Heyamola Hey
Hükümet => Mevzuat => Konuyu başlatan: Burak Doneray - 18 Ekim 2020, 15:15:47
-
Bir hafta önce çok güzel bir email aldım. Burdan teşekkür etmek istedim .
(https://i.hizliresim.com/HrAdbC.png) (https://hizliresim.com/HrAdbC)
Sayın Üyemiz Burak Döneray,
Bildiğiniz gibi Eylül ayı içerisinde Mudanya civarındaki Balıkçı Barınaklarında tekneleri olan bazı üyelerimiz, Bölge Sahil Güvenlik birimi tarafından denetlemeye tabi tutulmuş, kendilerine eksik bulunan hususların giderilmesi için 1 ay süre verilerek aksi durumda ilgili kanun maddeleri gereği ceza uygulanacağını belirten uyarı tutanağı tebliğ edilmiştir.
Derneğimiz konu ile ilgili derhal bir Hukuk Bürosundan danışmanlık alarak bize bildirimde bulunan üyemiz ile irtibata geçmiş ve kendisine hakları konusunda bilgilendirme yapılarak tebliğ edilen tutanak ile ilgili dava açması halinde, Derneğin kendisine hukuki destek vereceğini bildirmiştir. Üyemiz, bölgesindeki Sahil Güvenlik Komutanlığı ile görüşmesi neticesinde sorunun çözüldüğünü ve dava açmak niyetinde olmadığını tarafımıza bildirmiştir.
Sizi bilgilendirmek istediğimiz diğer konu ise;
02.09.2020 tarihinde yürürlüğe giren ‘Denizcilik Atıkları Uygulaması Hakkındaki Genelge’nin iptali için yasal süresi içerisinde Derneğimizin taraf olarak dava açıp açmayacağıdır. Bu konu için de yine aynı şekilde Hukuki danışmanlık alınmış, yapılan görüşmeler ve çalışmalar sonucu Derneğimiz Yönetim Kurulu, bu aşamada ilgili genelgenin Danıştay nezdinde iptali için dava açmayı uygun görmemiştir.
Bildiğiniz gibi hepimizi ilgilendiren atık konusu, Mavi Kart uygulaması ile başlamış, devamında takip eden genelgeler ile farklı düzenlemeler yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Dolayısı ile 2 Eylül tarihli genelgedeki sorunlu konuların, yetkili merciler ile temas edilerek iyileştirilmesi, düzenlenmesi çalışmalarını yapmanın Dernek Üyelerimizin haklarını korumak ve sorunlarını çözmek adına daha hızlı sonuç getirecek bir yol olduğu düşüncesindeyiz. Derneğimizce oluşturulan DAU Çalışma Grubumuz ve Yönetim Kurulumuz konuyu yakından takip etmektedir.
Uygulama yürürlüğe girdiği tarih itibari ile bu konuda herhangi bir tutanak ve ceza ile karşılaşmış, karşılaşacak üyemiz olması halinde, Derneğimiz kendisine gerekli hukuki desteği sağlayacaktır. Dava açılması halinde üyemiz yanında Dernek olarak üyelerimiz adına davaya müdahil olma konusunda da gerekli girişimler yapılacaktır. Bilgilerinizi rica ederiz.
DADD Yönetim Kurulu
-
Mail bana da gelmiş.Bu çeşit desteklerin olduğunu bilmek çok güzel.Ben de teşekkür ederim.
-
Whatsapp vesair kimi mecralarda haklı veya haksız eleştiriler olabiliyor... kimimiz acilen bir cevap verilsin istiyor, kimisi de konunun takip edilmediğiniz düşünüyor.. İskeleye çıkıp koşa koşa Danıştay'a gidenler bile vardı da son anda şıpıdık terlikle Danıştay'a başvuru yapılamayacığını anlayınca vaz geçtiler..Denizde karşılaştığımız bir takım uygulamalar veya cezai işlemler kuşkuşuz her denizciyi endişelendiriyor.. Kuşkusuz mevzuatın sakat bir şekilde düzenlenmiş olması bunda temel neden..
DADD bence bu sirküler ile çok doğru birşey yaptı.. Konuyu takip ettiğini üyelerine destek verdiğini ve endişe etmemeleri gerektiğini açık şekilde gösterdi.. Doğru iş budur.. Tebrikler..
-
Ben bu konuda DADD'a yazılı olarak başvuru yaptım bu hafta. Verilecek desteğin cezadan sonra değil, öncesinde sıkıntılı genelgeye itiraz edilmesi için.
Dadd Başkanı Zafer Bey de, diğer yönetim kurulu üyeleri de telefonla arayarak ilgilendiler. Ve işin takipçisi olduklarını bildirdiler. (ilgili yazımı altta ekledim)
Ben de illa konunun dava açarak değil, ilgili genelgeye dernek olarak bakanlığa yazı yazarak; genelgedeki yanlış ve eksik yanlarının anlatılması, bu genelgenin uygulanmasının hem denetleyen hem denetlenen nezdinde net hususlar içermediğinin gerekçelerinin yazılması, en sonunda da nasıl bir genelgenin bütün taraflar için daha anlaşılır ve uygulanabilir olacağının anlatılması gerektiğini aktardım. Bu şekilde konunun takip edilmesi hatta bakanlıktan bunun için bir çalıştay olursa destek vermek için katılabilineceğinin anlatılması gerektiğini ilettim. Özellikle en son Yönetim kurulundan Bülent Bey ile bunun konuşurken akıllarına yattığını iletti.
Dadd bu konularda dava açarak değil, iş hayatındaki derneklerin yaptığı gibi; profesyonelce hazırlanmış bir yazı ve ilgili yanlışların gerekçelerini belirterek daha iyisinin hazırlanması için yazılı başvurular ile de takip yapabilir. Bu konuda son yaptığım telefon görüşmesinden sonra ben de ümitliyim...
-
Ben bu konuda DADD'a yazılı olarak başvuru yaptım bu hafta. Verilecek desteğin cezadan sonra değil, öncesinde sıkıntılı genelgeye itiraz edilmesi için.
Dadd Başkanı Zafer Bey de, diğer yönetim kurulu üyeleri de telefonla arayarak ilgilendiler. Ve işin takipçisi olduklarını bildirdiler. (ilgili yazımı altta ekledim)
Ben de illa konunun dava açarak değil, ilgili genelgeye dernek olarak bakanlığa yazı yazarak; genelgedeki yanlış ve eksik yanlarının anlatılması, bu genelgenin uygulanmasının hem denetleyen hem denetlenen nezdinde net hususlar içermediğinin gerekçelerinin yazılması, en sonunda da nasıl bir genelgenin bütün taraflar için daha anlaşılır ve uygulanabilir olacağının anlatılması gerektiğini aktardım. Bu şekilde konunun takip edilmesi hatta bakanlıktan bunun için bir çalıştay olursa destek vermek için katılabilineceğinin anlatılması gerektiğini ilettim. Özellikle en son Yönetim kurulundan Bülent Bey ile bunun konuşurken akıllarına yattığını iletti.
Dadd bu konularda dava açarak değil, iş hayatındaki derneklerin yaptığı gibi; profesyonelce hazırlanmış bir yazı ve ilgili yanlışların gerekçelerini belirterek daha iyisinin hazırlanması için yazılı başvurular ile de takip yapabilir. Bu konuda son yaptığım telefon görüşmesinden sonra ben de ümitliyim...
Murat reisim, çok güzel yapmışsınız..
DADD ın bu konudaki girişimlerinde benden beklenen, elimden gelen desteği vermeye hazırım.
Selamlar..
-
Mavi kart yeni ismiyle DAU yönetmeliğinde size ne yanlış geliyor iptal edilsin istiyorsunuz .Özel teknelere zarar veren ne merak ediyorum. Ticari tekneler ne söylese haklıda her gün atık hangi tekne verebilir uygulanabilirliği yok özel tekneler seyirdeyse 15 günde bir atıklarını bir zahmet versin. Organik atıklarla dolu bir denizde yüzmeyi seviyorsanız o ayrı.
Ben neye çözüm bulunmaya çalışıldığını anlamıyorum. Bana göre sorun kanun koyucuyla uygulayıcının koyulan kuralların esnek yoruma açık olması nedeniyle mağdur olan özel tekne sahiplerinin ortaya çıkması .Yasal yollarla yanlış düzeltilir burda hukuki bir destek sorun oluştuğunda daha değerlidir.Benim görüşüm bu şekilde. Amatör denizcilerin sorunları diyen adamların ben farklı ajandaları olduğunu düşünüyorum bu konuda fikrim sabit.Daha neler yazarım bu konudada kimseyi rencide etmek istemiyorum DADD doğru yolda ralliler sosyal projeler kampanyalar dayanışmaları yeterli hiç başka mecraların içine çekmeye çalışmamak lazım güzide derneğimizi.
Benim gördüğüm hiç birşey yapmayanlar ve zaten sorun yaşamayanlar en çok şikayet edenler Amatör denizcilerin sorunlarına kendilerini çare bulunması konusunda şikayete adamışlar Yaşdığın soruna çözüm ararsın. Amatör denizcilerin özel teknelerin en önemli sorunlarının büyük bölümü zamanında çözüldü mimarlarıda hala aramızda. Burdan bir kere daha teşekkür etmek isterim transitlog,patenta sorun görmemiş bir denizci topluluğu oluştu herhalde atıklarını vermek zul geliyor herhalde boşalt denize gitsin deniz temizler nasılsa değilmi değil.
Sevgiler.
-
Amatör şöförlerin sorunlarınada çözüm bulunsun 50 km hız limitinde ceza yemek ne arkadaş adım başı 50 km uyarı tabelası nerde başlıyor nerde bitiyor belli değil iptal edilsin bu kural 80 km olsun diye şöförler odasına müracat edeceğim bende. Hiç çalışmıyor dernek masa altından içki içiyorlarmış diye duydum klasik araba rallisi niye düzenler şöförler derneği arkadaş . Gaza gelmeyin .
Şimdi kınama gelir şaka şaka bel altı vurup seviyeli tartışacağız biz şöförler derneğiyle.
-
Burak Reisim selamlar,
Polemik yaratmamak için sadece bir defa mesaj yazacağım. Cevap hakkı doğarsa da kalan konuları belki ilerde karşılaştığımızda yüz yüze konuşuruz. Ama inanın ki amatör denizcilerimiz arasında gizli ajandası olan kimse yok.
Bu genelgede olan yanlışları umarım "ben öyle anlamamıştım ama" derken ve aynı anda ceza makbuzunu elinizde tutarken hatırlamak zorunda kalmazsınız.
Genelgenin açıklığa kavuşturulması gereken birçok yeri var ama ben sadece bir tanesini burada yazmak için zamanımı vereceğim.
- 15 gün atık verilmesi durumunda hem fikiriz, zaten teknede uzun süre yaşarken kimsenin 15 gün beklediğini de zannetmiyorum. Zira kullanıma göre 1 haftada da kolayca dolabiliyor tanklar.
- Her sefer/seyir sonrasında 15 gün kronometresi çalışmaya başlıyor (hadi örnekleri çoğaltmayalım 12 kişi altı tekne için örneklendirelim). Mesela yarın hava güzel, bir saatliğine yelkene çıkmak istedim. Marinaya çağrı yaptım, çıktım; yelken yaptım, balık tuttum vs döndüm. Ama tuvaleti hiç kullanmadım da diyelim.
- Bu tarihten sonra ancak takip eden 16. gün bir daha yelkene çıktım ve şansa SG çevirdi. Memurun iyi gününe denk geldiyseniz belki uyarıldınız. Kötü gününe denk geldiyseniz 22.000TL'den fazla olan cezanız hayırlı olsun. Tamam dernek yanımızda, bunu bilmek güzel. Ama belki aşinasınızdır, bu cezaya itiraz etmek için önce ödemeyi yapmanız sonra hakkınızı aramanız gerekiyor.
-Marinaların teknelerin giriş-çıkışlarını tuttukları logları var. Mesela bizim marina "Sea Gull Otomasyon Sistemi"ni kullanıyormuş. Ve SG'nin istediği zaman bu loglara erişimi olduğunu ofisteki çocuklardan duymuştum. (bu detayın arkasını bilmiyorum belki manuel belki online sorgulama ile. Ama günümüzde otomasyon artık çok daha kolay)
-Burada 15 gün marina dışında kalsaydım böyle olması gerekmez miydi, o maddede bu kastediliyor diyenimiz çok olacaktır. Ama ne yazık ki dikkatli okursanız öyle demiyor. Ucu ve kendisi, tanımlamaları hatta terimleri bile birçok yerinde yoruma açık. Yoruma açık olması en tehlikelisi zaten. Avukat arkadaşlarımız kızmazsa bana bir avukat arkadaşımın kendi mesleğinin zorluğunu anlattığı bir cümlesini yazmak isterim: Hapishaneler, avukatların "savcı ile ifade sonrasında salıverileceksiniz, merak etmeyin yasalar net." dedikleri sanıklarla dolu(ymuş). :)
Yukarıda verdiğim örnekteki gibi kısa seyirlerimizde tuvaletimizi kullanmasak da boş olan depomuzu 15 günde bir sırf kural yerini bulsun diye yalandan depo çektirip, ortalama 100TL para mı verelim? (Ayda 200TL, senede 2.400TL boşa bütçe mi ayıralım? Pardon, yazın 15 gün tatilimizde en az iki kere zaten verecektik desek 2.200TL boşa ayrılan bütçe)
Özetle ve öncelikle net olalım; hiçbirimiz buna dava açılsın, mavi kart vs iptal edilsin, pis su tanklarımız açık gezelim, istediğimiz yere pisliğimizi bırakalım demiyoruz. En azından ben yukarıdaki yazımda hiç ima bile etmedim, hedefi doğru belirleyelim ki hiç kaymasın veya dışına taşmasın. O yüzden tekrar mealini yazmam gerekirse yapmamız gereken; bu konuları bizzat yaşayan kişiler olarak yazılması ve uygulanması tüm taraflar için uygun ve adil olan kurallar çerçevesinin doğru çizilmesinde yardımcı olmamızdır.
Kurallar tabiki olacak lakin; net, herkes tarafından yoruma minimum derecede açık, uygulayanın ve denetleyenin kafasında soru işareti bırakmayan kurallardan bahsediyorum.
Ralliler, tanıtımlar, konferanslar vs hepsi çok güzel. Tamamiyle destekliyorum. DADD'ın ilk rallisine yakıt sponsoru olarak verdiğimiz katkı neticesinde Zafer abiden aldığım plaket ofisimde en güzel yerde halen duruyor. Bu tür organizasyonlar hep olmalı. Lakin bir gerçek var ki; bunların hepsini yapan kişiler dernek olmadan da bunu yapabilirdi veya bundan sonra da yapabilir. Dernekleşmenin bence asıl ve en önemli amacı, şahıs veya tekil tüzel kişi olarak takibinin yapıl(a)mayacağı işlemlerin, "bir çoğunluğu" temsil hakkı bulunan bir tüzel kişilik olarak gerekli işlemlerin yapılmasıdır. Ben iş hayatımda genel kurallar, yönetmelik, yeni yasa vs tarzı hususlarla senelerdir devletle şirket olarak iletişime geçen bir firma veya firma sahibi görmedim. Hep derneklerimizle çalıştay grupları ile iletişimde bulunduk. Ve dava açmadan sadece başvuru ve yazı ile büyük bir çoğunluğunda da birçok netice aldık. Dernekleşmenin asıl amacı bence bu olmalı...
(Bu arada devlet baba öcü değil. "Bana bunlar itiraz etti, dur ben bunların başına bir çorap öreyim diyerek olanı daha kötü hale hiç getirmez. Ama hak da veriyorum, ben de devletle hiç iletişime geçmemişken çekiniyordum. Ama inanın devlet, daireleri ve memurları da ortaya kötü bir iş çıkarmak istemiyorlar, yeterki doğru yollar ve biçimde iletişime geçin. Tüm anlatmak istediğim bu.)
Dediğim gibi mavi bir yerlerde karşılaşırsak bir şeyler içerken devamını yaparız bu mütalanın. Ama ben üye olarak talebimi derneğime yaptım. Böyle kalsın ellemeyelim konulu bir yazı da sen yazabilirsin istersen. :)
Görüşmek üzere...
-
Arkeoloji ile ilgili akademik çalışmaları okuya okuya baya bir hızlanmışım. Önce yönetmeliği okudum. Sonra konu ile ilgili çıkan ciddi yorumları da okudum. Tuvalet , macaretör gibi işler ile uğraşırken bu moktan işlerin hukuki boyutu ilgimi çekti açıkçası.
Tüm ciddi yourm ve değerlendirmeler Murat Ayduk 'un yazdıkları ile paralel. İtiraz edilen noktalar şunlar.
1 15 günlük seyir süresinin ne zaman başladığı ve bittiği son derece muğlak.
2 atık toplama tesisleri yetersiz. Var olanların ise teknik donanımlarında sıkıntılar var.
3 Atık toplama istasyonlarının artırılması ve imkanlarının denetlenmesi ile ilgili hiç bir çalışma yok.
4 Atık toplama fiyatlarının keyfiliği
5 Tekne tariflemelerinin belirsizliği.
Yani bu konuda Murat Ayduk 'un kaygıları son derece yerinde. Dadd'a yaptığı başvuru da bu konuda rahatsızlık duyan bir üyenin yapması gereken en doğru yol. Yazılı başvuru yapmış. Dernek de bununla ilgilenmiş. Ne güzel işte. Sonuçta dernek üyelerinin talepleri doğrultusunda dernek harekete geçer diye düşünüyorum.
-
Murat reis atık verme bedeli 50 lira ben Mavi kart uygulamasının pilot olarak başlatıldığı yerde yaşıyorum denizdeyim henüz ceza falan yemedim mavi kartı olmayanların ceza yedikleri doğrudur buda çok normal haberim yok bilmiyordum diyemezsin .
Ceza konusunda savlarınız yanlış .sadece 3-5 hatalı uygulamadan genelleme yapılmaz. Yaparsak sizin avukat ötneğinize göre hepimiz cezaevinde olurduk .Sokağa araba parkederken ödediğiniz para daha fazla atık verme maliyetinden. Mavi kartınızı alın yoksa DAU ya kaydolun deponuz 15 günde dolar merak etmeyin kullanmıyorum diyorsanız tuvaleti o zaman siz teknede değil iskelelerde yaşıyorsunuz demektir yada koylarda kalmıyorsunuz demektir.Kolayca marinalarda atığınızı verirsiniz. Bu uygulama asıl denizde uzun süre gezen kalan denizcileri ilgilendirsede bu insalarda benim gördüğüm özellik bırakın siyah tankı kural olmasa bile gri tank bağlatıyorlar teknelerine çok sevdikleri denizde yaşarken bizlerden daha sıkı çevreci hepsi .Daha çok atık verme istasyonu olsun uygulama yaygınlaşsın isterim ben.
DADD başvurunuzda hukuksal destek yerine tümden yönetmelik iptal başvurusu yapın dememişmisiniz.Daha iyi bir yönetmelikmi önereceksiniz?
Yazımın tamamı size değildi zaten Kuracakları dernekle Amatör denizciliğimizi kurtaracaklara pas vermemek adına bendende bu kadar o zaman.
Sevgiler.
(Satılık whatsapp grupları falan var. İsteyen alıp kursun millim yetse bende kurtarırdım amatör denizciliği)
-
Murat Ayduk 'a katılmadığım konu ise Dadd faaliyetleri ile ilgili. BU ralli ve benzer organizasyonlar nitelikli üye kazandırmak açısından son derece önemli. Başlarda ben de Murat gibi düşünüyordum ancak bu düşüncede şöyle bir eksik var.
Evet hepimiz organizasyonlar yapabiliriz, yapıyoruz ama bunun arkasında bir görev yok. Yani gezip dolaşıp geri dönüyoruz. Dadd ise bunları üye toplamak adına yapıyor. Bu önemli bir detay. İstanbul 'da olunca fark edilmiyor ancak taşrada bu organizasyonlar konu oluyor. Geçen sene Dadd Akdeniz rallisi sayesinde Alanya 'da herkes Dadd 'ı öğrenmiş durumda. Yerlel yerlerde rutin hayatın dışında bir hareket olduğu için bu tür çalışmalar ciddi ses getiriyor. Farkındalık yaratıyor.
Bunun ulusal basın ve sosyal medya bacağını güçlendirmek lazım. Bu konuda da Zafer abi yardım istediydi hala bir şeyler yapabilme fırsatım olmadı.
Eleştirilen konular ile ilgili Dadd 'ın yaklaşımı ise son derece açık ve net. Tamam haklı olabilirsiniz. Buyrun gelin eleştirdiğiniz konularda bize yardımcı olun , katkıda bulunun diye kapılarını açıyorlar. Açık mecralarda Dadd 'ı eleştimiş bir kişi olarak bu yaklaşımı önemsiyorum.
-
Şöförler odası demişim kınama geldi 50 km hız kimiti kaldırılsın ceza yazılmasın isteğime Şöförler lokalı yahoo grup bakıyormuş önceden onlardan ayrılıp ticari olmayacağız araba yarışlarına son diyen korsan taksi org bu sorunu çözebilirmiş onlara müracaat edin dendi kısaca 1000 km yol yaptığımı kanıtlayıp elimde içki resmimi çektirip başvurup tüm amatör şöförleri bu dertten kurtaracağım.
Alkol sorunlarıda yokmuş 1000 km yi tamamlayıp arabanın suntoofundan elimde birayla bir resim üyelik ve müracata yeterli para ödemek yok hizmetler için 80 lira flama mastafı hariçmiş Direksiyon altı içmeye son artık hadi yırttınız sayemde radar cezalarından Radar demişken birde radar var yazısı koyuyorlar radar yok çok bozuluyorum kandırılmış hissediyorum.Bu konuylada ilgileneceğim yoksa koymayın kardeşim boşuna yavaşlamayalım 180 le giderken 50 ye düşmek çok zor.
İlgide yokki konuya kendi kendimemi yazıyorum acaba viskimde bitti.
Sevgiler.
-
Konudan sapmamak adına bunuda yazayım dedim Eskiden biz amatör şöförlerinde atık problemi vardı çok eski değil 90 lı yıllarda Benzin istasyonlarında ya tuvalet yoktu yada korkunç pisti siyah atıklarımızı pet şişelere depolar atık tankı olarak kullanılırdık Camlardan atılmak suretiyle atık verilirdi Kahverengi atıklar çayır çimen yoksa korkunç pis alaturka tuvaletlerde damlatan bir musluk altında trt günlerinden hatırladığınız plastik maşrapa olurdu . Korka korka yapardık kurt mu kapacak faremi ısıracak diyerek
Sonra Opet diye bir yakıt istasyonu geldi siz insansınız insan gibi tuvaletlere gidin siyah atıklarınızı lütfen bizim prıl prıl modern tuvaletlerimize verin dediler Şüphelendik önce yakıt fiyatlarıda pahalı değil bunlar bizim atıklarımuzı ne yapacaklar neden neden niçin nasıl diye sorduk kendimize nasıl temiz tuvalet olurdu hemde ücretsiz .Hatta bir iddiaya göre bu atıklar yakıt kalitesinide çok arttırırmış o yüzden tuvaletler tenizmiş daha çok atık toplasınlar diye bu kadar temiz tuvaletler yapmışlar falan filan kanıtlanamadı bu iddia ama olsun .Evet kısa oldu ama biz amatör şöförlerinde atık sorunu vardı eskiden sağol Opet artık yok.Darısı başınıza Amatör denizciler.
-
Umarım anlaşılmıştır şakalarım.ADU yada mavi kart bir sorun değildir Sadece sorunlu insanlar vardır Sorun olsun torba dolsun dertleri.Murat reisi tenzih ederim kendisi bugüne kadar gördüğüm çok az sayıdaki iyi niyetli insandan birisidir.
Yazdıklarımdan anlamlandıramadığınız şeyler varsa ya konuyla alakanız yoktur yada size yazılmamıştır.
-
Konu başlığı DADD'ın üyelerine yönelik duyurusu ve konuyu ele alış biçimiydi ama maden yine dönüp dolaşıp mevzuata geldik;
bence sorun Ticari Tekne kurgusu üzerinden özel teknelere biçilen donda..
Ticari tekneler her seyirleri için bir transitlog düzenliyorlar ve 15 gün süreyi ya da 2 gün süreyi işletebilecekleri bir kontrol sistemi var. Özel tekneler için bu yok... Kanun ve yönetmelikleri yorumlarken iyi, kötü, yapıverilsin canım ne var, Marina kaptan-ı deryası mısın sorusu ile cevap bulamayacağımız açık..
İdare bir süre belirlerken bu sürenin neye göre hesaplanacağını, neye göre tanımlanacağını, bür süre neyin kesip kesmeyeceğini belirlememişse burada mantıksal bir hata var demektir. İyi kötü evet hayır demeden mantıksal, kurgusal veya hukuksal bir hatayı dile getirmek de vatandaşlık görevidir. Yoksa yukarıda belirtildiği gibi zaten 15 günde tankımız doluyor, biz de atığımızı veriyoruz, mesele o değil..
Biraz kurgu biraz gerçek kendimden örnek vermeliyim.. Mart başında teknemi aldığım zamanlarda tam da mavi karttan DAU'ya geçiş dönemleriydi.. Teknemi aldığmda yeni bir mavi kart almam gerekirken sistem değiştiği için alamadım.. Taşucu Limanda verecek yetkili bir işletme yok.. Kumkuyu marinanın mevzuattan haberi yok, o dönemde. Anlatmaya çalıştıysam da anlamadılar ya da beceremediler. Neyse ki işinin ehli, güzel yürekli, hepimizin sevdiğini bildiğim bir dostumuzun yardımıyla ve sorumlu vatandaşlık bilinciyle bakım sonrasında kayığım suya iner inmez, Mayıs - Haziran gibi bir barkod numarası edindim. Sorun şu ki Taşucu Limanında bir atık alım tesisi yok ve bu liman onlarca büyük günübirlik tur teknesinin bağlandığı, hergün binlerce kişinin gevrek erik dalı ezgileri eşliğinde deniz turu yaptığı, küçük koyların köpük partileriyle şenlendiği bir yer...
Pandemi sayesinde neredeyse hemen her hafta 4 günümü denizde geçirdim.. Bu arada 2 -3 defa SG teknemi ziyaret etti ancak atık durumunu sormadı... Onlar da biliyorlar ki, hepimizin bağlı olduğu bu limanda atık veremiyoruz.. Neyse uzatmayayım.. Bizim uykularımız Eylül ayı başında 18 günlük Taşucu - Kekova - Kumkuyu seyrimizde kaçmaya başladı.. Bozyazı veya Gazipaşa neyse ama Antalya körfezini geçtikten sonra kime neyi anlatacağız korkusunu yenemedim.. bu korku neticesinde, büyük bir işgüzarlıkla Taşucu Limanından ayrılırken Liman Başkanlığına bir dilekçe ile başvurarak limandan ayrıldığım tarihi beyan ettim ve kayda almalarını sağladım.. Bunu yapmamdaki tek amaç SG ile herhangi bir uyuşmazlık durumunda bu dilekçeyi kanıt olarak sunmayı düşündüm.. İşgüzarlık diyorum çünkü durduk yere, seyahat özgürlüğümü, kendi kişi temel hak ve özgürlüğümü, kendi kendime kısıtlamış oldum. Neden? Devletin, kendi mantıksal hatasından dolayı, bana maddi bir zarar doğmasın diye..
Ve, kendimce cin fikirli bir hareketle aldığım aksiyonun verdiği rahatlıkla seyre başladık. 2. Gün Körfez geçişimizin 30 millik 3'te 1'ini tamamlamışken gece tam 23:30 sularında bir sahil güvenlik botu hayalet gibi sessizce yaklaşıp bir anda projektörlerini dibimizde açıvermesin mi? Eşim de ben de tavşan gibi kaldık.. 2 dakikalık şokun ardından dedim ki herhalde körfez ortasında atık sormayacaklardır.. Neyse ki sormadılar ama yer mi, ben kayıtlı dilekçemin bir örneğini bağlama kütüğünün yanında tutuyorum, bot komutanı gık dese çıkartıp carlamaya başlayacağım.. Neyseki böyle bir şey olmadı, körfez ortasında kaçak göçmen ihbarı nedeniyle devriye atıyorlarmış.. Bu geceyarısı heyecanının ardından Taşucu - Aydıncık- Gazipaşa-Cineviz Limanı etaplarını tamalayıp Kekova'ya varır varmaz, ilk iş olarak Üçağız'da atığımı vererek (!), derin bir oh çektim.. Dönüşte de kemer marinada bırakarak işimizi sağlama aldık.. Şimdi 1 aydır Kumkuyu'dayım teknem 1 aydır hiç yürümedi; haliyle atığım oluşmadı, durduk yere 15 günde bir atık verecek miyim, hayır. Kimse veriyor mu, o da hayır.. Yarın 29 Ekim'de tatiliyle 5 gün seyre çıktığımda SG süreyi nereden başlatarak nasıl hesaplayacak, nasıl kesecek biri bana söylesin lütfen.... Eğer benim beyanımı esas alıp ona göre işlemlerine devam edecekse amenna, ama aksi bir yorumda iş, benim açımdan çok stresli bir hal alacak...
Eee Canım, git de bir atığını veriver demeyin, 23 Eylül'de atık vermişim 27 Eylül tarihinde Limana bağlanmışım; bu demek ki 4 gün tüketmişim devletin bana tanıdığı süreden, geri kalan 11 gün hakkım öylece duruyor.. Hadi anlatalım bunu...
Mesele SG'nin iyi komutanlarının, anlayışlı tavırları, sorumlu tekne sahiplerinin kurala uymaları veya yardımsever marina işletmelerinin ekstra ücret almadan sadece atık bedeli ile hizmet vermeleri değil.. Mesele, "yaa ortada bir ucube var idare ediverin işte, kavga da çıkarmayın meselesi de olmamalı.." Ben atığımı denize boşaltmak istemiyorum, kart kabul, vergi kabul, hem de gönülden kabul ama bunun içn Allah aşkına ayağı yere basan, mantıksal örgüsü düzgün, amatör denizciliği bilen anlayan insanların yazdığı, işleyen bir mevzuat istiyorum...
-
Bir çözüm, düzgün "Seyir Defteri" tutmak olabilir mi?
Bildiğim düzgün bir seyir defterinin hukuki geçerliliği olduğu.
Bilen teyid edebilir mi? (Kaan Erdem ?? )
-
Bir çözüm, düzgün "Seyir Defteri" tutmak olabilir mi?
Bildiğim düzgün bir seyir defterinin hukuki geçerliliği olduğu.
Bilen teyid edebilir mi? (Kaan Erdem ?? )
Bu öneriyi Ahmet Kabaalioğlu da konuyu kendi aramızda tartıştığımzda dile getirmişti... Mantıklı bir yaklaşım, ancak devlet ile vatandaş arasındaki ilişki bir süredir güven temelinde seyretmediğinden, bana pek olabilirmiş gibi gelmiyor...
-
Duygusal olarak haklı olmakla birlikte yasal olarak seyir defteri inkar edilemeyebilir. Maalesef tam emin olamıyorum. Araştıracağım.
Ama bilenlerin yorumu/destteği faydalı olur.
-
http://www.ticaretkanunu.net/turk-ticaret-kanunu-deniz-ticareti-ttk-m-931-1400/
--------------------/-----------------
MADDE 931– (1) Tahsis edildiği amaç, suda hareket etmesini gerektiren, yüzme özelliği bulunan ve pek küçük olmayan her araç, kendiliğinden hareket etmesi imkânı bulunmasa da, bu Kanun bakımından “gemi” sayılır.
--------------------/--------------------
VI- Gemi jurnali
1. Tutma yükümlülüğü
MADDE 1096– (1) Her gemide gemi jurnali denilen bir defter tutulur. Bu deftere her yolculukta eşya veya safranın yüklenmeye başlanması anından itibaren geçecek belli başlı olaylar yazılır.
(2) Gemi jurnali, kaptanın gözetimi altında, ikinci kaptan tarafından ve onun mazereti hâlinde bizzat kaptan veya kaptanın gözetimi altında olmak şartıyla ehil bir gemi adamı tarafından tutulur.
(3) Bir liman içinde yolculuk yapan küçük gemilerde jurnal tutmak yükümlülüğü yoktur.
2. İçeriği
MADDE 1097– (1) Gemi jurnaline, engel bulunmadıkça, aşağıdaki hususlar günü gününe yazılır:
a) Meteorolojik veriler, özellikle hava ve rüzgâr durumu.
b) Geminin izlediği rota ve aldığı yol.
c) Geminin bulunduğu enlem ve boylam dairesi.
d) Sintinelerdeki su yüksekliği.
e) İskandil edilen su derinliği.
f) Kılavuz alınması ve kılavuzun gemiye girdiği ve ayrıldığı saatler.
g) Gemi adamları arasındaki değişiklikler.
h) Gemi veya eşyanın uğradığı bütün kazalar ve bunların ayrıntılı açıklaması.
i) Gemide işlenen suçlar ve 25/4/2006 tarihli 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu hükümleri saklı kalmak üzere, gemideki doğum ve ölüm olayları.
(2) Gemi jurnali kaptan ve ikinci kaptan tarafından imzalanır.
-
Bir çözüm, düzgün "Seyir Defteri" tutmak olabilir mi?
Bildiğim düzgün bir seyir defterinin hukuki geçerliliği olduğu.
Bilen teyid edebilir mi? (Kaan Erdem ?? )
Bu öneriyi Ahmet Kabaalioğlu da konuyu kendi aramızda tartıştığımzda dile getirmişti... Mantıklı bir yaklaşım, ancak devlet ile vatandaş arasındaki ilişki bir süredir güven temelinde seyretmediğinden, bana pek olabilirmiş gibi gelmiyor...
Evet ben bunun geçerli olacağını biliyorum. Net olarak savsaklamadan tutulan güverte jurnalinin özel tekneler içinde geçerli olacağına eminim.
Örneğin bu jurnale kayıt edilen bakım tutum kayıtlarının esas alınması konusunda proje ortağı olduğum bazı şirketleri ikna ettim. Fakat dediğim gibi seyir defteri kendi içerisinde sıra ve tarih takip ediyor olması kaydıyla.
-
Jurnal ancak bir mahkeme durumunda delil olarak kabul edilir.
Düzenli tutulmuş bir jurnal sizi kurtarır, düzensiz, sadece olayı kurtarmak için yazılmış gibi görünüyorsa işe yaramaz sanırım.
-
Arkadaşlar Akdeniz koruma altında olan bir deniz bu işin çözümü basit teknelerin tuvalaet çıkış vanalarını içeriden mühürlersin aparatla atık boşalttın boşaltmadın ceza derdi biter . Mazotumuz suyunuz bitince nasıl doldurmak zorundaysak Atık depomuz doluncada boşaltmak zorundayız Denize boşaltma zaten her türlü yasak hala neyin 15 gününü tartışıyoruz. Sahil güvenliğe ben atığımı 6 mil 10 mil 15 mil açıkta boşalttım deyin suç itirafı ceza yersiniz.
Vanalar mühürlenirse en fazla kontrolde mühür cezası kesilir kirliliğe sebeb olduğu yazılır Aynı zamanda teknenizi deterjanlada yıkayamazsınız bırakın şanpuanı denizde elinizi sabunla bile yıkayamazsınız bunlar kanunlar neyi değiştirmeye çalışıyorsunuz.
Kanunlar açık denize atık basmak yasak deterjanla tekne yıkamak yasak denize yiyecek artıkları atmak bile belli kurallara bağlı heryerde atmak yasak.
Karşı olduğunuz şey Yasaklarmı. Mavi kart mevzuatımı ?
-
Mehmetçiğim,
Açıkçası bizim teknelerimizde Gemi Jurnalını kanun koyucunun ne derece ciddiye alacağı konusunda ner bir bilgim yok.Ancak her şeye karşın bir karinedir diye düşünüyorum.Bu nedenle ben her zaman seyirlerimi kayıt altına alıyorum.Bundan öte konakladığım marinanında tüm giriş ve çıkışları kayıt altına aldığını ve gerektiğinde ilgili makamlara ibraz edeceklerini bizzat marina müdüründen de duydum.
Bendeki bilgi bu kadar belki Teoman ağabey e sormak lazım.
-
Arkadaşlar Akdeniz koruma altında olan bir deniz bu işin çözümü basit teknelerin tuvalaet çıkış vanalarını içeriden mühürlersin aparatla atık boşalttın boşaltmadın ceza derdi biter .
Muhtemelen yakında ticari tekneler için bu zorunluluk (deniz deşarjı körleme) geliyor zaten.
Karşı olduğunuz şey Yasaklarmı. Mavi kart mevzuatımı ?
Şikayet edilen şey gerekli altyapı olmadan devletin bu yasakları ankaradaki masalarında sahadan kopuk olarak dayatması.
Tüm kıyılarımız yeterli sayı ve kapasitede atık alım tesis ve tekneleri ile donatılmadıkça bu yasaklar haksızdır.
Yakıt deposu karşılaştırması mantıklı ama yetersiz, denk değil.
Birkaç yüz litre yakıt için istisnasız Türkiye'nin tüm liman ve barınaklarında bir telefonla tankeri ayağınıza getirtirsiniz.
Ama atık vermek için bu imkan olmadıkça yasaklar haksızdır.
-
Atık alım tesisi olmayan yerlerde ceza yiyen varmı aramızda ? Antalyadan , Ayvalığa kadar heryerde var atık alım tesisleri .Marmaris limanında 20 metrede bir var .
Dün akşam Marmariste bir tur teknesiyle konuştum 48 saatte bir atık vermek zorundayız Ticari tekneler çıkışları kayıt altında çıkmadığımız zaman 48 saat uygulaması yok dedi.Limanda kartla kartsız çalışan en az 40 tane ben saydım atık verme istasyonu vardı .
Atıklarını düzenli veren birisine ceza yazıldığını herhangi bir bahaneyle duymadım .Farklı yerlerden Facebook vb gibi ceza yedim bu tutanak diye bazen görüyoruz bunların bir çoğu ya kartı yok ya hayatında hiç atık vermemiş tabi bunlar yazılmıyor ceza yedik sadece deniyor ister istemez hepimiz tedirgin oluyoruz herkesemi yazıyorlar diye.
Deponuz dolunca atık veriyorsanız Yağ değişimlerinde atık yağı verip işletiyorsanız Ben hiç bir sahil güvenlik personelinin böyle davrana birisine 15 gün kuralını haksızca uygulayıp ceza yazacağını sanmıyorum.
Aramızda varmı haksızca ceza yediğini söyleyebilen bu konuda? Yasaklar konusuna gelince Evrensel uygulanması taraftarıyım benim ülkem korusun başka ülkeler uygulamazsa beyhude bir çaba olur sadece. 15 gün aynı koyda kalmayı hayal eden tekne sahipleri yakıt tanklarını atık tankına çevirsin .yeteri kadar mazot yağ kirliliği var denizlerde.
Atık alım istasyonu olmayan yerlerde ceza yemiş birisi mahkemede hakkını arar ve kazanır denizi kirletme hakkı varmıdır yoktur içine sinen yapar yada o bölgede günü birlik çıkar kuralara uyar . Yasak koyan bu istasyonları yaygınlaştırmak zorunda hiçbirimizin denizi kirletmeye hakkı yok .
Göcekte tekne temizlik firmaları var başka yerlerdede vardır misler gibi marinada parasını ödeyen çevreci abilerin teknelerini köpük köpük yıkıyorlar . Umarım urda bunu yapan yoktur .Yoksa onun içinde iptal davası açılsın denirse şaşırmayacağım. Çamaşır suyu ile tekne yıkayanmı ararsın hepsi mevcut Bu yasaklar yanlış geliyorsa Ne denirki iyi eğlencelerden başka.
-
Yasaklar yanlış gelmiyor, yeterli altyapı olmadığı halde bu yasakların tepemizde kılıç gibi sallanması yanlış geliyor.
Burada kimsenin denizleri kirletelim, atığımızı her yere basalım, kimse bize bişey demesin, bizim bokumuz çok organik dediğini düşünmüyorsun herhalde Burak?
Bak Erman yazmış işte, bu salaklık yüzünden başına bişey gelmesin diye bi sürü gereksiz uğraşmış.
Söylediğin atık istasyonlarının çoğu çalışmıyor, göstermelik ve yetersiz.
Belediye limanlarında günübirlik teknelere ayrılmış bölümdeki istasyonları özel teknelerin veya yelkenlilerin kullanması pratikte imkansız.
Sanki Norveç'te yaşıyor gibi pespembe bir tablo çizmişsin.
Ben 8 yıldır bu işin ticari yakasındayım ve hiç de söylediğin gibi yaygın ve kullanılabilir bir atık altyapısı yok.
Sezon içinde, en kalabalık zamanlarda kaç kere Göcek'te ve Fethiye'de atık istasyonlarının hiçbirinin çalışmadığına denk geldim.
Cuma akşam tekne teslimi için marinaya dönen yüzlerce kiralık tekne ne yapabilir sence?
Diğer kıyı bölgelerinin Marmaris, Göcek kadar bile donanımlı olduğunu da hiç düşünmüyorum.
Atık vermek yakıt almak kadar kolay olmadıkça bu yasaklar adil değil.
Ben bokumu kova ile de taşırım ama bu altyapı yetersizliğini bahane ederek her türlü pisliği ve kimyasalı denize boşaltan binlerce tekne var.
-
Göcekte ben sıra bekleme sorunu hariç çalışmayan görmedim . Yakıt alımı bitmeden atık verme işlemi bitiyor Göcek gibi yoğun bir yerde bu iş oluyorsa 5 atık alım istasyonu var diğer yerlerde yakıt istasyonlarına zorunlu yapsalar atık alım istasyonunu sanırım kimse veremiyoruz diyemez .Bölgemize atık alım istasyonu kurun yetmiyor yada hiç yok diye müracaat eden varmıdır acaba.
Göcek pespembe Marmaris Netsel şu an teknedeyim nefis(bok)kokuyordu marina dün akşam bu akşam temizlemiş deniz kendini koku yok .Yasaklara cezalara rağmen böyle durum . Sorun ceza yeme korkusu bence . Umarım özel tekneleride deniz çıkışlarını körlerler yorgan gider kavga biter.Hatta ben bunu dilekçe olarak yazayım sorun bitsin. Amatör denizcilik kurtulsun.
Tabi yeni iş kollarını doğurabilir bu tür bir uygulama hafif sızdıran mühürler yada vana aparatları satışları patlayabilir ,teknelerinize gizli ikinci çıkış yapılır ilanlarını falan da görebiliriz . Aksiyon bitmez bizde.
-
Burada kimsenin denizleri kirletelim, atığımızı her yere basalım, kimse bize bişey demesin, bizim bokumuz çok organik dediğini düşünmüyorsun herhalde Burak?
Diye bir soru sormuşsun cevaplamamışım pardon Mavikart uygulaması yanlış iptal edilsin yenisi yazılsın atık vermek çok pahalı ayda buna bu kadar paramı verceğiz cezanın adı konsun ( az olsun ) diyen ve bunun amatör denizciliğin sorunu olduğunu söyleyenlerin evet yukarıda yazdığın gibi böyle dediğini düşünüyorum.
Sorun zaten burda olaya birey olarak bakarsan kimse denizi tek başına kirletecek atık üretemez(kimyasal yada fosil yakıt atıkları hariç)hepimiz birey olarak masumuz Binlerce tekne bir araya geldimi bambaşka bir durum ortaya çıkıyor Denizlerimizi biz hep birlikte kirletiyoruz bu yüzden bu yasaklar malesef doğru umarım doğruda uygulanır insanların insiyatifine yada yakalanmazsa yırtacağı yakalanırsa ceza ödeyeceği bir sistem olmaz Cezaların çok yüksek olması belki çalışır ama denetleme güzel bir şey değil özellikle denizde o nedenle bu imkanı yaratmayacak önlemler alınmalı istesende atık denize boşaltılamamalı atık sular dahil sorun ortadan kalkıyor böylece .
Benim düşüncem budur.
-
Size garip gelmeyeceğini hatta benzer düşündüğünüze inanarak bir şey söylemek istiyorum .Ben denizdeyken sahil güvenlik botu ,savaş gemisi gördüğümde içimi bir sevinç kaplıyor yüzümde kocaman bir gülümseme ve güven duygusu içimi sarıyor .Telsizden sizleri çok seviyoruz dememek için kendimi zor tutuyorum her seferinde.
Bu mavi karttı atık cezasıydı haksız cezalar söylemleriyle bu duygumun sahil güvenlik botunu gördüğümde korkuya dönüşmesinden gerçekten çok korkuyorum.
İyi geceler.
-
.......................
Ben denizdeyken sahil güvenlik botu ,savaş gemisi gördüğümde içimi bir sevinç kaplıyor yüzümde kocaman bir gülümseme ve güven duygusu içimi sarıyor .
.......................
Burakcım, bu tarz olumlu duyguların oluşmasının bir geçmişi var mutlaka..
Bu duygular bir günde oluşmadığı gibi burada aramızdaki yazışma ve eleştiriler sonucu yitirilmez.
Bu duyguların yitirilmemesi, bu kurumların yanlış uygulamalar yapmaması, gücünden kaynaklı olumsuzluklara adaletsiz davranışlara girmemesiyle sağlanır.
Sevgiler..
-
.......................
Ben denizdeyken sahil güvenlik botu ,savaş gemisi gördüğümde içimi bir sevinç kaplıyor yüzümde kocaman bir gülümseme ve güven duygusu içimi sarıyor .
.......................
Burakcım, bu tarz olumlu duyguların oluşmasının bir geçmişi var mutlaka..
Bu duygular bir günde oluşmadığı gibi burada aramızdaki yazışma ve eleştiriler sonucu yitirilmez.
Bu duyguların yitirilmemesi, bu kurumların yanlış uygulamalar yapmaması, gücünden kaynaklı olumsuzluklara adaletsiz davranışlara girmemesiyle sağlanır.
Sevgiler..
Eyüp abi söylemeye çalıştığım şey bu haksız ceza yeme korkusu nerden türedi ? Kimler aklımıza soktu burada yüzlerce tekne sahibi var varmı aramızda kötü muamele gören haksız ceza yiyen benim etrafımda böyle kimse yok varsa kurallara uyduğunu bildiğimiz birisi ceza yediğini söylesin bende inandıklarımı bir daha düşüneyim Sahil güvenlik benim bildiğim dosttur bize hep gülümseyerek karşılarım .Saygı sevgi dışında bir his uyanmadı bugüne kadar içimde.Sizinde farklı bir tecrübe yaşamadığınıza eminim. Önyargımı oluşuyor bizlerde onu anlamaya anlatmaya çalışıyorum .Konulan kurallara uymak zor değil hepimizin faydasına diye düşünüyorum umarım Norveçli değilimdir.
-
Sizinde farklı bir tecrübe yaşamadığınıza eminim.
Evet, ben olumsuz bir tecrübe yaşamadım.
Hatta Fetö darbesi sırasında seyirdeydim, Rodos Cup nedeniyle Gökovadan Kos'a geçtim, 1 hafta sonra Rodos'dan tekrar Gökova'ya...O dönemde, o şartlarda dahi yapılan sıkı kontrollerde çok saygılı, kibar ve düzgün davranışlarına muhatap oldum.
......................................
Bu sene Göcek ve çevresinde çok seyir yaptık.
Ağaçlara teknelerini bağlayanlar mı dersin, gürültü kirliliği, maganda terörü mü dersin, koylarda günlerce hatta haftalarca bağlı kalanlar mı dersin, pis sularını gece deşarj edenler mi dersin, vallahi çok olumsuz gözlemlerim var.
"Denizlerde çoğalmayalım" düşüncem çok netleşti diyeyim.
Aylardır, tüm koylarda marina benzeri dip dibe binlerce tekne ne yiyor, ne içiyor, nasıl bulaşık yıkanıyor, doğal ihtiyaçlar nasıl gideriliyor? çöpler nasıl biriktiriliyor? herkes ya benim bi çişimden n'olacak deyip, günde bir kere 1 litre işese, günün sonunda onbinlerce litre çiş yapar, gerisini siz düşünün..
Ki o güzelim koylarda suyun ne kadar durgun olduğunu biliyorsunuz.
Kesinlikle kurallar olmalı, sıkı sıkı denetlenmeli.. Kurallara uymayan da cezasını ödemeli, bu cezalar çok caydırıcı olmalı..
Gelelim bir diğer yöne; Bu kuralların düzgün işlemesi için alt yapının da iyi olması lazım.
Göcek'te atık vermeden, hatta tekneyi bile götürmeden sanki atık verilmiş gibi kayıt yapıldığına şahidim. Bunun bir piyasası oluşmuş durumda..
Birçok tekne sahibi veya kaptan maalesef "üçkuruş" fazla ödeyerek sanki atık vermiş gibi işlem yaptırmakta..
Kıyılarda yeterli bağlama yapmak için baba yok, denizde uygun tonoz şamandıra yok..
En önemlisi genelge, yönetmelikleri ciddi ve düzenli uygulayacak otorite yok.
Hisarönü, Bozburun tarafındaki popüler koyların durumu da farklı değil..
-
Tekrarlamadan, altını imzalarım Eyüp. SG olmadan, yasa yasak vs olmadan bile yapılacak şey değil bunlar. Maalesef ben de senin gibi düşünmeye başladım, böyle olacaksa allah aşkına çoğalmayalım.
-
SG yok zaten.
Yıllardır en kalabalık mavi yolculuk bölgesi olan Göcekte denetim yapan SG yok.
Ancak bir olay veya ihbar olursa var.
öZgür (mobil)
-
Düşüncelerimi nasıl anlatsam bilemiyorum ki. Ortada bir realite var. Eyüp Ogan 'ın yukarıda anlattıkları realite. Bu realiteye göre de çözüm belli. denizlerde çoğalmayalım. Bu realite üzerine gelecekte olacaklar ile ilgili fikir yürütmek zor.
Şöyle başlamalı. Bu konuda benden daha fazla bilgisi olanlar da vardır. Örnekler verebilirler. Ülkemizden çok daha fazla tekneye sahip olan ve regulasyonları bize göre çok daha oturmuş ülkeler bu işi nasıl başardılar?
Bu düzenlemeler durup dururken mi ortaya çıktı? Onlar bugün yaşadığımız problemleri yaşamadılar mı? Muhtemel yaşamışlardır. Önce geniş çerçeveden bakmalı.
Başta sorun demokrasi ile ilgili. Ne alakası var diyeceksiniz ama öyle işte. Demokrasi, belirli bir çerçevede kanunlar ile korunmuş olan yapıya uygun olmak kaydı ile sosyal katmanların örgütlenebilmelerine olanak verir.
Tanıdığım bir çok iyi eğitimli kimseler bu kavramı bilmedikleri gibi demokrasiye de inanmazlar. Kanunlar çerçevesinde örgütlenme ve temsil edilme özgürlüğü pozitif ise negatif kutup kısaca şark kurnazlığıdır.
Örgütlenme imkanı bulamayan sosyal katmanlarda bireyler kendi başlarına ve otoriteyi bir şekilde kullanarak problemlerini çözmeye çalışırlar. İşte atık vermeye gitmeden atık vermiş gibi göstermek gibi düşünün.
Biz istediğimiz kadar inanmayalım ortada çok önemli bir realite var. Gelişmiş demokrasiye sahip ülkeler hızla ilerlerken ve refah düzeyleri artarken az gelişmiş demokrasiler ve sonrasında hala devam eden ilkel yönetimlerde gelişme düzeyi çok geride.
Gelişmiş demokrasiye sahip olan ülkeler teknoloji geliştiriyorlar. Sizce bu bir tesadüf olabilir mi? Gelişmişlik düzeyleri hızla artıyor ve az gelişmiş yönetim biçimleri ile aralarındaki fark neredeyse kapanamayacak düzeyde artıyor.
Kısa vadede evet demokrasilerde işler yavaş yürüyor. Karar alma süreci uzun. Ama zaten istenen de bu. Yavaş olmak temkinli ve doğru hareket edilmesine de imkan veriyor.
Yani bu ve benzer problemlerin çözülmesi ancak demokrasi ile olur. Kanunlar çerçevesinde örgütlenme ve temsil edilme özgürlüğü ile olur.
Bunun olabilmesi için ise önce bir sosyal katmanın oluşması gerekir. Amatör denizci diye tarif edilen tekne sahiplerinin önce bir sosyal sınıf olmaları gerekir. Eksikleri ve zorlukları olsa da ülkemizde örgütlenme özgürlüğü vardır. Bu altı çizilmesi gereken çok önemli bir kavramdır.
İşte bir sosyal katman olabilmek için denizlerde çoğalmamız gerekir. Bu sosyal katman oluşurken tartışmalar, anlaşmazlıklar ve problemlerin doğması kaçınılmazdır. Bu sosyal katman kendini geliştirdikçe doğru çözümlere ulaşılacak.
Bugün ülkemizde gelişmemiş ve kökleşmemiş bir amatör denizci yapısı var. Ama bu şaşıracağınız hızda gelişecek ve gelişiyor da. Bunun artık önüne geçmek mümkün değil. BU forumdan dahi örnek vermek mümkün. UZun süredir hiç bir şey yazılmadığı halde "Tekne yaptırmak gerçekten de o kadar zor mu " konu başlığı bu forumun en çok okunan konusu. Bu konunun bu kadar ilgi çekmesi bir tesadüf olabilir mi? değil elbette.
Hele yaşanan bu pandemi süresince denize kaçış daha da hızlanacak. Düşünsenize daha kendi kendine yeten evler yaygınlaşmadı ama artık böyle tekneler var. Yelken ile gidebildiğiniz, elektrik ihtiyacını güneş panelleri ile karşılayabildiğiniz , su yapıcısı jenaratörü olan teknelerde yaşayan sayısı hızla artıyor.
Bir İnşaat mühendisi olarak söylemeliyim ki Bodrum 'da bir yazlığın yıllık bakım maliyeti teknenin bakım maliyetinden yüksektir.
Şu anda şikayet edilen ve bilinen denizcilik nezaketine uymayan tekneler lüks tekneler ve amatör denizcilikten anlaşılan marinadan çıkp bir koya gidip demirlemekten ibaret bir çokları için. ama bir süre sonra bu da değişecek. Marinadan çıkıp, koya demirlemek cazip olsa da açık deniz seyri yapmak dayanılmazlığı bu insanları da kendisine çekecek.
Çok uzun yazdım biliyorum ama sözün özü bu problemleri kendi çişi içinde yüzmek zorunda kalacak olanlar çözecek. Koyda bangır bangır müzik çalan bir süre sonra kendisi koyda sakin sakin otururken bir başka teknenin kendisi gibi bangır bangır müzik çalmasından eninde sonunda rahatsız olacak.
Ve elbette deniz hepimize yaptığı gibi onları da zamanla terbiye edecek.
İşte denizde yaşadığımız problermlerin üstesinden gelebilmek için denizlerde çoğalmamız gerek.
-
Gelişmiş ülkelerde, senin de ifade ettiğin gibi demokrasi kültürü gelişmiştir.
Gelişmiş demokrasi kültürünün en önemli unsuru da Sivil Toplum Kuruluşları'dır. Kişiler siyasi partiler dışında iktidardan, devletten beklentilerini bu STK'lar üzerinden iletirler.
Türkiye de maalesef hobisel faaliyetlerde bu konu zayıf. Demokrasi zayıflığının yanınd, ben bunu ülkenin maddi durumuna da bağlıyorum.
Çünkü çeşitli meslek odaları vb mevcut. Ana spor dallarında da... eminim halı saha işleticiler derneği filan da vardır.
Ama bizim tarafta bu bir çok girişim ve çabaya rağmen gelişmedi.
Hep anlattığım üzere DSTI'den sonra Gezgin Korsan geldi. Neredeyse 15 yıl oldu ve "dernekleşmek lazım" söylemleri oradaki belli kişilerce manipüle edildi. Grup üyeleri de bu manipülasyona izin verdi.
Teoman Ağabey'in girişimi ile Amatör Denizcilik Federasyonu kuruldu ama temeli sakattı. Çünkü üyeleri Yelken Kulüpleriydi ve yelken kulüplerinin derdi, sporcu, kupa ve maddi sorunlar. Amatör denizciler hiçbir zaman odaklarında olmadı. Amatör denizcileri bünyemize katalım, onlar için bir çatı olalım, böylece hem üye heö güç kazanlaım dediğimizi bir kulüp yönetiminden kovulmuşluğumuz da var.
Şimdi sahip çıkılması gereken bir DADD var. Bazılarımız bazı eylemlerini belki beğenmiyor; ama bizi temsil eden tek çatı orası ve eleştirilerimizi camianın içinden yapmamız lazım. Dışarıda kaldığımız müdettçe, DADD'ı yöneten ilk girişimcilerden sonra devamının gelmemesinden endişe ederim; tıpkı ADF gibi.
-
Burak gibi yılın tamamına yakınını denizde hele Göcek gibi bir yerde geçiren bir denizcinin atıklarla ilgili kuralsızlıklara isyanını anlıyorum. Aynı şekilde Eyüp Abi de uzun zamandır her sene uzun sezonları olan bir denizcimiz. Denizlerde çoğalmayalım düşüncesi aynı nedenlerle benim de zaman zaman katıldığım bir fikir olsa da denizcilerin çoğalmasının kötü bir şey olmadığı düşüncesi ağır basıyor. Denizciler çoğalırken sorun yaratan kişiler çoğalır ama soruna çözüm bulabilecek kişiler de arttığı için bir yerde bir denge oluşacaktır. Ersin Abinin demokrasi ile ilgili tespiti de Mehmet Atay Abinin en sonda yazığı ve her satırına imza atabileceğim harika yazısı da sorunları incelemek ve çözmek için birer ışık.
Toplumsal bir kültürün dışında bir de hepimizin bireysel olarak sahip olduğumuz bir kültürümüz var. Bu kültürü oluşturan unsurlar denizciliğimizi de yönlendiren özelliklerimiz... Denizciliğimizin çıtası da bireysel ve toplumsal kültür seviyelerimizin de ortalaması oluyor diye düşünüyorum. DADD bence de hepimiz için önemli bir fırsat. Şu an üye sayısı bazı şeyler için yeterli değil. Ama derneği kuranların ve yönetenlerin bir şeyler yapmaya çalıştıklarını, adım adım, sindirerek ilerlediklerini görüyorum. Hepimizin desteği çok önemli. Murat’ın gönderdiği dilekçe de derneğe fikir ve görüşleri ile katkı açısından çok değerli. Derneğin sihirli bir değneği yok. Hep birlikte çıtayı yükseltmeye çalışmasına destek olmaya devam edelim. DADD üyelerinin tamamına yakını çevre bilinci konusunda zaten dikkatli olduğu için bu bilinci diğer denizcilere yayabilmesi için yeni fikirler üretmek daha faydalı olacaktır. Bu yapılırsa gerek mavi kart konusunda gerekse diğer sorunlarla ilgili ilerleme kaydedeceğimize inanıyorum.
-
Bu konuda en önemli eksiklik ise kaynak.Kaynak sorunumuz var. Bu vesile ile güzel bir bilgiyi de buradan paylaşayım. Belki bilmeyenler olabilir.
KUDENFOR , Cem Gür 'ün kitabının edit işlemlerini bitirdi. Yakında basıyorlar.