
Taylan uyanıyor. Denizler kabarıyor. Nemeçek sık sık dümeni bırakıyor. Hava yükseliyor. Yelkeni açıyorum. Çok kötü bir açıdan geliyor. Yelkenlerim şişiyor. Masal denize oturuyor. Motor susuyor. Taylan kahvaltı hazırlıyor. Sonra bir cigara daha. Nemeçek istifa ediyor. Ne etsem tutmuyor. Saatler geçiyor. Rüzgar yükseldikçe yükseliyor. Yediburunlara gelince iğnecikten geliyor. Her yerden sesler çıkıyor. halatlar vuruyor, bir şeyler uçuşuyor. Yelkeni artık, beceremiyorum. Topluyorum.
Dümeni bir süre Taylan’a veriyorum. Tutamıyor. Denizler iyice kabarıyor. Geçiyorum yeniden dümene. Bari bir bira getir, bir de bir şeyler çal diyorum. Birayı getiriyor, abi diyor, şahane bir türkü aklıma geldi, onu çalalım. Çal diyorum, çal keyfimiz yerine gelsin. Türkü başlıyor;
“ Hayali gönlümde yadigar kalan,
Bir yanım deryada çalkanır şimdi
Onbeş mürşid ile boğulup ölen,
Bir yanım deryada çalkanır şimdi”
Lan diyorum, manyak mısın? Canım zaten burnumda, denizler kıçımızda patlıyor, senin seçtiğin türküye bak. Kapat şunu. Abi niye ya, diyor, güzeldir. Ne varsa ağzımda döküyorum. Neşeli bir şeyler çal! Sinir olurum denizde böyle ölüm mölüm işlerine! Delimsirek ne olacak!
Sersem sepelek, omuzlarım dümen tutmaktan, yalpaya düşmekten kaskatı olmuş, 18:30 sularında bağlanıyoruz Kaş’a. Çok yorgunum, uykusuzum, bîtabım.
24’e doğru yatağa uzanıyorum. Zello’da Ahmet Reis, Mustafa abi, Öcal Reis, laflıyoruz. Tekneden şikayet ediyor, acaba satsam mı, Marmaris'te mi bıraksam, yoruldum be abi, git gel git gel, 60 mil tatil yapmadım be abi diye bir sürü şey anlatıyorum Mustafa abi'ye. Gözlerimi kapanıyor hafiften. Çoban yıldızı, şavkı, deniz... gözümün önünde. Mustafa abiye
" gözümü kapatınca yıldızı görüyorum abi, şavkını, büyülüydü" diyorum. Sen iflah olmazsın artık,diye anlatıyor. Sonra hafiften söyleniyor, uyu artık diye. Zello açık. Mustafa abi, Ahmet ve Öcal Reislerin sohbetlerini dinliyorum.
Şiir yine aklıma geliyor;
“Bütün istediğim yolculuğun sonunda, bıkıncaya kadar uyumak,
Rüya görmek ve bir gemici masalı dinlemek”
Bu üçlünün maceralarını anlattığı sohbetle, derin, tarifsiz bir uykuya dalıyorum. Bıkıncaya kadar uyuyorum.
Çok şükür! Mutluyum. Denizde bir şiiri yaşadım!
-
Bülent Reisim kaleminize sağlık :)xx :)xx
-
İyi geldi be sabah sabah...
-
Boşverin;
Hayat dediğiniz nedir ki; silsile-i sûkutu hayal.
-
Valla kısa bir Yaşar Kemal tasfiri oldu bu.. Sabahtan beri aklım öylece kalakaldı Çoban yıldızının şavkında, denizin ihtişamında..
Niye sûkutu hayal olsun be abi, .oktan bir güne başlayacağımı bekleyerek uyandım ama siz şu güzel iki kelamla günüme güzellik kattınız.. Eyvallah..
SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Bu tarz yazılar ne değerli gözümde, anlatamam. :(
Eline sağlık.
Boşverin;
Hayat dediğiniz nedir ki; silsile-i sûkutu hayal.
Gelirken getirdiklerini, giderken götürür diye bakmıyorum ben, yerine daha güzelini getirecek, temizliyor, yer açıyor diyorum. Silsilesi burada geliyor :)
-
Masal'a da senin gibi Masalcı kaptan yakışırdı zaten.. :)
Çok hoş güzel bir yazı yazmışsın her zaman ki gibi..
-
Bülent kaptanım , klavyene, yüreğine sağlık :)xx :)xx :)xx
-
Bülent reis,
Yüreğine sağlık , eline sağlık
-
Hulusi Reisin teknesinin ismine de ilham kaynağı olan mottosunu biliyorsunuz. "Hayatta olabileceğiniz en güzel yer, bir DUA'nın içinde yer almaktır. Şems-i Tebrizi".
Bir duanin içinde olmaktan sonra en güzel yer de bir şiirin içinde olmak ve onu yaşamak olabilir mi? Bir şiiri yaşamak zordur ama bu durumu Bülent Reis gibi şairane anlatabilmek herkese nasip olmaz. Her zamanki gibi şapka çıkarıyorum. :)xx
-
Bülentçiğim,
Ellerine sağlık gene güzel yazmışsın,keyifle baştan sona okudum.Bu yazın sınırlı da olsa bir kısmını sizler ile geçirmek büyük bir keyif idi.
Sığ liman muhtarı olarak yaklaşık 110 konuğumuz olmuş veya biz konuk olmuşuz.Kimi eski dostlar, kimi yeni yüzler.
Hasılı bu yaz epeyce zenginleşmiş,kar hanesine epeyce bir şeyler atmışız.
- Hadi yaz gel artık!
Not biraz evvel " Aile arasında filminden " çıkıp teknemizin sıcaklığına dönüp bir bakayım " Bizim aile ne alemde imiş dedim " :-)
-
Diyecek bir şey bulamıyor ve yazıya bende şapka çıkartıyorum, eline yüreğine sağlık.
O geceki sohbeti hatırlıyorum, seni uyutmamıştık. Ama bizde çok keyifli sohbet etmiştik.
Ayrıca Çoban Yıldızı benim çocukluk arkadaşım olur. Hep söz verdiği saatte gelir hiç uyuya kalmaz. Şimdilerde sık görüşmüyoruz ama Kıbrıs'a giderken bir bakarım oralara da gelebilecek mi ?
-
Valla, bende ancak Şapka çıkarabiliyorum...Şahane!
Bekle bizi KıPrıs...
-
Diyecek bir şey bulamıyor ve yazıya bende şapka çıkartıyorum, eline yüreğine sağlık.
O geceki sohbeti hatırlıyorum, seni uyutmamıştık. Ama bizde çok keyifli sohbet etmiştik.
Ayrıca Çoban Yıldızı benim çocukluk arkadaşım olur. Hep söz verdiği saatte gelir hiç uyuya kalmaz. Şimdilerde sık görüşmüyoruz ama Kıbrıs'a giderken bir bakarım oralara da gelebilecek mi ?
Hava açık olursa en güzel hali ile göreceksiniz, sadece Çoban Yıldızı'nı da değil. Tüm galaksiyi. Havalar serinledi, rutubet azaldı, bu aralar Kuzeyli esiyor rüzgar, gökyüzü cam gibi ve en önemlisi ışık kirliliği yok buralarda. 7 yıl oldu Kıbrıs'a geleli, hala ilk kez görüyormuş gibi şaşırarak izliyorum gökyüzünü...
Bülent Abi, ellerine sağlık, çok güzeldi... Özellikle deniz ile ilgili paragrafı adımdan dolayı senden izinsiz aldım, kaydettim bir yerlere, kendim yazamadığım için kıskanarak :)
-
Bülent cim eline , diline sağlık, döktürmüşsün.
Hissedebilsen de, böyle güzel ifade edebilmek müthiş bir şey.
Hep denizde veya denize yakın olursun umarım.
Öpüldün.
Selam ve sevgiler
Aygün Özçer