Heyamola Hey
Havuzluk => Genel => Konuyu başlatan: Erol Şar - 13 Eylül 2019, 15:03:12
-
Reislerin Pia Klemp olayıyla ilgili fikirleri nedir ?
-
Eğer gemisini bir Alman limanına götürseydi benim için anlam ifade ederdi..
Bu konuda daha fazla yorum fazla siyasi gelebilir, o nedenle sadece bu kadar..
-
Davasını görecek hakimin yerinde olmak istemezdim. Dava nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın sorun.
SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Doğruları da yanlışları da olan, hukuk, politika ve etik arasında sıkışmış bir konu. Tiryaki Reis’e katılıyorum, adalet terazisinde tartmak zor.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Sınırları ben koymadım, dünyayı asırlardır sömürerek fakirliği zenginliğin kaynağı haline ben getirmedim, zenginliği korumak için gerekli yasaları ben koymadım... ben hasbel kader ortadoğuda doğdum. Mülteci olarak Avrupadaki sırça köşkünden izleyen adamla aramdaki tek fark bu.
Fakirliği, sınırları, farklılıkları yok etmek üzere gelişmiş bir medeniyetin koyduğu hukuk kuralları karşısında haksız bulabilirdim Pia ablayı. Ama bu davada en azından benim için haklı-haksız yok. Tüm dünyayı çığrından çıkarmış Avrupa zulmünün sıradan bir örneği var sadece...
SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Tıraş olurken bir yandan da muhabbet ediliyor.
Ne yaptın abi tekneyi?
Sattım ama hiç sorma, moralim çok bozuk.
Neden abi ucuza mı gitti?
Yok ya bizim yaşlı kız kötü yola düşmüş şimdi sahil güvenlikte galiba.
Hadi ya.
Neyse ki yakalanmış.37 kişi yüklemiş herifler.
Neden öyle diyorsun abi keşke götürselermiş .Bak benim bir arkadaşım ihbar hattında çalışıyor ve ''her gün
Çeşme'den bir sürü ihbar alıyoruz buralarda göçmenler geziyor gelin bir bakın ''diye ''bir yandan şikayet ediyoruz 4 milyonu geçtiler diye, bir yandan da gidecekler diye ihbar ediyorlar'' diye şikayet ediyordu.
Aslında haklısın da şerefsizler bunu para için yapıyorlar buna bozuluyorum.
Abi bak şimdi yıllar önce İtalya'da 4 arkadaşız ve yanımızda bir de Türk abimiz var.Benzin alırken ayni filmlerdeki gibi sirenli lambalı bir sürü polis arabaları ve eller havadayız.Bizi karakola getirdiler ve inan abimizin evrakları olduğu için bir o kayda girdi ve bize bir su bile vermeden saldılar.Biraz gezdik ve oradan Almanya'ya geçtik.Kayda geçseydik onların başına kalacaktık.Bir de öyle düşün abi.
Heee bak o zaman tabii ki iş biraz farklı ama para işi hala yamuk geliyor bana.
Ayının bildiği on cümle onu da armut üstüne.
Dedenin bildiği on cümle onu da Far Out üstüne. ;D
-
Doğruları da yanlışları da olan, hukuk, politika ve etik arasında sıkışmış bir konu. Tiryaki Reis’e katılıyorum, adalet terazisinde tartmak zor.
Ben de aynı fikirdeyim. Ben kaptanın isminin Pia Klemp olduğunu bilmiyordum, yada önemsememişim. Bu pia Klempte ne diye bakınca hemen uyandım.
Abla favorimiz. Fakat bunun üzerine ne yapardık diye konuştuk. Ölmek üzere olan mültecilerle karşılaşırsak ne yapardık?
Sahi siz ne yapardınız? Daha önce bir film üzerinden de bu konuyu tartışmıştık bir yerlerde.
-
Böyle bir durumla karşılaşsam kesinlikle kayıtsız kalamazdım.Başımı da belaya sokardım.
Ahmet Reis Sahil Güvenlik komutanının kesinlikle teknenize almayın kendi can güvenliğiniz tehlikeye girer.yüzdürücü ne varsa verin .Bize haber verin en uzak yere 20 dk.da yetişiyoruz dediğini söyledi.Yine de yüzleşirsem ne yapacağımı bilmiyorum.Ama hayati tehlikede olanı alırdım tekneye.
Bayan Klemp'in gerçek bir kahraman olduğunu düşünüyorum.Almanya'nın Akdeniz'e kıyısı olsa İtalya Yerine Almanya'ya götürürdü.Ayrıca Avrupa Birliği üyeleri arası sınır kalmadı.İtalyanlar mültecileri avrupaya salabilir.
-
Kesinlikle ben de başımı derde sokardım. Ömür boyu vicdan azabı çekmek gibi bir durum var aksi halde.
Kendi mentalitem gereği , sag salim giden birilerini görürsem de , görmezden gelirim zaten.
-
Burada mevzubahis davanın detayını doğru biliyorsam Pia Klemp'in içinde olduğu sivil toplum örgütü kendi havasında seyir halinde iken rastlayıp kurtarmıyor insanları... Bizzat o iş için oradalar, kimsenin yardım etmediği mültecilere bunu yapabilecek donanımda bir gemi ve personel ile organize ve profesyonel şekilde müdahale ediyorlar ve kendilerini "denizcilik" açısından riske filan atmıyorlar. Bu nüans önemli bence doğru değerlendirmek için...
Hukuken riske atıyor elbette ama umrumda değil diyor açık açık zaten... "Denizde hayat kurtarmak opsiyon değil zorunluluktur" diyor. Bu bir duruş, alkışlanacak bir duruş bence yasaya rağmen yaptığı için. Ama o nüansı tekrar etmek lazım bunu yaparken kendi hayatını riske atmıyor.
-
İnsan kaçakçılığının organizatörleri bu yardım gemilerini bilerek insanları getirip onların önüne atıyorlar diyen de var..
Hani şey gibi, dilenci çocuğa para verme, yarın orada "iş" olduğu için daha çok çocuğu getirecekler durumu..
-
3-4 sene önce Sığacık'tan Selimiye'ye iniyoruz. Didim açıklarında denizin üzeri can yeleği dolu olurdu. O dönemler Samos'un sırtlarının turuncu olduğunu hatırlarsınız. Denize atılmış, uçuşan, dalgalarla birlikte hareket eden can yelekleri. Arada sırt çantaları da görürdük.
Akşamüstü saatleri, Turgutreis'e bir kaç saat mesafedeyim.
Böyle beş on tane dağılmış bir can yeleği grubunun arasından geçiyorum. Arkadan hafif hafif gelen ölü dalgalar var, hava sakin.
Yelekler martı gibi, dalgalar ile kalkıp iniyor, onlarla birlikte seyir yapıyor. Bir tane hariç, aramızdaki mesafe o kadar kısa ki, öyle sabit duruyor. Farkettirmemeye, uzaklaşmaya çalıştım ama olmadı sadece "ölmüş mü" sorusu ve hıçkırıklar duydum. Nefes alamadım uzun süre, kavuşmak bilmedi o sevimsiz akşam üstü güneşi.
Ailesi var mıydı yanında, dün akşam ben marinada su doldururken onlar o karanlık yolculuğa mı çıkıyordu, o bitmek bilmeyen Didim körfezinin dibinde ne hayatlar var, bir sürü bir sürü soru...
Akyarlar'a demir attım. Hiç konuşmadık o akşam, erkenden yattık.
Ne zaman plajdaki uzanmış yatan o çocuk fotoğrafını görsek içimize oturur somutlaşır ya o dram. Bende hep öyle pis bir an olarak kaldı...
-
3-4 sene önce Sığacık'tan Selimiye'ye iniyoruz. Didim açıklarında denizin üzeri can yeleği dolu olurdu. O dönemler Samos'un sırtlarının turuncu olduğunu hatırlarsınız. Denize atılmış, uçuşan, dalgalarla birlikte hareket eden can yelekleri. Arada sırt çantaları da görürdük.
Akşamüstü saatleri, Turgutreis'e bir kaç saat mesafedeyim.
Böyle beş on tane dağılmış bir can yeleği grubunun arasından geçiyorum. Arkadan hafif hafif gelen ölü dalgalar var, hava sakin.
Yelekler martı gibi, dalgalar ile kalkıp iniyor, onlarla birlikte seyir yapıyor. Bir tane hariç, aramızdaki mesafe o kadar kısa ki, öyle sabit duruyor. Farkettirmemeye, uzaklaşmaya çalıştım ama olmadı sadece "ölmüş mü" sorusu ve hıçkırıklar duydum. Nefes alamadım uzun süre, kavuşmak bilmedi o sevimsiz akşam üstü güneşi.
Ailesi var mıydı yanında, dün akşam ben marinada su doldururken onlar o karanlık yolculuğa mı çıkıyordu, o bitmek bilmeyen Didim körfezinin dibinde ne hayatlar var, bir sürü bir sürü soru...
Akyarlar'a demir attım. Hiç konuşmadık o akşam, erkenden yattık.
Ne zaman plajdaki uzanmış yatan o çocuk fotoğrafını görsek içimize oturur somutlaşır ya o dram. Bende hep öyle pis bir an olarak kaldı...
Derya'nın baktığı yerden, Tiryaki ve Doğan'ın gördüklerini görüyorum.
Pia ablanın yaptığını tarihte pek çok kişi yaptı ve bu, bir sürü doğru normu -uygulanıp uygulanmadığı bir kenara- beraberinde getirdi. Bildiğiniz üzere her norm, toplumların yönelttiği bir soru üzerine ortaya çıkar.O nedenle de çok yerinde buluyorum.
Öte yandan kim olduğunu anımsamıyorum şimdi, 1950lerin sonunda Afrika'dan başlayan mülteci akını sonunda, bir düşünür şu tespiti yapmış ; Avrupa'nın geliştirdiği İnsan Hakları denen norm, ilk göçmen dalgası ile yine Avrupalılar tarafından çöpe atılmıştır.
Yine de ben Homo Euoropaus'un bu sorunu da çözeceğini düşünenlerdenim.
-
Benim çekincem de egemenin üreteceği çözümün, yine egemene hizmet edeceği yönünde. Farkındayım, yazdıklarım da çözüm öner(e)miyor ama...
İnsanlık tarihi kadar eski bir sorunun güncel yansımaları işte. Kendi adıma bu türün 'sapiens sapiens' eklentisini hakettiğini düşünmüyorum.
SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Devlet, hukuk vs vs ne düşünsün, ne derse desin...
Bir insan olarak, o anda koca denizde karşınızdaki çaresizlik ile baş başasınız.
-
Yaptıklarından dolayı İtalya da 20 yıl hapis cezası istemiyle yargılanacak,Fransa da yaptıklarından ötürü Paris bilmemne ödülü ile
ödüllendiriliyor,fakat öadülü reddediyor,gerekçeleri de herşeyi açıkça ortaya koyuyor.