Heyamola Hey
Sağlık Ocağı => Teknede Güvenlik => Konuyu başlatan: Ahmet Kabaalioğlu - 06 Şubat 2019, 16:31:15
-
İnebolu'dan bu gün üzücü haber geldi , İnebolu'nun Özlüce Köyünde kıyı ağı toplayan bir balıkçı sandalı batmış. Ağ çekerlerken kayığa dalga çökmüş, solugandan boşluk bulup kıyıya çıkamamışlar. Bir kişi kurtulmuş, biri rahmetli olmuş bir diğeri de kayıp. Ölenlere Allah'tan Rahmet diliyorum.
https://www.haberler.com/inebolu-da-balikci-teknesi-batti-2-11714887-haberi/
-
Allah rahmet eylesin çok üzücü :(
-
Allah merhuma rahmet eylesin, kalanlara sabır versin.
-
Gece gündüz demeden ekmek peşinde koşarken kaybettiğimiz bu insanlara Allah rahmet eylesin. Çok üzücü.
-
Allah rahmet etsin. Ailesinin başı sağolsun.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Toprağı bol olsun. Denizden ev gecindirmek zor.
-
Orhan Veli'nin şiirinin sonu geldi aklıma: "... böyle kazanılır ekmek parası"
Allah rahmet eylesin, kalanlara sabır versin
-
Kayıp olan diğer balıkçının da cesedine ulaşılmış, ona da Allah'tan rahmet dilerim.
-
Alah rahmet eylesin.Geride kalanlarına sabır ve güç versin.
-
Mekanları cennet olsun
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Baş sağlığı dilerim
-
Allah rahmet eylesin
ASUS_X00DD cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Allah rahmet eylesin.
-
Nur içinde yatsın.İnşallah diğer arkadaş kurtulur. :'(
-
Allah rahmet eylesin, yakınlarına sabırlar versin
-
Çok üzücü bir haber, yakınlarına ve sevdiklerine sabır dilerim. Kayıp olan balıkçının cenazesine ulaşılmış olması ise felaketin ardından gelen iyi haber.
Zira hayatını denizde kaybeden ve bir mezarı bile olmayan çok sayıda denizci var.
Bir de şu can yeleklerimizi güzel havalarda zaten giymiyoruz ama böyle tehlikeli bir havada neden giyilmez ki?
-
Başınız sağolsun. Çok üzüldük.
-
Ekmeğini denizden çıkaranların ve toprağın altından çıkaran madencilerin aldıkları her kuruş helal.
Başınız sağ olsun
-
Bir de şu can yeleklerimizi güzel havalarda zaten giymiyoruz ama böyle tehlikeli bir havada neden giyilmez ki?
Sevgili Deniz, kesinlikle çok haklısın, bazen aşırı güvende ve iş biliyor olmakta sorun yaratabiliyor. Bu insanlar neredeyse denize doğmuş insanlar, balık gibi yüzerler, uzun süre gemi tecrübeleri de vardır, muhtemelen ehliyetleri de usta gemici üstüdür. Kaza geçirdikleri yer kıyıya en fazla yüz metre mesafedir. Çektikleri ağlar kıyı ağları, bu mevsimde levrek gibi taş balıkları için kıyıya yakın küçük ağlar dökerler. Fakat fırtına çıktığında bu ağların döküldüğü yerlerde dalga olur ve bu ağlar kaybolur gider, yada paramparça olur. Bu sebeble havanın geldiğini görmüşler ve ağları kurtarmaya gitmişler.Gittikleri sandal bizim çırnık dediğimiz , açık güverte ve en fazla 6 metre boyunda bir sandaldır. Muhtemelen içinde 10 luk lombardini veya 9 luk pancar vardır. Bu kayığı kullanma sebepleri kıyıya iyice yakın çalışabilmek içindir. Yine tahminime göre ağı kürekle siya siya üzerine giderek elle topluyorlarmıştır.Bu ağlar elle çekilir , zaten bu kadar küçük kayıkta makara olmaz. Ayrıca kayıkta da topladıkları ağlar varmıştır. Bu işe yoğunlaştıklarında hava iyice yükselmiştir ve deniz dökmüştür. İşte bu sırada dalgalar iyice büyürler ve diğer denizlerden farklı olarak bizim orada derinlikten dolayı birden kapaklanırlar. İşte böyle dalgalardan biri çökmüş kayığın üzerine ve açık güverte kayık olduğu için hemen kaynamıştır. Bu sırada herkes bocalamıştır, fakat bu dalgalar o kadar hızlı büyür ve güçlü olurlar ki, zaten vurduğu adamın bir yerini kırar, dışarı çıkmak zor olur. Zaten kurtulanda açığa yüzmüş. Fakat ben diğerlerinin dağılan güvertedeki ağlara yada denizden çektikleri ağlara dolandıklarını zannediyorum. Yoksa bir şekilde onlar da çıkabilirdi. Zaten deniz de karada yeterince soğuktur, kendileri de muşambalar çizmeler falan çok kalın giyindikleri için çok fazla şansları olmamıştır. Keşke can yelekleri üzerlerinde olsaydı, belki daha rahat mücadele ederlerdi. Ölenlere Allah rahmet eylesin, kalanlara sabırlar dilerim.
-
Baş sağlığı ve sabırlar dilerim.
-
Bir de şu can yeleklerimizi güzel havalarda zaten giymiyoruz ama böyle tehlikeli bir havada neden giyilmez ki?
Sevgili Deniz, kesinlikle çok haklısın, bazen aşırı güvende ve iş biliyor olmakta sorun yaratabiliyor. Bu insanlar neredeyse denize doğmuş insanlar, balık gibi yüzerler, uzun süre gemi tecrübeleri de vardır, muhtemelen ehliyetleri de usta gemici üstüdür. Kaza geçirdikleri yer kıyıya en fazla yüz metre mesafedir. Çektikleri ağlar kıyı ağları, bu mevsimde levrek gibi taş balıkları için kıyıya yakın küçük ağlar dökerler. Fakat fırtına çıktığında bu ağların döküldüğü yerlerde dalga olur ve bu ağlar kaybolur gider, yada paramparça olur. Bu sebeble havanın geldiğini görmüşler ve ağları kurtarmaya gitmişler.Gittikleri sandal bizim çırnık dediğimiz , açık güverte ve en fazla 6 metre boyunda bir sandaldır. Muhtemelen içinde 10 luk lombardini veya 9 luk pancar vardır. Bu kayığı kullanma sebepleri kıyıya iyice yakın çalışabilmek içindir. Yine tahminime göre ağı kürekle siya siya üzerine giderek elle topluyorlarmıştır.Bu ağlar elle çekilir , zaten bu kadar küçük kayıkta makara olmaz. Ayrıca kayıkta da topladıkları ağlar varmıştır. Bu işe yoğunlaştıklarında hava iyice yükselmiştir ve deniz dökmüştür. İşte bu sırada dalgalar iyice büyürler ve diğer denizlerden farklı olarak bizim orada derinlikten dolayı birden kapaklanırlar. İşte böyle dalgalardan biri çökmüş kayığın üzerine ve açık güverte kayık olduğu için hemen kaynamıştır. Bu sırada herkes bocalamıştır, fakat bu dalgalar o kadar hızlı büyür ve güçlü olurlar ki, zaten vurduğu adamın bir yerini kırar, dışarı çıkmak zor olur. Zaten kurtulanda açığa yüzmüş. Fakat ben diğerlerinin dağılan güvertedeki ağlara yada denizden çektikleri ağlara dolandıklarını zannediyorum. Yoksa bir şekilde onlar da çıkabilirdi. Zaten deniz de karada yeterince soğuktur, kendileri de muşambalar çizmeler falan çok kalın giyindikleri için çok fazla şansları olmamıştır. Keşke can yelekleri üzerlerinde olsaydı, belki daha rahat mücadele ederlerdi. Ölenlere Allah rahmet eylesin, kalanlara sabırlar dilerim.
Yıllarca yukarıda anlattığın şekilde sahile dik ağ döküp, topladık. Ben dahil hiç kimse can yeleği giymezdi.
Yine bir gün fırtınalı bir havada, kürekle ağ toplamaya gittik ve kırılan dalgalar yüzünden ağın sahil ucuna yaklaşamadık. Su sığlaştıkça dalgalar dikleşiyor, tekneyi kontrol etmek imkansız hale geliyordu. Son 20 metrede baştan demir atıp, kaloma vererek ve böylece demir halatı ile teknenin pruvasını dalga yönünde tutarak, ağın kalan son 10 metresini dalgaların kırılmaya başladığı yere kadar topladık, kalan 10 metreyi de motor gücüyle açığa doğru çekip öyle aldık tekneye. Ağı kurtarmıştık ancak hava dinene kadar limana giremedik, zira liman girişnde dalgalar kırılmaya başlıyordu. O zaman da kayık 5-6 metre bir şeydi.
Şans eseri yaşıyoruz aslında, zira bir arkadaşımla 17 metre tekneyi liman girişinde, kırılan dalgalar yüzünden batırmışlığımız da var. Yüzerek çıktıydık karaya.
Balığın bedduasıdır derler; beni yakalayan onmasın, beni yiyen doymasın!
Allah rahmet eylesin tekrar tekrar...
-
Yıllarca yukarıda anlattığın şekilde sahile dik ağ döküp, topladık. Ben dahil hiç kimse can yeleği giymezdi.
Yine bir gün fırtınalı bir havada, kürekle ağ toplamaya gittik ve kırılan dalgalar yüzünden ağın sahil ucuna yaklaşamadık. Su sığlaştıkça dalgalar dikleşiyor, tekneyi kontrol etmek imkansız hale geliyordu. Son 20 metrede baştan demir atıp, kaloma vererek ve böylece demir halatı ile teknenin pruvasını dalga yönünde tutarak, ağın kalan son 10 metresini dalgaların kırılmaya başladığı yere kadar topladık, kalan 10 metreyi de motor gücüyle açığa doğru çekip öyle aldık tekneye. Ağı kurtarmıştık ancak hava dinene kadar limana giremedik, zira liman girişnde dalgalar kırılmaya başlıyordu. O zaman da kayık 5-6 metre bir şeydi.
Evet benzeri uygulamayı benimde barbun ağı için yapmışlığım var, yöre farklı olsa da uygulama aynı.
Şans eseri yaşıyoruz aslında, zira bir arkadaşımla 17 metre tekneyi liman girişinde, kırılan dalgalar yüzünden batırmışlığımız da var. Yüzerek çıktıydık karaya.
Balığın bedduasıdır derler; beni yakalayan onmasın, beni yiyen doymasın!
Allah rahmet eylesin tekrar tekrar...
Ne güzel hatırlattın , aynısını bizde de söylerler, Rahmetli anneannem bir satır daha ekleyerek şöyle söylerdi.
"Tutan onmasın,
Yiyen doymasın,
Alıpta satan pulumca para kazansın " dermiş balıklar.
Can yeleği konusuna gelince çok sonradan can yeleklerimiz oldu, eskiden küçük kayıklarda yelek olmazdı zaten, sadece üç kişinin kenarından tutunabileceği simitler olurdu. Bunları da kamaranın korkuluklarına tutma iplerinden bağlardık, çöz çözebilirsen.
-
Bu gün Akın Reisle konuştum, nasıl olmuş sordum. Tahminimiz doğruymuş, vefat edenlerden biri ilk dalgayla dağılan güvertedeki ağlara dolanmış. Diğer iki kişi kıyıya yüzmüş fakat su 5 dereceymiş , dışarısı da o civarda, kurtulan arkadaş bir saatlik bir yürüyüşten sonra sahil yoluna çıkabilmiş. İkinci kişide kıyıya çıkmış ama bayağı kötü durumdaymış. Yoldan görülmeyen bir koy olduğu için gören eden olamamış. ayrıca o kadar çok sis varmış ki muhtemelen dalgayı da ondan kollayamamışlar herhalde.Üzücü bir durum, tekrar Allah Rahmet Eylesin.
Gazetelerde şöyle aktarmış.
http://www.inebolupostasi.com/ineboluda-balikci-teknesi-batti-2-olu/1290/