Heyamola Hey

Havuzluk => Seyir Anıları => Konuyu başlatan: Ahmet Kabaalioğlu - 31 Temmuz 2017, 22:33:41

Başlık: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 31 Temmuz 2017, 22:33:41
Benim niye  normal seyir anım yok?
Belki ileri de biraz daha yaş ilerleyince olur. Bende yazarım belki şu koya girdim kıçtan kara oldum , kayadan koltuk aldım falan diye yazarım. Benim seyirlerim nedense hep transfer havasında oluyor. Pek kendi seyirlerimi eş zamanlı yazamam üstünden biraz zaman geçmeli diye düşünürüm,ama Böke yazmalısın diyor.

Neyse efendim, Dadd Ralli kapsamından Karadeniz'e çıkmıştık. Gidişte seyrin bir kısmında bulundum, çoğunda bulunamamıştım.Ralli katılımcı tekneleri ile İnebolu'ya kadar gidecek, onların dönüşünde ise onlarla birlikte dönecektim. Fakat yine plan tutmadı. Bir şekilde gidip kayığı getirmeliydim.Atladım İstanbul'dan otobüse , Dadd teknelerinin dönüş günü İnebolu'da olacak şekilde gittim. Akabinde Dadd Ralli katılımcıları ile bir gün geçirdik. Onlar gelene kadar tekneyi neta ettim.

Teknenin İnebolu'da olduğu süre zarfında sağolsun Amerikalı tepeden tırnağa Makina bakımını yapıvermişti.İstanbul'da yaptıramayacağım işler vardı sağolsun hepsini halletmiş. Yine tesbitinde haklı çıkmıştı. İstanbul'da herkes farklı bir yerden sızıntı olduğunu söylemiş, ama Amerikalı ordan olmaz falan yerden yağ sızıntısı oluyor demişti ve yine haklı çıktı. Makinemde adamakıllı bakımdan geçmiş oldu bu vesileyle.

Gelelim yolculuğa çıkışa, çok kişi benimle bu yolculuğu yapmak istemişti. İnebolu'da Akın Reis katılmak istemişti fakat iş yoğunluğundan katılamayacaktı. İstanbul'dan ise Kemal Tesbihçi Reis gelmeyi düşünüyordu ama o da bir bölümüne katılabilecekti. İnebolu'da benimle gelmek isteyen bir dolu dost var fakat hepsinin kayığı karada ve uğraşıyorlar. Dadd Ralli Katılımcısı Dostlara onlarla dönemeyeceğimi bir an evvel İstanbul'a gitmem gerektiğini söyledim sağolsunlar selamet dilediler. Yola gece çıkacaktım, hazırlandım limana geldim, baktım Amerikalı valizini hazırlamış kahvede oturuyor.

Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ali Ünalan - 31 Temmuz 2017, 22:42:55
Ahmet Reis takibe devam..
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Serkan Güvenen - 01 Ağustos 2017, 09:54:29
Çok keyifli bir yazı daha geliyor  :)xx C:-)
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Kemal Tesbihci - 01 Ağustos 2017, 10:22:08
Ahmet Reis, keşke işlerimi halledip bir gün önce seninle İneboluya gelip ordan katılabilseydim. Açıkçası bu kadar keyif aldığım ve bilgi edindiğim bir trasfer olmamıştı.
Bu vesile ile teşekkürler Ahmet Kaptan ve memnun oldum Amerikalı ...
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 01 Ağustos 2017, 20:57:58
Evet sağolsun Amerikalı  tüm iş yoğunluğunun arasında, gece gece yalnız gitme, ne olur ne olmaz diyip gelivermiş limana. Yanında kendi seyir çantası , bir torba erik ve armut ile. Kumanyamız da full zaten.Meşhur dışarı rüzgarı hafif üşütüyor. Neyse gece 11:30 da çözdük palamarı, Dadd teknelerine Allaha ısmarladık dedik. Kıyıdan da eniştem ve Salih Selametlediler. Acayip heyecanlandım, kendimi balıkçı teknesiyle eylül gecelerinde  yakamoza çıkıyor gibi hissettim.Yeşil feneri dönene kadar içerisini toparladım. Bilmem kaç kez döndüğüm yeşil feneri bu sefer bir yelkenliyle dönüyorduk. Acayip duygular içindeydim. Yıllarca sandalla , balıkçı tekneleriyle geçtiğim mahallemizin evlerimizin önünden geçiyorum. Kasaba saçma sapan büyümüş her taraf inanılmaz ışık kirliliği, sahil boyunca uzanan çirkin çirkin binalar. Amerikalıyla hiç konuşmuyor şehre bakıyoruz. Bir ara gözüm evimize takıldı, hiç ışık yok, annem babamda babamın rahatsızlığından dolayı İstanbuldalar. Dedemin evi boş ışık yanmıyor. Caminin Avlusunda dedem yok, sofanın penceresinde babaannem yok. Gözlerim doldu, kendimi kötü hissettim. Bir anda telefon çaldı. Arayan Akın Reis , soruyor "geçen senmisin aga" diye. Bende heyecanlanıyorum benim  sen nerdesin diyorum. O da çocuklarını parka götürmüş. Kendisine projektörle ışık tutuyoruz. O da çocuklara bakın Ahmet Amcanız geçiyor falan diyor.  Bize selamet diliyor ve vedalaşıyoruz. Tam telefonu kapatıyorum tekrar çalıyor. Bu sefer eniştem. "Kime ışık tutup duruyorsunuz" diyor. Bu sefer onada ışık tutuyoruz. O da karanlık bir yer olan Abeştepeye çıkmış bize bakıyormuş ve hemen motosikletin farını bize çeviriyor. Hemen malumat veriyor, iyi poyraz suları var şansınıza diyor. Fazla kıyıya girmeyin sulardan faydalanın diyor. Ne biçim bir aileyse arkadaş herkesin denize dair söyleyecek bir şeyi var. Sonrada hızınız iyi hadi bakalım güneşle Cide'desiniz hadi bakalım uğurlar olsun diyor. Cide 40 mil bu arada. Ardından Amerika'lının telefon çalıyor. Bu sefer onların evin önünden geçiyoruz tekrar vedalaşma ve ışık merasimi. Bu seremoni bana hüzünlü halimi biraz unutturdu. Fakat kaşla göz arasında Eğindür Burnuna gelmişiz. Buralarda 11 sene balıkçı tekneleri ile cirit attım o kadar rahatım ki anlatamam. Navionicsi falan unuttuk, navionicste kimmiş, her burunu , her koyu biliyoruz, aman allahım hepsinde bir anımız var. Hafiften kaba dalgalar bize kolayına çalışıyorlar. Sular derseniz dere gibi poyraz. Hızımız 5,5 -7 aralığında gidip geliyor.Havada ay karanlığı var fakat balıkçı usulü hiç ışık yakmadığımız için her yeri görüyoruz. Açık git uyarılarına rağmen girdik kıyıya, burun seyri yapıyor, keyfini çıkarıyoruz. Amerikalı diyor sen git yat, yoldan geldin yorgunsun diye. Ama içim içime sığmıyor. Deniz bildiğim deniz kara bildiğim kara,kıyı bildiğim kıyı, köylerin , koyların hepsinin eski ve yeni isimlerini bile biliyorum hala. Bırakın isimleri derinlikleri bile metresi metresine tutturuyorum. Vay be dedim kendime, çok sevindim, belki bir gün döner yine buralarda balıkçılık yaparım, hatta yapmalıyım diye kendi kendime kafamda bir şeyler kurguladım. Bu sırada Amerikalı hadi git yat dedi. İçimden gelmeye gelmeye gittim yatmaya, böyle işlerde kuralcıyız ya biz. Yattım ama uyku tutmuyor ki Kerempeyi görmeliyim istiyorum. Düşüne düşüne dalmışım uykuya.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 01 Ağustos 2017, 21:55:04
Bir,bir buçuk saat kadar uyumuşum,saatlerce dinlenmiş gibi kalktım ve çabucak çıktım dışarı. Kayran çayının ağzındayız. Amerikalıyla başladık sohbete. Kerempe feneri artık net görünüyor. Işığını yeşile döndürmüşler. Bu fenerin bekçileri üç kuşaktır anneannemim ailesi. Bildiğim kadarıyla hala da yeğenleri orada ki son emektarlar. Fenerin hemen doğusunda Fakaz Köyü yeni adıyla İlyasbey Köyü burası anneannemin köyü. Biz pek gidip gelmezdik gerçi. Anneannemin ailesi bu köyün kurucuları imiş. Burada hala yerimiz yurdumuz varmış ama annem ve kardeşleri gidip gelmedikleri bu köydeki arazilerini ve konağı oradaki pek de sık görüşmedikleri akrabalarına sembolik bir bedelle hibe ettiler bir kaç yıl önce. Bu köyün halkı da biraz farklıdır değişik bir tabiatları vardır. Ama dünya harikası ilkokul öğretmenim bu köylüdür onun hatırına bu köyün adını anarım. Neyse efendim Artık Kerempe Burnu ve fener göründü. Burnu bordaladığımızı hissedince her zaman yaptığımız bir şeyi yapmaya hazırlandım. Hemen içeri indim ve Bir somun İnebolu Ekmeği aldım elime. Çektim besmeleyi böldüm koca bir parça attım sancağa, ardından bir parçada iskeleye. Kalanı da böldüm ikiye, bir parçası Amerikalıya kalan  kısmı da bana. Evet havanın ve denizin taksim olduğu yerdeyiz. On dakika sonra hava değişecek işte. Tamda dediğimiz gibi oldu, Bizi Kerempe'ye kadar getiren poyraz denizleri kırıldı, nispeten daha düz stabil bir deniz. Daha geniş aralıklı yıldız gibi işleyen denizler oluştu. Belli belirsiz Çoban Kalesi, Arap Deresi hepsi hafızamda. Eskiden buralara kalkan ağı dökmeye gelirdik. O zamanlar arada; Özlüce , Doğanyurt, İlyasbey gibi barınaklar yoktu. Cide Limanı ve Gideros Koyundan başka kaçacak bir yer yoktu. Ha birde Özlüce - Doğanyurt arasında Kadırga Koyu. Ama orada saklanmak ve barınmak çok zordur.Evet sonunda vardiya bende ve Amerikalı istirahate gidiyor.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Eyüp Oğan - 01 Ağustos 2017, 22:35:27
Ya arkadaş, bu ne güzel bir anlatımdır.. gidip adım adım gezesim geldi vallahi..
Eline diline sağlık Ahmet Reisim..

Selametle..
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 01 Ağustos 2017, 23:39:26
Ali ve Serkan Reis teşekkürler güzel sözleriniz için.

Ahmet Reis, keşke işlerimi halledip bir gün önce seninle İneboluya gelip ordan katılabilseydim. Açıkçası bu kadar keyif aldığım ve bilgi edindiğim bir trasfer olmamıştı.
Bu vesile ile teşekkürler Ahmet Kaptan ve memnun oldum Amerikalı ...


Kemal Abi ; teşekkür ederim katılımın ve uyumlu seyir arkadaşlığın için, bir yere kaçma daha senden bahsedicem.

Ya arkadaş, bu ne güzel bir anlatımdır.. gidip adım adım gezesim geldi vallahi..
Eline diline sağlık Ahmet Reisim..

Selametle..

Eyüp abi çok teşekkür ederim. İnsan bildiği ve anıları olan yerlere gidince bir tuhaf oluyor. Pek yazılacak bir seyir anısı değil aslında. Fakat Ersin Abi; " Oğlum sen bunları niye yazmıyon diye fırça atınca" bende karalıyorum dilim döndüğünce. Hepi topu 60 saat aslında.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Öcal Turan - 01 Ağustos 2017, 23:50:52
Yazmak yakışıyor sana Ahmet , sanki Karadenizli bir Yaşar Kemal okuyorum. Via böyle.  :)xx
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 01 Ağustos 2017, 23:54:30
Artık sabah oluyor ve yalnızım bu arada Cide'ye de yaklaştık. Orada da baba tarafından akrabalarım var ama sabahın körü uğrama şansım yok. Aslında onlarda seyrin bir bölümüne katılmak istemişlerdi ama işlerini ayarlayamadılar. Bense böyle uzun sayılacak seyirlerde tempo bozulmasın diye karaya pek çıkmam. Tüm ihtiyaçları kayıkta giderebilecek şekilde planlarım herşeyimi. Karaya çıktımıydı büyü bozulur. Bir tembellik ve rehavet çöker. İşin sırrı burada aslında.Evet güneş doğuyor ve Cide önlerindeyiz. Cide sırtını Doğuya dönmüş bir ilçe bu yüzden İlçenin üstü hala karanlık ama biz denizde sabah kızıllığını görüyoruz.

Uzaktan Cide

(https://i.hizliresim.com/YNaJ76.jpg) (https://hizliresim.com/YNaJ76)

Evet Cide açıklarında güneş doğuyor. Sabah kızıllığı var ve bu poyraz eseceğine dalalet eder. Yani doğu ve kuzey doğu bulutludur. Bu bulut kümesinin içinden güneş bir kızıl yatay huzme ile çıkar. Böyle olduğu zamanlarda güneşin tepeye çıkmasına yakın poyraz rüzgarı indirir. Yani bu gün saat onbir gibi poyraz başlayacak demektir.

(https://i.hizliresim.com/9d3EON.jpg) (https://hizliresim.com/9d3EON)

Evet ilk sabahımız ve güneş doğuyor. Birde minik video çekmiştim bakalım yükleyebilecekmiyim.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 02 Ağustos 2017, 00:04:14
Yazmak yakışıyor sana Ahmet , sanki Karadenizli bir Yaşar Kemal okuyorum. Via böyle.  :)xx
Abi yapmayın, mahçup oluyorum.Çok teşekkür ederim.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Necip Bulut - 02 Ağustos 2017, 00:39:54
Bodrum'dayım. Okuyorum, zevkle.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ali Ünalan - 02 Ağustos 2017, 07:22:10
Ahmet Reis takibe devam..
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 02 Ağustos 2017, 08:08:42
Burada da minik bir videosu var.

Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Kemal Gündüz - 02 Ağustos 2017, 10:31:18
Ahmet Bey çok güzel yazmışsınız, teşekkürler


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Kenan Biçen - 02 Ağustos 2017, 15:07:27

Ahmet yine keyifle okutuyorsun, kalemine sağlık.Teşekkürler.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Erman Yerman - 02 Ağustos 2017, 15:53:27
Ahmet abi kaleminize, elinize, yüreğinize sağlık.. viya böyle..

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ersin Böke - 03 Ağustos 2017, 08:41:21
Bu adamlar , ki bir de alaskalısı var bunların, Karadeniz gibi hırçın bir denizden  ekmeğini çıkarmış bir ailenin günümüz kuşağı.

Yaşadıkları bu bölgeyi, denizi , havayı avuçlarının içi gibi bilen adamlar. Hiç bir imkan olmadığı günlerde sadece güneşin doğumundan, ayın batışına , bulutların konumundan denizin rengine bakarak tahmin yürütebilen son kuşak.

Siz hiç , güneş doğarken bulutların konumuna bakıp, saat on birde poyraz esecek diyebilen bir yelkenci ile tanıştınız mı. ? Ya da yeni aya bakıp, bir ay süresince havanın nasıl eseceğini bilen?

Üstelik bu yazdıkları. Bir de seyir yapsanız, kalkıp önünüzü filan ilikleyesiniz gelir. Bunlar bu bilgilerin sahibi olan son kuşak. Bu kuşağın çocuklarının pek deniz ile ilgii de yok.

Yani demem o ki yazdılar yazdılar , yazmadılar bu bilgiler de kaybolup gidecek.

Ahmet ' e yaz yaz diye baskı yapmmın nedeni de budur.

Üstelik muhteşem kalemi de var. Allah vergisi. Bunları yazsın diye verilmiş muhtemelen.

Yaz dostum.. Ellerine sağlık..
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Serkan Güvenen - 03 Ağustos 2017, 08:56:12
Bu adamlar , ki bir de alskalısı var bunların, Karadeniz gibi hırçın bir denizden  ekmeğini çıkarmış bir ailenin günümüz kuşağı.

Yaşadıkları bu bölgeyi, denizi , havayı avuçlarının içi gibi bilen adamlar. Hiç bir imkan olmadığı günlerde sadece güneşin doğumundan, ayın batışına , bulutların konumundan denizin rengine bakarak tahmin yürütebilen son kuşak.

Siz hiç , güneş doğarken bulutların konumuna bakıp, saat on birde poyraz esecek diyebilen bir yelkenci ile tanıştınız mı. ? Ya da yeni aya bakıp, bir ay süresince havanın nasıl eseceğini bilen?

Üstelik bu yazdıkları. Bir de seyir yapsanız, kalkıp önünüzü filan ilikleyesiniz gelir. Bunlar bu bilgilerin sahibi olan son kuşak. Bu kuşağın çocuklarının pek deniz ile ilgii de yok.

Yani demem o ki yazdılar yazdılar , yazmadılar bu bilgiler de kaybolup gidecek.

Ahmet ' e yaz yaz diye baskı yapmmın nedeni de budur.

Üstelik muhteşem kalemi de var. Allh vergisi. Bunları yazsın diye verilmiş muhtemelen.

Yaz dostum.. Ellerine sağlık..

 :)xx :)xx :)xx :)xx Gerçekten yaz Ahmet reis .
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Mustafa Ertör - 03 Ağustos 2017, 10:51:48
"Bunlar bu bilgilerin sahibi olan son kuşak. Bu kuşağın çocuklarının pek deniz ile ilgii de yok. ''


Ahmet'in oğlu Aslan Mustafa yetişiyor babasının tedrisatında.Ķaradeniz seyrinde Burak ve Leo Reislerden de eğitim alıp geçer not aldı.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: nuri_kongur - 03 Ağustos 2017, 13:12:06

Evet Cide açıklarında güneş doğuyor. Sabah kızıllığı var ve bu poyraz eseceğine dalalet eder. Yani doğu ve kuzey doğu bulutludur. Bu bulut kümesinin içinden güneş bir kızıl yatay huzme ile çıkar. Böyle olduğu zamanlarda güneşin tepeye çıkmasına yakın poyraz rüzgarı indirir. Yani bu gün saat onbir gibi poyraz başlayacak demektir.

(https://i.hizliresim.com/9d3EON.jpg) (https://hizliresim.com/9d3EON)

Evet ilk sabahımız ve güneş doğuyor. Birde minik video çekmiştim bakalım yükleyebilecekmiyim.

Ahmet Reis bir kenera not ettim, çok teşekkürler.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Zafer Dedeoğlu - 03 Ağustos 2017, 15:54:29
Ahmetçiğim kalemine sağlık  :)xx :)xx :)xx
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Aziz Eryavuz - 03 Ağustos 2017, 18:20:54
Yaz Ahmet kardeşim. Yaz da okuyalım keyifle. :)
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 03 Ağustos 2017, 21:57:12
Bodrum'dayım. Okuyorum, zevkle.

Teşekkürler Abi, Selamlar.

Ahmet Reis takibe devam..

Teşekkürler.

Ahmet Bey çok güzel yazmışsınız, teşekkürler


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Ben teşekkür ederim, okuduğunuz için.


Ahmet yine keyifle okutuyorsun, kalemine sağlık.Teşekkürler.

Kenan Abi çok selamlar.

Ahmet abi kaleminize, elinize, yüreğinize sağlık.. viya böyle..

SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi



Erman Reisim çok teşekkürler.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 03 Ağustos 2017, 22:03:24
Bu adamlar , ki bir de alaskalısı var bunların, Karadeniz gibi hırçın bir denizden  ekmeğini çıkarmış bir ailenin günümüz kuşağı.

Yaşadıkları bu bölgeyi, denizi , havayı avuçlarının içi gibi bilen adamlar. Hiç bir imkan olmadığı günlerde sadece güneşin doğumundan, ayın batışına , bulutların konumundan denizin rengine bakarak tahmin yürütebilen son kuşak.


Akın Reis ve diğerleriyle de tanışamadın daha. Şaka bir yana bayağıdır ara vermiştim sayenizde bende keyif aldım yazmaktan. Birde senin şu babamla sohbet önerin var, bir zamanlar zelloda konuşturmuştuk epeyce, biraz toparlasın da yapalım o işi hatta kayda alır paylaşırız buradan. Selamlar.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 03 Ağustos 2017, 22:05:42
"Bunlar bu bilgilerin sahibi olan son kuşak. Bu kuşağın çocuklarının pek deniz ile ilgii de yok. ''


Ahmet'in oğlu Aslan Mustafa yetişiyor babasının tedrisatında.Ķaradeniz seyrinde Burak ve Leo Reislerden de eğitim alıp geçer not aldı.

İnşallah Mustafa Abi, bizim Mustafa'da , Tunca gibi iyi bir denizci olur. Karadeniz seyrinden sonra biraz ümitlendim açıkcası.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 03 Ağustos 2017, 22:09:07

 :)xx :)xx :)xx :)xx Gerçekten yaz Ahmet reis .

Teşekkür ederim Serkan Reis.


Ahmet Reis bir kenera not ettim, çok teşekkürler.

Ben teşekkür ederim, Nuri Reis, Selamlar.

Ahmetçiğim kalemine sağlık  :)xx :)xx :)xx

Selamlar Zafer Abi, teşekkürler.

Yaz Ahmet kardeşim. Yaz da okuyalım keyifle. :)

Selamlar Aziz Abi.

Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 03 Ağustos 2017, 23:26:16
Kısacık seyri, eski bilgilerle harmanlayıp uzun yazmaya devam. Bir de uzun gezsek ne olur kimbilir. Efendim Cide Gideros Koyu bizim balıkçılıkta batı sınırımız. burdan batıya balıkçılıkta pek geçmezdik. Buraya kadar bölgeyi çok çok iyi bilirdik. Kerempe Burnunu döndükten sonra yokuş aşağı bir iniş başlar .Ta Ereğli'ye kadar Güneybatıya iniş başlar. Cide'yi geçtikten sonra Kumluca ve Gebeş Köylerinin ardından biraz daha batıda Gideros Koyu vardır. Daha önceleri denizden ve karadan defalarca  geldiğim için bölgeden bayağı açık geçiyoruz. Yeri gelmişken koy hakkında kısa bir bilgi paylaşayım. Kıyı yapısı kayalık ve düz olan batı Karadeniz'de  neredeyse geceleyebilecek tek koydur. İçeride her hava da bir miktar solugan olur. Derinlik yelkenliler için uygundur. Girişte doğu burnuna yakın girmek gerekir . Batı burnunda döküntüler vardır. Hatta kayalardan birinin üzerinde bir metre kadar su vardır. Ama ortadan doğuya doğru on metrenin üstünde su vardır. İçerisi iyi demir tutar. Yıldız ve karayel havalarında ağızda dalga yarıntı yapar.Böyle havalarda kayığı dalgaya bindirip, tam yol sörfe kalkıp içeriye atlamak gerekir. İçeriye girdikten sonra yayılan dalgayla  bir müddet gidip manevra yapılır. Eskiden trt tek kanalken , ramazanlarda iftara doğru diye bir program olurdu. İşte o programın başlangıç ve bitişinde bu koyun videosu paylaşılırdı. Benim arşivimde de şöyle şeyler varmış.

(https://i.hizliresim.com/BAdZDL.jpg) (https://hizliresim.com/BAdZDL)

(https://i.hizliresim.com/WQP4XY.jpg) (https://hizliresim.com/WQP4XY)
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Kemal Gündüz - 03 Ağustos 2017, 23:45:27
Ahmet Reis devamını bekleiiyoruz, sağlıcakla kalın


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Kemal Gündüz - 03 Ağustos 2017, 23:45:50
Ahh şu adi klavye


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 03 Ağustos 2017, 23:53:44
Ardından sırasıyla, Kapısuyu, Kurucaşile ve Tekkeönü. Kurucaşile ve Tekkeönü'nde güzel barınaklar var. Kapısuyunda ise  güzel bir kumsal ve iyi bir dere vardır. Bu kapısuyu eskiden çektirmelerin yapıldığı köy aslında. Bizlerde buralarda kayık yaptırır, tamire buralara getirirdik. Dedem ve dayım çektirmeleri burada yaptırır bakımını buralarda yaptırırlarmış. Artık detaylı bildiğimiz bölge bitti ama gündüz  seyri olduğu için navionicsi falan hala açmıyorum, ara sıra sadece hıza ve mesafeye bakıyorum. Sonra güzel bir kahvaltı hazzırladık, deniz çok güzel gece ve sabah seyrinin nimetlerinden istifade ediyoruz. Rüzgar indirip çalkantı başlayana kadar keyfini çıkaralım Karadenizin. Bu arada iyice güneş yakmaya başladı bizde biminiyi kurduk. Benim kayıkta koca bir bimini var, tam açtığımızda ana yelken görünmüyor. Ana yelken görünsün diye pencere açmışlar fakat orayıda güneş panelleri kapatıyor. Bu yüzden genelde kapalı tutuyoruz.
Dün geceden Kemal Tesbihçi Reis aramıştı. Gece bir otobüsünde yer buldum Amasraya geliyorum diye. Nitekim aradı, ben geldim eksik varmı ne alayım diye. Bizde az yolumuz kaldığını limana gelmesini söyledik. Amerikalı biraz rahatladı. Eh ben buradan İnebolu'ya dönerim diye sevindi. Çok işi var ısrarcı olamıyorum daha kayığını karaya alacak. Bu yüzden İstanbul'a kadar gelmesine ısrar edemiyorum. Bu sahil kasabalarında ulaşımda bir sıkıntı. Amasra'dan İnebolu'ya dönmek için, önce Bartın oradan Karabük, oradan Kastamonu ve sonrasında İnebolu, yani dört minibüs değiştirerek yapılacak bir yolculuk. Neyse sabah on buçukta Amasra'ya yanaştık. Kemal Reis iskele de bekliyor. Kısa bir hasbihal ve sohbetten sonra Amerikalı ile vedalaşıyoruz ve bu sefer Kemal Reis ile tekrar yola çıkıyoruz. Hedefimiz Ereğli, yakıt ikmali için. Bu arada Amasra için şahsi kanaatimi paylaşayım. Buraya Karadenizin Bodrum'u derlerdi. Fakat son dönemde Ankara'nın günübirlikçileri ve biraz isminin fazla duyulması neticesinde gönyesi şaştı. Fiyatlar güneyden pahalı, hafta sonu yer bulmak mümkün değil, o eski misafirperver pansiyon evler falan yerini tamamen ticari(!) işletmelerine dönüşmüşler.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Mücahit Karabaş - 04 Ağustos 2017, 00:20:22
Ahmet Reis’in kaleminin kuvveti hepimizce malum… Bizim için Karadeniz sadece bir denizken. Ahmet için bir kan grubu. O’nun hücrelerine oksijen sağlayan bir güç kaynağı . Ahmet’in Karadeniz’i, bizimle paylaştığından çok daha büyük ve zengin bir deniz. Ahmet’in ve bizim ömrümüz yettiğince zevkle okumaya devam edeceğiz.   :)xx
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Zafer Dedeoğlu - 04 Ağustos 2017, 09:42:54
Fatih Sultan Mehmet atının üstünde Amasra'yı görünce ''Lala çeşmi cihan bumu ola'' demiştir.

Amasra da balığın yanında 40 ot ile yapılan çeşmicihan salatası mükemmeldir  !O__
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 04 Ağustos 2017, 22:25:07
Amasra'ya gelmeden Çakraz Köyü unutmuşuz. Bu Çakraz Köy bizim meşhur kalkancılık teknemiz Çakraz'ın Köyüdür. İnebolu'da bu kayık meşhurdur. Hali hazırdaki balıkçıların bile yarısından fazlası bu kayıkta çalışmıştır ve onlarca hatıraları vardır. Bu tekne Çakraz Köyün Posta kayığıymış o zamanlar, sonra dedem satın almış ve balıkçı kayığı olmuş. Çektirmeden bozma çirkin bir şeydi aslında, içinde lambalı dizel denilen 14 bg iskandiye diye bir makina vardı. Hergün kıyıya çekilip yüzdürülürdü.Kırılabilen bir yelken direği ve yelkenide vardı. Çirkindi mirkindi ama efsaneydi. Neyse efendim böylelikle Çakraz ıda andık. Okuyanlar varsa eski mürettebatından anılarını tazelerler.
Çakraz Köy derseniz güzel bir kumsalı olan bir koya sahip. Kıyıya yüksek katlı binalar yapılmasaydı daha iyiydi ama ne yapalım yapmışlar işte. Günübirlik ve hafta sonu için güzel bir yer.

Tekrar rotamıza girelim Bartın'a doğru gidiyoruz artık. Arada Tarlaağzı Barınağı var uzak geçiyoruz oradan güzel bir barınak aslında. Sonrasında Bartın Görünüyor. Bartın Ticari bir liman hemen yanıbaşında  Meşhur Bartın Deresi var. Bartın Deresi de bizim için önemlidir. Şükrü dedemler Çektirmeleri bu çayda kışlatırlardı. Burası çektirmelerin kışlama yeri ve bakım yeriydi. İçlerinde birisi bekçi kalır kışı burada geçirirlerdi. Sıkı durun bu çayın en önemli özelliğini anlatayım. Eski dönemde zehirli boya olmadığı için tekneler kekamoz ve yosun tutmasın diye derelerde kışlatılırlardı. Ayrıca Bartın Deresi de debisinden dolayı kayıkların altını pırıl pırıl yapardı. E bizde bu kadar hatırası olan yere giriverelim dedik. Gerçi Asterix giderken Burak Reis Himayesinde girmişti ama olsun . Ben bir kez de bizimkilerin hatırasına girivereyim dedim. Kemal Abide  sağolsun küçük bir video çekmiş. Buyrunuz;

Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ali Ünalan - 04 Ağustos 2017, 22:38:59
Ahmet Reis kalemine sağlık takibe devam..
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Erol Yapıcı - 05 Ağustos 2017, 17:58:36
Eline diline sağlık Ahmet.
Ama, biraz kısa mı tutuyorsun ne, hemen bitiveriyor 8)
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 08 Ağustos 2017, 23:50:54
Bartın Deresinde kısa bir turdan sonra tekrar buluştuk Karadeniz'le. Zonguldağa doğru ilerliyoruz. Kısa bir süre sonra Filyos Çayı nın ağzından geçip Çatalağzına doğru ilerliyoruz. Çatalağzında Termik santral var ve santralin orada koca bir sanayi limanı mevcut. Kıyıya yakın gidiyoruz. Demirde bekleyen iki tane geminin arasından geçip Kilimli Barınağa doğru Yola devam.Ardından Zonguldak başlıyor. Meşhur tepedeki fener ve bence zonguldağın en güzel mahallesi fenerin çevresindeki mahalle. Zonguldak limanını geçtikten sonra kıyıda  acayip bir yol inşaatı çalışması var. Tüneller, dolgular falan bir sürü harfiyat görünüyor. İnşallah İnebolu tarafına böyle sahil yolu falan yapılmaz. Tüm büyü bozulur yoksa. Netice de Karadenizin en bakir yeri.Şehirleri berbat etselerde şehirler arasında kalan kıyı koridoru hala bakir. Zonguldak'tan sonra şehirleşme devam ediyor, Kozlu'yuda geçiyoruz. Ardından kıyıya yakın gittiğimiz için insanların yüzdüğü kayaların içindeki bakir koyları görüyoruz. Bunların içinde bir tanesi varki Karayolundan efsane bir görünüme sahiptir. Yol uçurumun ta tepesinden geçer, insanlar oraya nasıl inerler bilemedim ama koyun içi tıklım tıklım yüzen insanlarla dolu . Karayolundan geçerken hep bura da yüzmek istemişimdir. Bu koya yelkenliyle girmek çok doğru değil belki ama biz girmek istiyoruz. Derinlik uçurum dibi olduğu için çok fazla kıyıya yüz metre kalmadı ama hala yirmi metre. Küçük sandallar ve balıkçı kayıkları dibe kadar girmiş kayalara bağlanmışlar. Bizde iskandil ede ede giriyoruz. dışarıdaki kaba dalga içeride yayılamadığı için epey solugan var. neredeyse kyıya yanaştık ama derinlik hala yedi metre. Dibin saçma sapan kayalık olduğunu balıkçılık zamanı tecrübelerimden tahmin ettiğim üzere, çapamıza hemen hırsız sapan yapıyorum. Hemde Rocnanın tam kafasına hırsız alıyorum. İlk defa suya atacağım bu çapayı buralarda bırakamam. Bu çapa o kadar önemli ki benim için anlatamam. Bu çapa  özel iki denizcinin bana Karadeniz seyri hediyesi.Bu yüzden yerine asınca bile çift sapan alıyorum. Evet 7,2 metreye çapayı bırakıyoruz ve bırakır bırakmaz kayaların arasına giriyor ve de teknemizi tutuyor. Kalomaya falan da gerek yok. Kıyıya da insanların şaşkın bakışları arasında iyice yakın düştük ama 20 metrelere de demirleyemezdim. Hemen atladık suya, oda ne su buz gibi. Önce ben ardımdan Kemal Reis Sudayız. Artık koya tatlı su mu akıyor neyse su buz gibi. Saat altı civarı olduğu için uçurumun dibindeki bu koy güneşte almıyor. Bana göre değil anlayacağınız. Bir ara zincire tutunup biraz derine iniyorum o da ne aşağıda zemin tam tahmin ettiğim gibi yosunsuz iri karpuz büyüklüğünde kayalardan oluşuyor. Çapamızda onların arasına sıkışmış. Yüzeye çıktığımda yüzeyin bir anda çok pis olduğunu gördüm. eş zamanlı Kemal Abide farketmiş. Hemen kayığa çıktık. Zaten bu kadar kalabalık insan topluluğunun bir araya sıkıştığı küçücük bir koyun temiz olması beklenemezdi. Sorunsuz bir şekilde çapamızı aldık ve hemen koyun dışına çıktık. Kayığı serbest bırakıp akıntıya bakıp atladık suya. Aman Allahım su sıcacık yirmi derece civarı ve  hafif bir akıntı var, kayıktan çok uzaklaşmadan doyasıya yüzüyoruz . Açıkta olduğumuz için akşamüstü güneşi sıcacık ısıtıyor. Koyun içindeki hayal kırıklığını kapattı yine Karadeniz.
Burada bir noktaya değinmem gerekiyor.Karadeniz gibi yatay sahil kıyısı olan bir denizde bir çok pilot kitapta bahsedilenden fazla akıntı olduğu zamanlar olur. Hemde öyle bir olur ki demirdeki tekneden atlarsınız ve tekneye çıkamayacak duruma düşersiniz. Bu serbest bırakılan tekne içinde geçerlidir.Bu tip durumlarda tekneden uzağa atlamak yerine suya inerek denize girmek gerekir. Eğer atlayacaksak ta rüzgar ve akıntı altından atlamalıyız ki tekne arkamızdan yetişsin. Biz ona yetişmek zorunda kalmayalım. Birde atlarken tekneyi ayaklarımızla itip kendimizden biraz daha uzaklaştırabiliriz.(küçük tekneler için) Bunu çoğu zaman farkında olmadan yaparız. Birde iki kişiysek , iki kişi aynı anda suya atlamamalı, önce biri atlayıp güvenliği teyit ettikten sonra diğeri suya inmeli. Ayrıca bu tip zamanlarda usturmaça sarkıtmak ta ekstra güvencedir.
Neyse epey vakit kaybettik ya hemen yola koyulalım rota Ereğli. Yüzünce de zıpkın gibi olduk zaten.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ali Ünalan - 09 Ağustos 2017, 02:45:51
Dibin saçma sapan kayalık olduğunu balıkçılık zamanı tecrübelerimden tahmin ettiğim üzere, çapamıza hemen hırsız sapan yapıyorum. Hemde Rocnanın tam kafasına hırsız alıyorum.

Ahmet Reis kalemine sağlık takibe devam,
Hırsız sapan nedir merak ettim bilmediğim bir şey
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Öcal Turan - 09 Ağustos 2017, 03:28:27
Sonrasında Bartın Görünüyor. Bartın Ticari bir liman hemen yanıbaşında  Meşhur Bartın Deresi var.  Ben bir kez de bizimkilerin hatırasına girivereyim dedim. Kemal Abide  sağolsun küçük bir video çekmiş. Buyrunuz;

https://youtu.be/i7hXbX_myfw

Bartın deyince benim de hatıralarım canlandı.
Daha yaşım 22 iken bir vesileyle gitmiş ve güzelliğine hayran olmuştum.
Derenin kenarında küçük bir motel ve nezih bir restaurant vardı o zamanlar , o restaurantta yediğim kalkan balığının tadını da hala unutmam. :)
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 09 Ağustos 2017, 08:24:31
Dibin saçma sapan kayalık olduğunu balıkçılık zamanı tecrübelerimden tahmin ettiğim üzere, çapamıza hemen hırsız sapan yapıyorum. Hemde Rocnanın tam kafasına hırsız alıyorum.

Ahmet Reis kalemine sağlık takibe devam,
Hırsız sapan nedir merak ettim bilmediğim bir şey

Bu kayalık yerlerde biz demir atarken demiri tersten söküp çıkartacak bir şekilde çapanın kafasına bir halat bağlayıp zincirle birlikte kaloma vererek salardık.  Olur da demir takılırsa bu halat sayesinde tersten asılıp demiri kurtarmak için. Şimdilerde bunun modern olanını ,demir şamandırası olarak satıyorlar. Burada bağlanılacak yer önemli, çapa tipine göre çapayı sökebilecek, tırnakları etkisiz hale getirebilecek bir yer olmalıdır.Kaloma verilirken zincirden daha boş bırakılmalıdır.

 Bu yedek halat bazen kıça alınıp tekneyi döndürmek içinde kullanılabiliyor.Bu manevrayı yapmak kumluk zeminde bir işe yaramaz tutmuş çapayı da sökebilir. Onun metodu da biraz daha farklı.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ali Ünalan - 09 Ağustos 2017, 08:54:24
Dibin saçma sapan kayalık olduğunu balıkçılık zamanı tecrübelerimden tahmin ettiğim üzere, çapamıza hemen hırsız sapan yapıyorum. Hemde Rocnanın tam kafasına hırsız alıyorum.

Ahmet Reis kalemine sağlık takibe devam,
Hırsız sapan nedir merak ettim bilmediğim bir şey

Bu kayalık yerlerde biz demir atarken demiri tersten söküp çıkartacak bir şekilde çapanın kafasına bir halat bağlayıp zincirle birlikte kaloma vererek salardık.  Olur da demir takılırsa bu halat sayesinde tersten asılıp demiri kurtarmak için. Şimdilerde bunun modern olanını ,demir şamandırası olarak satıyorlar. Burada bağlanılacak yer önemli, çapa tipine göre çapayı sökebilecek, tırnakları etkisiz hale getirebilecek bir yer olmalıdır.Kaloma verilirken zincirden daha boş bırakılmalıdır.

 Bu yedek halat bazen kıça alınıp tekneyi döndürmek içinde kullanılabiliyor.Bu manevrayı yapmak kumluk zeminde bir işe yaramaz tutmuş çapayı da sökebilir. Onun metodu da biraz daha farklı.
Ahmet Reis anladım olayın mantığını teşekkür ederim..
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Cevat İpekçi - 12 Ağustos 2017, 22:09:30
Çok yaşa sen Ahmet kaptanım.  Yazını ilgi ile takip ediyorum.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 13 Ağustos 2017, 10:00:57
Bu tip durumlarda tekneden uzağa atlamak yerine suya inerek denize girmek gerekir. Eğer atlayacaksak ta rüzgar ve akıntı altından atlamalıyız ki tekne arkamızdan yetişsin. Biz ona yetişmek zorunda kalmayalım. Birde atlarken tekneyi ayaklarımızla itip kendimizden biraz daha uzaklaştırabiliriz.(küçük tekneler için) Bunu çoğu zaman farkında olmadan yaparız. Birde iki kişiysek , iki kişi aynı anda suya atlamamalı, önce biri atlayıp güvenliği teyit ettikten sonra diğeri suya inmeli. Ayrıca bu tip zamanlarda usturmaça sarkıtmak ta ekstra güvencedir.
Neyse epey vakit kaybettik ya hemen yola koyulalım rota Ereğli. Yüzünce de zıpkın gibi olduk zaten.

Ahmetcim, Merdiven suya inmemişse suya atlamam, tekne serbestse asla suya atlamam, iki kişiyse biri atlasın çıksın, sonra öteki atlasın. Şart mıdır suda beraber yüzmek? Usturmaça değil, yüzen halat bırakaydınız bari. Tamam tamam, psikopatım ben. :)
Buna benzer huylarım yüzünden de kimse benim tekneye gelmiyor zaten. 
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: erdal duran - 13 Ağustos 2017, 13:18:23
Bu tip durumlarda tekneden uzağa atlamak yerine suya inerek denize girmek gerekir. Eğer atlayacaksak ta rüzgar ve akıntı altından atlamalıyız ki tekne arkamızdan yetişsin. Biz ona yetişmek zorunda kalmayalım. Birde atlarken tekneyi ayaklarımızla itip kendimizden biraz daha uzaklaştırabiliriz.(küçük tekneler için) Bunu çoğu zaman farkında olmadan yaparız. Birde iki kişiysek , iki kişi aynı anda suya atlamamalı, önce biri atlayıp güvenliği teyit ettikten sonra diğeri suya inmeli. Ayrıca bu tip zamanlarda usturmaça sarkıtmak ta ekstra güvencedir.
Neyse epey vakit kaybettik ya hemen yola koyulalım rota Ereğli. Yüzünce de zıpkın gibi olduk zaten.

Ahmetcim, Merdiven suya inmemişse suya atlamam, tekne serbestse asla suya atlamam, iki kişiyse biri atlasın çıksın, sonra öteki atlasın. Şart mıdır suda beraber yüzmek? Usturmaça değil, yüzen halat bırakaydınız bari. Tamam tamam, psikopatım ben. :)
Buna benzer huylarım yüzünden de kimse benim tekneye gelmiyor zaten. 
Bülent reise sonuna kadar katılıyorum. 1knot'un altında bir rüzgar dahi sizin tekneye yetişmenizi imkansız hale getirir. Açıkta denize girilecekse herzaman tecrübeli bir kişinin teknede kalması gerekir. Yoksa girmeyiverin.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 14 Ağustos 2017, 23:10:31
Bu tip durumlarda tekneden uzağa atlamak yerine suya inerek denize girmek gerekir. Eğer atlayacaksak ta rüzgar ve akıntı altından atlamalıyız ki tekne arkamızdan yetişsin. Biz ona yetişmek zorunda kalmayalım. Birde atlarken tekneyi ayaklarımızla itip kendimizden biraz daha uzaklaştırabiliriz.(küçük tekneler için) Bunu çoğu zaman farkında olmadan yaparız. Birde iki kişiysek , iki kişi aynı anda suya atlamamalı, önce biri atlayıp güvenliği teyit ettikten sonra diğeri suya inmeli. Ayrıca bu tip zamanlarda usturmaça sarkıtmak ta ekstra güvencedir.
Neyse epey vakit kaybettik ya hemen yola koyulalım rota Ereğli. Yüzünce de zıpkın gibi olduk zaten.

Ahmetcim, Merdiven suya inmemişse suya atlamam, tekne serbestse asla suya atlamam, iki kişiyse biri atlasın çıksın, sonra öteki atlasın. Şart mıdır suda beraber yüzmek? Usturmaça değil, yüzen halat bırakaydınız bari. Tamam tamam, psikopatım ben. :)
Buna benzer huylarım yüzünden de kimse benim tekneye gelmiyor zaten. 
Bülent reise sonuna kadar katılıyorum. 1knot'un altında bir rüzgar dahi sizin tekneye yetişmenizi imkansız hale getirir. Açıkta denize girilecekse herzaman tecrübeli bir kişinin teknede kalması gerekir. Yoksa girmeyiverin.

Kesinlikle katılıyorum, ama ne yapalım kontrollü bir şekilde  risk alıveriyoruz bazen.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 15 Ağustos 2017, 00:32:39
Zonguldağı yazarken bahsettiğim fener ve çevresindeki mahalle

(https://i.hizliresim.com/y3OnOk.jpg) (https://hizliresim.com/y3OnOk)
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 15 Ağustos 2017, 00:33:17
Cooook guzel.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 15 Ağustos 2017, 01:25:57
Biraz ara vermiştik kaldığımız yerden devam.
Ereğli:
Yüzme molasından sonra, rotamız Ereğli. Artık akşam olmak üzere. E yemek hazırlığı yapmamız lazım. Yemekte domates çorbası, pilav ve salata.  Sırasıyla Ilıksu, Çavuşağzı koylarını hayal meyal seçerek ilerliyoruz. Oralarda bir yerlerde akşam oldu işte. Batıya gitmenin güzel tarafı hem güneşi kovalıyorsun hemde Medeniyete(!) doğru ilerliyorsun. Anadolu'da da şehirler hep batıya doğru büyümezmi zaten? Tekneyle Karadeniz'de çok dolaştım ama İstanbul'a kadar ilk defa gidiyorum. Çocukluğumda Perşembe günleri Ankara  ve Truva Feribotları Perşembe Akşamüzeri doğuya giderdi. Pazar gece yarısı da dönerdi. İşte biz perşembeleri Akın Reisle birlikte bu feribotların önüne çıkıp onlara düdük öttürürdük. Kıyıdan 8-10 mil açık geçiyorlar burada. İnebolu'ya uğramazlardı. Sinop'a uğrarlardı. Ona binip gitmeyi çok hayal ederdik. Ben binemedim ama Yeğenim kaptan olduktan sonra , Ankara Feribotu okul gemisi olunca onunla İnebolu'ya geldi. Olsun bende kendi kayığımla İstanbul'a gidiyorum işte. Otuz sene kadar sonra gerçekleşiyor  ne varki bunda.
Neyse efendim hava karardı artık , Ayı ayakta karşıladık, ay yeniye geçti ve akşamdan bir saat kadar ayışığı var. Kemal Abiye farkettirmeden ayağa kalkıyor ve ailecek yaptığımız bir geleneği yerine getiriyorum vede rahmetli babaannemin yaptığı ve dediği gibi yüzümü aya dönüp "Ayı gördüm Allah, Nuru Gözüme Şavkı Yüzüme İnşallah" şeklindeki duayı söylüyorum. Bunlar nedense karada aklıma pek gelmez ama denizde olunca hemencecik aklıma geliveriyor.

Artık bilmişliği bırakıp, teknolojiye çaktırmadan yaklaşıyoruz. Navionics açık, burdan sonrasını benden daha iyi bildiği kesin. Öncesinde Ereğli'deki yakıt istasyonunun 24 saat açık olduğunu Zafer Abiden öğrenmiştim. Yol boyunca bir çok dostumuz gibi bizi hiç yalnız bırakmayan Mustafa Ertör Abi Yine desteğini atıveriyor hemencecik. Ereğli Limanını biliyorum, çok yıllar önce gelmişliğim var, karadanda çok defa geldim.Ama gece zifiri karanlık olunca işler değişiyor. Yakıt istasyonunu hayal meyal hatırlıyorum ama limanı genel hatlarıyla anımsıyorum. Sonrasında Mustafa Abi on numara bir tarifte bulunuyor, herşey elimizle koymuş gibi. Navionicste Limanın ağzındaki fenerlerin dışında bir çift fener daha var. Meğer orada son dönemde oluşmuş bir batık varmış, bizim için zararsızmış ama yinede yanaşma hattı işaretlenmiş. Mustafa Abi detayını da anlattı telefonda. telefon elde navionicse baka baka yanaşıyoruz. Drift sahasında ve dışarıda demirde bekleyen gemiler var. Aralarda hızlı hareket eden acente botu gibi tekneler falan görünüyor. Şehrin ışıkları işimizi çok zorlaştırıyor. o sırada karanlığın içinde bir kırmızı ve bir yeşil fener belirdi.Açıktan üstümüze geliyor. Biz rotamızı bozmuyoruz ama tedirginde olmuyor değilim. Bir kırmızısı bir yeşili bazende ikisi bir görünüyor. Endişeleniyorum, bu arada hızlı, marine traffictede bir şey yok.Hala çatışma rotasındayız, yanaşma hattına da girmedi direkt üstümüze geliyor. En sonunda tepedeki çakarını yaktı. Bizde hız kestik belli ki sahil güvenlik. Sonrasında dibimize kadar geldi. O iki tanecik ışık koskoca bir sahil güvenlik gemisiymiş hemde en büyüklerinden. Bize ışık falan yakmadı, iyice yanaşınca tekrar açığa döndü ve hızla uzaklaştı. Bizde yolumuza devam ettik.Ardından fenerlerin arasından şehrin göbeğine, yakıt istasyonuna kadar indik. Gece karanlığında durumunun vahim olduğunu bilmediğimiz bir gırgır botuna  bordaladık. Koyu renk sandığımız o saç bot meğerse komple pasmış, zannedersiniz on sene suyun altında durmuş. Gündüz olunca farkedecektik usturmaçalarımızın pasla boyanmış olduğunu, tabi terliklerimizinde. İlk işimiz yakıtı fullemek oldu.Yedeklerimize dokunmadık, buraya kadarda yaklaşık yarım depo mazot yakmışız. Asterix in deposu 75 litredir. Kemal Abi tekneyle ilgilenirken ben dışarıya çıktım. Saat gece 11 olmasına rağmen her yer tıklım tıklım adım atacak bir yer yok. Bir damacana su aldım dönüşte birde dürümcü gördüm, birerde dürüm patlattık işlem tamamdır. Seyir hazırlığı ve kontroller, makinayı çalıştırdık hemen kaputu açtık oraya buraya bakarken impelleri bir tuttum sıcacık. Eyvah dedim Kemal Abiye hemen makina stop. Önce su geliş vanasını kapattım ve filtreyi bir söktüm ki ne göreyim koca bir poşet emmiş bizim makine . Temizledik çalıştırdık neyseki impeller pervanesine bir şey olmamış hemencecik buz gibi oldu. Ayrılmadan etrafımıza projektörle bir ışık tuttuk ki her yer poşet, çöp deryası içindeyiz, soğan çuvalı bile var. Koşar adım kaçtık oradan , çöplerin arasında slalom yaparak çıktık limandan. Limandan çıkınca tekrar bir kontrol herşey yolunda ve rota Kefken Adası. Bu Yolculuğun en uzun geçiş etabı Ereğli Kefken Etabıdır. Haritayı gözünüzün önüne getirdiğinizde düz  bir rota izlerseniz yer yer kıyıdan 12 mil uzak kalırsınız. Şimdiye kadar burun seyri yapmıştık bu ise sabaha kadar süren 54 millik bir pasaj olacak. Ve bismillah dedik çıktık yola  ilk iki saat çaydı kahveydi derken geçip gitti ve sonrasında Kemal Abi vardiyaya bendeniz istirahate.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: nuri_kongur - 15 Ağustos 2017, 08:04:44
Özellikle yağmur sonrası , Kocaeli körfezinde de çok bulunuyor tehlikeli çöplerden. Bir keresinde koca bir pazarcı çuvalının üzerinden geçivermiştim. Allahtan şu ana kadar ciddi bir sıkıntı olmadı. Ama bazen şiddetli yağmur sonrası kıyıdaki derelerin suya taşıdığı kütük parçalarını görünce, onlardan birine çarpma tasası içimi sıkar.
Keyifle okuyoruz Ahmet reis kalemine kuvvet.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ali Ünalan - 15 Ağustos 2017, 09:33:58
Takibe devam,Sıcak impeller bişiydaha öğrendim:)
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ersin Böke - 15 Ağustos 2017, 12:52:28
Geleneksel dualar, hikayeler, böyle yazıldıkça çıkıyor ortaya.. Eline sağlık Ahmet..
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 15 Ağustos 2017, 13:25:20
O geleneksel duanın ķökü ta Gılgamış destanına gider.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 15 Ağustos 2017, 23:13:15
Özellikle yağmur sonrası , Kocaeli körfezinde de çok bulunuyor tehlikeli çöplerden. Bir keresinde koca bir pazarcı çuvalının üzerinden geçivermiştim. Allahtan şu ana kadar ciddi bir sıkıntı olmadı. Ama bazen şiddetli yağmur sonrası kıyıdaki derelerin suya taşıdığı kütük parçalarını görünce, onlardan birine çarpma tasası içimi sıkar.
Keyifle okuyoruz Ahmet reis kalemine kuvvet.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Teşekkürler Nuri Reis; hatırlattığınız iyi oldu.

Daha önce gezgin korsan da bu  konuya dair bir şeyler yazmıştım, kısaca özetlersek. Özellikle sel getiren büyük yağışlardan sonra  gece seyri yapmamak lazım yada akıntı ve rüzgarı hesap edip bu çel çöp yığınından uzak kalmak lazım. Bu çel çöp yığını selden hemen sonraki gün damar halinde hareket eder yani hepsi bir arada olurlar ama gece rüzgar ve akıntı değişince dağılmaya başlarlar asıl tehlike ikinci ve üçüncü günde olur. Çünkü denizin üzerindeki bu damar halindeki yığın dağılır. Bir kısmı diğerinden hızlı yada daha yavaş hareket eder. Dikkat edilmesi gereken bir konudur gerçekten.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 16 Ağustos 2017, 00:01:20
Kefken;

Birazcık uyumaya çalıştım ama olmadı, baktım uyku yok yeterince yorulmamışım demekki, Kemal Abiyle değiştik bu sefer onu dinlendireyim bari diye düşündüm. Gece seyrinde biri hep dinç olmalı neticede. Hafiften dışarı rüzgarı üşütüyor insanı. Asterix in havuzluğu neredeyse kendinden on feet büyük tekneler kadar rahattır. Yönümü arakaya döndüm, sırtımı kamara duvarına yasladım, bacakları uzatıp battaniyeye de sarındım, keyfim gıcır. Işık yakmadığımız için gözüm karanlığada alışmış vaziyette arada bir kafayı serpinti körüğünün yanından uzatıp önümüze bakıyorum. Ay karanlığı olsada insan alışınca seçiyor ortalığı. Artık ereğli arkamızda belli belirsiz bir halde. Kıyıdan iyice açık düşüyoruz.Arada ışıklı olan Akçakoca, Karasu , Kocaali gibi yerleri seçiyor, ve haritadan teyit ediyorum. Bulunduğumuz rotada trafik neredeyse hiç yok. Ereğliden ayrıldığımızda arkamızdan bir gemi çıkmıştı 7 mil hızla gidiyordu. M. traficten baktım Köstence'ye gidiyormuş.Bize bayağı yakın geçti ve uzaklaşmaya başladı.Bir bir buçuk mil uzun yolda ne kadar fark ediyor. Aramız epeyce açıldı. Başka da kimse yok zaten. Bir müddet sonra sabah yıldızı göründü. Hemen ardından şafak atmaya başladı. Gökyüzü uçak dolu, yıldızların arasında bir sürüler, karınca gibiler.Beş buçukta güneş doğuyor ve Kemal Abi vardiyada. Artık Kefken adası ufukta görünmeye başladı, artık kıyıya da yakın düşmeye başladık. Yay şeklinde olan etabın dörtte üçünü geçtik neredeyse.Bendeniz gider yatmaya.
Bu arada Kemal Tesbihçi'den Bahsedeyim biraz. Aslında hemşeriyiz, kendisi de İnebolu'lu, makina mühendisi ve kendisiyle bu forum sayesinde fuarda tanıştık. Onunda ailesi denizci babasının halen Riva da hobi amaçlı balıkçı teknesi var.Kendisinin de kiraladığı tekneler ve katıldığı transferlerle ciddi bir seyir birikimi var. Gerçi o kendisi bunu kabul etmiyor, hiç bir şey bilmiyen bir acemi gibi kendisini nitelendiriyor. Ama bence aşırı mütevazılık yapıyor.Neyse vardiya kendisinde ve ben uyur. Yorulmuşum ve yaklaşık iki saat uyumuşum. Uyandığımda Kefken adasına çok az bir mesafemiz kalmış. Kontrollü bir şekilde Kuzeyinden geçip yola devam ediyoruz. Aslında bizim kayıklar anakarayla arasından da geçer ama maceraya hiç gerek yok.Şimdi Kahvaltı zamanı;
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 16 Ağustos 2017, 10:01:02
Kefken;

 Kontrollü bir şekilde Kuzeyinden geçip yola devam ediyoruz. Aslında bizim kayıklar anakarayla arasından da geçer ama maceraya hiç gerek yok.Şimdi Kahvaltı zamanı;

Bu hususta bende de var bir paranoyak durum. Şimdi diyecekesiniz ki sen zaten ruhen-kökten öylesin. Bu doğru da, navionics denen şeye hiç güvenmiyorum. %99 doğru çıkıyor, ama işte o %1 yok mu, içimi titretiyor.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Öcal Turan - 16 Ağustos 2017, 12:41:15
Kefken;

 Kontrollü bir şekilde Kuzeyinden geçip yola devam ediyoruz. Aslında bizim kayıklar anakarayla arasından da geçer ama maceraya hiç gerek yok.Şimdi Kahvaltı zamanı;

Bu hususta bende de var bir paranoyak durum. Şimdi diyecekesiniz ki sen zaten ruhen-kökten öylesin. Bu doğru da, navionics denen şeye hiç güvenmiyorum. %99 doğru çıkıyor, ama işte o %1 yok mu, içimi titretiyor.

Son derece haklısın Bülent reisim.
Bu navionics te özellikle sığ sulardaki derinlik bilgisi çok sıkıntılı.
5 m. den az dediği yerler 80 cm. Olabiliyor , aman dikkat ve kağıt haritadan kontrol edelim. ?0-?
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: nuri_kongur - 16 Ağustos 2017, 14:10:09
Ahmet reis , bence son derece basiretli bir karar olmuş. Kefken adası orası mı bilmem ama kefken-cebeci plajının sancağında kalan bir adacık var. Ada ile kıyı arasında topuklar yüzünden deniz yüzeyinde beyaz beyaz köpüklü dalgalar oluşuyor. Farkına varılmaz ise son derece tehlikeli zararlara yol açabilir. Adanın kuzeyinden geçmek bu açıdan basiretli bir karar olmuş. Aynı durum Çeşme ile Sakız adası arasında da dalyan burnunun hemen açığında var. Mavi sulardan pat diye diz boyu sığlığa giriliyor.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 17 Ağustos 2017, 00:16:15
Ahmet reis , bence son derece basiretli bir karar olmuş. Kefken adası orası mı bilmem ama kefken-cebeci plajının sancağında kalan bir adacık var. Ada ile kıyı arasında topuklar yüzünden deniz yüzeyinde beyaz beyaz köpüklü dalgalar oluşuyor. Farkına varılmaz ise son derece tehlikeli zararlara yol açabilir. Adanın kuzeyinden geçmek bu açıdan basiretli bir karar olmuş. Aynı durum Çeşme ile Sakız adası arasında da dalyan burnunun hemen açığında var. Mavi sulardan pat diye diz boyu sığlığa giriliyor.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Nuri Reisim , Kefken adası bayağı büyük bir ada ve korunaklı bir limanı da var. Kıyı ile arası oldukça müsait ama neticede temkinli olmak lazım.

Kefken Adası şöyle bir yer

(https://i.hizliresim.com/Akl4MQ.jpg) (https://hizliresim.com/Akl4MQ)

(https://i.hizliresim.com/LnqkzJ.jpg) (https://hizliresim.com/LnqkzJ)
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: nuri_kongur - 17 Ağustos 2017, 00:32:11
Hımm evet, aynı yer , biz kıyıdan bakarken cebeciden liman adanın arka tarafında kalıyor. Ama kıyı ile ada arasında bayağı sığ yerler olduğunu gelen dalgaların oralarda kırılmasından çıkarıyorum. Gündüz gözü belki biraz dikkat ile geçilebilir ama gece karanlığında kesinlikle "benim" girmeyeceğim bir yer. Belki o bölgeyi iyi bilenler için sıkıntı yoktur ama transit geçenler için Allahın koruması dışında işler zor :) . Adanın fotoları için teşekkürler. artık oraya bakarken daha farklı göreceğim.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 17 Ağustos 2017, 01:08:23
Kefken -Şile

Kefken Adasını döndükten sonra Poyrazköy'e 55 dm yolumuz var. Daha sabah erken akşama Boğaza girmeyi hedefliyoruz. Kemal Abi havuzlukta vardiyada ben kahvaltı hazırlıyorum. Sabahın erken saati olduğu için rüzgar yok. Ama kaba dalga var, demekki gece açıklar esmişki ölü denizleri üzerimize karayelden çalışıyor. Oysaki sabah hava Poyraz kökenliydi hatta Güneş çok kötü doğmuştu. Demekki hava tramola oluyor, hemde saatin tersine. Bakınız sabahın güneşin doğuşuna;

(https://i.hizliresim.com/ER1GvA.jpg) (https://hizliresim.com/ER1GvA)

Biraz kahvaltıdan bahsedeyim.Peynir, zeytin, reçeller ,bal, salatalık, domates, İnebolu Ekmeği ve patates kızartması. İnebolu dan aldığım beyaz patates vardı, nişasta oranı yüksekmiş herhalde çok güzel kızardı. Yada biz çok açtık bize öyle geldi. Sofrayı içeri kurdum, rotamız neta , zaten burun seyri yapıyoruz , Kemal Abide geldi içeri. Kahvaltıya çok sevindi meğersem o da benim gibi patates kızartmasını çok severmiş. Sağlıklı yaşamcılar öyle böyle zararlı dese de güzel oluyor be. Hele teknede. Ara ara rotamıza bakıp ene kona kahvaltı yaptık. Çaylarımızı alıp havuzluğa çıktık. Oda ne karayelden tatlı bir rüzgar indiriyor. Bizde ana yelkenimizi açtık.Hızımız bir mil farketti. Makina devrini azıcık düşürdük. Ölü denizler biraz büyüdü, rüzgarla tepeleri kırılmaya başladı ama hızımız iyi. Ana yelken açık olduğu için tekne daha stabil gidiyor. Öğlene doğru Bağırganlıyı geçtik Ağva'ya yanaştık. Artacağını düşündüğüm rüzgar azaldı, sıcaktan esemedi ama hala o aptal ölü denizler var ve devam ediyor. O sırada Kemal Abi bir patlama sesi duydu. Bende dedim ne acaba , Kemal Abi top sesine benzetti,bende kıyıya yakınız belki karadan gelmiştir diye düşündüm. Ama yinede telsizi dinlemeye başladım.epeyce bir dinledim herhangi bir anons yok. Bu sırada Ağvayı geçtik Akçakese Köyünün önlerindeyiz. Tepemizde epeydir bir uçak dolanıyor. Kırmızı bir uçak. Biz yangın uçağı sandık. Hani Şile Ormanları var ya sürekli yangın tehlikesi atlatan. Bir müddet sonra Şilenin Burnu kerteriz alınacak hale geldi bayağı yakınlaştık. Ama bu sırada karşıdan çok hızlı bir tekne geliyor. Küçük bir şey. Buralarda böyle özel bir tekne olamayacağını düşünerek Sahil güvenlik olabileceğini düşündük.Nitekim doğru düşünmüşüz.Az sonra geldi ve bize çabuk Ağva'ya dönmemizi söyledi. Saat akşam altıdan önce geçemezmişiz, tatbikat varmış, karadan denize top atışı varmış.O dolaşan uçakta denize hedef bırakıyormuş. Biz de dedik, ya kenardan geçsek biz Ağvaya giremeyiz, kıyıda da duramayız büyük dalga var. Başçavuş anlamam dönün dedi. Son bir rica ile şu gerideki koya demirlesek dedim. Neyseki olur dedi ve altıdan önce çıkmayın diyip gerisin geri tamyol uzaklaştı. Bizde hemen kıyıdaki koya baktık sonradan öğrendiğimize göre Kabakoz Kumsalı imiş. Girişi biraz kayalık , Batıda döküntüler var, batıdan doğuya uzanan bir  çıkıntısı var. Kısmen karayeli kesiyor. İskandil ede ede girdik  koyun içine. Fakat plajın önünde kıyıya bayağı uzak bir topuk var buradan itibaren dalgalar kırılıyor. Tam o topuğun sınırı dört metre ve bıraktık demirimizi. Dip çok güzel kum. Kıyıda güzel bir plaj. tıklım tıklım dolu, restaurant gibi bir şeyler var,  cankurtaran kulesi var, cankurtaran var, düdük çalıp duruyor millete. Dalgalar o kadar ara ara büyük geliyorki çalışırken insanı deniz tutar. İçeri pek girmiyoruz bu yüzden. Kemal Abi atladı kıyıya yüzdü, hem tuvalete girerim hemde bakalım ne varmış kıyıda diye.Neyse bir restauranta gitmiş, almamışlar tuvalete, o da bir şeyler yiyeyim bari demiş, ona bile müsade etmeyeceklermiş nedense, sadece aile yeriymiş tek müşteri almıyorlarmış. Ama lütfetmişler siz tekneyle geldiniz buyrun demişler. Kemal Abi de mülayim adam , hiç üstelememiş. O sırada kıyıdan gençler sesleniyorlar "dayııı gelelim mi kayığa diye" , bu gençler arasında dayı diye hitap etmekte son dönem de gelişti ya neyse . Gelin diyorum. Yüze yüze geliyorlar. Bir kız üç erkek üç tane kuzen. O köylülermiş hepsi İstanbul'da üniversite öğrencisi. Neyse sorular falan biraz dinleniyorlar, dinlenceden suya atlamalarına müsade ediyorum. Defalarca atlıyorlar. Fotoğraflarını çekip whatsapp tan kendilerine yolluyorum çok mutlu oluyorlar.Kıyıya varınca teşekkür telefonu ediyorlar.Sonrasında Kemal Abi geldi, çocuklarla o da biraz sohbet etti ve çocuklar gittiler. Bizde uyumaya çalışıyor vakit geçirmeye çalışıyoruz. Akşam altıya kadar buradayız. Beş saat yoldan kaldık işte. Akşam olsun seyrin devamına karar veririz diye düşünüyoruz. Bu arada Mustafa Abi Arıyor, bir sorun yok dimi? napıyorsunuz saatlerdir orada  diye? Bu traccar iyi bir uygulama bu seyirde hiç kopmadı, ara sıra telefondan sebep kesildiği oldu ama karadan takip edenler haber verince yeniden başlatıyorduk.

Kabakoz Köyü Kumsalı ve Koyu

(https://i.hizliresim.com/ERjnOn.jpg) (https://hizliresim.com/ERjnOn)
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 17 Ağustos 2017, 01:58:00
Akşam altıda aldık demirimizi ve Mustafa Abinin önerisiyle Şile'de kalmaya karar verdik. Gece yarısı boğazdan geçmeyelim sabah gideriz diye. Şile yakın, hava kararmadan varıyoruz. Marina inşaatından dolayı liman taranmış, derinlikler çok uygun balıkçı tekneleri bir köşeye toplanmış, diğer her yer bomboş. Ana mendireğe aborda olduk. Palamarımızı uzun süre tezmarinde çalışmış Şile li bir arkadaş aldı. Bayağı sohbet ettik. Limanda fuar varmış, fuar süresince oraya kafe açmışlar. Bize çay ikram etti.Bizde toparlanıp Şileye çıktık. Önce limandaki belediyenin balık lokantasına rezervasyon yapmıştık, Fakat 9:30 da kapanıyormuş. Şilenin ana caddesine çıkınca yemeğe yetişemeyeceğimizi anladık. Ayrıca bu yaya caddesinde alternatif çok bu yüzden sulu bir şeyler yiyelim istedik.Tamda düşüncemize uygun bir yer bulduk Resimde arka plan ve hayal meyal teknenin direği görünüyor.

(https://i.hizliresim.com/mk0j2y.jpg) (https://hizliresim.com/mk0j2y)

Ardından Şilenin tarihi camisinde akşam namazına gittik ve dondurmalarımız alıp yavaş yavaş tekneye döndük. Gece geç saate kadar iskeledeki cafede oturduk sohbet ettik ve keyifli bir uykuya daldık.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Kemal Gündüz - 17 Ağustos 2017, 08:02:45
Ahmet Reis yine çok güzel bir yazı olmuş. Teşekkürler


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: nuri_kongur - 17 Ağustos 2017, 10:28:19
Ahmet reisim kalemine sağlık, inşallah bir gün beraber seyire çıkıp tecrübelerinizden faydalanabilirim. Safra niyetine adam lazım olursa ya da sakin havada dümen tutacak birisine , haber vermeniz yeter.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Aziz Eryavuz - 20 Ağustos 2017, 18:51:47
Keyifle okuyorum. Tarif ettiğini yerleri ve seyri teknenizde imiş gibi hissediyorum.
Çok güzel.. Devam.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Hulusi Gülen - 23 Ağustos 2017, 08:47:23



 ..... Ara ara rotamıza bakıp ene kona kahvaltı yaptık...



Gelibolu'da da  "eni konu" denir;  hangisi doğru acaba? Ahmet Reis, samimi, içten, yerel yazılarınızı ilgi ile takip ediyorum. Kalemine sağlık.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 23 Ağustos 2017, 10:25:20
Güzel dilekler için herkese teşekkürler.


Ahmet reisim kalemine sağlık, inşallah bir gün beraber seyire çıkıp tecrübelerinizden faydalanabilirim. Safra niyetine adam lazım olursa ya da sakin havada dümen tutacak birisine , haber vermeniz yeter.

Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Her zaman beklerim, bu şekilde bir seyrimiz olunca mutlaka önceden haberdar ederim. Katılmanızdan ben de çok mutlu olurum. Hepimizin birbirinden öğreneceği çok şey var.




 ..... Ara ara rotamıza bakıp ene kona kahvaltı yaptık...



Gelibolu'da da  "eni konu" denir;  hangisi doğru acaba? Ahmet Reis, samimi, içten, yerel yazılarınızı ilgi ile takip ediyorum. Kalemine sağlık.


Aynı anlamdalar aslında, bizim İnebolu'da "ene kona" diye söylüyorlar. Yöresel şiveyi bir miktar kullandığım için yazılarıma da geçiyor işte. Hangisi doğru bende bilmedim.

Keyifle okuyorum. Tarif ettiğini yerleri ve seyri teknenizde imiş gibi hissediyorum.
Çok güzel.. Devam.

Keyifle okumanıza sevindim Aziz Abi.


Ahmet Reis yine çok güzel bir yazı olmuş. Teşekkürler


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Ben teşekkür ederim Kemal Reis.


Birde son kısmı olan Şile-İstanbul Etabını, fırsat bulup tamamladıkmıydı , olacak ama. Ne yapalım kusura bakmayınız bölük pörçük oldu yine.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 23 Ağustos 2017, 10:36:33
İlgiyle takip eden, ve yorumlarıyla bu yazıları yazmamızı teşvik eden, Zafer Dedeoğlu, Erdal Duran,Cevat İpekçi,Bülent Büyükdağ,Ali Ünalan,Öcal Turan,Erol Yapıcı, Ersin Böke ve Mücahit Karabaş Reislere Çok teşekkürler, unuttuğum ve gözümden kaçan dostumuz var ise affola.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Erol Yapıcı - 23 Ağustos 2017, 20:25:15
Ya o değil de, ne göz varmış sende kardeşim. Ben tekneyi göremedim, sen direği seçiyorsun.  :'(
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 12 Eylül 2017, 00:37:49
Çok ara verdik bir türlü Şile'den İstanbul'a gelemedik. Artık bitsin bu seyir, dimi ama.

Çok güzel bir uyku çektiğimiz Şile'de sabah erkenden uyandık. Sessizce halatlarımızı çözdük ve bismillah dedik koyulduk yola. Artık İstanbul'da sayılırız.Hava çok güzel ve güneş fazlaca ısıtıyor. Ama hava karayele dönmüş.Tatlı bir rüzgar var hafifi açılı kafadan geliyor. Bastık cenovamızı motora bayağı desteği oldu.

(https://i.hizliresim.com/GybkN6.jpg) (https://hizliresim.com/GybkN6)



 Yine kahvaltımızı güzelce yaptık. Artık her koy ve köy yazlık türü hafta sonu evleriyle dolmuş. hala da her yerde inşaatlar devam ediyor. Yolumuza kıyı seyriyle devam ediyoruz. Bu arada Kemal abinin annesi ve babası arıyorlar. Israrla ağva deresine girip bizleri kahvaltıya almak istiyorlar. Aslında teknik olarak Asterix Ağvaya girip yeni köprüye kadar gidebilir. Kemal Abi soruyor ne yapalım diye. Bende bu sırada girmeyelim diyorum. Bu arada gelen havayı da gördüğümü Kemal Abiye bahsetmiyorum.

Kuzey batı böyle işte kuleler yükselmiş 4-5 saat var yok.

(https://i.hizliresim.com/nJYg0M.jpg) (https://hizliresim.com/nJYg0M)


 Çünkü oyalanırsakta havanın sınırında kalabiliriz. Biz uğramıyoruz deyince Kemal Abinin Anne ve Babası uçurumun tepesine çıkmışlar bize el sallıyorlar. Kemal Abi bu bölgeyi çok iyi biliyor. Netice de orada tekneleri var ve sürekli balığa çıkıyorlar. Bu Sayede bizi tavşan adasının ana karayla arasından geçiriyor. Adanın açığında daha fazla döküntü varmış, epeyce açık geçmek gerekiyormuş, bunuda görmüş olduk.

(https://i.hizliresim.com/jQz2Mm.jpg) (https://hizliresim.com/jQz2Mm)


Sonrasında boğaza yanaşıyoruz ve bizi yunuslar karşılayıp Karadeniz'e veda ettiriyorlar.

(https://i.hizliresim.com/o6nZJX.jpg) (https://hizliresim.com/o6nZJX)

ve nihayetinde boğaza giriyoruz.Karşınızda üçüncü köprü.

(https://i.hizliresim.com/qJ9lLq.jpg) (https://hizliresim.com/qJ9lLq)

Ardından keyifli bir boğaz seyriyle öğle üzeri Samatya'ya bağlanıyoruz. Sağ salim ve selametle gelmenin verdiği rahatlıkla tekneyi toparlayıp ayrılıyoruz.
Akşam üzeri kıyamet kopuyor. Gündüz gördüğümüz hava geliyor , İstanbul ve çevresini mahvediyor, koca koca dolu yağıp her tarafı alt üst ediyor. Denizde yakalanmadığımız havaya karada yakalanıverdik.

İlgiyle okuyan tüm dostlara Selametler dilerim.

Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Mustafa Ertör - 12 Eylül 2017, 00:57:55
Çok güzeldi.Birdaha kısmet olsun.
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: nuri_kongur - 12 Eylül 2017, 02:16:51
Elinize sağlık Ahmet reis, akıcı ve samimi anlatımınızla çok zevkli bir seyir yazısı oldu. Paylaştığınız için teşekkürler.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: İnebolu-İstanbul Seyri
Gönderen: Ersin Böke - 12 Eylül 2017, 03:05:44
gelemedik bu seyre.. Kısmet bakalım.