Heyamola Hey

Havuzluk => Seyir Anıları => Konuyu başlatan: Ahmet Kabaalioğlu - 08 Kasım 2021, 00:05:18

Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 08 Kasım 2021, 00:05:18
Bu başlığı özellikle bu şekilde açtım. Bu konuyu merak edenlere , oralardan tekne almak isteyenlere belki küçük bir bilgi kaynağı olur. aslında konunu içeriği Sevgili Kemal Tesbihci'nin teknesi Nasip'in alınışı ve Türkiye'ye getirilişidir. Bu konunun içinde aslında Sadece Mustafa Abi, Kemal Abi ve ben yokum. Yeri geldikçe bahsedeceğim çok dostumuz var. Başlayalım bakalım yazmaya, herkeste elinden geldikçe katkıda bulunursa çok da açıklayıcı bir seyir rehberi olur kanaatindeyim.

Şimdi efendim Kemal abim epeydir tekne arar durur, tüm ilanlara bakar takip eder. Aslında bizlerle çok seyir yaptığı için uzun yol teknelerine bakıp duruyordu. Nitekim geçen Mart ayında çok beğendiğimiz 86 model bir Najad almıştık, Tüm işlemleri bitmişti neredeyse , artık seyir çantamı hazırlamaya başlamıştım ki. Saçma sapan bir bahaneyle tekneyi bize satamayacağını söyledi tekne sahibi. Kemal abinin parasını iade ettiler, sonradan öğrendik ki tekneyi 8000 euro daha pahalıya başkasına satmışlar. Ardından bir ikinci teknede de kapora aşamasında benzeri bir durum olunca . Bu tekne için artık Kemal abinin eşi olursa bunun  adı Nasip olsun demiş. Ve Nasip'in hikayesi başlamış.

Alım satım prosedürlerini ben pek bilmem işin o kısmında Melih, Kemal , Burak üçlüsü vardı. Tabiki Enes'in prosedürlerdeki desteği. Teknenin kaporası verildikten sonra Sevgili Burak ve Kemal tekneyi görmeye ve teste gittiler. Burak teknenin tespitlerini ve testlerini yaptı ve tekneyi getirecek olan bizlere bir liste halinde hazırladı sağolsun.
Benim bir seyir valizim var, Kemal abinin her tekne alışında salona çıkar ve üzerinde bir liste olur, içine doldurmaya başlarım kendi ekipmanlarımı. Her transfer yada uzun yoldan önce hazırlarım. Her seferinde ev ahalisi kafa bulurdu benle  siz yine gidemezsiniz diye ama bu sefer Nasip için gittik.
Nasip'ten tekne tanıtımlarında belki Kamal Abi bahseder ama ben kısaca bahsedeyim. Tekne ilk sahibinden daha 700 saatte  2009 model bir Hanse 320 dir. Sahibi Herzegnovi kasabasında deniz kenarında otel işleten bir beymiş. Tekne senede 4 ay otelin önündeki iskelelerinde ve tonozda durmuş geri kalan zamanlarda otelin bahçesinde karada. Geçtiğimiz yıl teknenin sahibi vefat edince kızı ve damadı satmaya karar vermişler. Eh işte bu güzel teknede Kemal Tesbihci'nin Nasip'iymiş.

Burak ile Kemal gittiklerinde tekneyi teslim alıp Herzegnovi Şehrindeki Porto Novi Marinaya bağlayıp döndüler. Biz seyir planını hazırlamaya başladık. Tekneyi almaya gitmek için epeyce düşündük katılmak isteyen dostlarımız oldu. Fakat gerek süre uzunluğu gerekse yol uzunluğu katılacakların işini zorlaştırdı.

Başladık seyir planı yapmaya, hemen hava durumuna baktık, Akın Reis'ten uzun vadeli tahmin istedim . Sağolsun benden seyir planını istedi ve ona göre bakıp hava durumu hazırlığı yaptı. Akın Reisin verdiği tarihe göre 18 Ekimde Montenegro'dan çıkarsak rüzgar 4 gün boyunca arkamızdan esecek, Matabanı dönerken Batı ve egeyi tırmanırken de Lodos olacaktı. Bu uzun vadeli tahmin tam tuttu. Sadece 25 inde beklediğimiz sert poyraz ve fırtına bir gün öne geldi ve 24 ünde Midilli'ye kadar indi. Bir yolculuk hava durumu açısından bu kadar güzel planlanabilirdi.
Neyse efendim biz 18 inde yola çıkabilmek için bir kaç gün önce yola çıkmalıydık. Thy bu ülkede başkent Podgoridsa'ya uçuyor, ama Karadağ'ın kendi havayolu hafta da 2 gün Tivat'a uçuyor. Dolayısı ile biz 14 ü perşembe uçacağız Mustafa Abi de 17 si pazar gelecek ve plan dahilinde 18 inde yola çıkacağız. Bizi 14 ünde Sevgili Mücahit Havalimanına bıraktı ve selametledi. Karadağ Türkiye'ye vize uygulamıyor fakat biz giderken tek yön bilet aldığımız için  gidemezsiniz dediler. Neyse havalimanı biraz karıştı, diyoruz tekneyle döneceğiz neyse Allah'tan benimde Kemal abinin de profesyonel ehliyetlerimiz var burda işe yaradılar. Fakat bu seferde gemiye katılım belgesi talep ettiler. Neyse güç bela tekne evraklarımızı falan ibraz ederek olayı çözdük. Aslında hemen bir dönüş rezervasyonu yapsak iş çözülüyor ama biz doğruyu söylemek istiyoruz. Anlayın yahu uçakla dönmeyeceğiz. Neyse uçuşa izin verdiler. Zaten rötar var. Bizde karşı tarafta da aynı sorunu yaşarız falan diye birer dönüş rezervasyonu yaptık. Daha macera başlamamış ki. Bir anda bizim uçak fırtınadan dolayı Tivat'a uçamıyor ve başkent uçuşu oluyor mu? Dakika bir gol bir. Biz Tivattan araba kiralamıştık her türlü hazırlığımızı yapmıştık. Hepsi alt üst oldu. Çünkü biz Başkente iniyoruz. Oradan Tivat 3 saat sürüyor. Tivattaki hava limanı saat 8 de kapanıyor falan bir sürü terslik. Neyse efendim  biz uçtuk Başkent Podgoridza'ya. Oradan otovbüsle Tivat'a geçtik. Tivat'tan taksiyle Herzegnovi'ye ve marinaya. Gece yarısı tekneye adımımızı attık. Biraz toparlandık , kendimize geldik, dışarıda fırtına kıyamet kopuyor. Yapacak bir şey yok bu yorgunluğun üzerine vurduk kafayı yattık. Ertesi gün ve sonraki iki gün boyunca tamirat tadilat kumanya ve hazırlık süreci. Son gün Skipper gelecek tekne neta olmalı, yola hazır olmalı.


Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Serkan Güvenen - 08 Kasım 2021, 13:56:50
Çok güzel bir konu geliyor  C:-)
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Murat Ayduk - 08 Kasım 2021, 14:24:13
İş arasında girip birkaç dakika denizle alakalı şeyler okumak harika oluyor.
Belli ki çok güzel bir yazı dizisi olacak, devamını bekliyoruz Ahmet abi.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Eyüp Oğan - 09 Kasım 2021, 01:37:22

Bu tekne için artık Kemal abinin eşi olursa bunun  adı Nasip olsun demiş. Ve Nasip'in hikayesi başlamış.

'Nasip' ne kadar güzel, anlamlı bir isim olmuş..

Ahmetcim, Nasip'in hikayesini merakla okuyacağım..
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 09 Kasım 2021, 11:59:59
Haydi bakalım. Keyifle
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Mücahit Karabaş - 10 Kasım 2021, 23:52:07
İşlerimin yoğunluğu nedeniyle kaçırdığım bir transfer oldu. Takip etmeye çalışsam da teknik imkansızlıklar nedeniyle gerektiği kadar yanınızda olamadım. Hikaye ile ilgili spoiler vermek istemiyorum. Benim de bilmediğim bir sürü detay var. Heyecanla bekliyorum. Sadece bir şey eklemek istiyorum. Muhteşem ikiliyi havaalanına bırakırken Kemal Abi ve Eşinin yolumuz üzerinde ( Bu yol gerçekten bizim yolumuz muydu yoksa Kemal Abi mi ayarlamıştı hala emin değilim) son defa buluşup sarıştıkları romantik bir sahne var ki. Ahmet’le gıpta ettik. Biz de kendimiz romantik sanıyorduk. Nazar değmesin. Nasip Tesbihci Ailesine tekrar hayırlı olsun.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Murat Ayduk - 11 Kasım 2021, 19:20:24
Bu yazı dizisi haftalık mı olacak?  Netflixten alışkanlık, beğendiğim dizileri orada arka arkaya izliyorum. Bu yazı dizisinin de yayın aralıklarının daha kısa olmasını talep ediyorum.  :)
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 12 Kasım 2021, 09:55:21
Haklısın Murat'cım, bir fırsatım olmadı devam etmeye ama söz yazmaya başlayınca çok hızlı ilerleyecek.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 12 Kasım 2021, 21:51:39

Yapılacak o kadar çok şey varmış ki, neresinden başlasak bilemedik. Hemen bir plan yaptık ve yapılacakları bir liste haline dönüştürdük. Önce marina ofise gittik ve geldiğimizi haber verdik. Bu Portonovi marinayı D-Marin işletiyor, harika çalışanları var bize çok yardımcı oldular. Marinada ki benzin istasyonunu da bir Türk firması işletiyor. Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın orada çalışan genç kardeşimiz Cüneyt size demleme çay ikram ediyor. Bu ara bilgilendirmeden sonra başlayalım iş akışımıza.
Öncelikle marina dan çıkıp kordon boyunda bir market bulduk. Bu bizim mahalle arası zincir marketler gibi bir küçük market. Çok çok acil ihtiyaçlarımızı buradan aldık. Sonrasında Marina ofisine gidip tüp değişimi , araç kiralama gibi ihtiyaçlarımızı nasıl giderebileceğimizi sorduk. Güzel bir şey oldu, Marina ofisinden teslim alıp yine aynı yerden teslim edebileceğimiz bir araç kiralama firması buldular. Bir saate kadar arabamız geldi. Kaptık oradan bir Dacia. Tivat'tan kiraladığımız arabayı da iptal edip ödediğimiz parayı da yaktık. Fiyatını merak edenler için araç kiralama bedeli günlük  15- 20 € arasında değişiyor. Sonrasında alışveriş listemizi alıp düştük yollara. Üç gün boyunca Tivat senin Herzegnovi benim gidip geldi. Aslında aradığımız bir çok şey çok yakınımızda varmış ama yabancı yer olunca bir çok şeyi bulmak o kadar zor ki. Örneğin 30 litrelik adetlerce bidonu nereden bulabilirsiniz.  Bu bidonu İstanbul’da aradığınızı düşünün. Ya İstoç'a gideceksiniz yada uzak semtlerin mahalle nalburlarına . Eminönü'nde bile bulabilmek için dünyayı dolaşabilirsiniz. E bunu Montenegro da aradığınızı düşünün. Normal yakıt bidonlarının 20 likleri var ama dünya para tanesi 20-28 euro arasında. Ama biz araya araya bulduk. Bizim buradaki yapı marketlerinin bir benzerini bulduk, adı sanırım Ovni olması lazım. Orada bidonları 9 euroya bulduk, 30 litrelik bidonlar hemde . Hepsini aldık zaten 8 tane vardı. Sonra ahşap fırça sapı, kova, tencere, tava, tabak, bıçak , pil, yangın söndürücü, hortum, hortum başlıkları gibi bir sürü ekipmanı oradan tedarik ettik.
Sonrasında ülkedeki tüm marin malzeme satan yerleri dolaştık. Motor yağı ,şanzıman yağı, wd 40 , contact cleaner gibi bir sürü eksikleri tamamladık. Bu mağazaları artık her gün ziyaret edecektik. Çünkü tekneyi donatmaya başlayınca sürekli bir eksik çıkıyordu. Her gün gelip o varmı bu varmı diye arayış içinde oluyorduk. Neredeyse sıfırdan tekne donatıyorduk birde uzun yola hazırlama cabası. O daha başka bir şey. Bu teknenin alındığı günden bu güne kadar yaptığı yolu biz ona bir hafta da yaptıracaktık.  Zaten Hırvattan ve diğer yerlerden gelen teknelerde ömürlerindeki en uzun yolculuğu bu transferlerinde yapıyorlar. Biz biraz daha hazırlıklı olmalıydık. Çünkü biz bu tekneyi satmaya almadık Kemal Abi uzunca bir süre kullanacak. Bu nedenle oda hiçbir masraftan kaçınmadı. Ne lazım dediysem onu tamamlamaya çalıştı.
Led ampüller, iskotalar, bağlantı kablosu başlıkları , invertör , takip cihazı, el telsizi, kafa lambası , el feneri, gibi şeylerin bir çoğunu gelirken yanımızda getirmiştik. Bu ülkelerde mesai saatleri çok kısa, çok ehlikeyifler neredeyse bir çok yer saat 16:00 gibi kapanıyor. Sabahta geç açılıyorlar bu nedenle tedarik işi çok zor. Birde bu ülkede Pazar günü hiçbir yer açık değil. Sadece restaurant ve cafeler. Diğer her yer kapalı.
 Birde Herzegnovi’den Tivat’a gitmek için her seferinde feribota biniliyor. Feribot dediğime bakmayın arabalı vapurun küçüğü gibi bir şey. Dolasıya kalkıyor, yolu çok kısaltıyor, bu sayede tüm iç denizin çevresini dolaşmanıza gerek kalmıyor.  Araç başı 4,5 euro, içindeki yolcuya para alınmıyor.
Günlerinde kısalmaya başladığı dönem sabahtan alışveriş peşinde koşuyor, sonrasında  teknede çalışma yapıyorduk. Üç tam gün ve gece bu şekilde devam etti. Ama her gün yeni bir şeyi tamamlamanın verdiği haz her şeye değiyordu.
Hele bir tüp doldurma hadisemiz var ki evlere şenlik. Tüp bildiğiniz marin tüp ve contası bir şekilde düşmüş. Biz o şehirde ve ülkede conta bulamadık. Kemal abi ihtiyari imkanlarla conta kesti ve yaptı . Bir iki denemeden sonra bizi Türkiye’ye kadar getirecek bir conta alıştırdı. Bu işlem yaklaşık 3 saat sürdü. Bu arada dışarıda fırtına olanca hızıyla devam ediyor. Bir dursa direğe çıkacağız ama son güne kadar da durmadı. Bu ülkede tüp değişimi yok. Boş tüpü götürüyorsunuz benzinlik gibi bir yerde dolduruyorlar. Oradaki amca bize ertesi günü sabah 10:00 a randevu verdi gelin dolduralım diye. Gelin dolduralım dediği yer Tivat şehrinin öbür ucu . Bizim bulunduğumuz yerden trafik yoksa  feribot dahil yaklaşık 45 dakika. Bu arada şehirde hiç trafik ışığı yok, bu çok güzel bir şey.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 12 Kasım 2021, 22:52:41
Biz 14 Ekim Perşembe akşamı gitmiştik, tabi oraya gece yarısından sonra varınca önümüzde tam gün olarak bir tek 15 i Cuma kalıyor. 16 sı cumartesi yarım gün Pazar ise her yer kapalı. Dolayısı ile tüm eksikleri tam tespit edip  pazara bir şey bırakmamamız lazım. Teknenin en büyük sorunu otopilottu. Burak  geldiğinde otopilot arızasını tespit etmiş ve onarılması için önerilerde bulunmuştu. Nitekim teknenin eski sahipleri  transfer öncesi sorunu hallettirmişlerdi.  Gider gitmez bizde hemen test ettik derin bir oh çektik sorunsuz çalışıyordu.Bu arada bu tekne gördüğüm en güzel otopilot sistemine sahip. Hollanda malı bir cihaz ve ben şimdiye kadar bu kadar mantıklı ve sade bir sistem görmedim. Buradan giderken yanmardan tedarik edilen tüm yedekleri yanımızda götürmüştük. Yine rüzgar gülü, radar reflektörü, bosa kancası, iskota ve mandar halatları yedekleri,  kilitler karabinalar, balon düzeneği için makaralar, teknenin direk dibinde kötü durumda olan makaraların yenileri, geçeceğimiz ülkelerin bayrakları  gibi bir sürü hazırlık.
Neyse efendim Cuma bir sürü alışveriş yaptık, arabayla kaç sefer ettik hatırlamıyorum. Kişi başı günlük 2 litre suyu pontona dizince bizim bile gözümüz korktu. Bir o kadar meşrubat ve sodalar, boş bidonlar, zücaciye alışverişi, motor yağları vs.vs. ponton dolup taşıyor.
Bu sırada rüzgar biraz hafifledi. Gece olmasına rağmen hemen yelkenleri donattık. Camadanları donattık. Türkiye’den getirdiğimiz iskota , mandar ve furling halatlarını değiştirdik. Defalarca yelkenleri açtık topladık. Sorun olacaksa burada olsun. Klasik ana yelken açtık , rüzgar altında camadan vurmayı denedik. Defalarca yaptık. Aynılarını Mustafa Abi  gelince bir daha yaptık. Gemilerin röle talimi gibi oldu. Bu Hanse teknelerini yelken sistemi harika. Bence çok kullanışlı.
Malum bu teknelerde cenova yok kendinden tramolalı bir flok var. Ama adam gibi ana yelkeni var. Kocaman bir şey. Güzel olan tarafı ise klasik bir ana yelkende direk dibine gitmeden camadan vurulabiliyor. Hanse bunu basit bir makara düzeneği ile çözmüş. Aslında bilinen bir şey ama fabrikasyon çözüm olması çok güzel. Çünkü makaraların yerleri yönlendirilişleri hiç çapariz vermiyor. Bu esnada desteği olan bumbada düşmüyor, zaten balançina da çok boş olmayınca  tek kişi camadan vurmak o kadar kolay ki. Ayrıca kendinden tramolalı flok sayesinde tramola teleşesi de yok. Motorla yol alır gibi gidiyorsunuz. Düzeneği tam tespit ettik, bazılarını keşfettik ve halatlarını değiştirdik ve akabinde isimlendirdik. Netice de bilmediğimiz tekne ve üç farklı kişi vardiyalı yolculuk yapacaktık. Yine teknenin asimetrik çoraplı bir balonu var. Onu set ettik, türkiyeden götürdüğümüz makaraları balon düzeneği için donattık.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Murat Ayduk - 15 Kasım 2021, 22:53:57
Hiç foto çekmediniz mi abi oralarda yahu. 1960ların Pupa Yelkeninde bile bir sürü foto var.  :D

Ama anlatım ve detaylandırma harika.  :)xx

Takipteyiz.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Enes Save - 15 Kasım 2021, 23:06:23
Hayırlı olsun Kemal reis.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 16 Kasım 2021, 07:53:51
Hiç foto çekmediniz mi abi oralarda yahu. 1960ların Pupa Yelkeninde bile bir sürü foto var.  :D

Ama anlatım ve detaylandırma harika.  :)xx

Takipteyiz.

Harika fotoğraflar ve videolar vardı fakat büyük çoğunluğu Çeşme Marina da suyun altında kaldı. Detaylar ileri de . Kurtarabildiklerimizi paylaşacağım.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Kemal Tesbihci - 18 Kasım 2021, 17:44:34
Hepinize çok teşekkür ederim, yoldaki ufak aksaklıklalar ve Çeşmedeki bakım nedeni ile zamanlama planlanandan uzun sürünce işten epeyce uzak kaldım ve döndüğümden beri işlerimi toparlamaya çalışıyorum, gecikme için özür dilerim. Sağolsun Ahmet yolculuktaki yardımları gib buradada varlığını göstermiş, teşekür ederim.
Zaman buldukça paylaşacağım, Nasip şimdi Ataköy Marinada G pontonda, beklerim 😊
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 21 Kasım 2021, 23:46:59
Giderken yanımızda götürdüğümüz malzemelerden bir kısmı şu şekilde;
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 21 Kasım 2021, 23:50:51
Bu araba malzemeyle kumanya ve malzeme ile kaç kere doldu boşaldı bimiyorum. Bizi dünya kadar uğraştıran tüp te resimde işaretli halde görünüyor.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 22 Kasım 2021, 00:22:35
Uzun yola tekne hazırlamak gerçekten zor iş. Uzun yıllar kullandığınız bir tekne olsa işler çok kolay. Ama hiç tanımadığınız bir tekneyi hazırlamak  bu gerçekten zor iş. Neyin nerede olduğunu önce keşfetmelisiniz sonra çözüm onarım ve hazırlık. Sıralama böyle. Artık fırtına etkisini azalttı. Marina da daha rahat çalışıyoruz. Bu arada marina çok güzel , bazı Avrupa’lılar teknelerini buraya bağlamışlar ve marinanın hemen yanında bulunan marinanın razidanslarından ev kiralamışlar. Burada kalıyorlar. Bizimle çok ilgilenen bir Danimarkalı vardı gelip geçerken merhabalaşıyor konuşuyorduk. O bu şekilde yapmıştı. Biz marinayı çok beğendik imkanları fena değildi ve bize oldukça yardımcı oldular. Daha önce yazmıştım bu Porto Novi Marinayı da Doğuş grubu işletiyor. Yeni marina olduğu için her yer her şey şıkır şıkır.
Biz ise bir yandan çalışmaya devam ediyoruz. Benim Samatya’dan bitişik tekne komşum doğan amcamın bir lafı var. “Direğine çıkamadığın tekneyi almayacaksın” der kendisi. Kendisi 80 yaş üstünde eski bir hukukcu, hala 25 yıl önce sıfır aldığı Yeltes yelkenlisiyle ara sıra denize çıkar. Kendisinin bu şekilde iddialı sözleri vardır, ben de ondan duydukça hafızamın kenarına yazarım. Gelelim konumuzla alakasına. Biz buradan giderken sevgili Serkan Güvenen’in  trakasını yanımıza almıştık. Benim traka oldukça ağır ve valizde yer kaplıyor. Sağolsun Serkan bize trakasını gönderdi. Çevremizdekilerde en hafif ve kullanışlı traka ondaymış. Neyse efendim ben direğe çıkmaya hazırlandım yukarıda yapacak çok iş var. Bir yandan da hafa 12-15 arası esiyor. Bu arada Kemal Abi ben direğe daha önce kimseyi çekmedim dediği anda, tarakayı kendisine uzattım. O da ikiletmedi, hemen giyindi. Mantığını ve planlamasını yaptık. Aslında bir çoğunuzun sürekli yaptığı şeyler ama bir kere de bizim uygulamamızı anlatayım. Bir kere öncesinde biz tüm mandarları değişmiştik. Bu yüzden tüm halatlarımız sıfır. Bu direğe tırmanırken ana askı makarası olarak mutlaka direk tepesinden aşıran makarayı kullanmalıyız. Bu teknelerde genelde ana yelken mandarı oluyor. Balon mandarı gibi makarası askılı olan şeyleri yedeklemek için kullanmak daha doğru. Elbette bu kitabi bir bilgimidir bilmem amam benim güvenlik uygulamam bu şekilde . ayrıca trakayı da hiçbir zaman karabinayla falan takmamak lazım. Yapanları zaman zaman görüyorum ama bunun için izbarço bence en doğru çözüm. Trakayı ana yelken mandarına asınca , balon mandarını da ayrı bir harnes yada kuşakla tırmanıcı kişiye takıyorum trakadan bağımsız olarak. Direğe adamı ana yelken mandarı ile basıyor, yedeğim olan balon mandarının sadece boşunu alıyorum. Kendi teknemde basamak olduğu için sadece ana yelken mandarı ve harnes kullanıyorum. Çalışacağım yere çıkınca kendimi harnesle sabitliyorum. Yukarıya çıkan kişiye mutlaka vargel olabilen bedenine bir çanta bağlayacağımız gam yapmayan bir ince donatmalıyız. Uzun çalışmalarda mutlaka malzeme gönderme işi oluyor. Kendi uygulamamız bu şekilde. Nitekim Kemal Abimide bu şekilde teknesinin direğinin tepesine çektim. Yukarıda rüzgar epeyce fazla direği bıraktığında rüzgar onu direkten uzaklaştırıyor. O derece yani. Ama defalarca bu işi yapmış gibi profesyonelce , rüzgar oku montajı, demir feneri ampul değişimi, rüzgar ölçer temizliği, radar reflektörü montajı gibi bir sürü iş yaptı. Hele o radar reflektörü sonradan ne kadar çok işimize yarayacaktı, tahmin edemezsiniz. Tanımadığımız tekne olunca piyanolara da geçici isimler yapıştırdık.
Artık yapılacak işler o kadar azalıyor ki bir şeylerin daha tamamlandığını görmek çok keyif veriyor. Bu sırada işe o kadar çok dalmışız ki Mustafa abi geldi onu havalimanında unuttuk. Saat ileriydi geriydi derken Mustafa Abi arıyor ben havalimanındayım nereye geleyim diye. Apar topar atladık arabaya  hemen feribot meribot derken Tivat Havalimanında Mustafa Abim Banka oturmuş bizi bekliyor.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 22 Kasım 2021, 00:44:24
Mustafa Abi ile buluşunca kısa bir hasret giderdik. Sonra Herzegnovide ki pizzacıya gittik.Bu pizzacının menüsünü görünce morsalimiz bozuluyor. TL kazanıp euro harcamak insana  ne kadar zor geliyor. Hemen insan memleketin durumunu gözü önüne getirip üzülüyor. Kaldı ki Montenegro Avrupa ortalamasında %30 kadar daha ucuz.
Sonrasında hep birlikte tekne ye geçtik, yapılacak işler var. Makine bakımı sırada onu geceye bırakmıştık. Ayrıca teknenin isimlerini yapıştırmak için Mustafa Abiyi bekledik. Tekneye isim verme işi onun , teknelerimizi kulağına  ismini o fısıldayacak ki kademi bol olsun. Sonra isimleri gündüz gözü sabah yapıştırırız diye düşündük başladık Mustafa abiye tekneyi anlatmaya. O geldikten sonrada birkaç talim yaptık yelken aç yelken kapat, camadan vur falan filan. Balon düzeneğini donatmıştık ama Mustafa abi ayı bacağı için bir de preventer düzeneği yapmamızı istedi. Her iki bordaya da  birer makarayla istemsiz kavança önleyici bu düzeneği yaptık. İlk 48 saat boyunca da hep kullandık. Sonra başladık makine bakımına kayış değişimi vs. derken  biz aslında bu saildrive makineleri pek bilmiyoruz. Benimde Mustafa abinin de hiç sd makinesi olmadı. Orasına bak burasına bak derken saat sabaha yakın oldu. Bu arada inventör montajı, takip cihazı montajı gibi de bir sürü ufak tefek işler de yaptık. Heyecanımız biraz arttı eh artık yarın yolculuk başlıyor.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Özgür Ökten - 22 Kasım 2021, 21:04:08
ayrıca trakayı da hiçbir zaman karabinayla falan takmamak lazım. Yapanları zaman zaman görüyorum ama bunun için izbarço bence en doğru çözüm
Konuyu bozmadan araya ekliyeyim;

Biliyorsunuz yapılan her bağ halatın çekerini düşürüyor, izbarço da yüksek oranda düşürenlerden biri, bu yüzden dağcılar emniyet kemeri için mutlaka çifte sekizli kullanıyorlar.

(https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcQiHy353iZ7xloHmVf_wbL29nVkvfFIDMh6mA&usqp=CAU)


öZgür (mobil tapatalk)

Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 23 Kasım 2021, 23:20:14
Konuyu bozmadan araya ekliyeyim;

Biliyorsunuz yapılan her bağ halatın çekerini düşürüyor, izbarço da yüksek oranda düşürenlerden biri, bu yüzden dağcılar emniyet kemeri için mutlaka çifte sekizli kullanıyorlar.

(https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcQiHy353iZ7xloHmVf_wbL29nVkvfFIDMh6mA&usqp=CAU)


öZgür (mobil tapatalk)

Teşekkürler Özgür, harika bilgi. bir de trakaların dikişlerini de kontrol etmek lazım bazıları çok zayıflar.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 24 Kasım 2021, 01:07:39
17 ekim pazar gecesi çok geç saatlere kadar makine bakımı yaptık. Normal zamanda çok kolay sökülen bazı şeyler böyle zamanlarda bir ters gitmeye başlıyor akla zarar. İki tane kayışı söküp takmak bile dünya kadar zaman aldı. Gerisini siz düşünün. Neyse geç bir satte yattık, o yorgunlukla nasıl uyuduğumuzu bile bilmiyoruz.Akşamları burası epeyce serin oluyor, güya iklimi İzmir’e benziyor demişlerdi ama ben İstanbul’dan daha serin buldum . Sabah erken saatte kalktık , harika bir kahvaltı sonrası iş başı. Sona kalan birkaç parça var, arabayı teslim edicez ,yakıt alıcaz, marinayı kapatıcaz falan bir sürü bu gün yapmamız gereken iş var. Niyetimiz olabildiğince erken çıkabilmek. Çünkü  18 saat toleranslı bir hava aralığını baz alıyoruz. Bu arada teknenin isimlerini minik bir seremoni ile yapıştırdık. Bayrakları yeniledik. Sancak gurcatamızda Montenegro, Kıçta Amerikan bayrağı. Ayrıca sırasıyla Arnavutluk, İtalya Yunanistan bayrakları da toka edilmek üzere sıralanmış vaziyette. En sona da Dünyanın en güzel en anlamlı bayrağı bizim bayrağımız var. Bu bayrakçılar niye bayraklara düzgün kasa yapmazlar ki. Oturdum hepsini sırasıyla bir fitile diktim, karantina bayrağı dahil hesini hazırladım. Ayrıca gurcatalarda nezaket bayrağı için donam yoktu., bu arada onları da yaptık.
Artık vakit yaklaşıyor, günlerdir yaptığımız bütün bu hazırlıkların sonuna yaklaştık.  Küçük eksikler için Mustafa Abi ile biz şehir merkezine gittik. Kemal abi’de çıkış işlemleri ile uğraşıyor. Sonrasında arabayı teslim ettik, Marina ayrılma işlemi tamam. Kemal abi öğle paydosuna girmeden Gümrük çıkışını yapmaya koşturuyor. Bizde Mustafa abi ile yakıt iskelesine yaklaştık. Buradaki dostumuz Cüneyt bizim için çay demledi. İnce belli bardakta Türkiye ‘den getirdiği çaylardan. Daha önce bahsetmiştim , yakıt istasyonunu Türkiye’den Asmira Firması  işletiyor.  Bu arada bir bilgi burada vergisiz  yakıt almak mümkün, fakat vergisiz  yakıt alabilmek için acente desteği gerekiyor. Buna rağmen karlı ama yelkenliler için çok cazip değil. Motoryat veya büyük tekneler için çok karlı olabilir tonlarca yakıt alıyorlar çünkü. Bir de bizim yakıt tankımız 110 litre, sekiz tane de 30 litrelik bidonumuz var. Bidona mazot almak falanda vergisiz mazot almak için uygun şeyler değil. Bu yüzden hiç aklımızdan bile geçirmedik. Burada mazotun litresi 1,30 euro. Yunan’da bu rakam 1,80 euro civarında seyrediyor.Biz yakıt dolumu yaparken Kemal abi de çıkış işlemlerini yapmış bir şekilde yetişti. Çıkışta acente kullanmadık gayette her şey rahat oldu. Geldi çattı planladığımız gün ve saatler.
 
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 24 Kasım 2021, 01:10:57
Yakıt istasyonu ve yakıtların bordalara dağıtılıp bağlanması . Portuça aldığımız bidonları tıbbi atık poşetlerinin içine yerleştirdik. Bu Melih'in önerisiydi. Gayet başarılı oldu, bu poşetler çok sağlam olduğu için herhangi bir sızma ve koku vs. hiç olmadı. Tavsiye olunur.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Enes Özüren - 26 Kasım 2021, 21:09:29
Ahmetçim sen seriyi bitirene kadar 4.  teknenin transferi bitecek, :)  Şaka bir yana ellerine sağlık çok güzek gidiyor.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 26 Kasım 2021, 22:49:17
Ahmetçim sen seriyi bitirene kadar 4.  teknenin transferi bitecek, :)  Şaka bir yana ellerine sağlık çok güzek gidiyor.

Enes'cim sizinkisi artık profesyonel transfer, kıyas olmaz, çok haklısın yazı dizisi biraz yavaş gidiyor, lambalı dizel gibi bin devir :)
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 27 Kasım 2021, 01:22:51
Evet 18 Ekim 2021 Portonovi Marina yakıt iskelesi, saat 14:00 palamarları çözüyoruz. Bu sırada teknenin rahmetli sahibinin oğlu , kardeşi , kızı  damadı falan bir sürat teknesiyle bizi selametlemeye gelmişler. Yakıt iskelesinde küçük vedalaşma merasimi , sonrasında Mustafa abi dümene , ben ve Kemal abi çıma başına, Vira Bismillah diyoruz.
   Bu modern teknelerde manevra ile ilgili bir problem yok. Hatta bu tekne  saildrive pervanesi etrafında 360 derece dönebiliyor. Omurga salma tekne kullanan ben ve Mustafa Abi için ilginç bir durum. Hadi ben öncesinde  bir küçük bir Hunter kullandığım için bir nebze tahmin ediyordum ama çok uzun süredir omurga salma tekne kullanan Mustafa Abi için daha şaşırtıcı oldu. Ne güzel bir şey tekne ileri gittiği şekilde geri de gidebiliyor, dümeni çevirince dönüyor falan. Harika bir şey. Ama Mustafa abi manevralarını Baba Tunca’yı kullanır edasıyla yapıyor, yavaş, hesaplı ve sessizce.
   Marinadan ayrıldıktan sonra iç denizi açık denize bağlayan kanala doğru yol verdik. Bu sırada teknenin eski sahipleri bir sürat teknesiyle bize eşlik ediyorlar. Duygulu anlar, etrafımızda dönüyorlar video çekiyorlar. Neredeyse  çıkış boğazına kadar bizimle geldiler ve sonra etrafımızda bir tur daha atıp onlarda vedalaştılar. Teknesinin dümeninde Kemal Tesbihçi var, Mustafa abi içeri hazırlık yapmaya ve giyinmeye gitti bense güverteyi neta ediyorum , açık deniz hazırlığı diyelim. Adriyatiğe adım atar atmaz  kafamı bir kaldırdım, şöyle sağıma soluma bir baktım. Evet epeydir süren yorucu hazırlık süreci bitmiş açık denize çıkmıştık. Cenovaya tutundum şöyle bir etrafa baktım , hafiften yüzüme rüzgar vurdu. Kafada kabak olunca rüzgarı tam hissettim. Zaten bu karayeli kokusundan tanırım.  Ama burada arasında balıkta kokuyor demek ki balığın bol olduğu yerler. Şimdi balık kokarmıymış diyeceksiniz . Evet balık kokar , eğer benim gibi geleneksel balıkçılıktan yetişen biriyseniz bunu hissedersiniz. Bu şu şekilde olur; Palamut, torik ve benzeri orta su balıkları kendi canavarlarından kaçarken kusarlar, daha hızlı yüzebilmek için yedikleri yem balıkları çıkarırlar. Bu yarı sindirilmiş balık iğrenç kokar. Bunu çoğu kişi deniz kokusuyla karıştırır. Neyse konumuzla pek alakası olmasa da böyle bir koku aldım. Hava tahminimiz ve planımız tam tuttu. En azından Adriyatik için, eğer devamında da aksilik olmazsa 26 sı gibi İstanbul’dayız. Sonra sırasıyla üstümüzü giyindik  ve rotamıza girip ana yelkeni bastık. Rotamız dosdoğru Arnavutluğu Korfu adasıyla ayıran kanalın ortası olacak. Bu rota bizi Arnavutluğa yakın düşürecek ama çok açık deniz seyri yapmak istemiyoruz. Tekneyi tanımıyoruz çünkü. Ama profesyonel bir transfer yapsaydım bu havada Direk ortadan Mora Yarımadasına rota tutardım. Ama biz kendi teknemiz sayılacak bir tekneyi getiriyoruz ve eksiklerini biliyoruz. Birde beni rahatsız eden bir durum vardı başlarda hiç kimseyle paylaşmadım ama Montenegro da bu sorunu çözemedim. Teknede servis botumuz yoktu, can salımızda yoktu. Montenegro da çok aradık uygun bir şey bulamadık. Sadece bu seyir için bile alacaktık ama olmadı. Bu beni hep tedirgin etmiştir. Seyrin sonlarına kadar kimseye söylemedim ama  kendimce planımı yapmıştım. Plan neydi diyecekseniz zor bir durumda, Tekne de  sekiz tane yassı bidon , beş tane usturmaça vardı ve bunların üstüne koyulabilecek 3 tane kapı ve bir tane pasarella vardı.Bunlar için çaktırmadan el inceleri hazırladım bildiğim köşelere monte ettim . Zaten acil durum çantamız hep hazırdı. Bunu şunun için düşündüm, öncelikle kendimi rahatlatmak için sonrasında bu tip gece gündüz süren seyirlerde  yarı yüzer cisimlere çarpmak riski hep vardır ve bu tekneler çok yeni teknoloji falan olsalar da bu tip durumlarda ben karpuz gibi çatlayacaklarına inanıyorum. Bir çoğunuz yok canım olurmu öyle şey diyeceksiniz. Bence olur, olmama sebebi denk gelinmeyişindendir. Bartın selinden sonra kocaman market buzdolapları yüzerek ta İnebolu’ya gelmişlerdi ve yüzüyorlardı. Bunun illa gece olacağı yok. Bir çok kişi gündüz yaptığı açık deniz seyirlerinde de tekneyi oto pilota alıp serpinti körüğünün arkasında oturarak seyir yapıyor. Arada bir kafayı çıkartmakla 7 mil giden tekne de yarı yüzer bir cismi nereden görecek. Neyse konumuzla çok alakası yok ama daldık başka konulara. Ama ben bu tip uzun seyir yapacaklara en azından çanta tipi can sallarını şiddetle tavsiye ederim. Mutlaka alsınlar. Bu anlamda Montenegro yetersiz bir ülke yada biz satılan yerleri sağlıklı bulamadık. Bulduğumuz botlar bu teknenin güvertesine bile alınamayacak büyüklükteydi.
 Neyse efendim bu keyifsiz tedirginlik veren konudan sonra gelelim seyre; seyir süratimiz fena, bu tekne çok hızlı, kopuk uçurtma gibi. Ana yelken full ve ana yelkene bir kavança önleyici düzenek yaptık. Flok önde kendinden tramolalı ve her dalga inişinde kontra değiştiriyor ama güzel çalışıyor. Fakat teknenin bu kadar hızlı olması bir sorunu beraberinde getiriyor. Dalgalar sancak kıç omuzluktan geliyor, rüzgar iğnecikten. Tekene dalgaya bindiğinde hızı sekizlere çıkıp bir aykırılıyor neredeyse dalgaya yan dönecek, sonra otopilot müdahalesi ile ters kontra  ve tekne düzelmeye çalışıyor. Sonra aynısı tekrarlıyor. Tekne sizi çok yoruyor, kendisini de yoruyor. Manuel dümen tutsanız da durum aynı. Böyle bir aykırılama yok. Bu aykırılama terimini daha önce farklı konularda açıklamıştım. Neyse efendim iğnecik yerine rüzgarı geniş apaz alalım diyoruz rotayı çizmenin topuğuna çeviriyoruz. Bu sefer yandan gelen dalga bizi çok yoruyor. Demek ki bu iş böyle diyor ve rotamıza dönüyoruz.
Kurmuş olduğumuz preventer sistemi çok işe yarıyor. Bu düzeneği Mustafa Abi çok fazla kullanıyor. Mantığı şöyle ; Bumbadan aldığınız bir halatı , bumbanın yatık olduğu taraftan teknenin baş yada belindeki koç boynuzundan geçirerek kıça vince getiriyoruz. Ama bunu bağlamamak lazım, ve başında durmak lazım olası terslikte bir hareketle laçka edilecek şekilde olmalı. Bizim teknelerimizde bağlasakta bir sorun olmuyor çünkü bizim tekneler konforlu pupa gitmek üzere tasarlanmışlar ve aykırılamıyorlar, çünkü karpuz kıç tekneler. Ama bu modern geniş ayna  kıçlı teknelerde bağlamamak lazım, olası terslikte boşlayabilmek lazım. Kaldı ki bu Hanseler rakiplerine göre daha balık şeklindeler, diğerleri tamamen ütü gibi. Hızlı olmanın getirdiği avantajın olumsuz yanı da bu. Bu deniz yapısında bana göre 45 feet üstü tekneler biraz daha konforlu olabilir. Ama o boy profinin altı modern teknelerin hiç birinin konforlu olacağına sanmıyorum. Bence üstündeki insanlar dayanıklı.
Bu şekilde tabiri caizse gerçekten uçurtma gibi gidiyoruz. Planladığımızın 1 mil üstünde seyir süratimiz var ve bu yolu neredeyse bir gün kısaltacak. Bu arada Mustafa Abi katil rapalayı suya atmış ve teknesinden getirdiği çıkrığı kurmuştu. Rapalaya katil diyoruz çünkü sudan hiç boş çıkmadı . Neyse ben ne tuttunuz falan diyerek kamışın başına gittim , bir yoklayayım dedim. Bir anda çıkrıktan garip sesler gelmeye başladı . Vıjjjjjjjj diye boşalıyor. Freni epeyce boşmuş, durdurmaya çalışıyoruz tam bu sırada rapalayı yutan vatandaşı gördük. Sudan belki yarım metre yükseldi , kocaman bir şey sanırım boyu bir metreye yakındı, ne balığı olduğunu sormayın bilmem buraların yabancısıyım. Bu sırada çıkrıktaki misina tamamen boşaldı ve sonlandırıcısından koptu gitti. Bizim vatandaş sudan bir daha yükseldi , çırpındı ve düştü. Biz Kemal Abiyle arkasından baka kaldık, belki Mustafa abi dışarıda olsaydı alırdı bu balığı. Tabiki çıkrıktan falan anlamayan ben beceremedik bu işi. İnebolu’da çıkrık vardı da biz mi öğrenmedik. Neyse zaten tutsaydık güverteye de alamazdık, ne kanca var ne bişey. Ancak suya atlayıp recep ivedik gibi boğazını sıkmak lazım. Bunları yazarken Suat Zeybek  Abinin adam büyüklüğünde balıkları dinlenceye kuyruğundan  vinçle astığı görüntüler geldi aklıma. Neyse bizim balık kaçtı ve katil rapalayı da aldı gitti. Mustafa Abi olta çantasını kucakladı çıktı havuzluğa başladı yeni takım donatmaya. Bu sırada Montenegro’nun en güney sınırında bulunan Bar şehrinin açıklarına doğru gidiyoruz. Sonrasında Arnavutluk sularına gireceğiz. Bu Arnavutluk suları için Başta Enes olmak üzere herkes 12 mil açık geç diyor ama biz risk alıyor yer yer 4 mile kadar yakın düştüğümüz oluyor. Akşam oluyor bir taraftan, güneş güzel batıyor , yarında aynı hava var ama akşamları sertliyor. Ay akşamdan doğuyor ay dolunaya 2 gün var. Planladığımız şekilde gece yolculuklarımız neredeyse tamamı dolunayda olacak . Bir taraftan güneş battı diğer taraftan ay doğdu. Gece tertibi aldık , elfenerleri kafa lambaları tabletler v.s. hepsi önce den belirlenen gece yerlerine. Bu arada çalkantıdan akşam yemeği hazırlayamadık. Bir çorba ve ekmek arası bir şeyler ile geçiştirdik. Zaten Kemal Abiyi deniz biraz bozdu. Onu baş kabine yatırdık. Benimde ayarım bozuldu, içeride çok durursam sıkıntı, dışarıda bir sorun yok. Bu yüzden benide deniz tutar endişesiyle ilk akşam yemek falan yapamadım. Allah’tan Mustafa Abi sağlam. Hava serinledi ve bizim hızımız hala çok iyi , seyir konforu yok ama hız süper.

Kavança önleyici düzeneğin videosu bu linkte, bir de fotoğrafını paylaşıyorum.

https://www.youtube.com/watch?v=qYaNylS6C7E

Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Özgür Ökten - 27 Kasım 2021, 17:40:32
Katil rapala'nın da fotosunu isteriz! ;)

öZgür (mobil tapatalk)

Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 27 Kasım 2021, 22:43:04
Katil rapala'nın da fotosunu isteriz! ;)

öZgür (mobil tapatalk)

Özgür'cüm Mustafa abi rapalanın videosunu göndermiş. aşağıdaki videonun 3. dakikasından itibaren net görünüyor. açıklamayı da şöyle göndermiş.

"Ahmet'cim bu videonun 3.dakikasından itibaren Özgür'ün sorduğu rapalayı görebilirler.Yoziru 1,5 m.batarlı 11.5 cm boyunda.Çoğunlukla 20 gr çift fırdöndülü mekik formlu kurşun arkasına florokarbon 0,25 mm.kalınlıkta 5 kulaç misinaya bağlanıyor.Makinadaki ip 0,25 mm.misina 18.6 kg.çekme gücü var."


Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Eyüp Oğan - 27 Kasım 2021, 22:52:10
Özgür'cüm Mustafa abi rapalanın videosunu göndermiş. aşağıdaki videonun 3. dakikasından itibaren net görünüyor. açıklamayı da şöyle göndermiş.

"Ahmet'cim bu videonun 3.dakikasından itibaren Özgür'ün sorduğu rapalayı görebilirler.Yoziru 1,5 m.batarlı 11.5 cm boyunda.Çoğunlukla 20 gr çift fırdöndülü mekik formlu kurşun arkasına florokarbon 0,25 mm.kalınlıkta 5 kulaç misinaya bağlanıyor.Makinadaki ip 0,25 mm.misina 18.6 kg.çekme gücü var."

Balık yaşar mı yaşamaz mı derken oltaya bakmak nasip olmadı..

Mustafa'nın yazdığı açıklama da benim için fazla teknik..

Çok keyifli, güzel bir seyir olmuş besbelli..

Buluşsaydık keşke..

Selamlar..
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 27 Kasım 2021, 23:14:08
Balık yaşar mı yaşamaz mı derken oltaya bakmak nasip olmadı..

Mustafa'nın yazdığı açıklama da benim için fazla teknik..

Çok keyifli, güzel bir seyir olmuş besbelli..

Buluşsaydık keşke..

Selamlar..

Keşke buluşabilseydik Eyüp Abi, bizde size uğrama planını çok önceden yapmıştık ama yolda elektrik arızası yaşayıp planın 15 saat gerisinde kalınca , Sami limanında size yakın geçmemize rağmen uğrayamadık. Şimdi düşünüyorum keşke uğrasaymışız çünkü beklediğimiz sert hava bir gün öne gelince tüm koşturmamız ve tempomuz  yetersiz kaldı.

Bu arada Katil rapalanın bir videosu daha çıktı ortaya, nasıl bir şey se hiç boşu yoktu . Oralardan geçen herkes bir ısırık atıyordu. ama maalesef adriyatikte vedalaştık kendisiyle.


Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 28 Kasım 2021, 00:38:12
Akşam oldu, hava sertledi, kayık bir acayip uçuyor. Ciddi yol yapıyoruz. Hızımız 7 knotun altına inmiyor. 32 feet bir tekne için harika bir seyir sürati bu. Birde ortalamalarda bu sürati yakalıyoruz.. Mustafa abi vardiyada , Kemal Abi dinleniyor, bense ilk gece olduğu için yatmıyor vardiya zamanımı bekliyor Mustafa abime  eşlik ediyorum. Bu sırada Montenegro’dan aldığımız termosa çayımızı dolduruyor ve kek ve çikolata bar ile havuzluğa yerleşiyorum.  Bu tip yolculuklarda beslenmek çok önemli biz çok ciddi besleniyoruz. Normalde  adamakıllı yemek çıkartırız ama bu gün hava ve benim durumum pek müsait değil. Kemal Abi adapte olamadı dolayısı ile benim sağlam kalmam lazım. Bu yüzden içeride çok çalışmıyorum. Aslında yola çıktıktan sonra ortaya çıkan sorunlar var. Teknede boiler çalışıyor fakat banyo lavabosunda sadece sıcak akıyor hemde kaynar. Soğuk kısmını bulamadık, onu çözmem lazım. Yine tuvaletimiz orada su çekiyordu yolculuk başladı çekmemeye başladı onu çözmemiz lazım ama bunlar pis işler bu yüzden şu sırada uğraşılacak işler değil. Hele de tuvalet hiç değil. Saatler ilerledi ve hava iyice sertledi, ana yelken artık çok fazla gelmeye başladı. Önce küçültelim dedik baktık küçükte fazla geldi bir müddet sonra kapattık. Kapatırken epeyce zorlandık. Mustafa Abi dümende ben direk dibinde, normalde direk dibine gitmeden bu işi çözmemiz lazım ama  ful balen olan balenlerin hizasındaki makaralar sıkışma yaptı . Kısa sürede çözdük ve yelkeni indirdik hatta lazy bag i bile kapattık.Sonra rotamıza döndük. Tekne bu haliyle de aynı hızı yakaladı. 20 beygir yanmar ve flok yine tekneyi 7 milin üzerine çıkarttı. Biraz da akıntı var diye düşünüyoruz. Gece yarısı olmadan Arnavutluk sınırına geldik ve ne olur ne olmaz dedik nezaket bayrağımızı çektik. Artık Montenegro bayrağı iner Arnavutluk bayrağı toka edilir. Bir müddet sonra Mustafa Abi dinlenmeye gider . Kemal Reis gelir havuzlukta yarı yatar vaziyette vardiyaya. Ama epeyce kötü oldu. Tekne aykırılarken bir kerede yattığı yerden düştü. Çok geçmeden karşısında yarı uzanır vaziyette olan bende düşüyorum. Paldır küldür havuzluk tabanında yuvarlanıyoruz. Dalgalar aykırılatınca tekne ciddi anlamda bir yana yatıp kalkıyor. Havuzlukta ayağa kalkarken bile çok dikkatliyiz birbirimize söylemeden  hiç hareket etmiyoruz. Bu şekilde gece boyu yol aldık. Sabah olurken havanın gücü biraz azaldı. Tekrar ana yelken basıldı. Hızı koruyoruz. Sabah epeyce güzel bir kahvaltı yaptık Sanırım ilk gün yumurtalı kabak vardı kahvaltıda. Dalga yapısına biraz alıştık. Zaten Mustafa Abi hepimizin reçetesine yarım dramamin yazdı. İlk iki saat keyifli uyutuyor ama sonrasında cin gibi oluyoruz. Ben çok faydasını gördüm. Çünkü ben beni deniz tutacak ortamı çok iyi biliyorum. Bu yüzden kendimi kontrol altında tutabiliyorum ama bu hap çok işe yaradı. Ben kahvaltıdan sonra uykuya gittim. Uyandığımda öğlen olmak üzereydi. Biz hala iyi yol yapıyoruz. Bu arada Arnavutluk kıyılarını seyrede seyrede güneye doğru iniyoruz. Kıyıya uzaklığımız yer yer 4 mile kadar düştüğü oldu ama genelde 6-8 mil arasında bir mesafeden seyir yaptık. Bu arada ne zaman sahil güvenlik göreceğiz derken , ileride bize doğru gelen bir savaş gemisi gördüm. Mustafa Abiye söyledim, oda bana döndü bir tanemi dedi. Nasıl yani dedim bir daha baktım bir de ne göreyim. Onun arkasında bir tane daha onun arkasında bir tane daha öylece gidiyor. Eyvah dedik el telsizini kaptığım gibi dinlemeye başladım. Rotamızı bozmazsak iskele iskeleye geçişeceğiz. Ama gemiler turna uçuşu düzeninde dizilmişler. Büyükten küçüğe doğru geliyorlar. Bir iki üç derken devam edip gidiyor. Aramızda sanırım üç mil falan mesafe vardı teker teker geçiştik. En sonda gelen ise bir askeri romörkör ve bir duba üzerinde hedef çekiyor. Belli ki tatbikattan dönüyorlar. Biz hiç istifimizi bozmadık. Burak’ta Enes’te bize Arnavutluğa girmeyin demişti. Bu sırada Enes’i tekrar aradım sordum , bu Arnavutluk’ta yakın geçince sorun oluyordu dimi diye. Oda ben olsam ne yapar eder 12 mil dışına çıkardım dedi. Durum şuymuş. Bu ülkenin sularına girince ülkeye giriş ve çıkış yapmanız gerekiyormuş ve 100 € kadarda ceza yazılıyormuş. Güzel tarafı şu  ceza kredi kartıyla da ödenebiliyormuş. Ama büyük vakit kaybı, çünkü bu iş denizde çözülmüyor, sahil güvenlik sizi peşine takıp gümrüklü bir limana götürüp bu işlemleri yapıyormuş. Tabi ticari transfer yapan arkadaşlar elalemin tekneleriyle yakalanıp bu sorunu yaşamışlar. İşi böylece öğrenmişler işin açıkcası. Enes’te bunları bildiği için bizi uyarmıştı. Ama biz kuzeyliyiz , bize bu ismi taktınız ya, bizim değil adamların karasuyu, tatbikatının ortasından geçmemiz lazım. Şaka bir yana hesapladım açıktan gelip Korfuya dönülse 6 mil fark ediyor değmez bu riske . Ama bizim kıyı seyri tercih etmekteki amacımız başta söylediğimiz gibi başkaydı. Öncelikle güvenlik endişemiz vardı. Bu nedenle bu riski biraz bilerek aldık. Akşama doğru ufukta Korfu’nun ışıkları görünmeye başladı. Yine güneş güzel batıyor  ve diğer taraftan ayın aydınlığı dağların arkasında beyazlık yapıyor. Hava yine yükselmeye başladı. Bu arada akşam yemeğinde domates soslu sosis , soslu makarna ve kola vardı. Tabi ki tatlı olarak kek ve snıckers var. Bu arada unutmadan söyleyeyim. Ara öğünlerde bolca meyva tüketiyoruz. Portuçta iki çeşit , elma , İzmir mandalinasına benzeyen bir mandalina , kivi, muz ve armuttan oluşan bir meyva yığını vardı.Öyle çok almışız ki beş gün gece gündüz yedik bitiremedik. Bu sefer ana yelkeni tamamen kapattık.
İçeri bulaşık yıkamaya girdim , bu arada navigasyon masasındaki lambanın biraz sönük yandığını fark ettim. Dışarıya seyir fenerlerini sordum yandıklarını söylediler. Ama bir terslik vardı. Bu hansenin güzel bir gösterge paneli var. Orada motor aküsünü full görüyorum ama servis aküleri riskli bölgede . Hemen herkesle bu sorunu paylaşıyorum. Bu sırada seyir fenerleri de gidiyor.. Otopilot gidiyor, chartplotter gidiyor. Kaldık karanlıkta. Mustafa Abi  dümene geçiyor biz başlıyor arıza onarımına . Seyir fenerlerine gidiyorum defalarca değişik ampuller takmama rağmen olmadı. Ledler biraz daha az enerji tükettiği için biraz sönükte olsa yanıyor ama bir süre sonra onlarda gidiyor. Orayı ölç burayı ölç sonuç yok. Aküler şarz olmuyor. Sonra aklımıza kafa lambaları geldi. Teknenin seyir fenerleri bayağı büyük içindeki ampülleri söküp içine doğru açıyla kafa lambalarını koyduk. On numara seyir fenerlerimiz oldu. Açı dereceleri bile doğru oldular. Hemen paneldeki sigortaları kapattık. Sonradan bağladığımız invertör ve smart takip cihazı gibi şeylerin kablolarını kestik. Son yaptıklarımızın hepsini gözden geçirdik. Erol Abiyi aradık, sorduk, Enes’le defalarca konuştuk. İzalatörün sorun çıkarabileceğini düşündük. Arkadaş her sınavda da soru insanın bilmediği yerden mi çıkar. Tek bilmediğimiz elektrik elektronik. Hep oralardan gol yiyoruz. Neyse pusula derecesini hesapladık manuel dümen tutarak Korfu rotasına tekrar girdik. Tabletin şarzı dolu ve harcamıyoruz. El telsizimizi ve tableti şarzı bitmesin diye kaldırdık. Çok zorda kalırsak motor aküsünden şarz ederiz diye düşündük. Fakat sonradan ölçünce motor aküsünün de şarz olmadığını tespit ettik. Sadece kullanılmadığı için dolu duruyormuş. O sırada Korfu’ya girmeye ve bu arızayı gidermeye niyetlendik. Enes’ten ve Sevgili Tamer Yavuzbarut’tan usta desteği istedik. Her ikisinden de telefon bilgileri geldi. Gece 11,30 gibi Korfu Gouvia marina girişi için yanaşma manevrasına başladık. Bu konuda Tamer Kaptana yanaşma manevrasını sormuştum. Tamda anlattığı gibi fenerlerle iyi işaretlenmiş kanaldan çok sağlıklı bir şekilde içeriye girdik. İçeriye girince Marinaya girmeye karar verdik. Vizelerimiz yok ama  gemici kağıtlarımız var, sorun olmayacağını düşündük. Neyse marinaya anons ettik, Palamar bizi öyle bir yere bağladı ki ön büronun önüne. Bağlanıp azıcık soluklandıktan sonra başladık arıza giderme işlemlerine, kayış gevşekliğinden tutun da , artık aklınıza ne gelirse. Bu arada kara elektriğine bağlandık ve redresörün aküleri şarz ettiğini gördük. Başladık sağı solu ölçmeye . Bu arada da telefonda görüntülü konuşmada Burak, Melih bir taraftan bize bilgi aktarıyor. Şunu kontrol edin , buraya bakın falan şeklinde. Artık bir saatten sonra moralimiz bozuldu . Bende yatmak konusunda ısrarcı oldum. Sabah bakarız artık diyorum. Burada bir profesyonel destek almamız lazım. Ama bize telefonu verilen ustaların ikisi de dönmedi bile. Sabah ola hayrola.

Bu arada planladığımız rota bu resimdeki gibiydi.Neredeyse bu rotayı uyguladık. Sadece Ege tarafında küçük bir değişiklik oldu.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Bülent Yolcu - 03 Aralık 2021, 00:34:36
Gece, gündüz, çoğunlukla  kör seyir çeşmeye varışınıza kadar epey meraklandım, selametle gelmeniz en önemli tarafıydı. Hadi bitti derken Çeşmeden çıkışınız Porto Novi’den çıkışınızı inan arattı, Ataköye bağlandık dediğinizde o an bende bağlandım desem inan abartmış olmam…
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 03 Aralık 2021, 01:40:35
Sabah ben sekize doğru uyandım, Kemal Kaptan uyanmış her yeri tavaf etmiş , keşfetmiş, mazotu tamamlamış , çayı koymuş. Mustafa abi de uyanmış. Bende acayip uyumuş ve dinlenmişim. Ponton da acayip bir kalabalık var, sabahın bu saatinde insanlar koşuşturup duruyor. Ne olduğunu havuzluğa çıkınca anladım. Meğersem teknesinde yaşayan tüm gezginler buradaymış. Hani önceden Marmaris, Kuşadası Finike gibi yerlerde olanların hepsi buraya gelmişler. Ben hiç bu kadar eski model HR ve Najad ı bir arada görmedim. Tabi ki diğer uzun yol teknelerini de. Malum bizim ilgimizi bunlar çekiyor. Pontondaki hararetli kalabalık ise köpeğini, kendini çişe götürenler, duşa gidenler , spor yapanlar v.s. Mahalle gibi valla. Neyse biz mükellef bir kahvaltı yapıp başladık arıza aramaya. Marinanın çekek alanını baştan sona dolaştık sonra ön büronun desteği ile bir usta bulduk. Fakat oda telefonda net bir şey söylemedi. O sırada ön büronun yanında güzel bir marin market bulduk. Oradan ilave kafa lambaları, kaliteli yedek piller,led ve halojen yedek ampüller ,flok furling halatı için cem kilitli makara gibi ihtiyacımız olan bir çok malzemeyi bulduk. Dükkan sahibi Türk’lere aşina . Adamı pazarlığa alıştırmışlar. Bizede epeyce indirim yaptı bu arada.
Sonrasında tekneye geldik başladık uğraşmaya. Her tarafı kontrol edip ölçüp biçerken bir anda sevgili Mücahit’in geçen yaz başına gelen elektrik arızası aklıma geldi. Bana detaylı anlatmıştı. Bu yanmar motorlarda alternatörün arkasında bıçaklı bir sigorta olduğunu ve onların teknesinde bunun attığını epeyce uğraşılardan sonra tesadüfen güneyde bir yerlerde bir ustanın olayı çözdüğünü anlatmıştı. Benim de aklımda kalmış . Paneldeki tüm sigortaları kontrol ettik hepsi sağlamdı. Bu sigortayı yerinden çıkarttım  bana kopmuş gibi geldi.Mustafa Abiye uzattım bir ölçtü bu sigorta atmış dedi. Baktık 20 amper, biz buradan giderken kendi yedek sigorta çantamızı yanımızda götürmüştük. 20 bulamadık ama 15 amper bulduk ve taktık. Sonra tekneyi kara elektriğinden çekip motoru çalıştırdık baktık şarz oluyor. Acaba çözdükmü diye birbirimize bakıp duruyoruz. Ama ben ısrarcıyım profesyonel destek alalım diye diretiyorum. Çünkü bu kadar basit bir arıza olamaz, olmamalı. Biz bunun yüzünden mi gece boyu kör seyir yaptık. Tam o sırada ön bürodan bulduğumuz usta aradı. Neyse çağırdık geldi. Oda sağı solu ölçtü bunda problem yok dedi. Aküler şarz oluyor, sorunu çözmüşüz. Sonra kendisinden seyir fenerleri için yardım istedik. Neyse biraz uğraştı gerekli enerjinin gelmediğini ledleri çalıştırabileceğini ama halojen ampülleri sağlıklı çalıştıramayacağını söyledi. Ledleri yerine takıp test etti ve çalışıyor. Bizde hemen ortalığı toparlayıp , marinayla ilişiğimizi kesip avara olduk. Hemen marina çıkışında kara tarafında bulunan yakıt iskelesine yöneldik. İki tane bidonumuz var boş , onları bari dolduralım. Ama o da ne Yakıt iskelesinin yanı port polis, gümrük ve Sg. Hepsi bir aradalar. Neyse efendim yakıt iskelesinde koca bir motoryat var. Mazot alıyor. Bizde yanına sıkıştık ve mazotumuzu alıp ayrıldık.Burada mazot Montenegro dan 50 cent daha pahalı.Hemencecik kanaldan çıkıp ana kara ile ada arasındaki manzarası harika olan boğaza açıldık ve seyrimize başladık
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Enes Save - 03 Aralık 2021, 11:37:48
Devam devam...
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 03 Aralık 2021, 23:42:12
Gouvion Marinadan ayrılıp boğaza çıkınca başlıyoruz etrafı seyretmeye Korfu’nun ana karaya bakan tarafında 3 tane marina gördük. Ayrıca büyük bir liman ve cruıse gemilerin yanaştığı  bölümlerde bu tarafta yer alıyor. Ciddi anlamda turist çeken bir ada olduğu her halinden belli. Ekim ayının sonuna yaklaşmış olmamıza rağmen bir sürü cruıse gemisi vardı. Bir tanesi bizimle birlikte ayrıldı . Ayrıca adaya çalışan feribotlarda vızır vızır yanaşıp ayrılıyorlar. Daha güneye indiğimiz ve öğlen saatleri olduğu için güneş içimizi ısıtıyor. Birde durgun denizde seyrin konforu sayesinde çok keyifliyiz.
Bu  bölgede video bile çekebilmişiz.Aşağıdaki linklerde Corfu Kanalın detayı görünüyor.
https://youtu.be/w82Z_TivIDU

https://www.youtube.com/watch?v=gtBrUrodyRI

Ayrıca artık anakara tarafında  Arnavutluk bitti Yunanistan başladı ve bizde de bir rahatlama oldu. Zaten Akşam corfu’ya girince biraz rahatlamıştık ama bu seferde Corfuya girişin tedirginliği vardı. Ama şimdi kafamız daha rahat. Hatta çok güzel bir deniz ve hava olması iştahımızı açtı . Acayip güzel bir salata makarna ve çorba yaptık. Montenegrodan bir organik domates ve biber sosu almıştık. Makarnaya, sosise ve yemeklere öyle bir yakıştı ki inanılmaz lezzetli oldu. Bizde artık normal vardiya düzenine geçtik. Mustafa abim gece 12 ye kadar ayakta, biz ise her boşlukta dinleniyor yatıyoruz.
Burada iki farklı bilgi vermeliyim. Birincisi artık telefon hiç kesilmiyor iletişim hep var. Hatta telefonun kesildiği yerde internet hala 3g de olsa devam ediyor ve mesajlaşmada devam ediyor.
İkincisi ise Yunan’a arızadan dolayı acil durum girişi yaparsanız size resmi survey onayı olmadan  ayrılma ve seyir izni vermiyorlar. Duyduğumuza göre maliyetli ve zaman alan bir şeymiş. Ustanın bile iki gün sonrasına randevu verdiği bir coğrafyada devletin surveyi ne zaman gelir kimbilir.
Biz artık dalgasız  bir denizde seyir yapmanın ve güzelim batı rüzgarını sağ yanağımızda hissetmenin keyfini sürüyoruz. İlginç bir şekilde hız hala çok iyi , bu da bize ekstra keyif veriyor. Bütün bu konforun beraberinde harika bir akşam yemeği sofrası kuruyoruz. Bu sefer hazırlık imece usülü, örneğin salata Mustafa abimden, artık hepimzin  keyfi yerinde.  Hem artık İyon denizindeyiz.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 03 Aralık 2021, 23:49:26
Gece, gündüz, çoğunlukla  kör seyir çeşmeye varışınıza kadar epey meraklandım, selametle gelmeniz en önemli tarafıydı. Hadi bitti derken Çeşmeden çıkışınız Porto Novi’den çıkışınızı inan arattı, Ataköye bağlandık dediğinizde o an bende bağlandım desem inan abartmış olmam…
Çok sağol Abicim .tüm dostlar gibi telefonun ucunda ve takip ediyor olman  bize güven veriyordu.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Murat Ayduk - 04 Aralık 2021, 15:49:07
Çok keyifli okuması. Ama Kısa Kısa olunca da yetmiyor Ahmet abi 🙂
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 11 Aralık 2021, 00:47:22
Biz İyon denizinin keyfini sürerken yemekti çaydı derken akşam oldu. Rotamız Lefkas kanalı, bu adaların saçağındaki denizlerin konforu bize iyi geldi. Korfudan sonra sancağımızda başka adalarda var  , zaten ege gibi burada da  epeyce ada var. Hava iyice karardıktan sonra bir ara içeriye girdim oda ne  servis aküleri yine sınıra gelmiş. Hemen bir kabin lambası yaktım oda ne söndü sönecek. Belliki bizim sorun devam ediyor.Hemen dışarı çıkıp ekibi uyardım. Seyir fenerleri de artık ölmek üzere . Hemen eski usül seyir düzeneğini kurduk önce Mustafa abi manuel dümene geçti.Herşey kapatıldı. Seyir fenerlerinin içine yeniden kafa lambalarını koyduk. Manuel dümen ve tablet ile pusula seyrine başladık. Bu arada ben yine aynı sigorta atmıştır diye kontrol ettim.Yine aynı sigorta atmış. Sigortanın yenisini taktım. Seyir fenerlerini ve direk tepesiyle bağlantılı her şeyin kontrol panelinden düğmelerini kapattım. Sonra tek tek deniyoruz. Çakmaklık sigortayı attırmıyor, oto pilot attırmıyor , chartplotter attırmıyor, kabin lambaları ve hidrafor attırmıyor. Ama tespitimize göre, seyir ,demir ve silyon fenerleri kombinasyonu sigortayı attırıyor. Hatta direk tepesinde bir sorun varki, telsiz çalışmıyor, rüzgar ölçer çalışmıyor, Silyon feneri çalışmıyor. Bunların hepsini kapattık ve paneldeki açma kapama düğmelerini bantladık. Bütün bunlarla uğraşırken Lefkas kanalı girişine yaklaşmak üzere olduğumuzu fark ettik.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 12 Aralık 2021, 00:04:18
Saat gece yarısı olmak üzere Lefkas kanalı ışıkları uzaktan görünüyor. Daha önce bu kanal girişini  harita üzerinde çalışmıştım. Normalde ilk kez geçecekler için gece geçmek pek doğru değil. Lütfen bizim dediğimizi dikkate alın ama yaptığımızı yapmayın.  Neyse efendim normalde buraya girilmese daha güvenli olunabilir ama biz sakin suları tercih etmek istiyoruz. Bu arada bu kanala kuzeyden yaklaşırken derinlik uzunca bir mesafe 8-10 metrelerde. Çok sağlıklı demir tutan bir dip yapısı varmış. Bu bilgiyi bana daha önce kendi teknesini kendisi getiren Sevgili İsmail Kavak vermişti. Hiç korkma oralarda  bir arıza ve terslik durumunda iyi demir tutar demişti.  Bu sırada ben kanalı öncesinde öyle bir çalışmışım ki sanki daha önce geçmiş gibi olduğumu hissediyorum. Yaklaşma hattında kanal ile ilgili Mustafa ve Kemal Reislere manevra sıramızı anlatıyorum.  Bu sırada hiç fark etmemişiz Mustafa abi 8 saattir neredeyse aralıksız dümen tutuyormuş. Biz kanal girişine yanaşırken içeriden büyük bir balıkçı kayığı çıktı. Fakat bir terslik var kanalın girişinde  bir zigzag çizmemiz gerekiyor. Yani kuzeyden gelip iki fener arasından geçip sancağa yani batıya dönüyorsunuz. Sonrasında tekrar güneye yani iskelenize dönerek kanala giriş yapıyorsunuz, zaten hemen karşınıza Lefkas Köprüsü geliyor.Kanala girişte köprüye kadar sancak taraf rıhtım. Buraya ücretsiz aborda olup dinlenebiliyorsunuz. Yada köprü açılış saatini veya sabahı bekleyebiliyorsunuz. Burası sabahı bekleyen dinlenen yelkenlilerle doluydu. Bizde  güncel Navionics vardı fakat Navionics’te derinlikler doğru değildi. Giriş Navionics’ten daha derindi .Belki yeni taranmıştır. Muhtemelen bu tarz bir su yolu sürekli taranıyordur. Navionics’in kum bankı gösterdiği yerde yeşil fener vardı ve navionicste kumbankı yeşille kırmızı arasında bitiyordu. Yani geçilecek yerin yarısı haritada kum bankı olarak görünüyordu.  Ayrıca sıralı 6 fenerden en dıştaki ikisi  haritada hiç yoktu. Bunları navionicse bildirdim. Bizimde telaşlanmamıza neden oldu. Tam fenerlerin önüne gelince  olayı tam anlamak için olduğumuz yerde bir geri döndük.  Bu arada telsizle bir daha sorduk, doğrumu bu yanaşma şekli diye. Elbette yanaşma öncesi  kanal 11 de Lefkas kanalını anons edip bilgi veriyorsunuz. Biz öncesinde anons ettiğimiz için kanal görevlisi bir araçla geldi bize köprüyü açtı.  Normalde saat başı açılıyormuş fakat bizim gibi gece geç saatlerde geçmek isteyenler için gelip açıyorlar. Sonrasında  biz köprüyü görecek şekilde kanala girdik. Baktık köprünün ucunda bir kısım havaya kalkıyor , biz önce oradan geçeceğiz diye düşündük, fakat köprünün kalan kısmı da kendi ekseni etrafında dönerek kanal girişini boydan boya açıyor. Biz bu esnada geçtik ve vatandaşa teşekkür ettik. Oda biz geçer geçmez tekrar köprüyü kapattı. Sonrada atladı arabasına bastı gitti şehir merkezine doğru. Köprüden içeri girince Mustafa Abi dümeni bıraktı , biz de o zaman fark ettik bu kadar zamandır dümen tuttuğunu. Kemal Reis Dümen de ben tablet elimde kanalın ortasından bir kuğu edasıyla resmen yokuş aşağı iner gibi gidiyoruz. Ortalıkta bizden başka kimsecikler yok.  Ortam çok güzel  rüzgar sıfır, ayışığı var makine düşük devirde hızımız 3,5 knot civarı. Sadece egsozdan çıkan suyun sesi ortamın ahengini bozuyor. Kanaldan geçmesek hepimiz neredeyse uyuyacağız. Bu şekilde kısa bir sürede Lefkas Marinanın önüne geldik. Kuzeyden gelirken Marinanın hemen dışında sancakta demirleyebileceğiniz bir alan var. Hatta burada rıhtımda var. Bu alana demirlediğinizde dışarıdan bot ile usta gelebiliyormuş. Bunu da sevgili Tamer Yavuzbarut söylemişti. Dinlenmek , uyumak içinde iyi bir alarga yeri. Bizde yakından inceledik. Lefkas Marina çok tekne barındırıyor. Burası da gezgin tekneleri ile dolu. Yine her yer Halberg Rassy’ler, ve adını sanını bilmediğimiz bir sürü uzun yol teknesiyle dolu. Sancakta marina , iskelede ise çekek alanı var. Çok ilginç deltanın ortasında Kayıkları karaya almışlar , kara bağlantısı devam ediyormu  gece karanlığında onu bile tam anlayamadım. Ne dediğimi anlamak için google earth den veya bir dijital haritadan bakmak daha sağlıklı olur. Bu sayede hiç geçmemiş de olsanız bu su yollarını rahatlıkla kullanabilirsiniz. Yol boyunca kanal iyi markalanmış , fenerlerin birinden diğeri net görülebiliyor fakat arada bazı fenerler yanmıyor.Pür dikkat seyir yapmaktan doğru düzgün video resim falan çekemedik. Neyse ki Mustafa Abi arada bir iki küçük video çekmiş. Kanal böylelikle çabucak bitiveriyor. Evet yine karşımızda adalar saçağında kalmış güzel bir iç deniz var. Evet ben kahve yapmaya , Mustafa abi yatmaya gider. Artık ortam neta sabaha kadar böyle saçak altı devam , hızımız yine çok iyi hemencecik çıkıverdik 7 knotlara. Bu kayık çok gidiyor yahu.
Mustafa abinin Lefkas Marina ve Kanal seyrine dair çektiği videolar  , buyurunuz.

https://youtu.be/D4QHOhvVz9c


https://youtu.be/mr8nlXQ_eN0
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 12 Aralık 2021, 13:05:23
Çok keyifli okuması. Ama Kısa Kısa olunca da yetmiyor Ahmet abi 🙂
Bu sefer yazması zor geldi bana Murat'cım , seyir biraz uzun olunca.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Kemal Gündüz - 12 Aralık 2021, 13:08:08
Bekleriz devamını, bu sıkıntılı günlerde çok iyi geliyor Ahmrt’ciğim


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Kemal Gündüz - 12 Aralık 2021, 13:08:41
Klavye azizliği için özür diliyorum Ahmet


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 12 Aralık 2021, 23:51:32

Lefkas’tan çıktıktan sonra sabaha kadar keyifli bir yolculuk sürdü. Artık İthaki adası saçağını da bitirdik. Kefalonya’ya doğru gidiyoruz. Bir gün önce Eyüp Abi ile görüşmüştük , Kefalonya’nın Sami Limanında bizi kahvaltıya bekliyorlardı. Çok yakınlarından geçiyor olmamıza rağmen planımızın onbeş saat gerisindeyiz , ayın 25 ine beklediğimiz havada gücünü arttırıyor. Uygun havayı bulmuşken yol yapalım istiyoruz. Üzülerek Eyüp Abiye telefon edip uğrayamayacağımızı bildirdik. Şimdi düşünüyorum da tüm çabamıza rağmen havanın boşluğuna yetişemedik. Hava bir gün öne geldi biz onbeş saat geri kaldık her şey planladığımız gibi olmadı. Ama bu kadar uzun seyirlerde bu normal aslında. Eyüp abiye Selamet diledikten sonra Kefalonya'nın saçağından uça uça gidiyoruz. Aslında Korinth açık olsa bu yolculuk keyifli olurmuş.
Artık rotamız Mora’nın  batıdaki ilk yarımadası,  yavaş yavaş  sancağımızdaki son ada olan Zakintos’uda  geride bırakarak gün boyu ilerledik. Akşam hava kararmak üzereyken meşhur Navarin’i  iskelemizde bırakarak Güneye doğru yolculuğumuz devam ediyor. Artık sancaktan batı rüzgarını alıyoruz. Bir miktar dalga da kaldırıyor. Yine deniz çalkantılı oldu. Gece yarısına doğru Mustafa Abi dinlenmeye gitti , ben vardiyadayım , Kemal Abi ara sıra yanımda vardiyada ara sıra dinlenme de , yine deniz keyifsiz oldu. En batı yarımadayı döner dönmez Sapientza isimli adanın saçak altına girdik, ve dalgalarda rüzgarda sancak kıç omuzluktan gelmeye başladı. Bizde rahatladık . haritada  görülen adaların saçak altında oldukça rahat bir şekilde ilerliyorduk.


Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 13 Aralık 2021, 00:53:58
Bu adalar bitince normalde batıdaki ilk yarımadanın en doğu ucundaki ada ile ana kara arasından geçeceğimiz rotamızı revize ettik. Hava güzel diye o adanın da dışından üç parmak olan yarımadanın ortadaki parmağın ucuna rotamızı revize ettik. Normal rotamız birinci resimde görüldüğü haldeydi . Revize ettiğimiz hali , gerçekleşen hali şeklinde ikici haritada mevcut.
Biz tüm bunlarla uğraşırken takribi saat gece yarısı 00:30 gibi hava değişti. Bir terslik hissetmeye başladım önce ay keyifsiz bir hal aldı.  Kemal abiye haber verdim. Şimdilik Mustafa abiyi kaldırmaya gerek yoktu. Önce rüzgar artmaya başladı  Bu arada biz arasından geçeceğimiz adayı daha tam dışına varamadık. Bu arada bu adanın güneyinde yine güneyinden geçmemiz gereken iki küçük kayalık ada var. Navionicste yada gogle earthte iyice büyütmezseniz görmeniz mümkün değil. Bu arada bu tarz seyirlerde navionicsi sık sık zoom in yapmalısınız. Çünkü çok yakınınızda şamandıra  veya küçük kayalıklar olabiliyor. Bu çok önemli bence.
Tam o anda arkama döndüm bir de ne göreyim, inanılmaz bir şey döne döne bir bora geliyor. Hemen Kemal abiye seslendim. Bu nedir arkadaş okyanus mu burası , bir anda bora mı gelir. Gözlerime inanamadım. Zaten batı rüzgarının bu kadar sıcak esmesinden huylanmıştım. Ay ışığında bu boraların görüntüsü bir ürkütücü oluyor. Çok hızlıca her şeyi neta ettik. Sprayhood u falan kapattık. Uçacak ıslanacak her şeyi içeri aldık can yeleklerimizi giydik derken olanca gücüyle bastırdı.  Dalgası rüzgarı aman Allah’ım. Daha önce havaya girmedik mi, sayısını bilmiyorum belki de çevremde küçük teknelerle benim kadar sert havaya yakalanan çok az kişi vardır. Ama her fırtına yeni bir tecrübe işte. Adanın altına dönsek 2,7 mil bordadan hava alıyoruz, adanın üstüne revize ettiğimiz kayalıkları geçmeye kalksak 2,2 mil. İkisini de denedik fakat ilerleyemiyoruz, geri dönmeyi de denedik  o da olmadı. Hatta içeride Mustafa abiyi yataktan bile düşürdük. Kayık kuru direk toparlayamıyor kendini. Aslında yaz havası gibi geçecek ama biz kötü yerde yakalandık. Tek rahat ettiğimiz seyir dalgayı  ve rüzgarı pupadan almak. Bizde orada bir çılgınlık yaptık. Belki de en yapılmaması gereken şeylerden biriydi .  Döndük havanın önüne verdik yolu kayalıkların arasına, kayık rahatladı. Bu arada navionicsten defalarca inceledik bu süre zarfında derinlikleri ve kayalıkların durumunu. En derin yerinden sörf yapa yapa geçtik. Zaten bu kayalıkların etrafı sığ olduğu için dalgalarda büyümüştü. Yarıntı ve kayalara vuran dalgalar bembeyaz köpük içinde. Ürkütücü.Üçüncü haritada  bu kayalıları da Bevetiko adasının hemen güneyinde görebileceksiniz.  Zaten bu adalarda falan yaşayan yok galiba.
Bu riskli geçişi yapana kadar manueldeydik, bağlandık. Sonrasında havuzluğun tabanına oturduk , hızımız iyi önümüz neta  havanın geçmesini bekliyor ve yolumuza devam ediyoruz. İçten içe kendime kızdım, yaş ilerledikçe böyle riskleri fazla almaya başladığımı hissediyorum. Biraz sonra yağmurla birlikte bir rahatlama oldu. Dalgalar büyüdü , rüzgar kaldı yağmur bastırdı. Biraz sonra ay diğer taraftan yeniden göründü. Bu esnada biraz soluklandık , birer kahve ve çikolata  aldık . Döndük tekrar orta parmak yarımadasının burnuna doğru, gerçek rotamıza. Buralar koy, körfez gibi görünse de içerilere uzaklık bazı yerlerde 20 mil falan, yani poyraza da saçak altı değil aslında. Aynı bizim Büyükçekmece gibi, Geçenler bilir Poyrazda Baba Burnundan Ambarlı ne kadar yol, ama sert havada deniz bile kaldırır adamı zorlar. Buraları sert poyraz da düşünemiyorum. Zaten batı, doğu ve güneye açık. Mataban Mataban dedikleri buymuş demek ki. Bizde güle oynaya geçeriz diyorduk. Ama daha macera bitmemiş, arkama dönmemle yenisini görmem bir oldu. Bir bora daha geliyor. Ve onun tam içine doğru 3 tane feribot ışıl ışıl  gidiyorlar. Hızları da bayağı var. Neyse çok geçmeden ikinci borada geldi. Ama bu sefer önümüz açık olduğu için çok tınlamadık, oturduk havuzluğun tabanına, yağmurunu bekledik. Bu diğerinden çabuk geçti ve doğuya doğru gitti. Bu sırada batı aydınlandı, tertemiz bir hal aldı. Bende bir rahatladım. Bir müddet sonra rüzgar da azaldı, ay temize çıktı, sanırım yarın güzel bir gün olacak gibi geldi bir anda bana. Bu boraların meresimi aslında toplamda 2,5 saat sürmüş ama insana gece boyu varmış gibi geliyor. Sabaha yakın ortadaki burunu bordaladık ve en doğudaki üçüncü burun olan Cape Maleas’ a doğru rota tuttuk. Bir yandan da  sabah kızıllığı meydana çıktı. Deniz kolayına rahatladı, rüzgar mutedil oldu, apazdan 15-18 falan esiyor, biz flok açık 7 falan gidiyoruz konfor o biçim.   
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 13 Aralık 2021, 01:18:29
Sabahla birlikte her şey kolayına döndü Cape maleası kahvaltı yaparken döndük. Tüm büyük burunlarda yaptığımız gibi burada da ekmeğimizi böldük, bu sefer Rahmetli Cem Gür  Abimizi de andık. Hatta Egenin muhtelif yerlerinde de andık. Cape maleas aynı Kerempe burnu gibi. Bence havanın taksim olduğu yer. Hemen hava değişti. Artık lodosa döndü, bizi kuzeye uça uça tırmandırıyor.
Bu arada her sütliman veya saçak altı ortam bulduğumuzda mazotu tamamlıyoruz. Bu eylemin bizde bir adı var. Kurbağayı öpmek. Bu işte tekne sahibine düşer. Transfer pompamızı götürmediğimiz için Montenegro dan aldığımız şeffaf hortumla mazotu transfer ediyoruz. Bunu yaparken hortumdan çekmek yerine bidona üflüyoruz. Tabiki tüm bu görev tekne sahibinin. Vakit gelince hadi Kemall Abi gel öp şu kurbağayı diyoruz. Yüzünü buruştura buruştura geliyor. Neyse efendim yine depoyu tamamladık. Hatta sonrasında Kemal abi denize bile girdi. Hoş geldin ege yaptık. Buralarda hava daha sıcak , dünya kadar güneye geldik, daha yaz bitmemiş buralarda.
   Normal rotamız Direkt Babakale idi, fakat matabanda değiştirdik. B planımız vardı, Şerifos ve Mikonosun güneyinden Çeşmeye gitmek. B planına geçtik. Çünkü 25 inde beklediğimiz hava 24 üne geldi ve bizi midillinin batısında yakalayacak. Böyle bir durumda ısrarcı olup dövüşmenin bir alemi yok. Hem gidebilsek te Babakale de falan mahsur kalacağız. Bu nedenle kırdık rotayı Çeşme’ye. Hatta rotayı biraz daha kuzeye aldık, Andros ve Tinosun arasından direk Sakız Çeşme rotasına girdik. Her şey kolayınaydı. Bu arada her yer Yunuslar la doldu yunuslar bizi karşılamaya gelmiş epeyce bir süre onlarla oynaştık. Hesaplarımıza göre gece yarısı Çeşme’ye yanaşmış olacaktık. Bu beklediğimizden çok daha iyi bir süreydi. Hedeflediğimizden tam bir gün önce geliyorduk. Tabi bunda havanın çoğunlukla kolayına  ve teknenin hızlı olmasının da etkisi büyük.

Video da yunuslar bize egeye hoş geldin diyorlar.


https://youtu.be/p6R44kYGmNU
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Kemal Gündüz - 13 Aralık 2021, 12:09:56
Harika bir anlatım


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Eyüp Oğan - 13 Aralık 2021, 14:30:10
Lefkas’tan çıktıktan sonra sabaha kadar keyifli bir yolculuk sürdü. Artık İthaki adası saçağını da bitirdik. Kefalonya’ya doğru gidiyoruz. Bir gün önce Eyüp Abi ile görüşmüştük , Kefalonya’nın Sami Limanında bizi kahvaltıya bekliyorlardı. Çok yakınlarından geçiyor olmamıza rağmen planımızın onbeş saat gerisindeyiz , ayın 25 ine beklediğimiz havada gücünü arttırıyor. Uygun havayı bulmuşken yol yapalım istiyoruz. Üzülerek Eyüp Abiye telefon edip uğrayamayacağımızı bildirdik. Şimdi düşünüyorum da tüm çabamıza rağmen havanın boşluğuna yetişemedik. Hava bir gün öne geldi biz onbeş saat geri kaldık her şey planladığımız gibi olmadı. Ama bu kadar uzun seyirlerde bu normal aslında. Eyüp abiye Selamet diledikten sonra Kefalonya'nın saçağından uça uça gidiyoruz. Aslında Korinth açık olsa bu yolculuk keyifli olurmuş.


Vallahi gelemeyeceğinizi öğrenince çok üzüldük..

Biz, sizlerin güzel sohbet ve yol deneyimlerinizi dinlemekten mahrum kaldık, sizler de Reyhan'ın hazırladığı güzel sofradan mahrum kaldınız..

Nasip işte..
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Suat Zeybek - 16 Aralık 2021, 12:40:15
Harika bir anlatım Ahmet reisim.
Tekrardan hayırlı olsun Kemal reisim. 'Nasip' böylece rüştünü de ispatlamış oldu. Pruvanız neta, rüzgarınız kolayına, karinanın altında da her daim bir kademden fazla su olsun...
Selametle.

SM-N975F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 25 Aralık 2021, 00:48:18
Cape Maleas’tan Çeşme Rotasına girdikten sonra kolayına rüzgar kolayına dalga ve bizi üşütmeyen hava gün boyu sürdü. Hızımız ve konforumuz çok arttı. Sağolsun Akın Reis hava durumunu her zaman olduğu gibi uzun vade de tam tutturdu. Kuzeyli hava bir gün öne gelse de biz Çeşme’ye yanaşıp tekneyi de kendimizi de sağlama alacaktık. Bu sırada Sevgili Dostlarımız Deniz ve Can Akaltan bizim giriş işlemlerimizi ve bağlanma işlemlerimizi organize ettiler.  Yine Sevgili abim Bülent Yolcu teknenin bakımı için Çeşme Marinadaki firmaları organize etti.
   Ege de Yunan Sahil Güvenlik illaki bir şeyler sorar diye düşündük ama bütün bu yol boyunca kimse bir şey sormadı. Biz de konforlu seyrin nimetlerinden faydalanıyoruz. Hepimiz cin gibiyiz ayaktayız , yemek gidiyor meyve geliyor, meyve gidiyor çay kahve geliyor. Hava karardıktan sonra hep bir ayaktayız. Artık Çeşme Sakız görünüyor, Çeşme ve Alaçatı’daki rüzgar santrallerinin ışıkları yanıp sönüyor. Yolculuk bu şekilde keyifle gece yarısına kadar sürdü.
   Gece yarısı Çeşme Marinaya yanaşıyoruz. Biz bu marinayı olduk olası çok severiz , özellikle Mustafa Abi ve bana defalarca destekleri oldu. Tabi ki bunda Sevgili Can ‘ın payı büyük. Neyse efendim anonsumuzu yaptık marinaya girdik. Cumartesi akşamı olduğu için Çeşme’de gece hayatı devam ediyor. Her yerden canlı müzik sesleri geliyor, insanlar sokaklarda.  Biz yavaş yavaş bize gösterdikleri yere doğru ilerliyoruz . Bu sırada Mustafa Abi dümende, Kemal Abi başta bende kıçta koltuk halatlarını hazırlıyorum. Her zaman olduğu gibi Mustafa Abi palamar müdahelesi gerektirmeden yerimize giriyor. O sırada ben de kıçtan pontona atlamaya hazırlanıyorum. Tabi bu teknede kıç  platformu açılmadığı takdirde basacak yer pek yok. Ben de yol boyu biriktirdiğim çöpleri kıçtaki vardevela tellerine asmıştım. Tam pontona atlarken ayağım bunlara takıldı, eş zamanlı da Mustafa Abi teknenin başını düzeltmek için ileri vermiş. Bu esnada bende atlamaya çalışıyordum. Evet tam tahmin edilen oldu, çuval gibi denize düştük. Zaten akşam hava soğuduğu için tulum çizme mont eldiven tam takımdık. Neyse bir çırpıda kayığın kıç küpeştesine uzandım ama kendimi çekemedim. Resmen gücüm yetmedi. Tulum çizme her şey suyu çekince olduk iki katı. Neyse Kemal abi dinlenceyi açtı öylelikle beni hep beraber yukarı çektiler. Final de böyle oldu. Bilmem kaçıncı defa kayıktan atlarken denize düştüm. Neyse yukarı çıkınca soyunduk baktık telefon gitmiş. En çok ona üzüldüm çünkü bu yolculuğun resmen fotoğraf ve video arşivi oradaydı. Son yedeklemeyi Montenegro da yaptığı için seyre dair hiçbir şeyi kurtaramadık. Artık benim denize düşmeme herkes ne kadar alışmışsa , Kemal abinin telefondan evdekilere haber vereyim diye aradım. Hanım hemen yine denize düşmüşsün diye ben söylemeden yorumunu yaptı bile.
   Her şey bir tarafa tekneyi sorunsuz memlekete getirmenin verdiği rahatlık harikaydı. Akşam keyifli bir uyku çektik. Sabah mükellef bir kahvaltı, her zamanki yerimize gittik. Çay ve böreklerimizle kahvaltıya devam ettik. O sırada acentemiz geldi bizi gümrüğe götürdü bizim ve teknemizin girişlerini yaptı. Birkaç defa git gel oldu ama sorunsuz halloldu . eş zamanlı Pazar günü olmasına rağmen teknemize bakım yapacak firmanın yetkilisi geldi. Biz çünkü tekneyi bir hafta kadar burada bırakacaktık. Ona neler yapılacağını söyledik aslında sadece adamakıllı makine bakımı istedik. Fakat saildrivea su karışmış olduğunu gördük. Tekne askıya alınıp keçe de değişmesi gerekecekti. İşler biraz büyüdü anlayacağınız. Biz tekneyi onlara teslim ettik ve İstanbul’a gitmek üzere hazırlandık. Bu sırada Kemal Abinin kardeşi bize sürpriz yapıp Bursa’dan çıkıp gelmiş. Bizi feribota yetiştirdi. Ama nasıl yetiştirme , fakat fırtınadan dolayı feribot iptal oldu . Bu sefer bizi koştura koştura Yalova ya yetiştirdi. Neyse oradaki feribot çalışan son feribottu. Bizim feribottan sonra oradaki seferlerde iptal oldu. Çeşmeye gitmekle çok akıllıca bir şey yapmışız. Yoksa bu havaya Midilli Babakale civarlarında yakalanacaktık.
   Akşam saatlerinde bu keyifli dostlarla yapılan yolculuğun sonuna geldik evlerimize vardık.
Fakat biz buraya kadar hiçbir şey yaşamamışız, asıl olayı Çeşme İstanbul arasında Şarköy’den sonra yaşadık ki akıllara zarar. Bekleyiniz efendim onu da bu seyrin devamına yazacağım. Şimdi azıcık dinlenelim bakalım.
Bu yolculuğun özeti niteliğinde bir videomuz var, buyurunuz.

https://youtu.be/GORd00hbREI
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Mustafa Ertör - 25 Aralık 2021, 17:49:52
Ben tekneyi düzelteyim derken Ahmet'in atladığını görmedim ve ileri yol verdim.Nasıl üzüldüm anlatamam.O çöp torbaları Ahmet'in elindeki palamar halatı ve tabi ki Ahmet denize
saçıldılar.Biz Ahmet'i kurtadık.Tekneye aldık ama telefonu kurtaramadık.Bir paket pirinçin içine soktuk belki,bir umut diye ama olmadı.Eşime bana ulaşamazsa Ahmet'in telefonunu ararsın demiştim.Durumu anlatmak için aradığımda "seninle seyir yapmanın sonucu ."dedi hanım.Çünkü telefonlarımı denizde telef etmek hobim nerdeyse.25 yılda 18 tane oldu.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Kemal Gündüz - 25 Aralık 2021, 17:57:33
Anlatım için çok teşekkürler. Çeşme sonrası ciddi sıkıntılı bir seyir olmuş diye duymuştum. O anlarıda okumak isteriz


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Murat Ayduk - 25 Aralık 2021, 20:43:15
 Ahmet abi eline sağlık çok güzel bir yazı dizisi oldu.

Ama biraz dinlenelim, devamını yazarız demişsin. Yahu zaten dinlene dinlene yazdın be abi  :D
Arayı fazla açma bence. En güzel yerinde sezon finali yapılmaz ki :)
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 25 Aralık 2021, 22:26:21
Ahmet abi eline sağlık çok güzel bir yazı dizisi oldu.

Ama biraz dinlenelim, devamını yazarız demişsin. Yahu zaten dinlene dinlene yazdın be abi  :D
Arayı fazla açma bence. En güzel yerinde sezon finali yapılmaz ki :)

Valla haklısın Murat'cım , çok uzadı bu sefer yazması, öyleyse Çeşme-İstanbul etabını da yazalım.  Baştan ipucu vereyim son 18  saati hayatımın en zor seyirlerinden biriydi. Geriye dönüp bakınca  yapılmaması gerektiğini defalarca düşündüm.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Bülent Yolcu - 25 Aralık 2021, 22:32:26
Ben tekneyi düzelteyim derken Ahmet'in atladığını görmedim ve ileri yol verdim.Nasıl üzüldüm anlatamam.O çöp torbaları Ahmet'in elindeki palamar halatı ve tabi ki Ahmet denize
saçıldılar.Biz Ahmet'i kurtadık.Tekneye aldık ama telefonu kurtaramadık.Bir paket pirinçin içine soktuk belki,bir umut diye ama olmadı.Eşime bana ulaşamazsa Ahmet'in telefonunu ararsın demiştim.Durumu anlatmak için aradığımda "seninle seyir yapmanın sonucu ."dedi hanım.Çünkü telefonlarımı denizde telef etmek hobim nerdeyse.25 yılda 18 tane oldu.



Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Mücahit Karabaş - 25 Aralık 2021, 22:53:12
Ahmet'in naif kaleminden harika bir yazı dizisiydi. Paylaşımları için çok teşekkür ederim. Çeşme sonrası maceraları da heyecanla bekliyoruz . Bu akşam baştan sona bir daha okudum. Katılamadığım için çok üzüldüğüm bir transferdi. Nasip bu üç efsane Kaptanla geldiği için çok şanslı bir kayık.
Finalde Ahmetin denize düştüğünü ben de anlamıştım.  Çünkü şimdiye kadar  Onun telefonunun kapalı olduğunu hiç görmedim. Aradım aradım ulaşılamıyor görünce kesin denize düştü diye düşündüm.
Mustafa Abiye gelince Poseidonu teknolojiyle tanıştıran kişi olduğuna iddiaya girerim.  Aşağıda Mustafa Abi'nin denize düşen ilk telefonunu görebilirsiniz. 
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Bülent Yolcu - 25 Aralık 2021, 22:55:45



Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 25 Aralık 2021, 23:58:40
İstanbul’a dönünce içimde bir rahatlama oldu, şükür sorunsuz bir şekilde tekneyi Türkiye’ye getirmiştik. Hem Çeşme’de bakımı yapılacak,  ordan bir koşu gider alırız diye düşünüyorum. Daha önceki seyir yazılarımızdan hatırlayacağınız üzere bir hemen hemen her tekneyle 45-50 saat arası sürelerle Çeşme’den İstanbul’ a geliyoruz. Ama bu sefer Mustafa Abi katılamayacak, hepimiz epeyce işten uzak kaldık, ama onun randevulu hastaları var bu yüzden gelemiyecek.   
   İstanbul’a geldikten iki gün sonra Kemal Abi Çeşme’ye gitmek zorunda kaldı. Sadece sail drive keçesi değil pervane göbeği de gitmiş. Bir top misina çıkmış pervaneden.  Bütün bunlar yapılırken pervane hızlıca bulunamadı,  vinç operatörü senelik izindeymiş , bir sürü aksilik oldu. Bizde teknenin kara bakımıda yapılsın istedik. Sağolsun Bülent Abinin desteğiyle Çeşme’de motor bakımı , elektrik tesisatı onarımı, zehirli boya pasta polisaj , kromların parlatılması, kalıcı isimlerin yapıştırılması gibi bir sürü iş yapıldı tekne tanınamaz hale geldi. Bu sırada Kemal Abi teknesi için çok uğraştı hiçbir masraftan kaçınmadı, bir de orijinal katlanır pervane aldı. Normal pervanenin iki katı fiyata gelmesine rağmen , sail drivelarda yaşanan göbek sıyırma probleminden kurtulmuş oldu.   
   Yeri gelmişken bu sail drive makineler için bir iki şey söylemek istiyorum. Daha önce forumlarda çok tartışıldı yazıldı çizildi , neredeyse hiç  yorum  yapmamıştım. Şimdi sırası gelmişken yapayım. Tercihimi soracak olusanız kesinlikle direct drive Sail Drive makinaların bir sürü artısı var saymakla bitmez, ama  benim seyir kültürüme ters. Benim gibi gece gündüz her havada seyir yapanların tercihi olmamalı. Tartışmaya açık olmasın diye bu bana sağlıklı görünmeyen yönlerini paylaşmayacağım.  Benim gördüğüm iyi yönlerini paylaşayım. Bir kere manevra kabiliyetini o kadar çok arttırıyor ki  tekneler kendi ekseni etrafında dönüyor. Güç aktarımı çok seri, sanırım güç kaybı da az. Makineler nispeten daha ucuz. Şaft, kaplin ,yatak,  kovan , movan derdi yok. Bir körükle işi bitirmişler. Daha sadeler her yerine ulaşılabiliyor. Ülkemizin seyir kültürüne çok uygunlar, hele İstanbul için ve güneydeki koylar için çok uygunlar.
   Neyse konumuza dönelim Nasip resmen yeni oldu, Zaten çok temiz bir tekneydi , bu bakımdan geçince yepisyeni oldu. Kemal Abi bir hafta kadar başında durdu. Sonrasında dönüş planını yaptık. Pervane bana kargo yapılmıştı bende vakit kaybetmemek için uçakla pervaneyi  yanıma alıp gittim. Planımız ben gece yarısı Çeşme’de olacaktım, sabah pervane takılacak ve denize inecektik.Çok geçmeden de İstanbul’a yola çıkacaktık. Marinanın vinççisi izinde olduğu için gelip bizi denize indirecekti. Onun gelişi çok gecikti. Bülent Abim  ve İzmir’deki diğer bir dostumuz Murat Abimiz bizi uğurlamak için gelmişlerdi. Akşama kadar onlarda bizim gibi orada ağaç oldular.Nitekim akşam saati bizi suya indirdiler. Yazmadan geçemeyeceğim, Bidarka’nın suya inişinde olduğu gibi burada da bir Alman geldi. Ne güzel tekne dedi , yenimi falan dedi, bizi nazarladı. Epeyce bir şeyler sordu, bende sıkıldım aslında , çok cevap vermemeye başladım. O sırada Murat Abi imdadıma yetişti. O başladı onunla sohbete. Orada teknesinde yaşayan bir vatandaşmış. Herif resmen kayığı bozdu. Suya indirdik tekneyi . Makineyi çalıştırdık ve makine test esnasında stop etti. Tam dört saat uğraştık sorunu çözmek için. Allah’tan bir müddet sonra adam sıkılıp gitti, yoksa işimiz vardı. Ama burada da yazayım bir başkla aldığımız tekne de yine bu tarz meraklı bir alman malman gelirse atarım denize. Teknenin tüm yakıt sistemi yeniden elden geçti. Sonunda sorun bulundu. Orijinal olmayan separ sökülüp başka cam kavanozlu separ takılmıştı. Onunda kapağı sorunluymuş. Akşamın o saatinde bulabilme şansımız yoktu bizde  eskiyi taktık. Sağolsun Seymarin firmasının ustabaşısı saatlerce uğraştı. Sonrasında  yola çıktıktan sonrada bizi defalarca aradı. Planımızdan yaklaşık 10 saat geri kaldık, hep mi böyle olacak bu işler, bilemedim.
   Akşamın geç saatlerinde Bülent Abinin çıkmayın sabah gidersiniz ısrarına rağmen yolcu yolunda gerek dedik, çözdük palamarı. Manevrayı gayet yavaş yavaş yapıyoruz çünkü katlanır pervanenin tepkisini çok bilmiyoruz. Nitekim çabucak kavradık. Tornistanda hızlı açılması için önce azıcık güçlü tornistan  vermek gerekiyor. İleri yolda da hesabımıza göre 0,2 mil kayıp var. Ama bütün bunlara değer. Ömürlük oldu. Bismillah dedik Çeşme marinadan avara olduk.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 26 Aralık 2021, 00:06:57
Anlatım için çok teşekkürler. Çeşme sonrası ciddi sıkıntılı bir seyir olmuş diye duymuştum. O anlarıda okumak isteriz


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Sağol Kemal abi, evet gerçekten sıkıntılıydı. Normalde insanlar bu tarz sıkıntılı seyir anılarını yada hatalarını  yazmıyorlar, denizciliklerine leke gelir diye düşünüyorlar ama biz işin bu kısmını aşalı çok oldu, özellikle  sorun ve sıkıntıları yazmaya gayret ediyorum. Yeni başlayanlar  her seviyede denizcinin başına her şey gelebileceğini bilsinler. Denizde öğrenme bitmiyor işte, hayatta olduğu gibi.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 26 Aralık 2021, 00:10:10
Ben tekneyi düzelteyim derken Ahmet'in atladığını görmedim ve ileri yol verdim.Nasıl üzüldüm anlatamam.O çöp torbaları Ahmet'in elindeki palamar halatı ve tabi ki Ahmet denize
saçıldılar.Biz Ahmet'i kurtadık.Tekneye aldık ama telefonu kurtaramadık.Bir paket pirinçin içine soktuk belki,bir umut diye ama olmadı.Eşime bana ulaşamazsa Ahmet'in telefonunu ararsın demiştim.Durumu anlatmak için aradığımda "seninle seyir yapmanın sonucu ."dedi hanım.Çünkü telefonlarımı denizde telef etmek hobim nerdeyse.25 yılda 18 tane oldu.

Aşkolsun abi, denize düştüğüme değil senin üzüldüğüne üzüldüm. Yoksa periyodik denize düşüyoruz zaten. Aman açık denizde düşmeyelim.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 26 Aralık 2021, 01:03:09
Çeşme kanalından çıktıktan sonra önce Karaburun sonra Midilli rotasına girdik. Çeşme kanalında kocaman bir savaş gemisi devriye atıyor, tam separasyon çizgisinde . Bizimle birlikte yukarı kadar çıktı sonra döndü. Biz henüz ikimizde dinç olduğumuz için vardiya düzenine geçmedik. Karaburundan sonra Midilli’nin güneydoğu ucuna rota tuttuk. Bu arada 15-18 arası lodos var bizi uçurtma gibi götürüyor. Kısa sürede yunan sularına geçtik. Nezaket bayrağını çektik. Makine flok uça uça gidiyoruz.  Kemal Abi dinlenmeye çekildi ben vardiya da. Nitekim sabaha doğru arkamızda tek bir ışık gördüm çok hızlı yaklaştı. Epeyce uzaktan takip ediyordu bir ara dikkatimden kaçmış. Bir baktım dibimize kadar gelmiş. Seyir feneride yok . Tepede tek ışık. Yelkenli sanmıştım önce . O kadar hızlı geldi ki  anlam veremedim. Sonra Mustafa Abinin meşhur elfenerini bir yaktım . Büyükçe bir sahil güvenlikti sanırım. Epeyce bizimle geldi sonra hızlıca geriye doğru döndü.Bizde sabahın ilk ışıklarıyla Midilli havaalanını bordaladık , sonra ben yattım kahvatıya kadar. Midilli kıyılarında güzel bir kahvaltı yaptık. Sahil güvenlikler vardı ama üstümüze gelmediler.  Bunun dışında yukarıdan aşağıya doğru trol çeken bir sürü yunan trol teknesi vardı. Aslında kötü kötü kayıklar , biz bizim oralarda “Kakalak” deriz , o tarz tekneler. Sezon dışı olunca pek görünmüyorlar ama şimdi sezonda hepsi ağ üzerindeler. Kolllayarak geçmek lazım. Gece de ışıklarından ağ çektiklerini anlayabiliriz. Hava çok güzel Müsellimi geçerken karşıda kocaman bir muhribimiz vardı. Ben de bu arada Bayrağımızı gurcataya keyifle çektim. Müsellim kanalında hava doğu gibi soludu, oraya kadar bizi götüren lodos , gündoğusu gibi esmeye başladı bizi yelkenle hemen Babakale’ye ulaştırdı. Ortalama hızımız 7,2. Ama havadan hoşlanmamıştım. Hava olması gereken gibi değil ve bu geceden sonra rüzgar hiç yoktu. Yani Marmara’yı sıfır rüzgarla geçecektik. Başlarda kulağa hoş gelse de, sis olabileceğini önceden kestirebiliyordum. Marmara’dan korkmuyordum ama Çanakkale Boğazında trafikte ne yaparız diye düşünüyordum. Hata etmişim. Neyse tekne yelkenle o kadar güzel gidiyor ki, işin güzel olanı Babakale ‘yi dönünce hava yine kıble – kıblelodos gibi soludu. Yahu bu kadar mı uygun hava olur  diye düşünüyor ve bir yandan da bu iyiye işaret değil diyorum. Ama Kemal Abiye’de durumu çaktırmıyordum. Benim Bozcaada’ya hiç gitmediğimi bildiği için hadi Bozcaada’da duralım diyordu. Ben de Boğazın sisten belki kapatılabileceğini kendisine bahsettim. Hava kararırken Abideyi selamladık, Fatihalarımızı okuduk.  Boğazda gece seyri başladı arkamızdan çift direkli bir tekne geliyordu o Kumkale ‘de karşıya geçti. Biz ise her zaman ki rotamızdan Anadolu kıyısını takiben boğazı tırmanacaktık.   
   Nitekim Boğaza girdiğimizde  sektör Kumkale’yi anons ettik,  güneyden giriş yaptığımızı , seperasyon çizgisinin dışlında seyir yapacağımızı ve tüm niyetimizi aktardık. Sağolsunlar  her sektör kendi bölgesinde bize maksimum dikkat etti. Görüş düşük olduğu için büyük gemilerdeki klavuz kaptanlara da bulunduğumuz yeri söylediler. Sırasıyla Kumkale, Nara ve Gelibolu hepsiyle iletişimde kaldık. Trafik çok yoğun ve görüşte kısıtlıydı. Gece yarısını geçerken boğazdan çıktık ve kuzey rotasını tercih edip Şarköy rotasına girdik.Şarköyü bordalayınca ben vardiyayı Kemal Abi’ye devredip yatmaya gittim.İki saat kadar uyumuşum, uyandığımda bir terslik vardı. Havuzluğa çıktığımda tamamen her yere sis çöktüğünü ve görüşün sıfır olduğunu gördüm. Kemal Abide tedirgin olmuş beni kaldırmaya hazırlanıyormuş. Sabaha yakın saat üçtü ve biz Uçmakdere açıklarındaydık. Hemen yol kestik, ve rotamızı kıyıya çevirdik. İskandil ede ede kıyıya inmeye karar verdik. Bu sırada  Tiryaki’den gelen shorty balık adam elbiselerini hazırladık can yeleklerimizi taktık , acil durum çantasını , telsizi ve diğer can güvenliği ekipmanları  hemen elimizin altına hazırladık. Şöyle düşünün teknenin baştaki seyir feneri zor seçiliyor. Birimiz başta birimiz dümende kıyıya indik. Ve düşük devir kıyı seyriyle Kumbağa kadar gittik. Kumbağ limanı bulmak için iyice yaklaştık yaklaşık 100 metreden mendireği hayal meyal seçebildik. Tedirginlik vericiydi. Artık sabah olmuştu bir karar vermemiz gerekiyordu. Ama görüş 100 metre var yok. Zaman zaman sıfıra da iniyordu.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Enes Özüren - 26 Aralık 2021, 22:43:12
Ahmet cim Sdrive şanzıman için daha ucuz demişsin, aksine sadece s drive, bir makine parası daha ediyor maalesef. Bunun yanında kaucuk kopabilen pervane kullanılmasının sebebi sdrive şanzıman sert bir cisime çarptığı zaman tekneyi batırabilecek önemli yerlerden, hem bunun önüne geçmek hem de şanzımana zarar vermemek adına bu tür pervaneler takılıyor. Malum aktarma dişliler yüzünden sdrive şanzımanlar normal şanzımanlara göre daha narinler.

Laf arasında kesinlikle benim de tercihim de saft kovan.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 27 Aralık 2021, 00:12:19
Kumbağ Limanı mendireği dışında tekneyi boşa aldık soluklanıyoruz , tuvalet ihtiyacımızı bile giderememiştik, yorucuydu. Çok ilginç mendireğe yüz metre mesafedeyiz ve mendirek zor seçiliyor. Burada bir karar vermemiz lazım, Marmara Ereğli’sine devam edip  sisin azalacağını ummak yada Kumbağ Limana girip orada sisin açılmasını beklemek. Bu sırada arkamızda dostumuz Ahmet Ilgaz ve Bülent Berksan var. Bir gün önceden irtibat halindeydik. Onlar Şarköy’de gece konaklamışlardı. Sabah onlarda yola çıkmışlar görüştük onlar görüşün bir milden fazla olduğunu söylediler. Ama bizde görüş yüz metre civarını geçmiyor. Rüzgar yada güneş çıksa bu sisi dağıtacak ama sabahın o saatinde ikisi de görünmüyor.Radikal bir karar verdik. Tekirdağ Körfezini kıyıdan dolaşalım bir yay çizelim diye düşündük ve ileri yol verdik. Bir müddet sonra kıyıda gözden kayboldu ama sanki görüş biraz daha açılır gibi oldu bizde döndük Marmara Ereğlisi Rotasına .Azıcık yol aldıktan sonra sis açılacağına iyice çöktü. Bu sırada sisten yolunu kaybeden bir kuş Kumbağ’da tekneye katıldı ve Ataköy’e kadar bizimle geldi. Zaman zaman dizimde, yanımda oturdu, serpinti körüğünün altında  saatlerce durdu, yol boyu geldi bizimle. İlginçtir, benim zaman zaman olur böyle yoldaşlarım, artık her kimse. Bizi bırakmadı sizin anlayacağınız.
   Sisin ürkütücü halinde Marine traficten bir baktık Tekirdağ Liman yanaşma hattında güncel bir sürü gemi var. Hele bir tanesi ismini hala unutamıyorum “Sheldong spirit”  dev bir mega tanker ve biz yolundayız. Onun hızı 2,2 mil ve aramızdaki mesafe 1 mil. Arada bir sis için düdüğünü öttürdüğünde ürpermemek elde değil. Sıkıntı şu bizi görüyorlar mı, zaten duymadıkları kesin. Çünkü ana telsizimiz çalışmıyor , el telsizimizde çıkış gücü yetmiyor ve seslenmeme rağmen duymuyorlar. Biraz endişelendim. Bende telefonla Tekirdağ Limanı aradım ve kendilerine bilgi verdim. Bana liman operasyon müdürünün cebini verdiler. Onu aradım o driftteki gemilere tek tek bilgi verdi ve bana kaptanların ceplerini verdi. Bende en yakınımdaki geminin süvarisini cebinden aradım. Durumumuzu, hızımızı ve rotamızı söyledim. Kendisi bizi radarında gördüğünü körfezde sadece 3 zayıf sinyal olduğunu ve   bizim kendisinden neta olduğumuzu söyledi. Biraz rahatladık , sonrasında körfez geçişi boyunca  başaka çapariz gemi yoktu. Marmara Ereğli’sine yaklaşığımızda karşımızdan bir Türk Konteyner gemisi geliyordu marine traficten görmüştüm. Telsiz mesafesine gelince kendisine anons ettik. Bizi duydular bizim için on derece sancak yaptılar bizde on derece sancak yaptık. Karşılıklı güvenle geçiştik. Kendisini görmedik  ama bir müddet sonra dalgaları geldi.Sonrasında Ahmet Ilgaz ile bir daha görüştük, sis onların bulunduğu yeride kaplamış, onlarda bizim gibi  zor durumdalarmış. Neyse biz Marmara Ereğlisine bu şekilde vardık ve orada kalmaktan vazgeçtik çünkü görüş 250 metrelere çıkar gibi oldu. Bu arada karadan lojistik fevkalade. Sevgili Burak, Mustafa Abi, Mücahit , Bülent,Melih herkes arıyor bilgi veriyor ama çok uzun konuşamıyoruz dikkatimiz dağılıyor çünkü. Burak’tan sürekli sis haritaları geliyor. Bize sisin Silivri’ye doğru açıldığını söylüyor, hakikatende biraz açılma olmuştu. Bizde cesaretlendik devam ettik. Fakat sisin yayıma hızı neredeyse bizle aynı hızdaydı ve akşama doğru bizi de geçecekti. Nitekim biz pür dikkat Baba burnu rotasına girdik. Yolumuzda hiç çapariz olacak gemi v.s yoktu Ambarlı’ya kadar rahat olmalıydık. Fakat içimi de bir şey kurcalıyordu.  Bu arada boşlukta yemek ve salata da yapmıştık. Teyakkuz halinde olmaktan onları da yiyemeyecektik. Hatta Kemal Abimede bir ara farkında olmadan kızmışım çabuk yukarı gel içeride oyalanma diye.  Nitekim eş zamanlı aklımıza gelen başımıza geldi. 100 metre kadar iskele baş omuzlukta ve göremediğimiz  bir korsan trol teknesi çıkıverdi karşımıza. Sisten istifade kaçak trol çekiyor. 10 metre civarı ahşap bir tekne . 2 mil civarı bir hızla trol çekiyor biz arkasından yedi mille geliyoruz.  Büyük tehlike. Tamam ekmek parası falanda insanın gözü bu kadar mı kara olur. Ağ üzerindeyken gemi ezse gemidekiler duymaz bile ezdiğini. Çatır çutur  ezer geçer.Kimsenin haberi olmaz inanın . Belki sonradan yüzen tahtalarını gören olur. Zaten reisiyle göz göze geldim. Aklı çıkmıştı. Trol ağı çekiyor manevra kabiliyeti yok , kesemezde ağı. İki kişi ne cesaret. Kendilerini düşünmüyorlar bari bizim durumumuzda olanları düşünün be arkadaş. Neyse bu bize dikkatimizi toplamamıza bir vesile oldu. Akşam olurken arkamızdan güneş vurdu. Wim açıklarındayken görüş biraz açıldı sanırım dört beşyüz metrelere çıktı. Bu sırada Mücahit aradı Wim e girin risk almayın dedi. Biz ise havanın o anki durumundan cesaret bulduk. Bulunduğumuz yerden Wime bir saatte girebiliyorsak, Ataköy’de iki saat sürecekti . Birde ambarlı liman trafiği de bizi tedirgin ettiği için ataköye devam kararı aldık. Hatanın en büyüğüdür. Bunu yazıyorum özellikle belirtmeliyim. Benim siste seyir tecrübem balıkçı teknelerinde o kadar fazla ki anlatamam. Bizim orada Nisan ayı boyunca sis olur ve biz hergün denize çıkardık. Ama o zaman böyle bir trafik yok, denizdeki tekneler belli. Tek endişemiz denizdeki ağımızın şamandırasını bulabilmekti. Bir saat ve pusulayla 15-20 mil açıktaki koca denizde küçücük bir şamandırayı bulabilmek üzerine kurulu bir mücadeleydi. Gemi yolu belli birde dönemin gemilerinin hepsinin sesi çok uzaklardan duyulurdu. Ama iskandil seyir tecrübemiz akıntı seyir tecrübemiz, pusula olmasa bile dalga yönüyle dönüşümüzü organize edebilecek sis navigasyon bilgimiz küçük yaştan beri vardı. Fakat burada durum başka, dünyanın en hareketli su yollarından birinin yaklaşma hattı, drift ve demir sahasının arasından geçecektik. Bu arada marine traffic sinyal verileri İstanbul için güncele yakındı. Bu konuda sevgili Özgür Ökten’in uyarıları hep kulağımdadır. Yeri gelmişken paylaşayım. Bu amatör bir uygulama ve buna güvenerek seyir yapılmaz sadece bilgi amaçlı yanlışta olabileceğini bilerek  başvurmak gerekecektir.
   Dediğim gibi burada durum başkaydı, nitekim Ambarlı açığında marine trafic verisinde demirde olan iki gemi ile test edelim ne kadar mesafeden görüyoruz diye başladık bakmaya. Birinci gemi için Kemal Abi  ikiyüz metre iskelemizde görünmesi gerekiyor diyordu. Nitekim yanına geldiğimizde gördük yaklaşık 80-100 metre boylarında bir gemi, demirde ve yönü batıya doğru. Demek ki dedik böyle görnüyormuş siste gemi diye düşünüyoruz. Bu arada ben dümendeyim Kemal Abi navigasyonda. Bu durumda ne düşünürsünüz demirdeki ikinci geminin de yönü diğeri ile aynı şekilde diye düşünürsünüz. Ama öyle değilmiş. Gemi arkasa ait bir konteyner gemisi ve bizim yaklaşık 200 metre civarı iskele baş omuzluğumuzda olması gerekiyor. Biz gemiyi orada ararken birden duvar gibi önümüze çıktı, bordasında kocaman arkas yazısını görmemle sancak alabanda yapmam bir oldu. Evet gemi demirde görünüyor ama demirde değil, driftte ve bu yüzden diğeri ile aynı şekilde durmuyor. Ayrıca geminin boyu zaten 200 metre civarı ve geminin tam ortasında olduğumuz için ne baş ne kıç ışıkları görünmüyor. Korku filmi gibi önümüzde duvar var resmen. Neyse geminin kıçına doğru ilerledik. Vardiyadaki zabitiyle telsizden görüştük. Ona radarlarında görünüp görünmediğimizi sorduk.  O da bakıp birkaç dakika sonra her iki radarında da göründüğümüzü söyleyince rahatladık. Ta Montenegro’ya kadar yanımızda taşıdığımız oralarda direk tepesine monte ettiğimiz reflektör işe yaramıştı. Biz önceleri geminin yeri değişmiş akıntıyla kaymış diye düşünmüştük. Sonra eve gelince oğlum geminin vericisinin miyarda kamara üstünde olduğunu ve geminin boyunun zaten 200 metreden fazla olduğunu söyleyince  konuyu uyandım . Aslında sinyal doğru yerdeydi. Bunu çokta güvenilmemesi anlamında not düşüyorum. Bu tarz etkenler de olabiliyor işte. Bu heyecan bizi biraz daha dikkatli olmaya sevk etti. Sonra döndük Yeşilköy bankı rotasına tabiî ki hızımızı düşürdük. Bu arada dostumuz Eren i aradım durumumuzdan haberdar ettim. Kendisi de eş zamanlı vardiyadaymış. Oda deniz trafiğinin durdurulduğunu söyledi. Bize kalan küçük tekneler , acente botları ve balıkçılara dikkat etmek olacaktı. Nitekim Yeşilköy’e inerken bir balıkçı ile iskele iskele ye geçiştik. Bu geçişme beni azıcık daha cesaretlendirdi. Seyir fenerleri seçildikten sonra manevra yapabilecek zaman kalıyordu. Artık akşam olmasıyla birlikte  sisi iyice çöktü ve hiçbir şey görülemez oldu. Tam o sırada yüksek bir güçlü motor sesi duyduk ve eş zamanlı seyir fenerlerini gördük . Az önce yazdığım manevra zamanı kalıyor düşüncemi geri aldım çünkü gelen deniz polisiydi ve tam yol gidiyordu. 50 metre önümüzden geçti. Niye öyle yaptı anlamadık. Muhtemelen bizi görüyordu radar ekranlarında  ama yaptığı şey uygunsuzdu. Bu arada motor rölantide egsozun su sesini bile belli belirsiz duyuyoruz. Ben havalı korna çalıyorum , Kemal abi düdükle ara ara ses çıkarıyor. Elbette bizim durmumuzdaki herkes aynısını yapıyor. İyice kıyıya inince baktık ki herkes bizim yaptığımızı yapmış. Herkes demirdeki tankerlerden neta olmak için kıyıya kadar inmiş. Ama kıyı falan görünmüyor elbette. Ezan sesini duymasam Yeşilköy’den gelen kıyının orada olduğunu bilemiycem. Neyse kıyıyı derinlik çizgisinden elleye elleye  Ataköy’ün büyük mendireği bulduk . Bu arada bizi takip edenlerde var peşpeşe gidiyoruz konvoy olduk. Büyük mendireği bulunca  bir rahatladık. Bu arada marinayı da anons ettik. Geldiğimizi haber verdik, hiçbir şeyin görünmediğini bizi karşılamalarını istedik.  Ataköy Marinanın mendireğindeki bırakın feneri, restaurantın ışıklarını bile 20 metre yakınına gelince gördük. El yordamıyala feneri döndük, içeri girdik. Yakıt iskelesini geçiyor olmamız lazım ama görünmüyordu. Sonunda çekek rıhtımından bize ışık tuttular ve geçici olarak oraya aborda ettiler. Halatı koç boynuzuna volta ettiğimizde kolumuzu kaldıracak halimiz yoktu . Ne seyirdi be diyeceğim ama öyle değil. Kumbağa girilmeliydi. Seyrin bu bölümü yapılmamalıydı. Radar ais ve gelişmiş cihazlarınız yoksa bu seyirler riskli. Onlar varsa risk yok mu , yine var. Aynı bizim önümüze çıkan korsan trolcü gibi. Ne radarda görünür ne aitse, adam zaten korsan. Tekne görülmesin diye donatılmış. Teknesinin özelliği bu.
   Efendim sonunda Nasip teknesini yerine getirdik. Bizimle gelen kuşta karayı bulunca uçtu gitti. Kendime kızgınlığım hala geçmedi. Bu son iki saat şimdiye kadar yaptığım seyirlerdeki zorluk derecesinde ilk üçte yerini aldı..       
   Sevgili Kemal Tesbihci’ye teknesi Nasip  tekrar hayırlı olsun, hiçbirimizin teknesinin altından bir kadem su eksik olmasın, hepimizin yolu açık, her şey kolayına ve selametle olsun.

Sise dair burada küçük bir videomuz var, Tekirdağ Körfezinin bir yerlerindeyiz sanırım.
 
 
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 27 Aralık 2021, 00:32:56
Ahmet cim Sdrive şanzıman için daha ucuz demişsin, aksine sadece s drive, bir makine parası daha ediyor maalesef. Bunun yanında kaucuk kopabilen pervane kullanılmasının sebebi sdrive şanzıman sert bir cisime çarptığı zaman tekneyi batırabilecek önemli yerlerden, hem bunun önüne geçmek hem de şanzımana zarar vermemek adına bu tür pervaneler takılıyor. Malum aktarma dişliler yüzünden sdrive şanzımanlar normal şanzımanlara göre daha narinler.

Laf arasında kesinlikle benim de tercihim de saft kovan.

Aslında sd şanzıman için daha ucuz demek istemedim, donatmaya kalktığında ilk tesis maliyeti daha ucuza geliyor gibi. Yoksa fiyat listesine bakmıştım örneğin volvoda iki seçenek arasında gördüğüm kadarıyla 1000 -1700 euro arası fiyat farkı var . Ama motor büyüdükçe bu fark şanzımanlı tip lehine azalıyor. Göbek konusunda çok haklısın aslında şanzımanı korumak adına yapılmış bir şey aynı dıştan takmalar gibi, elbette hesap kitap işi. Ama yinede bu aktarım tipi benim seyir kültürüme çok ters .
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Kemal Gündüz - 27 Aralık 2021, 10:31:32
Sail drive montaj açısından tekne üreticilerine çok büyük zaman kazandırıyor.
Yalnız pervanedeki güç kaybının şaftlı sisteme göre daha az olduğuna şahsen inanmıyorum. Krank milinden aktarılan güç pervaneye ulaşana kadar dişli gruplarında iki defa yön değiştiriyorsa, bu daha az güç kaybı bana masal gibi geliyor.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Kemal Gündüz - 27 Aralık 2021, 10:32:03
Tekrar bu güzel anlatım için teşekkürler


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Mustafa Ertör - 27 Aralık 2021, 12:57:35
Haydi geçmiş olsun.Hiç kolay değildi.Biz de heyecanlandık.Bu konudaki tecrübene yeni ekleme yaptın Ahmet'cim.Sağlıkla keyifle kullanmanızı dilerim Kemal'cim.Çok güzel teknen var.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Nur Gökçeoğlu - 27 Aralık 2021, 13:59:55
Geçmiş olsun. Okurken streslendim. Yazabiliyor ki kötü birşey gerçekleşmemiştir herhalde diye rahatladım ;) Sis denizde başa gelebilecek en kötü şey. Fırtına, bora, büyük dalgalar, hepsiyle bir şekilde baş edilir ama sis öyle değil. Kör olmak gibi birşey. Elinden hiçbir şey gelmez. Bizim de Portekiz kıyısı açığında başımıza gelmişti, birden sis basmıştı. AIS de yoktu. Belki görürüm umuduyla habire dört bir yanına bakıyorsun, bakışlarınla sisi delmeye çalışıyorsun ama nafile, pruvayı zor görüyorsun. Gri, ışıksız bir boşluk dört bir yanın. İki tekne boyu arkamızda bir geminin pruvasını gördüğümüzde uğradığımız şok, o soğuk terleme hissi.. Çok büyük şans eseri sıyırdı geçti bizi. Makinesinin sesini ancak o zaman duymaya başladık ve sonra da neredeyse yarım saat boyunca işittik. Bu da öğrendiğimiz yeni birşey oldu. Geminin makine sesini gemi sana doğru geliyorken duymuyormuşsun meğer. Sonra da garip bir rahatlama gelmişti, tehlikeye daha yakın düşmeyiz bir daha artık, istatistiksel olarak mümkün değildir, o kadar da şanssız değilizdir herhalde diye  ::)
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Çetin Kent - 27 Aralık 2021, 17:13:21
Sail drive montaj açısından tekne üreticilerine çok büyük zaman kazandırıyor.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Makineyi monte edip üzerine üst kabuğu koyunca onlara çok kolay oluyor işler de, sonra olan bize oluyor. Körük değiştirirken makinayı yukarı kaldırmak, şanzımandan ayırmak ya da ileri geri oynatmak için üstte bir küçük kapak bıraksalar ölürler sanki. Kıçtaki acil durum yekesi kapağı gibi bir kapak olmalı, kamaraya girişin önünde, oradan caraskalı sallandırsak ne kolay olacak. Bu sene çok andım o üretici zirzopları... 
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Kemal Gündüz - 27 Aralık 2021, 20:24:46
Diğer forumda değerli ağabeyimiz Nejat Öğütmen, bu affedersiniz dandik sail drive motorların tekne üreticileri için nasıl maddi avantaj sağladığını çok detaylı anlatmıştı. Bence beş para etmez bir versiyon. Neymiş, şaft line ayarı gerekmiyormuş, vs. Kimse bana daha fazla güç ürettiklerini falan anlatmasın


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Kemal Gündüz - 27 Aralık 2021, 20:36:15
Bir örnek verelim. Beneteau grubu, jeanneau markasıda dahil olmak üzere senede yaklaşık 7000 tekne üretiyor. Sail drive motorun, o gruba özellikle işçilik maliyeti açısından getirdiği avantaja bakarmısınız. Motor üreticileri o grubun olsa olsa kölesi olur. Allahtan yelkenlilerde 89 bg yukarısında sail drive imkanı ( şimdilik ) yok


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Kemal Gündüz - 27 Aralık 2021, 20:36:52
80 bg olmalıydı


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Erman Yerman - 28 Aralık 2021, 11:46:02
Son etap da gelince hepsini birden tek solukta okudum.   Öncelikle Kemal abiye Nasip'i hayırlı uğurlu olsun. Ahmet abi size de kıymetli paylaşımınız için çok teşekkürler. Bizler için önemli referans bilgiler var. çok değerli, kaleminize sağlık. Nice güzel seyirleriniz olsun..

Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Kenan Biçen - 28 Aralık 2021, 12:35:17

Ahmetcim çok güzel bir anlatım olmuş,emeklerine sağlık.
Bu ikinci bölüm de okurken korkmamak, heyecanlanmamak mümkün değil.
Tabiri caiz ise korku tüneli gibi.Kazasız belasız mutlu sona ulaştığınızı görmek ayrı bir duygu, sonu güzel biten romanlar gibi.Paylaşımlar için tekrar teşekkürler,Kemal reisimize tekrar hayırlı olsun Nasip.
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Özgür Ökten - 28 Aralık 2021, 14:33:12
   Sisin ürkütücü halinde Marine traficten bir baktık Tekirdağ Liman yanaşma hattında güncel bir sürü gemi var.
Yazının burasına gelince "hah tam yeri, klasik uyarımı eklerim aşağıya" dedim..


Bu arada marine traffic sinyal verileri İstanbul için güncele yakındı. Bu konuda sevgili Özgür Ökten’in uyarıları hep kulağımdadır. Yeri gelmişken paylaşayım. Bu amatör bir uygulama ve buna güvenerek seyir yapılmaz sadece bilgi amaçlı yanlışta olabileceğini bilerek  başvurmak gerekecektir.
Sonra burayı görünce gerek olmadığını, her yere yeterince yazıp herkese belletmiş olduğumu farkettim! :D

Gerçekten oldukça riskli ve stresli bir etap olmuş Marmara..
Çok geçmiş olsun, tebrikler..
Başlık: Avrupa'dan Tekne Getirmek ,Nasip'in Montenegro - İstanbul Seyri
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 28 Aralık 2021, 14:55:24
Geçmiş olsun. Okurken streslendim. Yazabiliyor ki kötü birşey gerçekleşmemiştir herhalde diye rahatladım ;) Sis denizde başa gelebilecek en kötü şey. Fırtına, bora, büyük dalgalar, hepsiyle bir şekilde baş edilir ama sis öyle değil. Kör olmak gibi birşey. Elinden hiçbir şey gelmez. Bizim de Portekiz kıyısı açığında başımıza gelmişti, birden sis basmıştı. AIS de yoktu. Belki görürüm umuduyla habire dört bir yanına bakıyorsun, bakışlarınla sisi delmeye çalışıyorsun ama nafile, pruvayı zor görüyorsun. Gri, ışıksız bir boşluk dört bir yanın. İki tekne boyu arkamızda bir geminin pruvasını gördüğümüzde uğradığımız şok, o soğuk terleme hissi.. Çok büyük şans eseri sıyırdı geçti bizi. Makinesinin sesini ancak o zaman duymaya başladık ve sonra da neredeyse yarım saat boyunca işittik. Bu da öğrendiğimiz yeni birşey oldu. Geminin makine sesini gemi sana doğru geliyorken duymuyormuşsun meğer. Sonra da garip bir rahatlama gelmişti, tehlikeye daha yakın düşmeyiz bir daha artık, istatistiksel olarak mümkün değildir, o kadar da şanssız değilizdir herhalde diye  ::)

Kesinlikle hemfikirim, sis denizde amatör seyirler için en kötü risklerin başında geliyor. Bakışlarınızla sisi delmeye çalışıyorsunuz tabiriniz çok doğru.  Öyle bir hipnoz oluyorsunuzki önünüzde suda ki martıyı gemi zannediyorsunuz. Oysaki burnunuzun dibinde bir martıymış