Heyamola Hey
Bahriye Mektebi => Makina => Konuyu başlatan: Ersin Böke - 20 Nisan 2017, 08:11:54
-
Yelkenli de olsa teknelerimizde vazgeçemeyeceğimiz motorlarımızın bir an olmadığını hayal edin.. Tabi biz hayl edelim ama bunu ciddi ciddi düşünen Amerikalı amcalar var.. avantaj ve dezavantajlarını ciddi ciddi kıyaslıyorlar. Yakında yeni bir akım çıkarsa şaşırmayınız..
Motorun olmadığı bir teknede yaşanacak avantajlar gerçekten ilginç..
Bir kere koskoca bir ağırlıktan kurtuluyorsunuz. , Böylece salam daha iyi iş görür hale geliyor. Boşalacak bu alan ,farklı amaçlar için kullanılabilir.
Düşünsenize, hiç motor ustasına ihtiyaç yok.. İmpeller, kayış, akü, mazot, motoryağı ... hiçbirine gerek kalmıyor. Para da harcamıyorsunuz.
Bu konu benim niye bu kadar ilgimi çekti söyleyeyim.. Türk yelkencileri için çok büyük bir fantazi.. Ancak bir tutnusol kağıdı aynı zamanda.. Teknenizin ne kadar yelkenli tekne olup olmadığı ile ilgili..
Bir an teknenizde motor olmadığını ve yelken ile kaldığızı düşünün.. İşte o zaman eskiler , neden farklı modelde yelkenliler üretmişler.. Daha iyi anlaşılıyor..
-
İlahi Ersin Reis
Buzdolabi vs derken sıra geldi motora....
Ama seni cok iyi anlayabiliyorum. Cunku denizde olmamin tek bir amaci var ruzgarla ilerleyebilmek. Bazen neden bu kadar buyuk masraf ve donanımla mücadele ediyorum diyorum kendi kendime (Al şu an buzdolabım bozuk uşraşıyorum) acaba rüzgar sörfü , sportif katamaran yada şu laser mazer biseylerden alip onlarla mi takilsa idim diyorum kendi kendime. Tatil ve konfor dersen ... senede 2 hafta tam donanımlı tekne kirala hiçbi dertle uğraşma....
-
Yelkenli de olsa teknelerimizde vazgeçemeyeceğimiz motorlarımızın bir an olmadığını hayal edin.. Tabi biz hayl edelim ama bunu ciddi ciddi düşünen Amerikalı amcalar var.. avantaj ve dezavantajlarını ciddi ciddi kıyaslıyorlar. Yakında yeni bir akım çıkarsa şaşırmayınız..
Motorun olmadığı bir teknede yaşanacak avantajlar gerçekten ilginç..
Bir kere koskoca bir ağırlıktan kurtuluyorsunuz. , Böylece salam daha iyi iş görür hale geliyor. Boşalacak bu alan ,farklı amaçlar için kullanılabilir.
Düşünsenize, hiç motor ustasına ihtiyaç yok.. İmpeller, kayış, akü, mazot, motoryağı ... hiçbirine gerek kalmıyor. Para da harcamıyorsunuz.
Bu konu benim niye bu kadar ilgimi çekti söyleyeyim.. Türk yelkencileri için çok büyük bir fantazi.. Ancak bir tutnusol kağıdı aynı zamanda.. Teknenizin ne kadar yelkenli tekne olup olmadığı ile ilgili..
Bir an teknenizde motor olmadığını ve yelken ile kaldığızı düşünün.. İşte o zaman eskiler , neden farklı modelde yelkenliler üretmişler.. Daha iyi anlaşılıyor..
Ersin cim o motorsuz tekneler rüzgarı bol ülkeler için.
Bizde özellikle kuvvetli motor ya da 40 çifte kürekli kadırga tipi şart eğer laser sınıfı tekne kullanmıyorsak.
Benim 9.95 m. Yelkenli teknede 65 HP bir Unimog motoru var ve tekneyi alırken beğenme kriterlerimden birisi idi.
Düşünsene yazın , öğleye kadar hep meltem bekleyen o koca koca guletler ne kadar zamanda yaparlardı 1 haftalık Mavi Yolculuk turunu eğer makinaları olmasa ,
ya da İstanbul dan aşağı inen tekneler tekrar yukarı geri nasıl gelirdi. :)?
Ama eğer Atlantik kıyılarında yaşıyor olsaydım ben de kesinlikle sadece liman a girip çıkacak kadar yeterli bir kıçtan takma (şimdiki limanlar kalabalık :) ) ya da kolla çalışan ufak bir Pancar Motor ( Bukh) koyardım , yeterli rüzgarın olduğu yerde yelkenli bir tekne için bu kadar motor teferruatı gereksiz orada haklısın.
-
İlahi Ersin Reis
Buzdolabi vs derken sıra geldi motora....
Ama seni cok iyi anlayabiliyorum. Cunku denizde olmamin tek bir amaci var ruzgarla ilerleyebilmek. Bazen neden bu kadar buyuk masraf ve donanımla mücadele ediyorum diyorum kendi kendime (Al şu an buzdolabım bozuk uşraşıyorum) acaba rüzgar sörfü , sportif katamaran yada şu laser mazer biseylerden alip onlarla mi takilsa idim diyorum kendi kendime. Tatil ve konfor dersen ... senede 2 hafta tam donanımlı tekne kirala hiçbi dertle uğraşma....
İşte o zaman çok az kadın gelirdi, derim ben. Buzdolabı için;
a) motor çalışıyor mu
b) Gaz kaçağı var mı- Gazı fazla mı az mı?
c) Tıkanıklık var mı?
d) Termostat sağlam mı?
d) Adı, E ile başlayıp tör ile biten ve buzdolabının içinde olan şey sağlam mı?
Ben hepsini yaptım, en sonunda e ile başlayan şeyi değiştirdim, oldu. Üstteki 4 seçenek için harcadığım para ve emek boşa gitti.
-
Bu kadarı bana bile fazla.. :) ama eğer İstanbul da yaşamak zorunda olmasaydım, zamanım bol olsaydı, böyle bir şeyi denemek isterdim doğrusu. Bu durumda kürekli bir dingi, gerektiğinde tekneyi çekmek için yeterli olabilirdi. Tabi o zaman seninle birlikte bir kişiye daha ihtiyaç olurdu.
Senin dediğine gelince, şimdi efendim -gerçi aramızda öyleleri de var , ismi lazım değil :) - bunlar tekneyi bir yatırım aracı gibi görürler. Güneydeki marinalardan birine teknelerini bağlarlar. Yılda bir yada iki haftasonu, yazın da 15 gün kadar teknelerine giderler. ama her gittiklerinde , çalışmamaktan dolayı, her seyirde teknede bir arıza çıkar.
Sonra , bu arızanın çözümü için binbir zihni sinir projesi geliştirirler.:) Oysa ki mühendisliğin çok temel bir felsefesini ıskalarlar. Bu hataya çoğu mühendis de düşer.
efendim, mühendisliğin felsefesi, problem neyse onu çözmektir. Yani siz tekneniz çok kullanılmadığından dolayı, motorunuzda su devir daimi olmuyor ve soğutma sisteminizin kimi elemanları paslanıyor ise , buna karşı geliştireceğiniz çözüm, yanlışa neden olan -yeteri kadar çalışmama- problemini çözmek olmalıdır. O zaman teknenizi yeteri kadar çalıştıracaksınız. :) tuhaf vana uygulamalarına kafa patlatmayacaksınız. :)
Ne yazık ki yelkenli yatlar , bir yatırım aracı olarak zarar ettirirler. Bu kardeşiniz bir zamanlar çok araştırdıydı. Bulunduğunuz şehre uygun bir yelkenli, güney de de ailenizle tatil yapabilmek için charter teken çözümü bence en ideali. Üstelik tekneler yeni, her yıl farklı bir tekneyi denemek mümkün.
Buna karşı tek argüman, teken sahipliğinin verdiği keyif.. bir tekneye sahip olmak gerçekten ayrı bir keyiftir. Başlı başına değerlendirmek gerekir. Kullanmasanız da , gidemeseniz de bir tekneniz olduğunu bilmek, istediğiniz zaman gidebileceğinizi bilmek, çok başka bir duygudur. Müthiş bir özgürlük hissi verir. Manyak bir motivasyondur.
Tüm mantıklı yaklaşımları siler süpürür.
-
2000 yılından beri tekne sahibiyim. (eski kullandığım ahşap ve fiber sandalları saymıyorum)
İlki Macgregor'du; kimine göre ucube, kimine göre süper akıllıca bir şeydi. Benim için ise, beni ve ailemi yelkenle tanıştıran, alıştıran tekneydi. Çok da güzeldir.
İkincisi, gruptaki bir çok kişi tarafından bilinen, hala grupta olan bir arkadaşımızın mülkiyetinde olan, , bir Fransız dizaynırın, siparişi veren rahmetli sahibinin isteği üzerine modifiye ettiği dünyada tek, Aali'nin desteği ve yönlendirmesi ile çok güzel yenilenmiş olan tekneydi.
Üçüncüsü, standart fiber, ailemizde yüzer karavan olarak adlandırılan, bizi yazlık-otel döngüsünden kurtaran, Sığacık'tan, Göcek'e (şimdilik) bir çok koy ve kasabayı, yunan adalarını gezdiren tekneydi.
Hepsini sattığıma üzüldüm, aldığıma pişman olmadım.
Tek başına denizlerde dolaşıp, canı sıkılıp felsefe yapıp sorgulayan dostlara cevabım
"Nazar etme ne olur, çalış senin de olur"
-
Hepsini sattığıma üzüldüm, aldığıma pişman olmadım.
Tek başına denizlerde dolaşıp, canı sıkılıp felsefe yapıp sorgulayan dostlara cevabım
"Nazar etme ne olur, çalış senin de olur"
Hah ; amatör mühendislik hevesi 2 hafta kadar sürdü, imdi amatör feylesofluğa soyundu...
-
Kem gözlü >:(
-
Ponton Feylosofu
-
Bence de mutlaka bir tekne olmalı. Ama tuvalet buzdolabı hatta elektriksiz hatta belki de motorsuz bir yelkenli. Su 20-25 ft'lik fiber yelkenli tekneler var ya. No woman no cry yani aksesuar donanım olmaz ise sorun da olmaz.
Akseusar donanım konfor otelcilik zevkimizi de kiralık teknelerle gidermeliyiz diye dusunuyorum.
-
Bülent abi
kart yanmış. Benim ki kartı tamir edilmeyen cins'mis. Kart 200-250 dolares. Şimdilik (Aldığımdan beri) dolapsız idare ediyorum
-
d) Adı, E ile başlayıp tör ile biten ve buzdolabının içinde olan şey sağlam mı?
---------------------------------------------------------------------------------
Bülent'cim henüz buzdolabına girmedim.Sağlam sayılırım.
-
d) Adı, E ile başlayıp tör ile biten ve buzdolabının içinde olan şey sağlam mı?
---------------------------------------------------------------------------------
Bülent'cim henüz buzdolabına girmedim.Sağlam sayılırım.
:)
-
Evoparatör ün sağlam olup olmadığını motor çalışınca anlıycaz...
-
Evoparatör ün sağlam olup olmadığını motor çalışınca anlıycaz...
Bu kart için çok para istemişler. Külyutmaz Hüseyin abi ile bir görüş Bulent reis. :)
-
Bu yaz poyraz havada benim KÜÇÜK ile Tirilye'den körfezin içine doğru yelken açtım.Rüzgar arasıra sertleşse de çok keyifli seyirle Güzelyalı marinaya kadar geldim.Yolda başıstralya teli koptuğu için marina içindeki eski şehir hatları vapundan bozup otele dönüştürulen garabete yüzer iskele gibi bağlandım.Teli tamir edip tekrar geri dönüşe geçtiğimde rüzgar bitmişti.Güzelyalı ile Trilye arası 7mil civarı.Mecburen asıldım küreklere ellerim su topladı ancak Arnavutköy barınağına kadar gelebildim.Sonra Tirilye'den arkadaşlarım motorla geldiler ve beni yedekleyip Çektiler.Mazot ta rüzgar da bitebiliyor.Ama rüzgarı satın alamıyorsun.Motor iyidir. Olmadan olmuyor.
-
d) Adı, E ile başlayıp tör ile biten ve buzdolabının içinde olan şey sağlam mı?
---------------------------------------------------------------------------------
Bülent'cim henüz buzdolabına girmedim.Sağlam sayılırım.
:) Abi ne etmişim ya :)
-
pu ha ha ha... hem de iki kere pu ha ha ha ha...
-
:)Bu kadar denk gelir.
-
Konu üzerinde ciddi ciddi düşündüm...
Bence motorsuz olması yetmez !
Elektrik sistemi de olmamalı.
80lerde tekne elektriği üzerine bir kaç kitap yazmış bi Almanın ( Joachim Muhs, soona taniştikdı da, sevimli bi adamdır ) kitabını almıştim.
Arka kapağinda editörünün tanıtım yazısı vardi :
" Elektrik konusunda çok yetkin bu yazarımız son 20 senedir kendi teknesinde hiç bir elektrik sorunu yaşamadığını beyan etmiştir, çünki filan marka teknesinde ne bir akü ne de elektrik sistemi yoktur "
-
Motor olmasaydı diye başlık açmış. Sökelim Tayo dan yanmarı, hem yer açılır, hem depo mepo bir sürü teferruat ortadan kalkar. İki çifte iskarmoz çakarız kayığın beline. Artık yisa kürek çıkarsın barınaktan, hemide spor , sağlıklı yaşam vs. Ben gelmem gelirsem de kürek çekmem ona göre.
-
Hayır....En eyisi hiç teknemiz olmasaydı diyecem...Tepkiden korkup diyemeyyom ?0-?
-
o zaman şu "yelkenle geri geri gitme" videosunu da şuracığa koyalım;
yutubda "backward sailing" diye arayınca pek çok video çıkıyor.
optimist, lazer gibi olimpik motorsuz yelkenlilerde sıkça kullanılıyor (ve öğretiliyor) bu yöntem.
daha büyük teknelerde de imkansız değil ama biraz daha zor tabi..
hatta videolar arasında bir Melges24 balon basarak geri geri hız yapıyordu! :D
teknedeki hayatı basitleştirdikçe elektriksiz yaşam da gayet mümkün..
Eğitimlerde kullandığımız Aloa27'lerde elektrikli sadece fenerler, telsiz ve derinlik göstergesi var mesela! :)
buzdolabı buzla, tüm musluklar ayak pompasıyla çalışıyor..
bazen demir fenerini unuttuğumuzda ertesi gün motor marş basmıyor, kolla çevirip çalıştırıyoruz.
telsiz dışında elektriksiz çözülmeyecek hiçbirşey yok gibi..
-
kullandığım Piper L18 uçağında elektriğin "e" si bile yok.Tabiki marş motoru da yok
-
Yazmayayım çok şey açığa çıkmasın diyodum ama yazayım da rahatlayayım. Şimdi kendisi de bu forumun takipçisi zaman zaman hava durumu falan yazar bir Akın Reis var. Kendisi benim çocukluk arkadaşım olur. Beraber miçoluk ettik, çok güzel günlerimiz geçti. O zamanlar hepimizin birer sandalı vardı. İşte benimde eniştemin yaptığı çarpık bir yeşil veya saçma sapan renklerde olan bir kayığım vardı. İşte biz bu Akın'la iki çifte kürek her yere giderdik. Her yer dediğimize bakmayın Karadenizin en tepesinde nereye gidilirse, yani öyle aklınıza koy, ada mada gelmesin. Sağa sola gidip duruyoruz işte. En kısır dönem temmuz ayındayız ve sabah erkenden mezgit suyuna çapari ile mezgit tutmaya gidiyoruz. İkimizde orta ikinci sınıftayız. Sabah ezanıyla kayığı yüzdürüp , dışarı rüzgarı ile iki çifte uça uça kanala yani mezgit suyuna gidiyoruz. Mesafe 5 mil kerteriz hastane , sırasıyla avara mahallesi camisi, ortaokul ve hastane . Hastaneyi gördükmü tam suyuna geldik demektir. Hemen çapari ile bir iskandil ediyoruz, 30 kulaç gelmişiz mekana.Hemen bir tarafın kürekleri yukarı diğer taraf suda akıntıya dümen ve kayığı yan tutuyorlar. Böylelikle diğer taraftan çalışıyoruz ve oltalerın kayığın altından gelmesine önlem alıyoruz. Kurşunları önce dibe yatırıyoruz sonra yavaş yavaş yoklamalarla sallamaya başlıyoruz.Ama saat 10 dan önce dönmemiz lazım. Karayel eserse ve sular karayel olursa bizi doğuya atacak ve sular bizi dışarıya sıkacak. ama Poyrazsa hem batıya atacak hemde açığa açacak. Kısa sürede etrafımız tekne doldu. Ama onlar bizden daha hızlı akıyorlar , kimi daha fazla rüzgar tutuyor, kimi büyük bir sürü etken var işte. Neyse hep birlikte kayıklar akıştalar. Öylede güzel balık yapışıyor ki, dalmışız. Kafayı bir kaldırmışım biz limanı falan geçmiş İnebolu'nun Evrenye köyünün üzerine gelmişiz. saat daha erken oysa bu akıntı nereden çıkmış anlayamadık. Çok hızlı karar verdik toparlandık geçtik kürek başına. Fakat akıntıda bir tuhaflık var, biz akıntıyı yenemiyoruz. Baktık yenemiycez hemen döndük tam kıyıya küreklere asılmaya. Sanırım hala iyi kürek çekiyoruzdur, ama o zamanlar öyle böyle değil, hiç durmamacasına bir tempoyla akşama kadar kürek çekebiliyor ve birbirimizi dinlendirebiliyorduk. Neyse güç bela İlişi, Yakaören köyünün mendireğine indik. Üzerimizde kıyafet yok para yok bir şey yok, posta minübüsü geçmemiş ama nasıl dönücez diye kara kara düşünmeye başladık. Kayığı nasıl olsa hava poyraza dönünce alırdık ama o gün ne yapacaktık?
Keşke motorumuz olsaydı!
Sonra o kayığa rahmetli anneanneme bir yelken yaptırdım, başka bir başlıkta anlatırım burada dükkanın önünü kapatmayayım bari :) :) :)
-
Neyse güç bela İlişi, Yakaören köyünün mendireğine indik.
Orası neresi diyeceksiniz , İnebolunun Doğusunda harika bir köy.Şimdilerde önünde saçma sapan bir barınak var. Hatta o kadar hatalı bir barınak ki ,Özkan Gülkaynak, Türkiye'nin Karadeniz'i isimli kitabının arka kapağına barınak ağzında kırılan dalgaların resmini koymuş. Orası yani bahsi geçen yer.
-
E şanslımışınız balık vurmuş :)
-
Yine aynı hata.. :) ailenin büyükleri motor sevdasına yelken yapmayı bırakmasalardı muhtemelen senin kayığın da da yelken olacak ve sen daha küçük yaşlarda canavar gibi yelken yapıyor olacaktın. :)
Motor iyidir ancak nemelazım biz bu yelkenli işine devam edelim deselerdi bu işin profesyonelleri bugün amatör denizcilik dediğimiz şey çok daha farkli olabilirdi..
Elbette gidip motoru söküp atacak değiliz.. ancak yeterli donanım, farklı yelken kombinasyonları ile her havada yelken yapmak mümkün.
Tayo Mar da 14 beygir yanmar var. Uçak motoru gibi bakarım. Depom asla yarıdan aşağı düşmez. ancak Leo ile yapmış olduğumuz seyir, kıçtan takma motorlara olan soğukluğumu azalttı. dışarıda değil de ahşap bölgelerde kıç bölgesine saklanan kıçtan takma motor uygulamaları var. Bakım ve tamir kolaylıkları açısından son derece kullanışlı .
Palaya takılan elektrik motorları da ilginç çözümler arasında..
Bu gizli kıçtn takma motor işi hoşuma gitti. Yelkenliler için çok daha ideal aslında..
-
Yine aynı hata.. :) ailenin büyükleri motor sevdasına yelken yapmayı bırakmasalardı muhtemelen senin kayığın da da yelken olacak ve sen daha küçük yaşlarda canavar gibi yelken yapıyor olacaktın. :)
Malum benim aile büyükleri profesyoneldiler, günümüzde ticari olarak denizde bulunan yelkenli varmı ki? Bana Sumatra'dakileri falan söylemeyin ne olur. Maalesef teknoloji inanılmaz ilerliyor ve işin içinde ticari bulunmazsanız aradan çıkıp gidiyorsunuz. Bizimkilerin ağaç gemilerde ısrarcı olması gibi. Ne oldu? döneminin armatörü diyebileceğimiz efsane denizciler saç gemiye geçmedikleri ve buna ayak direttikleri için çırak çıktılar. Sonradan o gemilerle birlikte göçüp gittiler. Hatta etkisi bende bile devam ediyor. Ne yaptım fiberden falan anlamadığım, bilmediğim için gittim tahta kayık aldım.
Ama şuna katılıyorum, eğer yelkenli tekne kullanıcıysanız , yelkenle herşeyi yapabilmek lazım. Fırtına tertibinden tutunda, geri gitmeye kadar. Ben şimdilik düz gidebilmeyi deniyorum.
Motorsuz bir kayıkla denize çıkarmıyım? Asla. Beraberin de yelkeni olmayan, iyi bilmediğim tek motorlu bir motoryatla uzun yola çıkarmıyım? Ona da cevabım asla çıkmam olurdu. Çünkü yelkenin zor durumlarda bir kurtarıcı olduğunu teknenin ana yürütücüsü olduğunu bilmek kadar güzel bir şey yok.
-
...dışarıda değil de ahşap bölgelerde kıç bölgesine saklanan kıçtan takma motor uygulamaları var. Bakım ve tamir kolaylıkları açısından son derece kullanışlı .
Bu güzel fikri birkaç görselle zenginleştirelim;
(http://www.sailingtexas.com/Picsa/piccapedory25100c.jpg)
(http://www.atomvoyages.com/gallery/photo-gallery/image.raw?view=image&type=orig&id=838)
(http://www.atomvoyages.com/gallery/photo-gallery/image.raw?view=image&type=orig&id=511)
Bunlar ancak tasarım aşamasında yapılabilir tabi. yada çok büyük ciddi tadilat gerekir.
ama bir de aşağıdaki gibi bir çözüm gördüm, muhtemelen doğru izolasyon vb ile güzel bir çözüm olabilir gibi..
(http://www.atomvoyages.com/gallery/photo-gallery/image.raw?view=image&type=orig&id=392)
-
Yukarıdan aşağıya doğru üçüncü resimdeki dıştan takma motor; resimde görüldüğü kadarı ile suya indirildiğinde pervane ancak suya değermiş gibi görünüyor.Her halde takma motor suya indirilirken dik hale geldikten sonra yuvasında bir miktarda aşağıya doğru iniyor.
-
Uzun yolcularımızdan birinin anılarında (Hakan Öge idi galiba) dünyayı motorsuz yelkenlisiyle dolaşan bir denizciyle tanıştığı geçer.Bu gezgin marina giriş- çıkışlarında teknesinin kıçına yaptığı gondol küreği tarzı bir düzenekle rahatlıkla manevrasını yapıyordu. Teos'ta Özkan Gülkaynak' ın marinaya yelkenle girişini ve yaptığı manevraları hayranlıkla izlediğim olmuştur.
-
Uzun yolcularımızdan birinin anılarında (Hakan Öge idi galiba) dünyayı motorsuz yelkenlisiyle dolaşan bir denizciyle tanıştığı geçer.Bu gezgin marina giriş- çıkışlarında teknesinin kıçına yaptığı gondol küreği tarzı bir düzenekle rahatlıkla manevrasını yapıyordu. Teos'ta Özkan Gülkaynak' ın marinaya yelkenle girişini ve yaptığı manevraları hayranlıkla izlediğim olmuştur.
Alman denizci Wilfried Erdmann 4 dünya seyahatinden son iki tanesini ( 1984-85 ve ters yönde 2000-2001) Kathena Nui adlı aluminyum , motoru olmayan teknesiyle yapmıştı...
-
d) Adı, E ile başlayıp tör ile biten ve buzdolabının içinde olan şey sağlam mı?
---------------------------------------------------------------------------------
Bülent'cim henüz buzdolabına girmedim.Sağlam sayılırım.
Konuyu böldüysem kusura bakmayın ama iki gündür aklıma geldikçe gülüyorum :)
:)xx
-
Espri cuk oturmuş. Bu günlerde gülmeyi hatırlatan tüm reislere heyamola.....