Heyamola Hey

Havuzluk => Deniz Dışı Aktiviteler ve Gezilerimiz => Konuyu başlatan: Çetin Kent - 24 Ekim 2025, 16:10:16

Başlık: Taş toprak ve fellukalar
Gönderen: Çetin Kent - 24 Ekim 2025, 16:10:16
20 sene öncesinden yolculuk karalamaları. O zamanlar daha neşeliymişiz sanki.
Gelin haydi....

(https://i.hizliresim.com/f7x3vbe.JPG) (https://hizliresim.com/f7x3vbe)

Yavaş yavaş Hasan Şaş (Bir Mısır atasözü)
---------------
23 Nisan 2006. Neşe doluyor insan. Ruhumuz ve zekamız çocuk bayramını kutlamaya müsait. Haftasonu tatili ve çocuk bayramı birbirine geçmiş, akıl gene bir yerlere gitme ihtiyacında. Bu gitmeler zaten, bizi bitiren. Aynı yerde durası olmayan, olamayan, bir garip adem bu beden. Tayland’tan döneli bir ay olmamış, koca seyahat yetmemiş, içimdeki kurtlar hadi hadi diye bas bas bağırmakta. Karar verilmiş, takmışız içinden nehir geçen şehirlere. Bangkok sonrası bir “nehirli şehir” daha bulmamız lazım. Güneyde, uzaklarda bir yerden Kahire göz kırpmakta. Hava ve zemin futbol oynamaya müsait, zaman 23 nisan zamanları, gönül çocuklar gibi şen, ver şu elini Kahire. Nil üzerinde felluka gezisi yapıp döneceğiz gene İzmir çöplüğümüze. Toparlanın gidiyoruz!
---------------

Bu günlerde Kahire’ye İzmir’den direkt uçuşlar başladı ama geçen sene tam bir işkenceydi. Sabiha Gökçen’e İzmir’den tek uçak var. Gece yarısı varıyorsunuz, alanda sabahı bekleyip Kahire uçağına biniyorsunuz. Atatürk Havalimanını kullansanız Sabiha Gökçen’e gelmek için uçaktan fazla taksi parası ödeyeceksiniz. Atla Pasaporttan körfeze, paşa paşa yüzerek Akdenizi geç, İskenderiyeden karaya çık, deve sırtında Kahire’ye git işte, uçakmış zeplinmiş şeytan icadı bunlar.

Kendi kendimize kavga ederekten Kahire’ye vardık.

Vizeyi oraya varınca yaptırırsınız demişlerdi, bir kenarda vize nereden yapılıyor diye beklerken, yeşil gözlü bir dudağı yerde bir dudağı gökte dev bir arap amcamız geldi, iki tane pulu şlap şlap şlopss yalayıp, pasaportlara yapıştırdı. İyyy bu ne demeye kalmadan, vizemizin yapıldığını anladık. Eli çok hafif bir vizeciydi, hissetmedik bile?!

Alanda koca bir inşaat başlamış, otele transfer için otobüsleri beklerken daldım şantiyeye, açılın açılın ben inşaatçıyım diyorum bir yandan da. Öğle tatiliymiş, şantiye bomboştu, hevesim kursağımda kös kös döndüm geri. Otobüse bindik en önde kravatlı takım elbiseli bir Mısırlı oturuyor. Sonradan fark ettik ki teröre karşı bir önlemmiş. Her turist otobüsüne, kafileye, sivil giyimli silahlı bir asker eşlik ediyor.

Benim gözüm Nil nehrini arıyor, etrafta bırak nehri bir su damlası işareti bile yok. Koca koca yapılar hep aynı gri renge boyanmış, nasıl iş bu derken, gerçeği fark ediyorum: Çölün tozu tüm renkleri eşitlemiş. Burada her yer kum rengi! Daha doğrusu her şeyin üzerini kum kaplamış!
Başlık: Taş toprak ve fellukalar
Gönderen: Çetin Kent - 24 Ekim 2025, 16:11:44
(https://i.hizliresim.com/lc374n5.JPG) (https://hizliresim.com/lc374n5)

Nil Nehri

Sonunda, otobüsün ön camında bütün ihtişamıyla Nil görünüyor! İster istemez hemen Bangkok ve Chao Phraya geliyor aklıma. O gün ve sonraki günlerde gözlemlediğim kadarıyla, Chao Phraya, ne kadar son damlasına kadar kullanılıyorsa, karşımdaki kardeşi Nil de o kadar boşa akmakta. O, kanallarla şehrin en ücra köşelerine kadar uzanıyorsa, her damlasının üzerine bir kazıklı ev, bir köprücük konduruluyorsa, kardeşi Nil sanki çevresinden bağımsız öylece tek başına akmakta. Nil kıyıları şehrin en cafcaflı yerinde bile sazlıklarla ayrılıyor dibindeki şehirden. Yani kimsenin umurunda değil Nil, yokmuş gibi, orda değilmiş gibi, aksın gitsin bize ne der gibi sırt çevrilmiş. Aslında ne kadar da mavi ve temiz gözüküyor. Chao Phraya gibi çamur rengi, pis bir görüntüsü de yok. Yahu adamlar, ne yaptı size bu zavallı Nil? Her gördüğümde, “benden faydalanın, yüzüme bakın, haydi bir şeyler yapalım” der gibi yalvaran gözlere sahip, koca bir adama bakar gibiyim. Firavunları, koca bir medeniyeti, eski zamanlarda bile milyonlarca nüfusu böylesine bolluk ve zenginlik içinde yaşatan, bereketli asırlar geçirmiş, koca bir ülke ve nehir, arada ne oldu da bu hale geldi anlamak mümkün değil. Bir kopukluk var. Nereye elinizi atsanız tarih fışkıran, heybetli yapıları, sanat eserleriyle dopdolu bir medeniyetin izlerine ev sahipliği yapan bugünkü Kahire’liler, o eski medeniyetlerin torunları değil mi yoksa? İnsanlarda, yani taksicisinde,  rehberinde, dükkan sahibinde öyle bir tavır var ki, sanki piramitler, o heykeller, o anıtlar, o mumyalama kültürleri ve daha bir çok geçmişe ait şey onların geçmişi değil, sadece para kazanmak için kullandıkları, dışarıdan gelen birkaç turistin ilgisini çeken taş parçaları! Ataları arasında Mehmet Ali Paşa’yı, tüm Osmanlıyı sayıyorlar, bizlere aslında kardeşiz gözüyle bakıyorlar da, o Sfenks’i, dikilitaşları, hiyeroglifi, mezarları, papirüsleri ve benzeri herşeyi yapanları ataları olarak görmüyorlar. Arada ne oldu ki? Milyonlarca insan birden gitti ve yerine gene milyonlarca alakasız insan mı geliverdi? Aslında benzer şeyler ülkemizde de var. Behramkale ve çevre yerleşimlerde dolaşırken de benzer düşüncelere kapılmıştım. Yarısı toprağa gömülmüş, henüz kazısı bile yapılmamış ama bir kenarından kendini gösteren anfi tiyatro parçaları. Sahnesiyle, oturma yerleriyle köyün bir köşesinde yarısı toprak altında, yarısı dışında öylece durmakta. Çevresinde zevksiz evler, evlerin kapısının önünde eşik olarak konulmuş sütun başları, oynayan çocuklar, hayvan pislikleri, toz toprak. Onlar nereye gittiler, ya da şimdikiler nereden geldi?
Başlık: Taş toprak ve fellukalar
Gönderen: Çetin Kent - 24 Ekim 2025, 16:14:25
Otele yerleşene dek akşam oldu. Gece Nil üzerinde bir yüzen restorana gidelim dedik. Bakalım eğlence anlayışı nasıl bu ülkede. Kaldığım otel Zoser diye bir yer. İlk piramiti yaptıran firavunun ismiymiş. Kat kat basamak şeklindeki bu piramitin mimarı ise İmhotep ismindeki bir meslektaşımızmış. İsmi bilinen en eski inşaatçı bu Imhotep beyefendi herhalde. ITU mezunu diyorlar ama sanmam, öyle olsa görürdük kantinde filan. O zamana dek klasik mezar tipi olan “mastaba” ları beğenmeyen Zoser, İmhotep’i çağırıp “Imhotep efendi Imhotep efendi, yetti gari, daha janjanlı bi mezar olsa daha iyi olma mı be iki gözüm” diye azarlar. Imhotep de hakedişi ödemez işveren korkusuyla mastabaların üzerine birkaç kat daha çıkar. Olur size ilk basamaklı piramit! Şımarık işveren, hakedişi ödenmeme korkusuyla ne denirse yapan müteahhit, kaçak kat çıkmanın ilk örneği gibi özelliklere sahip bu olay, taa Mısır tarihinden günümüze gelen pek bildik bir uygulamadır. Ha, kaçak çıkılan katlar binlerce senedir yerinde durduğuna göre düşünün artık Kahire Büyükşehir Belediyesi’nin kaçak inşaatlar karşısındaki acizliğini. Koskoca Mısır tarihinden özür dileyerek gezimize devam edelim.

(https://i.hizliresim.com/sog0879.JPG) (https://hizliresim.com/sog0879)
Başlık: Taş toprak ve fellukalar
Gönderen: Çetin Kent - 24 Ekim 2025, 16:23:44
Dediğim gibi gece yüzer restorana gitme gafletinde bulunduk. Hep duyduğum, “derviş” dedikleri bir gösteri varmış gemide. Bol darbukalı, bitmeyen yalelli ritmiyle çalmaya başlayan müzisyenler, yalellinin hakkını vererek, gece yatağımda uyurken bile kulaklarımda çınlayan kalıcı hasar bırakıyorlar. Derviş dedikleri renkli ve kocaman bir eteği olan, sürekli etekle dönme ve zaman zaman da eteği eline alıp döndürme hareketleri yapan, bir erkek dansçı. Müşterilere çeşitli şakalar ve takılmalarla devam eden gösterisi, yardımcısı cüce bir dervişin de katılımıyla bir saat kadar sürüyor. Ardından gelen dansöz ve çeşitli animasyon numaralarından sonra yemeğimizi yiyip “e bu muymuş derviş derviş dedikleri” diyerek oradan ayrılıyoruz. Nil üzerinde açık havada bir gezinti yanımıza kâr kalıyor. Yerli halk da bu gösteri için gelmiş, masalarda uyuyan bebekleriyle ve sürekli çıtlattıkları çekirdekleriyle biraz bizden birilerini çağrıştırıyorlar. Zoser abinin ve müteahhidi Imhotep abimizin gölgeleri eşliğinde ilk gece uykuya dalıyorum. Uykuya dalmak lafın gelişi. Nerede gidenler ve de kimlerdir gelenler soruları kafamda uçuşuyor.

(https://i.hizliresim.com/jhd7gf1.JPG) (https://hizliresim.com/jhd7gf1)

O sonsuz çölü ilk gördüğümde aklıma denizler gelmedi de değil hani. Saatlerce oturup o boşluğu seyretmek, bu taş toprak kum arasında, beş bin sene öncesinden bana selam çakan insanları çölden esen bir esintide hissedivermek, içimi ürpertiyor, aklım karışıyor. O tonlarca ağırlıktaki taşları nereden getirdiniz be adamım? Nil bu taşıma işinde size yardım etti değil mi? Nil’i kullandınız, bereketin kaynağına şükrettiniz değil mi? Şimdi Nil boyunca değil de, neden Nil’den uzaklaşarak büyüyor bu kent, siz kimdiniz şimdikiler kim, siz biliyordunuz da şimdikiler neden reddetmişler Nil’i? Bana da ne oluyorsa? Boşa akıyor yazık yazık diye kendi kendime sıkıntı yaptım iyi mi?
Başlık: Taş toprak ve fellukalar
Gönderen: Çetin Kent - 24 Ekim 2025, 16:27:10
Trafikte başımıza bir iş gelmezse, fellukalara kadar yürüyebilirsek, Nil üzerinde yelken deneyimi yaşayacağız ama bu sahiden de çok zor. Çünkü burada trafik yok! Evet evet, trafik denen bir şey yok. Işık, şerit, sola sağa dönüş, sinyal verme, yayaya saygı gibi bir düzen yok. Arabaya binersin gaza basarsın, çarpana kadar ya da gideceğin yere varana dek gazdan ayağını çekmezsin. El de sürekli kornada olacak ve hiç çekilmeyecek. Bilmeniz gereken ana trafik kuralları bunlar ve araç kullanmak için yeterli. Karşıdan karşıya geçmek için dakikalarca beklediğimi biliyorum. Hava kararınca daha ilginç bir şey oluyor. Arabalar, sıkı durun, farlarını yakmıyorlar. Taksiciye nedenini sordum akü bitmesin diye dedi. Caddelerde gece farlarını yakmadan dolaşan ve çılgın gibi hızlı giden arabalar. İlginç bir yer şu Kahire azizim.

(https://i.hizliresim.com/36r4rqn.JPG) (https://hizliresim.com/36r4rqn)

Nil üzerinde bir çok ada var. Kimisi ada bile denemeyecek kadar minik, ama bazıları da var ki üzerine kuleler, saraylar, oteller yapılacak kadar büyük. Kahire kulesinin yer aldığı ada onlardan biri mesela. O kadar büyük ki, kıyıdan baktığımda adayı değil de karşı kıyıyı gördüğümü sandım uzun süre, haritaya bakınca ayıldım. Bu en göz alıcı adanın ismi Zamalek. Lüks bir semt görünümündeki adada tüm Kahire’yi seyredebileceğiniz 200 metreye yakın yükseklikteki Kahire Kulesi, Mariott oteli başta olmak üzere diğer lüks oteller, özel okullar, spor kulüpleri yer almakta.

(https://i.hizliresim.com/ra3m47h.JPG) (https://hizliresim.com/ra3m47h)
Başlık: Taş toprak ve fellukalar
Gönderen: Çetin Kent - 24 Ekim 2025, 16:30:49
Şu Hasan Şaş meselesi

Genelde Mısır’da diyaloglar şöyle gelişiyor:
-Nerelisin
-Türkiye
-Yavaş yavaş Hasan Şaş. Eheheheheh?!?
İlk başta sevimli gelse de sonra bir kabusa dönüşüyor. Mısır’da herkesin ağzında bu tekerleme. Yavaş yavaş Hasan Şaş. Dünya kupasında Hasan Brezilya’ya gol attıktan sonra yerleşmiş bir laf diyorlar. Koca bir ulusun ağzına aynı anda bir tekerleme hem de bu kadar anlamsız bir tekerleme yapışır mı arkadaş yahu, ama yapışmış işte.  Dükkan sahibinden, taksiciye, dervişinden otelcisine herkesin ağzında. Çıldırmak işten değil.

Hala fellukaya binemedik!

O zamana kadar yavaş yavaş Hasan Şaş. ?!?!?!?!?!?!!?