Heyamola Hey
Havuzluk => Genel => Konuyu başlatan: Erkan Çaylı - 24 Haziran 2017, 13:57:10
-
Bir kedimiz var. Köpekle bahçede yaşıyor. 2 yaşında kısırlaştırılmış erkek. Yürüyüş yaparken evden en fazla 50 m açılıyor, daha sonra huzursuz olup miyavlaya miyavlaya eve dönüyor, biz köpekle devam ediyoruz yürüyüşe.
Geçenlerde tekneye götürmek için arabaya koydum. Evin önünde çok keyifliydik, arabayı çalıştırıp sokaktan çıkınca delirdi hayvan. Mecbur bıraktım, döndü eve.
Bu yazı kısmetse teknede geçirmek istiyorum, kedi de teknede olsa bana arkadaşlık edecek ama bu yaştan sonra tekneye alışma şansı var mı? Kafeste tekneye götürsem bile ilk fırsatta kaçar mı yoksa bir süre sonra tekneyi benimser mi?
-
Erkan Reis merhabalar.
http://heyamolahey.com/seyir-anilari/shima'nin-seyir-defteri/
Kamil Reis bu konuda en taze bilgi kaynağı ...
-
Erkan reis bizim kedi ile bir ay denizlerde dolaştık.Daha dün eve döndük.Bizimki arabada veterinere giderken bile ağlar kusar ve dayanamazdı.Ancak veteriner bize sakinleştirici bir ilaç verdi.Denize çıkmadan 6 gün önce başlayın ve denizde de devam etmek üzere 20 gün devam edin dedi.Aynen uyguladık.İlk günler perişan oldu seyirde hep kustu.Zamanla alıştı önce direğin dibine yatıp seyir boyunca kalkmıyordu.İki hafta sonra havuzluğa çıkıp havuzluk kapısının dibine kıvrılıp seyir boyunca yatmaya devam etti.Bizim yanımızda daha sakin oldu.
Ancak seyir bitip bağlanınca normal kedi oluyor.Dikkat etmediğiniz anda dışarı kaçması veya yan teknelere atlaması an meselesi.Biz hiç boş bırakmadık.Bir de kedi tasması ve bağı var onu da kullanıyoruz.Teknede kedi olayı biraz takip gerektiriyor.Uğraşamam derseniz hiç almayın derim.
-
Teknede kedi olayı biraz takip gerektiriyor.Uğraşamam derseniz hiç almayın derim.
Gayet açıklayıcı oldu Kamil Reis. En iyisi hiç teşebbüs etmemek bu işe. Hem hayvana hem bize eziyet olacak anlaşılan.
Çok teşekkürler
-
Bugün Mia'nın denizde 3.günü. İlk gün sabah yola çıkarken sakinleştirici verdik; heyecanlanmasın diye bir daha ihtiyaç hissettirmedi... teknede basmadık yer bırakmıyor sanırım bu alıştığına işaret... Seyir esnasında motor sesinden biraz tedirgin oluyor baş altında kendisine bir kuytu buldu oraya gidiyor.. Her geçen gün tekneye daha iyi adapte olduğunu düşünüyoruz...
(https://i.hizliresim.com/Ln9b3o.jpg)
SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Bosa ile tanıştık, oynadık.
Kedi İçin İdeal Tekne
Hasan Reisimizin "Tekne ve deniz için ideal köpek” başlığına selam verip konumuza geçelim. 8)
Her şey Kabatepe’de tatil yaparken benim olmadığım bir sırada Ece’nin sosyal medyada bir paylaşımı ile başladı. Teknede Sadun Boro’nun Pupa Yelken’inin bilmem kaçıncı defa okurken tam kedileri Miço ile ilgili bölüme gelmiş ki, arkasından gelen bir sesle irkilip bakınca Miço’nun ruhuyla karşılaşmış gibi benzer bir misafirle göz göze gelmiş. Davetsiz misafiri de hemen fotoğraflamış. O zaman açılan bir kedi sahiplenme konusu, ne kadar uğraşsam da bir türlü kapanmadı.
(https://i.hizliresim.com/Wq9rrL.jpg)
Kedilere karşı en ufak bir sempati duymadığım ve bir evcil hayvanın sorumluluğundan korktuğum için konuyu geçiştirip durdum. Ama içimde bir yerde “Kadının fendi” ile başlayan meşhur söz Türk filmlerindeki gibi yankılanıyordu du du du :)
Geçenlerde bir arkadaşımızın arkadaşı yuva arayan yavru kedilerin bir fotoğrafını bizimle paylaşınca benim de direncim kırıldı. 15 gün önce bir cuma akşamı gidip minik yavrulardan birisini alıp eve getirdik. Şu an sekiz haftalık olan afacana annesi “Bosa” ismini verdi. Yavrucağız ismine de alıştı. Eskiden sokaktan geçen bozacılar gibi ben de Boooosaaa! diye seslenince yüzüme tatlı tatlı bakıyor. Kediyi çok gönüllü almadığım için ilk gece sabaha kadar uyuyamamıştım. “Ben ne yaptım?” diye kendime sorup durdum. Ama bir iki gün içinde bize verdiği huzur ve mutluluk sayesinde aramızda sımsıkı bir bağ oluştu. İyi ki almışız diyorum. Daha önce kedim olmadığı için tutmasını bile doğru düzgün beceremiyordum. İlk günler bizde misafir olan kuzenimiz Güney, kedinin iç sesini taklit edip “Sen tutma birader” diye bana takılınca iki haftadır kendi aramızda keyifli bir espri oldu bu söz. :)
Bundan sonra ailemiz üç kişi. Henüz tekneye gitmedik. Umarız alışmakta zorluk çekmez. Bosa’cık çok cana yakın akıllı bir kedi. Bu hafta sonu Hasan ve Aytül Reislerimizle çok iyi anlaştı. Her ikisi de hayvanlarla o kadar güzel iletişim kuruyorlar ki, Hasan Abi kediyi oynatırken gülmekten gözümüzden yaş geldi.
Sevgili oğlumuz Bosa, ailemize hoşgeldin. Korkma ben tutmayacağım. ;)
(https://i.hizliresim.com/6aq66W.jpg)
Bizimle ilk günü
(https://i.hizliresim.com/zjlEED.jpg)
(https://i.hizliresim.com/Ov9dd5.jpg)
-
Maşallah, galiba teknede kedi durumunu en iyi Kamil Reis biliyor. Benim eşimde köpeğe (8 yaş erkek labrador) arkadaşlık yapsın diye yavru bir kedi bakınıp duruyor, allah selamet versin
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Bir ilave daha, Hülya Leigh’te kitabında anlatmıştı. Atlantik geçişi öncesi kaza ile bir kedi sahibi olmuşlar ve kedi onlara gayet güzel miçoluk yapmış
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Valla alıştıktan sonra kedi teknede dertsiz masa örtüsü.. 2 senedir kedimiz Mia Kri-Kri'ye biz de onunla seyre çok alıştık..
Evdeki tembel yaşamından da bir nebze olsun kurtuluyor, bol bol balıkla besleniyor..
Umarım Bosa da denizdeki hayatınıza çabuk uyum sağlar..
SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Mücahit Reis,
Güzel günleriniz anılarınız olsun beraberce...
Şanslı bir kedi "Bosa"... :)
-
Valla alıştıktan sonra kedi teknede dertsiz masa örtüsü.. 2 senedir kedimiz Mia Kri-Kri'ye biz de onunla seyre çok alıştık..
Evdeki tembel yaşamından da bir nebze olsun kurtuluyor, bol bol balıkla besleniyor..
Umarım Bosa da denizdeki hayatınıza çabuk uyum sağlar..
SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Çok güzel. Çok cesaret verdin teşekkürler. İhtiyacım olduğunda Senden, Kamil Reis’ten ve diğer kedi sever reislerden detaylı bilgi alırım.
Sizin Mia çok şanslı. Usta balıkçılarla birlikte yaşıyor. İşin kötüsü bizim kayıkta balığı da hanım tutuyor. Benim balık tutmama kalırsa Bosa aç kalır. Bu gidişle benim adım,
“Sen tutma birader” olarak tescillenecek galiba. :D
Mücahit Reis,
Güzel günleriniz anılarınız olsun beraberce...
Şanslı bir kedi "Bosa"... :)
Muratcığım çok teşekkürler. Sen de örnek bir hayvan seversin bizim için. Mi Nina bizim puntonun maskotlarından birisi.
Kemal Reisim size de teşekkür ederiz.
-
Mücahit reis, hayırlı olsun. Ben de kızın baskısı yüzünden bir kedi sahiplendim. Evde evcil hayvan alışık olduğum bir şey değil (hala). Hanım pek bir gönülsüz idi. Şimdi bizim kedinin 3. senesi ve en çok seven de hanım. Tüylerini tarama görevi bende. Kum temizliği hanımda.
Besleme işini nasıl yapacağınıza karar verdiniz mi bilmem. Kedi sahibi olmadan önce hazır mamaya karşıydım. Kedisini sahiplendiğimiz kişi mama ile besliyormuş. Evdeki yemek işini ona sordum, yer ama alıştımı yemek yerken size rahat vermez dedi. Gayet makul bir uyarı gibi geldi ve alışık olduğu mamaya devam ettik. Evdeki kalan yemekleri sokaktaki hayvanlar yiyor herkes memnun. Hazır mama olunca yemeklere hiç dokunmuyor. Hazır mama somondan üretilmiş, balık kokusu duyunca meraklanıyor ama henüz verilen balıkları yemedi. Aynı şey tavuk için de geçerli.
Evde girmesini ya da gitmesini istemediğiniz yer var ise net olun. Ya sabır demenin faydası yok. Kedinin en sevmediği şey su, kabahatinin hemen ardından yüzüne doğru bir kaç damla su çiselerseniz o mesajı alıyor. Pekiştirmek için aynı kabahatte ardı ardına su mesajı davranışı kalıcı olarak düzeltiyor. Ola ki şımarıklık yapıp sizi denerse gene aynı usul.
Kısırlaştırma karar vermeniz gereken diğer konu. Kısırlaştıracaksınız şimdiden halledin. Hayvan öğrendikten sonra unutmuyor. Kısırlaştırmanın faydası sadece içgüdülerinin çoşmasına engel olmakta değil, koku bezleri de alındığından evde oraya buraya koku bırakamıyor. Yoksa tabiatı icabı kedi her yere egemenlik ilanı için koku bırakıp duruyor. Bez yoksa hareket var ama koku yok.
Kum seçimi maliyet ve ev konforu açısından önemli. Ben değişik markaları denedim. Fiyat performans açısından en etkin olan “pisipisi” marka olanı. Biz sabun kokulu küçük taneli olanı seçiyoruz. Her bit poşet 10 kg/12 lt . Bir poşeti çiş kutusana tamamen boşaltıp ara ara temizliyoruz. Evde kesinlikle çiş ya da kaka kokusu olmuyor. Bir poşet bize bir ay rahat rahat yetiyor. Bizim buralarda görmedim n11 üzerinden alıyorum. Eve teslim ediyorlar. 2 poşet satıldığı için kargo elemanı evde olup olmadığımı telefonla mutlaka teyid ediyor 
Umarım kedi ile beraberliğiniz keyifli olur.
Selamlar.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Güzel dilekleriniz ve cesaretlendirmeniz için çok teşekkürler. :)
Nuri Reisim,
Çok faydalı bilgiler verdiniz. Çok teşekkürler. Notlarımızı aldık. :)
Bir hafta isimsiz olarak; Kedicik, Oğluşum, Böcük, Boncuk gibi isimlerle seslendikten sonra Bosa ismine karar verdik.
Neden Bosa? Bosa tutmak nasıl teknelerin gerginliğini alıyorsa, bizim Bosa'yı tutmak da bizim gerginliğimizi öyle alıyor. ;)
Umarım çok uzun yıllar bu üç kişilik mürettebat nice güzel seyirler yaparız. :)
-
Teknede kedi olayı biraz takip gerektiriyor.Uğraşamam derseniz hiç almayın derim.
Gayet açıklayıcı oldu Kamil Reis. En iyisi hiç teşebbüs etmemek bu işe. Hem hayvana hem bize eziyet olacak anlaşılan.
Çok teşekkürler
Çok Haklısınız kedileri zapt etmek hemen hemen mümkün değil deniz ortamı bence onlar için hiç uygun değil hele hele 2 yaşındaki bir kedi için
-
Neden Bosa? Bosa tutmak nasıl teknelerin gerginliğini alıyorsa, bizim Bosa'yı tutmak da bizim gerginliğimizi öyle alıyor. ;)
Süper isim ve açıklama :)
-
Kısırlaştırma pek tasvip etmesem de tekneden kaçıp gitmeyi engeller gibi geliyor.Hormonların eş bul dürtüsü olmayınca risk daha azalır gibi sanki.
-
Mia'nın teknede bir günlük yaşamı şöyle:
Uzun seyirlerde neredeyse görmek mümkün değil.. Baş altında deyim yerindeyse Serpil Çakmaklı (teşbihte hata olmaz
)gibi yatar, taa ki motor stop olana dek.. Aslında seyir süresine bakmaksızın motor çalışır çalışmaz uyumaya geçer.
Hasbel kader yelken yapıyorsak şöyle bir dışarıyı kolaçan eder, biraz bizimle takılır yine gider yatar..
Alargada tüm öğle vakti uyur... öğleden sonra 4-5 gibi hareketlemeye başlar, teknenin altındaki küçük balıkları seyreder.. Bazen daha yakından izlemek için bota atlayıp ıslanınca pişman olur geri tekneye zıplar.
Gün batımında illaki bizimle birliktedir..
Hava kararıp da kayıktan yemek kokuları da çıkmaya başlayınca bizimkisi iyice hareketlenir.. Lumbozdan içeri, kapıdan dışarı, davlumbazın tepesi, bumbanın üzeri, başlar koşturmaya.. Bazı geceler bizimle birlikte tüm gece güvertede uyur, bazı geceler ise karanlıkta avlanan kara pantere bağlar :))
En büyük sürpriz sabaha karşı hatcten içeri üzerinize atlayan; isterse sadece patilerini hissetiğiniz bir kuş tüyü, istemezse soluğunuzu kesen bir külçe veya sabaha karşı lumbozdan tuvalete giren ama kapıdan çıkamayacınca başlayan miyavlama sesidir.
Teknede bizim sinirimizi bozan tek şey ise mahremiyet istediği zamanlarda ( ki öyledir, kediler bazen yalnız kalmak istedikleri özel alanlar arar) bizim kayığın mutfak dolapları, portuçları vs.. arkası boş, içerisine girebileceği, gözüne kestirdiği neresi varsa içeri girmek ister ki işte o anda resmen bir sinir harbi başlar.. Malum kayık tahta mutfak dolabına giren arkadan motor dairesine de ulaşır, öyle yani.. O yüzden izin vermemiz mümkün değil ama artık o gün kim galip gelirse..
Ama her halükarda tekneyi benimsediyse, 3 günden daha uzun süre başka yerde olacağına teknede sizinle olması her zaman iyidir... (https://uploads.tapatalk-cdn.com/20181224/aafbc67eb1b9e581cb8e5c4a9f0c3508.jpg)(https://uploads.tapatalk-cdn.com/20181224/9e93aa6a6e8e84b70ca86e6124e32771.jpg)(https://uploads.tapatalk-cdn.com/20181224/71e764491ef18880cf62ea95e640065a.jpg)(https://uploads.tapatalk-cdn.com/20181224/e5153ea3b8807b947d9c5b31c1bab380.jpg)
SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
"Bosa" demek... Yeni miçonuz hayırlı, uğurlu olsun. Kedi candır :)
-
Kedi candır ve eşi benzeri bulunmaz bir hayvandır.Benim kızım PONPON benle 18 sene yaşadı.Kısırlaştırmayı şiddetle tavsiye ederim özelliklede erkek kediler için.Kısırlaştırmazsanız azgınlık döneminde başınıza acayip bela olurlar.Dişiler ise kısırlaşınca daha uysal oluyorlar ve yaşam kaliteleri artar
-
Bizimki alargadayken veya koylarda çıma tuttuğumuzda böyle otururdu.Biz de rahat ederdik.En çok bota atlama planları kurardı.Ama iskeleye bağlandık mı aklı fikri pasarelladan kaçmak veya yan teknelere atlamaktaydı.O zaman çok dikkatli olurduk.
-
Bayramoğludan canlı yayın:
Kedimiz Bosa, ilk alarga sınavını başarıyla geçti.
Önceki gece marinanın toraman bir erkek kedisi Bosa'yı bölgesindeki bir tehdit olarak gördüğü için bizim teknenin civarından ayrılmadı. Bizimkini de hafiften patakladı. Bütün gece miyavlasıyla üçümüzü de uyutmadı. Kaç kere çıkıp kovaladığımı hatırlamıyorum. Nasıl bir hayvan severim ben de bilmiyorum. Ama kedimizi ve bizi taciz eden bu çirkin kedi hakkında olumlu konuşamayacağım. :o
Dün teknede bir ton iş yaptık. Bir yandan da gün boyunca tekne tekne gezip bizi gözetleyen kedi yüzünden Bosa'yı kontrol ediyorduk. Akşama doğru Ece'den harika bir fikir geldi. Akşam Bayramoğlu'na gidelim. Yemeğimizi orada yer gece de kalırız dedi. Lodos havası da düşünce mantıklı geldi. Tecavüzcü Coşkun kedisiden de kurtulacaktık.
Akşam sekiz bucukta palamarı çözüp ayrılırken meğer iskelemizdeki İkinci Bahar teknesinin burnunda bizi gözetliyormuş kerata. Son anda göz göze geldik. "Geri döneceksiniz oğlum" bakışları ile ürperdim. Arkamıza bakmadan kaçtık.
Yarim saatte Bayramoğluna geldik. Biraz solugan olduğu için mümkün olan en korunaklı yere demir attık. Bosamızı da tuttuk :) (Aslında önce benim dediğim yere attık , sonra her zamanki gibi Ece'nin gösterdiği doğru yere).
Motor stop eder etmez Bosa Bey önce havuzluğa, sonra bimini tepesine kadar dolaşmadık yer bırakmadı. Hafif solugandan dolayı düşecek diye korktuk. Ama gece boyunca keyifli göründü. Sonradan dalga da durulunca hepimiz rahatladık. Yemek yerken ışıkları yanmayan bir kayığın motor sesi yakınlaşmaya başladı. Birden bir projektör yanacak ve bizim toraman kedinin sesini duyacağım sandım "İşte ordalar!" :) Eceyle bu konuda epey geyik muhabbeti yaptik. Ece, sabah karada yüzer iskele kuran adamların başında bizim tacizci kediyi görür gibi olduğunu söyledi.
Neyse gece uykumuz da çok rahattı. Sabah olunca bizim Bosacık alarga vaziyete iyice alışmış olarak avcılık bile yaptı. Denize düşmemesi için teknenin etrafına hazır satılan güvenlik ağlarından takmaya karar verdik. Ama bu telaşede ne zaman takabiliriz bakacağız artık.
Birazdan Tuzla'ya doğru yola çıkacağız. Herkese iyi pazarlar.
Bir kedi gördüm sanki...
-
Son karede neyi avlamak için vaziyet almış?
-
Son karede neyi avlamak için vaziyet almış?
Bizim göremediğimiz küçük kanatlıları çok iyi görüyor kediler. Foroğrafı çekerken çıplak gözle bile anlayamamıştım ben☺
-
Bizim kedi de sinek avlardı.Sinek,böcek vs.yakaladığı gibi yerdi. Ama fare ve yılan yakalayıp boğarsa kapının önüne bırakır bizden aferin armağanı ve sevgisi beklerdi.
-
Bir kediyle yaşama konusunda evde bile deneyimim yokken üstüne bir de tekne deneyimlerimiz eklendi. Kediler de insanlar gibi çeşit çeşit… Başlarda kedisi olan arkadaşlarıma bir şeyler danışıyordum. Ama birisinin dediği diğerini tutmuyordu. O zaman anladım ki sadece kedi diye bir şey yok, Bosa var, Mia var, Şerbet var, Minnoş var... Her kedi kendi mizacı ve karakteriyle yaşıyormuş. Bizim Bosa, Tekir cinsi olması nedeniyle yarı vahşi bir yapıya sahip. Buna rağmen biz onu değil o bizi idare ediyor diyebiliriz. O ne kadar bizim kedimizse biz de onun insanıyız. Kedigiller familyası güçlü ve zarif olduğu için çağlar boyunca insanoğlunun sevgi ve saygısını haklı olarak kazanmış. Eski Mısırda olduğu gibi kutsal sayıldığı zamanlar da olmuş. Kedilerin ciddiyeti de eğlenceyi de dozunda yaşamayı bilen canlılar olduğunu düşünüyorum. Bu satırların yazarının bir sene öncesine kadar kedilere antipati besleyen birisi olması da garip…
İki aylık yavru Bosa, ailemize katıldıktan sonra 6 ayda 4 defa arabayla Susurluk yolculuğu yaptı. Bu yolculukların yarı süresinde kafesinde, yarısında da Ece’nin tepesinde seyretti. Tepesinde sözü gerçek sayılır. Ece’nin ensesine çıkıp kafası çoğu zaman bana dönük olarak uzun süre seyahat etmekten çok hoşlanıyor. Orada zaman zaman uyuyor zaman zaman etrafı seyrediyor. Araba yolculukları beyefendiyi biraz yorsa da gide gele alıştı. Susurluğun Demirkapı Köyündeki evin bahçesinde özgürce gezinmenin keyfi başkaydı. İlk dayağını da orada yedi.
Hafta sonları da beraberimizde Tuzla’ya götürüp tekneye de alışmasını sağladık. Meraklı yapısından dolayı marinada puntonda dolaşmaya başladı. Fakat köyde yediği ufak tefek marizleri saymazsak daha önce yazdığım gibi ilk ciddi düşmanını burada edindi. Bayramoğlu Koyuna kaçmamızla başlayan alarga alışkanlığımız yaz boyunca da devam etti. Çünkü nerede iskeleye bağlandıysak Bosa dışarı kaçtı ve yeni düşmanlar edindi. Mottomuz “Her limanda bir düşman” oldu. Ege sahillerinin bitirim kedisi diye namı yürüdü. Kedi gibi bölgeci bir hayvanın bu kadar sık bölge değiştirmesi hele de rakiplerine göre çok genç olması, hep Bosanın aleyhine gelişen kavgalarla sonuçlanmasına neden olsa da bizimki daha hızlı olgunlaştı. Bazı iskelelerde dışarıdaki havayı koklayıp iskeleye çıkmadı. Yine de yan teknelere atlamaktan geri kalmadı. Palamutbükü kedilerin bol olduğu ve çeteler halinde dolaştığı bir yerdi. Bosa burayı dışarıdan seyretmekle yetindi. En rahat gezdiği yer Göbün’dü. Sanırım insanları rahatsız etmesinler diye sezon başında buradaki kedileri çuvala koyup götürmüşler. Etrafta bir tane kedicik yoktu.
Aslında uzun seyrimize çıkmadan önce kafamızı kurcalayan başka sorular vardı. Bosa uzun yolculuklarda küçücük teknede rahatsız olacak mıydı? Yüzme biliyor muydu? Denize düşerse ne yapacaktık?
Bu konulara geçmeden Bosa’ya da cevap hakkı doğduğu için sözü biraz ona bırakayım.
Denizci İnsanlarım
Merhaba Ben Bosa. Gözümü açtığımda denizlerdeydim desem yalan olmaz. Biz kediler yolculuğu pek sevmeyiz. Azıcık bölgem kaygısız gölgem deriz. Ama Ece ve Mücahit’le yaşamak demek sürekli seyahat demek. Zaman zaman kendimi pişman hissettiğim anlar olsa da onları ben seçtiğim için şikayet etmeye hakkım olmadığını düşünüyorum. İlk defa beni ve kardeşlerimi fotoğraftan görüp geldiklerinde kardeşimle beni karıştırdıkları için onu yakalamak için geçici kaldığımız evin içinde epey mücadele verdiler. Ben de durumu hissetmiş miydim neydi iki defa Ece’ye gidip kendimi sevdirdim. Kedi sevmediği her halinden belli olan Mücahit oflaya puflaya kardeşimi girdiği yerden çıkarmaya çalışırken Ece birdenbire bu yavruyu alalım deyince Mücahit de ben de derin bir oh çekmiştik. Kardeşlerimi ve annemi son defa gördüğüm o akşamdan sonra yeni aileme dahil olmuştum.
Neyse efendim. Bu çifti hepiniz tanıyorsunuz. Ben de sayelerinde mama elden su gölden yaşayıp gidiyorum. Birlikte pek çok gezi yaptık. Ece hayvan sevgisi ile büyüdüğü için benim alışmam ve terbiyeli büyümem için çok yardımcı oldu. Mesela beni doyurmadan hiçbir zaman sofraya oturmadıkları için yemek yedikleri zaman onları hiç rahatsız etmiyorum. Fakat onlar yemek yerken arada bir masanın karşındaki koltuğun tepesine çıkıp tam karşılarında yalanarak Mücahit’i gıcık etmekten gizli bir keyif alıyorum. Bazen gittiğimiz restaurantlarda (ben kafesimdeyken) gelip sırnaşan kediler görünce çok ayıplıyorum. Beni kafesten bir çıkarsalar. Gidip bir güzel kovalasam diyorum. Bu arada ismimi Ece koydu ve ismimi çok seviyorum. Boza veya Posa diye karıştıranlar olsa da artık kızmıyorum. Yine de bir koyda demirlediğimizde Ece Reis, Bosa Kancasını taktın mı Mücahit? diye sorduğu zaman üşengeç Mücahit ve Ben birbirimize bakıp ürpermiyor değiliz.
Deniz, insanların bile konforlu yaşayamadıkları bir yerken biz kediler için zaman zaman kabusa dönüşebiliyor. Bizimkiler beni tekneye ilk götürdüklerinde tekne marinada olduğu halde çok korkmuştum. Sallantıdan da çok etkilenmiştim. Biz kediyiz kardeşim. Denge konusunda sizden binlerce kez hassasız. Size ufak gelen sallantılar bizim için çok ciddi baş dönmelerine neden olabiliyor. Neyse ki ortama uyum konusunda da sizden çok öndeyiz. Teknenin salınmalarına zor da olsa alıştım. Marinadaki izbandut kediyi Mücahit size anlatmıştı. O kediden korktuğum halde dışarı çıkabilmek için sabaha kadar miyavlamıştım. Cesaret bizim doğamızda var. Siz insanlar da söylersiniz ya dayak yemeden dayak atmayı öğrenemezsin diye. Bu söz bizim genlerimize kazınmış. Yine olsa yine çıkardım o tekneden. Biz böyleyiz işte.
Mücahit’le zaman içinde birbirimize çok alıştık. O bana karşı bir adım atınca ben ona karşı üç pati yaklaştım. Teknenin tayfası olmayı başarınca bana sevgisi ve saygısı arttı. Bir de kötü kediler tekneye fazla yaklaşmasın diye aldığı ve her zaman dolu tuttuğu su tabancası var ya! Mücahit iyi çocukmuş aslında.
Bu arada Sizler de çoğunuz fena insanlar değilsiniz hani. Kaldığımız her limanda üç tekneden ikisinde kedi veya köpek yaşadığını gördüm. Siz denizciler biz hayvanlara karşı çok iyisiniz. Bu sevgiyi görmek çok güzel bir duygu. Tüm arkadaşlarım adına size teşekkür ederim. Yine de Yunus görünce niye bu kadar deliye dönüp seviniyor ve hemen kameralarınıza sarılıyorsunuz anlamıyorum. Denizde bir kedi görmek mi normal yunus mu? Neyse daha on bir aylığım. Sizi anlayabilmem için kırk kuzine mama yemem lazım.
Arada bir maceralarımızı buraya yazarız artık. Sevgiler, mırmırlar.
Bosa
İki tam bir kedi
-
İki tam bir kedi.Çok hoş.
Bizim de bir kedimiz oldu.Adını OTO koyduk.(Otoyolda bulunduğu için.)Tunca E5 te bulup cebine koyup getirmiş.Geldiğinde arka ayağı topallıyordu.Veterinere götürdük,1 aylıkmış.şimdi 3,5 aylık oldu.Aşıları,bakımı yapıldı.Ayağı iyileşti.Tüyleri parlak ve temiz oldu.Hayali avlar peşinde evin içinde koşup oynuyor.
-
İki tam bir kedi.Çok hoş.
Bizim de bir kedimiz oldu.Adını OTO koyduk.(Otoyolda bulunduğu için.)Tunca E5 te bulup cebine koyup getirmiş.Geldiğinde arka ayağı topallıyordu.Veterinere götürdük,1 aylıkmış.şimdi 3,5 aylık oldu.Aşıları,bakımı yapıldı.Ayağı iyileşti.Tüyleri parlak ve temiz oldu.Hayali avlar peşinde evin içinde koşup oynuyor.
Mustafa Abi çok sevindim. Hayırlı olsun. İsmiyle bin yaşasın.
-
Macahit Reis, çok güzel anlatım; kedi sevmeyeni bile kedisever yapacaksın.
Geçen kış açık kalan lumbozdan içeri girip bir hafta yaşayan kedinin kokusu hala tekneye girerken burnuma geliyor; benden zor kedi sever olur.
Su tabancasını kedisavar olarak mı aldın; yoksa oynamayı da seviyor musun?
-
CAT OVER BOARD ( COB)
Önce bir fıkra:
Çocuğun biri leğene soktuğu kediyi zorla yıkamakta, kedi ciyaklamaktadır. Oradan geçen bir amca seslenir.
“Evladım kediler yıkanmaz. Hata yapıyorsun.”
Çocuk umursamayınca amca yoluna devam eder.
Bir saat sonra amca dönerken çocuğun kaldırıma oturmuş ağladığını görür.
“Ne oldu oğlum neyin var?”
“Sorma amca. Kedi öldü”
“Ben sana yıkama demiştim. Gördün mü?
“Yıkarken ölmedi amca, sıkarken öldü”
Kedilerin suyu sevmedikleri, yıkanmak yerine yalanarak temizlendikleri malum. Ama teknede bir kedi varsa arada bir yıkanması gerekebiliyor.
Vaka1.
2019 Haziran ayının başı. Andromeda’yı aşağı indiriyoruz. Kedimiz Bosa, başlarda rahatsız olup ön kamarada uyuklarken Bozcaada’dan sonra havuzlukta bizimle birlikte vakit geçirmeye başlıyor. Mola verdiğimiz Bademli ve Nergis Koyunda demirdeyken teknenin her yerinde dolaşıyor. Arada bir öne gidip demiri kontrol ediyor. Tekne yaşamına iyice alıştı diye seviniyoruz. Didim’e ulaşınca marinaya girmek yerine marinanın yanındaki koyda demir atıyoruz. Hava çok sakin. Yemeğimizi hazırlayıp masaya oturuyoruz. Havanın kararmasına yarım saat var. Meraklı Bosa yine hareketli . Bir ara onu bumbada yürürken görüyorum. Sonra teknenin kıç tarafındaki metaforada asılı botun üzerine çıkıyor. Bir kere daha yapmıştı ve ben kızınca yanımıza dönmüştü. Ben yine kızıyorum ama takmıyor. Bir kaç dakika geçmeden dengesini kaybedip dört ayak üzerine denize düşüyor. Ben ve arkadaşımız Gökhan onun düşüşünü görüyoruz. Ece de suya düşme sesini duyuyor. Duyar duymaz “Bosaaa” diye bağırarak suya dalıyor. Fakat Bosa ortada yok. Battı mı acaba ? derken Gökhan sancak baş omuzlukta görüyor Bosa’yı. Sanırım akıntıyla oraya gitti. Ece’ye söyleyince Bosa’ya doğru yüzmeye başlıyor. Bosa’da Onun geldiğini görünce ona doğru yüzüyor. Neyse ki kediler yüzebiliyormuş. Ece Bosayı yakalayıp suyun yüzeyinin üzerine kaldırıyor. Tekneye gelene kadar Bosa onun kolunu iki üç yerden deliyor. Ben hemen alıyorum keratayı. Islanınca çekmiş. Zaten 8 aylık kedicik gözüme iyice ufalmış görünüyor. Bir iki dakikalık korku ve üzüntü hepimizi çok etkiliyor. Hayvan tuzlu kalırsa yalanıp tuzdan etkilenmesin diye Ece onu hemen banyoya götürüyor. Birlikte duş alıyorlar. Açık lumbozdan kaçmaya çalışsa da yakalanıyor yumurcak. Sonra bir güzel kuruluyoruz. Hepimiz rahat bir nefes alıyoruz. Bir saat sonra masada aynı yerlerimizdeyiz. Bosa efendi iki saat yalanıyor. Ece günün kahramanı... Bir yandan da bir daha olursa ne yapalım diye tartışıyoruz. Merdiven sudaydı ama Bosa sürüklenince merdivene tutunamadı. En azından yüzmeyi bilmesi iyi.
İki gün sonra Çökertme Koyunda kıçtan kara bağlanmışız. Ece kalın bir halat örüyor. Onu teknenin arkasına bağlayıp sarkıtıyoruz. Sonra Ece denize giriyor. Ben Bosa’yı kucaklayıp denize bırakıyorum. Tabi müthiş bir mücadele ve cıyaklama var. Ece de denizde onu kontrol ediyor. Bosa halata tırmanıp çıkmayı başarıyor. Ama ben kötü oluyorum. Ece bana bir daha aynısını yapmamı söylüyor. Önce itiraz etsem de Bosayı yakalayıp denize bırakıyorum. Dokunsalar ağlayacağım. Bu arada yanımızda bir Gulet bağlı. Onun yabancı konukları bize şaşkın şaşkın bakıyorlar.
“Şu vahşilere bakın” dediklerini duyar gibiyim.
Sonunda Bosa ikinci defa da halata tırmanıp tekneye çıkmayı başarıyor. Ödül olarak tekrar banyoya gidiyorlar. İçerden aynı gürültü patırtı sesleri gelirken ben havuzlukta kendime bir bira açmış derin bir oh çekiyorum.
Vaka 2
Geçtiğimiz haftasonu sokağa çıkma yasağı nedeniyle tekneye gidelim diyoruz. Bosa da bizimle. Perşembe akşamı teknedeyiz. Cuma günü boyunca Bosa durumdan memnun değil ama tekneden ayrılmıyor. Cumartesi günü ayağı puntona değiyor. Kısa geziler yapıp tekneye dönüyor. Akşam yemeğinden sonra tekrar çıkmak istiyor. Bırakıyoruz. Biz de yemek sonrası çay ve film seyretme ile vakit geçiriyoruz. Saat 23:00 olmuş Bosa Bey ortada yok. Çıkıp yürüyüş yapalım ve onu bulalım diye tekneden aytılıp tüm marinayı geziyoruz. Sesleniyoruz sesleniyoruz , hiçbir iz veya cevap yok. Mecburen tekneye dönüyoruz. Ece uyuyor. Ben saat bire kadar bekliyorum. Ama Bosa gelmiyor. Sonra ben de kapıyı çerçeveyi kapatıp uyuyorum. Sabah beşte uyanıyorum. Kapağı açıp Bosa diye sesleniyorum. Ece de uyanmış. Hayal meyal miyavlama sesi duyuyoruz. Hemen fırlayıp dışarı çıkıyoruz. Ece puntonun sonuna doğru gidiyor. Ben de sese odaklanmaya çalışıyorum. Martı seslerinden kedi sesini ayırt etmek çok zor. Bir adım atıp dinliyorum sonra tekrar bir adım. Adım adım giderken bizden üç-dört tekne ileride duruyorum Ses çok yakın. Acaba hangi tekneye çıktı da mahsur kaldı derken Ece de geliyor. Sesi O da dinliyor ve heyecanla:
“Ses aşağıdan geliyor Mücahit!” diyor.
İkimiz de şoktayız. Ben tekneye koşup kafa lambasını getiriyorum. Ece puntona yatıp kafayı sarkıtınca keratayı buluyor. Denize düşmüş ve iskeleyi taşıyan iki dubanın arasına çıkmış ve oradan yardım çığlıkları atıyormuş. Kimbilir kaç saattir oradaydı? Ece elini uzatıyor yakalamayı başarıyor. Kediyi suya düşürmek de istemiyor. Çünkü su marinanın içinde çok kirli. Etrafta kötü bir koku da var. Bosa da korkmuş ve dubalara sıkıca tutunmuş. Sonunda Ece konuşarak onu rahatlatıp ikna ediyor ve tuttuğu gibi çıkarıyor. Bizdeki adrenalin azami seviyede. Şimdi mutluluktan uçuyoruz. Bosa Bey yarı ıslak vaziyette. Doğruca Banyoya gidiliyor. Bu defa içerden hiç ses gelmiyor. Demek Bosa da o kadar korkmuş ki yıkanmaya itiraz etmiyor. Özel kedi şampuanı ile tertemiz yıkanıyor. Kendi havlusu alestaydı zaten. Çıkınca havluya sarmalayıp kuruluyoruz. Kendisine geliyor. Webasto açık olduğu için içerisi sıcak. Biz de uyumaya gidiyoruz. O sırada güneş doğuyor. Adrenalin uykumuzu kaçırıyor. Uzun süre olayın kritiğini yapıp gülüyoruz. Ertesi gün teknede kalan bir komşumuzdan akşam 22-23 sularında puntonda kedi kavgası duyduğunu öğreniyoruz. Puntonda ara sıra gördüğümüz eski kulağı kesiklerden iri bir kara kedi var. Ondan şüpheleniyoruz (Kedinin gerçekten de bir kulağı kesik). Bosa’yı ekim ayında kısırlaştırdığımızdan beri kavgacı özelliği çok azaldı. Ama Kara şovalye onu bölgesinde istememiş ve kovalamış olabilir.
Sonuçta deniz hayatında kedileri kontrol etmek önemli. Sadun Boro’nun kedisi Miço bile bir kuşun peşinden denize atlayıp ardından ağzında kuşla çıkmıştı. Bu iki vaka sonucu Ece’nin yorumu kısa ve net
“Oğlum Bosa, yedi canın kaldı”
-
Abi özlemişiz yazılarını... :) çok güzel geldi... “Bosa suya düşünce çekmiş“ anlatımına sesli güldüm ;D
Bizim köpek Mi Nina suya hiç atlamıyor, illa ayağını yalandan tutup kendimize çekmemiz lazım suya... Ama ben birgün suda yüzerken bana ağlayıp duruyordu, bir an ayağını boşluğa atması, arkasından beklenmedik düşmesi teknedeki herkesi güldürmüştü.
Teknede sokağa çıkma yasağı keyifli miydi bu arada?
-
"Yedi canı kaldı" ha... idareli kullansın :)
-
Mücahit keyifle okudum , yer yer de sesli güldüm. Bir kez daha anladım kedi, köpek vs.evcil hayvan işi benim için çok zor olurmuş.
-
Bizde de bir kedi var. Benim belki 6. belki 7. kedim.
Cinsin önde gideni, sevdirmez, sırnaşmaz... Bir köşede kendi kendine oturur. Sevmeye kalkarsın, gider.
Ve asla, ama asla kedi taşıma kutusuna girmez; bir şekilde kanlı, çizikli bir çalışma sonucunda sokarsın, daha arabaya binmeden korkudan ya da hırsında tuvaletini yapar kutuya. O nedenle evden çıkarmak mümkün değil.
Bir önceki evimiz giriş üstüydü; haftada bir bahçeye düşerdi. Almaya gittiğimizde yanımıza gelmez, saklanır, kaçar... yine topluca kovalama, sıkıştırma, ve çizikli kanlı mücadelelerle eve gelir.
Sonra 2. kata taşınınca anladık ki, düşmüyormuş, atlıyormuş. Çünkü buradan hiç düşmedi!
Tatile gittiğimizde, evde çeşitli köşelere yemek ve su kapları bırakılır; ve bir nöbetçi periyodik olarak gelir bunları kontrol eder, tazeler.
O nedenle, böyle tekneye gelen kedileri okuyunca imrenmiyor değilim. Bosa ve onun gibilerin kıymetini bilin. Bir öpücük de benden verin.
-
Herkese teşekkürler. Mehmet Ağabey , Sinba da harika bir kediymiş. Biz de onu öpüyoruz. Bosa'yı küçüklükten beri tekneye götürüyoruz ama gün geçtikçe sanki daha az rahat ediyor. Sürekli teknede kalsak belki daha çok alışırdı ama böyle bölük pörçük gidişimizden dolayı zorlanıyor ufaklık. Bu yaz bakalım birlikte seyir yapabilecek miyiz? Çok da zorlamak istemiyoruz. Göreceğiz.
Murat, marinada karantina hem güzeldi hem değildi. Bizim puntonun şansını biliyorsun çok güzel komşuluklar var. Cengiz Ağabeyin kahkahaları olmayınca insan bir buruk oluyor.
Bir de Hulusi Ağabey su tabancasını sormuş daha önce. Su tabancası ile oynamak çok zevkli vallahi. Kediniz yoksa bile tavsiye ederim. :)