Heyamola Hey

Havuzluk => Genel => Konuyu başlatan: Ersin Böke - 22 Şubat 2017, 22:25:07

Başlık: Abidin 'e mektuplar, Sen hiç şişko martı gördün mü Abidin..
Gönderen: Ersin Böke - 22 Şubat 2017, 22:25:07
Dün, böyle soğuk geçen 2016 kışı sonrası , nispeten sıcak ve güneşli bir Salı günü, Rüzgarsız bir havada motor seyri ile Burgaz'a gittim.  aslında rüzgar olmadı mı , motor seyri çok sıkıcı ama altını ve pervanesini yeni temizlettiğim teknemin yürümesi ve altının yosun tutmaması gerekiyor.

Ne güzel bahane değil mi. ? Teknenin yürümesi lazım. Teknenin yürümesi, benim de insanlardan uzaklaşmam için ne güzel bir fırsat ve de yalan.

Batık adayı sancağımda bırakıp, otopilot ile çeyrek yol seyir halindeyim. akıntı da kolayıma. Zaten tekne yolu öğrendi artık. Bıraksam kendi gidecek neredeyse. İskele tarafında uzanıp, küçük bardağa biraz malt viski koyuyorum. Sabahtan sis vardı. sanırım o yüzden deniz otobüsleri piyasa da yok. Rüzgar uğultusu da .. Böyle havalarda havuzlukta müzik dinlemek çok keyifli. Yelkenci purosu diye tariflediğim, sadece gümrük kapılarında satılan, ucuz ama filtreli kısa purolar bunlar. Her cebe giriyorlar , üstelik kırılmıyorlar da. Sevdiğimi bilen eş dost, yurt dışına çıktıklarında getiriyorlar sağolsunlar. Bir tane de yakıyorum ondan..

Öyle bir rehavet çöküyor ki , neredeyse uyuyacağım. Kendimi topluyorum. Kaşık adasına bindirmek niyetinde değilim.

Tek ben varım.. Çoğu zaman olduğu gibi. Bir de konuşmadığım barınaktan bir yelkenci çıkar böyle kış günleri. Uzaktan süzeriz birbirimiz. Yaklaştığımızda gözlerimizi denk getirmeden birbirimize bakarız. daha çok o bakar. Kaç yelken açmışım , ne yapıyorum. BUgün o bile yok..

Hoca şehrin uğultusu iyice geride kaldı. Kaşık adasının yanından tonozların olduğu yere dönüyorum. Tüm doğallığı ile kaşık adası.. Martıların, balıkçılların yuvalandığı sadece iki köpeğin bekçilik yaptığı kaçık adsının iyi ki böyle kalmış olduğunu görüp, mutlu oluyorum.

Klasik ritüel, Antigoni'yi arıyorum, Bot gelip beni alıyor. Artık beni böyle havalarda görmekten alışkınlar. sohbet ediyoruz.

restorana oturuyorum. Kimse yok. Bir ben varım. Her zaman servis yapan garson , her zaman yediklerimi getiriyor. Dişlerini yeni yaptırmış. esmer ten ve bembeyaz koca dişler. Hangi zevksiz dişçi yaptı bunları diye merak ediyorum. Bizim garson olmuş bir zenci. Gülüyorum. O da gülüyor. dişleri tam ya.. rahat rahat gülüyor artık. Anlaşılan diğer garsonların da alay konusu olmuş, nasılsa iş yok. Şakalaşıyorlar. Biri bizim garsona , dökerim o yeni yaptırdığın dişleri diye takılıyor.

Sofrada uskumru lakerda, acılı süzme yoğurt, köpoğlu salatası , Girit ezmesi, ve sıcak olarak ızgara enginar var.

Rakı dan bir yudum daha alıyorum. Buz gibi.. marine edilmiş bu enginar a hastayım. İyi ki özel fiyat var bana. Yiyip içiyorum keyifle. Şükür.

Koskoca İstanbul önümde. Yahu diyorum kendime benden başka niye kimse yok.. Koskoca şehir, o kadar tekne, lüks yatlar , motorytlar. Hiç bir böyle güzel bir havada yoklar.. İş güç tabi. Kolay değil. Bana neeee diyor içimden bir ses.

Yelkenci puromdan bir nefes, rakıdan bir yudum.. duman ile birlikte bir ohhh sesi çıkıyor dudaklarımdan. Bir an İstanbul'un en zengin adamı gibi görüyorum kendimi.

İstanbul'un deniz ile gidilebilecek en iyi mekanında, bir elimi kaldırsam iki garson, bir ahçı hazır. Gitmek istersem , bir el hareketim ile zodyak emrimde. Tekneme götürüverir. Varsın teknem küçük olsun ne gam.. Ne güzel Yunan taverna müziği de çalıyor. Yediklerim de ala. Kimi getirsem beğenir.

Vapur yanaşıyor.. İnanlar restoranın önünden geçiyorlar, bin bir surat, binbir üşünce. İki kara köpek yanımda öylece daldım izliyorum onları..

Sonra gözüme martılar takılıyor..

Sahi Abidin, niye hiç şişko martı yok..




Başlık: Ynt: Abidin 'e mektuplar, Sen hiç şişko martı gördün mü Abidin..
Gönderen: O.Utku Uçkan - 22 Şubat 2017, 23:30:52
Sahi Böke, sen ne zamandır Karşıyaka'ya gelmiyorsun  ;)

Burada öyle martılar var ki kanatlarını açınca senin tekneyi gölgede bırakır  ;D

Bir dalış yapıyorlar güvercinler çil yavrusu gibi kaçıyor. Çünkü güvercin yiyorlar  >:(

Geçende uçarken bir pisledi meret, cama geldi inan cam kırılıyordu (hayret emolojisi)
 
Sen ise hala şişko martı arıyorsun.   :D

Yakında insan yiyecekler ve bu iri martılar deniz üzerinde uçmuyorlar  ?0-?
Başlık: Ynt: Abidin 'e mektuplar, Sen hiç şişko martı gördün mü Abidin..
Gönderen: Öcal Turan - 23 Şubat 2017, 04:21:05
Bu yaşıma geldim ,marine edilmiş ızgara enginar yemedim. Ersin sevabına beni oraya götür. :)
Başlık: Ynt: Abidin 'e mektuplar, Sen hiç şişko martı gördün mü Abidin..
Gönderen: O.Utku Uçkan - 23 Şubat 2017, 09:50:10
Teos'a yolu düşen dostları götürdüğümüz ve enginarın tatlısı dahil akla gelebilecek her türlü pişirildiği bir yer var  :)

Manzara tabii ki enginar tarlası  ;D
Başlık: Ynt: Abidin 'e mektuplar, Sen hiç şişko martı gördün mü Abidin..
Gönderen: Öcal Turan - 23 Şubat 2017, 12:16:03
Teos'a yolu düşen dostları götürdüğümüz ve enginarın tatlısı dahil akla gelebilecek her türlü pişirildiği bir yer var  :)

Manzara tabii ki enginar tarlası  ;D

Valla özel olarak gelecem Dede. Benim zamanımda Sığacıkta bir tane balık restoran ı ,iki üç balık satıcısı vardı bir kenarda. Balıkçı Çakoz duruyorsa ondan da Adabey i ya da Dülger balığı alıp buğulama da yaptıralım . :)
Başlık: Ynt: Abidin 'e mektuplar, Sen hiç şişko martı gördün mü Abidin..
Gönderen: Sedat Oztekin - 23 Şubat 2017, 12:38:20
Şimdi tantunicimiz ve dahi cağ kebapcımız bilem va.
Başlık: Ynt: Abidin 'e mektuplar, Sen hiç şişko martı gördün mü Abidin..
Gönderen: Cem Gür - 23 Şubat 2017, 15:04:58
Şimdi tantunicimiz ve dahi cağ kebapcımız bilem va.

 >:( >:( Olmaz olaydı !!!   :o :o :o
Başlık: Ynt: Abidin 'e mektuplar, Sen hiç şişko martı gördün mü Abidin..
Gönderen: Sedat Oztekin - 23 Şubat 2017, 15:18:13
Yahu Cem, bu adamlar memleketlerinde bu işi yapsalar ilk yiyen tarafından ya Toroslarda ya da Palandökendeki bir uçurumdan aşağı şutlanırlardı.
Başlık: Ynt: Abidin 'e mektuplar, Sen hiç şişko martı gördün mü Abidin..
Gönderen: Cem Gür - 23 Şubat 2017, 16:35:10
Yahu Cem, bu adamlar memleketlerinde bu işi yapsalar ilk yiyen tarafından ya Toroslarda ya da Palandökendeki bir uçurumdan aşağı şutlanırlardı.

Uçuruma şutlanmak ne kelime???? berhava edilir atomları bile kalmazdı gezegende. Ben zaten "cağ kebabı" da çok anlamsız bulurum ya o da başka.... Ama tantuninin resmen ...na geçiyorlar. 8-)
Başlık: Ynt: Abidin 'e mektuplar, Sen hiç şişko martı gördün mü Abidin..
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 23 Şubat 2017, 21:33:52

Sonra gözüme martılar takılıyor..

Sahi Abidin, niye hiç şişko martı yok..

Abidin'e niye soruyon ki? Bana sorsana Martı Kuşunu. Bizim barınaktakiler , benim kayıktaki ,rüzgar okumu, gülümü, ne diyorsanız işte onu bile yediler, şimdilerde at nalı simidi yemeye başladılar, barınaktaki kazların yavrularını yediler, hergün yumurtalarını da yiyorlar. Kazlar adı üstünde kaz zaten. Kargalar bile onların herşeyini kapıyor. Kayıktan iskeleye balık çıkartan adamın sepetindeki balığı kapıyorlar. Hatta köpeğin yavrularına dalıyorlardı. Adamdan da çekinmiyorlar, iki saat hareketsiz dursan bir köşede senide gagalarlar. Velhasıl İstanbul'daki Martılarda bir acayip, bizim oralarda martı adamı kendine yanaştırmazdı, burada neredeyse masamıza oturacaklar.
Böke'de tutmuş Abidin'e soruyor. Abidin ne bilsin, sonrasına Abidin ile ilgili yorum yapmıştım sildim.
Başlık: Ynt: Abidin 'e mektuplar, Sen hiç şişko martı gördün mü Abidin..
Gönderen: O.Utku Uçkan - 24 Şubat 2017, 08:28:42
Abidin kim  :o

Üyeleri aradım böyle birisi yok  ???
Başlık: Ynt: Abidin 'e mektuplar, Sen hiç şişko martı gördün mü Abidin..
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 24 Şubat 2017, 09:18:42
Abidin kim  :o

Üyeleri aradım böyle birisi yok  ???

Utku Abi, 
Bülent'in Bay Te'si , Ersin'inde Abidin'i var gördüğüm kadarıyla. Ben de tanımıyorum kendilerini, sanırım kafa bulanık olunca onlarla muhabbet ediyorlar.
Başlık: Ynt: Abidin 'e mektuplar, Sen hiç şişko martı gördün mü Abidin..
Gönderen: Serkan Güvenen - 24 Şubat 2017, 09:19:14

Sonra gözüme martılar takılıyor..

Sahi Abidin, niye hiç şişko martı yok..

Abidin'e niye soruyon ki? Bana sorsana Martı Kuşunu. Bizim barınaktakiler , benim kayıktaki ,rüzgar okumu, gülümü, ne diyorsanız işte onu bile yediler, şimdilerde at nalı simidi yemeye başladılar, barınaktaki kazların yavrularını yediler, hergün yumurtalarını da yiyorlar. Kazlar adı üstünde kaz zaten. Kargalar bile onların herşeyini kapıyor. Kayıktan iskeleye balık çıkartan adamın sepetindeki balığı kapıyorlar. Hatta köpeğin yavrularına dalıyorlardı. Adamdan da çekinmiyorlar, iki saat hareketsiz dursan bir köşede senide gagalarlar. Velhasıl İstanbul'daki Martılarda bir acayip, bizim oralarda martı adamı kendine yanaştırmazdı, burada neredeyse masamıza oturacaklar.
Böke'de tutmuş Abidin'e soruyor. Abidin ne bilsin, sonrasına Abidin ile ilgili yorum yapmıştım sildim.

Ahmet reisimin ,

Onlar martılıktan çıkmış şahin ,kartal olmuşlar  ;D ;D.
Başlık: Ynt: Abidin 'e mektuplar, Sen hiç şişko martı gördün mü Abidin..
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 24 Şubat 2017, 09:30:21


Ahmet reisimin ,

Onlar martılıktan çıkmış şahin ,kartal olmuşlar  ;D ;D.


Sormayın Serkan Reis, acayip vahşileşmişler, toplu hareket ettiklerinde insanı korkutur vaziyetteler.
Başlık: Ynt: Abidin 'e mektuplar, Sen hiç şişko martı gördün mü Abidin..
Gönderen: Erol Yapıcı - 24 Şubat 2017, 10:06:57
Kabahat martıda mı? Yoksa "kendim ettim kendim buldum..." vaziyetleri mi?
Ne dersin Abidin? :P
Başlık: Ynt: Abidin 'e mektuplar, Sen hiç şişko martı gördün mü Abidin..
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 24 Şubat 2017, 11:28:02
Kabahat martıda mı? Yoksa "kendim ettim kendim buldum..." vaziyetleri mi?
Ne dersin Abidin? :P

Abi bunlar metropol martısı, biz eskiden olta bağlamak için martı vururduk, o martıyı vurabilmek için uçurum kayalıkların dibine kadar sandallarla giderdik. Öyle adetlerce değil. limanda bir kişi vursa zaten yeterdi tüylerini paylaşırdı herkes. Maalesef Şehir martıları bir tuhaflaşmış. İnsandan kaçmıyorlar, acayipte saldırganlar. Ben bazen kayıktan izliyorum, barınağın en ucunda olduğum için yaşam alanları benim çevrem. Şehir hayatı hayvanlara yaşayacak yer bırakmayınca böyle oldu. 

Neyse martıya takıldık martı yazıdaki en lüzumsuz kişilik aslında, yazıdaki estetiği pas geçmeyelim. Böke Abidin'le yeni muhabbetlerini merakla bekliyoruz.
Başlık: Ynt: Abidin 'e mektuplar, Sen hiç şişko martı gördün mü Abidin..
Gönderen: Erol Yapıcı - 24 Şubat 2017, 11:40:43
Kabahat martıda mı? Yoksa "kendim ettim kendim buldum..." vaziyetleri mi?
Ne dersin Abidin? :P

Abi bunlar metropol martısı, biz eskiden olta bağlamak için martı vururduk, o martıyı vurabilmek için uçurum kayalıkların dibine kadar sandallarla giderdik. Öyle adetlerce değil. limanda bir kişi vursa zaten yeterdi tüylerini paylaşırdı herkes. Maalesef Şehir martıları bir tuhaflaşmış. İnsandan kaçmıyorlar, acayipte saldırganlar. Ben bazen kayıktan izliyorum, barınağın en ucunda olduğum için yaşam alanları benim çevrem. Şehir hayatı hayvanlara yaşayacak yer bırakmayınca böyle oldu. 

Neyse martıya takıldık martı yazıdaki en lüzumsuz kişilik aslında, yazıdaki estetiği pas geçmeyelim. Böke Abidin'le yeni muhabbetlerini merakla bekliyoruz.

Abidin de öyle diyordur. Ve ekliyordur, "ayrıca,denizde balık bırakmayınca"v.s. v.s. ... :-[
Di mi Abidin? 8)
Başlık: Ynt: Abidin 'e mektuplar, Sen hiç şişko martı gördün mü Abidin..
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 24 Şubat 2017, 11:54:15

Abidin de öyle diyordur. Ve ekliyordur, "ayrıca,denizde balık bırakmayınca"v.s. v.s. ... :-[
Di mi Abidin? 8)

Bu konunun altı yeri değil ama yazmam lazım.Lüferin belgeselini yapmışlar. Fragmanın da bir balıkçı "Marmara'ya gelen bir balığın bir daha yaşama şansı yok" diyordu. Paylaşmadan yapamıycam çok doğru bir söz. İşin kötüsü ben birde neden yaşama şansının olmadığını detaylı biliyorum. Dur Erol Abi buna bir başlık açıp bunları da yazalım.
Başlık: Ynt: Abidin 'e mektuplar, Sen hiç şişko martı gördün mü Abidin..
Gönderen: Ersin Böke - 27 Şubat 2017, 00:51:02
Yazdığım yazıdaki son cümlenin böyle yorumlanması ilginç oldu. Ben onu farklı bir duygu ile , farklı bir konuda dikkat çekmek için yazmıştım.  ;)

Abidin kimdir derseniz, (bilmeyen olabilir ) Hikayesi şöyledir,

Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin ?
İşin kolayına kaçmadan ama
Gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
Ne de ak örtüde elmaların
Ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin”


Nazım Hikmet , bu şiirini , Paris 'te Küba'dan döndükten sonra yazar. Abidin, Nazım'ın dostu Abidin Dino'dur.

Buna karşılığı bir resim ile değil ama bir şiir ile verir.

Mutluluğun Resmi

Kokusu buram buram tüten
Limanda simit satan çocuklar
Martıların telaşı bambaşka
İşçiler gözler yolunu.
İnebilseydin o vapurdan
Ayağında Varna’nın tozu
Yüreğinde ince bir sızı.
Mavi gözlerinde yanıp tutuşan
hasretle kucaklayabilseydim
seninle, bir daha.
Davullar çalsa, zurnalar söyleseydi
Bağrımıza bassaydık seni Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini
Başında delikanlı şapkan,
kolların sıvalı, kavgaya hazır
Bahriyeli adımlarla düşüp yola
Gidebilseydik Meserret Kahvesine,
İlk karşılaştığımız yere
Ve bir acı kahvemi içseydin.
Anlatsaydık
o günlerden, geçmişten, gelecekten,
Ne günler biterdi,
Ne geceler...
Dinerdi tüm acılar seninle
Bir düş olurdu ayrılığımız, anılarda kalan.
Ve dolaşsaydık Türkiye’yi
bir baştan bir başa.
Yattığımız yerler müze olmuş,
Sürgün şehirler cennet.

İşte o zaman Nazım,
Yapardım mutluluğun resmini
Buna da ne tuval yeterdi;
ne boya...

Abidin Dino


Çok etkilendiğim iki hayat hikayesi ve dostluğa atıfta bulunmak istediğimden bu ismi kullanmak istemiştim.

Şişko martı ile ne demek istediğimi ise sonra anlatırım..