Heyamola Hey

Havuzluk => Genel => Konuyu başlatan: Mustafa Ertör - 05 Mayıs 2019, 12:00:32

Başlık: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Mustafa Ertör - 05 Mayıs 2019, 12:00:32
Bugün pazar,hava çok güzel,sıcak ama terletmiyor.12-14 kont arası çok güzel rüzgar var.Tam yelken yapılacak hava.Şimdi eşimle tekneye gitsek ,hiç bir hazırlığa gerek yok.Her şey çalışıyor durumda.Halatları çöz ,yelkenleri aç,adalara doğru uça uça seyre başla.Burgazada'da mola,biraz birşeyler ye,Çayını kahveni iç.Sonra yine aç yelkenleri,Sevdiğinle sohbet, muhabbet keyifle seyir yap.
 
 Olur mu..? Olmaz.Çünkü hanım gelmez.
 Niye gelmez? Çünkü korkmuş.Güvende hissetmiyor.
 Bunda senin suçun var mı?Var tabi.Hem de çok.

Haydi durumu inceliyelim.
Tek dertli ben değilim biliyorum.
 Hanım niye gelmez.Ne yaptık?Ne yapsaydık?Bundan sonra ne yapabiliriz?
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Oğuzhan Oğuz - 05 Mayıs 2019, 12:06:13
Uça uça giderken biraz da yata yata gidiyor diye olabilir mi abi.?


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Mustafa Ertör - 05 Mayıs 2019, 12:17:14
12-14 knotta ne kadar yatar Oğuzhan  Reis.
Konu ilerledikçe yazacağım.40 knot rüzgarda hanımın beni dümene bağlamışlığı var.Hatalar dediğim onlar esas.
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Mehmet Atay - 05 Mayıs 2019, 12:17:42
Bazı başka nedenler dışında (uçak korkusu, örümcek korkusu gibi deniz dalga korkusunu ayrı tutarak), bizim tecrübelerimiz ile onların tecrübeleri arasnda çok açıklık var. Bu daha yüksek tecrübe bize güven verip, bazı unsurları haliyle gözardı etmemizi, önemsememizi sağlarken, bu durum onlar için çok endişe verici olabiliyor.

Bizlerin eşlerimizden ayrı, okuduklarımız, izlediklerimiz, düşündüklerimiz, seyirlerimiz aramızdaki farkı çok açıyor. O nedenle onları endişelendiren hususları hissedemiyoruz, önemsemiyoruz, anlamıyoruz. Bu da daha fazla huzursuzluk yaratıyor. Haklı olarak da huzursuz oldukları bir ortama niye gelsinler ki?
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 05 Mayıs 2019, 12:24:32
Tek dertli ben değilim biliyorum.
 Hanım niye gelmez.Ne yaptık?Ne yapsaydık?Bundan sonra ne yapabiliriz?

Evet abi tek dertli sen değilsin. Benim sorun direkt benden kaynaklı, toparlayayım ben de yazayım.
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Mustafa Ertör - 05 Mayıs 2019, 12:29:36
"Bizlerin eşlerimizden ayrı, okuduklarımız, izlediklerimiz, düşündüklerimiz, seyirlerimiz aramızdaki farkı çok açıyor. O nedenle onları endişelendiren hususları hissedemiyoruz, önemsemiyoruz, anlamıyoruz. Bu da daha fazla huzursuzluk yaratıyor. Haklı olarak da huzursuz oldukları bir ortama niye gelsinler ki?"

Bu çok önemli bir tespit Mehmet Reis.Deniz tutkumuz eşlerimizden önce başladı ve keşke birlikte başlasaydı.Biz onların korktuklarını korkulacak değerde bulmuyoruz.Anlamıyoruz.Bizim bilgi ve tecrübe birikimimizde değiller.Ama öyle sanıyoruz.En azından bizim korkulacak birşey yok dememize inanmalarını,bize güvenmelerini istiyoruz.Korkmaya devam ettiklerinde asabileşiyoruz.
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Mustafa Ertör - 05 Mayıs 2019, 12:36:15
Bende de çok.anı var .Hatalarla dolu .Aklıma geldikçe yazacağım.Hatta anılar üzerinden "böyle davrandım.Sizce nasıl davranmalıydım ? ''diye soracağım.
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Mehmet Atay - 05 Mayıs 2019, 14:40:29
Şöyle bir örnek vereyim, kenarda dursun:

Zamanında, Kalamış koyundan çıkarken, rüzgarsız denizde, sadece kafadan gelen ölü dalgadan rahatsız olup “dönelim” diyen eşim, sonraki zamanlarda Ege’de dolaşmaya başladığımızda, “yarın hava 20 esecekmiş yolda” dediğimde, “iyi hafifmiş” diyordu.

Şimdilerde tekrar Hisarönü gölüne alıştı, dalga stres yaratmaya başladı.

Ama geçenlerde bir tatilde, Marmaris’ten çıktık, sakin sakin, Kadırga Burnu’nu döndük. Kafadan gelen hava ve dalga sebebi ile zar zor ikna ettim, Çiftlik’e kadar gitmeye...

Ertesi gün aynı havada, kızımla beraber teknenin burnuna oturmuş, teknenin kafası suya daldıkça yükselen suyu ağızlarıyla yakalamaya çalışıyorlardı.

Mesele, tempo, alışma, yaşama... gibi tam doğru kelimeyi bulamadığı şey
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Mustafa Ertör - 05 Mayıs 2019, 19:43:32
Cemre yi satın aldıktan sonra esaslı bir bakımdan geçirdim..Bence artık eşime tekne gezisi teklif edebilirdim.
Haftasonu hanımla birlikte tekneye gittik.Halatları çözdüm ve limanın dışına motorla çıktık.Ee,teknemiz yelkenli ben de okadar eğitim almışım.Pek tecrübem olmasa da ehliyetim var.O halde yelken açılacak.Ben de hemen cenovayı açtım.Bu arada rüzgar var mı ya da  yok mu?baktığım yok.Cenova bir anda rüzgarla doldu.Cemre küpeştesine kadar suya girdi.Tekne ileri doğru hareketlendi.Hanım çığlık çığlığa Mustafa fren yap diye bağırmaya başladı.Ben de bunun freni yok diye bağırıyorum.Önümüzde balık tutan oltacı kayıkları var hızla üzerlerine gidiyoruz.Telaş,korku bağırış çağırış,panik.... bir şekilde kayıklara çarpmadık.Cenovayı kapattım.Motoru çalıştırdım.Hanımın talimatıyla doğruca barınağa döndük.Daha sonra yıllarca tekneye gelmedi.Bu arada ,
Niçin yattı okadar tekne?
Hep yatar mı böyle ?
Oltacı kayıklarına çarpsaydık ne olurdu?
Acil durumda tekneleri nasıl durduruyorlar?
Yelkenliler devrilir mi?
..........??gibi bir sürü soruya cevap vermek zorunda kaldım..
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Serkan Güvenen - 06 Mayıs 2019, 09:35:09
Mustafa reisim ,

Çok güzel başlık olmuş , ben şanslılardan yanayım ve denizi tekneyi çok sever ben zımparayı yaparım verniği zehirlisini kendi yapar . Yalnız gelin görün ki beraber batmamız kendisi de çok ayrı bir travma yarattı , denizde bana karşı olan güvenin sarsılmasına sebep oldu . Esasında buna bende sebep oldum batarken , can yeleğini giy ama batmayacağız deyip batmamız bana olan güvenin sarsılmasına sebep oldu . Üstünden çok uzun süre geçmesine rağmen arada hala bana hani batmayacaktık bak battık diye şakayla karışık laf söyler . Çok yakında bir aksilik olmazsa tekrar tekneye bakmaya başlayacağız bakalım ikinci perde bana ve bize neler yaşatacak merakla bekliyorum   :).


Bunlarla birlikte Mehmet reisin verdiği bu örneğe katılmamak elde değil

Şöyle bir örnek vereyim, kenarda dursun:

Zamanında, Kalamış koyundan çıkarken, rüzgarsız denizde, sadece kafadan gelen ölü dalgadan rahatsız olup “dönelim” diyen eşim, sonraki zamanlarda Ege’de dolaşmaya başladığımızda, “yarın hava 20 esecekmiş yolda” dediğimde, “iyi hafifmiş” diyordu.

Şimdilerde tekrar Hisarönü gölüne alıştı, dalga stres yaratmaya başladı.

Ama geçenlerde bir tatilde, Marmaris’ten çıktık, sakin sakin, Kadırga Burnu’nu döndük. Kafadan gelen hava ve dalga sebebi ile zar zor ikna ettim, Çiftlik’e kadar gitmeye...

Ertesi gün aynı havada, kızımla beraber teknenin burnuna oturmuş, teknenin kafası suya daldıkça yükselen suyu ağızlarıyla yakalamaya çalışıyorlardı.

Mesele, tempo, alışma, yaşama... gibi tam doğru kelimeyi bulamadığı şey

Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Hüseyin Tayfun Durmaz - 06 Mayıs 2019, 09:59:32
Bu konuda ben şanslıyım galiba.Karım benimle birlikte nefesli dalış yapar 15 metreye iner,tüplü dalış yaparız çıkmaz istemez,yamaç paraşütü ile uçarız havada  keyiften nara atar,Benim kullandığım PİPER L18 uçağında yanımda oturur  ben kullanacağım ben indireceğim der.Dağlarda yürüyüş yaparız şu taraftaki yamaçlara da gidelim der.
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Doğan Erbahar - 06 Mayıs 2019, 12:33:12
Mehmet Reis'in tespitlerine ben de katılıyorum.

Tekneyi ilk aldığımız zamanlar, doçentlik sınavını yeni geçmişim, o gece kutlama yaptık kendi aramızda; kutlama dediğim de yemek yedik dışarıda işte. Keyfim yerinde hadi dedim yarın Yalova'ya gidelim, bak pazar varmış. Tamam dedi...

Çocuğu da aldık, daha çok acemiyim, teknenin de acemisiyim ayrıca. Güzel güzel giderken az yelken açayım dedim rüzgar varla yok arası ama körfezin ortalarında da bir iki ölü dalga gelmeye başladı. Bizim eşek sıpası durmuyor bir aşağı bir yukarı çıkıyor Dilek de peşinden, aşağıda tabii deniz tuttu, ben yatıyorum dedi baş kamaraya yattı. Çocuğu da kovdu yanından kötü hissediyor, tekne sallanıyor saçma sapan, bir yandan yelkeni kapat, bir yandan motor webasto dirseğinden hava yaptı, tekliyor bir yandan çocuk zırlıyor onu sakinleştiriyorum. Bayağı bunaldım. Yalova'ya varınca kendimize geldik, pazara gittik gezdik filan, dönüşte dönmem demedi yine bindi tekneye, bu sefer full motorla ama hava probleminden dolayı düşük devirle problemsiz geldik. Aklımda yer etti bu hatıra halbuki hiç büyük birşey değil.

Aylar sonra 20 knot havada 20-30 derece yatık vaziyette yabana atılmayacak bir dalgada havuzlukta çocuk kucağında uyurken elinde telefonla gayet rahat takılıyordu. Yani sevmiyor değil, elbette kötü hatıralar etki ediyor insana o yüzden en uygun havalarda yavaş yavaş alıştırmak lazım... Olacağı varsa oluyor, olmayacağı varsa da olmuyor zaten ne yapsanız...  :)

Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: İlkay Ersoy - 06 Mayıs 2019, 22:57:13
Soruyu sanırım Mustafa Ertör bu açıdan sormamıştı ama ilgili biraz.
Eşlerimizin korkularının tek sebebi ilk akla gelen konu değil.  Daha doğrusu, deniz korkusu yanında teknede olma korkusu.
Hiç alakasız gibi görünen bambaşka bir husus. En azından bazıları için. Bir çok arkadaşımın eşinden benzer şey duydum.

"Keyfe mi çıkıyoruz hizmete mi?" Çoğunuza yabancı gelmemiş olmalı.

Hele bir de çocuklar varsa, bir de misafir varsa "gelsin kahvaltı, gitsin öğlen rakısı, gelsin akşam yemeği keyfi, oo gün batımı kahvesi de ne iyi gider" vs

Özellikle mezeler, akşam üzeri hazırlıkları, kahvaltılarda erkeklere biraz rol düşecek, misafirler iş paylaşımı yapacak, mutfak seyir ön hazırlıkları planlı yapılacak. Hele bir de maksimum 2-3 günde bir iskeleye uğranır da tekne dışı duş alma imkanı yaratılırsa korkunun bu kısmını yenmek mümkün.

Asıl konuya gelelim, bana bu işleri bulaştıran dostum ilk tanıştığımda teknesi yan yatmış giderdi, yalnızken yan yatmış giderdi, çoluk çocuk ile yan yatmış giderdi. Bu gün hala yan yatmış gidiyor. Tekneye 4 bira, 5 litre su, 4 sandviç atmak onun için yeterli. Sonrasında gelsin rüzgar, yatsın tekne.. Eşi ise her yaza girişte beti benzi atmış, "lanet olsun" diyor.. Ne kadar sürdürülebilri, daha doğrusu aile ile ne kadar sürdürülebilir tartışılır. Sportif yelken ile aileyle denizde yaşam ayrı düşünülmeli.

Ben motosiklet deneyimimden bahsederek örnekleyeyim. Sadece sırt çantalarımızla nerede viraj oraya kaç, yata yata dal virajlara, vardığın yerde de at kendini pansiyona keyfini 3-4 kara kafa yapardık. Eşlerle seyahat ise yan çantaları, topcasei doldur, mümkün mertebe "konforlu ve mutedil sürüşle keşfe çık, mümkünse romantik otellerde kal" moduna girerdik. İlkine eşle çıkmak o hayattan tamamen soğutmak anlamına gelirdi çünkü.

Yelkencilik, sportif yelkencilik, denizde yaşam hatta marinada yaşam çok yakın kavramlar  ama kadınlar için aralarında dağlar kadar fark var.
Sportif olarak yelkenden zevk alan kadınların durumu ayrı. Benim tanımladığım durum, yelkenci erkek ve ona eşlik eden "yenge" örneği..

Diğer yandan kadınlara da biraz görev düşüyor. Şöyle arada bir rüzgarı aldı mı "hadi ben içeriyi neta edeyim de azalım biraz" deyip, reisi biraz mutlu etmek için azcık da taviz vermeli. Reisi tamamen yalnız bırakacak kadar kaprise de gerek yok.. Diyelim.. Bakalım eşim de okuyacak mı burayı.. Yüzüne direk söyleyemedim, dolaylı mesaj vereyim..
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Doğan Erbahar - 07 Mayıs 2019, 00:22:00
Çok güzel konu açtın valla Mustafa Abi, tüm yazılar dolu dolu okunası...  :)
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Zafer Dedeoğlu - 07 Mayıs 2019, 09:34:30
Benim hanımın denizde korkmasına en büyük nedeni bana bir şey olursa kendisini çaresiz olarak görüyor.Karada olursa yardım isteyebilirim ama denizin ortasında ne yaparım korkusu

Israrla araba ve tekneyi kullanmayı istemiyor

Yelken açılmazsa çok mutlu, teknede başkası varsa daha da mutlu ,kendini güvende hissediyor. :)

Birde dönüşte benim alkollü olmamım verdiği tedirginlikten dolayı gelmiyor

Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Hüseyin Tayfun Durmaz - 07 Mayıs 2019, 11:55:46
Biz karı koca olarak birimize bir şey olursa diğeri ne yapar nasıl davranırım provalarını defalarca yaptık
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Murat Ayduk - 07 Mayıs 2019, 13:39:10
Benim hanım tekneyi seviyor.. Ama her eş gibi o da yelkende teknenin yatmasını sevmiyor.
Geçen sene Babakale’de yediğimiz hava ve dalgalarda çok korkmuştu... (Yalan yok, ben de korktum.. En çok da çocuk ve eş olduğu için yanımda...)

O günün travması ile korku eşiği yükseldi ama o günün aynısını yaşamak istemiyor bir daha.. Lakin birşey olmadığını da gördü ama artık hava raporlarına benimle beraber bakmak istiyor :)
(Not: o havaya bilerek girmedim yanlış anlaşılmasın, 15-16 gibi esiyordu ama köşeyi dönünce böylesine dalga olacağını ve rüzgarın daha da artacağını hiç mi hiç beklemiyordum.. Meğersem herkes limanda bekliyormuş o gün orada...)
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Mustafa Ertör - 07 Mayıs 2019, 14:57:46
.....Benim hanımın denizde korkmasına en büyük nedeni bana bir şey olursa kendisini çaresiz olarak görüyor.Karada olursa yardım isteyebilirim ama denizin ortasında ne yaparım korkusu

Israrla araba ve tekneyi kullanmayı istemiyor....

Bu yazdığınız sebepte eşim tarafından bana söylenenlerden.Demek diğer hanımlar da böyle hissediyor.Ama öğretmek isteyince de istemem diyorlar.

Murat Reis Eşimin tekneyi terketmesine sebeptir Babakale çıkışı. :)
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Hulusi Gülen - 08 Mayıs 2019, 09:18:21
Biz karı koca olarak birimize bir şey olursa diğeri ne yapar nasıl davranırım provalarını defalarca yaptık
Her konuda bir felaket senaryosu tatbikatımız olmalı ve bunu ciddi ciddi periyodik tekrarlamalıyız. Yoksa aksi bir durumda panik oluyor, b planının olması her durumda iyidir. Hüseyin Reis, sizi tebrik ediyorum, yaptığınız çok doğru.

Benim de askeri bir geçmişim olduğu ve bu tip disiplinlerim bulunduğu halde, maalesef eşim tarafından ilgi görmüyor. Arada bazı sızlanmalar olsa da denizde her durumda bana eşlik eder, sağolsun. Ama beni yedekleme konusunda sınıfta kalıyoruz. Neyse ki şimdilik iki delikanlı var yanımızda da bu antrenmanları onlarla yapıyoruz. Bir-iki sene içinde yazları uzun tekne hayatı için eşim de istekli sağolsun.  O zamana bu yedekleme konusunu bir şekilde çözerim diye ümit ediyorum. Yeterki sağlık olsun.
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Murat Ayduk - 08 Mayıs 2019, 16:10:09
.....
Murat Reis Eşimin tekneyi terketmesine sebeptir Babakale çıkışı. :)
.....

Bana da sonra söylediler abi. Üç belalı geçişten biriymiş Türkiye’de   :o Diğer ikisi de Knidos ile Dilekmiş. Birini tattık. Diğerlerini rüzgarsız gününde üfleyerek geçerim artık  ;D
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Mücahit Karabaş - 09 Mayıs 2019, 00:49:46
Psikolojiye göre korku, doğuştan değil sonradan öğrenilen bir davranış olsa da, nörolojiye göre insan beyni milyonlarca yıldır yaşanan deneyimlerin bazılarını derinlere bir yere kaydettiği için özellikle doğa ile korkuların olmadık zamanlarda ortaya çıktığı sık görünen bir durum. Ne kadar bilimseldi hatırlamıyorum, yapılan bir araştırmada  insanların yüzde onunun en az bir fobisi olduğunu, bu konuda kadınların küçük farkla  erkeklerden ( testosteron avantajı mı desem  :) dezavantajı mı)  daha fazla fobi yatkınlıkları olduğu okumuştum. Herkes hanımından bahsetmiş. Malumunuz üzere bizim ailede bu eş ben oluyorum. Allahtan hanım beni korkutmaya fırsat bulamadan denizde keyfi de birlikte öğrendik korkuyu da…

Daha önce amatör denizciliğimizi sorgularken toplumumuzun denizciliğe bakışının negatif olduğundan bahsetmiştik. Binlerce yılı karada geçirmiş, at üstünde oradan oraya göç etmiş atalardan ancak bu kadar denizci bir toplum çıkmış. Ülkemizde balık yeme sıklığının bile başka ülkelere göre ne kadar düşük seviyede olduğu ortada. Denize uzaktan bakmayı daha çok sevmişiz. Geçmişte imkansızlıklar içinde balıkçılık ve süngercilik yapan pek çok denizcimizin teknik yetersizlik ya da ihmalden ölmeleri, yaşadığımız toplumu daha çok korkutmuş. Denizcinin ( süngercinin) parası pul, karısı dul” gibi atasözleri ile özellikle kadınların zihinlerine deniz ve denizcilik korkusu işlenmiş. İlk öğrenimde denizle ve denizcilikle ilgili dersler olsaydı belki insanlarımız denize bu kadar yabancı olmayacaktı.

Zafer Dedeoğlu Reisimizin eşinin korkusu aslında önemli bir itiraf. Bununla ilgili olarak Hulusi Reisin tatbikatlarını kendisinden ilk duyduğumda hayran kalmıştım. Eşler kendileri teknedeyken kaptanın başına bir şey gelmesinden korktukları gibi kendileri evdeyken de akılları muhtemelen teknedeki hayat arkadaşındadır. Siz farkında değilsiniz belki ama bu onlar için daha da fena bir durum.

Eşinizin korkması tek başına sizin hatanız değil. Ama temelinde deniz korkusu olan birisinin bu korkusunu yelken seyriyle veya kötü bir hava ile tetiklerseniz uzun vadede yalnız seyir yapmak durumunda kalabilirsiniz. Özellikle tatil zamanları gideceğiniz yere eşsiz seyir yapıp eşinizin oraya başka yoldan gelmesini sağlarsanız gittiğiniz yerde birlikte iyi vakit geçirebilirsiniz diye düşünüyorum.  Ersin Reisin İstanbul’da tekneye hiç gelmeyen kızı ve eşini Tayomar gibi küçük  ve buzdolapsız bir teknede bile Bodrum’da ağırlamasını hatırlarsınız.

Genelde erkek reislerden oluştuğumuz için son bölümde kadınların tekneyle arasını nasıl yapabileceğiniz ile ilgili düşüncelerimi yazmak isterim.

Bence  öncelikle teknenizin boyutu optimum ölçüde olmalı. Genelde birlikte yemek yapabileceğiniz ya da kışın gidip vakit geçirebileceğiniz rahat bir salon- mutfak alanı olmalı.

Mutfak ve temizlik işlerini ortak yapmak ya da erkeğin biraz daha fazla iş yapması daha iyi olabilir. Bir insan bir yere emek veriyorsa orayı sahiplenmesi de daha hızlı olabilir.

Teknenin tipi de önemli. Mustafa Ertör Reisin Babatunca’sı benim de çok sevdiğim bir tekne olduğu halde bizim Akdeniz tipi tekneler gibi masalı bir havuzluğa sahip olmadığı için ailece oturmak ya da yakın eş dost ağırlamak için çok uygun değil. (ben tam  bir yelkenci olamadığım, Türk tipi tekneci olduğum için böyle düşünüyorum. Bazılarınıza yanlış gelebilir). Eşiniz bu nedenle de tekneye çok ısınamıyor olabilir. Tabi burada İlkay Reisin tespiti de önemli. Misafir konusunda dengeyi koruyabilmek hayati öneme sahip. Gelen misafir iş yapmak için ne kadar hevesli olsa da tekneye alışık olmadığı için bütün iş yine tekne sahiplerine daha çok da kadına kalır.

Teknenin barındığı yerin marina olması tekneye inip binmenin kolay olması, komşuların da aileleriyle gelmesi kadınların tekneye ısınması için çok önemli etkenler. (ailece yapılacak ralliler iyi fırsat ). Biz Ekim’le iki sene barınak hayatından sonra Andromeda’yı aldık. Tekne marinada kıçtan karaydı ve 4 ay marinada kalıp Yeşilköy’e barınağa baştan kara hayata geri döndük. Teknenin yeri çok dardı. Ayrılıp yanaşmak zorlaşmıştı. Tekneye inip binmek çok zorlaşmıştı. Bazen yan tekneleri kullanmak zorunda kalıyorduk.  İnanmazsınız Ece o dönemde bir anda tekneden ve denizden soğudu. 3-4 ay boyunca tekneye sadece 2 defa geldi. Onda da seyre çıkmadı. Marinadaki arkadaşlıkları özledi. Sonra marinaya geri döndük ve Ece tekrar tekneye ısındı.

Bence eşinize denizcilikle ilgili kitapları okutun veya akşamları siz ona okuyun. Sadun Boro Pupa Yelken ve  Tayfun Timuçin’in “Yelkenli yatta kendi kendine yetebilmek”  kitapları başlangıç için iyi seçimler olabilir.

Sözü fazla uzattıysam kusura bakmayın. Denizden yeri geliyor hepimiz korkuyoruz. Eğer eşimizin geçmişten gelen deniz korkusu varsa, onu zorlamak daha da olumsuz sonuçlar doğurabilir. Poseidonla da Murphy ile de aramızı iyi tutalım.   :)

Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 10 Mayıs 2019, 10:39:18
Böyle bir sorunum olmadığı için şanslı olanlardanım herhalde. Korkusu yok.
Benimle olmanın zorluğuna nasıl katlanıyor, onu anlamakta hayli güçlük çekiyorum.
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Mustafa Ertör - 10 Mayıs 2019, 11:30:52
Selimiye'den yukarı doğru Datça Palamutbük'üne gittik.Amacımız sakin seyirle yavaş yavaş geze geze gelmek.Eşimle birlikte oğlum ve köpeğimiz de var teknede.Palamutbükünde yaklaşmakta olan havanın geçmesini bekleyeceğiz.Hanım benim risk almayan,meteoroloji takip eden,tedbirli halimi takdir ediyor bunu farkediyorum.
  Palamut bükü nde 1.gün çevreyi tanımak ,biraz yüzmek,yemek yemek(Restaurantta yiyoruz, hovardayız arada sırada),çaybahçesinde oturmak,eeeee,,bitti ben hemen sıkıldım zaten.
                             2.gün Datça'ya git gez ,dön o da bitti.
                             3.gün Knidos'a git.Harabeleri dolaş dön .O da bitti.
                             4.gün Yerli halkla konuş kaynaş,hikayelerini dinle.Beraber kahve iç,çay iç.Herkesle selamlaşır olduk o da bitti.
  Velhasıl daralıyorum kardeşim,Seyir yapmak istiyorum.Hava da geçmek bilmiyor.Barınağa sığınanlar yedikleri havadan,dalgalardan,çektikleri sıkıntılardan,korkulardan ballandıra ballandıra anlatıyorlar.Hanımın burada,limanda olmaktan memnun,takdir eden hali beni de memnun ediyor ama artık iyice bunaldım.

......                        5.gün hava biraz düştü.Sevinerek açıklara bakıyorum.Bana kalsa dün çıkardım ama sakin ve tedbirli olacağım ya.Yine de ''yarın artık çıkalım ?''diyorum eşime.''Hava düzelmediki ''diyor.''Yarın dümdüz deniz var.Fırtına geçti.''diyorum.
  Akşam üzeri hava kararmak üzereyken limana bir yelkenli giriyor.Genç bir çift, küçük kız çocukları var.Bir de köpekleri.Tekneleri pırıl pırıl.Enaz 12 metre.yeni almışlar besbelli.Bağlanmalarına yardım ettim.Tanıştık.Daha adını söylemeden ne korkunç hava olduğundan,çok korktuklarından,böyle havalar olursa tekneyi satacaklarından anlatmaya başladılar.
 Hanımın yüzü endişeyle asıldı hemen.''Yarın yola çıkmasak mı Mustafa?''.''Çıkalım çıkalım hanım ben çok bunaldım.Hem hava bozarsa Knidos'a bağlanırız.'' diyorum 
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Mehmet Atay - 10 Mayıs 2019, 11:38:31
Benzer durumda, daha ilk teknemiz MacGregor varken, bir DSTI Rallisi’nde, hava bozmuştu, Mudanya önlerinde. Rota da Trilye. Yolda bir balıkçı barınağında indirdim. Minibüsle Trilye’ye geldi. Biz vardığımızda balığını da yemiş keyfi yerindeydi.

Bir başka sefer, Lipsi’den çıktık, Agathonisi’ye gidiyoruz. Hava 5-6 veriyor ama tatilin sonu geliyor ve arkadaşlarımız haftasonu dönmek zorundalar. Uzatamazlar. Mecburen çıktık. Arada 32-34 knot havaya maruz kaldık. Bir bakışı var, hala unutmam. Girdi kamaraya kızın yanına, uyumuş (bayıldım diye anlatır kendisi). Sonra Agathonisi’den Samos’a bizle gelmedi hanımlar. Çocukları alıp, hidrofil denen o garip şeyle geldiler. Biz de kaymak gibi gelmedik ama içleri dışlarına çıkmış o alette.

Yine bir başka sefer Agathonisi Samos’u feribotla yaptılar.

Bir de ikinci Sarıyaz’ı aşağı indirirken, Karaburun’da sıkışmıştık. Oradan da Çeşme’ye karadan gitmişti.

Dolayısı ile, bizde baktık iş zor, alternatif ulaşım araçları devreye girer. Eğer Knidos’u dönmekte zorlanacaksam, karadan ya da Körmen’den ferbotla ile gitmesi, her ikimiz içi de daha iyi oluyor.
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 10 Mayıs 2019, 11:57:53
Teknem Mimarsinan'da iken , adalara gideceksek ben küçücük çocuklarla akşamdan tekneye gidip, sabah 5-6 gibi yola çıkıp KınalıAda'ya gelirdik. Biz altı saat yol gelmiş bitkin halde olurduk. Hanım 10:30 deniz otobüsüyle 20 dakika da gelir ve ekibe orada dahil olurdu. O yolu sadece bir kere yapmıştır bizle. Hatta bir defasında hava poyrazdan çok sertti , Kınalı dış iskeleye bir kerede yanaşıp ayrılmam lazımdı ve hanıma tekne yanaştığı anda atlamasını ve ben ikinci dalga gelmeden ayrılacağımı söylemiştim. Nitekim çok zor bir şekilde poyraz bastırırken öyle hızlıca yanaştık ki, heyecanla Hanım çarmıhlara tutunmuş vardevelaların dışında atlamak üzere bekliyordu ve atladı. Bu sırada garibim ayakkabılarını elinden kamaranın üstüne bırakmışmış, ayağında da oradan bulduğu  benim terlikler varmış. Neyse kıyıya atladıktan bir müddet sonra farkediyor, fakat biz oradan öyle hızlı ayrıldık ki, bir daha yanaşıp uğraşmamızı istememiş. Vapurda hareket etmek üzereymiş benim terliklerle binmiş vapura, sonrasında Eminönün'den kendisine terlik almışmış. Anımsadıkça güler dururuz. Kabahat yine bizde tabi ki, artık bu konularda daha dikkatliyim, geriye dönüp baktığımda sayısı belli değil bu tip hatalı hareketlerimin.
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Hulusi Gülen - 10 Mayıs 2019, 12:38:07
Tehlikeli bir laf edeceğim; İnşaallah şimşekleri üzerime çekmem.
Denizde herşey paslanır; onun için her şeyin paslanmazı (NiCr) tercih edilir.
Denizde, Eşlerin de krom olması mı tercih edilir acaba :)
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 11 Mayıs 2019, 10:30:24
Teknem Mimarsinan'da iken , adalara gideceksek ben küçücük çocuklarla akşamdan tekneye gidip, sabah 5-6 gibi yola çıkıp KınalıAda'ya gelirdik. Biz altı saat yol gelmiş bitkin halde olurduk. Hanım 10:30 deniz otobüsüyle 20 dakika da gelir ve ekibe orada dahil olurdu. O yolu sadece bir kere yapmıştır bizle. Hatta bir defasında hava poyrazdan çok sertti , Kınalı dış iskeleye bir kerede yanaşıp ayrılmam lazımdı ve hanıma tekne yanaştığı anda atlamasını ve ben ikinci dalga gelmeden ayrılacağımı söylemiştim. Nitekim çok zor bir şekilde poyraz bastırırken öyle hızlıca yanaştık ki, heyecanla Hanım çarmıhlara tutunmuş vardevelaların dışında atlamak üzere bekliyordu ve atladı. Bu sırada garibim ayakkabılarını elinden kamaranın üstüne bırakmışmış, ayağında da oradan bulduğu  benim terlikler varmış. Neyse kıyıya atladıktan bir müddet sonra farkediyor, fakat biz oradan öyle hızlı ayrıldık ki, bir daha yanaşıp uğraşmamızı istememiş. Vapurda hareket etmek üzereymiş benim terliklerle binmiş vapura, sonrasında Eminönün'den kendisine terlik almışmış. Anımsadıkça güler dururuz. Kabahat yine bizde tabi ki, artık bu konularda daha dikkatliyim, geriye dönüp baktığımda sayısı belli değil bu tip hatalı hareketlerimin.

Sanki bu hikayenin sonuna ilişkin bir şeyleri anlatmamışsın gibi geliyor.
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 11 Mayıs 2019, 10:36:00
Teknem Mimarsinan'da iken , adalara gideceksek ben küçücük çocuklarla akşamdan tekneye gidip, sabah 5-6 gibi yola çıkıp KınalıAda'ya gelirdik. Biz altı saat yol gelmiş bitkin halde olurduk. Hanım 10:30 deniz otobüsüyle 20 dakika da gelir ve ekibe orada dahil olurdu. O yolu sadece bir kere yapmıştır bizle. Hatta bir defasında hava poyrazdan çok sertti , Kınalı dış iskeleye bir kerede yanaşıp ayrılmam lazımdı ve hanıma tekne yanaştığı anda atlamasını ve ben ikinci dalga gelmeden ayrılacağımı söylemiştim. Nitekim çok zor bir şekilde poyraz bastırırken öyle hızlıca yanaştık ki, heyecanla Hanım çarmıhlara tutunmuş vardevelaların dışında atlamak üzere bekliyordu ve atladı. Bu sırada garibim ayakkabılarını elinden kamaranın üstüne bırakmışmış, ayağında da oradan bulduğu  benim terlikler varmış. Neyse kıyıya atladıktan bir müddet sonra farkediyor, fakat biz oradan öyle hızlı ayrıldık ki, bir daha yanaşıp uğraşmamızı istememiş. Vapurda hareket etmek üzereymiş benim terliklerle binmiş vapura, sonrasında Eminönün'den kendisine terlik almışmış. Anımsadıkça güler dururuz. Kabahat yine bizde tabi ki, artık bu konularda daha dikkatliyim, geriye dönüp baktığımda sayısı belli değil bu tip hatalı hareketlerimin.

Sanki bu hikayenin sonuna ilişkin bir şeyleri anlatmamışsın gibi geliyor.

 ;D ;D ;D
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Mustafa Ertör - 11 Mayıs 2019, 12:39:07
Sabah oldu.Gece meteoroloji,harita çalışmaları İstanbul'dan yelkenci yeğenimin rota tavsiyeleri çalışmalarını yaptım.Hava aydınlanırken palamarı çözdük avara olduk.Tunca her anlamda yardımcı.Çok güzel dümen tutuyor,kararlarımı,talimatlarımı tartışmadan uyguluyor.İyi yetişti çok şükür.
  Denize bakıyorum.Biraz çırpıntılı,açığa çıkınca kuzey güney doğrultusunda hafif akıntı var .Güneş yok ama yağmur da yok.Hanım havuzlukta, sandviç ve çay ile kahvaltı ediyoruz.Hanımın yüzü gülmüyor."Sence hava iyi mi?"diyor.Batıya bakıp "iyi" diyorum.Havanın kuzeyli olduğunu bildiğim halde.Knidos'a doğru önce dalgalar büyümeye başlıyor rüzgar var ama bence önemsiz.Dalgalar pruvamıza çarpınca serpintisi havuzluğa kadar geliyor.Kahvaltı sonrası türk kahvesi yapmış eşim "dalgaya girme dökülecek "diyor endişeyle gülerek.Kahve boşunu alırken benim tamamen ıslandığımı farkediyor.yağmurluk ve salopet uzatıyor giymem için.Tam osırada bir dalga baş omuzluğa çarpıp havuzluğa atlıyor.Gözler büyümüş korkuyla bana bakıyor."Birşey olmaz okyanus teknesi bu." diyorum." "Havuzluk tabanında tahliye var .su dışarı akar."deyip,firarları gösteriyorum.Bu esnada benim rüzgar göstergesinin alarmı ötmeye başlıyor.30 knt.un üstü alarm veriyor.Bu ayrı bir korku sebebi oluyor.Hanım alarmı soruyor,motordan sanıyor."Kötü bir şey mi"diye soruyor.En sakin sesim ve en ıslak halimle rüzgar alarmı olduğunu söylüyorum.
  Knidos'a iyice yaklaştık .Klavuz kitapta güneyden yaklaşırken kıyıdaki döküntüye dikkat edin yazıyordu.Açık geçmeye çalışıyorum.Rüzgar alarmı susmak bilmiyor.Arkamızda iki tane önümüzde bir tane epey büyük çift direkli guletler var hep birlikte kuzeye doğru gitmeye çalışıyoruz.Guletler bizi geçiyor Knidos'u geçince sancakta görünmez oluyorlar.Biz de peşlerinden tırmanıyoruz.Rüzgar göstergesi 37 ve 40 knt.arası gösteriyor.Dalga hep kafadan.Her kırılan dalga havuzluğa kadar geliyor.Önümüzden giden Gulet geri dönmüş karşıdan geliyor.Onu gören bizi geçen iki gulette geri dönüyor. Hanım "onlar döndü önümüz çok fena biz de dönelim" diyor."Dönemeyiz dalgayı yandan alırsak sıkıntı büyük olur" diyorum.İşin aslı ıslansak ta yalpaya düşsek te ilerlediğimizi farkettiğim için ,tekneye güvendiğim için, dönüp Knidos'a bağlanmayı yediremediğim için geri dönmüyorum.Hanım,Maya (köpeğimiz),Ben, Tunca hepimiz havuzluktayız.Islak ,üşümüş,yorgunuz.Üstelik kızlar korku içinde.Bodrum'a doğru ilerliyoruz.Ada ile anakara arasındaki kanalı epey ilerlemiş olduğumuzu farkediyorum.Hava düşmeye dalgalar azalmaya başladı sanki.Artık alarm ötmüyor.Yarım saat daha gittikten sonra rüzgar 20knt civarına düşüyor.Artık serpintisi yok dalgaların."Niçin Knidos'a girmedin ,hani bozarsa girecektik?" diyor."Guletler dönünce dönmeliydik."diyor.
Verilecek cevabım olmadığının farkındayım.D-Marin Turgutreis'e bağlanıyoruz.
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Aziz Eryavuz - 13 Mayıs 2019, 11:33:00
Mustafa reisim ,

Çok güzel başlık olmuş , ben şanslılardan yanayım ve denizi tekneyi çok sever ben zımparayı yaparım verniği zehirlisini kendi yapar . Yalnız gelin görün ki beraber batmamız kendisi de çok ayrı bir travma yarattı , denizde bana karşı olan güvenin sarsılmasına sebep oldu . Esasında buna bende sebep oldum batarken , can yeleğini giy ama batmayacağız deyip batmamız bana olan güvenin sarsılmasına sebep oldu . Üstünden çok uzun süre geçmesine rağmen arada hala bana hani batmayacaktık bak battık diye şakayla karışık laf söyler . Çok yakında bir aksilik olmazsa tekrar tekneye bakmaya başlayacağız bakalım ikinci perde bana ve bize neler yaşatacak merakla bekliyorum   :).


Bunlarla birlikte Mehmet reisin verdiği bu örneğe katılmamak elde değil

Şöyle bir örnek vereyim, kenarda dursun:

Zamanında, Kalamış koyundan çıkarken, rüzgarsız denizde, sadece kafadan gelen ölü dalgadan rahatsız olup “dönelim” diyen eşim, sonraki zamanlarda Ege’de dolaşmaya başladığımızda, “yarın hava 20 esecekmiş yolda” dediğimde, “iyi hafifmiş” diyordu.

Şimdilerde tekrar Hisarönü gölüne alıştı, dalga stres yaratmaya başladı.

Ama geçenlerde bir tatilde, Marmaris’ten çıktık, sakin sakin, Kadırga Burnu’nu döndük. Kafadan gelen hava ve dalga sebebi ile zar zor ikna ettim, Çiftlik’e kadar gitmeye...

Ertesi gün aynı havada, kızımla beraber teknenin burnuna oturmuş, teknenin kafası suya daldıkça yükselen suyu ağızlarıyla yakalamaya çalışıyorlardı.

Mesele, tempo, alışma, yaşama... gibi tam doğru kelimeyi bulamadığı şey



Bu batma hikayesi forumda bir yerde varmı? Geçmiş olsun ben bilmiyordum.
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Aziz Eryavuz - 13 Mayıs 2019, 11:37:37
Ben de şanslılardanım. Gerçi eşimin sınırlarını zorlamıyacak kadar dikkatli mi davranıyorum veya ikimizin denizdeki kaygı sınırımız yakın mı birbirine bilmiyorum.

Mustafa Ertör'ün Ve Zafer Dedeoğlu'nun eşlerini korkuttuğu gerçek. Ama bir alt yapı varmış kokmak ve denizden kaçmak için eşlerinde ve bunu kaşımış olmuşlar.

Mehmet Atay korkutmayı başaramamış bence. :)

Hikayeler güzel ve ders alınacak gibi açık.
Peki sizce bu yerleşik korkuyu nasıl yenmek mümkün? Mümkün mü?
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Mustafa Ertör - 15 Mayıs 2019, 12:32:39
  Eğer uzun yola gideceksem Tunca'yla ya da yalnız.Hanım tekneye gelir elbirliğiyle tekneyi temizlerdik. Esasında o temizlerdi.Biz kovayı boşalt,suyu doldur,şunları al da altını sileyim vs..işleri yapardık.İş bitince tekne tanınmayacak kadar güzel,tertipli ,temiz ve hoş kokulu olurdu.Bizimle birlikte seyire gelmez ama dağıtmayın,kirletmeyin uyarılarını yaparak ayrılırdı.
  İki tane erkek bizim tekneyi ne hale getirdiğimizi tahmin edin.Prensip olarak tek dikkat ettiğimiz bölüm tuvalet temizliği.
orası dışında her yer her yerde dağınıklık,bulaşıklar,çer çöp,toz ne ararsan var hale geliyordu kısa zamanda.
  Bir,iki baktı başa çıkılmıyor,kıymet bilinmiyor o da vazgeçti.Artık temizlik,düzen,her şey bizde ama olduğu kadar.Hanım hiç gelmiyor tekneye.
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Erman Yerman - 12 Temmuz 2019, 16:34:08
Bu müthiş bir konu oldu bence, katkılar muazzam, tecrübeler, hatalar hepsi birer ders. Bu sene şükür ki tadilat yok, Kri-Kri suda ve  biz artık Kri-Kri'de daha fazla vakit geçiriyoruz ve nisbeten daha fazla yelken yapma şansımız oluyor.. 

Ahmet Kabaalioğlu'nun orsa seyrimize ilişkin uyarısı üzerine buraya yazmanın iyi olacağını düşündüm..

Aslında benzerini araba kullanma mevzusunda da yaşamıştık. Özden ben araç kullanmayı sevmiyorum dedikçe önceleri seversin, alışırsın deyip duruyordum. Halbuki duymak istediği cevap bu değildi. Araba kullanmak bir ilgi meselesi mi yoksa bir gereklilik mi? Ben Özden araba kullansın diye o gerekliliği yarattım.

- Şehirde ihtiyacın olur
- Olmaz çok karmaşık, geriliyorum. Ben dolmuşla giderim
.............
- Uzun yolda kullanırsın, biraz dinlenirim
- İstemiyorum, iki günde varalım gideceğimiz yere.
.............
- Alkol aldığımda sen kullanırsın
- Bana sırf bu yüzden mi araç kullanmayı öğretiyorusun, bencilsin. İçme!
........
 - Bu araba aşağıda duruyor. Yarın acil bir durumda arabayı kullanman gerektiğinde ne yapacaksın? Ben istemiyorum, sevmiyorum diyebilecek misin?
 - .... (cevap yok)
- O zaman yarın eğitime başlıyoruz. Öğren, bil ama istemiyorsan kullanma...


Tekne ve denizde de böyle geçen 3 yılda gözlemlediğim; bilmediği her şey Özden'i korkutuyor, öğrendikçe bu korku azalıyor ve süreci yönetmeye başlıyor. Süreç yönetimi nasıl mı? Ya inisiyatif alıyor işin başına geçiyor ya da kendi korkularını yönetiyor. En büyük avantajımız ise denizi, yüzmeyi çok seviyor olması.

İlk başlarda kısa seyirlerde karşılaştığımız yarım metre üzeri her dalga 2 kuvvet üzeri her rüzgar Özden'i tedirgin ediyordu. Alargada kalırken en küçük bir çırpıntı onu uykusuz bırakıyordu ancak tecrübemiz arttıkça, teknenin denize ve rüzgara tepkilerini öğrendikçe, tekneden çıkan sesleri tanıdıkça bunları aşmaya başladı..

Tabii anlatıldığı kadar kolay değil, o kadar çok sorar ki sağolsun, nasıl ve niye diye; sormazsa da zaten çenem düşük zorla anlatıyorum, kafasını şişiriyorum. Nedenlerini, dinamiğini, dilim döndüğü aklım erdiğince anlatıyorum.  Bunun iyi tarafı ona anlatırken ben de nerede eksik olduğumu anlayabiliyorum. Açıklayamadığım alan benim de kendimi geliştirmem gereken alan (yanlış bildiklerimi hariç tutuyorum :P)

Burada temel yaklaşımımız şu. Evet tekne bir taraftan bir ilgi meselesi, ama bir taraftan da yapmayı tercih ettiğimiz şeyler için de bir araç ve bu haliyle tekneye ve bu işin dinamiklerine hakim olmak bir zorunluluk. Bu noktada,denizi çok seviyoruz, denizin üzerinde olmayı seviyoruz o zaman tekne ve seyir başlı başına bir ilgi alanından ziyade aynı zamanda bir gereklilik. O zaman bu gerekliliğin ikimiz tarafından da yerine getirilmesi lazım. Bu yüzden, hepimizin tekneyi yürütmeyi, iyi kötü yanaşıp ayrılmayı, önceden tahmin edebileceğimiz olası acil durumlarda ne yapacağımızı bilmemiz ve birimiz dahi olmasa diğerimizin adım adım bunları yerine getirmesi gerek.. Bu konularda adım adım ilerliyoruz, bulunduğumuz ortam şartlarına göre öngörebildiğimiz riskleri önceden konuşup, ne yapacağımızı muhakkak tartışıyoruz. Bütün bu tartışmalar ilk başlarda kesinlikle Özden'i tedirgin ediyor hatta korkutuyor ama günün sonunda biliyor olmasının bilmemesinden daha iyi olduğuna kanaat getiriyor.

En son Ramazan Bayramı tatilinde ben kumsalda yeğenimle oynarken 150 metre açıkta kuvvetli rüzgarda teknenin taraması üzerine Özden'in işleri yoluna koyması inanılmazdı. Ve işin güzel tarafı bu krizin sonunda biz kazandık çünkü kendisine olan güveni arttı, tekneyle olan ilişkisi bir düzey daha yukarı çıktı. Aksine ket de vurabilirdi ama bence daha önce konuşmuş olduğumuz için ve daha sonra da oturup konuştuğmuz için bence olmadı.

Diğer taraftan içinde hala kuvvetli bir takım korkuları barındırıyor (aslında ben de dahil birçoğumuzun hissettiği şeyler). Bunların en büyüğü bir problem anında araba gibi istediğinde sağa çekip duramayacak olması, bu aralar çoğunlukla bunu tartışıyoruz. Beklenmedik kötü bir havada, bir motor arızasında veya teknenin su alması gibi çok daha kötü bir senaryoda problemden kaçışın olmadığı ve bunu yönetmemiz gerektiği gerçeği korkutuyor. Bunu da konuşuyoruz, yapacak bir şey yok.. Kendisi benden çok daha soğukkanlı olduğu için bunu hatırlatıyorum, deniz dışında benden çok daha iyi kriz yönetebiliyor, o zaman burada da yönetebileceğini hatırlatıyorum. Bu nokta hiç kolay değil ama gizlemiyoruz da...

Diğeri zorlu bir anda, bana birşey olursa tek başına kalmaktan korkuyor. Biz de bunların üstesinden gelmemiz için ne yapabiliriz buna bakıyoruz. Ben en başta, olabildiğince tehlikeden uzak durmaya çalışıyorum. Onun kendimi tehlikeye attığımı düşünmemesini sağlamaya çalışıyorum. Tabii benim için zor ama uslanıyorum işte. Olabildiğince daha sakin, tedbirli ve tehlikeden uzak duruyorum. Seyir günlerinde alkol tüketmiyorum (Birkaç bira? o kadar da değil, canım). "Yapma", "korkuyorum", "tedirgin oldum" dediği şeyi ikiletmemeye çalışıyorum. Gerçi çoğunlukla ilk tepkim "Bi'şey olmaz" demek ama farkındayım ben de bu noktamı iyileştirmeye çalışıyorum.

Burada aslında gizli bir ön kabul var.. Birlikte olmalıyız, bunu birlikte yaşamalıyız.. Şayet bu ön kabül ortadan kalkarsa zaten bütün kurgu çökecek..

Bu haftasonu gideceğimiz koy; muazzam, yıllardır merak ederdim de gitmemiştim. Pontondaki bir abimden tüyoyu aldım, tam bizlik, torpil salmalı yoğurt kapları giremez. İstihab haddi sadece 1 tekne. Deniz muhteşem, balık bol ve muhtemelen bizim orada 4 üzerinden 3,5 havaya kapalı tek mekan. Verdim mehteri, coşkumuz yüksek.. 

Az sonra mesai bitecek ve akşam tekneye gideceğiz, sabah erkenden de 40 millik bir seyir yapacağız. 3 gündür pazarlık halindeyiz, motor mu, yelken mi? Pazartesi günü dönüşte pupadan 25 civarı rüzgar bekliyoruz, erken kaçıp rüzgardan kaçınmalı mı? yoksa  yelkenle mi dönmeli? yelkenle dönersek seyir süremiz ne kadar uzayacak vs.. 3 gündür, hava raporu, video, yazı, bayramda yaptığımız ayı bacağı seyri Allah ne verdiyse paylaşıyorum anlatıyorum.. Yelken yapmayacaksak, direğine, bezine niye para veriyoruz, motoryata geçeriz, ki onların daha güvenli olduğunu mu sanıyorsun.. (tehdit ediyorum !!!)


Bir de gizli formül var, aslında hepimizin bildiği;


Akşam olup da gün batımına karşı denizin ve günün keyfini çıkarırken sahip olduklarımızı, yaşadığımız şanslı ve ayrıcalıklı anı birbirimize hatırlatıyoruz ve bunun herşeye değeceğine kendimizi inandırıyoruz.. 


Viya böyle...










 
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 16 Temmuz 2019, 11:04:12

Bir de gizli formül var, aslında hepimizin bildiği;


Akşam olup da gün batımına karşı denizin ve günün keyfini çıkarırken sahip olduklarımızı, yaşadığımız şanslı ve ayrıcalıklı anı birbirimize hatırlatıyoruz ve bunun herşeye değeceğine kendimizi inandırıyoruz.. 


Viya böyle...

Viya böyle. Sahiden her şeye değiyor.
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Mehmet Erem - 18 Temmuz 2019, 14:20:59
Ben şanslıyım sanırım. Nalan denizi ve tekneyi hep sevdi...
Başımıza gelen onca badireden sonra hala boşanmamış olmamız zaten bence açıklıyor durumu.
Erkek muhabeti yapmak da zevkli tekne ile ama denizi seven eşin, sevgilin veya kız arkadaşın ile hele de çocukların ile beraber yapmak daha da zevkli.
Ama tabi bu benim düşüncem. Doğrusunu 20 yıl sonra Ömer Deniz ve Çağla'ya sormak lazım...
"Şeytan Görsün Ege'nin Yüzünü" demezler inşallah!!!

Eşimi sevdirmek için çok uğraşmam gerekmedi ama yeni gelen bazen tamamen yabancı, bazen de bir tanıdığın tanıdığı sebebiyle çok kişi ağırlamışızdır bizim kayıkta.
En zoru da zaten önceden de tanıdığın ve çok sevdiğin birisini çağırıp, onun da seyahatten zevk almasını sağlamak.

Bunun için benim kendimce izlediğim bir yol var.
Öncelikle beklentiyi çok yükseltmemek lazım baştan...
Tekne kullanımı zor ve sorumluluk isteyen bir şey kabul ediyorum ama teknedeki hiç bir teknik detay teknedeki eşimiz, dostumuz ve arkadaşlarımızdan daha önemli değil.
Bütün gün tamirat ile uğraşıyorum diye en sevdiğim insanlardan uzaklaştığım oldu. Buna izin vermemek lazım.
Tekne yatmasıyla ilgili hepimize çok sorulmuştur ancak galiba yabancı kişiler bu soruya sizin verdiğiniz cevaba değil ama yüzünüzdeki ifadeye bakıp yorum yapıyorlar.
Dümende boncuk boncuk terler iken "hiç merak etmeyin" denmesine kimse aldırış etmiyor...
Çocuklar için de böyle bu...

Çok panik olan bir aile ile biraz da sert bir havada eğitime çıkmıştık yıllar oluyor, baktım endişeleri hiç geçmeyecek otopilota bağlayıp içeri girdim, sanki haritadan birşey bakacakmışım gibi, özellikle oyalandım içeride. Seneler sonra itiraf ettiler, "bizi güvertede bırakıp, içeri girdiğinde anladık aslında durumun ne kadar normal olduğunu" diye...

Ancak bir başka örnekte 1 haftalık tatilin neredeyse 5 gününü aynı koyda geçirip, her gün tepelere yürüyüş yapan bir grup tanıdığım da utanarak gelip "çok sıkılmadın umarız" diye sorduklarında  "teknede olduktan sonra hayatta sıkılmam, nereye gittiğimiz önemli değil benim için" dediğimde çok şaşırmışlardı.

Teknelerimiz bizler için farklı bir anlam ifade ediyor.
Ancak en nihayetinde bir araçtır, insana hizmet eder...
Biz kendi kayığımızda ne yaparsak yapalım mutlu oluruz, varsın istediğimiz yere istediğimiz zaman varamayalım...
Hele de tanıdık, tek bir kişinin kalbini kırmaya değmez.

Unutmamak lazım ki bir kaptanın kayığında taşıdığı en ağır yük insandır!

Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Kemal Gündüz - 18 Temmuz 2019, 15:54:52
Birde tekneye gelen misafirlere ( eğer kayık mürettebatlı değilse ) mutlaka altından kalkabilecekleri görevler vermek, temizlik, mutfak gibi işlerde katılımlarını talep etmek şart. Aksi halde bir süre sonra erkek gocunmasada, kayığın hanımı kendini hizmetçi gibi görüp, kayığa gelmemeye başlayabilir. Tabi bu durum bazılarının arayıpta bulamadığı bir şey olabilir


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: EŞLERİMİZİN DENİZDEN KORKMALARINA BİZ Mİ SEBEP OLDUK.?
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 19 Temmuz 2019, 12:23:35
Uzuuun bir aradan sonra kayığa geldi.
Tabii ortalık 56. Bu niye burada bu niye böyle, kitaplar niye dağınık, bunun burada ne işi var... bir sürü sorgu sual, yergi.
Sustalı maymuna döndüm. Nihayeten;
Şekercim dedim, kayık senin, hadi istediğin gibi düzenle. Bunu buradan kaldırıp şuraya koyuyorum dediği neredeyse hiç bir şeye itiraz etmedim.
Bir saate İp gibi oldu kayık. Fırçamla oturdum. Muhtemelen bir defada bulduklarımı artık uzun bir aramadan sonra bulacağım, olsun!