Heyamola Hey
Havuzluk => Seyir Anıları => Konuyu başlatan: Ersin Böke - 03 Temmuz 2017, 19:02:04
-
Efendim malum seyir başladı.. Her seferinde sopa yediğim Marmara dan bu sefer hem yelkenle geçtim. Bu sefer hazırlıklı idim. Hava bekledim. Ama nasıl hava? Marmara ereğlisi önlerine kadar apaz gittim. Hava hafifti ama olsun. Hava durumuna göre saat üçten sonra hafif lodos veriyordu. Tam da verilen saatte lodos çıkınca ver elini Marmara adası Asmalı.
Ben , Marmara ereğlisi, şarköy , mürefte hiç hoşlanmıyorum. Marmara adasının coğrafyası daha güzel.
Asmalidan da sabah avara olup, en kısa şekilde dün akşam Çanakkale ye vardım. Marmara adasından sonra neredeyse sadece yelken ile yol aldım.
Çanakkale boğazında yelken artık tayo mar için bir klasik oldu. Yer yer otuz knota varan havada geniş apaz pupa seyri ile sadece flok ve bocurum ile 6 knot hız yakaladım.
Biminiye alternatif geliştirdigim baş taraftaki trinket gölgesi çok işe yaradı.
Yine uzun yazdım. Şimdi efendim, seyir boyunca şöyle bir uygulama yapacağım. Bol görsel , az laf.
Bu görselleri de face sayfamızdan anlık paylaşacağım. Bir de her gün saat altı da canlı yayın.. Nasıl ama..?
Görduklerimi yazacağıma görduklerimi siz de göreceksiniz..
Sen sus gözlerin konuşsun hesabı..
Yarın başlıyor efendim.. seyir, günlük işler.. ne yaşıyorsam işte..
-
Haydi bakalım, iyi seyirler...
SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
İyi seyirler Ersin C:-)
-
Yollarda görürüm seni. :)
-
İyi seyirler Ersin reis...
-
Selametle Ersin reis,
Yalnız face olmayan bizleri de unutma ;)
-
İyi seyirler Ersin reis selametle..
-
Selametle, güzel keyifli bir seyir olsun..
Benim facebukum yok, sen burda yazmaya devam et en iyisi..
SM-N920C cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Düzgün git gel..terleme üşütürsün..
facebukum benim de yok.. buraya yükle...
-
Selametle Ersin Reis,
Bende de yok ondan, umarım burada da paylaşır bizleri de o güzelliklerden ve tecrübelerden mahrum etmezsin...
Her şey kolayına olsun.
-
Ersin kaptan Selametle,
Facebook hesap adı nedir?
-
Benim de yok facebook.Çarşıda falan satılıyor mu? ?0-?
-
Eh madem oyle buradan devam.. efendim kendimi çanakkale fasulyeden valisi ilan ettim. Necip in bisiklet çok işe yaradı. Yaradı yaramasina da herkes beni tanıdı. Küçücük tekerlekleri ama büyük kasası ile uzerinde de 110 kilo birisi komik tabi. Her gören aaa bisiklete bak diyor.. 😀 Önceleri anlatıyodum tekne küçuk filan diye. Sonra vazgectim.
Bütün gün vızır vızir gezdiğimden halk da bana alıştı artık. Eskisi kadar tuhaf bakmıyorlar.
İcimden diyorum bu bişey degil. Siz beni bir de dekatlondan aldığım 130 Tl lik şişme bot ile görün..
Hani bot rüzgarda uçar filan diyolar ya. Ben oturdum mu mıh gibi çakiliyor garibim. Nereye uçacak.. koylarda gizli gizli kullanıcam o nu..
Yanliz bu bisiklet çok iyioldu sahiden. Hala buzdolabi panel filan.. Bisikleti olmayan tekneye uzun yol teknesi demem ben. Bot bile ikinci planda kaldı valla.
Yarın hava kalıyor biraz..akşam morto koyu alarga , sabah asos ya da sivrice de alarga oradan midilli molivos sonra sakiz.. oradan da doğru konyak ikmaline..dilek bir ara senin notlarda okuduydum bu sivrice koyunu. Orada kaliyorum diyordun galiba. Biraz bilgi..
Bu arada morto mamakale arasini gecen sene hep sakin havada geçtiydim. Kiyiya yakin seyredilse otuz knot hava da cok daga yapiyormu oralar..
-
Çanakkale'ye bir geceliğine bağlamıştım ama sonra ayrılmak istememiştim. Açık ara bir numaram bu ülkede. Tadını çıkart :)
SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Eh madem oyle buradan devam.. efendim kendimi çanakkale fasulyeden valisi ilan ettim. Necip in bisiklet çok işe yaradı. Yaradı yaramasina da herkes beni tanıdı. Küçücük tekerlekleri ama büyük kasası ile uzerinde de 110 kilo birisi komik tabi. Her gören aaa bisiklete bak diyor.. 😀 Önceleri anlatıyodum tekne küçuk filan diye. Sonra vazgectim.
Bütün gün vızır vızir gezdiğimden halk da bana alıştı artık. Eskisi kadar tuhaf bakmıyorlar.
İcimden diyorum bu bişey degil. Siz beni bir de dekatlondan aldığım 130 Tl lik şişme bot ile görün..
Hani bot rüzgarda uçar filan diyolar ya. Ben oturdum mu mıh gibi çakiliyor garibim. Nereye uçacak.. koylarda gizli gizli kullanıcam o nu..
Yanliz bu bisiklet çok iyioldu sahiden. Hala buzdolabi panel filan.. Bisikleti olmayan tekneye uzun yol teknesi demem ben. Bot bile ikinci planda kaldı valla.
Yarın hava kalıyor biraz..akşam morto koyu alarga , sabah asos ya da sivrice de alarga oradan midilli molivos sonra sakiz.. oradan da doğru konyak ikmaline..dilek bir ara senin notlarda okuduydum bu sivrice koyunu. Orada kaliyorum diyordun galiba. Biraz bilgi..
Bu arada morto mamakale arasini gecen sene hep sakin havada geçtiydim. Kiyiya yakin seyredilse otuz knot hava da cok daga yapiyormu oralar..
Çok güldürdün beni Ersin. Yolun açık olsun.
-
Behramkale ye doğru gidiyorum.. ama karadan.. :)
Gidecegimiz limani bi gidip görelim bari..
-
Yine de yolun açık olsun. :)
-
Boşuna beklemişim.. hep Marmara nın dalgasıni hesapliyorum beni yaniltiyor. Burada 20 knot hava var ama dalga mutedil. Asos şirin.. Bağlama ücrstsiz. Pilot kitapların aksine derinlikte sıkinti yok. Önümde an itibarı ile 52 feet tekne bağlı. Restoran dan çıkma iskeleler var. Gerçi Tayo Mar icin yüksek. Ama derinlik iyi..
-
Barba restaurant'a uğra..
-
Boşuna beklemişim.. hep Marmara nın dalgasıni hesapliyorum beni yaniltiyor. Burada 20 knot hava var ama dalga mutedil. Asos şirin.. Bağlama ücrstsiz. Pilot kitapların aksine derinlikte sıkinti yok. Önümde an itibarı ile 52 feet tekne bağlı. Restoran dan çıkma iskeleler var. Gerçi Tayo Mar icin yüksek. Ama derinlik iyi..
Asos dediğin Behramkale mi Ersin kaptanım?
derinlik her bağlama noktasında iyi mi? geçen sene bir arkadaşın teknesi salmayı çizdirmişti orada.
Selametle...
-
Evet evet.. assos anttik limanı.. valla birçok yerden iyi.. nasıl becermiş ki arkadaş..?
-
Bu arada pazar akşamından beri Çanakkale deyim. İlk havaya bakınca sıkılırım sandıydım.. Çarşamba oldu yarın avara olacağım gidesim yok. Gene akşamı etmişiz. Şu an yali han avlusundaki çayhanedeyim. Öyle aylak aylak oturuyorum akasya ağacının altında..
Bu aylaklık ne güzel bir şeymiş yahu. Teknede yapacak işler var. Bugün git yarın gel hesabı erteleyip duruyorum. Üç gün alarga kalabilirim alışveriş yapmam lazım. O bile zor geliyor.
Sabah bir börekçi buldum, orada kahvaltı ediyorum. Onun dışında midye dolma ile besleniyorum. Burası midye dolmanın başkenti kesin. Hemen marina önundeki yaşlı midyecininki bana göre en iyisi. Adam mardinli iyi mi.? Bu midyecilerin çoğu mardinli olur neden bilmem.
Çanakkaleye midyeyi biz öğrettik diyor amca. Burunlarının dibinde deniz var haberleri yok dedi..
Bomba yorum.
-
Bayındır pastanesinden manda yoğurdu, Veziroğlu pastanesinden manda sütüne dondurma ve tabi peynir helvası... len canım çekti be...
SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Evet evet.. assos anttik limanı.. valla birçok yerden iyi.. nasıl becermiş ki arkadaş..?
salması 2.30
-
Abi 54 feet tekne duruyor da ondan dediydim..
Çıkamadım gene..😀 yine yalı handayım..ama artık yol göründü.. Tayo Mar hazır. Tum yelkenkeri hazir. Siğscığa kadar mazot ikmali tamam. Kirk litre kullanma suyu yirmi litre duş için ve yirmi litre içme suyu.
Çanakkale nin meşhur sardelya konservelerinden de aldım. Bir kilo ceviz ekmek niyetine.. Hava yarın sabah itibariyla kuzey egede 15 20 knot arasi. Yorulursam assos ya da sivrice koyu alarga. Yok devam edebilirsem midillinin güney koyları alarga. Oradan sakız..
Sonra sığacıkta konyak ikmali dedik ama konyakçı dediğim dedik koltuk halatlarıni almayacak sahiden..
Ne yapalım yola devam..
-
KIyamaz alır halatları. Sen uğra yine de. Bak Lumbozları açılır kapanır yapıyormuş. Bir şişe de fazla kap.
-
Tayo Mar güneye iniyor..
-
Nihayet gül cemalini görebileceksek eğer biz de yazlığı boşlayıp Sığacık'a geliriz.
Tarihi bilebilsek :)
Konyağı bilmem ama soğuk Tuborg bulunur. ;)
-
Nihayet gül cemalini görebileceksek eğer biz de yazlığı boşlayıp Sığacık'a geliriz.
Tarihi bilebilsek :)
Konyağı bilmem ama soğuk Tuborg bulunur. ;)
Bütün şartları zorlayıp bende katılmak istiyorum :D
-
KIyamaz alır halatları. Sen uğra yine de. Bak Lumbozları açılır kapanır yapıyormuş. Bir şişe de fazla kap.
Böke gelene kadar stokları bitirmek için çabalıyormuş ama nafile Böke tahmininden hızlı iniyor aşağıya.
-
Efendim , bazen aklıma Nezih Kılınçkını nın benden denizci olmaz konu başlığı geliyor.
Galiba benden de pek denizci olmuyor. Üc yıldır kendimce uzun seyirler yapıyorum. Durduğum her limanda sabah bir bakıyorum kimsecikler yok. En sona yine ben kalmışım. Yahu ne zaman uyandınız da gittiniz be mubarekler.
Efendim dün 65 deniz mili seyir yaparaktan önce sivrice koyna , oradan da Ahmetin ' manyakmısın abi sen . Her tareafı açık koyda ne işin var ' uyarması ile Assos a bu sefer denizden geldim. :)
Baştankara olursanız sıkıntı yok. Assos bunun dışında bence inanılmaz bir yer. Antik liman. Bir daha söyleyeyim.. An tik li mannnn..
Dünyanın kaç yerinde böyle binlerce yıldır kullanılan antik bir limana yanaşabilir ki insan.. ?
Dün , Babakaleyi dönünce tüm hava raporlarında neredeyse sıfır hava gösterdiğinden rahatlayacağım sandımdı. Tekne küçük olunca ve yanlız seyir yapıyorsanız en büyük tehlike malum denize düşmek.
O yüzden dalgalı deniz daha çok korkutur beni. Rüzgar hızı çok da önemli değil diye düşünürüm .. Daha doğrusu düşünürdüm. Düne kadar.
Babakaleyi döner dönmez deli bir civarna bastırdı. Ben de çok yakın döndüm biraz açıktan geçeyim diye açıldım biraz. Anladım ki esen civarna değil , bil fiil rüzgarın kendisi imiş. Sorun bir anda bindirmesi oldu. Mizana direği çatırdamaya başladı. Bocurum yelkene saldırdım resmen. Sanki dört elim iki bacağım varmış gibi garibim bocurumu mizana direğine sarıverdim. İyi ki da önce anlattığım yöntemi kullanıyorum, yoksa yelkeni toplamak mümkün olmayacaktı,
Fioğu kapattım. Motor ile gidiyorum. Bastıkça basıyor . Dedim iyi ki rüzgar ölçerim yok. Yoksa ciddi paniklerdim her halde. Gerçi sancak feneri arkasında asılı çan , ki 25 knotan sonra çalar, deli gibi çalıyor.
Tam da bu sırada , otopilotun yeke bağlantıdını tutan şerefsiz vida sen git kırıl. İçinden hem de . Ben de gevşedi sanıp. Seyir halinde sıkmaya çalışıyorum. Otopilot ta iptal oldu mu. Bende bir de yeke üzerine sabitlenen manuel basit bir otopilot var. Can hıraş bir şekilde ona halat geçirip sabitledim. İçeri gittim telefonu alacağım o da ne ?
Tekne bir anda rüzgarüstüne döndü. Bir an yelkenlerden birini kapatmyı unuttum sandım. Bir yandan sayıyorum saliseler içinde.. yoooo.. Kapattım hepsini işte, Noluyo hüleynnn.
Evet dostlar bir ilk daha yaşadım.. Kuru direk tekne önce rüzgarüstüne sonra gerisin geriye döndü.
Söylenip duruyorum aslında bir farkettim ki bağıra bağıra konuşuyorum. Furni buraya gelecekmiş.. Geri zekalı.. Sen daha müsellim geçidini geçemedin.
Neyse efendim., sivrice koyuna zor attım kendimi. Sezonun ilk demirini attık. Bu admiralti nin gözünü seveyim. Attınmı tutuyor. Sanırsın Ultura.
Burada biraz kendime geldim. Otopilot yeke bağlantısında kırılan vidayı değiştiridim.
Ahmet ile konuştuk.Ahmet orada kalmamamı söyleyince o yorgunluğa rağmen Assos a devam ettim. Tecrübe ile sabit. Bu adamı dinlemez isem başım sertten kurtulmuyor. O yüzden dediğini aynen uyguladım.
İyi ki uygulamışım. Assos denizden yanaşması çpk güzel bir tarihi liman. Çok mistik bir kere, yanaşması da çok sorun değil. Tayo mar için daha zor aslında. Büyük teknekeler daha rahat yanaşıyor.
Sabah, ben yine uyanamayınca , ki öğleden sonra hava sertleyeceğinden saat en geç altı gibi çıkmam lazım, Ahmet ile konuşup, Ayvalığa gitmeye karar verdim. Tam tekneyi hazırlıyorum, birisi bana sesleniyor. Kaptan selam bir ihtiyaç var mı diye.
Hilmi bey ile böyle tanışıyoruz. Hilmi bey , burada bir ev yaptırmak istemiş, yasak. Ancak turistik tesis yaptırabilirsin diye cevap alınca otel işine girmiş. Otuz yıldır Assos ta. 54 feet teknesi de bağlı duruyor.
Zamanında rahmetli Sadun Boro Assos a geldiğinde limandan birileri mutlaka halatınızı alır. Tonozlar var. Hem para da vermiyorsunuz diye yazınca Hilmi bey o zamandır yanaşma parası almıyor kimseden. Bildiğiniz buralardaki tek bedava üstelik antik liman oluyor kendileri.
Şimdi diyeceksiniz ki , para almıyor ama , rstoranda yemek zorunlu ve fiyatlar da kazık.. Yok işte.. Dünkü yelkenci arkadaşlar Hilmi bey yemeği dahi ikram edince ayıp olmasın diye tok oldukları halde kalamar yemişler.
Hilmi bey gezgin korsan bu arada. Ben O nu hemen heyamolaya da davet ettim tabiki de,, :)
Deniz tertemiz, bağlandığın yerden atla yüz. Taş evlerin önündeki kafeden yazıyorum bu satırları.
Gelince Hilmi abiye adımı verin.. Kyağım olsun.
Hilmi beyi da şu benim kibar yelkenciler gurubundan, Zafer Türkmen,Mustafa Ertör, Ali Kuban , Ahmet Kabaalioğlu , Bülent tarzı bir insan, yelkenci işte..
Off uykum geldi.. Şimdilik bu kadar.. yarın sabah bademli.
Türkiye deki madivler diyor Hilmi abi,. Bakıcazz
-
Uyu dinlen biraz. Şu sert havayı daha ayrıntılı yaz.
-
Ersin Babakale'yi dönünce dikkat et birden civarna indirir.. 😀😀😀 Müsellimin meshur tokadini yemeden Ege inisi olur mu be ya..
SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Efendim seyir tam planladığım gibi gidiyor. 😀 gitmeyi düşünmediğim her yere gidiyorum. Foça ya iki saat yolum var. Foça da bağlama ile ilgili yardımcı olabilecek kimse var mıdir..
-
Efendim seyir tam planladığım gibi gidiyor. 😀 gitmeyi düşünmediğim her yere gidiyorum. Foça ya iki saat yolum var. Foça da bağlama ile ilgili yardımcı olabilecek kimse var mıdir..
Yetişemem :)
-
Gestapo hangi foçaya bağlanacaksın? ne kadar kalacaksın?
-
Abi foça zaten bi tanedir.. dedim ya her şey plana uygun gidiyor.. poseidon a bağlı..😀
-
Gestapocum eski foca ve yeni foça diye iki ayrı yerleşim yeri ve limanı var sen hangisine geliyorsun?
-
Efendim çandarlı körfezini de ne yapmak istediğini bilmeyen , sıfır havada her yerden kababa dalga yapan saçma denizler lidtesine ekledim.
-
İyi seyirler Ersin Reis
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Teşekkürler. Efendim an itibarı ile çeşme marinadayım. Kahve içiyorum. Bir iki saate sığacık istikametinde konyak tedariki için yola çıkıyorum.
Bu arada foça da beni Hüseyin abi karşıladı sağolsun. Bir şişe de ateş suyu getirmiş. Hüseyin abi buraya sıkışacak bir karekter degil. Ayrıca konu başlığı açacağım kendisi ile ilgili. 😀 bütüngün benimle birlikte idi sağolsun. Beraber mazot tedariki yaptık ve dah bir sürü şey..
Yazacak çok şey var..
Bu arada bu antik limanlar çok ilgimi çekiyor. Konumları çok ama çok ilginç. Teos limanı ni da bu gözle görmek istiyorum. Hakim rüzgarlara gore nasıl konumlanmış acaba?
-
Gestapo ile yarım güne sığışan kısa ama güzel bir günü; sanki kırk yıllık arkadaş gibi samimi bir şekilde omuz omuza yaşadık.Ateş suyu Bulgar Fabrikasyon imalatı bandrollü Savoy marka viski.
-
Teşekkürler. Efendim an itibarı ile çeşme marinadayım. Kahve içiyorum. Bir iki saate sığacık istikametinde konyak tedariki için yola çıkıyorum.
Bu arada foça da beni Hüseyin abi karşıladı sağolsun. Bir şişe de ateş suyu getirmiş. Hüseyin abi buraya sıkışacak bir karekter degil. Ayrıca konu başlığı açacağım kendisi ile ilgili. 😀 bütüngün benimle birlikte idi sağolsun. Beraber mazot tedariki yaptık ve dah bir sürü şey..
Yazacak çok şey var..
Bu arada bu antik limanlar çok ilgimi çekiyor. Konumları çok ama çok ilginç. Teos limanı ni da bu gözle görmek istiyorum. Hakim rüzgarlara gore nasıl konumlanmış acaba?
Selametle Reis.
Antik Limanlar içinde Hüseyin abi özel bir yer tutar herhalde. :)
-
Dün, tam da üç yıl önce olduğu gibi yine Tekirdağ'dan yola çıktım, Çanakkale üzerinden Kaş'a doğru. Tabi otomobille. Denize yaklaştığım her an üç yıl önceki yolculuğum canlandı zihnimde. Arada da seni hatırlayıp gıpta ettim. Geceyarısı Kaş'a ulaştım, ama aklım Ege'de kaldı. İçim gidiyor uzun seyir için. Her anının tadını çıkart Böke.
SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Geçen sene daha çok yazıyordun. Zello'dan da canlı yayın yapıyordun.
Maceralarını merak ediyoruz. Heyamolahey'de şifreli ve ücretli bir bölüm yapıp orada mı yayınlayacaksın yoksa? :)
Şaka bir yana bence de Ege'nin keyfini çıkar. Takipteyiz. Selametle.
-
Selametle Reis.
Antik Limanlar içinde Hüseyin abi özel bir yer tutar herhalde. :)
İltifattı bu değilmi?
Hep marintrafik üstünden zellodan bağırıptamı yardım edeceğiz,bir sefercikte canlı canlı halatın ucundan tutup babaya doladık işte.
-
Efendim biriktiriyorum.. zello konusunda haklisiniz ama..bu akşam başlarız muhabbete
-
Bu arada sığacıktayım. Çeşme den çıkıp can hocaya uğramadan olmazdı tabi.. konyak ikmali dışinda ev şarabı , nefis tire sucuğu, peyniri de ayrıca tadıldı. Lojistik hizmetler süper. Marina da üç gün kal iki gun öde kampanyasından yararlandım. Üç gündür her sey neredeyse bedava 😀 sıkı yelkenci kategorisinde yerimi aldım sanırım.
Dun akşam Serkan Güvenen geldi. Can hoca ile birlikte keyifli sohbet ettik. Teknesinin hikayesini tekrar heyecan ile dinledik. Tam trajik ve üzücü.
Ancak Serkan batmadan önce mazot tankıni pis su ve su tanklarini bosaltinca tekne batmamis aslinda. Cok mantikli bir hareket olmus. Ancak o telas icinde suyu tahliye etmeye calisirken ssuyun geldiği yeri bulup tıkamak aklına gelmemiş.. dedim ya heyacan ile dinledik.
Sonra Hasan reis geldi izmirden. Onunla da tekneler üzerine sahbet etfik. Tekne almak istiyordu ama kafası karışıktı. Benlmle konuşunca hepten karıştı .😀
Sıgacik gunleri böyke geçiyor işte..
Unutmadan dun yaklaşık üç saat kadar Cem Gur ile deevinde ahşap tekne muhabbeti yaptık. Armalardan ve daha çok seyden konuştuk. Derya deniz bir adam işte.. sohbetin tadi damağimda kaldi.
Tahiti kech üzerine konuştuk. Ondaki orjinal projeler üzerinden tartıştık. Biliyorsunuz tahiti kech bir tirhandil yorumu. Tahiti de yanlıs yazdiysam kusura bakilmasin tahiti ile ilgili değilmiş. Tahiti yunanca hızli demekmiş.
Dun Cem Gur den tekne yapımı ile ilgili proje seçimi ile ilgil çok onemli şeyler öğrendim... belki bugünd e gider çokerim evine. Hem limonçella yapiyordu. Belki ikram eder😀👍
-
Selametle Reis.
Antik Limanlar içinde Hüseyin abi özel bir yer tutar herhalde. :)
İltifattı bu değilmi?
Hep marintrafik üstünden zellodan bağırıptamı yardım edeceğiz,bir sefercikte canlı canlı halatın ucundan tutup babaya doladık işte.
E abi işte eski çağlar güzel gelir insana.
-
... Hem limonçella yapiyordu. Belki ikram eder😀👍
Harbi yelkenci olmuşsun
-
Selametle Reis.
Antik Limanlar içinde Hüseyin abi özel bir yer tutar herhalde. :)
İltifattı bu değilmi?
Hep marintrafik üstünden zellodan bağırıptamı yardım edeceğiz,bir sefercikte canlı canlı halatın ucundan tutup babaya doladık işte.
E abi işte eski çağlar güzel gelir insana.
Haklısın TEVELLÜT 1372.Devlet bile bana Sen ihtiyarladın seni TEKAÜT ediyoruz,sende MÜTEKAİT oldun dedi.Yani Antik memur statüsüne geçtik.
Laf aramızda bu Mütekaitlik şimdilik berbat bir şey .
-
Ersin daha fazla yaz lutfen 😊
SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Ersin daha fazla yaz lutfen 😊
SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
İlginç bir şekilde bu seyre çıkmadan sayfalarca yazıp, milletin beynini yakıp sonrada gerçekleştirince kısa kısa anılarla geçiştiriyor. Keyfi kendine saklıyor. Bence de daha detaylı ve daha fazla yazmalı
-
Ahmetcim adamcağız tek başına dolaştığı için haliyle yol yorgunu.Sadece ben adama Focayı bir tur yayan dolaştırıp,sebze pazarında 2 tur attırdım.Dinlenince beyni eski formuna döner bol bol yazar,herhalde benim hakkımda da hayırlı şeyler yazar artık. !O__
-
Ahmetcim adamcağız tek başına dolaştığı için haliyle yol yorgunu.Sadece ben adama Focayı bir tur yayan dolaştırıp,sebze pazarında 2 tur attırdım.Dinlenince beyni eski formuna döner bol bol yazar,herhalde benim hakkımda da hayırlı şeyler yazar artık. !O__
Abi bunu hep yapıyor, güzel şeyleri kendine saklayıp kısa kısa geçiştiriyor. :)
-
Ahmetcim adamcağız tek başına dolaştığı için haliyle yol yorgunu.Sadece ben adama Focayı bir tur yayan dolaştırıp,sebze pazarında 2 tur attırdım.Dinlenince beyni eski formuna döner bol bol yazar,herhalde benim hakkımda da hayırlı şeyler yazar artık. !O__
Fiski olayına girmeyelim diyosun yani ağabey :)
-
Fiski olayına girmeyelim diyosun yani ağabey :)
Neden girilmesin konuşulsun elbet.
-
Fiski olayına girmeyelim diyosun yani ağabey :)
Neden girilmesin konuşulsun elbet.
Ersin beni ellemeyin keyiften ölüyorum diyor senin fiskiden sonra C:-) !O__
-
Hüseyin abimin fiskisine laf yok.. 😀😎
-
Bu arada yazacağız reisler...pek yakında..
Hiç sıkıldım mı ?
Temmuz da ege sahi zor mu?
Rüzgar hangi hava durumu sitesine bakıp esiyor?
Yeni kavram .. direkli motoryat nedir?
Yelkencilik alemlerinin tartışmasız açık ara önderi kim?
Antik limanlar.. yok böyle birşey..
Okyanus tirhandili tahiti kech..
Can hocam nasılkoltuk halatımı aldi ?
Öcal abi vakası...
Furni nerede.. ? Boğazların kralı dilek geçidi.. furni de neymiş?
Geliyor efendim. Tekmili birdeen..
-
Benim fiski değilde,benim hediye ettiğim fiski.Bulgar malı SAVOY marka, Bulgaristandan kendim süpermarketten almıştım.Ersine hediye etmek için kapalı şişeyi dolapta soğuk muhafaza ettim.Kapağını açar açmaz içime hazırdı.40 derece yumuşak içimli açık renkte bir fiskidir.
İzmirde bulgar pazarında 70cl lik şişesi 50 tl ye satılmaktadır.Benim kaç paraya aldığımı sormayın ama elbetteki izmirdeki fiyatından epey ucuz.
İşte böle.
Vay gestapoda yazmış.
Afiyet olsun.Haa Öcalın kendi yapımı olan her ne kadar kendisi Bulgaristan deyiminden alışkanlıkla rakı dese de ERİK ve ÜZÜM BRENDİSİ gayet güzeldir,içki ile aram olmasa da Bulgaristanda iken Öcalın sofrasında ben bile biraz içiyorum.Ersin elindekinin tadını çıkar derim.
-
Bu arada yazacağız reisler...pek yakında..
Hiç sıkıldım mı ?
Temmuz da ege sahi zor mu?
Rüzgar hangi hava durumu sitesine bakıp esiyor?
Yeni kavram .. direkli motoryat nedir?
Yelkencilik alemlerinin tartışmasız açık ara önderi kim?
Antik limanlar.. yok böyle birşey..
Okyanus tirhandili tahiti kech..
Can hocam nasılkoltuk halatımı aldi ?
Öcal abi vakası...
Furni nerede.. ? Boğazların kralı dilek geçidi.. furni de neymiş?
Geliyor efendim. Tekmili birdeen..
Direkte dans eden kız da varmıydı >:( :P ;D ;D
-
Bu arada yazacağız reisler...pek yakında..
Hiç sıkıldım mı ?
Temmuz da ege sahi zor mu?
Rüzgar hangi hava durumu sitesine bakıp esiyor?
Yeni kavram .. direkli motoryat nedir?
Yelkencilik alemlerinin tartışmasız açık ara önderi kim?
Antik limanlar.. yok böyle birşey..
Okyanus tirhandili tahiti kech..
Can hocam nasılkoltuk halatımı aldi ?
Öcal abi vakası...
Furni nerede.. ? Boğazların kralı dilek geçidi.. furni de neymiş?
Geliyor efendim. Tekmili birdeen..
:)xx :)xx Beklemedeyim
-
Valla plajdan yüzüp gelip ne şirin tekne diyenler oluyor. Ben de çay ya da kahve ikram ediyorum. 😎
Kadınların hayal gücü geniş malum. Kıyıdan Tayo Mar küçük bir korsan gemisi gibi duruyor. Sanırim içinden Jack Sparrov gibi birşey çıkacak sanıyorlar herhalde. Çıka çıka benim gibi kafası traş edilmiş lamba cini gibi birşey çıkınca hızla uzaklaşıyorlar.😀
Tek sorun beni yalan söyluyor sanıyorlar. Kimse Tayo Mar ile istanbuldan geldiğime inanmıyor. Orada oturuyorum sanıyorlar. U
-
Bu arada yazacağız reisler...pek yakında..
Hiç sıkıldım mı ?
Temmuz da ege sahi zor mu?
Rüzgar hangi hava durumu sitesine bakıp esiyor?
Yeni kavram .. direkli motoryat nedir?
Yelkencilik alemlerinin tartışmasız açık ara önderi kim?
Antik limanlar.. yok böyle birşey..
Okyanus tirhandili tahiti kech..
Can hocam nasılkoltuk halatımı aldi ?
Öcal abi vakası...
Furni nerede.. ? Boğazların kralı dilek geçidi.. furni de neymiş?
Geliyor efendim. Tekmili birdeen..
Direkte dans eden kız da varmıydı >:( :P ;D ;D
Varmış hemde iki tane.😀(Gülücükte koydum yanlış anlama olmasın dostlar arasında)
(https://i.hizliresim.com/OLr8A0.jpg) (https://hizliresim.com/OLr8A0)
-
İnsanlar yazı yazanlara saygı göstermedikçe (Yazılanlara cevap yazmadan dikkatlice okumak yeterlidir)Konular sulandırıldıkça öğrenmeye kapalı olundukça deneyim paylaşmaya gerek yok.Bilgi demiyorum onu Google da bulabilirsiniz.
Kibar biri değilim köşeliyimde biraz o yüzden bana müsade.
Bugüne kadar bana katkı sağlayan yeni şeyler öğrenmeme vesile olan tüm abi ve kardeşlerime teşekkür ederim.
Sevgi ve saygılar.
-
Geçenlerde yazmıştım bir yerlerde.. eşler tekneye çanakkaleden biniyor diye.. Aali de eşinin Ayvalık marinadan bindiğini söyleyerek çıtayı bir tık yükseltmişti. Ama son noktayı eşim Rojda koyacak.
Direk varış noktası ilan Karacasöğütten biniyor. Böylece bir rekora imza atmış oluyoruz. Pu ha ha ha
-
Geçenlerde yazmıştım bir yerlerde.. eşler tekneye çanakkaleden biniyor diye.. Aali de eşinin Ayvalık marinadan bindiğini söyleyerek çıtayı bir tık yükseltmişti. Ama son noktayı eşim Rojda koyacak.
Direk varış noktası ilan Karacasöğütten biniyor. Böylece bir rekora imza atmış oluyoruz. Pu ha ha ha
Oteli de söyle :)
-
Ersin Reis, umarım depremden dolayı herhangi bir sıkıntı olmamıştır.
İyi seyirler, iyi tatiller. Selametle...
-
''Öcal abi vakası'' da ne imiş , daha doğrusu hangisi imiş ? Merak ettim şimdi. :)
-
Efendim depremde ciddi anlar yaşadık. Anlatacağım.
Öcal abi seni denizlerde ilk kez görüyorum. Yaklaşımın hiçte sıradan değil. Ayrı bir felsefe seninkisi. O yüzden öyle yazdıydım. 😀
-
Sağolasın Ersin ,bizimkisi biraz eski usul ,denizci kafası işte. :).
-
Efendim malum işler güçler , kısa süreliğine İstanbul' a döndüm. Tayo Mar Gökova da ' gizli liman ' da bağlı.
Şimdi hemen buraları çok daha iyi bilenler merak edecek neresiymiş bu gizli liman diye. Boşuna haritalara bakmayınız efendim. Bulamazsınız. Bu isimi buraya ben koydum çünkü.
Burası , kimsenin kimseye söylemediği çünkü her denizcinin kendisinin içgüdüsü ile bulması gereken bir liman çünkü.
İşte Tayo Mar tam da bu limanda bağlı. Yorgunluk gideriyor diyelim. Hazır İstanbul da iken şimdiye kadar yaşadığım en zor geceyi anlatmama izin veriniz. Tam da tahmin edeceğiniz gibi deprem gecesine.
Seyre çıkmadan önce Midilli deki deprem ile ilgili yorum yapmış ve bunun devamı gelir diye de ahkam kesmiştim hani. Açıkçası bu satırları yazarken , devamının geleceğine inandığım depremin neredeyse merkez üssünde olacağımı hiç düşünmemiştim açıkçası.
Deprem olduğunda henüz uyumamış, Bodrum karaincir de alargada , tonoza bağlıydım. Karaincir koyunu Orhan abi tavsiye etmişti. Orada bulunan dostları beni tonoza almış ve istediğim kadar kalabileceğimi söylemişlerdi. Hüseyin kaptan üstelik beni kıyıya götürüp getirme işini de üstlenince karaincir benim için son derece keyifli bir liman olmuştu. Sürekli esiyor olması, ikmal imknları yüzünden tam dört gün tonozda kaldım Karaincir de. Kolaylıkla karaya çıkıyor, Turgutreis marina da takılıp, sevdiğimiz dostlar ile görüşüyordum. En son Kamil abi ile keyifli bir sohbet yapmıştık.
Konum itibarı ile Karaincir önemli bir nokta olduğundan , burada olduğumu gören önce Öcal abi, Ali abi ( Kuban ) , ve Deprem sonrasında Hasan abi de tekne ile Karaincir koyuna gelmişler ve demirlemişlerdi. Bu açıdan Karaincir günleri son derece keyifli geçmişti.
O gece , henüz uyumamışken, deprem Tayo Mar' ı ciddi şekilde sarstı. Tekne sanki başkaca bir güç tarafından denize doğru çekiliyordu. Yattığım yerden doğrulup, kalkarken deprem devam etmekteydi. Ancak ben depremin daha kuzeyde , Çanakkale Ayvalıkta bulunan faylarda olduğundan şüphelendim.Hemen kandilli rasathnesinin sayfasına girdim ancak sayfa kilitli. Ulaşamadım. Önce eşimi aradım. Ulaşamayınca , Büyük kızımı aradım. O na ulaşabildim. birşey hissetmemişti . Rahatladım. Demek deprem İstanbul 'u etkileyecek bir yerlerde olmadı diye sevindim. Hemen internetten Kandilli rasathanesine girmesini ve depremin nerede olduğuna bakmasını ve akabinde beni aramasını istedim. Ben de bu arada kıyıdan gelen seslere, sirenlere dikkatimi verdim. Kızım geri aradı .
' baba deprem gökova da olmuş , iki artçı da Akyarlar da olmuş. !!! '
Akyarlar dediği hemen yan koy. Yürüme mesafesinde. Anlaşılan önemli bir fay kırılmış. Kendisine hemen konum yollayıp, her onbeş dakikada bri beni aramasını istedim.
Telefonu kapatır kapatmaz, tekneyi seyre hazır hale getirmek için hızlıca hareket etmeye başladım. Tüm seyir fenerleri, yeke otopilot, bir iki dakika içerisinde Tayo Mar motoru rolantide çalışır halde, tonoz halatını atıp, koyu terk edecek şekilde alesta beklemeye başladı. Belli ki bir şey gelecek. !
Şunu söyleyebilirm ki Tayo Mar , bu sırada koyda deprem sonrası yaşanabileceklere hazır tek tekne idi. Bu sırada iskele kıç omuzluğunda demirli Ali abinin tzarif teknesi Gözüme takıldı. sonradan konuştuğumuz üzere Ali abi depremi hissetmemiş, uyuyormuş ancak seslere uyanmış.
Ben Ali abiyi havuzlukta görünce , deprem oldu diye seslendim. Ben daha bağırıyorken deniz birden bire yükselmeye, nerhir gibi ama sanki her yöne akmaya başladı. Yükselen deniz galiba koyda bir anafor etkisi yaptı. Tayo Mar , tonozun etrafında çılgın gibi dönüp durmaya başladı. öyle ki bir an tonozdan koptuğumu düşündüm.
Bu anafor ya da her ne ise Ali abinin demirini işe yaramaz hale getirdi. Ben sanki Tayo Mar sürükleniyor gibi hissettim ancak Ali abi kendisinin Tayo Mar a sürüklendiğini söyledi, biz bir anda kendimizi içiçe geçmiş bulduk.
Benim civadram, ali abinin havuzlukta. teknelerde yol olmadığı halde Ali abi civadranın ucundan Tayo Mar' ı ittirmeye çalışıyor ama nafile.
Aynı akıntı , bu sefer bizi ayırmaya başladı. O sırada ben de Ali abiye yardım için baş taraftayım. Civadra havuzluktaki bimini dikmelerine sıkışmış çıkmıyor. Akıntı arttı bu sefer bizi ayrılmaya zorluyor. Derken civadra tam bağlantı yerinden önce çatırdamaya başladı . Bu civadranın bağlandığı yer , ön taraftaki babalar ve ucundan da direğe bağlı.
Direk ve baş bodoslama da ciddi hasar alabilecek durumda yani. Bu baş ıstralya Tayo Mar da kontr flok için kullanılıyor ve çok gergin olur ise direğin üst tarafını gereksiz şekilde öne doğru deforme ediyor. o yüzden hep gevşek bırakıyorum.
Hatta Hüseyin abi Foça da ziyaretime geldiğimde bu baş ıstralyanın çok bol olduğunu , bana sıkıntı yaratabileceğini söylüyordu.
İyi ki laçka imiş. Ben civadranın kırılacağını anladım. Ali abi hala ittrmeye çalışıyor. Bir çatırtı koptu ve civadra tam da Tayo Mar a bağlı olduğu yerden kırıldı. Üzerinde flok yelken, waykeham martin furling, orjinal gargari halkası ile denize düşmek üzere. Yan gergiler ve sakal da düşünüldüğünde denize düşerse ciddi çapariz verecek ve ben bu sefer tel makası ile bunları kesmeye uğraşacağım.
Can havli ile , boyu 3.25 Metre olan civadrayı kırılır kırılmaz yakalayıp, hemen güverteye çekiyorum. Bir yandan da şoktayım. Civadra kırıldı civadra kırıldı diye bağırıyorum.
Ancak teknelerin birbirinden ayrılmasından da mutluyum. Ali abi çok ciddi bir kaza geçirebilir ya da civadra Anabella ya saplanabilr ve ciddi zarar verebilirdi. Nitekim iskeledeki büyük yelkenlilerin kaptanlarından biri çok ciddi yaralandı.
Size oluşan akıntının gücünü şöyle tarifleyebilirim. Ben orada iken karaincir koyunda rüzgar hiç 20 knot altında esmedi. O gece de sanırım bu hızlrda esmekteydi. Malumunuz alarga da tekneler, rüzgara dönerler. İşte bu 20 knot esen rüzgar , Akıntının gücüne yenildi ve bizler fıldır fıldır döndük.
Gecenin karanlığı da , o saatte ay da yoktu , bizlerin denizin kabarmasını görmesini de engelledi.
Kabaran deniz , kıyıda klasik dalgaya göre çok farklı şekilde kırıldı. Önce bürün kumsalı kapladı, bu sırada derinlik düştüğünden sanki kaynıyormuş gibi köpürmeye ve sesler çıkarmaya başladı. Bu köpürtünün ardından da kabardığı kadar geri çöktü. bu sırada kıyıdaki yelkenlilerin salamaları hep zemine vurdu sanırım.
Bir iki dakika içerisinde denizin üstü tüm kumsaldaki malzeme ile doldu, şezlonklar, masalar, şemsiyeler hepsi denizin ortasında. Bu sefer bunlar tekneye zarar vermesin diye kakıç ile ittirmeye çalışıyorum.
Bu arada kızım arıyor.
' baba akyarlar da 4,6 bir artçı daha olmuş iki dakika önce dikkat'
Bu gelip gitmeler sabah saat 04 30 a kadar azaln şiddetlerde devam etti durdu.
Ben bu arada kanal 16 dan konuşmaları dinliyorum, bir yunan teknesinin kaptanı çığlık çığlığa birşeyler anlatıyor. Sesi kesilince kanal 16 dan sahil güvenliğe karaincir de yaşananları rapor ediyorum. Sonrasında da zellodan da anons yaptım.
Ben tam koyun açığında olduğumdan akıntıyı kıyıdakilerden önce hissediyorum. Her seferinde kıyıya ve diğer teöknelere bağırdım. Akıntı tekrar geliyor diye. Bir faydası oldu mu bilemiyorum.
Sonradan konuştuğumuzda Ali abi de motor çalıştırmak istemiş ancak o heyecan ile akü kilidini açamadan Tayo Mar ın civadrası ile burun buruna gelmiş.
Bir süre sonra eşim de uyanıp, takibe başlıyor. Ben , büyük kızım ve eşim sürekli öğrediğimiz bilgileri değerlendiriyoruz.
İstanbul da seyir yaparken , deprem olursa , gelen dalgaya karşı nasıl seyir yaparım diye düşünürdüm. Ama aklıma merkez üssüne bu kadar yakın ve bu şiddette bir deprem yaşayacağım hiç aklıma gelmezdi doğrusu.
Sonuçta Türkiye bir deprem ülkesi, hepimiz denizde depreme yakalanabiliriz. Benim gördüğüm , dalga öyle tusunami filan gibi gelmiyor. Bir anda deniz kabarıyor ve ne kadar kıyıda iseniz o derece tehlikedesiniz. O geceyi tekrar yaşasam, tekenyi hazır ettikten sonra tonozda beklemez, hemen açığa doğru koy dışına , karaya emniyetli bir mesafede , yönüm açığa doğru seyir halinde olurdum.
-
Çok geçmiş olsun sana, Ali reis e ve o bölgedeki herkese Ersin.
Çok ciddi bir durum atlatmışsınız.
-
Çok geçmiş olsun,Ersin ve Ali Reis,hasarsız atlatmanıza sevimdim..
-
Sabah , Ali abi bot ile geldi. Civadradan başkaca bir zarar varmı kontrol etti. Şükür yok. Havuzlukta oturduk. Çay ve beraberinde petibör bisküvi yiyoruz. Ali abi çok üzgün.
Abi üzülme , zaten çatlaktı, bu sene değiştirecektim. Hem demiri taşımayacak kadar narindi. Guletlerdeki gibi admiralti çapayı taşıyacak kadar güçlü, gerektiğinde üzerinde yürünecek bir civadra lazımdı zaten. Vesile oldu. Esas sana bir şey olmadı dah önemli.
Ne yapacaksın ? Diye soruyor Ali abi.
Abi sen merak etme, zaten 1m. Geriden kırılmış. Şimdi ben onu kısaltır tekrar kısalmış halde yerine takar yola devam ederim. Ali abinin yardım teklifini de kabul etmiyorum. Ali abi istemeye istemeye yola devam kararı alıyor.
Ali abi bir süre sonra seyre başlıyor , eşi ve kendisi ile selamlaşıyoruz. Ana yelken açık pupa seyri ile yürüyor Ali abi.
İçini bir yanlızlık duygusu kaplıyor. Sanırım ikimiz de bu geceyi her detayı ile ömrümüzün sonuna kadar hatırlayacağız.
Civadraya gerçekten üzülmedim. Ama çok üzüldüğüm merdiven idi. Gece tekneye geldiğimde merdiveni içeri çekmeyi unutmuşum. O hengamede bağından çözülüp gitmiş. Yaptığım bu merdiven tüm seyir boyunca elim ayağım olmuş. Çok rahat tekneye inip , çıkıyorum. Portatif satılan hiçbir merdiven Tayo Mar ın formundan dolayı işe yaramıyor. Bu merdiveni de yerine alıştırana kadar canım çıkmış. Üstelik bir hafta sonra kızım ve eşim gelecek. Merdivensizlik ciddi sıkıntı. İyice içim sıkılıyor.
Biraz sonra plajdan botlarla denizin üstündeki şezlong , şemsiye v.s. Toplamaya gidiyorlar. Şezlonglar açığa doğru gitmiş. Her giden bota benim merdiveni soruyorum. Özellikle açığa giden botlara tarif edip, görürlerse almalarını rica ediyorum..
- bilader geçmiş olsun, benim de merdiven gitti.. Görürseniz,,
Adamların bütün plaj malzemeleri gitmiş. Kim uğraşır benim merdivenle. Üstelik hafiftide . Çoktan yürüyüp gitmiştir açığa.
Hiç kendime bu kadar kızdığımı hatırlamıyorum. Günlerce uğraştığım merdiven.. Her akşam içeri alıyorum . Bir gece unuttum . Deprem oldu. Hadi unuttum, ulan salak o kadar gemici bağı biliyorsun. Bi doğru dürüst izbarço da mı atamadın.
Böyle söylene söylene kırık civadrayı tamire koyuluyorum. Bu konuda kendimi taktir etmeden geçemeyeceğim. Bu konuda çok kafa yormuştum. Uzun bir seyirde yardım almadan ahşap bir teknede olabilecek aksaklıklara karşı ne gibi alet edevat olmalı ? Diye.
Alet çantam tamamen bu mantıkla düzenli. Bir Alman testerem var ki inanılmaz, küçücük ama ilginç diş tasarımı ve imalat kalitesi ile koca civadrayı kırıldığı yerden bir iki dakikada kesmemi sağlıyor. Yine çok iyi bir keskim var. Hemen babaların yerlerini düzleyiveriyorum. Yanımda sika da var. Ama sikalamak gereksiz. Zaten geri döndüğümde yenisi yapılacak. Ölçüleri alıp , civadrayı yerine yerleştiriyorum. Civadra hareketli bir aksam olarak tasarlanmış ve yapılmış olduğundan ve yeri geldiğinde yani sert havalarda içeri çekilebilme özelliği olduğundan civadra sadece sanki bir miktar içe çekilmiş gibi duruyor.
Bu arada botlar hala gidip geliyor. Şezlongları taşıyorlar. Hepsine soruyorum..
- benim merdiveni gördünüz mü.. ?
Yok .. Kimse görmemiş. Zaten bu saate kadar bulsalar bulurlardı. Her soruşumda sanki yeni yaraya tuz basar gibi üzüntüm bir kez daha artıyor.
Oysa birazdan üzüntüm sinire dönüşecek. Civadranın sakalını germek için denize girip, zinciri germem lazım. Merdiven yok. Of Allahım.. Portuçtan yedek olarak taşıdığım ip merdiveni çıkarıyorum. Bununla da tekneye çıkmak cambazlık istiyor.
Şu çok meşhur , anlata anlata bitiremediğim şarap kadehi kesite ne merdiven oturuyor ne de başa birşey.
İp merdiveni kıç taraftan sarkıtıyorum. Bari bumkine tırmanırım. O sırada bir bot daha geçiyor yakınımdan.
Ona de sesleneceğim gördünmü benim merdiveni diye ama sonra vazgeçiyorum. Adamların tüm plajı gitmiş başlarım senin merdivenine diyecekler .
Tekrar ip merdiveni bağlamaya başlıyorum. Tam o sırada bir ses.
O bağırmadığım botçu teknenin dibine gelmiş sesleniyor.
Bilader al bulduk senin merdiveni..
Şok üstüne şok.. Merdiven.. Geri geldi.. Adam basıp gidiyor. Botun üstü şezlong dolu. En üstte benim merdiven.. Alıyorum tekneye . Adama teşekkür bile edemeden gidiyor.
Resmen sarıldım merdivene. Kayalara çarpmaktan zedelenmiş biraz ama olsun. Merdiven geri geldi. Hem de sapasağlam.
Her işi bırakıp, yedek halatlardan bir parça kesiyorum. Ucuna bir karabina. Diğer tarafını merdivene izbarço atıyorum itina ile.. En önemli kural. Merdiveni bağla.
Merdiven tekrar neşelenmeme neden oluyor. Hadi Ersin bitir şu civadrayı.. Basıp gidelim şuradan artık..
-
Ersin takibe devam.Tahta merdivenin güzelliği,krom olsaydı kesin batardı:)
-
Geçmiş olsun.Çok kötü bir olay ama büyük bir deneyim olmuş.
-
Biz Ersin'le yeni bir oluşum başlatıyoruz:
"CİVADRA KARDEŞLİĞİ"
Sent from my SM-G900FQ using Tapatalk
-
Evet Ali abi kırılan parçadan bir parça saklıycam senın ıcın.. :)
-
Eh biraz da seyir sırasındaki teknik detaylara girelim. Bence Ege denizini en iyi yorumlayan hava sitesi Poseidon. Sonrasında bizim Meteoroloji. Grafik çok iyi olsa da windity çuvallıyor bazen.
Benim izlenimim , rüzgar bile poseidon a bakıp öyle esiyor sanki. Egenin coğrafi yapısı , rüzgarı çok farklı şekillerde yönlendiriyor. Ancak Temmuz ayında Ege de gezilmez tam bir şehir efsanesi. Evet rüzgar çoğunlukla otuz knot üzerinde esiyor özellike öğleden sonraları ama hava öyle sıcak ki bu kışın esen 10-12 knot rüzgara eş değer bence.
Ben sıkıntıları daha çok bu çok girintili çıkıntılı coğrafi yapıdan dolayı , yol aldığım körfezlerdeki dalga ve rüzgar yön farklılığından dolayı yaşadım. Çandarlı körfezi bence dikkatli geçilmesi gereken hatta buradan geçmek yerine Midilli kıyısından geçilmesi gereken bir deniz mesela. Keza gökova körfezi. Hiç hava yok iken bile özellikle çökertme önlerinde ciddi dalgaya yakalanmak mümkün. Ayrıca her bölgenin hava tahminlerine yansımayan kısa kısa rüzgar geçişleri oluyor.
Foça dan Çeşmeye fiderken izmir körfezi çıkışında midilli sakız arasından ciddi rüzgar ve denizler var. Açıkçası inerken de çıkarken de Türk kıyıları coğrafyadan dolayı pek stabil sayılmaz. Bu bölgelerde Midilli ve Sakız adalarının saçağında klmak en iyisi bence.
Nitekim dönüş yolunda bu rotayı izleyeceğim. Özellikle Sakız Midilli arasında batılı gibi esen poyraz, önemli bir etabı rüzgar ile geçmemi sağlayacak sanırım. Keza Müsellim geçidi de benzer şekilde rahatlıkla yelken ile geçilebilecek etaplardan.
Babakale den çanakkaleye doğru geçen sene çok keyifli bir batılı bir rüzgar yakalamıştım. Çanakkale ye kadar keyifli bir yol olmuştu. Benzer bir rüzgar yakalarım belki yine.
-
Şimdi efendim bir demirleme efsanesini daha yıkıyoruz. Yok zincirlikte duracağına denizde dursunmuş ta yok tekneyi demir değil zincir tutarmışta.. Şu kadar koloma bırakmak lazımmışta.. Geçiniz efendim geçiniz.
Bu kitaplarda yazıldığı gibi demir atmaya kalkarsanız bittiniz efendim. Bittiniz.
Geçen hafta tam da bugün, civadramı tamir etmiş , merdivenimi bulmuş, karaincir koyundan çıkmış yelken seyri ile çökertmeye doğru yol alıyorum. Bodrum kalesi açıklarında dalga boyu arttıkça arttı. Hani şu meşhur arkadan gelsin.. Gibi gelsin değişi var ya.. Hah. O doğru değil efendim.
Dalga boyu öyle bir yükseldi ki, Tayo Mar ın kıçı başı ayrı oynamaya başladı. Hava da kaldı mı.. Baktım dalgalar arasında maymun olacağız, doğru orak adasına döndüm. Girergirmez baktım ki guletler kıçtan kara. İskele tarafında ise bir boşlukta iki yelkenli alarga da. Önlerinde demir atacak bir yer de var. Ben de tam o boşluğa girip , kıyıya yanaşıp, zincirlikte duracağına denizde dursun hesabı bir güzel zinciri serdim. Zaten normalde demir attığım yere başka tekne girmesi de mümkün değil.
Keyfim yerinde , tur tekneleri burada da hizmetimde. Yan tekneden hoop buz gibi iki bira .. Eh biraz pahalıca ama olacak o kadar. On yıl hergün bu fiyata bira alsam yine , krom taşıyıcı, güneş paneli buzdolabı fiyatından çok daha ucuz.
Hani şu yunana gidipte bunların yolcu gemilerinin yanaşmalarını hayranlıkla izleyen reislere sesleniyorum. Halt etmiş onlar.
Benim kimse giremez diye demir attığım yere kocca bir gulet üstelik kıçtankara girivermezmi. ? Yok artık yani. Guletin zinciri benim zincirimin üstünde değil. Bildiğiniz kendisi üstünde. Yani benim demir alıp gitme şansım yok.
Özel bir mavi tur teknesi. Çok şık. Yüzerek tekneye yaklaşıyorum. Bir iki ses ediyorum. Kaptan beliryor güvertede. Kaptan çok kibar.
Kaptan hoş geldin
Hoşbulduk
Gece kalacakmısınız?
Öyle planladık ama..??
Yok tam benim demirin üstündesiniz de ..
Ben sabah erken çıkacağım.
Kaç gibi?
Sabah 6 30 gibi..
Eh sorun değil o zaman biz 05 45 te ayrılmış olacağız.
Tamamdır kaptan selematle
Selametle efendim.
Kaptan ile , Ali Kuban, Zafer Türkmen , Mustafa Ertör , Ahmet Kabaali kibarlığını alın toplayın karıştırın üzerine bir de Tiryaki hümanistliği ekleyin . Hah işte o kıvamda konuşuyorum. Hani sert bir dalga gelse kibarlıktan kırılacağım. O derece yani.
İçimden ise söylenip duruyorum. Beş kırkbeşmiş.. Keşke beş deseydim.. Nah kalkarsın sen o saatte kaptan bozuntusu seni..
Sabah beş gibi uyanıyorum. Aklım gulette. Hemen çıkıp bakıyorum. Kazulet gibi çapamın üstünde duruyor kibar kaptan efendi. Beş kırkbeşmiş,, görücem ben seni beş kırkbeşte,, gulette gıram yaşam belirtisi yok. gidip biraz daha kestiriyorum.
Uyanıyorum saat saba altı olmuş. Rüyamda guletin zincirini tel makası ile kesmeye çalışıyorum. Kakıp , tekneyi hazırlamam lazım. Önce bir çay demliyorum. Nooldu kaptan efendi.. ?? Hani gidiyodun beş kırkbeşte.. Hayır beş buçuk değil ,altı değil beş kırkbeş..
Yemişim senin beş kırkbeşini.. Senin yüzünden gidemiyoruz kardeşim biz burda. Hayır sanki başka yer yok koca koyda kaptan geldi bizim demirin üzerine durdu iyi mi..
Kibar reisler ve hümanist tiryaki maskemi tekrar lanet şantiyeci yüzüme itina ile yerleştiriyorum.
Kamara kapağını açıyorum,kibarca dönüp, kaptana sesleneceğim..
Olmadı ama kaptan diyeceğim hani beş kırkbeşte gidecektiniz..?? Bakın ben seyire çıkamıyorum ama..
Güverteye çıkıp, tenteyi kaldırıyorum.. Sesleniyorum hemen
- kaptan kaptaaaaa..,,
Ana !!! Gitmiş koca gulet.. Tam dediği saatte hem de .. Sessiz sedasız.
Kaptan aynı kibarlıkla kaldırıp götürmüş koca tekneyi. Ne ırgat sesi duydum, ne bir bot sesi, ne de motor..
Adamlar koca guleti sessiz sedasız tam da söyledikleri saatte kaldırıp götürmüşler.
Denizde nezaket.. Bu olsa gerek diyorum içimden. Hani bir küreğim daha olsa kürekle çıkacağım koydan öyle utandım ..
Bir gün böyle biri olurmuyum acaba..? Yaşım genç . Bu işlerde dünkü çocuk sayılırım canım.. Olur bi gün elbette.
-
Ersin,
Bazı yazdıklarına katılmasam da, çok keyif alıyorum yazıklarını okumaktan.
Geçmiş olsun.
Keyfin de bol olsun.
Sevgiler
-
Keyfim yerinde , tur tekneleri burada da hizmetimde. Yan tekneden hoop buz gibi iki bira .. Eh biraz pahalıca ama olacak o kadar. On yıl hergün bu fiyata bira alsam yine , krom taşıyıcı, güneş paneli buzdolabı fiyatından çok daha ucuz.
Abi Facebook'ta da gördüm. Tekneye buzdolabı almayacağım diye peynire dünya turu artırmışsın. Hollanda-Ankara-İstanbul-Muğla. Ahşap birşey alalım tayo mar'a

Kaptan ile , Ali Kuban, Zafer Türkmen , Mustafa Ertör , Ahmet Kabaali kibarlığını alın toplayın karıştırın üzerine bir de Tiryaki hümanistliği ekleyin . Hah işte o kıvamda konuşuyorum. Hani sert bir dalga gelse kibarlıktan kırılacağım. O derece yani.
Senin bünyeye ters bu kadarı 
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Sabah beş gibi uyanıyorum..........gulette gıram yaşam belirtisi yok. gidip biraz daha kestiriyorum.
Uyanıyorum saat saba altı olmuş.
Hah işte tam bu arada sen fena dalmışsın.Sen uyurken de o kibar kaptan takır takır admiraltisini toplayıp gürül gürül makinasını çalıştırıp çıkmış.
Çok yorulduğundan iyi uyumuşsun.
-
:)
-
Geçmiş olsun...
-
Efendim teşekkürler..
Marmara denizini saymıyorum ancak bu yıl keyifli geçtim bu hep dayak yediğim denizi. Bakalım dönüşü nasıl olacak.? Erğliye kadar yükselip, öğle saatlerinde fırışka bir güneyli rüzgar yakalayıp , asmalıya geçtim. Avşa adasının arasından da doğru Çanakkale boğazı.
Sonrasında asos, ayvalık poyraz ada ,bademli, foça çeşme, sığacık, samos, turgutreis, karaincir, orak adası ve gökova ingiliz koyu şeklinde bir seyir oldu. En yüksek dalgayı gökova da gördüm.
Bu mecralarda bizbize yazıyoruz topu topu yüz iki yüz kişi sanıyoruz ya kendimizi. Pek öyle değil galiba. Her gittiğim marina ya da limanda önce Tayo Mar , sonra da bendenizi tanıyan çok kişi çıktı. Yazdıklarımı okuyan birçok denizci ile tanıştık. En ilginci Çeşme marinada yaşadım. Palamar yerime yanaştıracak, pantonlar arasından ilerliyorum. Tam bir pantonun önünden geçiyorduk ki tanımadığım iki kişi tekneden doğruldular.
El sallayıp , aaa Tayo Mar çeşmeye gelmiş ..
Bu küçük camiada Tayo Mar bilinir bir tekne olmuş. Hoş bir duygu.
Orak adasından çökertme istikametine giderken , bir baktım eski usturmaçalardan birisi denize düşmüş.
Geçen yıl , Düsseldorf fuarından yeşil ve bordo renkli usturmaçalar almıştım. Bunlar Tayo Mar a çok yakıştılar. Eski lacivert kılıflı usturmaçalar ile uyumsuz olduklarından eskileri ön güvertede tutup, ihtiyaç durumunda sallandırıyorum.
Dalglı denizde usturmaçalardan birisi denize düşmüş. Tek başına seyirde insan bu eşyalarla ilginç bir bağ kuruyor.
Hemen hamle edip , tekneyi döndürmeye başladım. Düşmüş usturmaçayı gidip alacağım.
Usturmaça da dalgların üstünde bir inip bir çıkıyor. Tekneyi aldığımdan beri bende bu usturmaçalar. Düşen ise zaten patlak olan. Yine de iş görüyordu ama.
Sancak tarafında sallanır dururdu. Binlerce kez teknelerin arasında ezildi durdu. Hep bağlı kaldı . Tüm ömrünü bağlı ve iki tekne arasında ezilmekle geçiren , zaten görevi de bu olan usturmaça şimdi özgürlüğüne kavuşmuş, dalgaların tepesinde hoplayıp zıplıyordu.
Çok aykırı bir görüntü idi. Bağlı olması gereken, hep ezilmesi gereken usturmaça , dalgaların üzerinde ve artık özgür, coşmuş gidiyor.
öyle çok çizik ve başka tekne boyası vardı ki üzerinde , o yüzden kılıf takmıştım. Tam sibobu yanından da yırtıktı. TAmiri de mümkün değil. Çoktan emekli olması gereken , ama çalışmak zorunda olan binlercemiz gibi usturmaça da denize düşene kadar görevinin başında idi.
Seni geri dönüp almayacağım. Zaten patlak ve eski olduğun için seni birileri bulsa bile denize geri atacaklar merak etme. Özgür ol . Muhtemel yavaş yavaş su dolacak içine ve bir gün denizin dibini de göreceksin. Belki deniz canlılarına yuva olacaksın.
Her ne olacaksa olsun ama asla bir daha usturmaça olmayacaksın. Merak etme. Çünkü kimse seni beğenmeyecek, usturmaçalık yapamayacağını görüp seni denzie geri fırlatacaklar. İşte o ana kadar, yani yarğından içine seni batıracak kadar su dolana kadar özgür kalacak , denizlerde özgürce gezeceksin.
Birçok benzerinden çok daha şanslısın. Bizler gibi.
Usturmaça gözden kayboluyor. Dalgalar daha bir irileşti sanki. Ama deminki kadar rahatsız etmiyorlar artık.
Rotayı tekrar eski haline getiriyorum. Elveda usturmaça . Muhtemelen artık hiç göremeyiz birbirimizi.
Haydi Tayo .. Daha çok yolumuz var,. Yani umalım ki vardır. Ama kaybedecek zamanımız yok.
O an , rüzgar biraz daha artıyor sanki, Tayo Mar, kırık civadrasına rağmen, tirinket ve bocurum ile hızını arttırıyor.
Önümüz Gökova , Okluk koyu. Efsanenin yaşadığı yerlere geldik.
-
Ersin kaptan geçmiş olsun. Deprem gecesini ve sonrasını birde senden dinlemek iyi oldu. Rüzgarın kolayına gelsin.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Efendim teşekkürler..
.......
Önümüz Gökova , Okluk koyu. Efsanenin yaşadığı yerlere geldik.
Geell, geellll.
-
Ersincim, günü gününe okuyorum..
Usturmaça konusunda yazdıklarına bayıldım, duygulandım..
İyi seyirler olsun..
-
Efendim teşekkürler tekrar.
Tam da o anda telefon çalıyor. İşte telefonun çalması ile birlikte benimle beraber canlanmış olan, konuşan kim varsa tekrar eski sessizliklerine bürünüveriyorlar. Arayan Hasan Abi..
Efendim malum konular farklı olsa da Hasan abi de şantiyeci. Rahat rahat konuşuyoruz. Fırçayı basıyor hemen.
" nerede kaldın yahu.. Gene geç kalmışsın. Hadi kahvaltıya bekliyoruz. "
Hasan abi sağolsun depremin ertesi günü bizim kaza yaptığımızı duymuş, kalkıp Karaincir'e gelmişti. Zaten bir gün önce de Hasan abinin teknesinde mükellef bir kahvaltı yapmışım.
Kahvaltı kelimesi birden hareketlendiriyor beni.. Acıkmışım..
- Tamamdır abi Ören Marina önündeyim karşıya geliyorum.
Hasan abi , eşi ve kızı ile seyir yapıyor. İngiliz koyunda alarga. Bana konum yolluyor. Bir saat sonra Hasan abinin tekneye aborda oluyorum.
Evet tek başına seyir güzel ama gittiğin limanda bir tanıdık bulmak çok keyifli. Hele kahvaltı da hazırlanmışsa. :)
Kadans ın havuzluğuna geçiyorum. Susamışım. Hasan abinin eşinden bir bardak su istiyorum. Hasan abi atlıyor hemen. Sakın soğuk su verme buna. Bütün kış canımıza okudu buz dolabına ne gerek var diye.. Sıcak ver sıcak içsin.. Yok soğuk su buna..
Hasan abi , şantiyeci proje müdürü edasıyla konuşuyor.
" lan oğlum manyakmısın, bu sıcaklarda buralarda buzdolapsız olur mu.."
Koca bir bardak soğuk suyu bir dikişte içiyorum. Üstümde mayo var. Soğuk su bıyıklarımdan üstüme akıyor . Ohhhh dünya varmış. Kolumun tersi ile ağzımı siliyorum.
"Abi ne gerek var buzdolabına.. Sen varsın ya.. "
Gülüyoruz. Bu arada telefon ile çok sık konuştuk ama , Hasan abi ile ilk Karaincir koyunda tanışıyoruz.
Bir ara Hasan abi muhabbet sırasında dönüp,
" yahu Ersin , ben seni daha gıcık bi tip bekliyordum. Pek öyle değilmişsin.. "
Aynı yorumu Halil abiden de duymuştum. Tuzla'daki etkinlikte benden bahsederken ,
" ben bunu gıcık bi tip zannediyordum, tanıyınca baktım , şeker gibi çocukmuş.. "
Gıcık yazılar yazmanın bu faydası oluyor işte. Daha kolay ilişki kurmaya yardımcı oluyor :)
-
Ersin Reisim, dönüş ne zaman yeni maceralarınızı merakla bekliyoruz...
-
................
Hasan abi , eşi ve kızı ile seyir yapıyor. İngiliz koyunda alarga. Bana konum yolluyor. Bir saat sonra Hasan abinin tekneye aborda oluyorum.
....................
Ersin Reisim düzeltme. Alarga değildim kıçtan kara bağlanmıştım. Senin yüzerek bağladığın 2. halat idi. İngiliz Limanında alarga durursam can sağlığı açısından sakıncalı olur biliyorsun..
-
Ersin Reisim, dönüş ne zaman yeni maceralarınızı merakla bekliyoruz...
Erman daha dur gidişi yazıyorum. Eylüle anca biter. Dönüş maceraları da yeni sezona bitmiş olur. :)
Plan bu hafta geri gidip, koyları gezmeye devam etmek aslında. Fakat Pazartesi günü bir dostumuzun düğünü var. Bi bahane bulup ekmemiz lazım :) ki gidebilelim.
Ekemez isek, pazartesi günü gidip, bir hafta koyları gezip, sonrasında yukarı çıkmayı planlıyorum. Ancak yukarıya çıkarken muhtemel rota Yunan ğzerinden olacak . Bir de tek çıkmam. Gece seyri şart, o yüzden bir aksilik olmaz ise Ahmet ile çıkarız geri.
Bu arada Ahmet iki günde ineboludan getirdi tekneyi. Biz de beraber sanırım hava şartları istediğimiz gibi olursa dört günde alırız istanbulu.
-
Ersin Reisim, dönüş ne zaman yeni maceralarınızı merakla bekliyoruz...
Erman daha dur gidişi yazıyorum. Eylüle anca biter. Dönüş maceraları da yeni sezona bitmiş olur. :)
Yok ben İstanbul'dan dönüşü kastetmiştim.. 
SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Bir kaç gün foruma giremedim, döktürmüşsün abi. Usturmaça konusuna hasta oldum, ne güzel kişiselleştirmişsin, eline sağlık , viya böleee.
-
Ahmet bana abi salı günü öğleden sonraya kadar gideceğin yere git. Ondan sonra burnunu bir yere çıkrtma iyi hava geliyor demişti.
Ben de Samos tan erkenden ayrılıp, keyifli bir yelken seyri ile öğleden sonra saat üç gibi Turgutreis marinaya mazot iskelesine bağlandım. Burada artık marina günlük geceleme fiyatları uçmuş. Abuk bir fiyat veriyorlar Tayo Mar için.
Orhan a biyi arıyorum hemen. Orhan abi bu işi bitirimiş. Bildiğin pilot kitap. Önerdiği her yer alargada rahatlıkla kalıp, en iyi restoranların ve lojistiğin olduğu yerler hep. Geçen yıl çardak koyunu da O'ndan öğrenmiştim.
Orhan abinin koylar şaşmaz. Samos ta dilek boğazını geçer geçmez, poseidon, klima ve pisagor koyları var. Orhan abi pisagor koyunu önermiş, git alarga kal demişti.
Fakat , Teos marina da dostlar ile konuşurken, özellikle klima koyu önerildi. Ertesi gün, dilek boğazına doğru yol alırken temkinliyim.
Sığacığa gelmeden önce Nergis koyu var. Hesapta orada demirleyecek, yüzüp dinlenecektim. Saat öğleden sonra üç gibi nergis koyuna girdim. Aman tanrım, koy uçuyor. İçeride dışarıdan fazla hava var. Öyle de yorgunum ki. Demir atıp, dinlenmek hayal. Mecbur sığacığa devam ediyorum. Rüzgar bindiriyor. Ne gam. Dedim ya hava öyle sıcak ki yirmi knot esen rüzgar tekneyi yatırmıyor bile. Tayo Mar , dar apaz seyri ile sığacığa doğru koşuyor.
İşte o yüzden Samos a giderken temkinliyim. Kuşadası körfezinin ortalarından itibaren rüzgar batılı esiyor. Oysa poseidon bile bu rüzgarı vermemiş. Apaz ,dar apaz seyri ile Samos dilek boğazına varıyorum. Hava sertliyor. Otopilot işlemez oldu. Dümen tutma zamanı.
Dilek boğazına girince hava kalıyor biraz. İlk koy poseidon. Güzel . Ama çokta keyidli değil. İkinci koy olan klima koyuna yöneliyorum. Bu da hoşuma gitmiyor. Geriye kaldı son koy , orhan abinin pisagor koyu. Onu da beğenmez isem mecburen Didim e yürüyeceğim. Oysa öğleden sonra oldu. Hem yorgunum, hem de hava artık hayli sert . Gelen dalgalardan belli.
Pisagor koyuna girdiğimde , Orhan abinin kulaklarını çınlatıyorum. İnanılmaz güzellikte bir koy burası. Yan taraf liman. Ama deniz gıcır gıcır. Demir atmak için ideal . Ancak koy kalabalık. Gelecek havadan dolayı bir çok tekne buraya sığınmış. Kıyıya yakın uygun bir yere demir atıyorum. Yelkenler mayna. Yaşşa be Orhan abi.
Hem demiri kontrol hem de serinlemek için denize atlıyorum. Ohh . Buz gibi. Ben sıcak denizi hiç sevmem. Denize girdimi ürperecek insan. Serinleyecek. Bu gıcır gıcır deniz de buz gibi işte.
Kendi kendime bulduğum bir kural daha var. Mümkün ise dalabileceğim derinliğe demir at. Ki bir sıkıntı çıktığında dalıp, demirini kurtarabilesin. Tayo Mar ın daraftı 1.30 metre. O yüzden rahatlıkla iki buçuk metrelere demir atmak mümkün.
Bu admiralti manyak bir çapa. Son derece basit bir mantık ile çalışıyor. Baktım demir kuma dibine kadar saplanmış. İyi fırtınalar kopsa taramaz artık bu. Tekneye geri dönüyorum.
Tüm bu yolda en keyif aldığım an hangisi diye sorsanız, pisagor koyunda tam da bu anı söylerim. Havuzluğa uzanıyorum. Koyda iyi rüzgar var. Güneş kavuruyor aslında.
Buz gibi su üşütmüş.üzerine esen rüzgar neredeyse titrememe neden olacak. Ancak güneş öyle güzel ısıtıyor ki. Şu meşhur patlak usutmaçayı kafamın altına alıyorum, kafam bumba gölgesinde , ama tüm vücudum güneş görüyor. Buz gibi su, üşüten rüzgar ve sıcacık güneş. Uzandığım sert ahşap tatlı tatlı kemiklerimi ağrıtıyor. Uyumuşum.
Şimdi diyeceksiniz ki kavruldu adam güneşte. Malum, bimini rüzgar körüğü yok Tayo Mar da. Önceleri koruyucu krem filan sürüyordum. Ana bir süre sonra neredeyse zenci kıvamına geldiğimden cildim artık güneşten etkilenmiyor. Bu vücut manyak bir mekanizma. Cilt bir süre sonra güneşe öyle güzel uyum sağlıyor ki.
Sıcak sıcak ısıtan güneş, bu sefer de terletmiş. Sızlıyan kemiklerime aldırmadan suya atlıyorum. Cossssss diye bir ses geliyor sanki denizden, ohhh dünya varmış. Acıktım. Kıyıdaki restoranlardan yemek kokular geliyor..
Bir kez daha Orhan abinin kulaklarını çınlatıyorum. Hava gelirse gelsin. Burada beklerim havayı.
-
Çok keyifli gidiyor.
İlerleyen sayfalarda şiirler de göreceğiz sanırım
-
Ersin reis,
Şu deprem olayı çok fenaymış okurken yaşadım resmen geçmiş olsun tekrar . İnanılmaz keyifle okuyorum pazartesi sabahı ilaç geldi.
-
Dilek boğazına girince hava kalıyor biraz. İlk koy poseidon. Güzel . Ama çokta keyidli değil. İkinci koy olan klima koyuna yöneliyorum. Bu da hoşuma gitmiyor. Geriye kaldı son koy , orhan abinin pisagor koyu. Onu da beğenmez isem mecburen Didim e yürüyeceğim. Oysa öğleden sonra oldu. Hem yorgunum, hem de hava artık hayli sert . Gelen dalgalardan belli.
Pisagor koyuna girdiğimde , Orhan abinin kulaklarını çınlatıyorum.
Yunanistan a resmi giriş yapmışmı idin öncesinde Ersin ?
-
Ersin reis,
Şu deprem olayı çok fenaymış okurken yaşadım resmen geçmiş olsun tekrar . İnanılmaz keyifle okuyorum pazartesi sabahı ilaç gibi geldi.
-
Ersin Reis & Tayo-Mar Gökova'da..
-
Çok yakışmış Gökova'ya. Kaçırdığıma üzüldüm
BALIM SY
-
Ersin Reis & Tayo-Mar Gökova'da..
Tayo-Marın sanki boyu kısalmış:)
-
Orada Tayo Mar..
-
Ersin valla imrendim Tayo-Mar Gökova'da.Sen gez dolaş güzelim koylarda,biz İstanbul da adaları bekleriz Ahmet'le:)
-
Ünalan yakında Tayo Mar yukarı tırmanacak .. Hava bekliyor. İstersen buyur gel. Muhtemel Ahmet de gelecek. Eğer gelirse ve hava yakalarsak sanırım dört günde İstanbul da oluruz.
-
Efendim hani demiştim ya Öcal abi vakası diye.. Hah.. İşte şimdi yazmanın zamanı. Hazır kendi de seyir notlarına başlamışken. :)
Turgutreis marinadan mazotu almış , Orhan abinin dostları Hüseyin kaptanları Karaincir de bulmuşum. Tedirginim. Bodrum koylarında alarga kalacağım. Koya giriyorum. Birisi tonoz başında bir bot ile beklemede. Hüseyin kaptan eli ile işaret ediyor tonoza yürü diye. Tonoza yanaşıyorum. Hüseyin kaptan tonoz halatını benim babalara geçiriveriyor. Teşekkür ediyorum. Birşey değil diyor. Orhan abiyi nereden tanıdığımı soruyor. Beni de Bursa dan sanıyor . Belli Orhan abiye ciddi sevgi ve saygıları var.
-Burada istediğin kadar kalabilirsin. Senin botun yok mu?
Kem küm ediyorum.
-Şişme var bir tane şişiririm şimdi.
Şişiririm dediğim , dekatlondan aldığım 130 TL lik bot. "Uğraşma bu yorgunlukla "diyor Hüseyin kaptan. "Sen bir ıslık çal biz seni götürür getiririz kıyıya. "
Hüseyin Kaptan tam beş gün boyunca beni bazen günde iki defa gelip kıyıya götürdü ve geri getirdi. Bir keresinde sabahtan Turgutreise gitmiş. Beni unutmuş. Öğle saatleri bir de baktım ben çağırmadan geliyor.
-hayırdır Hüseyin kaptan ?
-yahu seni unuttuk bu sabah, belki kıyıya çıkmak istersin diye geldim.
İşte böyle bir lüks içindeyim Karaincir de ..
Neyse efendim uzattık konuyu ama bu iyi insanları yazmadan olmazdı gerçekten.
İlk bağlandığım akşamüstü , Hüseyin kaptandan rica ettim bir beş dakika beklermi diye. Artık rengi atmış şortumu çıkarıp, doğru dürüst birşeyler giyiyorum üstüme. Hüseyin kaptan beni kendi iskelelerine götürüyor. Çıkıp, yola yürüyorum. Akyarlar girişindeki Mehtap restorana gideceğim.
Rstoran full. Balkon masaları ya rezerve ya da dolu. Garsona ben çok oturmam diye rahatça yalan söyleyip , koyu kafadan gören bir masaya oturuyorum. Bahşiş mahşiş halledip kalkmayacağım masadan. Hiç niyetim yok. Beşyüz deniz mili yol gelmişim. Benim önceliğim olmayacak ta kimin önceliği olacak. ? Değil garson , rahmetli Babam mezarından çıkıp gelse kaldıramaz beni buradan..
Öyle yorgunum ki. Bir yirmilik yeni rakı söylüyorum. Biliyorum bu bile bir 70 lik etkisi yapacak. Çok güzel mezeler var ama gözüm karideslere takılıyor . Kocaman kocamanlar. Bir iki meze ve karides söylüyorum. Ve işte beklenen an geldi.
Kübadan gelen ahşap puro korumalığımı özenle çıkarıyorum. İçinde bu an için saklayıp, yol boyunca içsem mi acaba diye kendi kendimi kandırmaya çalıştığım Üç cohiba dan biri duruyor.
Bu Cohiba ları ben pek restoranda filan içmeyi sevmem. Bir kere sevmeyen için gerçekten kötü bir kokusu var. Gerçek tütün çünkü. Bir de içine çekilmediği için özellikle bu prolar çok duman çıkartır. Sanki restoranda o masa yanıyormuş gibi bir görüntü çıkar.
Tüm bu kötü özelliklerine rağmen, bu proyu içen adama nedense itibar edilir. Başka hiç bir puroda içerken garson size puro küllüğü getirmez. Ama bu boy bir Cohibayı tüm garsonlar tanırlar. Bu boyda bir Cohiba iyi bir bahşiş anlamına da gelir çünkü.
Puro küllüğünün altına bir yirmilik sıkıştırıyorum. Eeee yelkenci olduk artık. Aslında racon 50 TL filandır.
İki saat boyunca içeceğim ve muhtemel bitmeyecek. Kalanı kesip , ahşap koruyucuya geri koyacağım. Ben böyle kıymetli puroları iki taraftan da keserim. Yani diş ile ezilmiş tarafı da . Burası ıslak olduğundan sıcak duman burada yoğunlaşır ve nikotin birikir. Bir sonraki içişte acı bir tat olur. Oysa çiğnediğiniz yeri de keserseniz, bir sonraki içişte keyif almaya kaldığınız yerden devam edersiniz.
bu arada fazla keyifli anlattım galiba. Yazalım cohiba sadece sağlığa değil , bütçeye de ciddi zarar verir.
Gerçi bu cohibalar hediye.. O kadar da zararlı değiller yani. İyi bir cohibadan daha iyisi bedava bir cohibadır.
Yani anlayacağınız , keyfim yerinde.Yaklaşık 500 mil yol gelmişim. Marmara ve Çeşme boğazını saymaz isek üstelik yelken ile gelmişim.Cohibayı yakmadan önce birşeyler atıştırıyorum.
Buz gibi rakıdan da bir yudum. Rakı esas böyle içilir Bülent efendi diye konuşuyorum kendi kendime.
Böyle bir manzarada, iyi meze ile ve servis edilerek mümkünse tarih olmuş bir meyhanede içilir. O masada senden önce kimler oturmuş ve kimler neler konuşmuşlardır kim bilir. ?
Sonra rakının vakti vardır. Sevgili gibi özlenir rakı. Beklenir ki vakti gelsin. Diğer içkilere göre metres gibidir rakı. Mesela konyak namuslu ev hanımı gibidir. Hiç bir şey istemez. Rakı öyle mi ya, elli çeşit meze ister , balık ister, ister de ister. O yüzden metres gibidir işte.
Ama rakı içmenin çok daha başka bir adabı vardır bana göre.
Rakı nedensiz içilmez.
Eh hayatında ilk defa 500 deniz mili gelmek, Türkiye nin batı kıyısını boydan boya geçmek , hele bunu ilk defa yapıyorsanız , hele hele bütün kış bunu planlayıp, teknenizin kısıtlı imkanlarını düşünerek planlar yaptıysanız,
(Hatta ve hatta bu kısıtlı imkanlara birer kulp bulduysanız, teknede buz dolabına ne gerek var diye milletin sinir katsayısını test edip, kimilerinin buzdolaplarını kullanırken utanç hissetmelerini bile sağladıysanız :))
sizden daha deneyimlilerin olabilecek sıkıntı ve zorlukları anlattıkça içinizde büyüyen korku da dikkate alındığında ,
bu rakı içmek için iyi bir neden sayılabilir.
İşte bu duygular ile rakımdan iki yudum almıştım ki tekefon çaldı. Hooop .. Hayaller aleminden gerçek dünyaya ışınlanma. Hani şu ' ışınla bizi sıkati ' durumu yani.
Arayan Öcal abi.
En son bildiğim kadarı ile Öcal abi Bulgaristan da bir yerlerde. Çoook uzaklarda yani..
Telefonu açıyorum.
- Ersin selam.
-Traccar dan gördüm seni. Akyarlardasın. Ben de kale önünde alargaydım. Bekle yanına geliyorum.
Traccar malumunuz Hasan abinin sadece heyamola tekneleri için geliştidiği takip sistemi. gps açık olduğundan Öcal abi Tayo Mar akyarlarda sanıyor.
Öcal abi bu elektronik uygulamaları da pek kullanmaz aslında bildiğim kadar. Bir zellosu var bir de whatsup kullanıyor.
Sen kalk işi gücü bırak, Traccar ı yükle . Bir güzel de kullan.
Önce Öcal abiye akyarlara değil , karaincire gelmesini temin ediyorum. Bu arada Hasan abiyi aramayı da ihmal etmiyorum.
-Hasan abi selam.
-selam Ersin.
-abi senin takip sistemi mükkemmel çalışıyor. Tebrik etmek için aradım. Sayende Öcal abi beni Akyarlar da buldu. Bir teşekkür edeyim dedim. :) yüzde yüz başarı sağladın.
Gülüşüyoruz.
Öcal abi alarga olduğu yerden kalkmış sırf beni görmek için akşamın o saati Karaincir ' e geliyor. Gitmemek çok ayıp olacak.
Öcal abiyi arıyorum. Tahmini varış zamanını hesaplıyorum. Hemen kalksam anca yetişirim. Karidesler bana bakıyor. İçimden , Öcal abi bu karidesleri görse O nu bir 15 dakika bekletmeme kızmaz herhalde diyorum ve karidesleri rakı ile birlikte afiyetle götürüyorum.
Bir yandan cohibadan bir nefes daha çekiyorum. Aklıma bir soru takılıyor. Hani kendi kendime dedim ya Mezardan babam gelse kalkmam burdan diye. Yahu diyorum bu iç sesler yukardan duyuluyor mu acaba..?
Sen kalk , bulgarda sandığım Öcal abiyi fiştikle, ne güzel demir atmış adamı üstelik gecenin o vakti buraya gönder. Ayıp ama baba..
-
Hala uyku tutmadı.. Yazmaya devam..
Şimdi efendim, bence yelkenciler ya da denizciler için diyelim bu burçlar yetersiz kalıyor. Çok sıradanlar. Öyle koç, boğa filan.. Yetersiz. Cidden.
Buna en iyi örnek Öcal abi. Öcal abi ne burcu bilmiyorum. Ama farketmez zaten. Bu mevcut burçlar sistemi ile Öcal abiyi analiz etmek mümkün değil.
Biz denizcilerin ayrıca bir burçları olmalı. Mesala Öcal abinin burcu olsa olsa Marmara denizi burcu olur. :) anlatınca bana hak vereceksiniz.
Karidesleri gömüp, Tayo Mar a geri döndüm. hemen Öcal abiyi aradım. Öcal abi çilingir sofrasını kurmuş, beklemekten sıkılmış, hafif hafif demleniyor. Ben de katılıyorum hemen.
Konu konuyu açıyor, öcal abi gerçekten deneyimli bir yelkenci. Sohbet koyulaşıyor. Özlemişim Öcal abiyi. Bir tanıdık görmek keyifli oluyor.
Gecenin sonuna doğru Öcal abi ben yürürüm Ersin yarın diyor. Yahu bu koylarda niye hep en sona ben kalıyorum ki.? Bir tanıdık görmek hoş .. Birden giderim ben diyince bir anlık buruluyorum.
-abi yarın nereye gidiyorsun ? Mümkün değil hava çok sertleşiyor.
O anda koyun içi otuz knot esmekte.
-ben yürürüm Ersin.. Bana farketmez.
Israr anlamsız. öcal ani kafaya koymuş yürüyecek. Peki Öcal abi diyorum. Vedalaşıyoruz. Giderken kendi yaptığı brendiden bir şişeye koyup hediye ediyor.
Sabah uyandığımda bir bakıyorum ki Öcal abi gitmemiş. İçim rahatlıyor. Daha sabahın körü ama uçuyor Karaincir. Gün boyu ikimiz de teknedeki işler ie uğraşıyoruz. Güvertelerden selamlaşıyoruz sık sık.
Saat Altı gibi Öcal abi arıyor.
-çıkyorum ersin ben..
-abi deli misin , uçuyor ortalık.
-olsun bana farketmez..
Aynı marmara gibi Öcal abi işte. Rüzgar yok bir şey yok dalga yapar ya Marmara. Kafasına göre öyle.
Öcal abi de aynısı marmaranın. Yahu abi diyorum madem gidecektin sabah gideydin. Yarın çık teklifimi de kabul etmiyor Öcal abi. Kafayı koymuş Kuşadasına gidecek.
Sabah oradayım diyor.
Sahiden de çıktı Öcal abi. Ortalık uçuyor ama. Hani başkası bu havayı yese , değil tekne deniz görmek istemez. Öyle esiyor hava..
-
Ünalan yakında Tayo Mar yukarı tırmanacak .. Hava bekliyor. İstersen buyur gel. Muhtemel Ahmet de gelecek. Eğer gelirse ve hava yakalarsak sanırım dört günde İstanbul da oluruz.
Ersin hafta sonuna denk gelirse cuma pazar Çanakkaleden katıla bilirim,duruma göre haberleşiriz,benim içinde iyi olur Şarköyden ilerisini görmedim..
-
Neden Karaincir den çıktığımı ve başıma gelenleri yazacağım. :)
-
Ali napıcan çanakkaleyi.. Ahmet gelirse yine bir şey göremezsin. Sen uyurken yürür gider Ahmet. Aşağılardan binmelisin.
Neyse efendim. Öcal abi gitti. Ben hala hayretler içerisindeyim. Bir süre sonra Öcal abi gitti aklımdan. Keyifli bir sofra hazıladım kendime. Güzel şarabım var. 2010 Kavaklıdere Boğazkere. Monosepaj, Türkiyenin bana göre bir numaralı şarabı. Barok sdece biraz. Yani fazla meşe kokuyor. Bana göre tek kusuru bu.
İtina ile ahşap cohiba koruyucusunu çıkarıyorum. Düa akşam içemediğim kohiba kuzu kuzu yatıyor işte orada. İtina ile çıkarıyorum. Tam yakacağım aklıma Öcal abi geliyor. Merak ediyorum nerede acaba?
Hemen Traccar ı açıyorum. Kaba bir hesapla Öcal abi Didime yaklaşmış olmalı.
Ama o da ne ? Öcal abi yan koyda , gide gide Akyarlara gitmiş. Tam arayacağım O beni arıyor..
Sesi nefes nefese.
-Ersin sakın çıkma yola ..
-yok abi niye çıkayım? Çıkmam da ne oldu ki?
-acayip hava yedim.
Öcal abi acayip hava yedim diyince , traccar görüntüsü hatalımı acaba diye merak ediyorum. Didime vardı galiba.
-neredesin abi?
-Akyarlardayım!!!
-benim 60 beygirlik motor ile zor döndüm burnu. Bir mil bir mil gidebildim.
-aman çıkayım deme hava çok kötü.
Ah be Öcal abi, çıkma dedik sana işte. Öcal abi önce tonoza bağlanmış, sonra tonozun sahibi gelmiş. Demir atmak zorunda kalmış. Demir de tutmamış. Taramış. Zor bir akşam geçirmiş yani.
Gerçi Öcal abi çıkmasaymış çok daha büyük bir tehlike bekliyormuş hem beni hem O nu.
Ali Kuban' ın demir attığı yerde demirliydi Serenity. Muhtemel demir tarayacaktı deprem gecesi. Aman aman aklıma bile getirmek istemiyorum.
İşte böyle reisler. Marmara denizi gibi bir adam Öcal abi, inatçı, korkusuz, fütursuz, dediğim dedik hani poseidona bile kafa tutan cinsten bir yelkenci.
Adım gibi eminim ki dünya turuna çıkacak. Hem de çok sert bir havada ve durup dururken ,öğleden sonra saat beş altı arası ..
-
""Adım gibi eminim ki dünya turuna çıkacak. Hem de çok sert bir havada ve durup dururken ,öğleden sonra saat beş altı arası .. ""
Süper anlatım.Düşünülebilir bir davranış ama okadar gidesi gelmeli insanın..
-
""Adım gibi eminim ki dünya turuna çıkacak. Hem de çok sert bir havada ve durup dururken ,öğleden sonra saat beş altı arası .. ""
Süper anlatım.Düşünülebilir bir davranış ama okadar gidesi gelmeli insanın..
Bence de gider.
Beni aradı Öcal Abi
-"Ahmet; sen Ersin'e çıkma hava geliyor demişsin, ne havası bu, nereden geliyor diye sordu."
-Benden cevap "Abi işte İstanbul'daki hava oraya indi bayağı sert 35-40 esiyor, açıkları daha da sert, hemde tam kafadan.
-Öcal Abi; "Ha o hava burda hep var, zaten Finike'den beri kafadan esiyor. "
-"Abi açıkları biraz daha sert sanki"
-"Olsun olsun volta volta giderim, herhalde." der
Ve Öcal Abi yola çıkar.Hemde havanın en sert zamanında. Netice de o gün inatlaşmayı bırakır. Ama ertesi gün benzeri sertlikte bir havaylan tekrar yola çıkar. Poseidon moseidon kazımaz. Ayrıca motorlada çok uğraşmaz volta volta tırmanır ve tırmalar oralarda. Artık kaç mil yapmıştır siz tahmin edin.Herhalde ertesi gün mü ne vardı Kuşadası'na. İnadın limitleri Öcal Abim Benim.
-
Ali napıcan çanakkaleyi.. Ahmet gelirse yine bir şey göremezsin. Sen uyurken yürür gider Ahmet. Aşağılardan binmelisin.
Ersin ben uyumak için gelmek istemiyorum,seyir yapmak,artı tecrübelerimi geliştirmek adına gelmek istiyorum,bayramda Saroz planım var,acemiliğim bir nebzede olsa gider:)
-
""Adım gibi eminim ki dünya turuna çıkacak. Hem de çok sert bir havada ve durup dururken ,öğleden sonra saat beş altı arası .. ""
Süper anlatım.Düşünülebilir bir davranış ama okadar gidesi gelmeli insanın..
O kadar gidesim var Mustafa hocam. Ama hani demiştim ya ''Bizim dana evin yolunu biliyor ama mahallenin yaramaz çocukları fırsat vermiyorlar.'' :)
Ben de yarın gidecek gibi hazırlanıp , hiç gitmeyecek gibi çalışıyorum mecburen.
Kafamın gerisinde bir düşünce kalmaması lazım mental olarak tam hazır olmak için fakat benim dışımda faktörler var ve halletmek kolay olmuyor sen de biliyorsun.
Büyük oğlum askerden geleli beş ay oldu hala iş arıyor , küçük bu yaz ilk stajını yapıyor derken bu işler sıkıyor insanı. :(
Üç nal ve bir at hazır ,inşallah bir fırsat çıkacak o bir nal için de..:) C:-)
-
Ve Öcal Abi yola çıkar.Hemde havanın en sert zamanında. Netice de o gün inatlaşmayı bırakır. Ama ertesi gün benzeri sertlikte bir havaylan tekrar yola çıkar. Poseidon moseidon kazımaz. Ayrıca motorlada çok uğraşmaz volta volta tırmanır ve tırmalar oralarda. Artık kaç mil yapmıştır siz tahmin edin.Herhalde ertesi gün mü ne vardı Kuşadası'na. İnadın limitleri Öcal Abim Benim.
Bir gün, iki gün üç gün derken insan sıkılıyor Ahmet , hep karayel , hep batı esti. Netice de bir gün bu havaları göreceğiz , bari bu gün görelim de hem de eksikleri tesbit edelim dedim. Çok şükür geldik işte. :) C:-)
-
Ersin devrem helal sana. Takipteyim.
-
Seyir anılarının da,egenin de, yelkenciliğinde Hakkı'nı verdin bu sene.
Yolun hep açık olsun ki bol bol yaz. :)
-
Hani alışveriş sitelerinde “Bu ürüne bakanlar bunları da incelediler” benzeri bir ibare vardır ya. Ersin Reis’in yazılarını okurken de aklıma şu geliyor: “Bu kişinin yazılarını okuyanlar şu kişileri de incelediler. “ Ersin Abi, kendisine rehberlik eden ya da yolda karşılaştığı kişileri yazılarında o kadar iyi anlatıyor ki; ben çoğunu tanıdığım halde yine de merak ediyorum. Bu gezinin anıları, deprem dışında çok keyifli. Ersin Reis, denizcilikte olduğu kadar yazarlıkta da gelişmeye devam ediyor. Bize de keyifle okumak düşüyor :)xx
-
Gerçekten teşekkürler.
Şimdi biraz da işin teknik tarafından bahsedelim. Hedefiniz " Ege " de gezmek ise , dikkat edilecek en önemli detay, coğrafyanın denizin durumu üzerinde son derece etkili olduğu.
Burası bir okyanus değil. Okyanusa ilk defa geçen yıl bir cruise gemi ile çıktım. Gördüğüm okyanusun çok daha stabil olduğu. Sert havası da stabil, yumuşak havası da. Tabiki benimkisi çok yüzeysel bir yorum.
Ancak Ege için daha yere basan yorumlar yapabilirim. Bu yolculuktaki en yüksek dalgayı gökova da çökertme önünde neredeyse sıfır havada gördüm. O sırada Ege nin ortası uçuyordu ve bu hava gökova körfezinde ciddi dalga kaldırıyor. Daha benzer örnekler vermek mümkün.
Rüzgarın ve dalganın farklı yönlerden. Gelebildiği bu coğrafyada gezilebilecek en iyi tekne bir gulet ya da tirhandil.
Çökertme önlerinde 40 feet üzeri teknelerin nasıl baş kıç yaptıklarını görünce , tirhandillerin ve guletlerin de fiberlere göre hiç baş kıç yapmadığını görünce bu tekneleri hayranlıkla izliyor insan.
Bu seyrin en keyifli yanı guletleri izlemekti.
Şu bir gerçek ki Ege de kimse orsa gitmiyor. Bu bence binlerce yıldan beri böyle. Birçok antik limanda durdum. Bu limanların en önemli özelliği sabah kolaylıkla avara olabilmeleri ve akşam saatlerinde de rahatlıkla limana girebilecek bir hakim rüzgar olması.
Muhtemeldir ki yük taşıyan eski denizciler için orsa seyri , taşınan mallar için riskli idi.
Bence önceki denizciler için seyir konforu ve güvenliği her şeyden değerliydi.
Elbetteki Tayo Mara, omurga salması ve parçalı yelkenleri ile ve Mustafa abinin hoş bir yorumu ile dalgalar üzerinde bir denizkuşu gibi yükseldi durudu.
Geçen günlerde Marmariste bir motoryat battı malum. Çok üzücü bir kaza. Fiber teknelerin güvenlik sistemleri çok ama çok daha önemli bence. O motoryat, ahşap olsa batarmıydı acaba?
Aklıma Serkan reisin bir türlü batmayan motoryatı geldi.
Denizin üzerinde kendi başına yüzemeyen bir malzemeden yapılan bu modern teknelerden iyice korkar oldum artık. Lütfen kimse yanlış anlamasın.
Kafamda artık bir tirhandil var. Ama yawl olabilir mi bilmiyorum. Dönüş seyri ileride nasıl bir tekne yaptıracağım konusunda ciddi fikir verecek. Gelecek hafta Ahmet ile birlikte tekneyi getirmeyi planlıyoruz. Belki Mustafa abi de katılacak.
İşte o zaman bu seyri tamamen kayıt altına alacağım. Bu ekip ve tayo Mar sert hava seyirlerinden de birbirine aşina zaten..
Aşağı inmek kolaydı, yukarı çıkmak çok heycanlı olacak.
-
Ersin sen de çok güzel akıcı yazıyorsun. Deprem için sana ve Ali Kuban kaptanıma geçmiş olsun
Evrene yolladığın mesajın karşına çıkacağına şimdi inandın mı :)
Teknedeyken deprem olursa ne yaparım diye düşünüp evrene mesajları yollayıp durdun. Bak biz yollamayı akıl edemedik.
Evrene daha çok rakı, uzo yolla diye mesaj yolluyoruz . O da senin isteğinde olduğu gibi beni de kırmıyor yolluyor. !O__
(Yunandan gelecek tekne varsa bi zahmet bana bedeli mukabili Uzo getirebilirmi , stoklar eksik kalmasın. Evde rakı yapmaya gerek yok, dedeağaç free shopta 2 lt Mini uzo 14 euro, 2, şişede de %20 indirim )
-
Zafer abi dönüş yolu daha çok yunan üzerinden. Bedeli önemli değil. Alabileisem memnuniyetle getiririm. Evrenden ziyade bana mesaj yolladın gibi geldi. :)
-
Gerçekten teşekkürler
....
Geçen günlerde Marmariste bir motoryat battı malum. Çok üzücü bir kaza. Fiber teknelerin güvenlik sistemleri çok ama çok daha önemli bence. O motoryat, ahşap olsa batarmıydı acaba?
Aklıma Serkan reisin bir türlü batmayan motoryatı geldi.
Denizin üzerinde kendi başına yüzemeyen bir malzemeden yapılan bu modern teknelerden iyice korkar oldum artık.
Esas biz teşekkür ederiz gerçekten keyifle okuyoruz.
Bazen okurken öğreniyoruz da... Mesela ben Bodrum Müzesinde sergilenen Serçe Batığı'nın fiber mi, saç mı olduğunu merak ettim şimdi. Çünkü ahşap olsa batmayacakmış...
-
Zafer abi dönüş yolu daha çok yunan üzerinden. Bedeli önemli değil. Alabileisem memnuniyetle getiririm. Evrenden ziyade bana mesaj yolladın gibi geldi. :)
Bak evren sana da mesajımı ulaştırmış !O__
-
Huzur..Istanbul modunu kapattım. Gökova modundayım.. Nasıl bir şey anlatayım. Şimdi efendim pupa fenerinin kablosu gittiği yuvadan çıkmış. Bu istanbul modundaki Ersin Böke ıçin on dakikalık ış. Ama gökova modunda bu iş şöyle oluyor. Ööyyyle duruyor.. bunu yapmak lazım diyorsunuz. Hadi yapayım diyorsunuz. Ama yapmıyorsunuz. O size bakıyor o size.. şimdi çok sıcak akşam üstu yaparım diyorsunuz. Akşam üstü olunca da keraaat vakti diyip yine yapmıyorsunuz.. sonuçta tembellik üst sınirlarda.. böyle bir mod ışte..
O yüzden yani gökova modunda olduğumdan seyir anılarına bir süre ara.. yazacak çok şey var..
Bu arada matay senin çakmalarini da okudum.. bodrum batığı nasıl batmışmış.. ona bir hikaye bile uydurdum..bak şöyle başlıyor.. hem kahramanı da tanıdık sanki.. 😀
" mehmet gecenin karanlığında küpeşteye dayanmış kalenin burçlarına doğru bakıyordu. Yarım saat geçmış ancak burçlarda görmesi gereken fener ışığını hala görememişti. Her şey en ince ayrıntısına kadar planlanmış, bu ay karanlığı gece beklenmişti. Ama planlanandan çok daha geç kalmışlardı
- ne oldu acaba? Diye sordu kendine..bir terslik olmasın sakın..
Mehmet, ortaboylu, elli yaşlarında otoriter bir kaptandı. Eskiden korsan olduğu bile rivayet edilirdi. Dönemin dükalığı TAYK a kafa tutup korsanlik yaptığı han meyhanelerinde az konuşulmamıştı.
Bu otoriter kendinden emin , acımasızlığı ile ün salmış kaptanı , Bodrum kalesinin önünde demirlemiş, çift direkli yelkenlisine yüklenecek gizli yükü bekliyordu..
Aslında hava serindi ama o boncuk boncuk terlemişti..
Canı soğuk birşeyler çekti.. oldumolası soğuk birşeyler içmeyi severdi.. Ama daha buz dolabının icadına yüzyıllar vardı.
Böyle tedirgin olduğu anlarda teknesi ile konuşurdu hep. Teknesinin ismi Arinna idi ve Hititçe Sariyaz anlamina geliyordu.
- bu son seferimiz Arinna ..
- bu işlerden yoruldum. Bu işten payıma düşen ile Anemon dağına yerleşeceğim. Hem serinmiş oralar.. mağralarında buz da varmış hep.
Tekne konuşabilseydi şöyle derdi herhalde..
- çok duyduk biz bu hikayeleri..
Oysa her ikisi de bu seferin son sefer olacagını bilemezlerdi. Arinna adini taşiyan dalga yükselmeye başlamiştı bile..
Bu kivamda bir seyler yazicam😀
-
:)xx :)xx
Ama o batık her ne kadar Bodrum'da sergilense de, Serçe Limanı ağzında bulunmuştur.
Aman zaman ve mekana hörmet gösterelim.
-
... Ama gökova modunda bu iş şöyle oluyor. Ööyyyle duruyor.. bunu yapmak lazım diyorsunuz. Hadi yapayım diyorsunuz. Ama yapmıyorsunuz. O size bakıyor o size.. şimdi çok sıcak akşam üstu yaparım diyorsunuz. Akşam üstü olunca da keraaat vakti diyip yine yapmıyorsunuz.. sonuçta tembellik üst sınirlarda.. böyle bir mod ışte..
Buralarda tüm usta ve işyerlerinin görünmez tabelalarında şöyle yazar;
"SERİNDE YAPARIZ..."
İlk yıllar alışmak zor geldi ama biz de tabelayı astık sonra.. :)
öZgür (mobil)
-
Ve dönüş yolculuğu hazırlıkları başlıyor. Oraları gördükten sonra , Marmara ya dönmek.. Düşünmek bile çok zor..
Öte yandan İstanbul da teknesizilik.. Cehennem azabından farksız. O yüzden Tayo Mar muhtemelen Cumartesi günü tırmanmaya başlayacak.
Bu sefer galiba yanlız olmayacağım. Ahmet gelecek , Tayo Mar ile benden sonra en uzun seyir yapmış reis. Ben razı edemedim ama Ahmet Burağı da razı etmiş. Eğer Burak da gelir ise yelkene doyarız artık.
Ekip sıkı yani. Bir ara Mustafa abiye söylemiştim. İşleri müsaade ederse bir yerinden katılır belki.
Öyle olur ise iş bölümü şöyle olur. Bizler Mustafa abinin yanında reislik yapamayız. Mustafa abinin kontrolünde zaten Tayo Mar da dümen tutmaya gerek kalmıyor. :)
Sail master de Burak olur zaten. Geri kalan tüm denizcilik işlerinde Ahmet inanılmazdır. Zatenn Havayı koklaya koklaya gideriz..
Fakir bendenize de çay servisi yapmak kalır artık.
Tayo Mar , yeni maceraları ile tekmili birden Heyamola da..
Bu ekip ile artık Furni den geçeriz .. Hatta döner döner bir daha geçeriz,
Ne demiştim..? O furni buraya gelecek...
Bakalım Marmara da dayak yiyicezmi gene..
-
Dümen suyunda koşan palamutlar gibi kısbetimize düşeni bekleriz biz de...
Selametle...
SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Ve dönüş yolculuğu hazırlıkları başlıyor. Oraları gördükten sonra , Marmara ya dönmek.. Düşünmek bile çok zor..
Öte yandan İstanbul da teknesizilik.. Cehennem azabından farksız. O yüzden Tayo Mar muhtemelen Cumartesi günü tırmanmaya başlayacak.
Bu sefer galiba yanlız olmayacağım. Ahmet gelecek , Tayo Mar ile benden sonra en uzun seyir yapmış reis. Ben razı edemedim ama Ahmet Burağı da razı etmiş. Eğer Burak da gelir ise yelkene doyarız artık.
Ekip sıkı yani. Bir ara Mustafa abiye söylemiştim. İşleri müsaade ederse bir yerinden katılır belki.
Öyle olur ise iş bölümü şöyle olur. Bizler Mustafa abinin yanında reislik yapamayız. Mustafa abinin kontrolünde zaten Tayo Mar da dümen tutmaya gerek kalmıyor. :)
Sail master de Burak olur zaten. Geri kalan tüm denizcilik işlerinde Ahmet inanılmazdır. Zatenn Havayı koklaya koklaya gideriz..
Fakir bendenize de çay servisi yapmak kalır artık.
Tayo Mar , yeni maceraları ile tekmili birden Heyamola da..
Bu ekip ile artık Furni den geçeriz .. Hatta döner döner bir daha geçeriz,
Ne demiştim..? O furni buraya gelecek...
Bakalım Marmara da dayak yiyicezmi gene..
Ekibi okuyunca gözümün önüne sürat motoru gibi plane e kalkmış tayo-mar geldi :)
-
Selamet ve keyifle ,ekip kuvvetli Ersin reis. :)
-
Geri kalan tüm denizcilik işlerinde Ahmet inanılmazdır.
Biz ona kısaca forsa diyoruz.
Fakir bendenize de çay servisi yapmak kalır artık.
O çay işi yine bende kalır.
Bu ekip ile artık Furni den geçeriz .. Hatta döner döner bir daha geçeriz,
Ne demiştim..? O furni buraya gelecek...
Furni nere bilmem ama yüzen bir şeyler geçiyosa bizde geçeriz herhal
Bakalım Marmara da dayak yiyicezmi gene..
O kesin Gelibolu - Şarköy arası bizim için önemli. Ama bu sefer bir nebze bize biraz merhamet eder diye umutluyum. Ümit dünyası işte.
-
Efendim bahsettiğim rüya takım -1 olarak kuruldu. Tayo Mar , Ahmet, Burak ve bendeniz tarafından getirilecek. Mustafa abi yurt dışında imiş.
Bugün , Dalaman a uçuyoruz. Burak ile buluşup, tekneyi hazır edip, hava durumuna göre rotayı planlayıp, kumanyaları tedarik edip yola çıkacağız.
Tayo Mar. Civadrası kırıldığından kısaldı. Dolayısı ile flok furlingsiz. Üstelik cenova gibi bir miktar geriye kayıyor. Bakalım bu yelken performansını nasıl etkileyecek. ?
İstanbulda iken , dudllu da toptancıdan yeni civadranın ağacını seçtim. Yeni civadra akaju olacak. Lifli bir ağaç olduğundan esneyebiliyor da. Zaten gövde de akaju . Bu sefer üzerinde gerektiğinde yürünebilir ve demir taşıyabilir sağlamlıkta olacak.
Geriye 3 .25 m. Uzunluğunda civadrayı işleyebilecek torna tezgahını bulmak kaldı. ?0-?
Yoksa bileğe kuvvet , akaju sert bir ağaç , nasıl olacak göreceğiz.
Ancak seyir , eski civadra ile tamamlanacak.
Bu sefer bol yelken trimi hikayeleri ile döneceğiz sanırım.
-
Ersin reis,
Rüzgarınız kolayınıza olsun , merakla takip ediyor olacağım selametle .
-
Ahmet aradığında Yunanistan Thassos adasındaydım.Katılamadığım için üzüldüm.Ne keyifli olurdu.
Size selametle keyifli seyirler dilerim.Takip edeceğim.Dostlara selamlar.
-
Rüzgarınız kolayınıza olsun
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Tayo-Mar bugün saat 11 itibariyle Gökova'dan avara oldu. Selametle.
-
Tayo-Mar bugün saat 11 itibariyle Gökova'dan avara oldu. Selametle.
Yokuş yukarı zordur , biraz geç saate kalmışınız , selametle.
-
Tayo-Mar bugün saat 11 itibariyle Gökova'dan avara oldu. Selametle.
Hadi bakalım, kolay gelsin..
Selametle..
-
Reisler, herşey kolayınıza olsun selametle inşallah...
-
Hayırlı yolculuklar.
-
Efendim teşekkürler.. toplam 60 saatte gökova dan çıkıp Ayvalik setur marina ya bağlandık. Dün rüya takımı bildiğiniz kabus gördü. :) Bülente söyliycem şu deniz hülyası muhabbetini düzeltsin. Hep hülya olmuyor. Dün geceki gibi kabuslar da varmış.
Rüya takımı dün akşam Reisi Mustafa Abiyi aradı ve O nun tavsiyesi ile babakaleyi dönmedi. Zaten Mustafa abi önermeseydi Ahmet'i Setur'a döndürmek mümkün olmayacaktı.
Geliyor efendim tekmili birden..
-
60 saatte Gökova Ayvalık. Bravo
BALIM SY
-
60 saatte Gökova Ayvalık. Bravo
BALIM SY
Turgutreis, Doğanbey, Sığacık ve Çeşme'de durduk. Bu süreler de içinde .Aslında seyir 48 saat falan sürdü.
-
Yukarı tırmanırken uygun hava çok önemli. Efendim, tırmanışın en heyecanlı günü 21 Ağustos oldu. Ancak seyir öncesi rüya takımı -1 olarak önemli bir karar aldım ve önerdim. Diğer dostlar da uygun buldular.
Malum 23 Ağustos ile ilgili olarak Akın reis uyarmış, öncesinde tırmanışın bitmesini önermişti. Önden hava yok gibi duruyordu ancak hiç öyle olmadı. Gece seyri yapabiliyor olmak açıkçası böyle durumlarda önem kazanıyor.
Sözün özü gece gündüz seyir yapılacak. Diğer arkadaşlarım birçok konuda benden deneyimli. Ancak Tayo Mar ile ciddi seyir yapmışlığım var ve teknemi benim kadar kimse bilemez.
Duyduğum uzun seyir hikayelerinde hep bir gerginlik yaşanmış. Uzun seyir , sert hava insanların moralini bozuyor ve daha sinirli olunuyor. O yüzden dostlara seyre çıkmadan şöyle bir öneride bulundum.
Arkadaşlar , tekne transfer etmiyoruz. Benim eylül başına kadar vaktim var. Sizler ile seyir yapmak istediğim için davet ettim. Seyir uzayabilir, Malum Tayo Mar küçük, sıkılabilirsiniz. Seyirin her anında ayrılabilirsiniz. Hiç sıkıntı yok. Ayrıca ben ne dersem o olur tekne benim gibi bir tavrım da olmayacak. Her önemli kararı ortaklaşa alacağız. Karar oy birliği ile alınacak.
Hepimiz bu görüşümü uygun buluyoruz. Vardiya düzeni kuruluyor. Zaten iki yatak var. Bu kararın ne derece önemli olduğunu 21 Ağustos seyri bize gösterdi.
Sail Master Burak , ben ve Ahmet serdümen olarak görev alacağız. Reis ise Taşözde geziyor. 😀
21 Ağustos günü sabah dokuz sularında Çeşme marinadan avara oluyoruz. Gece inanılmaz güzellikte bir seyir yaptık. Bu ayrıca anlatılacak. Gece vardiyasında Burak ve ben vardık. Gündüz Ahmet ile devam ediyoruz. Benim oturduğum yerde uyuklama yeteneğim olduğundan Ahmet kontrolünde Çeşme boğazında seyir halindeyiz. Bir saatlik kısa ama derin bir uyku beni kendime getiriyor.
Hava raporlarını inceliyorum. Poseidon fovorim, sonrasında bizim Meteoroloji. Sanki rüzgar bu poseidon a bakıp öyle esiyor. O kadar dakik yani. Sakız Midilli arasında poyraz, iki ada arasından dönüp, batılı esiyor. Hedef Çanakkale olduğundan, mazot stoğumuzun yetmesi için bu yirmibeş mili yelken ile geçmemeiz gerek. O yüzden batılı rüzgar önemli. Burada böyle bir rüzgar estiği sadece poseidon da gözüküyor. Bu rüzgarı bana Tümay söylemişit ve giderken de çok yararlandım.
Ancak beklenen rüzgar saat üç gibi çıkıyor. Biz motor seyri ile zaten ve mecburen yoku yarılamışız. O sırada Burak uyandı. sakızın doğu ucundan, Midillinin doğu ucunna pupa seyri yapmaya başladık. Benim ana yelken açtıktan sonra çalışmıyor diye kapattığım trinket ve floğu Burak öyle bir trimledi ki, bize ilave bir mil kazandırdı bu yelkenler.
Özellikle dahiyane bir ana yelken trimi ile hızımız beş knot civarında. Motor kapalı , keyfimiz yerinde. Ne yazık ki bu keyif kısa sürüyor ve rüzgar bir anda kalıyor. Bu arada ileride " kule " ler gözükmeye başladı. Bunlar en sevimsiz beyaz bulutlar. Sanki bir bacadan yükseliyor gibi tütmüşer resmen. Uçları doğuya doğru tüylenmiş. Belli bu rüzgar aşağı inecek. Hava raporlarını tekrar kontrol ediyorum. Değişmişler. Hava , sanki 23 ünde esecek hava ile birleşmş gibi. Sabah saat 06 ya kadar Çanakkale boğazına girmemiz, en azından bozcaadayı bordalamamız gerek. Sıcak basıyor. Serinlemek için kısa bir yüzme molasından sonra yola devam ediyoruz. Mitillini ye kadar hava sakin, deniz neredeyse dümdüz. Mitillini ye yaklaşırken önce solugan , sonra dalga başlıyor. On dakika sanra da kafadan esen rüzgar. Güya hava raporlarına göre sakin olması gereken bu bölge kısa sürede ciddi bir rüzgar ve dalgaya maruz kalıyor. Biz etkilenmemek için iyice Midilli ye yakın geçiyoruz. Bu bölge herkesin çekindiği bir alan çünkü bir sürü balıkçı ağı var.
Ahmet in yazdığı balıkçı ağları konu başlığını okumadan buradan geçmeyin ya da benim gibi yapın yanınıza Ahmet 'i alın. :) Ahmet, ağları tanıdığından salom yapa yapa nereden geçilmesi gerekiyor ise oradan geçiyor. Dalga artınca , tirinketi çalıştırmak için sancak yönünda kafayı açıyoruz. Burak trinketi basıyor. Çalışan yelken teknenin pruvasını bastığından rahatız. Artık o kadar sallanmıyoruz.
Ben bu arada yemeği hazırlıyorum. Hava kararmadan yemeğimizi yesek iyi olacak. Doyunca keyfimiz tekrar yerine geliyor. İleride kuleler artık devasa bir bulut kütlesi halinde. Artık gelen havayı görmek için hava tahmin raporlarına bakmaya gerek yok.
Ayvalık açıklarına geldiğimizde aynı şekilde seyir yapıyoruz. Bir saatsonra müsellim kanalına girilecek. Burada daha önce de Ahmet ile gece seyri yaptık. O yüzden rahatım. Dalganın durumuna göre Behramkale kaçış limanımız. Sonrasında babakale.
İleride gördüğümüz bulutlar, artık coşmuş akıyorlar. Havaraporunu tekrar bakıyorum. Değişiklik yok. Ancak çuvalladılar belli.
Belli ki Babakale de kalmak zorunda kalacağız. Zello dan Hasan abi ve reisimiz Mustafa abi ile konuşuyoruz. hasan abi hava raporlarını yolluyor profesyonel bir siteden. Babakale , Çanakkale arası uçuyor.
Bu durumda Babakale de kalmak bizim için sıkıntı. Ulaşım ve ikmal açısından rahat bir yere ihtiyacımız var. Mustafa abiye Ayvalığa dönmek istediğimi söylüyorum. Hem ikmal yaparız,hem Ayvalıkta eğer seyiri sonlandırırsak, dostların ulaşımları için çok daha kolay ve rahat bir nokta.
Mustafa abi daha doğru olacağını , Hasan abi ise bu durumda bordadan yüksek dalga alacağımız konusunda bizi uyarıyor. Her iki reis te önerilerini iletip kararı bize bırakıyorlar.
Bu konuşmaları ben kamaradan yaptım. Ahmet serdümen, Burak tek yelkenimiz olan trinketi kumanda ediyor. Bundan sonraki yeni ilave görevi ise gelen üçlemeleri haber vermek oluyor..
- dalgaaa.. İskele borda da ..
-dalgaaaa yok artık bu ne yaaa..
Ekibe dönüp, Mustafa ve Hasan reislerin görüşlerini iletiyorum. Baştan söylediğim gibi ortak karar alınacak. Gerçi şimdi itiraf edeyim biraz hile yaptım. Ahmet ile çok seyir yaptık. Ahmet dönmek istemeyebilir. Hasan ve Mustafa reislerin görüşünü aktarıyorum. Sadece son cümleyi değiştiriyorum.
- Ahmet, Mustafa abi Ayvalığa dönsün Ahmet zorlamasın dedi.
Mustafa abinin denizciliği ile Karadeniz de tanışmış olan Burak ta kararı uygun buluyor.
Biliyordum ki Ahmet , Mustafa abinin sözünden çıkmaz.
Ancak Hasan abinin de yorumu doğru. Midilli önlerinden Ayvalık kanalına döneceğiz ve dalgalar iskele bordadan gelecek. Üstelik kanal girişi havaya çok açık. Daha aşağıda çıplak ada arasından girebiliriz. Hem daha kısa , hem de adanın gölgesinden kanala daha rahat ulaşabiliriz. Ancak kanal dar gözüküyor. Hava karardı ay yok, bulutlu ,zifiri karanlık bir gece.
Tekrar zello da Mustafa abiye çıplak ada arkasından kanala dolanalım mı diye soruyorum.Derinlik açısından her iki yerden de kanala yanaşabileceğimizi öğreniyorum.
Mustafa abi pilot kitap gibi adamsın be..
Ancak bu rotanın bir dezavantajı var . Dalgalar tamamiyle iskele bordadan gelecek. Ve biz o rotayı seçiyoruz.
Size hava şöyleydi ya da böyleydi diyecek değilim. Hava ne kadar sertti başka bir kriter ile anlatacağım.
Dönmeden önce Ahmet can yeleklerini istiyor. !!!
Ben kamara da rota veriyorum. BUrak gelen dalgayı haber veriyor, Şimdi diyeceksiniz ki dalga görünmüyor mu? o karanlıkta sadece iki üç metreden farkedilebiliyor.. Ahmet , tuttuğu kerterize bakarak seyir yaptığından, her dalga da rotayı en az otuz derece değiştirdiğinden yeniden kerterize dönmek ve üstelik dalga üzerinden " zıplamak " gerekiyor. O yüzden dalga haberciliği önemli.. Ben de navionics ten ahmet doğru rotasına dönmüşmü kontrol edip, rapor ediyorum.
Bu zıplamak ifadesini de ben buldum. Ayrıca anlatacağım. Hesap edemediğimiz tek şey çıplak adanın sığlığı oldu. Çıplak adaya girerken dalgalar kırılmaya başladı ve " zıplamak " mümkün olamadı.
Ahmet'in deyimi ile dalgalar " tekneye çöktü" , yani Tayo Mar 'ın üstüne kırılmaya başladı. Burada bizi güldüren bir anıda paylaşayım.
Burak , teknede havuzluğun ıslak olmasını sevmiyor. Ahmet ise kova ile denizden su çekip havuzluğu yıkadığından tatlı tatlı atışıp duruyorlar.
Burak itiraz ediyor. Ahmet , bu Tayo Mar, havuzluğu her daim ıslak olur diye takılıyor. Basıyor suyu.
Midilliye giderken hava sıcaktı ve dalga da olmayınca , Burak şükür kuru kuru gidiyoruz dedi. Demese iyiymiş.
Dalga haberciliği dolayısı ile ilk dalga Tayo Mar ile eş zamanl Burağın üzerinde patlıyor. :)
Dalglar öyle bir hal alıyor ki, kamaraya dolma riski var. Patlamış dalga sonrası , Burak nispeten iyi durumda olan bana sesleniyor.
- kamara kapağını kapatsak mı..? Orası ıslanmasın bari. :)
Tayo Mar da her türlü konfor var arkadaşlar diyor ve termostan sıcak çay dolduruyorum. O havada kaç yudum aldılar bilemiyorum ama bana farketmez ben doldurdum ve verdim.
En nihayet çıplak ada saçağına giriyoruz. Zaten burası demir yeri aynı zamanda. Kanala giremez isek burada demirleyeceğiz. Sakin deniz bizi kendimize getiriyor. İstemeye istemeye kanala doğru ilerliyoruz.
Kanala girmek ayrı dert. Çünkü bu seferde dalgalar tam pupadan gelecek ve aykırılayacağız. Eh buraya kadar geldik , kanlı da geçeriz diye düşünüyoruz.
-
Sevgili Ahmet reisin tekne yıkama gibi eskiden kalma bir takıntısı var.Havuzluk güverte kurudu mu limandaysak hortumla seferdeysek kova ile basıyor suyu .
Bir iki kere abi temiz heryer neden ıslatıyorsun kupkuru yeri minder yok 24 saat tahtanın üstünde oturuyoruz bari kuru kalsın dediğimde yok yok temiz olsun deyip basıyor suyu baktım olmayacak Ahmet reisim yok balık yağı burada ıslatma şu havuzluğu dedim.Nedese beğenirsiniz balığı attınmı başa kadar durmadan kayacak.Sonrasında Ahmet ile aramızdaki şakalaşma şöyle oldu 2 gün boyunca Ahmet sen artık balıkçı değilsin biliyorsun değilmi.😀
Bu arada Tayomarda iki yatak olduğu külliyen yalan Ersin bisiklet almış yatağın birinin üstüne yatırmış Tayomar denizaltısında tek yatak denizaltıcılar gibi hiç soğumadan birimiz yattık birimiz kalktık.
Şaka bir yana çok güzel bir seyirdi. Teşekkürler Ersin Teşekkürler Ahmet.
-
Şimdi efendim bu yere göre sığdıramadığımız omurga salmanın böyle yüksek havalarda ve dalga bordadan gelirken yaşattığı önemli bir probleme gelelim.
Sanırm geçen yıl, salma konusu Geko da tartışılırken Orhan Barut , meşhur Fast Net kazasında tumba olan omurga salma yelkenliden bahsetmiş, sonrasında da bu kazada tumba olan yelkenlilerin özelliklerinden hareketle hazırlanmış bir raporu tercüme etmişti.
O sırada yazılanlara çok bir anlam verememiştim. Ancak son seyir sonrası omurga salma bir teknenin nasıl tumba olabileceğini gözlerimle görünce , bu kazanın nasıl olabildiği üzerinde fikir yürütebilecek hale geldim.
Yukarıda bahsettiğim dalgalar üzerinde zıplamaktan bahsediyorum. Aslında sekme desek belki daha doğru olacak.
Omurga salma bir teknede her durumda en güvenli dalga karşılama yöntemi baş omuzluklar. Bu biliniyor. Hele bir de rüzgar varsa ön yelkenlerinizi biraz açarsanız tekne son derece stabil bir şekilde yol alıyor.
Pupa seyrinde de tekne aykırılıyor , yani dalga tekneyi kendi doğrultusunda çeviriyor. Siz tekrar toparlıyabiliyorsunuz ama. Şu meşhur sörfe kalkmak olayı yani. Tekne aykırılasa da dalga teknenin altından yuvarlanıp geçiyor. Yine sıkıntı yok.
Ancak bordadan geldiğinde , eğer anlatacağım şekilde bir dümen tutmaz iseniz , galga teknenin altından yuvarlanamıyor omurga salmadan dolayı. Bu durumda tekne dalganın üzerine çıkamıyor ve içinde kalıyor. İşte tumba tehlikesi tam da bu durumda oetaya çıkıyor.
Bu durumda tek çözüm, dalgaya tırmanmak ve en tepe noktasında ani bir dümen hareketi ile teknenin kıçını dalgaya dönerek , dalganın teknenin altından yuvarlanmasını sağlamak. Bu süreçte teknenizin hızı da dalga hızı ile uyumlu olmalı. Bu şekilde dalgalar arasında sekerek, dalganın size olan etkisini azaltıyor ve tumba tehlikesini önlemiş oluyorsunuz.
Gelelim Buraktan öğrendiğim önemli bir pupa seyri yelken trim detayına. Nasıl orsa seyrinde direk tepesindeki rüzgar okunun arkasındaki V içine girmiyorsak, pupa seyrinde de aynısı yapılmalı. Yani iğnecik seyri yapacağım diye uğraşmayacaksınız. Bu eumda torlu bırakacağınız tüm ön yelkenler de çalışıyor olacak. Üstelik bu seyir pupa seyrinden daha da hızlı bir seyir.
-
Anca yetiştim ama hepsini okudum şimdi.
Çok güzel bir deneyim yaşamışsın(nız), pek hoşuma gitti.
Deprem deneyimi de bonus olmuş. Geçmiş olsun.
Selametle.
-
Problem şu ki daha bitmedi.. :) daha en çok korktuğum marmara etabı var..
-
Problem şu ki daha bitmedi.. :) daha en çok korktuğum marmara etabı var..
Çok kısa yazıyorsun, biraz detaylara gir istersen. Mesela mutfaktan hiç bahsetmiyorsun, günde beş öğün yediğimiz yemeklerden. Hepimiz kilo aldık arkadaş.
-
O yemekler ben uyurken yenmiş hep. Bana iki kere ekmek arası kavurma verdiler okadar.Birde Ahmet reis günlük tur teknesinden balık,tavuk ızgara aldı gayet güzeldi.
Tur teknesiyle Ahmetin diyoloğu borcumuz ne kadar ? Ne verirsen ver abi. Kardeşim söyle birşey. 5 kişiyiz birer sigara parası ver yeter abi. Tamam al şu yüz lirayı 50 lirasını geri getir.
30 dakika sonra Ahmet hala gelmedi para üstü. Ersin sen unut o parayı .Ben gelmez o para üstü seslen iste .1 saat sonra Gulet demir almaya başladı Ahmet hala umutlu paranın geleceğinden bakıyor gulete.Ersin bari çöpleri verseydik.Gulet ayrılıyor ortada tek bir adam yok.Kadınlar kızlar göbek atarak gidiyorlar .
Ahmet o para helal değil valla .Ersin bitti valla o gulet sezonu çıkarmaz Ahmetin ahını aldı. Ben batar o gulet. Hep beraber gülüyoruz.
-
O yemekler ben uyurken yenmiş hep. Bana iki kere ekmek arası kavurma verdiler okadar.Birde Ahmet reis günlük tur teknesinden balık,tavuk ızgara aldı gayet güzeldi.
Hep yemek saatlerinde uyursan öyle olur işte. Evet kardeşim ya , hep ağır sofraları sen uyurken kurduk. Menü sana uygun değilse uyandırmadık bile. Yanarım yanarım durduğumuz yerdeki restaurant seçimlerimize yanarım.
Çıkan sonuç : Demek ki turistik yerlerde dışarıda yemek yememek lazım.
Tur teknesiyle Ahmetin diyoloğu borcumuz ne kadar ? Ne verirsen ver abi. Kardeşim söyle birşey. 5 kişiyiz birer sigara parası ver yeter abi. Tamam al şu yüz lirayı 50 lirasını geri getir.
30 dakika sonra Ahmet hala gelmedi para üstü. Ersin sen unut o parayı .Ben gelmez o para üstü seslen iste .1 saat sonra Gulet demir almaya başladı Ahmet hala umutlu paranın geleceğinden bakıyor gulete.Ersin bari çöpleri verseydik.Gulet ayrılıyor ortada tek bir adam yok.Kadınlar kızlar göbek atarak gidiyorlar .
Ahmet o para helal değil valla .Ersin bitti valla o gulet sezonu çıkarmaz Ahmetin ahını aldı. Ben batar o gulet. Hep beraber gülüyoruz.
Ne bileyim güneydeki emekçiler bizim gibi değiller demek ki. Bizde olsa para bile almazdık. Adama özellikle sormuştum bir kişi yemek ve içecekler dahil günlük 50 lira demişti. Bari giderken helal et deselerdi en azından. Tek tesellimiz altı kişilik yemek göndermişler, artanların hepsini göndermişler işte. Bilseydik tekneye çıkar masada oturup en azından servis edilerek yerdik valla. Neyse bu da bana ders olsun.
-
Burak , domates, peynir, zeytin, yumurta yemiyor. Bunların içerisinde olduğu herhangi bir gıdaya da allerjisi var. Kokusu bile rahatsız ediyor. O nu , kuruvasan ve badem ezmeli çörek ile idare ettik.Bir de kahve. Hem de her türlüsünden, soğuk, sıcak.. Sadece kahve versen yetiyor adama zaten.
Kavurma hayatımızı kurtardı. Özellikle çedar peynirlisini soğanlı ekmek ile sandwich yapıp yedik. Her gün yerim valla, çok iyiydi
-
Reisler ,
okurken çok eğlendim ve güldüm :) , neşeniz keyiniz daim olsun C:-)
-
Burak , domates, peynir, zeytin, yumurta yemiyor. Bunların içerisinde olduğu herhangi bir gıdaya da allerjisi var. Kokusu bile rahatsız ediyor.
Çok zor yahu.
Benim oğlum da domates, zeytin ve yumurta yemez. Kokusu geliyorsa sofraya bile oturmaz.
-
Tıp çözüm bulamadı tadını bile bilmiyorum hiçbirisinin.Eskiden bende sofraya oturamazdım.Yumurta dışında artık oturabiliyorum.
Kimseye anlatamıyorsun nedenini bilmediğin bir şeyi baktım olmuyor alerjim var aman yemeğimde olmasın diyorum dışarıda yerken.
-
Bir şekilde gidiyorsun işte.. Hele hele yelken açtıysan, öyle çok yormayacak bir rüzgar da varsa.. Güneş yakmaya başlamış. Uzun seyrin ilk günlerinde , hemen koruma faktörlü en pahalısından aldığın güneş kremlerini sürünüyorsun.
Aradan bir hafta geçtiğinde , sürekli elinin altında olan bu krem ve benzeri modern her şey , sana çapariz vermeye başlamış, bir güzel bronzlaşmışsın, ilk sıcağa alışık olmayan derin soyulmuş gitmiş. Yepyeni güneşe dayanıklı bir cilt yerini almış, bir bakmışsın ki hava öyle sıcak ta gelmiyor artık.
Yol aldıkça , koskoca şehirler yerini küçük kasabalara , kasablar tek tük binalara sonra bir bakmışsın kara da kalmamış.
Önce serinlemek için sonrasında saatlerce suda kalmışsın, bir bakmışsın ki aburcubur da yemiyorsun artık. Sadece acıktıkça..hayatındaki en önemli problem demir atmak olmuş.
Gittiğin koyda demir atacak yer var mı, kıçtan kara mı olacaksın bu.. Bu kadar..
Önceleri telefonda hava raporu siteleri elinden düşmezken , şimdi bulutlardan gelen havayı da okumayı öğrenmişsin. En az altı saatlik tahmin yapabiliyorsun. Ufuk önünde , onu kesen binalar yollar dağlar tepeler de yok çünkü..
Görüş mesafen nereden baksan on mil..
Bir süre sonra saat maat da hak getire.. Güneş battı ay doğacak, ay batıyor, çoban yıldızı yükseldi, güneş doğacak .. Zaman ölçütün bu oluveriyor işte..
Bir bakmışsın günleri unutmuşsun. Kaç gündür o limanda ya da koyda olduğunu unutursun inan bana.. Çarşamba mı geldiydik..? Bu gün günlerden neydi sahi..?
Sabah güneşle uyanırsın, akşam ay doğarken sızarsın güvertede. Gün nasıl geçti anlamazsın.. Kendi rutininde bir sürü iş yapmışsındır .. Hayret hiçbirşey yapmadan da yorulur mu insan?
Yılların yorgunluğudur o , geç farkedersin. Sızıp kaldıysan güvertede bir iki birşey içip, sabah uyandığında biraz üşümüş ve tutulmuşsa kemikler, eh yaşlılık ta var artık.. O sabah güneşi nasıl da tatlı tatlı ısıtır seni.
Gerinirsin, güneş çam ağaçlarının arkasından yavaş yavaş yükselirken, o zümrüt rengi gıcır gıcır suya bırakırsın kendini. Sodalı gibi sudaki kabarcıkar okşar tenini, bir daha bir daha elinle kabarcıklar yapıp, beklersin sarsınlar seni.
bağırsın gelir tek başına yüzdüğün koyda.. Bağırırsında .. Hiç bağırmayı denediniz mi..?
Konuşmaktan bağırmayı unuttuğunuzu farkedersiniz. Bağıran binlerce yıl önceki hayvandan başkası değildir üstelik. Hele bunu bir de akşam olurken denemişseniz..
İnsanın aslında ne derece korkunç olduğunu da anlarsınız. Önce , stres atmak için bağırdım sanırsınız. Sonra bağırmak hoşunuza gider. Sesiniz koyda çınlar geri gelir. Kendi hayvan sesinizden korkarsınız emin olun. Kedi miyavlaması, köpek havlaması gibi benzer bir insan çığlığı olduğunu da farkeder şaşırırsınız.
Sonra neden bağırdığınızı hissedersiniz. Anlarsınız demedim bakın özellikle . Bağıran siz değil binlerce yıl önce soyundan geldiğiniz , doğada yaşayan hayvansı atalarınızdır. Ben bu gece bu koydayım. Ben buradayım.! Bana ilişmeyin ,! burası benim bölgem. !
Çok tuhaf birşey olur o anda.. Daha önce hiç duymadığınız başka hayvanların , kuşların sesi gelir siz bağırdıkça. Onlar çıkardığınız sesi bilirler ..
Artık yarattığınız o sanal, saçma dünyanızda olmadığınızı hissedersiniz. Artık vücüdünuz sanki başka bir hormon salgılıyordur. Gece zifiri karanlıkta da görebildiğinizi, kıyıdan gelen küçük bir çıtırtı ya da denizdeki hafif bir çırpıntıyı bile rahatlıkla duyduğunuzu görürsünüz. Kendinizi daha zinde, daha güçlü, daha cesur hissedersiniz de şaşırırsınız.
Sonra bir gece seyir ederken ilk defa görürsünüz o nu.. Gecenin karanlığında binlerce denizin gözü yanıp söner öylece. Üstünde yüzdüğünüzün canlı olduğunu , sizi kavrayıp tuttuğunu hissediverirsiniz.
İşte o an geldi mi bırakın kendinizi.. Sonra bir daha hiç denizden korkmadığınızı farkedeceksiniz çünkü..
Ama en önemlisi , kendi yarattığınız sanal dünyayı terkedebilirseniz , bu dünyada size verilenlere ihtiyacınız olmadığını, ihtiyacınız olanların size çok önceden zaten verildiğini göreceksiniz. Yeteri kadar ama.. İhtiyacınız kadar..
Budur .. Bu kadardır..
-
Süper.
Eline sağlık.
Hani konuşmuştuk yalnızlığı ve demiştim hiç yalnız hissetmem doğada diye. Belki daha iyi anlamışsındır beni. Bunu bir kaç gece yerine uzun bir zaman dilimi olarak düşün.
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı hisler bunlar. Anlatabilmek çok zor.
-
Vay, vayyyy
Ersin devrem sen bu yazı işini sürekli geliştiriyorsun sanki😊
Böyle devam hocam ( bu hocam lakırdısı eski günlerin hatırına, zaten yaşlılıktan da bahsetmişsin)
-
Olmuşsun sen. Az daha,tamam sonra.
-
Olmuşsun sen. Az daha,tamam sonra.
Pazartesi akşamki havadan sonra böyle oldu.
-
Son yazın gerçekten müthiş olmuş.Ellerine sağlık.
Bu yazıyı herhangi bir yerde yazarını bilmeden okusaydım,kesin Azra Erhat yazmış derdim. O derece yani.Yazdıkça güçleniyorsun sanki.
Devam lütfen.
-
Efendim teşekkür ediyorum.. Tayo Mar, cuma sabahı bir aksilik olmaz ise , Ayvalık tan avara olacak. Asos ve Babakale istikametinde devam edecek. Muhtemel keyifli bir yelken seyri yapacak.
Akiamı babakale de kalacak. Sabah erken avara olup, orhan abilik yapacak ve bozcaada güneyindeki koyları araştıracak. Bakacak bakalım beleş kalacak koy var mı? var sa tüm Heyamola forumuna ilan edilecek.
Sonra , Cumartesi akşamı, Morto koyu, yetişebilirse Çanakkale ye yürüyecek.. Pazar günü Çanakkale geçişi var..
Biraz ağırdan alacak çünkü her seferinde Marmara da dayak yemekten bıktı. pazartesi lodos veriyor hava tahminleri , lodosu yakalayıp, marmara adası, asmalı, ve tirilye üzerinden esenköy küçükyalı rotasını takip edecek..
Tirilye den Rojdanın siparişleri tedarik edilecek, zeytin, zeytinyağı tedarik edecek. Palamut başlamışsa çingene palamudu yiyecek..
Bakalım evdeki hesap çarşıya uyacak mı.. ?
-
Çanakkale Boğazı ,Marmara adası ve Kapıdağ yarıması arasına dikkat edersin , bazen orası karıştırıyor tahminleri . C:-)
Selametle Ersin reisim.
-
Selametle...
-
Ve efendim 3 Eylül itibarı ile Tayo Mar, Küçükyalı barınağına bağlandı. Son gün, Bülentvari bir seyir ile , Şarköy'den çıkıp, hiç durmaksızın Küçükyalı 'ya bağlandım.
Bu yıl, Marmara geçiçi daha rahat oldu. Nedeni akıntılar. Akıntıları kullanmak hem Çanakkale boğazında , hem de Marmara denizinde ciddi avantaj sağlıyor.
Bu yıl Çanakkale tırmanışı zor geçti. Ancak boğaz giriinde Anadolu yakasındaki geniş koydan takip ettiğinizde , akıntı sizi hiç etkilemiyor. Bu neredeyse Çanakkale ye dört mil klana kadar böyle. Bu dör milde biraz zorlanıyorsunuz o kadar. Sonrasında ise , Çanakkale marinadan çıkıp, verevine yani çapraz bir seyir ile Avrupa yakasına geçiyorsunuz. Avrupa yakasında , eğer sığlıklara dikkat ederseniz mümkün olduğunca sahile yakın geçip, burada da ters akıntılardan yararlanarak hızlıca yukarı tırmanmak mümkün.
Bu sefer , çıkışta iki büyük yelkenliye denk geldim. Her ikisi de boğazın ortasından tırmanmaya çalışıyordu. Şaka gibi.. Yahu insan biraz araştırır. İkisi de büyük ve belli motorları güçlü teknelerdi.
Ben , hem kıyıdaki ters akıntılar hem de yelken desteği ile geriden gelip, her iksini de geçince , beni takip etmeye başladılar..
Ama en bombası , Tekşrdağ körfezi.. Sadece iki ya da üç mil içeri girince , hem çok kolayına bir rüzgar, hem de boğazın ters akıntısını yakalıyorsunuz. Burada Tayo Mar coşuyor. Geçen sene hava daha rüzgarlıydı ve 7,5 knot hız görmüştüm. Bu sene de hem keyifli bir yelken , hem de sürat ile Marmara Ereğlisine varıyorum.
Benzer bir akıntı Silivri körfezimde de var ama , Tekşrdağ gibi değil. Olsun en azından karşı akıntı ile boğuşmuyor insan. Büyğkçekmece önleride ise mükkemmel bir akıntı ile iki saat boyunca 6,5- 7 knot arasında bir seyir hızı yakaladım..
Akıntılar önemli yani.. Uzun seyirlerde ciddi avantaj sağlıyor.
Gelelim meşhur çapa yazısına..
Efendim , Ayvalığa Kamil Koç ile gittim. Gece 00.45 Aracı ile. Bayram yüzünden zaten geç kalktı. Yolda otobüs bozuldu ve yedek araç bekledik, şu bu derken hem uyuyamadım, hem de bu gecikme yüzünden, Sabah dokuz gibi avara olacağım yerde saat 13 .00 civarında avara oldum. Ayvalığın dar çıkışı filan derken, Egenin klasik öğleden sonra esintisine yakalanmış oldum. Müsellim kanalında ciddi rüzgar ve dalga ile karşılaştım. Midillinin her iki ucunda, yani Babakale ile molivos arası ve Sakız ile Polimari arasında mutlaka batılı rüzgar oluyor. Bu rüzgarı bilerek rota yapmak çok önemli. Bu rüzgar, hem keyifli bir yelken seyri imkanı veriyor , hem de tekneyi baıyor ve dalgaların etkisi azalıyor.
İlginçtir, Babakaleye yaklaştıkça da sanki civarna gibi bir rüzgar bu sefer kuzeyli olarak esiyor. Yine kıyıya iyice yaklaşırsanız, rüzgar sertliyor iyice ama dalga olmadığından çok keyifli yelken yapılıyor. Kaç esiyordu bilmiyorum ama, dalgaların üserinden uçuşan damlalar hayli ıslatmıştı beni.
Yani , Babakale'ye gelirken zaten yorgundum. Bu barınağı hiç sevmedim. Bir çevre koruma teknesina aborda oldum. Zellodan Mustafa abi ve Ahmet ile konuştuk. Bir iki saat uyuyup, gece seyri ile sabaha karşı Çanakkale boğazı girişine geleceğim.
Bir iki saat anca uyuyabildim. Gece yarısı avara oldum. Hava sakin, gündüzün soluganları var sadece. Bozcaada açıklarında hepten solugan da kalmadı. Ayna gibi suda motor seyri ile Çanakklae boğazı.
Saat 10 gibi Çanakkale ye geldim. İkmal yapıp, öğlen 12 gibi avara oldum. akşamüstü Çardak önlerine düştüm. Boğazda hava sert, yelken , motor kıyı kıyı tırmandım ama artık yorgunluk emareleri de başladı.
Çardakta bir iki saat uyabilirm hem hava iyice kalacak ay doğunca , Ay saat 19.30 gibi doğuyor. Gece seyri ile Şarköye gideceğim.
Gemilerin arasından koya dönüyorum. İyi gemi trafiği var. Koya girip, demir atacağım. Off nasıl da tatlı bir uyku basmış. Demiri atar Atmaz akşamüstü güneşinde , güverteye serilip uyuyacağım.
Demiri üç metreye attım. Nereden mi biliyorum.. He he .. İskandil yaptıydım.. Oradan biliyorum. İskandilin hikayesi ayrı.. Şimdi demiri yazıyoruz..
Çapayı attım.. Teknenin rüzgar üsütne dönmesi lazım.. Yok.. Demir tutmadı.. Şaka gibi ve mümkün değil. Sert rüzgar ile Tayo mar kayıyor koy çıkışına doğru. Demiri yeniden atmaya karar veriyorum.. Zinciri sarıyorum ırgatla, rahat rahat çekiyor. Çok sermişim zinciri diye düşünürken, bir de ne göreyim. Zincir bitti. Demri yok. !!
Demiri zincire bağlayan fırdöndülü kilit çözülmüş meğer. Demir kalmış orada.
Off.. İş çıktı yine .. Neyse , nereye attım biliyorum. Zateten üç metre. Dalıp çıkaracağım.. Tayo Mar 'ı yüzme salı var oraya bağlıyorum. Şnorkel palet, cup denize,.
Burası bir lagünün ağızı. Su temiz ama çok bulanık. Bir saat demiri arıyorum.. Yok ki yok.. Demek ki taradı bira ya da iyice yosuna gömüldü. Görünmüyor..
Çıkıyorum sudan. Hem üşüdüm ,hem iyice yoruldum. Sinirim bozuluyor. Dedim ya uzun seyirlerde insan bu tür ekipma. İle duygusal bir bağ kuruyor.
Farkediyorum ki bu admiralti , galvanizli demir benim için bir sigorta imiş. Bilinçaltımdan bu demir sayesinde zor denizlerde , kaçış limanlarında kalmamı sağlayacak yegane şey diyedüşünmüşüm her halde.
Mantıklı düşünürsek, demir yok demek, koyda kalamamak demek. Zaten yorgundum, bir de dalınca hem üşüdüm hem daha da yoruldum. Üstelik demir de gitti. Koyda kalamam. Bu yorgunlukla yola devam etmem gerek.
Nerede yedek çapa diyeceksiniz değil mi? Bekleyin biraz .. Çıkarıyorum işte..
50 feet tekne mi bu.. Dört yedek demiri olsun.
Yedek demiri çıkarıyorum. Çok büyük olmayan şemsiye bir demir bu, Halat bağlayıp, atmayı deniyorum. Tutmuyor. Aslında zincirin ucuna bağlayıp atsam tutar. Ama güvenemem Admiralti çapadan sonra.
Daha bri sinirlerim bozuluyor. Demiri kaybetmem nedense inanılmaz bir yanlızlık duygusu yaratıyor bende.
Kararsız kalıyorum.. Denizde en kötü şey kararsızlık bence. Tam o sırada Mustafa abi arıyor. Traccar dan an be an takip ettiler uyumadan hiç , Ahmet ile beraber.
Abi çok kötü bir şey oldu diyorum. Mustaf abinin sesi tedirginleşiyor biraz.
-ne oldu??
-abi demir gitti..
-neydi ki demirin??
-galvanizli admiralti..
-ulan ben de pahalı bir şey gitti zannettim.. Boş ver yenisini alırsın
-ama abii..
Konuşturmuyor Mustafa abi.. Hemen yedek demiri soruyor Ama öyle bir soruyor ki..
Sonuçta demiri kaybetmemden ve çok üzülmemden işkillenmiş belli .. Yedek demirim yokmu acaba diye düşünüyor herhalde. Ses tonu öyle..
Küçük müçük.. Bir yedek demir var. İyi ki var.. Öteki durumda Teknesinde her şeyden ikişer üçer Yedekli olan Mustafa abi için bu kabul edilemez bir hata.. Yedek demirsiz yelkenli mi olur? Bunu öyle bir yüz ifadesi ve öyle sakin bir dil ile ve şaşkınlıkla söyler ki..
Tercümesi şöyle olur. " ne bicim yelkencisin sen be kardeşim.. O kadar yola yedek demirsiz mi çıktın , bu ne tecrübesizlik " demek..
Yani iyki küçük te olsa bir demir vardı. Ama olmasaydı da farketmezdi. Yalandan nefret eden ben , Mustafa abinin gözünde bu duruma düşmektense sektirmeden yalan söylerdim her halde.
Mustafa abinin telefondaki sesi birden ciddileşiyor.
-yanlız daha önemli bir sorun var şimdi..
İşkilleniyorum yine. Mustafa abi sorun var dediyse vardır.
-hayırdır abi??
-yahu sen bir usturmaçaya hayatın anlamını yüklemiş adamsın.
-şimdi demir gitti bilmem ki kaç sayfa yazıcan.. Ben ondan korkuyorum asıl..
Sonra da gevrek gevrek gülmeye başlıyor.. O gülünce ben de gülüyorum. Bir süre sonra kapatıyoeuz telefonu.
Katıla katıla gülmeye devam ediyorum..
Hava kaldı gibi.. Vira Bismillah.. Yürü bakalım Ersin Efendi.. Bu dinlenmek reva değilmiş demekki. İstikamet Şarköy..
koydan çıkıyorum. Kalmamış.. Hava yani.. Bu sefer maise bakmadan vuruyorum karşıya,.
Boğaz çıkışı tam bir cümbüş. Bermuda şeyran üçgeninin başı burası. Şarköy, Marmara adası, Çardak çıkışı. BUrada tüm Marmara sıkışıp kalıyor boğaza girmek için. Bir de gemilerin dalgaları.
Keyfim hala kaçık. Demirin gitmesi moralimi çok bozdu. Dinlenemedim de .. Bunun farkında olarak daha da dikkarli olmam lazım şimdi.
Güneş batıyor.. Bu yorgunlukla gidilecek otuz deniz mili.. üçyüzbin mil gibi geliyor o anda..
Güneşin batması ile birlikte , doğuda bir ışık beliriyor.. Oh be ay doğmuş.. Hem de neredeyse dolunay.. Bayılırm dolunayda seyre..
Bir gün önceden kalmış yarım şişe şarap var. Akşam yemeğinden vaz geçiyorum. Koy da içecektim . Olmadı. Süper bir peynir tabağı hazırlıyorum kendime. Yanında bol ceviz.
Kadehe dolduruyorum şarabı.. Çok yorgunmuşum ne gam.. Bir yudum alıyorum hayat iksiri gibi geliyor.. Oh be .. Dünya varmış..
Çardağa doğru kadehimi kaldırıyorum.
Sıkma canını admiralti.. Sen de Tayo.. Size söz.. Gelip bulacağım seneye seni..
-
Üzüldüm Admiraltiye güzel çapaydı Tayomara yakışıyordu.Vardır bir hikmeti sıkma canını.
Admiralti demir eskiden Lloyd sertifikası olan teknelerin zorunlu ekipmanıymış hala öylemi bilmiyorum ama koyacak yeriniz varsa gerçekten iyi demir.
Kaç kiloydu Ersin buralarda orjinal bir tane bulursam aklımda olsun.
-
Sağol kardeşim.. 15 kg. İdi sanırım. Ancak Tuzla da vardır diye tahmin ediyorum. Bugün yarın gider alırım herhalde..
Bu arada civadrayı da sayarsak, bu seyirde Tayo Mar, ön takımı bırakıp gelmiş oldu.. :)
-
E hadi selametle bitmiş güzel bir seyir.
Paylaştığın içinde ayrıca koca bir teşekkür.
-
Hepimize geçmiş olsun.
Seneye plan ne? Söyle de oralarda olmayalım. ;D
-
Geçmiş olsun diyeceğim ama dilim varmıyor Böke. Dönülen yer kara ve hele İstanbul olunca. Tez zamanda uzun seyirler dileğiyle...
SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Hepimize geçmiş olsun.
Seneye plan ne? Söyle de oralarda olmayalım. ;D
Seneye Tiryaki nin yanına gideyim diyorum.. Voltranı oluştururuz artık.. :)
-
Hepimize geçmiş olsun.
Seneye plan ne? Söyle de oralarda olmayalım. ;D
Seneye Tiryaki nin yanına gideyim diyorum.. Voltranı oluştururuz artık.. :)
Gel gelmesine de seneye Yengeç nerede olur belli değil. Yarın bir görüşmem var. Yolunda giderse Yengeç artık Göcek teknesi olacak. :)
SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
E, haydi hayırlısı..
-
Hepimize geçmiş olsun.
Evet Abi , geçmiş olsun ;D
-
Sevgili Ersin,
Geçmiş olsun.
Bu işin gerçek tadını aldın artık.
Tanrı seni en kısa zamanda karadan kurtarıp denizlere salsın.
-
Efendim , teşekkür ederim. Şimdi işin başkaca keyifli bir yönü başlıyor.
Bu seyirde edindiğim tecrübeler sonrası , Tayo Mar da gördüğüm eksiklikleri tadilatları yapmaya başlayacağım. Sonra bunları kısa seyirlerde deneyeceğm. Yeni sezona kadar yapılacak çooook iş var..hem yeni seyir planları var.. Yeni hayaller..