Heyamola Hey
Havuzluk => Genel => Konuyu başlatan: Ersin Böke - 26 Mayıs 2017, 06:11:03
-
Efendim ben ne zaman, yelken trimleri ile ilgili birşeyler yazsam ya da teknede gerçek anlamda konfor nedir diye bildik görüşlerimi sıralasam kimi dostlar çıkıp, bunlara ne gerek var mealinden birşeyler yazarlar.
Ben yerli ve yabancı forumlardan çok şey öğrendim, öğreniyorum da. Kendi tecrübe ve tercihlerimi de bir fikir olur diye yazıyorum.
Teknede buzdolabı konusunda da yine bildik görüşlerimi yazarken aynısı oldu. Oraya yazmadım çünkü gerçekten ciddi bir teknik konu ve önemli bilgiler içermekte.
Şimdi amatör denizcilikten basediliyor değil mi. ? yurt dışında örneklerini görüyoruz, insanlar su kontrasından kendi teknelerini yapıp, balık avlamak, yelken yapmak ya da sırf yapmaktan hoşlandıkları için bu işlere girişiyorlar.
Örneğini çok gördüm, adam kendisine sandal yapaca, elli yorum geliyor. Niye uğraşıcan diye. Git al fiber bir kayık , olsun bitsin deniliyor.
Bu ve benzer mantık yüzünden Türkiye de amatör denizcilik gelişmiyor işte. En meşhur ilan sitesinde beşyüz küsür satılık yelkenli tekne ilanı var. Olabilir dediğiniz tekn elli bin euro dan başlıyor. Dört markadan başka satılık tekne yok.
Neredeyse tamamı " cenova drive" . Alın size yeni bir terim. Ana yelkeni küçük , bumbası kısa, cenovası %120 tekne demek.
Türk işi yelkencilik, sadece cenova açık, motor çeyrek ya da yarım yolda seyir. Bu artık o kadar yaygınlaştı ki, kimi yazılarda bu sanki normal ve olması gerekenmiş gibi yazılıp çiziliyor.
Daha geçen sene bir abimiz tam da böyle yol alırken, cenova furlingi sıkıştı ve açmaya çalışırken kalp spazmı geçirdi.
Cenova adı verilen bu büyük yelken bir flok yelken aslında ve hafif hava yelkeni. Sürekli furling sistemi ile kullanıldığından söküp, küçüğünü takmak da problem.
Daha geçen sezon, barınakta 47 feet markalı tekne sahibi, teknesini nasıl kotra armaya çeviririm diye düşünüyordu.
Eğer yarış yapmıyorsanız , yani yarışçı değilseniz, 15 knot üstü havada cenovanız sizi tedirgin etmeye başlar.
Demem o ki bu işin bilinmesi gereken kuralları var ve bunları bilmiyorsanız sıkıntı yaşamamanız mümkün değil. Ya yaşayıp, bedel ödeyip öğreneceksiniz ya da yaşanmışlıklardan ders çıkaracaksınız.
Bu tür yazılar şu anlama geliyor.
"Yahu sürücü belgesine , aracı iyi kullanmaya ne gerek var, önemli olan yollarda olmak "
Böyle bir şey diyebilirmiyiz? Bu yukarıdaki cümle ne kadar mantıksız ise bir yelkenli teknede yelken bilmenin ne önemi var, önemli olan denizlerde olmak değil mi gibi bir cümle de o derece mantıksız.
Bir kere eğitim şart. Mutlaka ciddi bir kuruluştan bu işin eğitimini almak durumundasınız. Geçenlerde uzun zamandır yelkenli tekne sahibi bir dostumuz, kurslarda daha ilk gün öğretilen bir konuyu yeni öğrenmiş, benim de bilmediğimi zannederek heyecan ile anlatıyordu.
Hazır yeri gelmişken Zafer abiye de sormak lazım mesela, DADD, ciddi yelken eğitimi veren kuruluşlardan özel fiyatlar alarak , yelken eğitimini destekleyecek mi. ? Yerli üreticileri ne şekilde desteklemeyi düşünüyor? Bunlar ile ilgili düşünülen projeler varmıdır?
Kendi kendine tekne yapmayı destekleyecek mi? Bunlar ile ilgili " workshop " lar düzenleyecek mi?
Kendisi tekne yapmak isteyenler için ya da bu konuda fikir edinmek için konuda deneyimli birileri herhangi bir etkinlikte konuşmacı olarak çağrılsa güzel olmaz mı ?
Tekne sahibi olmak, yelken yapmak o kadar da pahalı işler değil. Teknenizi yapmak ta zannedildiği kadar zor değil.
Fiber tekne bakım istemez saçmalığı ise ayrı bir tartışma konusu. Sırf bu algı yüzünden, dağılmak üzere olan ,her yeri ozmoz olmuş tekneler fiber diye ciddi rakamlara satılıyor bu ülkede.
Geçenlerde tuzla da ger tarafı ozmoz içinde tekneye sırf marka diye ciddi bir bedel isteniyordu.
Bakınız sevgili Bülent, üç gün seyir yapacak, buz dolabı olmadan asla diyor. Oysa ki anma etkinlikleri düzenlediğimiz Sadun Boro nun meşhur Teknesi Kısmet te bırakın buz dolabını , tuvalet yoktu. Rahmetli dünyayı döndü böyle . Bu arada Kısmet te bir Atkin tasarımıdır.
Şimdi birileri çıkıp, ne yani buz dolabımız olmasın mı diyecek. Ben buz dolabınız olmasın demiyorum. Bana göre o kadar da gerekli değil diyorum. Paneller ve taşıyıcıları çok çirkin duruyorlar, yelkenli teknenin zerafetini bozuyor diyorum.
Hani bir ara güneş enerjisi ile çalışan su ısıtma üniteleri vardı. Herkes yazlığının tepesine koydu bir tane. Canım yazlık, çatısında bir acayip alet.. Bu da öyle işte.
Sen git, dünya masraf et, en pahalısı 11 lira olan birayı soğuk içmek için.
Hadi gelin şu yere göğe sığdıramadığınız rakıya gelelim. Sahi bu rakı neden bu coğrafyadan başka yerlerde içilmiyor? Bütün dünya visiki konyak, votka, brendi, rom içiyor ama.
Alkollü ya da alkolsüz farketmez , soğuk içilen tüm içkilerin kendi lezzeti yoktur. Sıcak bira içemeyeceğiniz gibi, sıcak rakı da içemezsiniz.
Oda sıcklığında bir votka martini içersiniz ama, konyak zaten oda sıcaklığında içilir, keza malt viski de.
Gerçekler böyle maalesef. Siz kabul etseniz de etmeseniz de..
Aş
-
Kurslarda ilkgün öğretilen öğretilen ama kimilerince bilinmeyeni merak ettim.
Yelken motor kullanma bir seçenek.Bazen elimin altında hazır güç bulunsun diye rölantide motoru çalıştırırız. Bazen + birkaç mil eklesin diye motor yelkene yardımcı olsun isteriz.Frişka rüzgarda büyük çoğunluk yelkenlerinin hepsini açıp keyif yapar zaten.Yabancılar motora "iron cenova" diyor.günümüz teknelerinde sadece cenova ile yaklaşık gövde süratine ulaşılabiliniyor.Açıp toplamak kolay, özellikle pupa seyirlerde kavança riskini yok etmek için tercih ediliyor.
-
Motiseyıur da sapan kullanıyormuş iletişim için. Telsiz olmadan da olur.
Pupa seyrinde ayıbacağı neyin yapmam. Açarım cenovamı, sallan yuvarlan giderim, takribi 6,5-7 filan gidiyor kız. Allah bin bereket versin. Eksik miyim, eksiğim, derdim mi,değil.
Bu arada Ersincim, senin mönüyü benim hatun ağzına koymaz.
-
Ersin Abi,
Başka bir başlıkta tekne için ideal köpek tartışılıyor. O konuda bir yorum yapamamıştım ama teknede köpek olsa da olmasa da şöyle 20-25 beygir arkadaş olması insana her zaman güven veriyor. :)
Şaka bir yana teknoloji ve tüketim alışkanlıkları değiştikçe, eskiden lüks sayılabilecek bir çok şey günümüzün ihtiyaçları haline geldi. Daha önce de konuşulduğu gibi eşlerin de denizi ve deniz yaşamını sevebilmesi için tekne donanımını cazip hale getirmek gerekiyor. Bizim aile de bu eş ben oluyorum tabi :)
İnsanoğlu karada da denizde de, imkanı ne kadarsa kısa sürede onunla yetinmeye alışıyor. Elimizde ne kadar donanım ve teknoloji varsa o kadar problem yaşıyoruz. Bunlara alıştıktan sonra kaybedince de sıkıntı basıyor. Yanlış bilmiyorsam sen birkaç hafta önce Tayomarı’ı denize indirdiğin günlerde bilgisayar ya da tabletle sıkıntı yaşamıştın da foruma girememiştin ve bu durumdan rahatsız olmuştun.
Sorunun bendeki cevabı; tabi ki şart değil. Ama olursa da fena olmaz. :)
Önemli olan bir şekilde denizde olmak. Bak Enes botla ne kadar uzun yol aldı. Her gittiği yerde ona destek olan, arkadaşlık edecek birileri oldu. Bot gibi bir araçla yaptığı bu yolculuğun en az sorunla tamamına ermesini umuyorum.
-
Gerçekler böyle maalesef. Siz kabul etseniz de etmeseniz de..
Sevgili Ersin çok güzel yazmışsın fikirlerini zevkle okudum ama "gerçekler" diye böyle dayatmacı bitirmeyeydin iyiydi.
-
"Yahu sürücü belgesine , aracı iyi kullanmaya ne gerek var, önemli olan yollarda olmak [/i]" cümlesini beğendim! ;)
-
Ersincim : senin "Türk işi yelkencilik " ne yeni, ne de Türk icadı.
Almanlar buna "daenisches Kreuzen " ( Danimarka usulu gezginlik diye çevirebiliriz belki ) derler.
Tabii kendi üstune alınmaktansa, komşuya mok atmak daha keyifli...
Lakin lafa değil, gösterilebilir sonuca baktiklarından oturup ( daha doğrusu iki eş tekneyi denize çıkarıp) Türk veya Danimarka tipi cenovalı/motorlu seyrin hikmetini araştırmışlar :
http://www.yacht.de/magazin/heft_info/daenisch-kreuzen--wie-es-richtig-geht/a107723.html
Sonuçta da pratik epey avantajını bulmuşlar.
-
"Yahu sürücü belgesine , aracı iyi kullanmaya ne gerek var, önemli olan yollarda olmak [/i]" cümlesini beğendim! ;)
Trimin ustası değilim ama denizlerin hastasıyım... diyerek "dümen kaptanı" olduğumu belirtmek isterim..
SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Profili Görüntüle
Kişisel İleti Gönder (Çevrimiçi)
Bir soğuk birşeyler istiyoruz, yarım sayfa yazı okuyoruz. 8-)
ya da şart mıdır?
yazıyoruz...
Yine yarım sayfa yazı okuyoruz. 8-)
;)
Ersin,
Sen istediğin kadar anlat, ben bildiğimi okuyacağım.
O bildiklerimi de, Tan Gazetesi'nden öğrenmedim.
Biz de herhalde bir şeyler okuduk, gördük.
Öpüldün. Sevgiler.
-
Bence de şart değil. Bu konuda herkesin beklentilerine ve düşüncelerine saygım var ama ben denize denizde olmak ve yelken yapmak için çıkıyorum. Yeme içme benim için ikinci, üçüncü planda geliyor. Bu arada; teknede eniyi saklama yeri sintinedir. Özellikle etleri pişirip ve sebzeleri önceden yıkayıp temizleyip kullanıma uygun miktarlarda vakumlu poşetlerde muhafaza ederseniz birkaç günlük alargalarda sorun yaşamazsınız. Su ve maden suyu hariç diğer gazlı ve şişelenmiş meyve sularını hayatınızdan çıkarmanızı tavsiye ederim. Özellikle çocukları bunlardan uzak tutun. Çocukları kendi ellerimizle zehirlemeyelim.Ama Ersin Reise bir itirazım var. Yav hocam, senin iki üç günlük diye verdiğin yemek listesiyle ben bir ay yaşarım :).
-
Buzdolabı gereksiniminden yola çıktık geldiğimiz yerde Âli San reisin gönderdiği makaleyi okuyabilmek için Almanca öğrenmek durumundayız :) Şart mıdır? sayın Böke :)
-
Şart olur veya olmaz, kişiye göre değişir sonuçta ama keyif de güzel bir şeydir; canım beyaz şarap içmek isterse nerede soğutacağım, Ege ve Akdeniz'de yazın su sıcaklığı 22 derecenin altına inmez ki, kırmızı şarap için bile çok fazla sıcak :) :) :)
Tekne alınca bakacağız duruma artık... 8)
-
Yahu Bülent,
Sen zaten ne yemeyi planlıyorsun ki yolda. Kabahat sana yol için menü tarif edende.. :)
Efendim bir konuda anlaşalım. Kimsenin tercihini eleştirmiyoruz. Lütfen bir an için bu işlere yeni başlayacağınızı düşünün. Bu yazılanları okuduğunuzu düşünün.
Abartarak yazıyorum aman kimse alınmasın. 40 feet altında teknesi olan zavallıdır. Karizma çizilir.
Fiber olsun çamurdan olsun.
Asla hiç bir iş yapma. Ustasını bul. Tekne yapmak mı.. Ha ha güldürme beni. Marangozmusun. ?
Yelkenli dediğin bir direk ve iki parça üçgen şeklindedir. Bumba çok tehlikeli birşeydir. Mümkünse kullanılmamalıdır. Tekneye hala neden koyuyorlar bilinmez.
Dört marka tekne vardır. Bunların ikinci eli iyi para eder. Gerisine bulaşma bile..
Güneş paneli, geniş mutfak, geniş havuzluk, jeneratör ,klima, televizyon ve ses sitemi, kalorifer, boiler teknenin olmaz ise olmazlarıdır. Bunlar olmadan denizci tekne olmaz.
Daha uzar gider.
Matay üzerinden hepinize cevap veryim. Aali yi sona sakladım.
Tekrar özetleyelim. Kimsenin tercihine karışıyor eleştiriyor değiliz. Bu işler böyle de olabilir, kimileri için de olmalıdırı yazıyoruz kendi tercihlerimize göre.
Alın size tuzla da iki teknesini birden re fit eden Ercan abi. Teknesinde, forklift aküsü, bu yetmezmiş gibi jeneratör, boiler, klima, kalorifer, güneş paneli, ne bileyim daha bir sürü ekipman var. Tercihi böyle kim karışır.
Ancak, satın aldığı kişi kech armayı değiştirmiş. Arka direği sökmüş. Kendisi gelip fikrimi sordu. Ben de arka direği tekrar takması gerektiğini , aksi taktirde bu teknenin rüzgar gücü ile yürümesinin mümkün olmadığını söyledim. Çünkü eski sahibi, kotra armayı da iptal edip, % 120 cenova koymuş. 15 knot havada tedirgin olacak. Fikrimi sormadan bir şey söylemedim. Buraya da iki mühendis aynı görüşteyiz diye yazdım.
sevgili Matay, yoksa kimse senin tercihine karışmıyor. Kime ne. ?Amaç bu işlerin başkaca şekilde yapılabileceğini göstermek. Yoksa ne sen ben yazdım diye buzdolabını iptal edeceksin ne de ben tekneme buz dolabı koyacağım. Yani demem o ki boşuna üstünüze alınıp, alınganlık gösteriyorsunuz.
Mustafa abi, bari sen söyleme, şu camiada en az motor kullanan adamsın. :)
Sevgili Aali, yazdığından şu sonucu çıkarıyorum. Demek cenova motor seyri , pek övünülecek seyir biçimi değil Almanlar için ki komşularına bok atmışlar. :)
Şu yazının bir tercümesini yapsan kısaca. Yani bire bir değil de anladığını yazsan.. Biz de bilgilensek..
Kamil abi , ben cenova , ana yelken kullanımı için o şekilde yazmıştım, amacı aşmış ise özür.
Mücahit, Tayo Mar da otopilot, chart plotter, telsiz, ırgat, iş görür bir müzik sistemi var. Seyir fenerleri içinde kullanılan led lambaların kendi renkleri yeşil ve kırmızı. Daha iyi görünsün diye. Cep telefonumda, navionics, zello, oncourse, marine traffic, envai çeşit hava durumu sitesi, anchor pro yüklü. Aküleri hazır tutmak için güneş paneli bile var.
14 beygir yanmar motoru, uçak motoru gibi her yıl , kimi parçaları bozulmadığı halde, değişir. Mazot deposunda mazot asla yarım deponun altında olmaz.
Tüm ekipmanlar dönemi geldiğinde bir takvime bağlı olarak kontrol edilir. İşte bu kadar ekipman arasında buz dolabı yok. Çünkü - benim tercihim - gerek yok. Gerek olsaydı koyardım.
Bu tartışma bana yeni bir fikir verdi. Seyir esnasında, belli işleri yaparken, canlı yayın yapacağım Face den.. Böylece benimle beraber Tayo Mar keyfi yaşarsınız hem.
-
Ersincim ;
Matay'a istediğin kadar yüklen, parça pincik et...
Ama sıra bana gelince yiğidi öldür ama hakkını yeme .
Yok ; Alaman komşusuna yarım asır bok attıktan sonra, Danimarkalıların hakkıni vermişti o haberde.
O yazıyı ya dergide okumuştum ya da eskiden internette yazının tamamı paralı değildi.Şimdi parayi basmadan
ıçeriğe ulaşilamaz olmuş.
Zaten yapmayalım böyle ; bırakalım herkes kendi keyfine göre davransın, yaşasın.
( benim de mendebur bi tarafım var ama ; usturmaçaları sallana sallana seyir yapanlara alışamıyorum ! )
Cenova + Yanmar seyrine gelince ; - hele tenede denizci olmayan misafir varsa yada yalnız ve kendimi tembel hissediyorsam - ; şöyle latif bir rüzgarda benim minik cenovam tekneye 4- 4,5 knot yaptırıyor. Motora da 2000 devir verirsem mırıl mırıl çalışiyor, tekneyi de 6 knot'a çıkarıyor. Daha ne isteyeyim, niye şikayet edeyim ?
-
bu arada pupa seyrinde ayı bacağı zor bir seyir. Çok dikkat gerektiriyor. Ama tek başına cenova da bana göre sıkıntı yaratabilr. İstemsiz kavança riski olsa da ki bu artık yeni teknelerde zor, ana yelkeni kontrol etmek, cenovayı kontrol etmekten daha kolay.
Bence , bu tür - cenova güçlü - tekne sahipleri ana yelkeni şu nedenle kullanmıyorlar.
Cenovayı açmak ve toplamak sarma ana yelkeni , ya da klasik ana yelkeni açıp kapamaktan daha kolay.
Klasik, ray sistemi ile çalışan ana yelkenlilerde yelkeni basmak için vinç kullanmak gerekiyor. Bir de balançina problemi var. Ana yelken balenleri çoğunlukla balançinaya takılabiliyor. Lazy jack halatları ayrı bir çapariz yaratma potansiyeline sahip.
Sarma ana yelken de de yine vinç gerekiyor, ama bence sorun biraz piskolojik. Bilinçaltı, koskoca yelkenin nasıl olupta o dar direğin içine sarıldığını anlamakta zorlanıyor. Daha önce başkalarının yorumlarında da bir takılma hikayesi var ise bu sarma sistemi öcü gibi görünüyor. Cenova furlingi buna göre daha gözle görünür ve basit bir sistem gibi göründüğünden cenova tercih ediliyor diye düşünüyorum.
Tayfun Timuçin in kitabında okumuştum sanırım. Cenova, Amerikan yelken yarışlrında kullanılıyor ilk kez. Cenovalı İtalyan ekip, bu yelkeni açıp, yarışı kazanıyorlar. O yüzden bu yelken Cenova şehrinin adı ile anılıyor. Sonuçta bir yarış yelkeni, temelde bir flok. Özellikle hafif havalarda mükemmel sonuç veriyor. Ancak sert havalarda mutlaka küçültmek gerekiyor.
Ancak , her ne kadar tekneden tekneye değişiklik gösterse de prensip olarak, cenovanızı küçülttüğünüzde bu yelkenin etki merkezi, teknenin ağırlık merkezinden uzaklaşıyor. Yani kuvvet azalıyor ancak moment kolu uzuyor. Aynı anda ana yelkeni de -sarma - olduğunu varsayarak söylüyorum, küçülttüğünüzde yelken etki merkezi teknenin ağırlık merkezine yaklaşıyor. Yani hem kuvvet azalıyor hem de moment kolu kısalıyor.
Dolayısı ile iki yelkenin de normal kullanımından çok daha farklı özellikler gösteren bir kuvvet dağılımı ortaya çıkıyor.
Cenova teknenin kafasını açmaya çalışırken, ana yelken de rüzgar üstüne döndürmeye çalışıyor. Tekneler zaten belli bir oranda rüzgar üstüne dönme eğiliminde olduklarından, cenovayı fazla küçültür ya da yelken trimini doğru yapamaz iseniz, tekne rüzgar üstüne doğru hızla dönüp, dümen dinlemez bir durumda rüzgara saplanıp kalıyor. Ya da tam tersi, sürekli kafayı açmaya çalışıyor.
Böyle durumlarda , genelde tekne sahipleri motor gücüne baş vuruyorlar. Oysa cenovayı daha düzgün trimleseler bu sorun yaşanmayabilir.
Ancak yine de bana göre , her iki yelkenin de küçültüldüğü sırada dümen tutmak ciddi bir iş .
-
Sarma ana yelken de de yine vinç gerekiyor, ...
Sarma ana yelkeni açıp kaparken (trim değil) vince ihtiyaç duyuyorsan bişeyi yanlış yapıyorsun demektir.
öZgür (mobil)
-
Şart değildir. Ama konfor güzel şey.Yelken için bir şey diyecek kadar iyi yelkenci değilim. Yelken seyir konforumu bozarsa hiç birini açmam, seyir konforumu sağlarsa hepsini açarım. Nasıl güvende hissedersem o kombinasyonda kullanırım. Buzdolabı güzel şey , elektrikli tuvalet de iyidir herhalde.
-
Elektrikli tuvalet, hele misafiri ve çocuğu bol teknede çok faydalı.
Eskiden kaç kere utana sıkıla misafir ardından tuvalete girerdim, beceremedikleri için... Şimdi herkes mutlu.
Üstüne buz gibi bir şeyler de içelebiliyor.
Yelken açıp kapamak da kolay, bir elektrikli vinç eksik.
Onu da koyarsam tam olacak.
Olmayanlar düşünsün.
-
Evet itiraf edeyim köşeye sıkıştım. Bizimkisi fakir teknesi tabi. Bi kere ahşap. Paranın gözü kör olsun alamadık bi fiber tekne. Millet nelerden basediyo. Bırak elektriklisini benim teknede vinç yok. Nasıl da uğraşıyorum yelken basarken.. Ah bir vincim olaydı ben de cırrrrrr diye o şiir gibi sesi duyaydım.
Tuvaleti bile elektrikli yaptılar. Bende tuvalet ayrı bölmede bile değil. Hani sahil güvenlik durdursa, mavi kart neyim sorsa , arasa tarasa bulamaz tuvaleti. Ah benim de doğru dürüst, en azından ayrı kabin bir tuvaletim olsaydı.
Ne güzel buz dolapları var, ben bi soğuk bira içmeye hasretim.
Neymiş her havada gidermiş, neymiş her hava için ayrı yelken kombinasyonu varmış. Ne gerek.. O kadar yelken bi cenova etmiyor işte.. Ah bi cenovam olaydı.. Yok işte.. Fakirliğin gözü kör olsun. Hem ne gerek uğraşmaya.. Bekliycen hiç rüzgar esmeyecek ki seyir yapasın. Fışır fışır gidersin işte. Koskoca motoru boşuna mı koymuş ecnebi. Var demek bi bildiği.
Bende o da yok. Fakir teknesi işte. 14 beygir motor mu olur. ? Koyma daha iyi. Hem koskoca Yanmar neden yapsın 14 beygir motoru.? Almış koymuşlar bi motor. Üstüne Yanmar diye markasını koymuşlar numaradan. Biz de yedik iyi mi.
Millet açıyor mis gibi vebastosunu sıcacık, biz de uğraşıyoruz sobaya odun bulucaz diye. Bu devirde soba yakmaya uğraşıyoruz. Külü pisi, uğraşılırmı? Fakiriz işte ne yapalım.
Neymiş , bordası denize yakınmış, rüzgar tutmazmış. Yahu rüzgarlı havada denize mi çıkılır. ? Elini atınca elin suya değermiş. Aman aman. Deniz anası değer, balık parmaklarını ısırır, hiç biri olmasa üşütürsün canım.
Ne güzel herkesin biminisi var serpinti körüğü var. Bizde o da yok. Olsa olsa parça pünçük bir branda. Çadır bezinden . Geriyoruz işte. O da yırtıklarından su alıyor zaten.
Yelken görünmüyormuş, tirim ayarları için yelkeni görmek lazımmış. Görmeyiver kardeşim yelkenini. Kaçıyormu sanki. Hayır gördün de ne olacak. ? Sanki daha hızlı gidicen. Hem ne uğraşıyorsun ki ana yelken ile. İşte cenova yok. Olaydı ben de uğraşmazdım ana yelken filan.
Direğimde gurcata bile yok. Kısacık bodur bi direk. Bide yetmezmiş gibi ahşap . Pes artık ama.
Dalga geçer gibi arkada bi direk daha var. Fakirliğin timsali. Nasıl da utanıyorum. Ne öyle o ufacık tefecik. Param olsa çakıcam mis gibi alüminyum direk.. Ama çok para be..
Yok yok, yakıcam ben bunu. Zaten tekne olarak para etmez. Odun niyetine üç beş verirler belki. Hayır o para ile fiber bi sandal alabilsem bir dakika düşünmem.
İyi ki komşular var. Acıyıp veriyorlar soğuk bir şeyler. Sağolsunlar. Yoksa nerdeee öyle buz dolabı filan.
Ne güzel misafirleri geliyor herkesin. Ben de o da yok. Nereye oturtucan misafiri. ? Düşün , adamın çişi gelse bittin. Nereye nasıl işesin bu adam. ? Tuvaleti bulamaz ki .
Bir itiraf daha . Zaten Tiryakiye mahsus göndermedim o yelkeni. Evirdim çevirdim cenova yapabilirmiyim diye. Yok anacım olmuyor. O yüzden yolluycam yarın. Bana yaramadı belki Ona yarar.
Daha çok derdim var da , uzadı yine yazı. Kızıyollar sonra bu kadar yazı mı yazılır diye.
Ne diyeyim kader utansın..
-
Gestapo seni bi döverimmmmm..........
-
Sen aileni alıp, Tayomar'la Temmuz ya da Ağustos'da güneyde 15 gün bi gez hele...
-
Ersin'in son yazısından üstü kapalı bir "kahrolsun benim gibi düşünmeyenler" mesajı aldım. ???
Gestapo seni bi döverimmmmm..........
Odunla dövmen lâzım 8)
-
30 yaşındaki Yengeç'e dışarıdan bakınca -en azından bana göre- nefis bir tırhandil. Denize yakışıyor, geçmişinin izlerini de ruhunu da taşıyor.
Evet, davlumbazına kılım, yelken performansının canına okuyor. Ama üç kat verniğin sadece iki ay dayanabildiği Akdeniz yazında ben o havuzlukta yaşıyorum. Tenteyle, bilmem neyle nah yaşarsın arkadaş o güneşin altında.
Armasına da kılım. Randa olsa çok daha mutlu olurdum. Ama gel gör tek başına abrayabilir miydim, emin değilim. Yengeç bastonu ve kıç uzantıları hariç 15 metre.
Tuvalet iki tane. Biri manuel, biri elektrikli. Biraz paralanayım manueli de conversion kitle çevireceğim elektrikliye. Hacetimi nasıl defedeceğimin en azından benim için bir tırhandilin ruhuyla alakası yok :)
Buzdolabım 330 lt. Kasap dolabı gibi bir şey. Çok da memnunum. Çünkü ben her ne kadar mecburiyetten gittiğim bir evim olsa da teknemde yaşıyorum. Kapağını açınca kahvaltılığımı, içeceğimi bulabilmekten gayet memnunum.
Haftaya klimamı da taktırıyorum. 16.000 BTU. Kıçımı dondurmaya yeter. Ha, Webastom da var. Hatta çanta jeneratörüm, GPS'im, otopilotum, anemometre vs tüm seyir gereçlerim.
Yani neredeyse bir motoryat donanımına sahip bir tırhandilim var. Bu durumdan son derece hoşnutum. Dahası tüm bunların toplamı benim nasıl bir denizci olduğumu belirlemiyor. Düşmanım olsa -ki yoktur- yardımına koşarım, neyim varsa paylaşırım, bildiğim ne varsa paylaşır, çoğunun beğenmediği bir balıkçıyı can kulağı ile dinlerim. Tüm konforlu oyuncaklarıma rağmen en azından iyi olmaya çalışan bir denizciyim.
Kendimden yola çıkarak yanıtlamak istedim, çünkü benzer takıntılarla yol alıyoruz deniz üzerinde. Ahşaptan eli ayağım tuttuğu sürece vazgeçmem, hayatta Yengeçime Alümnyum direk dikmem, kayığıma su kontrası sokmam, ahşabıma boya vurmam gibi gibi uzar gider.
Çok takıyorsun yahu; yelken benim değil mi, ister cenoa mı tek basarım, ister motor-yelken giderim, hatta usturmaçalarımı bile toplamam. Kime ne!
Aaa, dur lan, iyice kıl edeyim seni. Geçen yazdan beri buz yapıcım bile var! :) !O__
-
Ersin Abi , her şey bir tarafa bu serpinti körüğü denen şey var ya, biliyosun bende kendisiyle bu kayıkta tanıştım, gerçekten hayat onda.
-
Elektrikli tuvalet, hele misafiri ve çocuğu bol teknede çok faydalı.
Eskiden kaç kere utana sıkıla misafir ardından tuvalete girerdim, beceremedikleri için... Şimdi herkes mutlu.
Üstüne buz gibi bir şeyler de içelebiliyor.
Olmayanlar düşünsün.
Araştırdım bulamadım, Alman denizcilerin tuvalet üzerine buz gibi bişiler içme ihtiyaciyla ilgili bi deyişlerini bulamadım.
Sorayım bari ; şart midur ? Bi seyi eksik mi yapiyoruz ?
-
Efendim iki ay önce malumunuz Marmaris e yarışlara gitmiştim. Burak sağolsun beni joya Del Mar ' a götürdü. Çok şirin butik bir otel. Küçük bir iskelesi de var. Önüne tekneni bağlıyorsun, çamların arasında küçük bir kumsalı var. Fiyatlar da makul.
Böyle yerler arıyorum bir iki tane daha. Fikri olan. ?
Aali bu arada little maid of kent 'in saç planları da varmış. Saç tekne maliyet açısından fiber ve ahşaba göre ne gibi avantajlar sağlıyor. ? Saç tekne yaparken dikkat edilmesi gereken konular kabaca neler. ? Görüş rica etsek ?
-
Ersincim,
benim bilgilerim artık piyasada satilamayacak kadar eskidi...
Bu nedenle fikir beyan etmek istemem.
Ama eşyanın tabiatı gereği değişemeyecek bir şey varsa, o da kabuk maliyetinin tekne maliyetinin yüzde 20'si olduğu gerçeğidir.
Hal böyle iken bence gövde malzemesi kişisel tercih ve o malzemeye duyulan kişisel sempatiden öteye geçmez.
Kararı bana bıraksan tekne malzemesi olarak aluminyumdan başka kuş tanımam.
Aluminyum olamayacaksa ahşap.
Ama bunların önemi yok.
Sana ne akıllıca veya sıcak, sempatik geliyorsa ; doğru malzeme o !
Ne maliyette, ne emniyette, ne seyirde fazla bir şey değişmeyecektir.
Fiberglas seri imalat için uygun bir malzemedir ; yani one-off, tek bir tekne yapılacaksa ahşap, çelik veya aluminyum niye olmasın ?
Fiber dışında kalan diğer "alışılmadık " ;D [size=78%]tekne malzemeleriyle yapilacak bir projede de gerçekten bir maddi avantaj sağlanacaksa bu da ancak tekneyi hakikaten kendi kendine yapmakla mümkün olur, sonuçta birine sipariş vereceksen maliyetlerde bir avantaj bekleme. [/size]
-
Bir sorunu atlamışım...
Saç tekne ( daha doğrusu yat ) yaparken, dikkat edeceğin en önemli husus saç yatların kaynak ışlem ve sırasının gemilerden tamamen farklı olduğudur.
Gemi yapımcılarının usullerini takip ederek bir yat yaparsan elinde buruş buruş, yamru yumru bir kayık kalır, maliyetten kazara bir para tasarruf edebildiysen onu misliyle macun satıcısına vermek zorunda kalırsın.
Ama çelik veya metal yat ( doğru) inşa yöntemleri atla deve değil, sen de akıllı adamsın. Lafla 15 dakikada veya 3 A4 sayfası notla ben sana yöntemi anlatırım. Aynı bilgileri amatör metal tekne inşasıyla ilgili yazılmış kitaplarda da bulursun zaten.
-
Benim yapmayı planladığım tekne açısından bakıldığında gövede maliyeti sanki genel temaülün biraz üzerinde olacak gibi.
Proje bazında gidersek, little maid of kent 30 feet bir tekne. Saç acaba ahşaba göre daha mı ağır olur? 30 feet saç tekne için uygun bir boymudur. ? Yok durun ben bir Aali yi arayayım.
-
Sildim
-
Bu konuda en güncel bilgileri Can hoca ve onun da yakın dostları olan Aydın Aydınlı ( saç tekne yapımı) ve Atilla Serdar Erdoğan ( Alüminyum tekne yapımı ) verebilirler.
-
Ne demiş atalarımız no woman no cry..... Ne kadar az o kadar rahat hayat. Hatta en güzeli teknenin olmaması o zaman hiçbir derdin olmuyor...
Şaka bi yana , buzdolabımın kartı yanmış (O şekilde almıştım tekneyi) kartı tamir edilmeyen ve değişmeyen modelmiş (Deniz zengini sever) komple motorla beraber değiştirdim. Yan komşum diyor ki yaa manyakmısın al benim gibi bi ofis dolabı 12 V'a çevir çöz olayı. Bakıyorum zavallı oturma yerinin üzerine heyüla gibi dolap koymus teknenin içine etmiş bi de bana akıl veriyor... Usta yok servisler gelmiyor gitmiyor. Verdiğim parayamı yanayım adam bulamamaya mı. Neyse sanayiden gözü açılmamış kuzgun yavrusu getirdim marina girişte adamdan ayakbastı parası 150 lira alınca gözü açıldı tabi.....
Neyse bak Ersin'de varmı bu dertler yok...Adam bunları söylüyor doğruda söylüyor. Ama kime söylüyor evinde 100 çiftten aşağı ayakkabı olmadığı halde aile efradı her ay en az 5 ayakkabı daha alan , dolabında tişörtlerin gömleklerin hepsini bir sezonda giyemeyen. TV'sinde 1000'lerce kanal olup bunlarda 10'unu bile seyretmeyen , 300 bin+ jipe binip arazi yüzü görmemiş , Kilitli duran 80 m2'lik salonunun kapısı misafirden misafire açılan bizlere..... O kadar doluyum ki kusmak istiyorum... Ama ne fayda.....
BU ARADA :
Benim gordugum elektrikli tuvalet de oyle sadece 1 düğmeye basmakla olmuyor. Tam hatırlamıyorum ama önce bir düğmeye basıyorsun sonra baska bir düğmeye sonra ilk bastığın düğmeye bir kere daha basıyorsun. Sonra tekne tuvalet kullanma kuralları hakkaten ciddi anlatılması ve anlanması gereken şeyler. Tuvaleti kullanmayı tam anlamamış birinin size rezil olması bir yana sistemi rezil etmesi de ihtimal.
-
Tekne yapımı konusunda cok dikkatimi ceken merak ettigim besmaran firmasımı diyeyim atolyesi mi ziyaret etmek istiyorum. Bilmeyeniniz yoktur eminim (Ben de hakkındaki bilgileri gg ve bizim forumlardan elde ettim) ama var ise mutlaka google'da araştırıp adam neler yapmış Hayat hikayesinde hayran olduğum Erkan amcayla tanışmak da önemli bir amacım. Varmısınız bir arabaya doluşup gidelim burdur'a?
-
Ersin,
Atkin & Şürekası Kumpanyası teknenin sac ve ahşap imali durumunda ağırlıklarını da belirlemiş ve study plan'larda belirtmiş olmalı ?
Sac teknenin ille ağır olması gibi bir kural yok. Mesele 4mm altındaki saçlarla çalışmanın ( kaynak işlemleri ) göreceli zorluğunda ; yani özellikle ufak teknelerde hesap kitap sonucu bulunan yeterli kalınlıktaki sacdan daha kalınının kullanılmasında ( abartarak söylüyorum, sac tekneyi gemi kaynakçısıyla değil, ince sac işlemeye alışık birinci sınıf bir oto kaportacisiyla yap, 4 mm yerine 3 veya 2,5mm sac kullan, çelik teknen ahşap veya fiber kardeşinden hafif olsun ! ;D )
Tekne büyüdükçe gerekli saç kalınliğı artacağı için 11-12 m boydan itibaren zaten hesaplarin gösterdiği minimum saç kalınliğı 4mm ve üstü olacağından , teknenin başka malzemelerle inşa edilmişlerden ağır olmasına bir neden yok.
-
Şaka bi yana , buzdolabımın kartı yanmış (O şekilde almıştım tekneyi) kartı tamir edilmeyen ve değişmeyen modelmiş (Deniz zengini sever) komple motorla beraber değiştirdim. istiyorum... Ama ne fayda.....
"kartı tamir edilmeyen ve değişmeyen modelmiş"
Yahu bunu kim demiş? hiç öyle şey olur mu?Dolabın kartı da değişir yada tamir olur.Hatta değişimde size sorarlar bile:Sıfır kart mı olsun yoksa revizyonlu yani tamir edilmiş kart mı olsun?
Arızalanmamış ekovatı neden değiştirecekmişim ?
Sarma sistemli ana yelken yırtılırsa Direkle beraber mi değiştiriliyor?
-
Zorla getirtebildiğim ilk servis aynı şeyi söyleyip koltuk altındaki ünitenin komple değişmesi gerektiğini (2200-2700 TL arası + işçilik) söyledi. Sanayiden getirttiğim dolapçı ise sistemi komple götürdü, kart yanı teşhisini o da koydu , kartı alırım dedi bana sonra ayrı bulamayınca aradı beni "abi bizim normal dolap kartları 100-150 lira ama bunun kartı ayrı satılmıyormuş?? motoru ile beraber satılıyormuş deyince" motoru ile beraber aldırttım 175 $'a gazı işçiliği ayakbası parası ile 1000 liram gitti.
dediğiniz gibi yanıltılmış olma ihtimalim de var tabi... Deniz zengini sever. ?0-?
-
Hay ağzına sağlık Bülent reis,
Güneş enrerjisinden elektrik elde ediyor olmak çok önemli bir teknoloji. Keza gps. Bundan yüzlerce yıl önce insanların konum bulmanın yöntemini bulmak için nasıl çırpındıklarını düşünürsek hele.
Önemli olan geçmişin birikimleri ile yeni kazanımları bir estetik ile , zerafet ile bağdaştırmak.
Geçmişin kazanımlarını yok sayarak ya da sadece geçmiş ile yaşamak ta doğru değil.
Bu estetik ve zerafeti yakalarken kolay kullanım da çok önemli. Fonksiyonellik elbette.
Tüm bunları yaparken, teknoloji gibi pazarlanan vahşi kapitalizim tuzaklarına da düşmemeli.
Kişsel tercihlere bir şey dediğimiz yok. İsterseniz buz yapıcı, derin dondurucu da koyar teknenizi dondurmacı kayığına da çevirirsiniz. Kim karışır. ?
Tüm bu yazacaklarım benim görüşlerim. Bence demekten sıkıldım. Lütfen bu şekilde okuyunuz.
Bir yelkenli teknenin karekteristiğini öncelikler belirler. Yelkenli bir teknede öncelik doğru ve rahat bir şekilde yelken yapabilmektir. Teknenin her yerine her havada ulaşabiliyor olmak, teknede ayakta durmaktan daha önemlidir. Yelken yaparken bimini üzerindeki güneş panelleri yüzünden ana yelkeni göremiyorsanız ve bu sizi rahatsız etmiyor ise doğru tekne kullanmıyorsunuz demektir.
Yelkenli bir teknede, yelken performansını olumsuz etkileyebilecek bir yapı öngörülemez. Siz elbette tercihinizi farklı kullanabilirsiniz. Burada sizin tercihlerinizi yermiyor ya da eleştirmiyoruz. Karıştırılan bu.
Teknenin kıçındaki güneş paneli taşıyıcısı ve üzerindeki güneş panelleri sizce hoş bir görüntü mü. ? Çok basit bir cevap öyle değil mi. ? Çok çirkin bir görüntü. Teknenin kıçında matafora eğer iyi tasarlanmadıysa çok sakil duruyor mesela.
Hareket etmemizin neredeyse yasaklanacağı bir dünyada yaşıyoruz. Bir tuvalete iki pompa basmak bile zor gelmemeli insana.
Ben teknenin zerafetini, karakteristiğini bozacak hiçbirşey yapmam. Buzdolabı koymak için güneş panellerini büyüttüğümü ve krom taşıyıcı paneller koyduğumu, Bimini ve sprayhood koyduğumu Düşünsenize bir.
Sadelik ve basitlik ve mütevazilik zerafeti de beraberinde getiriyor. Bumbanın üzerine atılmış ve vardevela tellerine bağlanmış basit bir tente hem mahremiyet sağlıyor hem de sıcaktan ve yağmurdan korumuyor mu. ? Seyir sırasında söküveriyorsun bitti gitti.
Seyir yaparken dalga geliyormuş. Yahu tabi gelecek. Denizde değilmiyiz sonuçta.
Bu yazdıklarımı kendi tercihleri için eleştiri olarak görenler , aslında kendi tercihlerini empoze etmeye çalışmış olmuyorlarmı?
Şu camida ne gerek var buzdolabına, ahşap iyidir diyen kaç kişi var da bu kadar tahammülsüz olabiliyorsunuz.?
Bu küçük, pilot cutter, ben sahibi olduğum sürece, denizciliğinden ve yelken performansından feragat edecek hiç bir yapıyı üzerinde taşımayacak. Ancak performansını arttıracak, her türlü teknolojiyi kullanamaya devam edecek. Bu açıdan bakıldığında buz dolabı Tayo Mar için bir öncelik asla olmayacak.
Herkese, küçük ama doğru bir tekne ile Ege denizinde vızır vızır üstelik güvenle gezilebileceğini, kimi lükslerden ve gereksiz ekipmanlardan feragat ederek çok uygun bedeller ile tekne sahibi olunabileceğini göstermeye devam edecek.
Ahşabın zannedildiği gibi zor olmadığını, kimi durumlarda çok daha üstün olduğunu, her şeyden önce denizde yüzdüğünü , fiber gibi geri dönüşümsüz bir malzeme olmadığını göstermeye devam edecek.
Markoni arma ve cenovadan başkaca arma ve gövde tipleri olduğunu her seyir yaptığında gösterecek.
Üstelik bunları, denizciliğinden ve zerafetinden feragat etmeden yapacak. Deniz severler O nun her seyre çıktığında fotoğrafını çekmeye devam edecekler.
Kimi dostlara havuzluklarında soğuk içkilerini yudumlarken görüntüsü ile keyif verneye devam edecek.
-
Şartmıdır değilmidir bilmem ama teknolojinin nimetlerinden teknolojiye esir olmadan sonuna kadar yararlanmak gerektiğine inanıyorum. En basiti resimdeki bir buzdolabı kompresörü ve boyutlarına bakın teknede kullanmak için muhteşem. Hiçbir görüntü kirliliği olmadan istediğiniz gibi projede kullanabilirsiniz.
(https://guideimg.alibaba.com/images/shop/79/09/24/5/mt20dc48h-dc-tiny-compressor-mini-compressor-dc-48v-425w-r134a-bldcm-for-mini-air-conditioner-refrigerator-base-station_832895.jpg)
Ben yeniliklere her zaman açık biri olarak olmazsa olmaz demem ama olursa ne zararı olabilir derim.. İmkanınız varsa konfor veren herşey kullanılabilir bence.
-
Efendim iki ay önce malumunuz Marmaris e yarışlara gitmiştim. Burak sağolsun beni joya Del Mar ' a götürdü. Çok şirin butik bir otel. Küçük bir iskelesi de var. Önüne tekneni bağlıyorsun, çamların arasında küçük bir kumsalı var. Fiyatlar da makul.
Böyle yerler arıyorum bir iki tane daha. Fikri olan. ?
Herşeyi özetlemiş oluyoruz böylece :)
Sent from my iPhone using Tapatalk Pro
-
Efendim iki ay önce malumunuz Marmaris e yarışlara gitmiştim. Burak sağolsun beni joya Del Mar ' a götürdü. Çok şirin butik bir otel. Küçük bir iskelesi de var. Önüne tekneni bağlıyorsun, çamların arasında küçük bir kumsalı var. Fiyatlar da makul.
Böyle yerler arıyorum bir iki tane daha. Fikri olan. ?
Amaç tekneni bağlamak ve hatta yıllık bağlamak mı? Öyleyse özellikle Hisarönü'nde, ORhaniye'de çeşitli iskeleler mevcut. Tayomar'ın derinlik sıkıntısı olmadığı için bir çok iskelenin değerlendiremediği noktaları değerlendirme fırsatı yaratacağı için makul fiyat yakalayabilirsin.
Amaç, eşim-kızım teknede kalamıyor; onlarla gündüz beraber olup, akşam medeniyet istiyoruz diyorsan yine adres Hisarönü Körfezi bilgim dahilinde...
a) Kuzbükü Neighbours: elektrik yok; su kuyudan. Tüm malzeme tekne ile Bozburun'dan. Restoranın üstünde çok şık ve temiz (gerçekten) iki odası var
b) Selimiye: bir çok pansiyonun önüne kıçtan kara ya da alarga kalabilirsin; en kötü 100 m yürürsün, köy iskelesine bağlanırsın.
c) Palamutbükü : çok güzel bir barınağı var; 50 m mesafede de restoran ve opansiyonlar.
d) Hayıtbükü : iskele varmış yıkılmıştı geçen sene. O nedenle bağlanamadık. Ama Tayomar'a bağlanacak yer var. Orada da restoran ve pansiyonlar deniz dibinde
Umarım yardımcı olur. Eğer doğru yoldaysam ve detay istersen yaz, ara... Yap bişiiler.
-
Ersin,
aylak bakkal eski veresiye defterlerini karıştırırmış misali ( galiba böyle değildi bu özlü atasözü ya neyse ) 40 derece sıcakta ayrılamadığım Istanbulda oturunca eski dergilere sardırdım.
Şu Danimarka usulu yelken seyri yazısı çıkıverdi karşıma.
Kısaca özetleyeyim bari, bir hizmetim olsun camiamıza :
Testi Haziran 2016 sayisinda yayinlamış die Yacht. Bunun için Mallorcada iki 2011 model Oceanis 34.2 kiralamışlar. Bir tekne her seyirde sadece yelkenle seyretmiş. Diğerinde motor ile birlikte çeşitli yelken konfigürasyonlarını denemişler.
Bu arada da motorların yakıt sarfiyatını da takip etmişler ( ki burada konumuzla ilgisiz ama ilginç bir özellik ortaya çıkmış ; salt motor ve motor/yelken birlikte seyirde AYNI motor devrinde motor/yelken giden teknede yakıt sarfiyatı sadece motorla giden tekneye göre % 10 kadar düşüyor. Beklenmedik bir sonuç değil aslında ).
Topladıkları diğer veriler elbette teknelerin hızı, bayılma, sallanma/ yuvarlanma ve teknenin boyuna ekseninde rotadan kaçma açıları...
Orsa seyirde çikardıkları sonuçlar ve gözlemler şöyle :
Sadece motorla : Düşük devirde teknenin sallanma yuvarlanma ve rotadan kaçma eğilimi en yüksek. Yol verdikçe bu açisal hareketler azalıp tekne dengeleniyor fakat bu defa da sertçe dövünmeye başlıyor
Tam arma + motor : çok düşük motor devirlerinde dahi ( 1500 - 2000 d/d) teknenin hareketleri yumuşuyor, sakinleşiyor. Hız elbette artiyor. Tekne yelkenle girebileceginden daha fazla orsalayabiliyor.
Gonova + motor : yine gayet düşük devirle dahi daha konforlu ve hızlı seyir. Ancak genova erken boşladığından tam armayla olduğu kadar rüzgar üzerine gidilemiyor
Ana yelken + motor : Ilginç sonuç seyir hızının genova ile olduğundan daha düşük olması. Ama teknenin en konforlu seyri bu kombinasyonda. Tekne bayılmadan seyredebiliyor ama arada dövünebiliyor.
Geniş apaz seyir :
Motorla : huzursuz ve çok dümen basmak gerektiren bir seyir. Çok sallanma yuvarlanma var, hızi arttırmak çare olmuyor
Tam arma + motor : Tatsız seyir özellikleri değişmiyor, ama hız önemli oranda artıyor
Genova + motor : Tekne daha sakin seyrediyor, hızda önemli bir azalma yok. 2500 dd da tam arma + motor seyriyle aynı hızı yapabiliyor
Ana yelken + motor : Konforsuz bir seyir, ancak makina çalışınca hız önemli biçimde artıyor
Ortaya koydukları genel bir saptama ise motor / yelken gidilecekse motora fazla yol vermenin anlamsız olduğu. 2000 - 2500 d aralığında motoru koşturmak konfor ve hız kazanımı ve yakıt sarfiyatı açısından en uygunu.
Yani bendeniz bir Türk oğlu Türk olarak yine canım sıkıldığında Danimarkalı usulü genova + motor düzenime devam. Yanlış yapmıyormuşum.
-
Aali çok teşekkürler.
Motor yelken seyir yapmak zorunda olduğumuzda son derece önemli bilgiler,
Anladığım, konfor seven dostlar, cenova motor seyri yerine ana yelken , motor seyri yaparlarsa belki daha yavaş ancak daha tekneyi baymadan seyir yapabilecekler. Üztelik ana yelken ıskotası ellerinin altında olduğundan sağnaklarda ıskotayı boşlayarak , ya da rüzgar yön değiştirdiğinde ana yelkeni daha rahat ayarlayabilirler diye düşünüyorum.
Şimdiye kadar bu konuda birşey okumamamıştım.. Çok faydalı oldu gerçekten.
-
Özellikle kafadan geliyorsa rüzgar anayelkeni açarım. Hava sıfırsa yine açarım. Biraz da zahiri rüzgara taşırım. Tekne suya iyice yapışır. Konfor artar. Ignecikten gelen düşük rüzgarda hayrını görmedim.