Heyamola Hey
Havuzluk => Genel => Konuyu başlatan: Mustafa Ertör - 27 Ağustos 2017, 20:46:29
-
Daha önce de rastlamıştım.Ama eylülün ilk haftalarıydı hatırladığım.İnsan tuhaf duygular hissediyor.Seviniyor,üzülüyor
Karışık hisler.
Bugün Tunca'yla seyre çıktık.Sivriadaya kadar gittik bağlanmadan geri döndük. Hava 28-35 mil arasında esiyordu.
Dönüş yolunda deniz seviyesinde uçarak göç eden leylek sürüsünün içinden geçtik.paylaşmak istedim.
-
Harika. Sağol paylaşım için Mustafa reis.
-
Maşallah sert hava falan tanımıyor kayık, belliki Reis'de tecrübeli, allah selamet versin
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Çoook güzel.
Teşekkürler.
-
Mustafa reis, paylaşım için teşekkürler :)
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Mustafa abinin tecrübesi malum.. tekne ise 30 feet double ender.. cutter arma ..
-
Gün akşam oldu (Alıntı)
Bir büyüğüm vardı, komşumuz ,
Tam rahata erdiğini göreceğimiz sırada öldü,
Belki kendi iyidir şu sıralarda,
Ama ben muhabbetini özlüyorum,
Sırası gelen gidiyor,
Tıpkı özgür kuşlar gibi.
-
Gün akşam oldu (Alıntı)
Bir büyüğüm vardı, komşumuz ,
Tam rahata erdiğini göreceğimiz sırada öldü,
Belki kendi iyidir şu sıralarda,
Ama ben muhabbetini özlüyorum,
Sırası gelen gidiyor,
Tıpkı özgür kuşlar gibi.
Enes sırtım ürperdi.
-
Enes sırtım ürperdi.
Abi üzgünüm.
-
Aaaa Baba Tunca'da camadan vurulmuş! Mustafa Abim keyfin bol olsun, tam havasını bulmuşsun Baba Tunca'nın.
-
2013'ün 30 Ağustos'unda Heybeli'ye yaklaşırken denk geldim. Gerçekten nefes kesici bir manzaraydı. Yine 25 ve üzeri esiyordu ve denizin hemen üzerinde uçuyorlardı. Kesip gazı bir kaç dakika geçişlerini izledim. Çok iyi anlıyorum seni :)
-
Bilumum kuş göçleri beni derinden etkiler. Bir kısmınızın malumu olduğu üzere ben küçük bir Karadeniz kasabasında büyüdüm. Ağustos ayının sonlarına doğru hep bir hüzün kaplardı içimi. Çünkü İstanbul'da yaşayan yakınlarım tek tek dönerlerdi İstanbul'a, neredeyse her akşam birilerini selametlerdik terminalden. Sonra hüzünlü Eylül gelirdi. Yavaş yavaş biz bize kalırdık kasabada. İşte tam bu zamanlar, ağustosun 25 i gibi önce incirkuşu(sarıasma) ve beraberinde tarakçın kuşları göç eder.Ardından Leylekler görünür, peşi sıra bıldırcınlar gelir geçer beraberinde kart kuşları, turnalar, bilimum göçmen kuşlar, en sonda çulluklar gelir. Tabi ben tam o aylarda balıkçı teknesinde olurdum, sabah olurken bıldırcın kafilelerini denizin bir metre üstünde artık kıyıya varmak üzereyken görürdüm.250 millik karadeniz geçişini yapmanın verdiği yorgunlukla eğer bir de yağmur yağarsa yarısı telef olurdu, suya düşer veya kayığa konarlardı. Birde okullarında açılacak olması ve yazın bitiyor olması beni çok hüzünlendirirdi. O yüzden Eylül ayını hiç sevmezdim, beni acayip hüzünlendirirdi. Ama şimdilerde nedense en çok sevdiğim ay Eylül ayı oluverdi.
Mustafa abi bizi nerelere götürdün, çok sağolasın . Bu aradan videolar harika keyfin daim olsun abi.
-
Ankara feribotuyla bayağı bir Karadeniz seyri yapmıştım çıtır zamanlarımda. Bıldırcın göçüne bir kaç kez denk geldim ki hala içim acır. Yüzlerce milin yorgunluğu, yağmurla ağırlaşan minik bedenleriyle ışıl ışıl gemiye bırakırlardı kendilerini. Tüm mürettebat geminin dört bir yanından toplar, bir kaç gün boyunca ziyafet çekerlerdi kendilerine.
-
Mustafa Abi,
Doğayla bütünleşmek budur işte. Sesindeki sevinç ve mutluluk bana öyle bulaştı ki hiç geçmesin istiyorum. Amatör deniz ve modern hayat konusuna yazmayı düşündüğüm bir şeyler vardı ama yap bozun eksik parçası gibi boşluk vardı zihnimde. Bu video sayesinde bana ilham verdiniz, parçayı tamamladınız . Bir büyüğümüzün söylediğinin başka bir versiyonu olarak, “Daha kaç mevsim leylek göçü izleyeceğiz?” Böyle keyfini sürmek lazım denizin, dolayısıyla hayatın…