Heyamola Hey

Havuzluk => Genel => Konuyu başlatan: ersinboke@icrs.com.tr - 23 Aralık 2018, 20:45:53

Başlık: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 23 Aralık 2018, 20:45:53
Efendim, malumunuz tekrar patalyadayım. Bu yılki seyir programımız antik limanlar olacak. Bilinenlerden hareketle belkide bilinmeyen daha küçük limanları bulmak mümkün olacak. En azından yeni bir antik liman bulmak mümkün olur mu ? Bizimkisi hayal işte.

Ama dersimize iyi çalışacağız. Mesela Vitruvius.. Antik çağlardan günümüze gelen en önemli mühendislik yapıtı. Eh malum inşaat mühendisiyim de hem. Limanların hangi kriterlere yapıldığını bilirsek , nerede olması gerektiğini de buluruz belki. en azından varolanların neden o şekilde inşaa edildiğini anlamaya çalışırız. Böylece limana gittiğimizde daha bir bilinçli olarak inceleyebilelim.

Tarihin en meşhur mühenislik ve mimarlık kitabı. Kendinden öncekileri de kapsıyor üstelik .. Bu arada Vitruvius adamı diye bir şey duydunuzmu hiç ? İnsan vücudunun geometrik merkezinin nerede olduğunu biliyormusunuz? Kim çizmiş biliyormusunuz?   Merak edenlere .. Şurada efendim

https://ttheyamola.blogspot.com/2018/12/vitruvius.html

Sırada meşhur MYNDOS antik limanı var . Burnumuzun dibinde hem de. Sonra Knidos, Patara ve diğerleri



Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 24 Aralık 2018, 08:48:30
Peki hangi limanları arayacağız?  antik Minos limanlarını.

Şimdi diyeceksiniz ki bulunmamış antik liman mı var? Su altı arkeolojisi hem çok masraflı hem de arkeolojinin en az gelişmiş dallarından. Üstelik mu Minos limanları küçük limanlar.

1955 yılında İngiliz dalgıç (yine İngiliz! ) John Leatham 4 adet Minos limanında dalış yapmış efendim. Kendisi  Knossos yakınlarında Chersonisos’ta iskele babaları ile beraber bir adet Roma mendireği bulmuş. Bu mendireğin dış tarafında Helenistik döneme verilen bir mendireğin kalıntılarına ulaşmış.

elin İngilizi nerelerden gelip liman buluyor. Ulen Tiryaki ! sen bi anafor buldun mu acaba :)

Peki ne yapacağız? Önce bu Minos uygarlığını çalışacağız. Ancak biz farklı bir yol izleyeceğiz. Bulunmuş eserlerin üzerindeki çizimlerden Minos teknelerinin armalarını ve teknelerini inceleyeceğiz. Sonra bu teknelerin hangi tür seyre uygun olduklarını bulacağız. Sonra ana liman Knossos ile bağlantılı olduklarını düşünerek ticaret yollarını ve taşıdıkları mallara göre nereden nereye seyir yapmış olmaları gerekir buna bakacağız. Gece seyri yapabiliyorlarmıydı inceleyeceğiz.

Sonrasında menzillerini bulacağız bu teknelerin. BUlduğumuz menzilin doğruluğunu mevcut limanlar arasında kontrol edeceğiz. Eğer tahminlerimiz doğru çıkarsa olması gereken limanların yerlerini belirleyecek ve bu noktalara seyir yapacağız.

Elin İngilizi gelip mendirek buluyorsa biz de küçük bir liman buluruz elbet..

BU kış konu bu. Öncelikle Minos tekneleri ile ilgili ciddi bilgilere ihtiyacımız var. Sonra bu işin uzmanlarını bulup , görüşeceğiz. Oradan öğrendiklerimiz ile Minos denizcilerini keşfedeceğiz aslında.

Peki bunu nasıl yapacağız? Tek başıma değil elbet. Bir platform kuracağız efendim. Konu ile ilgilenen kişilerden oluşan bir platform. Burak lazım mesela. Armaları yorumlaycak. Cem Gür lazım  Minos tekneleri ile ilgili.  Tiryaki de lazım sonra. Bu kaybolmuş limanlara dalış yapmak için. Var kafamda bir iki kişi daha. Tanımadığım ancak konuya ilgi duyan , bilgisi olan herkese kapımız açık .

sonra bunu bir güzel belgesel haline getireceğiz efendim. O yüzden grafikerlere, fotoğrafçılara , kameremanlara , editörlere de ihtiyacımız var. Sonra bu belgeselleri çatır çatır satıp, parası ile kazıları finanse bile ederiz. ÇOk mu hayal kurdum. Eh burayı zamanında bunun için kurmuştuk zaten.

Detaylar T/T  Heyamola patalyasında efendim. Beklerim.

NOt : Çetin Kent'in telefonunu bilen varmıdır? Ben almamışım kendisinden.

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Hakan Tiryaki - 24 Aralık 2018, 09:14:13
Sayısız anfor gördüm. Buldum demek saçma olur. Ama bir tanesini gerçekten buldum ve Yengeç'in havuzluğunda duruyor. Sadece kulp kısımları sağlam bir geç Roma dönemi anforası. Özelliği ise Harem'de bulmuş olmam :)

Yapabileceğim ne varsa keyifle yaparım.

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: O.Utku Uçkan - 24 Aralık 2018, 10:04:31
Bana pek güvenme sadece pervaneye kadar dalabiliyorum. ;)
Çeto kaptanın telefonunu burada vermeme izin vereceğini umuyorum.
Kendisi denizci camiasında çok iyi tanınır diyordum ki aklıma profiline bakmak geldi. :(
Özelden yazıyorum.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: nuri_kongur - 24 Aralık 2018, 10:10:34

Ben okurum . Son derece bilgilendirici ve keyifli bir seri olacağa benziyor


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Cem Gür - 24 Aralık 2018, 13:19:09
Bilgim içerisinde elimden gelen desteği vereceğimden emin olabilirsin.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 27 Aralık 2018, 15:03:10
Üç gündür ders çalışıyorum. Son dönemde deniz arkeolojisi ile ilgili ne güzel tezler yazılmış. Çok ilginç bir detay farkettim. Nitekim bir yazıda o dönemi değerlendirmek açısından çok farklı disiplinlerin beraber çalşması gerektiğinden bahsediliyor.

Yazılan tezlerin ve dökümanların çoğunda referans olarak gösterilen Uluburun ve Gelidonya batıklarının tekne tasarımı ile ilgili detaylı yorumlara henüz rastlayamadım.

Bölgenin hava şartları ve teknenin durumunu yapılmış olunan replika üzerinden değerlendirmeye başladım.  Tekneyi tanırsak, gövde yapısı ve armasını , sonuçta menzilini de biliriz. O dönemden beri değişmeyen rüzgar rejimleri sayesinde muhtemel rotaları da bulmak mümkün olur gibime geliyor.

Rotayı bulursak, menzili bilirsek  kaybolmuş  limanları da buluruz. Kim bilir belki başka batıkları da. Kim bilir?

Konu ile ilgili ilk yazı şurada efendim..

https://ttheyamola.blogspot.com/2018/12/antik-caglarda-akdenizde-limanlar.html



Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 27 Aralık 2018, 15:21:58
Yazında, neden navigasyon izi yok diye sormuşsun Böke. Bilinen  sanırım ilk Kamal MS 6. yy'a, Sekstant ise 18 yüzyıla ait. Bahsettiğin batıklar Kamal'dan takribi 700-1300 yıl öncesine ait. Öncesi tam anlamıyla Orion oradaydı bu buradaydı, hepsi bu.
Çaban takdire değer, ama bence önce tarihsel dizgeyi yerli yerine oturtmalısın. Dizge yerine oturmayınca ister istemez soruların yersiz/ anlamsızmış gibi  oluyor.
Temel sorular için Braudel'in Akdeniz Dünyası'nı öneririm. Ben cesaret edemem temel soruları sormaya, ama sen biraz (azıcık) daha donanımla sahici sorular yöneltebilirsin.
Bu yazdıklarımın yalnızca kişisel bir öneri olduğunu biliyor olduğunu var sayıyorum.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 27 Aralık 2018, 17:02:13
Malum Uluburun'da batan yelkenlinin bir replikası yapıldı. Üstelik zamanın yapım teknikleri ile . Uluburun replikasına bakıldığında bunun başı kıçı bir , omurga salma sayılabilecek , altı günümüz yelkenlileri gibi düz , ancak son derece geniş olduğu görülür.  Yani bu tekne bildiğin bir açık  deniz yelkenlisi.

Uluburun 'da Kıbrıs bakırları bulundu. Zaten Kıbrıs ki o zaman adı Alasia imiş, bakır madenleri ile ünlü. Kalay ise Girit merkezli Minos uygarlığının kontrolünde Yunan anakarsından geliyor. 

Uluburun Kaş açıklarında bulundu. Kıbrıs da  en yakın Batı limanı ile arasında tam 152 deniz mili var. 20 Ton yük ile bu tekneyi en az 24 saate Kaş açıklarına getirebilirsin. Bu durumda açık deniz gece seyri kaçınılmaz.

Gelelim Akdeniz hava şartları ve görüş mesafesine. BU konu ile ilgili çok önemli kaynaklara ulaştım. Antik çağlarda alçak basınç ve yüksek basınç altında mı seyir yapıldığının çok basit yöntemler ile buluyorlarmış. Şimdiye kadar hiç bir yerde okumamıştım. Çok ilginç ve okuyunca günümüzde de rahatlıkla kullanılabilecek yöntemler üstelik.

Sonuçta kıyı kıyı seyir yapmadıklarının en büyük kanıtı Uluburun yelkenlisi. Bu bildiğin tipik bir açık deniz yelkenlisi.

Gelelim Kıbrıs' dan neden Anadolu kıyılarına geldiklerine. Sadece yük boşaltmak için değil yani.  Bizlerin aksine  bu adamlar rüzgar kadar akıntıları da takip ediyorlardı. Antalya körfezinden doğan ve Girit adasına kadar uzanan kıyı akıntısını yakalamak için bu bölgede seyir yapmaktaydılar.

Şİmdi açık deniz yelkenlisi yapabilen bu insanların temel matematik değerlerden haberdar olmadıklarını düşünmek yanlış olur.  Sonuçta pupa, geniş apaz ve apaz giden bu tekneler orsa seyrini bilmedikleri için değil , orsa gitmek istemedikleri için orsa gitmiyorlardı.  Taşıdıkları yükten dolayı teknenin bayılması en son istedikleri şey olmalı.

Yani demem o ki, açık deniz seyri yapabilen bu yelkenciler bir şekilde bir açı hesabı yapacak alet geliştirmiş olmalı diye düşünüyorum.



Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 27 Aralık 2018, 17:34:46


Gelelim Kıbrıs' dan neden Anadolu kıyılarına geldiklerine. Sadece yük boşaltmak için değil yani.  Bizlerin aksine  bu adamlar rüzgar kadar akıntıları da takip ediyorlardı. Antalya körfezinden doğan ve Girit adasına kadar uzanan kıyı akıntısını yakalamak için bu bölgede seyir yapmaktaydılar.



Ben bilirsem, Antalya körfezinden bir akıntı doğmaz. Zaten Kıbrıs'tan yola çıkan bir tekne için Antalya Körfezi- Girit doğrultusundaki akıntı bir anlam ifade etmez. Körfeze göre Girit takriben 250-260 derecede kalır ki bu Anadolu kıyılarını ilgilendirmez, bu doğrultudaki bir akıntının Anadolu kıyılarına yapılan seyre yararı olmaz, zorluğu olur. 

Akdeniz'de yine ben bilirsem, akıntı Fas kıyılarından başlar, bütün Kuzey Afrikayı dolaşır, oradan İsrail Lübnan İskenderun körfezi Mersin Körfez açıkları Antalya Körfez açıkları ve yavaşlayarak Datça yarımadasına yürür.
Akıntı hızı 1 ila 1,5 bahri mil arasında değişir.

Bence biraz daha incelemelisin. Tabii bu benim önerim. Ben çok bilmem bu işleri.

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 27 Aralık 2018, 17:47:24
Şöyle bir harita var.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Kemal Gündüz - 27 Aralık 2018, 18:08:33
Bu güzel bir konu oluyor. Ersin Reis’i takip etmeye başladım blog’da ama bize eziyet etmesin, burada desin diyeceğini diye niyaz ederim


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 27 Aralık 2018, 19:12:21
http://www.poseidon.hcmr.gr/ocean_forecast.php?area_id=med (circulatin opsiyonu seçilmeli )

Genç Tunç Çağında ticaret rotaları saat yönünün tersine idi. Yukarıdaki link güncel. Bu akıntı çok önemli idi.

akıntının oluşum nedeni ise daha ilginç.

http://www.poseidon.hcmr.gr/ocean_forecast.php?area_id=med( surface elevation opsiyonu seçilmeli

Deniz yüzey yükseltileri bunlar. Mavi bölgenin kotu daha düşük. Çünkü Akdeniz 'in en derin noktası. Hem de daha soğuk. O yüzden en başta verdiğim linkteki akıntı var.

Antik denizciler bu akıntıyı biliyordu. sen o kadar gittin geldin fark edemedin mi ? :)

Dönemin bakır kaynağı Kıbrıs idi. Minos uygarlığı hem kalay ticaretini elinde tutuyor hem de bakır ithal ederek ciddi bir üretim de yapıyordu. Ayrıca tüm güney ege denizi ve Yunan ara karası da kendi alanı idi. Doğuda Ugarit limanı, Minos uygarlığının baş şehri ve limanı Knossos ise Ege denizi ve Batı Akdeniz kavşağında idi.

Bugün okyanus geçen uçaklar nasıl okyanus üzerindeki karalar üzerinden geçmekte ise , o dönem de de benzer bir mantık yürütülüyor olmalı idi. Kıbrısın Batısından, Finike , Kaş, Rodos üzerinden Girit 'e gitmk en tutarlı rota idi. Şu gün bile gitmk istesek muhtemel benzer rotayı kullanırız.

Detaylar burada efendim..

https://ttheyamola.blogspot.com/2018/12/antik-caglarda-akdenizde-limanlar.html
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 27 Aralık 2018, 19:20:30
Canımcım ben her konunun alimi değilim. Ama Kıbrısın batısından Finike-Kaş- Rodos-Girit rotasını kullanıyorsan, zaten var olduğunu savladığın Antalya körfezinden doğan ve Girit'e uzanan akıntıyı kullanmıyorsun demektir. Zira Kıbrıs'tan çıkıp önce Karayelkertebatı (Finike) , sonra batı(Kaş) , sonra  lodos(Rodos)  ve kıble kerte lodos(Girit) yönüne gidiyorsundur.

O kadar gittim geldim, ancak bunu gördüm.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 27 Aralık 2018, 19:23:41
Finike'den Kaş'a gitmek için gereken 5-6 millik Kıble yönünü hesaba katmadım.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 27 Aralık 2018, 19:36:10
Bir de okuduğum kadarıyla şu; senin de söylediğin gibi, Akdenizli denizciler dediğin gibi rotalar kullanmışlar hep. Hatta senin aradığın navigasyon aletlerinin olmamasının nedenini de aynı görüyorlar; Denizcilerin hep kıyı seyri yapmaları. Daha 16-17 yüzyılda kullanmazlarmış. Neredeyse hiç bir gemide navigasyon aletleri olmazmış. Bu da bana çok mantıklı gelir. Erman Reis, kayığını İzmirden getirirken, beraber getirdiği balıkçı ne haritaya ne ona ne buna bir şeye bakmıyormuş. Gece gündüz yol yapıyorlar, Erman sormuş, nasıl gidiyorsun diye; balıkçı yanıtlamış, abi ne var , işte karşımdaki yıldızlar başımın üstünden geçip arkama düşecek. Doğu batı.....  Kıyıdan koptuğun çok az yer var , ihtiyaç yok navigasayona.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 28 Aralık 2018, 11:52:47
Uluburun batığı ,geç tunç çağı teknelerinin rahatlıkla Akdeniz 'de seyir yapabilecek kapasitede olduklarını gösteriyor.

Sonuçta Uluburun , son derece geniş, ortasına doğru hayli derinleşen , başı kıçı bir , içerisinde her daim terakota küpler  taşıyarak bunları balast olarak kullanan bir açık deniz yelkenlisi.

Akdeniz 'de rüzgar rejimleri ile ilgili çok ciddi çalışıyorum. Yakında okursunuz. Ancak Akdeniz de rüzgar, akıntılar kadar önemli olan çok önemli bir etken var O da görüş mesafesi.  Akdeniz de görüş mesafesi çok düşük. Bu da yine hava şartları ile ilgili. Görüş mesafesinin böyle düşük olduğu bir denizde gece seyri de dahil olarak seyir yapmak için mutlaka kimi yöntemler belirlenmiş olmalı. Sonuçta Ugarit limanından , Alasia (Kıbrıs) , Knossos (Girit ) a kadar uzanan bir rotadan bahsediyoruz.  Kaldı ki bu Doğu Batı aksı , Bir de bunun Kuzey güney aksları var. 

Üsteilk bun daha Batı Akdeniz rotaları var ki öyle kıyı kıyı gitmeye kalksan üç ay sürer bugünün yelkenlileriyle bile.

Kaldı ki tüm bilimsel kaynaklar antik çağda da bir takım navigasyon tekniklerinin eski denizciler tarafından geliştirildiğini söylüyor.

Böyle açık deniz yelkenlisi yapabilen bir uygarlığın, Akdeniz ve Ege de navigasyon bilgisi olmadan seyir yaptığını düşünmek çok doğru olmaz. Günümüzde Ege denizinde dahi GPS ve deniz haritaları olmadan seyir yapmak çok zor. Her daim bir ada görebildiğin halde.

Bu kadar bilim adamı boşa kafa patlatmış demek. Erman'ın teknesini getiren kaptana bir sormamışlar . Vay salaklar vay.

Geç Tunç Çağı denizcileri, açık denizde seyir yapabilecek tekneler inşaa edebiliyorlar ve bu tekneler ile tonlarca yük taşıyabiliyorlardı. Teknelerinde kürekler için ıskarmozlar olduğu halde kürekleri yoktu. Bu onların denizi, rüzgarı ve teknelerini ne kadar iyi tanıdıklarının bir işareti bana göre.  Akıntıları , rüzgarları ve Alçak basınç ile yüksek basıncı biliyorlardi.  Orsa gidebildiklerini de düşünüyorum. Kare yelkenin altı yakasında da bumbayı belkide bu yüzden kullanıyorlardı. Yıllarca rüzgarı kullanan bu denizcilerin orsa seyrini bilmiyor olmaları düşünülemez. Belki yelken şekilleri üzerinde bilgileri yoktu ancak, ben daha çok taşıdıkları yük nedeni ile orsa gitmek istemediklerini düşünüyorum.

Günümüze kadar kalan hata kullanılan limanlar yaptılar. 4000 Bin Yıl denizin içinde kalmış limanlardan bahsediyoruz.
Milos uygarlığı denizcilikte öyle gelişmişti ki güzergah üzerinde MİNOA adını verdikleri liman olarak değerlendirilmese de küçük mendirekleri olan istasyonlar kurmuşlardı.

İşte ben Mu MİNOA denilen limancıklar üzerinde çalışmak istiyorum. Yazdığım gibi elin İngiliz Dalgıcı hem de 1960 lı yıllarda gelip 4 tane bulduysa biz niye bulmayalım?

Ama önce ders çalışacağız.

Hangi malların taşındığını, nasıl tekneler ile taşındığını ve sonrasında bu teknelerin menzillerini araştıracağız. Sonra bilinen limanlar arasında olması gereken kaçış limanlarını MİNOA ları haritadan bulmaya çalışacağız. Eh sonra da buraya seyirler yapacağız.

Bu MİNOA adı verilen istasyonları bulmak için de bu denizciler nasıl seyir yapıyorlardı bulmak gerek.

Aksi takdirde elin İngilizi gelir bulur , Erman'ın tirhandil kaptanı bulamaz.

NOT. Uluburun ve diğer batıklar süngeciler tarafından tespit edilmiş.  Korkum şu. Malum definecilik bu ülkede bir meslek. Bence bulunmuş ancak haberdar edilmemiş çok batık olmalı.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 28 Aralık 2018, 12:37:00
Bilimsel düşünme etkinliği karşıyı dinlemekle başlar. Refleks göstermekle değil. Cikarimlarina karşı çıktığım için kusura bakma. Ben kendi kusuruma bakıyorum.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 28 Aralık 2018, 23:59:14
Sevgili Bülent,

Belki benim yazdıklarım da sana öyle geliyordur bilemiyorum. Ancak senin yazdıkların ben şöyle algılıyorum.

Belki öyle değildir ama ben öyle algılıyorum.

Öncelikle heves kırıcı, iğneleyici, küçük gören ve ayar veren. 

Hiç bir bölümde yazmıyorum.  Blogda yazdığım yazılar ile ilgili yorumlar yapıyorum işte. Bu da rahatsız etti anlaşılan.

Sıkıntı yok . Bu bölüme de yazmam olur biter.

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Doğan Erbahar - 29 Aralık 2018, 01:46:32
Bilimsel değeri konusunda konuşmak benim uzmanlık alanım dışında olduğu için bana düşmez. Ancak sizin yazılarınızdan inanılmaz bir romantizm zevki alıyorum Ersin Reisim. Ahşap teknenin verdiği birşey olsa gerek.  Yazın lütfen... ben okurum
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Servet - 29 Aralık 2018, 09:03:28
Sevgili Bülent,

Belki benim yazdıklarım da sana öyle geliyordur bilemiyorum. Ancak senin yazdıkların ben şöyle algılıyorum.

Belki öyle değildir ama ben öyle algılıyorum.

Öncelikle heves kırıcı, iğneleyici, küçük gören ve ayar veren. 

Hiç bir bölümde yazmıyorum.  Blogda yazdığım yazılar ile ilgili yorumlar yapıyorum işte. Bu da rahatsız etti anlaşılan.

Sıkıntı yok . Bu bölüme de yazmam olur biter.

Duygusal davranıyorsun..
Tez+Anti tez=Sentez..
Eger bir konu da araştırma başlatmıssan, aykırı düşünce yada eleştirileri de dikkate alıp 'acaba' deyip irdelemen lazım..
Dogruya öyle gidilir.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 29 Aralık 2018, 10:02:05
Doğan reis ,

Bir bilimsel değeri olduğunu sanmıyorum yazdıklarımın. Benimkiler sadece yapılmış bilimsel çalışmalara dayandırılan,  yelkencilik ile ilgili öğrendiklerim ışığında yaptığım yorumlar.

Çok daha küçük bir yelkenli ile ve ağırlıkla yelken ile seyir yaptığımdan ,  akıntıların ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Rüzgar kadar önemli benim için.

Geç Tunç Çağının bilinen en denizci ulusu olan Minos uygarlığının Güney Ege ve Batı Akdeniz'de kurduğu istasyonlar var.  Bir bilimsel çalışma yapmak derdinde de değilim. Zaten böyle bir eğitimim yok. Sonuçta derdim hepi topu 2019 yazı için daha anlamlı bir seyir planı çıkarabilmek.

Ancak şunu söylemeden geçemeyeceğim. Sadece Uluburun ve Gelidonya batıkları bile birçok cevaplanmamış soruya yanıt oldular. BU o dönem ki denizciliğin anlaşılmasının ne kadar önemli olduğunun bir kanıtı.

Sualtı arkeolojisi ,karada yapılan arkeoloji  çalışmalarına göre çok daha masraflı. Başka disiplinlere de ihtiyaç var ayrıca. BBu nedenle de istenen düzeyde değil açıkçası.  O yüzden belki benim yazdıklarım olsa olsa bu konuda çalışan bilim adamları için farklı bir görüş olabilir. Hepsi o.

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 29 Aralık 2018, 11:27:41
Doğan reis,

Bak seni ilgilendirecek konular da var bu Minos uygarlığı ile ilgili.

(https://i.hizliresim.com/V9vVVy.jpg) (https://hizliresim.com/V9vVVy)

Knossos ta bulunan bu disk ile Minos uygarlığının ay ve güneş ile ilgili hesaplar yapabildikleri ve bu disk sayesinde enlem hesabı yapabildikleri ortaya çıkmış.

Tüm uygarlığı denizcilik üzerine kurulmuş olan bu insanların başka türlü olması düşünülemezdi zaten. Bir incelesen ya bu konuyu Doğan Hocam ?
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Eyüp Oğan - 29 Aralık 2018, 11:34:50
Bu başlığı ilgiyle okuyorum..
Yazılanlardan olumsuz bir eleştiri algısı bende hiç olmadı.

Finike den Bodrum a kadar olan kıyılarımızda yıllarca yelken yaptım, keza Ege arşipelinde de..

Benden önce bu yörelerde seyir yapanların anıları, önerilerine öncelik vererek -ki hepimiz de aynı şeyi yapmadık mı?- .

Eminim, bizden öncekilerde kendilerinden öncekileri kılavuz alıyorlardı.

Diyeceğim o ki; bu binlerce yıllık bir geçmişten gelen bir bilgi, görgü.

Serçe koyu, Bozukkale, Knidos, Hayıtbükü, Orhaniye vb. bizim seyir rotalarımızda durak noktaları. Eminim bin yıl önce de öyleydi..

Buraları araştırmanda mihenk noktaları olarak almayı düşünebilirsin..
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 29 Aralık 2018, 12:06:59
(https://i.hizliresim.com/zjrA06.jpg) (https://hizliresim.com/zjrA06)

Doğan reis bak bu da Sümer yıldız haritası. 
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Doğan Erbahar - 29 Aralık 2018, 12:11:32
Obaa!! yolladiginiz görseli ararken bu siteye denk geldim.

https://archaeologynewsnetwork.blogspot.com/2011/04/researcher-cites-ancient-minoan-era.html?m=1#lJlxcb73KfrSlRZg.97

Tarihte bilinen ilk taşınabilir bilgisayar muhtemelen diyor ve enlem hesabında kullanılıyordu diyor. Bu muhtemelen daha önce üzerinde yazdığım meridyen geçiş metodu ile alakalı. Yerel öğle zamanından boylam değil ama enlem hesabı yapmakla ilgili.

Bu arada bir haber vereyim, geliştirilmiş meridyen metodu ile ilgili bir makale yazdım ve journal of navigationa yolladım. Şu anda hakem denetiminde ama yazarken bilse idim bu makaleye de atıf verirdim. Kabul olur da hakemden düzeltme gelirse hem atıf olarak ekleyeceğim hem de sizin isminizi acknowledge edeceğim Ersin Reis, teşekkürler.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 29 Aralık 2018, 12:21:47
Vay canına .. bilimsel bir makalede adım geçecek.. Düşüncesi bile hoşuma gitti.  :) Teşekkürler.

BU arada bu yön bulma konusunu araştırırken çok ilginç görseller çıkıyor. Bir de bunu buldum.

(https://i.hizliresim.com/0RmqpB.jpg) (https://hizliresim.com/0RmqpB)
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Kemal Gündüz - 29 Aralık 2018, 13:03:07
Bende ilgi ile takip ediyor ve devamını rica ediyorum


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 29 Aralık 2018, 13:30:51
Sevgili Bülent,

Belki benim yazdıklarım da sana öyle geliyordur bilemiyorum. Ancak senin yazdıkların ben şöyle algılıyorum.

Belki öyle değildir ama ben öyle algılıyorum.

Öncelikle heves kırıcı, iğneleyici, küçük gören ve ayar veren. 

Hiç bir bölümde yazmıyorum.  Blogda yazdığım yazılar ile ilgili yorumlar yapıyorum işte. Bu da rahatsız etti anlaşılan.

Sıkıntı yok . Bu bölüme de yazmam olur biter.

Ersin,
beni niye yazdıkların, tartıştığın konular rahatsız etsin? Bilgisini mutlak doğru sanan kişiler ancak farklı görüşlerden rahatsız olurlar. Hiç ama hiç umurum değildir benim, bir kişi şöyle düşünmüş böyle düşünmüş. Bana ne ondan bundan, patlak sivilceli ergen miyim ben, buna saplanacağım?

Ama kendime göre yanılgıda olduğunu düşündüğüm yerler için sana bir daha bak dedim. 
Basit, sıradan ön kabullere kolayca ulaşabiliriz, kasmaya gerek yok.  Haritayı ve rüzgar rejimini  önüne açıp bakan herkes bunu görür. 5000 yıl önce de böyleydi. Bugün de böyle. (Küresel ısınma nedeniyle 50 yıl sonra aynı olmayabilir)

Akdeniz'de yırtınsan parçalansan 2 gece karadan uzakta gün geçiremezsin. Öyle bir alan tek bir yerde var. Ancak tek bir rotada başarabilirsin bunu; Antalya'dan çıkarsın. Tam Antalya da değil, Serik gibi filan düşün. 180 dereceye rota koyarsın; İskenderiye limanının 60 mil kadar doğusuna varırsın. Bu Rota 330 mil kadardır ve hiç bir yere gitmez. İşte bu hatta, muhtemelen iki gece kara görmeden seyir yapabilirsin.

Ama bak ilginç bir şey söyleyeyim; İskenderiye limanından çıkarsan ve rotanı 0 derece koyarsan; Finike limanına varırsın. Finike limanının tarihte, Antalya limanından daha önemli olması bundan olabilir mi?
Burası da 300 mil etmez. Bak burada ilginç bir şey daha var; Burada rüzgar rejimine bakarsan, bu rotada yani; rüzgarın çoğunlukla apaz-dar apaz estiğini görürüz. Hay Allah, bak burada da, 0-180 rotasında da demirkazık yıldızı var. Birden bizim Erman'ın salak kaptanı geldi aklıma!

Gelidonya batığı için bu rotaya bir  baksan? Belki de budur?
Bu rotaya bile açık deniz demek , fazlaca iddialı gelir bana. Tek ciddi kuzey güney aksı bu sanki bütün Akdeniz'de.

Kıyı seyri burundan buruna yaptığımız seyir değil mi? Bütün Akdeniz, tarihi boyunca, neden Kuzey Akdeniz Güney Akdeniz diye hiç tanımlanmamış da Doğu ve BAtı diye tanımlanmış sorusu, denizcilik tarihi açısından yerinde bir soru değil mi?

Kıbrıs'tan Girit'e neden bakır götürsünler? Kıbrıs doğru zengin bakır madeninde,  Ama Girit? Yoksul mudur sence? Buna da bakalım.

Ugarit nere? Doğu Akdeniz'in en doğusu, şimdiki Lazkiye civarı. Ben oralıyım kardeş, atalarım oradan gelmiş 100 yıl önce. Nereye gidecek bu gemi Allah aşkına oradan?

Mesela şuna da bakalım, neden büyük ve önemli limanlar, Antalya ve Mersin Körfezlerinin batı ve doğu yakalarında? Buradan iyi bir soru çıkmaz mı? Çok iyi soru bence!

Bu işleri düşünürken, şuna bakacağız, bakmak zorundayız, Zenginlikler arası ticaret nerede var, gemiler nereye gider?

Eğer daha 16 yüzyılda Akdenizdeki gemilerde sekstant, usturlab çok istisana olarak var ise,  bunun nedeni ne olabilir? Senin paylaştığın görsellerdeki aletler neyi gösteriyor? Bizim Erman'ın Salak Kaptan'ının baktığı şeyleri değil mi?

Senin Kıbrıs- Girit için çizdiğin (ve doğru olan) rotada bakalım bakalım, gemiler Rodos'un doğusundan mı batısından mı geçiyormuş Girit'e? Hiç gitmedim ama gitmek için hayli zamandır çalıştığımdan şu çıkarımda bulunuyorum; Rodos'un doğusundan gidersen, Karpathos'u gördüğün anda, daha unut Girit'i.

Buna bir daha bak deyince sana tepeden mi bakmış , alaya mı almış oluyorum yoksa "lanet olasıca haritaya daha ayrıntılı bak" mı demiş oluyorum!

Hangisini seçersen seç. Hiç ama hiç derdim değil.

Bu çağı geçmiş bütün çağlardan ayıran en önemli fark bu çağda herkesin kendini alim sanmasıdır. Soru sormak yerine kabullere yönelmiş olmasıdır. Bilim bile böyle artık, eskiden soruları vardı, şimdi projeleri var. 

Neyse, ben sorularımı ortaya attım. Herkesler içinden bir soru daha çıkarır mı yoksa kabullere mi girişir, bu onların bileceği iş. 
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 29 Aralık 2018, 14:52:35
Şİmdi daha ciddiye alacağım bir yazı olmuş yazdıkların. Ama öncelikle ben Erman 'ın kaptana salak demedim. O' nun görüşlerinin yanlış olmasa dahi arkeologların ispat aradıklarından hareketle çok anlamlı olmayabileceğine vurgu yapmak için , Sanki O'na soru sormayı akıl edememiş araştırmacılara abartarak salak dedim.  sonra yanlış anlaşılmasın.

Girit Minos uygarlığının merkezi. adamlar tunç için gerekli olan kalay ticaretini ellerinde tutuyorlar. Kalay Yunan ana karasından geliyor. Tüm Orta ve doğu Akdeniz 'e Minoslular dağıtıyor. Üstelik işleyip öyle dağıtıyorlar. O yüzden Kıbrıs Girit en çok kullanılan ticaret yolu.  ancak Anadolu'nun Akdeniz kıyıları da antik şehir dolu zaten. Muhtemel bu kıyı hattı da ayrı bir ticaret yolu idi. 

Ugarit üzerinden kalkan bir gemi ya Anadolu antik limanlarına uğrayacak ya da Kıbrıs üzerinden batıya yönelecek.  O yüzden verdiğin bu rota bilgisi hayli ilginç. ancak her durumda dönemin en önemli madeni olan bakırı almadan verimli bir ticaret yapmak mümkün olmayabilir diye düşünüyorum.

Ancak benim daha çok ilgilendiğim Minos uygarlığının hakimiyeti alanında kalan yerler. Yani snin de yazdığın üzere Finike limanı sonrası.  KIbrıs'tan çıkan bir antik iş teknesinin Önce Finke limanına geldiğini düşünüyorum. Hem ticaret için hem de kendi tedarikleri ve bahsettiğim akıntıyı yakalamak için. O yüzden Finike Girit arası seyir olarak bu kadar ilgimi çekiyor.

Üstelik daha yni okuduğum Çetin Kent'in Kazancakis 'in peşinde kitabında Halikarnas Balıkçısının yaptığı bir yoruma atıfta bulunuyor . Minos uygarlığının bir Yunan uygarlığı olmadığını daha çok bir Anadolu uygarlığı ileri taşıdığını ileri  sürmüş Halikarnas balıkçısı.  O dönemde Kiklad, Minos ve Hellas olarak bölünüyor aslında. Bunların hepsi birbirinden farklı. Yanlış hatırlamıyorsam Greek sözcüğünü ilk kez Persliler kullanıyor. Dolayısı ile Minos uygarlığını bir Yunan uygarlığı gibi düşünmek zor.

Her ne ise . O dönemki gemicilerin günümüz anlamında bir navigasyon kullanmadıkları malum. Ancak mutlaka bir yöntemleri ve ekipmanları olnmalı. Son buduğum aletler belki bununla ilgilidir. Ancak Akdeniz de görüş mesafesinin hava şartlarından dolayı maksimum 8 mil civarında olduğu ve güneyli çöl rüzgarları yüzünden kimi zaman günlerce görüş mesafesinin çok düşük olduğu dikkate alınmalı demiş bir yazar. Akdeniz hava hareketlerini ayrıca yazacağız efendim. Çalışıyorum.

ancak önce tekne!

Burak ile yaklaşık 45 dakika antik Akdeniz iş teknelerinin armaları üzerine tartıştık. ÇOk ilginç bilgiler aldım ondan.

Bu antik iş tekneleri rüzgar üstüne kaç derece açı ile gidebiliyorlardı, ortalama hızları ne idi. ? Benzer armayı başka hangi antik çağlardan kalma uygarlık kullanmıştı. ? Bunları bulursak menzili de bulacağız efendim. Şurada..

https://ttheyamola.blogspot.com/2018/12/antik-caglarda-yelkenli-tekneler-arma.html



Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 29 Aralık 2018, 15:32:14
Benden bir harita okuma önerisi daha;

Akdeniz haritasını önümüze açalım; Cebelitarık'tan Kudüs'e kadar görelim. Bu haritayı Preveze/İnebahtı hattından kuzey güney doğrultusunda ikiye bölelim. Bu hattın tam Doğu Akdeniz-Batı Akdeniz ayrımı olduğunu ileri sürer tarihçiler. Bütün büyük ve önemli deniz savaşlarının neredeyse hep aynı yerde yapılmış olmasının bunun en büyük kanıtı olduğunu söylerler. Hatta bana kalırsa, kabaca bir ayrımla, buradan itibaren rüzgar rejimleri de değişir- Akıntı yönü yine En Batı- En Doğu- En batı şeklinde devam eder. Ama büyük kara girintileri ve oyukları akıntıyı doğal olarak böler. Tıpkı, Girit, Rodos ve Kıbrıs'ın akıntıyı bölmesine, bir yana itmesine, bir bölgeye sıkıştırmasına yol açtığı gibi. 

Sonra bu iki parçayı da tam ortasından yine ikiye bölelim. İşte size Doğu Akdeniz'in Doğusu, Batı Akdenizi'n batısı. Akdenizin kuzey ve güney diye iki coğrafi parçaya bölünmediği öndeyisini unutmadan bu parçalanmaya iyice bakmalıyız bence. Sorduğun soruların yanıtı muhtemelen burada.

Harita her şeydir.

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 29 Aralık 2018, 18:43:32
Bir itirazım yok.  Şimdi efendim bu Minoa denilen Minos deniz istasyonlarını arayacağız ya. O yüzden bu Minos uygarlığını da çalışıyoruz bir yandan.

Halikarnas Balıkçısı, Minos uygarlığının aslında Bir Anadolu uygarlığın söylemekte. Malum Milos uygarlığı Girit'te. Knossos baş şehirleri.

BU adanın coğrafyasına da bakalım biraz. Ege'nin tüm poyrazı bu adanın üzerine çullanıyor resmen. Kuzeye seyir yapmak mümkün değil yani.  Madem Anadolu ile sıkı bağlar var. Bu durumda Anadolu 'dan nasıl gidilip gelinir bir bakmalı.

Seyir yapmış kadar heyecanlandım resmen. Finike , Kaş, Kalgan rotası üzerinden ver elini Rodos Yaklaşık 70 mil sonra Haritada tam da bir küçük koy var. Lindos! Google dan resimlerine bir baktım ki Koca kale, hemen yanında aynı Knidos askeri limanı gibi bir liman daha. Agios Pavlos.  Meğer Rodos'un güneye bakan meşhur antik liman kenti.

Burada akrapol var efendim. Girişinde de bu savaş gemisi kabartması. Olması gereken deniz yollarını ararken bu Akrapolü bulduk iyi mi. Evet . Doğru rotadayız. Girit 'e tam da buradan gidiliyor demek ki.


(https://i.hizliresim.com/Em55Wz.jpg) (https://hizliresim.com/Em55Wz)
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 29 Aralık 2018, 19:52:40
En başından beri aynı şeyi söylüyorum ve ilginç bir şekilde yalnızca son iki mesajı dikkate aldığını söylüyorsun..
Bir önceki mesajımda Akdenizi ikiye sonra her bir parçayı yeniden ortasından ikiye bölelim, bakalim ne göreceğiz demiştim.

Doğu Akdenizi ortadan ikiye boldugunde göreceğimiz detay; Rodos un doğusunun, şimdi bir yandan  kızımla rakı içerken yazdığimdan gözümde canlandırdığım  kadariyla Kas Kalkan civarı olması Lazim, tam buradan Mora yarımadasının batısına kalan alanın taralı olduğudur. Buradan ne sonuç çıkarabiliriz; Bu alan kuzeydeki kara parçasına kadar aynı uygarlığa aittir.

Balıkçının iddiasına gelince , kültür, kim sahip çıkarsa onundur derim ben.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 29 Aralık 2018, 21:17:25
Yok ben bütün mesajlarını önemsiyorum. Bölünce ne olacak onu anlamadım sadece.

BU arada Cem Gür İki tane çok öenmli yazı tercüme etti. Biri İngilizce diğeri Fransızca 'dan. Minos gemileri ve Yunan gemileri adı altında . Ayrıca çok ilginçiki harita da var.

Ancak şu navigasyon aletleri ile ilgili ilginç bir bölüm var. Burada bulunsun.

Bu adalar arasında, ilkel navigasyon araçlarıyla erişilebilen dar deniz geçitleri ve sığ körfezler vardı. Ege Denizi'ndeki navigasyon, mağara Franchthi Hermionid'de (Peloponnese'nin doğu kıyısında, Melos'a 80 deniz mili uzaklıkta) bulunan Melian'ın obsidiyen aletleriyle kanıtlanmıştır. Girit (Knossos) ve Kıbrıs'ta bulunan Obsidiyen Melian araçları da Ege'de Erken neolitik'ten Neolitik'e (MÖ 6800-3200) kadar deniz yolu güzergahlarının varlığını desteklemektedir.   

Yine Burak, Vikinglerin güneş pusulası ile ilgili çok önemli bir link paylaşmış . Onu da çalışacağız efendim.

Kamil abi de 15 yıl önce Uluburun batığına dalmış. Onun fotoğraflarını gönderdi.

BUrak da Uluburun 'a dalmış. O da resimlerini arayıp bulacak. 

Kamil abinin resimler kapak oldu ama. Millet kaç sene önce gitmiş dalmış. Benim daha yeni haberim oluyor. Yuh olsun bana.  Neyse arayı hızlı kapatıyoruz.

İlk seyir ilk fırsatta Knidos 'a  Tayo MAr 'ın Knidos 'a demir atması artık şart oldu.




Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Kamil Kurdoğlu - 29 Aralık 2018, 22:55:26
Rodos'un doğusundan gidersen, Karpathos'u gördüğün anda, daha unut Girit'i.

Neden? Burayı anlayamadım Bülent.Biraz açabilir misin lütfen.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 29 Aralık 2018, 23:09:56
Ben şimdi bu konu başlığından bir şey anlamadım. Patalyayı falanda okumuyorum zaten. Doğrudan Böke'yi aradım. Nereye gidiyon? Define falan mı aramaya diye direk sordum.  Bu Minos neresi dedim. Tırstım Allah için. Şimdi işin içinde Tayo-Mar, Böke ve akıntı makıntı da olunca, bu işe bir yerlerinden bende bulaşırım diye kendi adıma endişelendim. Neyse Minos Girit'miş. Batık matık diyince define mi arayacak diye olayı oraya bağladım. Ama şunu söyleyeyim korsanlar tarafından bulunmamış hiç bir batık yoktur, korsanlar bulamasa trolcüler bulmuştur. Onlarda başlarına iş olmasın diye çekip kendilerine çapariz vermeyecek bir yerlere atmışlardır. Adamlar Koca Karadeniz' de denize düşen uçakların tamamını bile buldular. Gömülü olmayan herşeyi bulmuşlardır yani. Neyse Minos yolcusu kalmasın, Selametle efenim.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 30 Aralık 2018, 06:24:15

KOrsanlar demişken, Tarihte Klikya bölgesinde yapılan korsanlık faaliyetleri ile ilgili de çok ilginç bir çalışma buldum.

Hazinecilik bu ülkede bir meslek. O yüzden inanırım. Ancak iyi ki biz hazinecilerin aradıklarını aramıyoruz. Biz yaşanmışlıkların peşindeyiz. Gerçek hazinenin yani.

Yakında ilk durak Knidos olacak. Gökova da bir kış seyri yapacağım Ocak ayında . Burak 'tan rica ettim gelirim dedi. İki gün demirli kalacak ve Hem askeri limanı hem de ticari limanı gezeceğiz. Knidos ile ilgili yazılmış çok iyi bir çalışma da buldum.  alışıp öyle gezeceğiz yani.  Kamp da kurarız belki. Bak nasıl da heyecanlandım şimdi. Dur ben biraz daha harita çalışayım.

BU arada diğer takıldığım bir konu da Uluburun. Neden battı acaba? İçinde o dönem için hazine sayılabilecek kargo ile batmış. Böyle değerli bir yükü öyle sıradan bir kaptana ve mürettebata taşıtmazlar. Üstelik yukarıda yazdığım üzere o dönem korsanlık faaliyetleri de var. Nitekim Uluburun 'da çok ciddi silahlar da bulundu muhtemel savunma için.

Belki de Uluburun da gemiciler dışında askerler de vardı koruma amaçlı. Ya da mürettebat silah kullanmayı da biliyordu belkide. Belki refakatçi bir yelkenli daha vardı . Gece seyrinde mi battı acaba? Kurtulan olmuşmuydu ?

Bir de ilgimi çeken , ne duvar çizimlerinde ne de başkaca kaynaklarda teknelerde hiç filika filan yok. İlginç. araştırılması gereken bir konu daha. Tunç Çağında denzcilik nasıldı? Yaz yaz bitmez.



Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 30 Aralık 2018, 06:59:03
Rodos'un doğusundan gidersen, Karpathos'u gördüğün anda, daha unut Girit'i.

Neden? Burayı anlayamadım Bülent.Biraz açabilir misin lütfen.

Günaydın herkes.
Ersin'in konusunu dağıtmak gibi olmasın, bir durak gibi olsun.

Evvel emirde,  benim alıntıladığınız tümcemin bir öncesinde, bunun yalnızca kişisel çıkarımım olduğunu söylemiştim. Bu dip notu koyarak çıkarımımın dayanağını açıklama çalışayım:

İlkin Ersin yine kusura bakmasın ama, Girit yönüne doğru özel bir akıntı yok. Ersin'in dayanak olarak gösteridiği haritada bir akıntı görünüyor ama eğer aynı linkin ilerleyen tarihlere/saatlere ait sayfalarına bakarsanız o akıntının kaybolduğunu, tam tersi, batı-doğu yönlü bir akıntının olduğunu görebileceğiz. Bu da doğal, çünkü Akdeniz'in akıntısı belli, Fas'tan doğuya giderek Ortadoğu Anadolu kıyıları ta Yunan'a, İtalya'na gider.

Girit, bu akıntıyı yani batıdan doğuya olan bu akıntıyı, benim gördüğüm kadarıyla kimi zaman ikiye böler.  Girit'in kuzeyinden de doğuya doğru deniz az çok akar. Bu birinci veri. Ayrıca Girit, doğusunda büyük kara parçası ve basınç alanı olmadığı için Kıbrıs gibi çevirme yapmıyor. Rüzgarı ve akıntıyı bir yöne, doğuya sevk ediyor.

İkinci veri, hepimizin bildiği gibi  Kuzey'den, Ege'den gelen hava, Akdeniz'e indi miydi, Doğuya döner. Ayrıca Batı Akdeniz'den de sürekli bu yöne Günbatısı yönlü rüzgar vardır diye bilirim. Daha doğrusu haritaları böyle okuyorum.

Şimdi, eğer, Rodos'un doğusundan gelip geçecekseniz,
a) Karpathos ve Kasos'un kuytusudan, doğusundan geçeceksiniz
b) Rodos'un güneyinden Karpathos'un kuzeyinden geçip Girit'e yöneleceksiniz.

İlk rotayı kullanırsanız, Girit'e döndüğünüz anda, hem havayı hem akıntıyı tam kafadan alırsınız. Hem de Girit'in doğu yakasının ortasına doğru bir rota tutarsınız, liman azıcık kuzeyinizde kalır.

İkinci rotayı kullanırsanız, bu kez yine Karpathos'a dönerken havayı ve akıntıyı kafanızdan alırsınız.

Bunun yerine Rodos'un batısından doğrudan Girit'e inerseniz, Havayı 50-55 dereceden alırsınız. 
Hatta bana kalırsa rüzgar ve akıntıyı doğru kullanmanın yolu, Rodos-Halki- Girit'tir.
Benim gibi "illa Kasos'u görücem annem" saplantınız varsa da, bence en doğrusu, önce Girit'e gidip, dönerken Kasos'a gitmektir. Böylece rüzgarı kıçtan ve yukarı çıktıkça apaz gibi alırsınız. Ege'de tırmanmak gibi olmaz yani.

Benim harita okumam bundan ibarettir güzel abicim ve a ha şuraya yazıyorum, bütün bunları geride bıraktığında , hatun kişileri almadan, Necip abiyi de alıp beraber gideceğiz. Hem ben ikinizin yerine de küfredebilecek kadar donanımlıyım.


Önemli not, bu yalnızca benim genel tecrübelerimden kaynaklı rota çalışmamdır, tecrübe edilmemiştir. Ama Girit için illa Mayıs denmesinin nedeninin de bu olduğunu düşünüyorum. Havanın en düşük olduğu aylar.


Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 30 Aralık 2018, 07:18:55
Bir küçük not daha; sizin de bildiğiniz gibi oralarda dalga da batı doğu doğrultusunda gelir.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Kamil Kurdoğlu - 30 Aralık 2018, 11:29:37
Hımmm biraz daha oturdu.Ama Halki-Girit dediğinde 100 millik rotayı yukardan gelen denizleri yiyerek gitmek,bilemedim şimdi.
Ay dur, Necip de gelir gideriz filan deyince bu konu heyecan yaptı bende,Ersin’in konuyu bölmeyelim en iyisi ben seni bir arayayım konuşalım uzun uzun.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Kemal Gündüz - 30 Aralık 2018, 11:58:28
İyi pazarlar
Vural Perk 2013 yılında Girit seyahatini Geko’da yazmıştı. Bülent Reis’in dediği gibi her iki yöndede Karpathos cıvarında fena dayak yediğini anlatmıştı. Hatta galiba Karpathos’ta mahsur kalmıştı


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 30 Aralık 2018, 14:06:28
Vural Perk in yazılarını ben Geko dan ayrıldığımdan göremiyorum. Sizde varsa özelden yollayabilirmisiniz
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Eyüp Oğan - 30 Aralık 2018, 14:58:23
Biz de 2011 yılı Kasım ayı'nda Girit'e gitmiştik..

Rotamız ve seyir anılarımız aşağıdaki linkte..

http://eyupogan.blogspot.com/2011/11/
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Kemal Gündüz - 30 Aralık 2018, 15:25:29
Vural Perk in yazılarını ben Geko dan ayrıldığımdan göremiyorum. Sizde varsa özelden yollayabilirmisiniz


Yazılarını üşenmeyip bir word dosyası haline getirmiştim. Bakayım eğer bir yerlere kaybıamadıysa bilgisayarda mail işe yollarım. Burada paylaşmak doğru olurmu bilmem


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Kemal Gündüz - 30 Aralık 2018, 15:37:07
Ersin Hocam
Bana e posta adresini yollayabilirmisin. Sana yazdım özelden ama gönderilerde çıkmıyor. Dosyayı buldum. 42 MB wetransfer yapmak gerekecek
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Mehmet Cömert - 30 Aralık 2018, 17:22:38
Rodos'un doğusundan gidersen, Karpathos'u gördüğün anda, daha unut Girit'i.

Neden? Burayı anlayamadım Bülent.Biraz açabilir misin lütfen.

Günaydın herkes.
Ersin'in konusunu dağıtmak gibi olmasın, bir durak gibi olsun.

Evvel emirde,  benim alıntıladığınız tümcemin bir öncesinde, bunun yalnızca kişisel çıkarımım olduğunu söylemiştim. Bu dip notu koyarak çıkarımımın dayanağını açıklama çalışayım:

İlkin Ersin yine kusura bakmasın ama, Girit yönüne doğru özel bir akıntı yok. Ersin'in dayanak olarak gösteridiği haritada bir akıntı görünüyor ama eğer aynı linkin ilerleyen tarihlere/saatlere ait sayfalarına bakarsanız o akıntının kaybolduğunu, tam tersi, batı-doğu yönlü bir akıntının olduğunu görebileceğiz. Bu da doğal, çünkü Akdeniz'in akıntısı belli, Fas'tan doğuya giderek Ortadoğu Anadolu kıyıları ta Yunan'a, İtalya'na gider.

Girit, bu akıntıyı yani batıdan doğuya olan bu akıntıyı, benim gördüğüm kadarıyla kimi zaman ikiye böler.  Girit'in kuzeyinden de doğuya doğru deniz az çok akar. Bu birinci veri. Ayrıca Girit, doğusunda büyük kara parçası ve basınç alanı olmadığı için Kıbrıs gibi çevirme yapmıyor. Rüzgarı ve akıntıyı bir yöne, doğuya sevk ediyor.

İkinci veri, hepimizin bildiği gibi  Kuzey'den, Ege'den gelen hava, Akdeniz'e indi miydi, Doğuya döner. Ayrıca Batı Akdeniz'den de sürekli bu yöne Günbatısı yönlü rüzgar vardır diye bilirim. Daha doğrusu haritaları böyle okuyorum.

Şimdi, eğer, Rodos'un doğusundan gelip geçecekseniz,
a) Karpathos ve Kasos'un kuytusudan, doğusundan geçeceksiniz
b) Rodos'un güneyinden Karpathos'un kuzeyinden geçip Girit'e yöneleceksiniz.

İlk rotayı kullanırsanız, Girit'e döndüğünüz anda, hem havayı hem akıntıyı tam kafadan alırsınız. Hem de Girit'in doğu yakasının ortasına doğru bir rota tutarsınız, liman azıcık kuzeyinizde kalır.

İkinci rotayı kullanırsanız, bu kez yine Karpathos'a dönerken havayı ve akıntıyı kafanızdan alırsınız.

Bunun yerine Rodos'un batısından doğrudan Girit'e inerseniz, Havayı 50-55 dereceden alırsınız. 
Hatta bana kalırsa rüzgar ve akıntıyı doğru kullanmanın yolu, Rodos-Halki- Girit'tir.
Benim gibi "illa Kasos'u görücem annem" saplantınız varsa da, bence en doğrusu, önce Girit'e gidip, dönerken Kasos'a gitmektir. Böylece rüzgarı kıçtan ve yukarı çıktıkça apaz gibi alırsınız. Ege'de tırmanmak gibi olmaz yani.

Benim harita okumam bundan ibarettir güzel abicim ve a ha şuraya yazıyorum, bütün bunları geride bıraktığında , hatun kişileri almadan, Necip abiyi de alıp beraber gideceğiz. Hem ben ikinizin yerine de küfredebilecek kadar donanımlıyım.


Önemli not, bu yalnızca benim genel tecrübelerimden kaynaklı rota çalışmamdır, tecrübe edilmemiştir. Ama Girit için illa Mayıs denmesinin nedeninin de bu olduğunu düşünüyorum. Havanın en düşük olduğu aylar.

2007 de kiraladığımız 2 45 feet tekne ile 8 kişi Marmaristen Mayıs ayında saat 14 gibi cumartesi çıkıp Chalkinin batısından gece seyri ile Pazar saat 18 gibi Heraklion a vardık .O zaman bu rota için çok çalışmış ve en uygun gidiş Rodosun batısı ve dönüşün Karpathosun doğusundan geçerek tamamlamıştık .Yaklaşık 185 DM olan yol 28 saatte ,2 saatini tekneleri test ve kontrolle geçirerek tamamlamıştık .ortalama 6 -7,5 knot hızlarla seyri yaptık.
Araç kiralıyarak Chania bölgesini gittik..Dönüşte Ag.Nikolaos şehrine geldik .Oradaki marina rahat ettik .
Bence de Girit için doğru rota burasıdır.Yüksek dağ yapısından kaynaklanan sağanaklardan kaçmak için 2,5 3 dm Karpathosun açığında seyretmek daha iyidir.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 30 Aralık 2018, 18:17:37
Bu seyir tartışmaları güzel oluyor. Batı yönünden gelirken Marmaris üzerinden örneğin, Rodos 'un doğusunu dolaşmak nasıl anlamsız ise bence Doğudan yani Finike Kaş tarafından gelirken de batızından geçmek gerekmeyebilir. Sonuçta günümüzdeki bir seyir planı değil, Antik çağlarda Kıbrıs'tan bakır yüklemiş bir antik Akdeniz İş teknesinin muhtemel rotasını bulmaya çalışıyoruz. Bende Curiserswiki ye baktım. Elin yabancısı buralarda nerelerden geçiyor diye. Şöyle bir harita var.

(https://i.hizliresim.com/oXrdlq.jpg) (https://hizliresim.com/oXrdlq)

Ayrıca Cem Gür tercümesinden bir parmak bal çalayım bari.. Bu da Akdeniz akıntı haritası.

(https://i.hizliresim.com/P1P7j9.png) (https://hizliresim.com/P1P7j9)

Kıbrıs Girit arası Doğu Akdeniz 'in en derin yerlerinden biri. 3000 metre. Geç ısınıp, geç soğuyor bu kütle. Bu kitlenin etrafında sürekli akıntı var. Finike-Kalkan arası doğu batı yönünde güncel akıntı haritasında gözüken akıntı bu  akıntının lokal olanı. Azalır ya da artar bilemem. Ancak Mayıs ve Ekim arası kayıtlı değerler var Poseidon da .  akıntının geçtiğimiz yıl nasıl aktığına bakacağım.

Rodos adasının doğu tarafındaki Lindos limanını ve akrapolü daha incelemedim , Knidos limanını çok andırıyor. Her durumda Rodos önemli bir istasyondu. Finike yönünden Ege'ye doğru gidecek olan tekneler muhtemel, Rodos 'un kuzey doğusundaki Mandrake limanını kullanıyor olmalılar.  Ancak Girit için Rodos'un doğusu da mevcut liman göz önüne alındığında önemli ve tercih edilen bir deniz yolu olmalı.

Hem Rodos adasının saçağında kalmak , hem dalga , hem de rüzgar açısından daha rahat gibi duruyor.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 30 Aralık 2018, 18:36:53
Bence Cömert'in dediği gibi. Giritten çıkacaksanız tabii doğusu. Gidecekseniz batisi. Kuytuda kaldığımiz kesin, dalga acısından. Ama bence giderken orada kazandigimizi diğer yerlerde mecburen kaybederiz.

E harita benim dediğimi doğruluyor işte.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 31 Aralık 2018, 11:15:26
Uluburun'dan önce 1987 de Kıbrıs'ta başka bir batık bulunur. Kyrenia ! Sonra çıkarılacak olan Uluburun 'un neredeyse aynısı. Hani günümüzün seri imalat tekneleri gibi. En büyük avantajı çok büyük bir bölümünün çıkarılabilmiş olması.
Üstelik bire bir replikası ile son derece bilimsel bir yolculuk yapılmış. Antik çağların roası titizlikle belirlenmiş ve Yunanitan' dan Kıbrıs'a gidilip dönülmüş. Detaylar şurada;

https://ttheyamola.blogspot.com/2018/12/kyrenia-ii.html



Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Mehmet Cömert - 01 Ocak 2019, 13:36:36
Başka bir efsane ile ilgli rota var.
Son araştırmalar efsanenin gerçek olduğunu
doğrulamış.Edremit körfezinde bulunan Antandros
Antik Kent kazılarında bulunan bulgular ile Aeneas'ın izlediği Rota üzerindeki limanlar da bulunan bulguların benzerliği efsanenin gerçekliğini pekiştirmiştir ..
Rota nın üzerinde olan ülkeler Roma İmparatorluğunun
Kurucularının Anadoludan gelen Truva'lı Komutan Aenas'ın gemileriyle gelenler olduğu kabul görmüş..
İlgili bilgileri paylaşamadım. Denizlerdeyiz İlk Orhaniye
Toplantısında profesör Dr. Gürcan Polat sunum yapmıştı.
Dadd web sayfasında olacak.

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Mehmet Cömert - 01 Ocak 2019, 15:42:12
http://www.antandros.org/assets/pdf/brochure-tr.pdf

konuyla ilgili detaylar.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 01 Ocak 2019, 16:51:32
Ben bir katkıda daha bulunayım;
Benim ulaşabildiğim-okuyabildiğim seyir sürelerine ilişkin kayıtlı veri; 1500lü  yıllara ait.

Bu da Venedik- Kudüs arası yapılan seyirler. Tartışılan rotayı da kapsadığı için ışık tutabilir. Bunlar Yolcu da taşımışlar. (Ben iş teknesi ile ticari tekneyi aynı sınıf mıdır, bilmiyorum)
Mesafeyi ölçtüm; 1400 mil( hiç bir limana uğramadan)
Ortalama 5 kn hızla gittikleri takdirde, bu yolu 11 günde almaları gerekiyor.
Ancak aynı gemiler için tutulan kayıtlara göre;
Ortalama 45 günde gitmişler Venedik'ten Kudüs'e. Yalnızca bir gemi; 1517'de 29 günde gitmiş. Zaten ortalamayı düşüren de o. O olmasa 47-48 güne çıkacak Venedik-Kudüs ortalaması. Demek bu kayıklar, 11 günde gidebilecekleri yolu 45 gün ortalama ile alıyorlarsa neredeyse her gün bir limana uğramışlar.

Ama işe yarayacak asıl veri bu gemilerin dönüş sürelerinde. Yani Kudüs- Venedik rotasında. Burada ortalama süre, 93 gün!
Dikkat, aynı gemilerin aynı yıl yaptıkları seyirlere ilişkin veriler bunlar.

Aynı gemiler esas alınmadan, bütün gemiler ortalaması da 1507 ile 1608 yılları arasında yine; Kudüs yönüne 43 gün, Venedik yönüne 93 gün.

Yani Akdeniz'de Batı-Doğu yönünü aynı gemiler 45 günde alırken, Doğu-Batı yönünü 93 günde alıyorlarmış.

Yine geldik, rüzgara... demek akıntılar ancak akıntının yönüne eşlik eden rüzgarla iş görüyormuş gibi bir çıkarımda bulunabilir miyiz, üzerine konuşulabilir.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 01 Ocak 2019, 16:55:42
http://www.antandros.org/assets/pdf/brochure-tr.pdf

konuyla ilgili detaylar.

Bu paylaşım için ayrıca teşekkürler.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Kemal Gündüz - 01 Ocak 2019, 17:53:28
Paylaşımlar için herkese teşekkürler


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 04 Ocak 2019, 11:54:54
Meşhur Furni kanalı.. Hani samos adasının batı ucunda olan. Geçen sene geçerim diye düşünüp korkup Dilek boğazına döndüğüm Furni. Daha önce aklıma gelmeli idi aslında. Elin oğluna gelmiş ama. Şurada efendim.

https://ttheyamola.blogspot.com/2019/01/fournoi-batklar.html

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 04 Ocak 2019, 13:48:44
İşin ilginç yanı, Furni kanalı o dönem ile ilgili yapılan araştırmalarda ticaret yolu olarak gösterilmiyor. Hiç görülmeyen yer meğerse çok ciddi şekilde kullanılıyormuş demek ki. 58 batıktan bahsediyoruz sonuçta. BU yaz Furni den geçilecek demek ki.

O dönemki denizcilik ile ilgili daha araştırılacak çok konu var. Bu kesin.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Orhan Tatlıcılar - 04 Ocak 2019, 21:53:39
Furni beni hep tedirgin eder. Öğlenden sona Batı’dan gelir kaba dalda onuniçin doğanbey burnuna doğru dümen tutar oradan Dilek Boğaz’ı daha güvenli geliyor bana 😊
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 07 Ocak 2019, 07:40:57
Okumalara devam. Antik deniz yollarını etkileyen bir diğer etken ise korsanlar!  Dilek boğazı yerine Furni bu yüzden tüm tehlikelerine karşı tercih ediliyor olmasın ? Daha sırada antik çağ deniz fenerlerinin yeri üzerine çalışacağız.

Antik çağda denizcilerin çok istemeseler de gece seyri yaptıklarını biliyoruz artık. Egenin kapısı Rodos ve Bozburun arası çünkü. Akdenizden gelen, ya da Egeden çıkan tüm antik iş tekneleri için başka yol yok zira.

Bozburun her dönemde yerleşim alanı olduğu halde nedense hiç ciddi şekilde incelenmememiş. Loryma liman ve antik kenti bile kazılmamış daha. Loryma dediğim bizim Bozukkale.

Şİmdi sıkı durun. Ciddi bir iddiada bulunacağım. Bu Bozburun'un en yüksek tepesinde bir "kale " daha var. Bu kalenin özelliği , Simi , Rodos ve Akdeniz'i görmesi.

Şimdi üç gündür antik fenerleri okuyan bendeniz belki de kafayı yedim ama verilerim sağlam. Bu yapı kale filen değil. Aynı Patara da olduğu gibi bir gözetleme kulesi ve fener! 

Şimdi Bızburun 'un hikayesi hayli gizemli. 1990 lı yıllarında arkeologlar işte bu "kale " için yüzey araştırması yapmak isterler. Bozburun da yol yok efendim. Onlar da yürürler. bu tarihi yapıya giderlerken bir düzlüğe gelirler. Bir göletin de olduğu bu düzlükte bir tapınak ve binaları ve tiyatro da vardır. Kutsal bir ibadet yeri olduğu anlaşılır bu alanın.

Arkeologlar denize inen bir patika görürler ve devam ettiklerinde kuzeyde küçük bir limana gelirler. Hıdırlık mevkiinde bir limancık! Limanın kimlere ait olduğu bulunamaz.

 Bu liman Mİnos uygarlığının lojistik amaçlar için kurduğu küçük liman yapıları olan Minoalardan biri olabilir mi?

Şurada efendim;

https://ttheyamola.blogspot.com/2019/01/marmaris-hdrlk-lman-bir-minoam.html





Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 07 Ocak 2019, 15:38:24
Çok üzülmeyin bu arada. anlaşılan bu topraklarda yazılı bir şeyler bulabilmek antik dönemden kalma bir hastalık. Genlerimize işlemiş yani. Öyle olunca da zamanında ne olmuş bitmiş öğrenmek öyle zor ki. elimizde tek anahtar var. Çok da fazla olmayan yelken bilgisi.

Şimdi yakında önemli bir konuya daha başlayacağız efendim. dedim ya bu Marmaris Bozburun çok su kaldırır diye. Burası Ege denizi ile Akdeniz arasında bir kapı. Bu kapının en önemli liman şehirleri de Bozburun 'da. Oysa Bozburun ile ilgili öyle az bilgi var ki.

Serçe limanı ile başlayacağız yakında. Serçe limanı ve batıkları. Şimdi şöyle bir sorun var. Bu konuda klasik arkeoloji yöntemleri yeterli değil. Ciddi yelkenli tekne bilgisi gerekiyor. Açıkçası bir kaynak olmadığından bir yelkenci mantığı ile acaba ne olabilirdi diye düşünmek gerekiyor.

Bir kere Uluburun batığı ortaya koydu ki ticari teknelerde savunma için silah var. Demek korkulan bir şey var.

Bakınız Serçe Limanı batıkları ile ilgili bir yazı okudum. Önemli bir çalışma. Çalışmanın bir yerinde , korunaklı görünen bu limanın etrafını çevreleyen tepeler yüzünden inen sert rüzgarlar nedeni ile gemilerin battığı yazıyor. Bizim civarna dediğimiz rüzgarlar.

Hatırlıyorum da Nergis koyunda benzer bir durumla karşılaşmıştım. İnen civarnalar son derece rahatsız edici idi.  Ancak açık denizi aşmış gelmiş bu gemilerin koy içerisinde bu civarnalar yüzünden batması çok zor bir olasılık.

Elbette olabilir ancak öncelik, korsan ya da korsan gibi görünen şehir devletlerin savaş gemileri de düşünülmeli.

Serçe limanı batığının bir kısmı çıkarılabilmiş. Nedeni de üzerine sonradan düştüğü iddia edilen bir kaya. Bu kayanın kaldırılması mümkün olmadığından batığın büyük bir bölümü kayanın altında kalmış.

Biraz fantastik gelebilir ancak kaya belki de korsanlar tarafından yuvarlanmış olabilir mi diye de düşünüyor  insan.

Elbette görmeden bilmeden yazmak ya da ahkam kesmemek gerekir. Ancak bu sularda küçük bir yelkenli ile seyir yapmış bir yelkenci olarak civarnalar yüzünden 15 m boyunda iş teknelerinin koyun içinde batması da bana çok fantastik geliyor.

Nitekim Persler ile yapılan savaşta Aspendos açıklarında 200 den fazla Pers gemisinin batırıldığını yazıyor zamanın tarihçileri. Hadi abarttılar diyelim bu bölgede de ciddi su altı çalışmaları yapmak gerekir.

Şimdi menzilleri ve limanları çalışmak için önümüzde önemli bir kaynak da deniz fenerleri. BUnlar limanların yerini belirlemede bence çok önemliler. Deniz fenerlerini bulursak , seyirlerin yönünü ve rotasını ve süresini de tahmin edebiliriz aslında.

Benim incelediğim dönemde daha para kullanılmıyordu. Sonrasında basılan paralar üzerinde özellikle fener kabartması olanlar var. Bunlar fenerlerin yeri ve kullanım zamanı hakkında çok önemli bilgiler veriyorlar. Bir kere fener yapılarının klasik mimarileri halkında bilgi sahibi olunuyor. Böylece yıkılmış yapıların kalıntılarının bir fener olup olmadığı üzerinde fikir yürütmek de mümkün.

Sonuç olarak şu bir gerçek ki deniz yapıları ve sualtı arkeolojik çalışmaları için yelkencilik bilgisi hayati önemde.

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Eyüp Oğan - 07 Ocak 2019, 16:30:14
Ersin, kendi kendine yazıp okuyorsun gibi bir hava oluşmasın kafanda diye araya girdim.

İlgiyle takip ediyorum, Knidos, Bozburun, Bozukkale, Serçe limanı gibi bizim kıyılarımızın antik tarihine önem vermen hoşuma gitti. (bu konunun ilk mesajlarında benzer bir şeyler yazmıştım )

Avrupa- Kudüs veya Mısır geliş rotasında denizcilerin Gemiler Adasına mutlaka uğradıklarını okumuş ve oradaki tarihi kilise ve antik eserleri o yöreye yaptığım seyirlerde 2-3 kez görmüştüm.

Serçe batığı ile ilgili ise benim bildiğim, fırtınalı bir havada koyun girişindeki kayalara çarparak batttığı yönünde.. Yani girişi, fırtınada ve belki muhtemelen gece göremedikleri için battıkları..

O koyda hala ciddi civarna olur ama dalga yapmaz, bence de bu nedenle tekne batmaz diye düşünüyorum.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Kemal Gündüz - 07 Ocak 2019, 17:05:29
Bende bu konuyu ilgi ile takip ediyorum. Bilgim yetersiz olduğu için sadece okuyorum, ama çok iyi gidiyor. Sağolsun Ersin Reis


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 07 Ocak 2019, 17:44:22
Sağolasın Eyüp abi.  :) kibar adamsın vesselam.

Aynem öyle.. serçe Limanı Batığı limanın hemen dışında batmış. Ancak liman içinde de daha çıkarılmamış batıklar olduğu biliniyor. Sizin de söylediğiniz gibi liman içi batıkları civarna yüzünden batmış olamazlar. Orada çok daha başka ve günümüz şartları gibi sorunlar olabilir. Gümrük prosedürü dört bin yıl önce de çok farklı değilmiş mesela. Belki de terkedilmiş ya da alıkonulmuş bir gemi kendi kendine battı. Olamaz mı ?

Şöyle bir formül belirledim kendime. Tartışılacak olan konuları bu bölümde açıyorum. Tartışma imkanı olan konuları tartışıldıktan sonra bir yazı hazırlayıp bloğa koyuyorum. Blog uygulaması basit ve resim yüklemek çok kolay. Yani tek başına gelip link vermek hoşuma gitmiyor.

Yazdığım konu benim için çok ilginç ancak çoğu reis için öyle olmayabilir. Hem yazmak istese dahi oralarda seyir yapmadığı için belki yorumu yoktur. Eh iki yıl boyunca bir sürü çok okunan konu açtım. BU da varsın az okunsun ya da az yazılsın. Forum işlerine bulaşınca böyle konularda yanıt yazmak için kişilerin bu konuda donanımlı olması, donanımlı değilse de benim gibi çalışması gerek. O zaman daha bir okuyucu kalıyor insanlar doğal olarak.

Bir de ben forum işlerinden elimi eteğimi çektim malum. Bu yüzden kişiler ile gereksiz yere tartışmaktan sıkıldım. Yelkeni seviyorum. Günlük hayat yeteri kadar yorucu zaten. Bir de burada benzer stresler yaşamak istemiyorum artık. İlgilendiğim konuları okuyup geçiyorum. İlgilenmediklerimi okumuyorum. Yorum da yapmıyorum. Malum benim yorumlar sivri olur biraz


Via böyle .. 

Nerede kalmıştık.. Hah! Serçe limanı diyorduk. Liman içindeki batıklar belki de korsan gemileri idi . Lindos tan gelen Minos savaş gemileri bir gece limanı basıp, korsanları dağıttılar belki. ÇOk mu Hayalperestim? Yok yahu . Bir benzeri olmuş da ondan yazıyorum. Attika Delos birliği Persler ile savaşırken, Skyros adası korsan adası imiş. Bakmışlar problem , Birlik tepeleyivermiş korsanları bu adada. Daha da sıkıntı olmasın diye adaya göçmen göndermişler.

Belkide benzeri serçe limanında yaşanmıştır.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 07 Ocak 2019, 17:51:54
Eğer okumadıysan, hatta okuduysan bile yeniden okursan-madem bu konulara merak sardın- İlyada ve Odyessa açık yol gösterici olacaktır, kanısındayım.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 07 Ocak 2019, 18:55:26
Odysseus'un Siren'lerle karşılaşmasının anlatıldığı pasajda, yanlış anımsamıyorsam, bütün mürettebatın kulaklarını balmumu ile tıkar. Çünkü kimsenin o sese dayanamayacağını, teslim olacağını, o sesin büyüsüne kapılanların akıbetlerini hakkında anlatılanları daha önce duymuştur. Yola devam etmenin yegane şartı o "ses duvarını" aşmaktır. Fakat kendisi kulaklarına bal mumu tıkamaz, yalnızca mürettebatına kendisini  direğe sıkıca bağlamalarını söyler. Sirenleri  duymak ister.

Odysseus'un diğer bütün denizcilere yansıyan yüzü (Mehmet Sürücü'nün Onlar başlığındaki sorusuna da yanıt olarak  yazıyorum) belki de budur; bitmek tükenmek bilmeyen merak.

O nedenle bu sayfadaki çabaya kıymet veriyorum.
Umuyorum ki müellifi de, çabaya katkı koymaya çalışanlara bu gözle bakma nezaketini gösteriyordur.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Kaan Erdem - 07 Ocak 2019, 22:32:36
Ersin muhtemel görmüşsündür ama ben gene de şu linkleri ekleyeyim.
İstanbul da olsam George F.Bass tarafından yazılmış bir ingilizce kitap arşivimde idi ama ne yazık ki Marmaris'teyim.

https://www.world-archaeology.com/features/underwater-archaeology-george-bass/
https://www.penn.museum/sites/expedition/underwater-archaeology-george-f-bass/
https://nauticalarch.org/ina-turkey/ina-turkiye/
https://nauticalarch.org/projects/  GÜNEY AVRUPA / AKDENİZ / EGE batıklar haritası ve listesi

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 08 Ocak 2019, 04:58:27
Teşekkür ederim efendim. Bu Bass denilen arkeolog zaten bir fenomen. Neredeyse tüm batıkları o bulmuş.

Şİmdi sözüm meclisten dışarı diyerek bir şeyler yazmam gerekiyor zorunlu olarak. Hatta forumdan dışarı diyeyim ki daha rahat anlaşılsın.

Elbette bu konunun uzmanı değilim. Ancak bu konular çok ilgimi çekiyor. Tayo Mar , bu batık ve antik limanların tam da göbeğinde durmakta. Ben de malumunuz geçen sene İstanbul 'dan Gökova 'ya inerken antik limanları geze geze inmiştim. Konuya ilgim oradan başladı aslında. Sonuçta amacım bu ilgimi çeken konu ile yelken keyfimi birleştirmek. Bu yılki rotamı antik limanlara çevirdim yani.

Burada paylaşmamın da iki nedeni var. Birincisi belki antik limanlar ve batıklar ile ilgili konular ile ilgilenen başkaları da vardır. Onların da ilgisini çekmiş oluruz. Ya da konu ile ilgili son derece bilgili kişiler de katkılarını  koyarlar ve daha çok şey öğreniriz.

Bir diğeri ise bu toprakların şimdiki sahipleri olarak, bizden önceki uygarlıkların mirasını korumak, incelemek ve aktarmak bizim sorumluluğumuz olmalı diye düşünüyorum. Konunun uzmanı , profesörü olmak gerekmez bunun için. Farkında olmak ya da bir farkındalık yaratmak bile önemli.

Tüm bunların dışında , geçen yıl Samos'ta tanıştığım İtalyan avukat , Likyalılar ile ilgili benden çok daha bilgili idi mesela. Ne yalan söyleyeyim kendimi çok eksik hissetmiştim.

Denizlerimizde inanılmaz bir sualtı arkeolojisi var ve bu bile bu sularda yelken yapmak için başlı başına bir neden.

O yüzden anlamsız polemikler çıkartmak için gayret etmeye, eğlence olsun diye konuları ve yapılmak isteneni çarpıtmak anlamsız yazılar yazmak hiç hoş değil. Gereksiz üstelik. dahası istenen sonuç da çıkmıyor çünkü herkes neden yazıldığını çok iyi biliyor.

O yüzden başka mecralarda böyle yazılar yazacağın yerde bir değişiklik yapsan ve birşeyleri kırıp dökmek yerine pozitif yönde ilerlesen? İnsanları kırmak ya da küçük görmek yerine kendileri için önemli olduğunu düşündükleri işleri yapmalarına yardımcı olsan? Üstelik sana çok anlamsız geldiği halde sırf onalar bundan mutlu oluyorlar diye bunu yapmayı denesen?

İnsanları kırmanın, alaya almanın eğlenceli olmadığını bir görsen? Alay etmek ile şaka yapmak arasında fark olduğunu bir anlasan.

Yazdıkların ile yarattığın üzüntü ve kırgınlıklardan eğleniyor ve bunlardan besleniyor olmanın sağlıklı bir ruh halini yansıtmadığını nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Bu gerçekten uzmanlık isteyen bir konu işte.

Neyse biz konumuza dönelim efendim. Nerede kalmıştık? Bu yıl üç gün pineklediğim Bodrum Pabuç burnunda da meğer bir batık varmış iyi mi ? Balkın bunu da meşhur arkeolog Bass bulmuş mesela.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Hakan Tiryaki - 08 Ocak 2019, 09:31:39
Bökecim, fırsatını bulup dahil olamadım bir türlü ama söylemeden de duramayacağım; Baas yabana atılacak adam değil ama bulduğu batık falan da yok. Süngerciler, balıkçılar olmasa haberi bile olmazdı. Önce INA ve sonrasında TINA'nın sualtı arkeolojisindeki yeri tartışılmaz gibi görünüyorsa da altı tarafı denizlerle çevrili bir ülkede akademik olarak sualtı arkeolojisi bölümünün neden ancak ikibinli yılların başında ve Konya'da açıldı sorusu irdelenmelidir.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 08 Ocak 2019, 10:47:19
Muhtemel doğrudur. Sorun da tam burada işte. BU adamın haberi oluyor da neden bir başkasının olmuyor ? diye sorası geliyor insanın.

Aynen dediğin gibi, süngerci ve balıkçılar olmasa batık filan bulmak mümkün olmazmış.

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 08 Ocak 2019, 12:23:05
BU arada bu konuda okuma yaparken, hep  yazdığım şu binlerce yıllık yelken teknolojisi diye kurduğum cümlenin nasıl doğru olduğunu da görüyorum.

En basit örneği demirleme. Bu konuda da çok yeterli kaynak olmadığını düşünüyorum. Uluburun batığından çıkan demir yerine kullanılan altı düz, delikli oval taşlar gerçekten demirmiydi acaba?

Böyle düşünmemin nedeni şu. Demir diye adlandırılan bu ağırlıklar zamanın denizcilik ve gemi yapım tekniğine göre  göre çok ilkel. Her durumda daha gelişmiş demirleme sistemleri olmalı.

Sonraki yüzyıllarda ince uzun ve uçlara doğru incelen silindirik taşlar daha bir demirleme için kullanılıyor olmalı.

Böyle düşünmemin en önemli nedeni sadece yelken ve kürek ile seyir yapan teknelerin demirleme ihtiyaçları günümüzden çok daha önemli olmalı.

Şöyle bir fikir jimnastiği yapmak mümkün.  Altı günümüz omurga salma teknelere göre daha düz olan bu yelkenliler dalgada çok yalpa yapıyor olmalı. Nitekim Uluburun replikasının videolarında da bu görülüyor. Uluburun 'un bu derece yalpaya düşmesinin bir diğer nedeni de boş olması elbette.

BU teknelerin seyir konforu ve güvenliği , taşıdıkları yükün ağırlığı ile doğru orantılı olmalı. Peki yük yoksa ne olacak?

Bence bu demir zannedilen safralar bu amaç için kullanılmaktaydı. Yani eksik ağırlığı tamamlamak için.  Bu durumda Uluburun yelkenlisinin tam yük kapasitesi ile seyir yapmadığını da düşünmek yanlış olmaz. Elbette yeri geldiğinde günümüz tonoz sistemleri gibi iş gördükleri de kaçınılmaz.

Peki bu yelkenciler bu safraları hep teknelerinde mi taşıyorlardı? Bence hayır. Bakıldığında bunlar aynı günümüzün ucuz demir çapaları gibi bir görev görüyor olmalıydı. Son derece basit işçiliği olan düzeltilmiş delikli taşlar bunlar. Yani rahatlıkla feda edilebilir , ciddi bir maliyeti olmayan zamanın denizcilik ekipmanları yani.

Bunlar belkide limanlarda çok ucuz bedeller karşılığı gemicilere satılmaktaydı. Depozitolu ağırlıklar gibi düşünün. Diyelim bir limana yanaşıp yük boşalttınız ancak bu limandan yeterli ağırlıkta yük bulamadınız. BU durumda 4 tonoz taşı da teknelerine yükletiyorlardı.  Diğer bir limana gittiklerinde eğer yük fazla ise bu taşlar yine çok küçük bedeller ile o limanda bu işin ticaretini yapan eski yaşlı denizcilere sadaka olarak bırakılıyor olmasın?

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 08 Ocak 2019, 12:43:03
Sürücü reise özelden mesaj attım. Odysseia yı okumadım. Öff yazmak bie utanç verici. Kendisinden şöyle bir ricam oldu. Malum son zamanlarda yazdıklarını keyifle okuyoruz. O dönem edebiyatını da iyi biliyor belli. BU eserleri bir tarasa. Rota, seyir, deniz, hava şartları, yolculuk süresi ile ilgili yazılan tasvirleri ayıklasa. Sonra bunlar üzerine yoğunlaşıp yorumlar yapsak. Nasıl olur?
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Hakan Tiryaki - 08 Ocak 2019, 12:58:31
Bökecim, kendin okumalısın. Aradığın yanıtları detaylarda bulacaksın çoğu zaman. Anlatılar seyir öyküleri değil savaş ve kahramanlık hikayeleri ama mesela bir Symplegades'le karşılaştığında sana bir sürü yeni soru getirecek. Argonautica mesela, Odysseia'dan çok daha fazla ipucu gizler. Arrianos'un Karadeniz Seyahati'nde bugünün rehber kitaplarında dahi bulamayacağın detaylara rastlarsın. Bu konu başlığına kendi adıma bir şeyler yazabilmek için önce hatırlamak, sonra tekrar kaynakları kontrol etmek lazım ki gerçekten katkım olsun. Kesinlikle çok değerli bir başlık bu. Uzun yıllar sürmeli buradaki paylaşımlar.

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Mehmet Sürücü - 08 Ocak 2019, 13:30:14
“Bu konu başlığına kendi adıma bir şeyler yazabilmek için önce hatırlamak, sonra tekrar kaynakları kontrol etmek lazım ki gerçekten katkım olsun. Kesinlikle çok değerli bir başlık bu. Uzun yıllar sürmeli buradaki paylaşımlar.”

Hakan Tiryaki’nin düşüncelerine katılıyorum. Bir kavrama-nesneye bakış nedenimiz-arayışımız onda bulmayı beklediğimize göre şekilleniyor. Şöyle denilebilir, yerdeki bir baltaya sapını oturtan, rende, ağaç, törpü, demirini döven ateş-çekiç darbeleri, ısındıkça eriyen metal gözünden bakacaktır.

Odysseus, Argonautika ve benzeri mitolojik anlatılar bir edebi eserdir ilk önce. Dünya edebiyatını, dinleri, felsefeyi etkilediler. Bunun yanında içlerinde dönemin yaşamı ve coğrafyası ile ilgili pek çok bilgi de içeriyorlar.

Ben bu metinleri okuduğumda sözcüklerle oynana oyunlar olarak tüketirken, Ersin Reis en -benim için- sıradan bir ayrıntıdan farklı sonuçlara gidebilir.

Sanırım Hakan Reis’in demeye çalıştığı bunun gibi bir şeye çıkıyor.

Okumalarımın içerisine Odysseia ve İlyada’yı almak ilk yapacağım şey olacak. Sizlerin -denizi bir tutku olarak yaşayan, ona farklı bakan sevdalılar- gözünden bakmaya-yaklaşmaya çalışarak okuyacağım. Ve bunları yazarım tabii ki.

Ersin Reis’in kendini adadığı, tutkuyla dağıldığı, ufak ayrıntıların peşine düşüp dağılıp serpildiği çalışmasına hayran olamamak elde değil.

Teşekkür ediyorum böyle bir insanın varlığını bana gösterdiği için.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Öcal Turan - 08 Ocak 2019, 13:41:34
Marmara adası ile ilgili bir çalışma da varmı acaba ?
Algarna ağlarına habire çanak çömlek takılıyor da . ::)
Özellikle adanın mermer yataklarının olduğu kuzey batı köşesi açıkları , '' Badalan" mevki açıklarında.
Ben orada iken adaya gelirsen balıkçılarla görüştürürüm Ersin seni .
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 08 Ocak 2019, 19:53:48

Ersin Reis’in kendini adadığı, tutkuyla dağıldığı, ufak ayrıntıların peşine düşüp dağılıp serpildiği çalışmasına hayran olamamak elde değil.

Teşekkür ediyorum böyle bir insanın varlığını bana gösterdiği için.

Vay canına bunu bana mı yazmış olmamalısınız. Ben alışık değilim forumlarda böyle yazılmasına. Teşekkür ederim . :)

Sürücü reisten rica ettiğim şu idi. Yazdığı yazılardan anladığım bir edebiyatçının yazdıklarını benden çok daha iyi yorumlayabilecek olması. Denizcilik ile ilgi bir detayı, bir edebiyat gerekliliği için mi yazdığını en iyi fark edecek olan O. 

 Örnek roman kahramanının ne kadar iyi bir denizci olduğunu anlatabilmek için fırtınaları abartabilir belkide. Ya da benzer nedenle tek başına seyir yapığını ve uçarcasına yol aldığını yazabilir. Bunlar edebiyatta olabilen , olması gereken yöntemler. Oysa bize saflaştırılmış gözlemler lazım. Ben bu detayı kaçırıp, o bölgenin fırtınalı olduğunu düşünüp bir batık olabilir mi diye düşünebilirim.  Ancak bunu bir edebiyatçı çok daha doğru yorumlayabilir diye düşünüyorum. Sürücü reisten talebim bu şaheserde yazılan , bu konular ile ilgili bölümleri yorumlayabilmesi. anlatabildim mi bilmiyorum.

Hem Tan Kaan hem de Sürücü reis (bence bu tabir çok yakıştı ) kitapları göndermişler. Okuyacağız mecbur. :) Ben mühendis olurken bu kadar okuma yapmadım ha. :)

Öcal abi ne zaman dönücen Bulgar dan. Bir geleyim yanına olmadı.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Hakan Tiryaki - 08 Ocak 2019, 20:05:56
Mesela Argonautica'yı okurken Symplegades'ları geçebilmek için saldıkları hayvanın kumru olması önemlidir. Öykü açısından çok da önemli olmayan bu detay, kumrunun rüzgara karşı en narin kuş olması açısından önemlidir. Ama olay örgüsü açısından karga ya da güvercin de olsa üzerinde çok da durmadan geçilebilir. Güncel bir gözlemle, bir kumrunun uçmayıp bir kuytuya sığındığı rüzgar şiddeti o dönemdeki denizciler için Symplegades'ları geçebilme sınırı olarak kabul edilebilir. Tam olarak kastettiğim, Mehmet reisin de kastettiği gibi; neyi aradığımız.

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 08 Ocak 2019, 23:01:52
İşte bunlardan bahsediyorum. Kafamda o dönem ki haberleşme ile ilgili konular da var. Ancak Şu demir işine bir geri dönelim istiyorum.  Demir işini çözdüm galiba.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 09 Ocak 2019, 01:02:56
sanırım çok tartışılacak bir yazı yazdım. Galiba biraz da iddialı oldu ama görüşümün arkasındayım. Uluburun batığında çoğunuzun malumu delikli taşlar bulundu. BUnları arkeologlar o dönemin çapaları olarak sınıflandırdılar.

Ancak bence öyle değiller. Bir kere bu taşların bu kadar yüklü bir gemiyi taşımaları mümkün değil. Bunlar çapa değilse ne işe yarıyorlardı peki ? Hem o zaman bu antik Akdeniz iş teknesinin (AAİT İngilizcesine ise AMWB diye isim taktım  ) çapası nerede?

Bekleyin canım.. İki gündür kaynak okumaktan canım çıktı. İddialarım iki temele dayanıyor. Birincisi binlerce yıl geçse de denizcilik ve kültürü çok değişmedi. İkincisi ise amatör yelkenci bakış açısı. Yani biz çok daha gelişmiş denizcilik ekipmanları ile her ne yapıyorsak , binlerce yıl önce de o zamanki malzemeler ile antik yelkenciler de aynı şeyleri yapıyorlardı.

Şimdi bu demirleme işi çok ama çok önemli. BU teknelerin nasıl demir attıklarını ve nasıl topladıklarını , çapalarının neye benzediğini ve hangi malzemeden yapıldığını bilirsek, nerelere demir atabileceklerini de biliriz diye düşünüyorum.  Üstelik çapa zannedilen bu delikli taşların birden çok işlevi vardı bu teknelerde. 

Elbette yazdıklarımızın bir bilimsel değeri yok. Fikir yürütüyoruz işte.  Şurada efendim . Patalyaya buyurun. :)

https://ttheyamola.blogspot.com/2019/01/antik-caglarda-demirler-ve-demir-atma.html

Şurada efendim
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 10 Ocak 2019, 12:21:20
Çalışmaya devam. Odysseia yı da okumaya başladım. aynı anda 5 yayın birden okuyorum. İlginç ve keyifli bir okuması var. İlginç tespitlerim var. Yazacağım. Demirleme ile ilgili Dün Ahmet ile konuşurken bu delikli taşların hala nasıl kullanıldığını anlattı.

Ancak en önemlisi benim tahmin ile yürüttüğüm bir konuda yapılan bir uygulamayı anlattı ki bu çok önemli. Malum Ahmet'in ataları hep denizci. Çektirmeler ile yük taşıdıkları ve Kurtuluş savaşında da yararlılıklar göstermiş kahraman bir aile. Denizcilik geleneklerini de aynen sürdürmüşler.

Yük olmadığı zaman dedeleri de safra kullanırlarmış. Yük almaya geldikleri limanda da safraları bırakırlarmış. Ancak Karadeniz de el büyüklüğünde yuvarlak taşları çuvallara doldurur sintineye koyarlarmış. Çuval içindeki yuvarlak taşlar sintinenin şekline oturur ve kaymazmış. 

Bu delikli taşların çeşitli boylarda ve hala kullanıldığını anlattı Ahmet. Her ne kadar bu aralar Akdenizde geziniyorsam da yakında Karadeniz 'e atlayacağız efendim. Öncelikle Karadeniz Ereğlisinden bahsedeceğiz.  Sonra Türkiye de denizcilerin merkezi olan İnebolu 'ya oradan da Sinop 'a ulaşacağız.

Ancak buralara gelmeden önce dönemin denizcilik ekipmanları ile ilgili de çalışmaya devam edeceğiz.

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Eyüp Oğan - 10 Ocak 2019, 15:20:02
Ersincim, hızına erişmek mümkün değil.. :)

XANTHOS'TAKİ BİR YAZITTAN:
"…Evlerimizi mezar yaptık. Mezarlarımızı ev. Yıkıldı evlerimiz. Yağmalandı mezarlarımız. Dağların doruğuna çıktık. Toprağın altına girdik. Suların altında kaldık. Gelip buldular bizi. Yakıp yıktılar. Yağmaladılar bizi. Biz ki analarımızın, kadınlarımızın ve ölülerimizin uğruna; biz ki onurumuz ve özgürlüğümüz uğruna, toplu ölümleri yeğleyen bu toprağın insanları. Bir ateş bıraktık geride…"


Daha Ege ve Akdeniz'e başlamadan, Karadeniz'e geçiyorsun..

Kıyılarımız tarih dolu bir hazine.. Aklıma gelmişken Antik Amosu'da unutma..

Bencik koyunun dibindeki kanalın hikayesi de ilginç..

Sonuç olarak yarımadanın tamamı bir antik tarih kokuyor buram buram..
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Cem Gür - 10 Ocak 2019, 16:05:52
Gemi demirleri/Çıpaları konusunda Ersin'in fikrini paylaşmamak elde değil.
Aşağıya benim hazırladığım kitaptan kısa ve yer yer kırpılmış bölümü koyuyorum.

" Antik çağda, mevsime bağlı sınırlı zamanda çok miktarda kargo taşıma sorunu, büyük yük gemileri ile çözülmüştür. Bir tesadüf sayesinde bunların ne kadar büyük oldukları hakkında fikir sahibiyiz. M.S. 2.Yüzyılın ortalarında, gemilerden biri kötü havanın hışmına uğrayıp rotasından çıkmış, Atina’nın limanı Pireaus’a sığınmıştı. ./...  İskenderiye-Roma arasında çalışan yük gemilerinden birinin limana geldiği haberini alan herkes rıhtıma koşmuştu. Aralarında yazar Lukianos da vardı. Gemi hakkında gözlemlerini şöyle anlatır;

“ Ne kadar büyük bir gemiydi bu! Gemi marangozu bana uzunluğunun 54 metre, kemerenin bunun dörtte birinden daha uzun olduğunu söyledi. Güverteden karinaya derinlik 13 metreydi. Ne kadar büyük bir direğe sahipti, ne kadar büyük bir seren taşıyordu, ne istralya idi o! Kavisli kıç bodoslaması kaz başı ile bitiyordu. Diğer taraf daha basıktı ve gemiye adını veren tanrıça İsis’in tasviriyle son buluyordu. Geriye kalan süslemeler, resimler, mayıstra sereninin üzerindeki kırmızı flama, güvertenin önündeki çapalar, bocurgat ve kıç taraftaki kamaralar bana mucize gibi geliyordu! ”
Gerçekten de büyük bir gemiydi. Boyutlarına bakılırsa 1200-1300 tonluktu. Çapa bedeni 182 Kg idi.  Büyüklük açısından, 19.Yüzyılda İngiltere-Hindistan arasında çalışan ticaret gemilerinin en büyükleri ile karşılaştırabiliriz. Antik Çağda Denizcilik ve Gemiler- Lionel Casson"


Şimdi bu devasa ticaret gemisinin kendini sabitlemek için delikli bir veya bir kaç yuvarlak taş kullandığı mantıklı geliyor mu?

Öte yandan bu cesamette gemilere bizim anladığımız şekilde demir konuluyor ise daha az tonajlılara da koymak abes mi?
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 10 Ocak 2019, 17:18:05
Abes değil. Belki de Ersin'in düşündüğü gibi sıralı taşlar şeklindedir, bilemiyorum.
Ama aklıma şu sorular geliyor. Büyük 25-30 metrelik gemilerde atılan çıpa ve bedene yerleştirilen taşlar hayli ağır da olsa, bir makara sistemi ile çekilebileceğini tasavvur edebiliyorum.  10-15 metrelik ve 25 30 ton yük taşıdığı düşünülen bir gemide  bu makara-palanga sistemi nasıl kurulurdu, tahayyül edemedim? Zira 25-30 tonluk yük ağırlığı düşünülünce çıpa görevi gören taşların bir hayli ağır olması gerekir. E bu kadar yükün de bir hacmi var, nereye konumlandırdılar bu sistemi? Yoksa elle mi çektiler? Gemi boyutları pek az sayıda mürettebat öngörüyor. Kürekler, 20 ton yük , mürettebat? Gözümde canlandıramadım bu kadar sistemi. Canlandırmalarda da buna benzer bir sistemi göremedim.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Mehmet Sürücü - 10 Ocak 2019, 19:12:10
Linkte Türk Arkeoloji Dergisinden alınan tarih boyunca çapaların gelişimi üzerine bir yazı var.
https://yadi.sk/i/23lwWmtjtHDQdQ

Alttaki linkte de Türk Arkeoloji Dergisinin sayılarına ulaşmak mümkün.
Sadece (24_1) rakamlarını değiştirerek eski sayılara ulaşılabilir.

http://www.kulturvarliklari.gov.tr/sempozyum_pdf/turk_arkeoloji/24_1.turk.arkeoloji.pdf

http://www.kulturvarliklari.gov.tr/sempozyum_pdf/turk_arkeoloji/23_1.turk.arkeoloji.pdf
Veya
http://www.kulturvarliklari.gov.tr/sempozyum_pdf/turk_arkeoloji/23_2.turk.arkeoloji.pdf
Gibi.
Deneyerek buldum bu yolu. Bir yere gelecek çalışmayacak ama işe yarar bilgiler çıkabilir dergilerde.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 10 Ocak 2019, 20:13:01
Eyüp abi aslında belli bir sistematik izliyorum. O yüzden sanki bir yerden bir yere atlıyormuş gibi duruyor:)

Şimdi çalışma şeklim şöyle . Önümde Navionics deniz haritaları ve Google Earth sürekli açık.  İlk etapta deniz yollarını bulmaya çalışıyoruz aslında. 

Bu konuda  eksik bilinen konularının başında bu geliyor. Örnek , Çoğunlukla furni kanalı zorlukları nedeni ile ticaret filolarının güzergahı değil gibi gözüküyordu. ancak 2015 yılında 58 Batık bulunmuş burada.

Denizyollarını tahmin edebilmek için  o dönemki ticareti incelemek gerekiyor. Bu açıdan Karadeniz özellikle sinop limanı kritik.  Ticaretin başı burası mesela.Özellikle balık ve buna dayalı ürünler hep karadenizden  geliyor.

Sonuçta gece seyri yapıldığını biliyoruz artık. O yüzden fener olan limanlar çok önemli. Demek bu noktalardan gece de geçiliyordu ya da gece varılabiliyorsu. Teknelerin yelken yapabilme yeteneklerini biliyoruz da . O yüzden en son çıkış limanı da bulunur . O yüzden tabi karışıkmış gibi duruyor. :)

Keza fenerleri incelerken Patara ile ilgili çok önemli bir detay ilgimi çekti. Ben Patara'nın nehir kenarında sanıyordum. Oysa değilmiş. Patara limanını kum doldurmuş resmen. 

az biraz uklalık edeyim. Ben mesleğe ilk otoyollarda başlamıştım. Beni harita bölümüne vermişlerdi. Tüm yol aplikasyonlarını, köprüleri viadüklerin yerini sahaya tespit eden bölüm bu. Yani haritadan iyi anlarım. Sonrasında Kırkağaç Manisa İzmir otuyolu ön proje çalışmasında görev almıştım. Topoğrafyadan anlarım yani.

Sevgili yelkenci dostlar , sizden ricam burasının Google earth tan lütfen açın. Fenerin yerini bulun. Ağırlıklı batılı rüzgar estiğini  de unutmayalım. Şimdi Patara limanına zaman içinde deniz kum taşımış. Ve liman denizden kopmuş.
Şİmdi fenerin yeri çok önemli. Sonuçta limana girişi belirliyor.  Peki yüzyıllar içinde buraya neden kum doldu?

Madem deniz bu limana kum taşıyor, kullanıldığı zaman da taşıyor olmalıydı. Niye dolmadı?  Çünkü muhtemel şu anda kumsal gibi gözüken yerde bu kumun ttulması için bir mendirek olmalı.  Sabahtan beri akıntı ve rüzgarın yönünü, dalgaları ve mevcut topoğrafyaya bakarak limanın hangi yönden denizin kum taşıdığını bulmaya çalışıyorum.  Buna göre mendireğin yerini, böylece liman ağzının yapısını, böylece gemilerin nasıl limana girdiğini ve böylece nereden geldiklerini öğreneceğim.  Derdim bu.

Bülent, o dönemde makara ya da bir palanga sistemi kullanılmıyormuş. armanın sereninde o yüzden öyle çok taşıyıcı halat var kanımca. BUnlar blogda yazdığım üzere koloma taşları olmalı. Çipa ise ağırlığı taş olan ahşaptan yapılma bir çapa olmalı. Blogda resim koymak kolay diye derli toplu orada yazıyorum.

Mantığım şu. Denizcilik gelenekleri ve yöntemleri hiç değişmedi. Malzemelerin özelliğine göre yöntemler kolaylaştı sadece. Biz koloma vermeyi biliyorsak , muhtemel antik çağlarda da koloma biliniyor olmalı.

detayları yazdım blog da. Özellikle biriİsrailde birisi yunanistan da bulunmuş iki ahşap çapa var. Bir bakım isterseniz.

Sürücü reis , sizin dergiler ile ilgili ayrıca yorum yazacağım.

Cem Gür teşekkürler. Bu arada senin yaptığın nefis çevirmeyi bloğa yükleyemiyorum nasıl yapacağım bilen var mı?



Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Kemal Gündüz - 10 Ocak 2019, 20:55:36

Yazılanların hepsi şahane
Çok teşekkürler


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Cem Gür - 10 Ocak 2019, 22:38:25
Cem Gür teşekkürler. Bu arada senin yaptığın nefis çevirmeyi bloğa yükleyemiyorum nasıl yapacağım bilen var mı?

Buradaki yazıyı copy'le blog metin bölümüne pasta et. :) Ben öyle yapıyomdu.  ;)
Veya buradakini word dk!a copy'le onu da coyp'leyip blog'a pastala.

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 10 Ocak 2019, 23:43:27

Bu konuda  eksik bilinen konularının başında bu geliyor. Örnek , Çoğunlukla furni kanalı zorlukları nedeni ile ticaret filolarının güzergahı değil gibi gözüküyordu. ancak 2015 yılında 58 Batık bulunmuş burada.

Denizyollarını tahmin edebilmek için  o dönemki ticareti incelemek gerekiyor. Bu açıdan Karadeniz özellikle sinop limanı kritik.  Ticaretin başı burası mesela.Özellikle balık ve buna dayalı ürünler hep karadenizden  geliyor.

Mantığım şu. Denizcilik gelenekleri ve yöntemleri hiç değişmedi. Malzemelerin özelliğine göre yöntemler kolaylaştı sadece. Biz koloma vermeyi biliyorsak , muhtemel antik çağlarda da koloma biliniyor olmalı.


Dönüp dolaşıp 3 sayfa sonra benim dediğim yere gelmiyon mu öldüreceksin beni bir gün de bakalım hangi gün?

Anımsarsan, sana Akdeniz'i İnebahtı Prevezeden ikiye, sonra yeniden bunları tam orta çizgilerinden ikiye böl demiştim. Buradan şuna gelmemiz gerekir; her bir bölüm, komşu uygarlıkların sınır çizgileri. Hani Haldun'un dillere pelesenk olmuş lafı var ya, "Coğrafya kaderdir" diye. İşte o çıkıyor. Örnekse, İskenderiye-Roma ticareti. Garip gelecek ama, geçen Erman'la konuşuyorduk, İskenderiye orada mı diye şaşırmıştık ikimiz de, Roma ve İskenderiye komşu uygarlık. İskenderiye Finike'nin tam ama tam güneyi.

Şimdi tam buradan deniz yollarını bulabilirsin, Akdeniz için. İskenderiye, Doğu Akdeniz'in batısının  Doğu AKdenizin  doğusu ile sınır çizgisi. Bak ilginç gelecek, harita  madem önünde, Roma da, Batı akdenizin doğusunda kalır.

Mutlak bir doğru olarak değil elbette, ama haritayı dediğim şekilde bölersek, uygarlıkları, dolayısıyla ticareti, dolayısıyla da ticaret yollarını bulabiliriz.

Bana, kişisel olarak Akdeniz'i bir de Doğu Batı değil de, Kuzey Güney diye böl dersen, şöyle bölerdim;
Batum'a neyin bir nokta koyardım, oradan tam 270 dereceye düz bir çizgi çizerdim; Bunun sonu İber yarımadasının  kuzey sınırını bulur, Atlas okyanusuna çıkar. A ha derdim bunun aşağısı Güney Akdeniz, yukarısı Kuzey. Senin Sinop'undan da Tuna'ya, Istanbul'a Avrupaya mal taşırdım. Hiiiiç aşağı inmezdim.

Harita her şeydir, çünkü coğrafya kaderdir.

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Hakan Tiryaki - 10 Ocak 2019, 23:52:40
Çapalar konusunda bir alıntı:

"Bugün de olduğu gibi her gemide birkaç çapa vardı. Avrupa'da Orta Çağ'dan itibaren, çapanın ağırlığı demirden yapılmış beden ve kollardadır. Çipo (yatay kol demiri) ise genellikle ahşaptır. Antik çağda tersi uygulanmış, beden ve kollar ahşaptan imal edilmiş, ağırlık başlangıçta taş, İ.Ö. 6. yüzyıldan sonra çoğunlukla kurşundan yapılmış çipoya verilmiştir. İki malzeme de suya dayanıklı olduğundan, dalgıçlar kayıklarda kullanılanlardan, deniz aşırı seferlere çıkan gemilerdeki hantal örneklerine kadar çok çeşitli çapalar ortaya çıkarmışlardır."

Sana gönderdiğim arşivde yer alan "Antikçağ Gemileri" adlı tez çalışmasından. Tezin yazarını tanıyorum. Gerekirse görüştürebilirim seni.

Ayrıca bir tezin konusu direkt olarak Antik Dönem Gemiciliğinde Ahşap Çapalar.  :)
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 11 Ocak 2019, 00:18:50
Erdoğan Aslan mı o dediğin araştırmacı Tiryaki?
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Hakan Tiryaki - 11 Ocak 2019, 00:23:40
Erdoğan Aslan mı o dediğin araştırmacı Tiryaki?

Evet.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 11 Ocak 2019, 00:25:30
Ersin konuyu açınca Academia'da yazılarını okumuştum. Sizin dergilerde yayınlamış. Zamanım olsa tezi okumak isterdim.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Hakan Tiryaki - 11 Ocak 2019, 00:31:19
Ersin konuyu açınca Academia'da yazılarını okumuştum. Sizin dergilerde yayınlamış. Zamanım olsa tezi okumak isterdim.

Gönderdim. Okursun boş bir zamanında.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 11 Ocak 2019, 00:33:04
Gece yarısı hediyesi. Çok minnettar kaldım. Sağol.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Hakan Tiryaki - 11 Ocak 2019, 00:34:59
Gece yarısı hediyesi. Çok minnettar kaldım. Sağol.
Lafı bile olmaz. :)
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 11 Ocak 2019, 09:06:03
(https://i.hizliresim.com/QLQQ9j.jpg) (https://hizliresim.com/QLQQ9j)

Yok dayanamayacağım biraz kendimi öveceğim. Yukarıda gördüğünüz resim , Tiryaki 'nin son gönderdiği tezden alınma.  Daha İki gün önce bu taşların tek başına demir olamayacağını bunların koloma vermek için kullanılan ağırlık taşları olduğunu yazmıştım.

BU öngörüyü iki temel düşünceye dayandırmıştım. 1 Dönemin yelkencileri öyle ilkel filan değillerdi. Gayet iyi denizcilerdi.

2 Denizcilik gelenekleri binlerce yıl hiç değişmemiş. Bu iki temlel kabulden hareketle o dönemki denizcilerin de şimdi biz ne yapıyor isek aynısını yapıyor olmaları gerektiğini düşünmüştüm.

Tek fark , o dönem zincir yoktu. Onlar da bu taşları koloma olarak kullandılar diye düşünmüştüm. Tek aklıma gelmeyen bu taşlardaki deliklere takılan resimde de görülen ahşap çubuklar.  Bunlar zemine tutunup, inanılmaz bir direnç oluşturuyorlar.

Şu yukarıdaki demir atma şeklinin günümüzden daha geçerli ve ucuz olduğun söyleyebilirim rahatlıkla. 

Bu resim benim düşünce yöntemimin doğru olduğunun bir kanıtı.

Belki yazdıklarım ya daburada yazılanlar bilimsel içerik değiller. Ancak bizler amatör denizcileriz ve bu eski adamların yelken yaptıkları yerlerde binlerce yıl sonrasında yelken açıyoruz. Bizlerin bakış açısı ve tecrübeleri o dönemki bir çok yaşanmışlıkların anlaşılmasına yardımcı olabilir diye düşünmüştüm. Doğru düşünmüşüm.

Yöntem ve dayanaklarımız doğru. Şimdi bu tez sonrası antik çağlarda demirlemeyei yeniden düşünmeli ve tartışmalıyız.

Şunu söylemeliyim ki bu koloma taşları ile ilgili mantığı çok beğendim. Bir kere ucuz. Rahatlıkla feda edilebilir.  Malum demirlemede en önemli özellik çapanın zemine doğru oturması. Hey gidi Antik denizciler! Bunu ne basit bir şekilde çözmüşler. Yassı bir taş ve üç delik. Birisi halat için ve diğerleri iki ahşap çubuk için.  Denize nasıl atarsan at, her durumda doğru şekilde oturacağı kesin.  Aha bloğa bir yazı daha çıktı işte.

Tiryaki bu tezi yazan arkadaş ile mutlaka konuşmam lazım.  Gaza geldim iyice.

Bir de Nejat abiyi (Övütmen) bulmak lazım şimdi. Onun görüşleri bize çok yardımcı olur. Nejat abinin telefonunu bieln özelden atabiilrimi?

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 11 Ocak 2019, 09:16:43
O zaman kesin elle çekiliyordu. Tabii o zamanın adamlarının doğuştan amele kaslı olduğu kabul edilebilir. BU sistemde bile, ticaret gemilerinde bu demir sisteminin şimdiye göre güvenli olduğunu düşünmüyorum. Ama o zamanki teknik için çok zekice olduğu kesin.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 11 Ocak 2019, 14:46:55
Tonozun da güvenli değil o zaman :) 
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 12 Ocak 2019, 00:00:05
Ama Ersincim, tonoz zaten elle çekilemeyecek kadar ağırdır.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 12 Ocak 2019, 00:54:24
Şimdi Patara, Letoon, Xanthos ile atıp tutacağım. Destekli atacağım ama.

Şimdi Likyalılar gelip, Patara 'ya liman kenti kurduklarında BU liman kum ile kaplı değildi.  Şimdi önemli kısa bilgiler.
Xanthos , ve Patara Likya birliğinin merkezi. Letoon ise hemen yanı başlarında en önemli dinsel merkez. Bu üç merkezin bulunduğu alanın günümüzdeki ismi ise Kumova. KUmovanın oluşmasını sağlayan ise Eşen çayı Nam-ı diğer Xanthos nehri. Bu arada Patara yani bu Kumova denilen yer o dönem bilinen dünyanın en önemli 3 hububa deposu sayılıyor. Öyle berekeketli bu topraklar. zaten Google Earth den  bakarsanız ovanın tamamının seralar ile kaplı olduğunu görürsünüz.

Patara da ikinic bir fener daha olduğu kesin. Ancak yeri belli değil. Yazıtlarda geçiyor ancak henüz bulunamamış. Patara'ya su ise Xanthos nehirinden değil, Kuzeydoğudan kuş uçuşu 12 km de olan İslamlar mevkiinden getiriliyor.

Şimdi bilin bakalım Likyalılar neden suyu burunlarının dibindeki Xanthos nehrinden değil de İslamlar mevkiinden getiriyor?

Çünkü nehir şu an olduğu yerden akmıyor. Neredeyse 3 deniz mili batıda olan Özlen çayı aslında Xanthos nehrinin gerçek yatağı.

Daha bmbayı da söyleyeyim size. Limanın bulunduğu kıyı şeridi ise eskiden aynı gemiler adası gibi bir ada idi muhtemelen.  Xanthos nehri bu ada ile ana kara arasını kum ile dolduruyor anlaşılan. Tabi bu Likyalılar ve ondan önceki medeniyetler buraya gelmeden çok önce oluyor.

Nehir in çok daha batıdan aktığı öyle belli ki. Zaten aksi olsa idi burası hiç bir zaman liman olarak kullanılamazdı. 

İkinci fener nerede idi? Coğrafi yapı ikinci bir feneri gerektirmediği halde likyalılar Neden ikinci bir fener yapmışlardı ? 20 km ileriden su getirmeyi bildiklerine göre Likyalılar baraj yapmış olabilirlermiydi?  Saklıkent doğal bir dolusavak mı?

Yok artık demeyiniz. Su getirdikleri yer aslında ilk yapılan barajdan mı gelmekteydi?  Patara limanının gerçek gizemi ne idi? Hepsi blogda efendim. daha yazmadım ama sabah yazmış olurum.  Beynim bulandı yabancı literatür takip etmekten.

Not : Cem Gür manyak bir İtalyanca kaynak bulmuş antik çapalar ile ilgili. İnanılmaz. Modern çapalara taş çıkartacak
taş ve ahşap çapalar var. Şaşıracaksınız.
 






Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 12 Ocak 2019, 10:52:47
Patara 'da bulunamayan ancak yazıtlarda adı geçen ikinci deniz feneri nerede? Zaten önemli bir fener yapısı var ken Likyalılar neden ikinci bir fener daha yaptılar? Bulunamayan ikinci fener gizli kalmış başka bir antik limanın feneri olabilir mi ?

Bilimsel bir  temele dayanmayan , bu yıl yapacağım seyire  heyecan katacak olan hayalimizdeki gizli kalmış antik limanlara gidiyoruz efendim beklerim..

Şuradayım..

https://ttheyamola.blogspot.com/2019/01/patarann-gizli-liman.html
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 12 Ocak 2019, 15:09:19
Şimdi bu ilgimi anlamsız bulanlar da olabilir. Bu okumaları yaparken ilginç bir yazıya rastladım. Tarih bilincinin önemini göstermek adına ilginç bir örnek. Amerlikan anayasasınıı hazırlayanlar Likya birliğinin yapısından esinlenmişler.

dünyanın ne başarılı demokrasisinin temli olarak gösterilen Amerikan anayasasında Likya birliğinin izlerini görmek şaşırtıcı değil mi?

Tanzimattan beri anayasa yapılmaya çalışılan bu topraklarda demek yapan yapmış zamanında. Bizim dönüp bakmadığımız Likya birliğinden esinlenen elin Amerikalısı da gidip süper güç olan bir devlet kurmuş bizim Likya birliğinden esinlenip.

Hey gidi Menderes ! Küçük Amerika olacağız dermiş. Zaten Küçük Amerika imiş buralar iyi mi.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 13 Ocak 2019, 10:14:58
Tekne yaptırmak gerçekten de o kadar zor mu ? diye açtığım konu başlığı 51 bin görüntülemeye dayanmış.
Ciddi rakam. Elbette tekrarlanan görüntülemeler var. ancak anladığım o ki bu konu dışarıdan da çok okunuyor olmalı. Tekne yaptırmak ile ilgili insanlar ciddi ciddi düşünüyorlar demek ki. Ben tekne imalatçısı olsam, bu trendi takip ederdim.

Muhtemel şu tarihi limanlar ile ilgili konu da benzer duruma ulaşacak. Bakın niye?

Şimdi Patara limanı özelinde antik limanların mutlaka kumsalı olduğunu ve nehir ağzında olması gerektiğini yazdım ya. Patara'nın ayrı bir özelliği var. Xanthos ve Letoon Patara'ya çok yakınlar. Arkeologler burada ikinci bir fener olduğunu söylemekte.  BU demektir ki ikinci bir liman var. Nasıl Knidos ta iki liman var, Hem askeri hem ticari, Patara'nın da öyle olması çok normal.

Şimdi efendim bu liman detayı önemli. T Q.Fabius diye bir isim duydunuz mu ?  Ben bu akşama kadar duymamıştım. Kimdir bu Fabius? Bu bir Roma konsülü efendim. Bu general , Suriye de kurulan önemli bir krallığın başındaki Antiochus adlı büyük kral ile savaşmış. Bir güzel de tepelemiş. Tepelerken arada adamcağızın altın mahmuzlu 50 adet gemisini de Patara Limanında batırıvermiş!

Kim diyor ? ünlü Roma tarihçisi ve aynı zamanda komutan olan Polybius diyor. BU tarih notlarına göre de arkeologlar ciddi bir çalışma başlatmışlar. 50 gemiyi arıyorlar. Halihazırda bataklık olan antik limana dalış bile yapmışlar ama bir şey bulamamışlar henüz.

İstermisiniz batıkları benim aha şurada da liman var dediğim yerde bulsunlar ? İleride benimle ilgili şöyle bir şeyler yazarlar mı acaba;

" Patara da ikinci bir liman daha bulundu. Arkeologlar ikinci limanda 50 batık savaş gemisi arıyor , limanı kendisine seyir planları yapan antik tarihe meraklı bir yelkenci buldu "

Hep elin yabancısı bulacak değil ya. Bir tane de biz bulsak ne olur ki. :)


Not : Şİmdi bir iki aklı evvel çıkar gider liman dediğim yeri eşelemeye kalkar. Hemen şu notu da düşelim. Gemileri yakmışlar efendim. O yüzden define, hazine filan bulmak mümkün değil yani. Üstelik benim görüşüme göre tekneler kumsalda olmalı. Yani yanan gemileri çoktan ve çoktan deniz alıp götürmüş olmalı.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 14 Ocak 2019, 10:12:01
"Patara , açık denizden korunmalı koyu ve geniş kumsalı ve o kumsalı oluşturan nehir ile en ideal liman yeriydi Likyalılar için.

(...)
Bilmemiz gereken önemli bir bilgi de Akdeniz 'de deniz ticaret yollarının saat yönünün tersine olduğu. Yani Ağırlıkla Doğu, Güney doğu yönünden tekne geliyor olmalı Patara limanına. Ancak bölgenin hakim rüzgarı ise batılı.  Akıntıları da unutmayalım . Antakya Körfezinin içinden çıkan ve Girit yönünde devam eden mevsimsel bir akıntı da var. Zaten bu akıntıyı yakalayamaz iseniz Batıya , Rodos kanalına ilerlemek zor olmalı.

Bu durumda ister istemez Kıbrıs' tan gelen bir tekne iseniz Patara limanının açığına düşmektesiniz. Ne gam! Bir tramola ile geniş apaz ile kuzey doğuya yönelmek mümkün. Peki ama limanlar nerede? "


Patara, en azından bugün ve muhtemelen geçmişte de açık denizden korumalı bir koy değildi bana göre. Tam tersine, batılı ve güneybatılı rüzgar ve denizler, Patara'yı tam cepheden vurur. Ama senin dediğin gibi, nehir içine girildiğine göre koy nedeniyle değil, nehir nedeniyle korunuyordur liman. Benzer bir durum, şimdi denizden 25 kilometre kadar içeride bulunan ama bir zamanlar bir liman kenti olan Tarsus için de geçerli.

Yeniden söylemek gerekirse, akıntı İskenderun körfezinden doğmaz. O akıntı, Fas'tan başlar Ortadoğu duvarına çarparak Kıbrıs kanalını doldurur. Ayne şeyi İskenderun körfezine de yapar.
Rodos kanalına girmek için Girit'e yönelen ve mevsimsel olarak var olduğunu iddia ettiğin akıntıya gereksinim de yoktur bence. Doğu batı doğrultusundaki akıntı, etkisini yitirse de Rodos'un kuzeyine doğru devam eder ve oradan tam dediğin gibi, bir yandan batıya doğru devam ederken bir yandan da Rodos'un batısından da içeri girer. Zaten gerek Rodos kanalının gerekse Kıbrıs kanalının her daim kaba dalgalı olmasının bir nedeni de akıntı ve rüzgarın ters istikamette olmasıdır.

Burada akıntılardan ziyade, rüzgar rejimi daha önemli. Çünkü bu bölgede, yani Patara'dan batıya doğru seyir yapacaksanız, arkanızdan sizi itecek ve etkisini iyiden iyiye yitirmiş akıntıdan destek beklemek makul olmaz sanki. Daha önceki sayfalarda gemilerin Kudüs yönüne gidiş ve geliş sürelerini bildirmiştim. Onlar resmi kayıtlar. Neredeyse tam iki ka fark var. O yolu çokça yapmış biri olarak söylüyorum; rüzgar yoksa, motor seyriyle batıya uçarak gider, doğuya kıvranarak dönersiniz. Rüzgar varsa doğuya uçarak gider, batıya sürünerek varırsınız. Bu bölgede öğleden sonra 15 kn altında rüzgarı, ancak benim gibi bahtsızsanız görürsünüz.

Kıbrıs'tran çıkan bir gemi, bana göre, Patara'ya düşmez Kalkan'a düşer. Bence varsa limanın Patara'da olmasının nedeni, deniz durumu değil, kentin kara bağlantılarıdır.
İkinci fener ikinci limanı mı işaretliyor yoksa rüzgara göre tam karaya yönelen gemileri mi uyarıyordu, bilemiyorum. İyi düşünmek lazım.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 15 Ocak 2019, 08:14:46
Güzel yorumlar. Özellikle bu yolu çok fazla yaptığın için görüşlerin önemli. Ancak antik limanları düşünürken ö dönemin tekne yeteneklerini düşünerek hareket etmek gerekir. Şöyle bir toparlayalım.

1 -Zamanın iş tekneleri, son derece ağır yükler taşıyan, stabilitesini bu yüklerden alan geniş ancak draftı düşük, karinası nispeten bugünkü yelkenliler gibi düz teknelerdi. BU genişlik hem stabilite sağlıyor, hem yük kapasitesini arttırıyordu. Düşük draft ve  düz karinanın bir önemli nedeni ise tamamen liman yapıları ile ilgili idi.

2 dikkat edilirse bulunmuş tüm antik limanlar nehir çıkışlarında ya da buna çok yakın yerlerde. Çünkü antik çağlardaki liman ile günümüz limanları arasında büyük farklar var . O dönemde liman demek kumsal demekti. İskele ise yük indirmek ve yüklemek için kullanılıyordu. Kumsal, her şeyden önce bir sigorta idi.
Bu açıdan bakıldığında o dönemde de kumsalı olan Patara , üstelik iskele olarak kullanılan koyu ile mükemmel bir limandı.

3 Kalkan ise muhtemel asla içine girilmemesi gereken koylardan bir olmalı. Patara kumsalının bir özelliği daha vardı. Muhtemel o dönemde nehir yatağı daha batıda kalenin olduğu yerde idi. Kumsal son derece geniş bir şekilde daha batıda idi. O yüzden de Patara limanı  kum dolmamıştı. Batıdaki sığlık bir dalgakıran gibi görev görüyor ve  dalgaların da burada kırılıyordu . Muhtemel patara limanı giriş yapmak için son derece sakin kalıyordu.

4 Gelelim savaş gemilerine. Dönemin ticari gemiler ne kadar hantal ise savaş gemileri de o derece kıvraktı. BUnlar kürekçilerin de olduğu daha dar , ancak yine de draftı düşük ancak karinası düz teknelerdi. Çünkü aynı zamanda günümüzün çıkartma gemileri gibi kullanılabiliyorlardı ve kumsala çekilebiliyorlardı. Homeros eserlerinde sıkça kumsala çekilmiş savaş gemilerinden bahsediyor.

5 Özetlersek , Patara da muhtemel iki liman bulunuyordu. Aynı Knidos da olduğu gibi. Şimdi iskelelerin olduğu ve denizle ilişkisi kesilmiş olan liman, ticari limandı ve Eşen nehrinin gerçek yatağının olduğu kumsalın daha batısı ise askeri liman idi. Muhtemel ikinci fener tam da bu limanın girişinde olmalı. Nitekim tam bu nehir yatağının tepesinde ise önemli bir kale yapısı bulunmakta. askeri limanların kumsalda olması da ayrıca önemli. Bir baskın anında çabuk denize açılabilme  bir filo için ancak bir nehir ağzında olursa mümkün.

6 Nehrin bir önemli gerekliliği de kekamozlar. Nehir ağızları ve yanındaki kumsal antik çağ limanlarının çekek alanları idi. O dönemde sadece kaldıraç kullanıldığını unutmayalım. koca gemileri havaya kaldırıp taşıma imkanı yoktu. Liman ağızları kekamozlardan temizlenmesi için büyük nimet idi.

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 15 Ocak 2019, 11:28:59

3 Kalkan ise muhtemel asla içine girilmemesi gereken koylardan bir olmalı. Patara kumsalının bir özelliği daha vardı. Muhtemel o dönemde nehir yatağı daha batıda kalenin olduğu yerde idi. Kumsal son derece geniş bir şekilde daha batıda idi. O yüzden de Patara limanı  kum dolmamıştı. Batıdaki sığlık bir dalgakıran gibi görev görüyor ve  dalgaların da burada kırılıyordu . Muhtemel patara limanı giriş yapmak için son derece sakin kalıyordu.

4 Gelelim savaş gemilerine. Dönemin ticari gemiler ne kadar hantal ise savaş gemileri de o derece kıvraktı. BUnlar kürekçilerin de olduğu daha dar , ancak yine de draftı düşük ancak karinası düz teknelerdi. Çünkü aynı zamanda günümüzün çıkartma gemileri gibi kullanılabiliyorlardı ve kumsala çekilebiliyorlardı. Homeros eserlerinde sıkça kumsala çekilmiş savaş gemilerinden bahsediyor.



Bu açıdan bakıldığında, Kalkan girmesi kolay, çıkması zor bir liman olmalı.
Ama yine de kafam karışık, ikna olamadım; şu nedenle; Patara( ırmak içindeki limandan söz etmiyorum), Tiryaki daha iyi bilir ama, sanki kaba denizlerin üzerine vurduğu bir alan. Amaaan, sabah deniz durgun olur, o zaman çıkarlar.

Boşa demedik Homeros'u. Bakma sen hebele gübelelere.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Mehmet Atay - 15 Ocak 2019, 14:15:41
Google Earth’ten bakınca, Patara’nın arkasında yer alan şimdi seralarla kaplı alanın o zamanlarda bir gölet olma ihtimalini nasıl görüyorsunuz?
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 15 Ocak 2019, 15:49:39
Google Earth’ten bakınca, Patara’nın arkasında yer alan şimdi seralarla kaplı alanın o zamanlarda bir gölet olma ihtimalini nasıl görüyorsunuz?

O kadarına aklım ermez. Ama daha önceki sayfalarda dediğim gibi, kara/tarım bağlantılarına bakmak lazım. Gölet varsa pammık kibi tarım alanıdır, varsıldır. Liman büyük olur.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 15 Ocak 2019, 18:25:29
Matay, orada uygarlık başlamadan çok önce Xanthos nehiri orayı doldurmuş bile.  Ama bence de tespitin doğru . Jeoloji mühendisi olmasak bile limanın olduğu yükseltinin bence aynı Gemiler adası gibi bir ada olduğunu düşünmek mümkün. Sonrasında zaten üzerine Patara hariç iki antik kent daha kurulmuş. Xanthos ve Letoon. Antik şehir diye yorumluyarak geçiyoruz ancak Letoon da muhteşem bir Apollon tapınağı inşaa edilmiş. Letoon Likyalıların dini merkezi imiş yani. Bugünkü Hac gibi düşünsek çok yanlış olmaz diye düşünüyorum açıkçası.

Zamanın Asleri gemileri ile ilgili Cem Gür müthiş bir derleme yapıp göndermiş. Onu yayınladığımda daha rahat yorum yapabileceğiz diye düşünüyorum.

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Mehmet Atay - 15 Ocak 2019, 19:52:31
Ama Efes’in de deniz kenarı olduğunu unutma.
Belki sandığımızdan daha geç dolmuştur.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 16 Ocak 2019, 08:22:50
Bülent, Erdal reis Kalkan'ın dünkü fırtınadan sonraki halinin resmini koymuş gördün mü? 
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 22 Ocak 2019, 19:06:34
Oku Oku bitmiyor.. son okumalardan ilginç notlar..

Sadece Kilikya Denilen Adana - Alanya arasında tam 69 adet antik liman olduğunu biliyormusunuz?  Antik limanların tam da tekne yapılarından yola çıktığım üzere kumsal ve nehir yataklarının hemen yanında olduğu öngörüm tamamen doğru çıktı.

Bu bilgilere arkeologlar yapılan kazlardan yola çıkarak ulaştılar. Ancak ben heniz bu derece okuma yapmamışken denizciliğin geleneksel yöntemleri ve tekne özellikleri düşünüldüğünde kumsalların liman olarak değerlendirildiğini söyleyebilmiştim. Ben limanların nehir yanlarında olmasının nedenini sert havalardan korunmak ve kekamoz temizliği nedeni ile düşünmüştüm. bunların olduğuna eminim ancak bunun dışında daha önemli bir nedeni olduğunu da farkettim.

Sedir ağaçları! Antik çağlarda Mısırlıların sırf bu yüzden Alanya ve civarını işgal ettiklerini biliyormuydunuz?  Toros dağlarında yetişen sedir ağacı tekne yapımında vazgeçilmezdi. Diyeceksiniz ki nehirler ile ne ilgisi var. Var efendim. Toros dağlarında kesilen tomruklar nehirler yolu ile aşağı kumsala nehir azına yollanıyorlardı. Hoop oradan gemiler ile Mısır 'a

Bir neden ile bulunduğum Alanya da Klikya bölgesinin en batı kesiminden antik şehir ziyaretine başladım efendim. Toros dağlarında kurulmuş antik kent Leartes bunun en iyi örneği. Şehir dağın tepesinde nehirin kenarında , liman ise aynı nehrin denize döküldüğü kumsalda.

69 batı kilikya lmanı? O zamanlar Akdeniz'i gerçekten görmek isterdim. Her taraf vızır vizır gemi kaynıyor olmalı.

Bu okumalar beni Diokletian’ın Fiyat Fermanına kadar götürdü. O zaman da enflasyon varmış efendim. Bunun üzerine imparator bir tavan fiyat listesi açıklamış efendim. Neler yok ki bu listede.

Sığır eti 8 dinar mesela. Bugünün kilo fiyatı 50 TL olduğundan hareketle başkaca ilginç fiyat bilgileri de vereyim size. Siyah olgun zeytin 4 dinar mesela. Bugünkü fiyatlar ile son derece uyumlu. 32 TL. Şarap uçuyor ama. 30 dinar. 200 TL yani. Hem de yarım litresi. Fındığın yarım kilosu ise 25 TL imiş.

O zamanlar afyon fiyatları uçuk yalnız. Yarım kilosu 2000 dinar. 12500 TL. sıkı para ha. Yumurta pahalıymış mesela 5 TL adet.

Tersane işçisinin ise günlük yevmiyesi 60 dinar. 188 TL yani. aylık 5625 TL . Mevcut asgari ücretin nerede ise iki buçuk katı.

işte böyle efendim. Antik limanlara devam. Sırada selinus yada Trajanapolis kentinin deniz feneri var. Onu arayacağız efendim.




Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 22 Ocak 2019, 19:14:10
Bu arada hemen hemen her meslek var. Mimar mühendis var mesela. Ama işin ilginci Avukatlık bu listede yer almıyor. MS üçüncü yüzyılda daha avukatlık mesleği yoktu herhalde. ya da tarife dışı olmalılar :)
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 22 Ocak 2019, 21:24:32
Pirimiz Kilikyalı yahu; Ünlü Cicero; MS 43.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 23 Ocak 2019, 05:48:39
Ersin, O kadar sayıda antik liman olması şaşırtmadı beni.  Karataş Balıkçı Barınağını anlattığım yazıya Erman bir fotoğraf eklemiş, orada su altında kalmış antik limanı görebilirsin. İki derin körfezin birbirine bitişik oldu ve her tarafından bereket fışkıran bu büyük coğrafyada, bu sayı son derece normal.  Şaşacağımız şey, şimdi bu bölgede denizle olan mesafelenme. Büyük gemileri kenara koy, balıkçı teknesi sayısı İnebolu'nun yarısı kadar ya vardır ya yoktur.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 23 Ocak 2019, 07:53:50
en yakın zamanda Pataraya gidilecek. Ancak bu Leartes kenti ilgimi çok çekti. İnternet sayesinde birçok bilgiye ulaşmak mümkün. Hava fotoğrafları, yabancı kaynaklar , yerli tezler dron çekimleri derken o antik şehre neredeyse gitmiş kadar oluyorsunuz. 

Şimdi bu Leartes bunlardan hayli farklı. Ciddi şekilde incelenmememiş ve ciddi  kazılar yapılmamış. Gazipaşa marina ile ilgili bir proje için bir süredir Alanyadayım. Geçen hafta sonu Leartes antik kentine tırmanmaya çalıştım. Yol çok kötü , dar ve hava da yağışlıydı.  Şehir denizden 800 m. yukarıda. İnanılmaz bir çam ormanının içinden çıkılıyor . Açıkçası kiralık arabaya güvenemediğimden çıkamadım.

Ancak ilgimi çeken yol boyunca hisar şeklinde yapılmış gözetleme kuleleri oldu. Bence bu şehir bir nedenle diğerlerine göre daha önemli olmalı. Hiç bu kadar sıkı korunan, kartal yuvası gibi tepe bir noktaya kurulu bir şehir görmedim. BU kadar iyi korunmasının nedeni ne idi acaba?
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: erdal duran - 24 Ocak 2019, 01:00:52
Ersin hocam, Patara'ya geleceğin zaman haberim olsun. Birlikte dolaşabiliriz, bizde de kalabilirsin, seviniriz.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 24 Ocak 2019, 02:32:11
Bugün önemli bir devlet dairesinin bölge müdürü ile bir görüşmemiz vardı. Bu Patara konusu tekrar açıldı . Daha doğrusu ben açtım. Susmadan 15 dakika konuşmuşum. Bir ara durup, sizi sıkmıyorum değil mi diye sordum. Yok ilgi ile dinliyoruz dediler. Sıkı okuma yapmışım demek ki.  :)

Belki bu hafta sonu gelebilirim Erdal hocam. Telefonu özelden atabilirmisiniz. Bu vesile ile sizi görmüş olurum.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 24 Ocak 2019, 14:24:00
Bugün önemli bir devlet dairesinin bölge müdürü ile bir görüşmemiz vardı. Bu Patara konusu tekrar açıldı . Daha doğrusu ben açtım. Susmadan 15 dakika konuşmuşum. Bir ara durup, sizi sıkmıyorum değil mi diye sordum. Yok ilgi ile dinliyoruz dediler. Sıkı okuma yapmışım demek ki.  :)



Anlattırma şimdi bana TKP meselesini :)
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 24 Ocak 2019, 21:57:54
Cem Gür inanılmaz bir kaynak keşfetmiş. Bana mail ile yollamış sürpriz diye. Benim tam da yapmak istediğim işi yapmış adam. Hem de Tüm Akdeniz için. Bütün Ege ve Akdeniz kıyılarındaki limanları işaretlemişler haritada. Benim bir Minoan olabilir mi diye düşündüğüm küçük liman bile var.

Tüm Türkiye kıyıları bir antik limanlar cenneti. Bu sularda yelken yapmanın ayrı bir anlamı var. Daha ileri gidip, yelken teknolojisinin tekerleğin bulunmasından daha eski olduğunu hatta tekerleğin bulunmasını geçiktirdiğini söylesek çok mu iddialı olur acaba?

O dönemde sadece Akdeniz de 5000 den fazla, deniz yapısı bulunmakta idi. Düşünebiliyormusunuz?  Demek aynı anda seyir yapan en az 20 bin gemi anlamına geliyor bu. Mısırlıların ama işgal ettikleri Alanya bölgesinden 10 bin tomruk ağaç taşıdıklarını okumalar sırasında öğrenmiştim. Sedir ağaçlarını gemi yapımı için kurutmuşlar resmen.

Bunların Sadece her yıl sadece %1 kaza geçirse yılda en az 20 gemi batıyor olmalı. O dönemde korsanların ayrı bir güç olduğu düşünülürse bu sayı daha fazla olmalı. Son 3 bin yıl düşünülse ve her yıl bir gemi batmış olsa en az 3000 Gemi batığı bütün Akdeniz havzasında yatıyor olmalı.  Bülent'in şu bölme mantığı ile düşünürsek, bu sularda 1500 civarında batık olmalı. Bu da en az. Şahsi düşüncem bunun 3000 Den aşağı olamayacağı.

Şİmdi denebilir ki bu detayların ne önemi var. Tarihi bilmenin ya da yaşananları bilmenin geleceğe ışık tuttuğu bir gerçek. Amerikan Anayasasının Likya birliğinden etkilenilerek hazırlanılması gibi. Bu konu popüler hale geldikçe bilimsel araştırmalar için de bir kamuoyu oluşur diye düşünüyorum.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Çetin Kent - 24 Ocak 2019, 23:42:13
Strabon'un 12-13 ve 14. kitapları işine yarayabilir. Bulamazsan pdf i olacaktı bende.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 25 Ocak 2019, 23:55:19
ah Cem Gür.. bitirdin beni. Gönderdiğin link inanılmaz. Bilmediğim ve zaman içinde öğrenebileceğim çok şeyi önceden görmüş oldum. İş döndü dolaştı pozzolona çimentosuna kadar geldi. Antik çağın doğal çimentosu. Volkanik bir kül. Tek başına bir işe yaramıyor ancak  kireç ve su ile reaksiyona girerek inanılmaz dayanımlı bir betona dönüşüyor. Özellikle liman yapılarında kullanılıyor çünkü suya karşı inanılmaz bir dayanımı var.

Vitrivius kitabında oranları bile verilmiş. İtalya'da benzer ad ile anılan bölgede bulunduğundan bu isim verilmiş. Roma'ya gittiyseniz ünlü Phanteon un kubbesi bu malzeme ile yapılmış.  Eski dünyada betonarme de biliniyormuş efendim. Betonarmenin şimdi betondan farkını bilmeyenler olabilir. Demir ile güçlendirilmiş betona betonarme yani " rainforced concrate " deniliyor efendim. Betonun genleşme katsayısı ile demirin genleşme katsayısı aynı olduğundan son yüzyılda kullanılmaya başladı. Demirin kullanılma nedeni gerilim olan yerlerde beton dayanımı çok düşük olduğundan bu oluşan çekme kuvvetini karşılamak için demir konuluyor betona.

Daha açık olması için şöyle anlatayım. evinizde yürüdüğünüz zemin yani tavan ağırlık nedeni ile aşağı doğru esnediğinde  yürüdüğünüz yüzeyde basınç, alt katın tavanında ise gerilme yükü oluşuyor. O yüzden tavan betonunda hasır çelik kalıbın en altına diziliyor ki çekme kuvvetini karşılasın.

Şimdi bu mühendislik bilgisini niye verdim?  Antik çağlarda bu gerilme kuvvetini karşılamak için terakota yani düz kiremit malzeme kullanılmış. Çünkü kiremit gerilme kuvvetine son derece dayanıklı.

Şimdi İstanbul Surlarını göz önüne getirin. Surlarda arada ince kırmızı düz ve ince kiremitleri görmüşsünüzdür. Hah onlar işte. Gerilim kuvvetini duvarda terakota alıyormuş zamanında.

Vay canına sayın seyirciler. Adamlar aşmış resmen.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Cem Gür - 26 Ocak 2019, 02:50:41
 
 Ben kendi serüvenimi sürdürürken seninkine kaynak yapmak yakışmaz. O nedenle önüme düşenleri paylaşıyorum. "Antik limanlar" senin serüvenin.

Bir de not bırakalım buraya: Arap dhow/boutre'larında kullanılan latin yelkenin alt yakasında bir ek var. Bu yelkene anglosaksonlar "setee" frankofonlar da "canapé" diyorlar.  Aramadığım, eşinmediğim yer kalmadı. Türkçe karşılığını bulamadım. Son çare Yücel Ağabeyi (Köyağasıoğlu) aradım. O da bilmiyor. Tesadüfen oğlu da Yenikapı antik limanda arkeolog olarak çalışıyor.  Yanında imiş, bir tez  yazıyormuş. Ona da sordum. Bana "setee" dendiğini kendisinin de Türkçe karşılığını bulamadığını söyledi.

Sonunda setee / canapé diye tanımlanan yelkene "etekli latin" terimini uygun buldum. Zaten uzun zamandır da bu şekilde kullanıyorum.

Demem o ki ne yazık ki bazı denizcilik terimlerinin Türkçe karşılıkları yok. 
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 26 Ocak 2019, 10:24:17
Şimdi diyeceksiniz ki Hani sen Minoa arıyordun?  Arıyorum! BAkınız Minos uygarlığı Patara ile nasıl ilgili. Ama önce Santorini adasına gidelim. Bu ada biliyorsunuz ada filan değil. Bildiğiniz bir deniz volkanı. MÖ 1650 civarında patlıyor. Niye patlıyor? Afrika plakası , Anadolu plakasını sıkıştırdığından. Ama öyle bir patlıyor ki şu meşhur Atlantis hikayesi belkide buradan doğuyor.

Buna tarihte Minoan patlaması deniyor efendim. Çünkü bütün o dönemde ulaşılmış plan uygarlık yerle bir oluyor. Bu patlamanın etkileri ile oluşan tusunami İsraili bile vuruyor.  İşin ilginci bu patlamanın sonucu sadece deprem değil. Yani hayatı felce uğratan deprem değil.

Dün akşam okuduğum bilimsel makale de çok ilginç bir bulguya rastlıyorum.  Önce çalışmayı bir referanslandıralım

EŞEN DELTASININ PALEOCOĞRAFYASINDA
LETOON VE PATARA’NIN JEOARKEOLOJİSİ1
Prof. Dr. Ertuğ ÖNER2
Dr. Öğr. Gör. Serdar VARDAR3

Jeoarkoloji.. yaaa bakın nerelere geldi iş. Alt tarafı antik limanlara seyir yapacaktım.  Şimdi hatırlayacaksınız ben Patara da ikinci ve bulunmamış bir fener olmasından hareketle burada bir askeri liman olması gerektiğini yazmıştım ya. Eşen nehrinin de yatağının bu olmaması gerektiğini söylemiştim hani. Öyle ya yoksa Patara çok önce kumlar ile dolmalıydı yoksa.

Şimdi bu araştırma sırasında bilimadamları bu deltanın jeolojik yapısını incelerlerken birde bakarlar ki bataklığın alt katmanlarında bir volkanik kül tabakası var. Külü incelerler ve Minoan patlaması sonrasında oluşan küllerin buraya kadar geldiği belirlenir. Patara ile kalsa iyi, Çeşme de İzmir de ve Marmara gölünde bile bu kül tabakası bulunur.

Patlama sonrasında gökyüzü uzun süre bu kül bulutları ile kaplı idi demek ki. Patlamanın ve oluşan depremin büyüklüğünü düşünmek bile istemiyorum. Brrrrr...



Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 26 Ocak 2019, 10:44:43

O dönemde sadece Akdeniz de 5000 den fazla, deniz yapısı bulunmakta idi. Düşünebiliyormusunuz?  Demek aynı anda seyir yapan en az 20 bin gemi anlamına geliyor bu. Mısırlıların ama işgal ettikleri Alanya bölgesinden 10 bin tomruk ağaç taşıdıklarını okumalar sırasında öğrenmiştim. Sedir ağaçlarını gemi yapımı için kurutmuşlar resmen.

Bunların Sadece her yıl sadece %1 kaza geçirse yılda en az 20 gemi batıyor olmalı. O dönemde korsanların ayrı bir güç olduğu düşünülürse bu sayı daha fazla olmalı. Son 3 bin yıl düşünülse ve her yıl bir gemi batmış olsa en az 3000 Gemi batığı bütün Akdeniz havzasında yatıyor olmalı.  Bülent'in şu bölme mantığı ile düşünürsek, bu sularda 1500 civarında batık olmalı. Bu da en az. Şahsi düşüncem bunun 3000 Den aşağı olamayacağı.


Bu sayı çok az, daha şurada 30-50 sene öncesi yani çektirmelerin aktif olduğu dönem de sadece Karadeniz ve Marmara da en az 15-20 ağaç gemi batıyordu. Kaldı ki şimdi olduğu gibi fırtınalardan limanlara sığınıp limanlarda batanlar yani toplu olarak batanlar işin başka bir boyutu. Gemi sayısı da günümüzden çok daha fazla olmalı, fakat o zaman gemi denen şeylerle şimdikiler arasında ki fark uçurum. Onların gemi dediği şeyler şimdi bizim kullandığımız teknelerden biraz daha hallice.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Cem Gür - 26 Ocak 2019, 14:07:10
Patlama sonrasında gökyüzü uzun süre bu kül bulutları ile kaplı idi demek ki. Patlamanın ve oluşan depremin büyüklüğünü düşünmek bile istemiyorum. Brrrrr...

Felaketin boyutlarını anlamak için - hangisinde idi hatırlamıyorum- Zekeriya  Sitchin'in "12. Gezegen"i veya Burak Eldem'in "Marduk'la Randevu"sunu okumak gerekir. M.Ö 1650 yılı tüm Doğu Akdeniz havzası için katastrofik felakettir. Aylar süresince patlamanın etkisiyle kül bulutları nedeni ile Mısır'da, Sina'da, Ortadoğuda, Ege'nin tamamında insanlar güneşi göremezler. Tarım etkilenir, ürün alınamaz, kıtlık baş gösterir...

Bize gereken pasajları Köstekçi bulup burada paylaşabilir. 
Başlık: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: nuri_kongur - 26 Ocak 2019, 16:45:52
Bir alakası var mıdır bilmem, İzmirden Çeşmeye geliş yönünde ıldır köyü var. eskiden  erythra denenirmiş. 3 antik kentin üst üste oturduğu çok eski bir yerleşim yeri. Orada yapılan kazılarda çok büyük bir anfitiyatro toprak altından çıkarılmış. Anfitiyatro eskinin ibadethaneleridir, bir nevi günümüzde daha büyük inşa edilen Cuma camileri denebilir. Zamanınca büyük bir yermiş ki öyle büyük bir ibadethaneye ihtiyaç duyulmuş. Bir kaç ev gün yüzüne çıkarıldı. Haliyle evler toprak altından çıktı. Yekpare halde denilebilir. Bunları yazmamın sebebi kazı sırasında ortaya çıkan topraktaki özellik. 1 metreyi aşmayan bir aralıkta toprakta iki farklı 5-10 cm kalınlığında yanmış bölüm var. Yanık katmanlar diğer toprak katmanından bariz şekilde ayrı. Onları gördüğüm zaman, tarihte iki büyük yangına maruz kaldığı gibi bir sonuca varmıştım. Şimdi bu yanardağı olayını okuyunca sebebi o olabilir mi dedim. Ama yanlış hatırlamıyorsam iki farklı katman. Ya iki kez yaşandı patlama, ya da birisi gerçekten yangın.  Bizden birileri varsa oralarda, bir kaç fotoğraf iyi olur.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 26 Ocak 2019, 23:07:54
Evet konuyu dağıttık biraz. Biz Minoa aramayacamıydık? İyi de nasıl gezeceğiz ki bu limanları şimdi? O limanları yapanların sonunu bile bile. O kadar uğraşıp didindikleri uygarlık bir devasa doğa olayı ile yok oluversin? İş mi şimdi bu? Sonlarını bile bile nasıl bulacağız o Minoa'ları? Müthiş bir yalnızlık ve terkedilmiş duygusu hissetmeyecekmiyim.? 3600 yıl önce belkide çok seveceğim yelkenciler, denizciler kimlerdi? Kaygıları, problemleri yaşanmışlıklar? Belkide yarın sabahı göremeyeceklerin anlamsız kalan problemleri.. Ya geride kalanlar? Hani tam bir batsın bu dünya diyesi geliyor insanın.

Yaz seyrini planlayalım bir anlam katalım derken nerelere savurdu bu şerefsiz tarih bizi.

Neyse konuya dönelim tekrar. Yakında bir sürprizim olacak. Malum bu ara Alanya dayız. Yaza kadar gidilip gelinecek. Patara kadar önemli Selinus antik kenti limanı ve feneri ile ilgili de ilginç fikirlerim var.

Minoa ların varlığından tarihçi ve arkeologlar kesin gözü ile bakıyorlar. Ancak günümüze kadar kalan var mı acaba? Bu işlere İngiliz hasetliğinden çıkmadık mı zaten. Buluruz elbet bir iki tanesini de.

O zaman şu kumsal-liman olayına yakınlaşalım tekrar. Öyle her sakallıyı da dedemiz sanmayacağız tabi.  Bir kumsalın liman olabilmesi için de kriterler var. Şimdi bu kriterler neler ? Bunun için yine teknelerin özelliklerine bakacağız.

Bir antik liman şu bölümlerden oluşmaktaydı. doğal liman ve korumayı arttıran mendirek ya da dalgakıran. Deniz feneri. Yanaşma platformu yani taş bir iskele veeeee kumsal! Yalnız dediğim gibi öyle her kumsal olmaz.

Kumsalın kıyıya olan taban açısı çok önemli. kıyıya en az 10 derece taban eğimi olmalı. Ayrıca kumun tipi de çok önemli. Özellikle tane boyu.

Yani teknenin baş tarafı kıyıya kuma oturmalı ancak daha ağır olan kıç tarafı hala yüzüyor olmalı. Bu açıdan bakıldığında belkide bir kıç demiri ile kıç hareketlerini engellemek mümkün oluyordu. Ancak bu kumsalı liman niyetine kullanan tekneler ticaret gemileri değil savaş gemileri idi. Çünkü bunlar aynı zamanda çıkartma gemisi görevi de görmekte idi. O yüzden yine düz karinalı ancak antik ilş teknelerine göre çok daha dar ancak çok daha hafif teknelerdi. Yine antik iş teknelerinin tersine teknenin tipine göre kürekçi bulunduruyorlardı ve bu savaşta ya da limanlara giriş ve çıkışlarda ciddi bir mnevra avantajı sağlamakta idi. 

Kürekler ise aynı zamanda bugünün modern kanatçıkları gibi sadece bir yürütme görevi değil, denge görevi de görmekte idi. Yine kürekler bir kısmı kumsala oturtulmuş olan tekneyi tekrar yüzdürmek için de bir kaldıraç gibi de kullanılıyor olmalıydı.

Knidos limanı bu açıdan ilginç örneklerden biri aslında. Kumsalı yok ancak ticari limanın hemen arkasında askeri liman var ve daha küçük bir koy. Çünkü daha kolay yönlendirilebilen ve kürekçileri olan savaş gemileri için son derece yeterli bir askeri limanı var Knidos'un.

Ancak bu kumsal ticari gemiler için çok da kullanışlı değildi. İyi yelkenci olan ticari gemi kaptanları küreklerden çok yelkenlerine güvenirlerdi. Her antik iş teknesinde mutlaka bir takım yedek yelken olurdu. En meşhur yelken dikim merkezi de yine limanı olan bir antik şehir. Elbette  Akdeniz kıyılarında.  Ancak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki her limanda mutlaka bir yelken işliği vardı. Ağırlıklı olarak savaş gemilerinin kullandığı bu kumsal limanlar antik iş tekneleri için ise yüksek denizlerde bir sigorta idi.

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 27 Ocak 2019, 06:45:19
Şimdi biraz daha ileri Akdeniz'e doğuya doğru gittiğimizde karşımıza en az Patara kadar belkide daha önemli bir yapı ortaya çıkacak. Silifke açıklarındaki Dana adası. Bu adada 200 adedin üzerinde çekek yeri bulundu 2015 yılında. Geç Tunç Çağının en büyük tersanesi. Adada hiç bir yapılaşmaya izin verilmediği için kazılar sonucunda çok önemli bulgulara ulaşmak mümkün. Üstelik bir de savaş gemisi mahmuzu bulunmuş . Şimdi bu mahmuzun izindeyiz. Savaş gemileri ile ilgili çok önemli bilgiler verebilir bu mahmuz bize.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 27 Ocak 2019, 10:22:15
Okumalar sırasında bir bilgi başka noktalara sürüklediğinden böyle karışık kuruşuk oluyor biraz kusura bakılmasın.

Şimdi bu yaptığım okumalar, dönemin yaşam koşulları ile ilgili de önemli bilgilere ulaşmamı sağlıyor. Büyük Minoan patlamasından sonra ciddi bir kıtlık yaşandığını öğrendik. Patara limanı o dönemdeki dünyanın en önemli üç tahıl ambarından biri olarak biliniyor. Anadolu'nun tahılı buradan gemiler ile dağıtılmakta. Bu durumda Patara 'nın önemi ve böylece korunması da ayrıca  önemli hale gelmiş olmalı. Yani kullanılageldiği dönemde Patara'nın her dönemde korunmaya ihtiyacı olmalı.

Keza yine aynı bölgede bulunan dini merkez konumundaki Letoon, başkent Xanthos için de koruma gerekmiş olmalı.
Yine günümüzden hareket ederek o dönemki savaş gemilerinin de bugünkü gibi görev yaptığını düşünmeliyiz. O dönemde de bir savaş gemisini yürütmek hayli pahalı olmalı. O kadar kürekçi ve savaşçının iaşesi, v.s. Yani bugün olduğu gibi savaş gemileri de bulundukları üslerde teyakkuz durumunda olmalı ya da devriye görevinde bulunmalı  idi.

Bence o dönem savaş gemileri ayrıca kıyıdan belli bir mesafeye kadar eskortluk görevi de yapıyor olmalıydılar. Yükünü almış ve ağırlaşmış bir antik ticaret gemisinden daha kolay bir av olabilir mi korsanlar için? (Tarihte her dönem korsanlık faaliyetlerinin son derece yoğun olduğunu ve devletlerin bunlarla baş etmekte zorlandığını çok iyi biliyoruz. Sezar'ı bile kaçırıp fidye istemiş adamlar. Koskoca Roma İmparatorluğu da paşa paşa ödemiş . Korsan diyip geçmeyelim yani. ) Hele bu bir de Patara'dan çıkmış ise.  O yüzden tekne karadan iyice açılana kadar savaş gemilerince eskortluk yapılması muhtemel. Keza Uluburun batığında da silahların bulunduğunu biliyoruz.

Şimdi elimizdeki veriler şunlar;

Patara , tahıl deposu.Limandan gemiler ile dağılıyor.

Hemen ileride Letoon ve başkent Xsantos var. Likya birliğinin merkezi burada . Parlemento burada.
Patara kumsalının en batı ucundaki tepede ise Pydnai denilen kale var.

Kitabelerde şehirde bir deniz feneri daha olduğu yazıyor.

Strabon Romalıların burada 50 Suriye savaş gemisini yaktığını söylüyor.

Bölge ile ilgili son jeolojik çalışmalardan eşen nehrinin eski dere yatakları da çok net biliniyor. Pydnai kalesinin önünden akıyor olmalı . Aksi taktirde Patara çok daha çabuk kum ile dolmuş olurdu.

Şimdi bir önemli bilgi daha. Neden limanların dere yataklarına yakın olduğu ile ilgili. Dere yataklarından gelen kumul taneleri , deniz kumuna göre çok daha iri. Kum ne kadar kalın taneli olursa tekneyi saplandığı kumdan kurtarmak o derece kolay. Ancak taneler küçüldükçe üzerindeki suyun da ağırlığı ile çok ciddi sıkışma yapıyor.

Şimdi, tüm bu bilgilerin ışığında Patara kumsalında bir ikinci limandan bahsedebiliriz. Antik çağlarda yine bugün olduğu üzere askeri limanlar ile ticari limanların birbirine çok yakın konuşlandığını biliyoruz. Bakınız Knidos. Küçük olan koy Knidos 'ta askeri liman.

Üstelik bu liman batı rüzgarlarına da korunaklı olan Pydnai kalesi ile Letoon arasında olmalı. Yani Patara'nın askeri limanı Pydnai idi efendim. Üstelik bu kalenin devamında denize bıçak gibi saplanan bir burun var. Denizden de hayli yüksek. İkinci fener burada olabilir.  Ancak Patara ticari limanının fenerinin ne kadar doğru konumlandırıldığını düşünürsek bu konuda biraz daha çalışmamız gerekecek. 

Burada da gemilerin özellikleri, rotaları , rotalar da bizi doğruca ikinci kaybolmuş fenere, dolayısı ile ikinci antik limana götürecek.

Şimdi o zaman günümüz fenerleri ile igili çalışalım biraz. Pataraya çok yakın Kalkan 'da bulunan deniz feneri 9 deniz milinden görülebiliyor. Deniz haritalarında öyle verilmiş.

Demek ki hava şartları ve fenerin konumu daha uzaktan gözükmesine imkan vermiyor demektir. O dönemde fenerler daha çok limanları belli etmek için kullanıldığından daha alçaktaydılar  ve ışık güçleri de günümüzden çok daha düşük idi.

Bu durumda antik bir fenerin 4ila 5 milden görülebileceğini öngörmek çok da yanlış bir kabul olmaz. Patara feneri ile diğer fener arasında bu kadar bir mesafe olmalı ki fenerler iş görsün. İkinci kayıp fener , güvenlik limitlerini de düşünürsek Patara deniz fenerinden 5 mil daha uzakta olmamalı. Bundan da daha yakın olmamalı.

Patara kumsalının hemen tam da ortasında bir adacık var. Kıyı ile birleşmek üzere. Ancak jeolojik çalışmalardan  biliyoruz ki genç tunç çağında kıyı hattı daha geride idi. Bu küçük ada o dönemde kıyıdan daha açıkta idi yani. Üstelik tehlikeli bir noktada olduğu da düşünülebilir.  Bu küçük adanın Patara fenerinden uzaklığı ise tam 5 deniz mili!  Bu adanın gerisinde kıyı bağlantılı bir mendirek dahi olabilir diye düşünüyorum.

Artık buraları gidip yerinde görmenin zamanı geldi. Ama önce kazı başkanları ile bir konuşmalı, bilgi almalı.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Kamil Kurdoğlu - 27 Ocak 2019, 11:57:13
Ersin bak Knidos.
Birincisi ticari liman dediğin yer.
Ortada Deveboynu fenerinin olduğu tepeyi ayıran alçak bir boynun açık denize bakan tarafında senin askeri liman tanımına uyan bir kumsal.
Bu kumsalın içine doğru uzanan kalıntılar da görmüştüm.Keşke dalsaymışım o zaman.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 27 Ocak 2019, 14:16:45
Kamil abi ilk fırsatta Tayo Mar ile Knidos 'a gideceğim zaten. Şu anki mevcut fenerin oduğu yerde mutlaka bir antik fener yapısı da olmalı. Daha Knidos 'u çok çalışmadım ancak çok bariz. Teşekkür ederim paylaşım için.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 27 Ocak 2019, 17:23:53
Bu arada Mersin ve Adana bölgesi yelkencileri. Şu Tisan yok mu? Nam-ı diğer Aphrodisias! Valla ayıp size. Şu Zeugma mazağinin bir parçası için yer yerinden oynadı . Ne hukuk savaşları verildi. Oysa Aphrodisias'taki kilisenin zemininde bu güne kadar sapasağlam ulaşmış mozaiklerin üzerinde basmak mümkün. Ne bir koruma ne de başka bir şey. Allahtan uçuşan kumlar kapatıyor da korunuyor. Görmek için kumları temizlemek gerek. 

Burası da bir antik liman. Yani binlerce yıl önce seveceğiniz arkadaşlık edebileceğiniz yelkenciler , gemiciler deniz emekçileri vardı buralarda. Yahu hiç mi tanıdığınız yok devlet kademelerinde. Şuraya bir el atıp, bir sundurma , bir koruma bandı yaptıramadınız mı ? Hiç mi tanıdığınız yok orada parsellenmiş sitelerde. 

Bence koca bir ayıpta bu ülkede yaşayan Hristiyan cemaat için geçerli . Kusura bakmayın ama bunlar insanlığa mal olmuş tarihi eserler ama  sonuçta kilise. Siz de bir sundurma yapamadınızmı? Biraz gayret ile koruma altına alınır buralar. Yazık gerçekten.

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 27 Ocak 2019, 23:40:18
Haritadan bakıyorsun ya oraya, hah, şöyle azıcık 7-8 mil batıya doğru git, bak orada ne var? Neyse ben söyleyeyim, seni yormayayım, Akkuyu Nükleer Santrali.
Ben sana şunu da diyeyim, Mersin'den çıktın ya yola, batıya doğru, Erdemli'ye varırsın. Erdemliyi azıcık geç. Bir kaç km. Fazla değil. Bulduğun ilk aradan sağa dön. 100 metre sonra herhangi bir yerde dur. Yüzünü batıya dön. Gözüne ilişen bir patikaya gir. Aşağı yukarı 100 km yürü. Bütün sağın solun, mezarlar, su kemerleri, lahitler, amfi tiyatrolar, kiliseler, gözetleme kuleleri vs.
Tabii bunlar, ortalama 15 katlı binaların altında, yanında. Lahitlerin önemli bir kısmı yalak.

Harita herşeydir diyorum ya, yine sana bir harita bilgisi; Anamur burnunu biliyorsun. Anamur'un batısı koca bir dağdır. O dağı çıkıp indin miydi, Gazipaşa! Hah! Turizm bölgesi tam oradan batıya doğrudur.  Devlet böyle bakmış. Orada herşey korunur, kollanır. Doğusunda zerre korunmaz bunlar. Kıyamet koparsan olmaz.

Ama ilginç bir şey daha var; Onu da sen bul :) Yine haritada! İpucunu önceden verdiydim sana.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 31 Ocak 2019, 10:57:53
Malum bir süredir antik limanları ve tekneleri okuyorum ya. Çok önemli bir detay farkettim. Okuduğum bir çok yerli yabancı tezde antik şehirler ile ilgili yapılar anlatılırken şehrin en önemli yapısı olan limanlara çok az değiniliyor. Bunun iki nedeni var. Birincisi liman yapıları deniz ile iç içe olduklarından çoktan yok olup gitmişler. Yani şehir duruyor ancak limanı çoktan kaybolmuş ya da yıkılmış.

Bir diğeri ise denizcilik ile ilgili bilgi eksikliği die düşünüyorum. Şimdi Akdeniz kıyılarındaki liman şehirleri ile ilgili bir görüşümü paylaşmak istiyorum. Şu ara Pataranın daha doğusundaki bir diğer antik liman kenti ile ilgili çalışıyorum.
Olimpos! efsanevi bir kent daha. 

daha önce yazdıklarımı takip edenler liman şehri olduğuna göre mutlaka ötesinde berisinde bir nehir vardır diye düşüneceklerdir. aynen öyle efendim. Hem de daha fazlası. Bu sefer nehir tam da şehrin ortasından geçiyor. Üstelik hala geçiyor. Rıhtım da duruyor. Hem de tam nehrin ağzında.

Olimpos likya birliğinin parlamentoda 3 oy hakkı olan 6 şehirden biri idi. her ikisinin de liman yapıları benzer. Patara da kumlar altında kalmış liman ile ilgili yorumlar yapmadan önce benzer bir liman olan Olimpos bence iyi incelenmeli diye düşünüyorum.

Şimdi Buradan hareketle eğer Patara da deniz feneri var ise Olimpos'ta olmaması düşünülebilir mi? Ollimpos'ta da olmalı o zaman. Üstelik Olimpos benim için ayrıca önemli. Ayrıca yazacağız. Olimpos kimi dönemlerde de korsanların egemenliğinde kalmış. O yüzden korsanlar ile ilgili çok önemli bilgileri bu şehri araştırırken öğrenebileceğiz.

Bir ilginç benzerlik ise Olimpos'un hemen ilerisindeki Cenviz limanı. BUrasının koy yapısı Knidos ile neredeyse bire bir aynı. Ceneviz limanı denilen çift taraflı "balta kafa" bir koy. Şimdi bu koyun kıyısı insan eli ile işlenmiş gibi. Ancak henüz detaylı bir bilgi bulamadım bu koy ile ilgili.

Dikkat edilmeyen bir ikinci yapı ise kemerler. Bu kemerler sadece suyu getirmek için değil, taşkınları kontrol etmek için de  yapılmaktaydı. Bu tür yapılar da çoğunlukla nehir üstlerinde kaldığından çoğu yıkılmış anlaşılan.

Demem o ki antik kentlerin ve limanların tiyatro, akrapol gibi yapıları dışında da deniz feneri ve taşkın önleme yapıları olan kemerlerin de ciddi şekilde araştırılması gerekli diye düşünüyorum.

Muhtemel fenerler gözetleme kulesi gibi de düşünülüyor belki de . Bunların deniz feneri olup olmadığını anlamanın yolu  denizcilik bilgisi ile mümkün. Patara deniz fenerinin nasıl milimetrik bir şekilde yerleştirildiği düşünülür ise Aranacak antik fenerlerde denizcilik bilgisi hayati önemde. Şimdi elimizde arayacağımız üç deniz feneri var efendim. Pataranın kaybolmuş feneri, Olimpos ve Selinus kentlerinin fenerlerinin yerini tahmin edeceğiz efendim.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 01 Şubat 2019, 05:58:25
Şimdi biraz da gerçek insanlardan bahsedelim mi? Kaptan Eudemos'tan mesela. Mezarı Olympos'ta olan, her kim yazdı ise mezar taşına hikayesi de yazılı olan Kaptan Eudemos.

Şöyle yazıyor lahitin üzerinde . Üzerinde de ayrıca çok iyi çizilmiş bir gemi resmi var.

son limana demirledi gemi, çıkmamak üzere,
çünkü ne rüzgardan ne de gün ışığından medet var artık...
işık taşıyan şafağı terkettikten sonra kaptan eudemos
oraya gömüldü gün misali kısa ömürlü gemisi, kırılmış bir dalga gibi,


Bir kaptanın mezarında gemi resminden başka ne olabilir ki? Son derece normal gibi düşünülebilir anma bence öyle değil. Bir kere gemi armasız çizilmiş. Gemiyi götüren hareket ettiren arma yok! Malum teknelerin gövdesine kabuk diyoruz. Kala kala bir kabuk kalmış işte geriye.

Ölüm acaba bundan daha basit ifade edilebilir mi?

Şiirde üçüncü mısradaki terk edip gittiğini yazmış şair Eudemos'un. Öldüğünden değil de buralardan gittiği için artık onun için gün doğmayacak diyor. O dönemde de bedeni terk eden, giden bir benliğe inanıyor demek ki şair. O dönem inanışını göstermesi açısından ilginç bence.

Dördüncü mısrada ise gün tekrar kullanılmış. Bu sefer hayatın kısalığını vurgulamak için.  Bence şiirin orjinalinde bu benzetme çok hoş bir tını veriyor olmalı.

Kaptan Eudemos için bir daha gün doğmayacak olması aslında öldüğünden değil de buralardan gittiğinden. Tüm yaşamı boyunca hayatta kalmak için mücadele veren insan evladı için son noktada dahi ölüme olan direnci ve karşı koymayı ne de güzel anlatmış bu antik şair. Ama arabesk bir isyan yok şiirde. Tam tersine sükunet ile kabullenilmiş bir gerçek olarak anlamak mümkün yaşamın son bulmasını.


Gemi figürünün mezara işlenmesi bugün dahi inanılan bu geleneğin yani teknelerin bir canlı olduğu inanışının en güzel şekilde vurgulanmasından başka bir şey değil bence . O da mecazi olarak kaptanı ile birlikte gömülmüş işte.

Kaptan ve gemisi o zaman da nasıl bir bütünmüş.

son mısrada ise hayatın kısalığı, denizin o muhteşemliği ile geminin üzerinden  nasıl da güzel anlatılmış. Buradan tam da o dönemde de teknelerin kişileştirildiği ve yaşayanlar olduğuna inanıldığı nası da belli. Bu son mısradan geminin denizde battığını ancak kaptanı ile mecazi anlamda özleştirildiğini ve Onunla birlikte gömüldüğünü düşünmekte mümkün.

Şiir kısa ama öyle anlam yüklü ki. Hem gerçek hayat ile ilgili ip uçları veriyor hem de duyguları mükemmel anlatıyor. Resmen çift anlamlı bir şiir.  Şiirden pekala Eudemos'un gemisinde şafak sökerken bir fırtına sonrası battığını ve karaya vurduğunu ve Kaptanın bu sırada yaşamının sona erdiğini de düşünmek mümkün.   

Şimdi bu ana fikir üzerinden yazılmış olan bu şiiri Türkçe'ye nasıl çevirmeli? Ben bir deneme yaptım. ancak daha çok çalışmalı. Yine de çok eksik anlam yönünden benim yazdığım. Hadi bakalım yok mu bir babayiğit şu dizeleri denizci dili ile Türkçeleştirecek? 

Gelinecek son limandasın
Funda demir !  Eudemos kaptan
Gün ışığı bile göstermeyecek
Esen ah o rüzgar artık seni götürmeyecek..
Gittin ya buralardan
şafak artık senin için sökmeyecek.
Koca bir dalga idin ama bak bir anda kırıldın 
Teknen ile denizlerde gömüldün. 










Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 01 Şubat 2019, 09:08:52

Mesela bu yazıyı okumasaydım, mesela ilk şiiri biliyor olsaydım, sonra senin uyarlamanı okumuş olsaydım, şöyle derdim;
Esinlenilmiş olmuş, kopya olmuş, ama pek güzel olmuş.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Çetin Kent - 01 Şubat 2019, 14:28:55
Bence "başlı başına bambaşka" bir şiir olmuş. Çok güzeldi.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 01 Şubat 2019, 18:39:20
Valla ben çeviri konusunda iyi değilim zaten. Şiiri çevirmek ise bambaşka bir yetenek . Çeviremediğim için o şiire benzeyen bir şiir yazdım galiba :)) Ancak her durumda o çeviriden iyisini hak ediyor bence. Bir el atsanız reisler şuna. Kaptan Eudemos 'un şiiri bu topraklarda bu dilde yaşayanlarca daha güzel anlaşılsa. 
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Çetin Kent - 02 Şubat 2019, 00:53:07
Valla ben çeviri konusunda iyi değilim zaten. Şiiri çevirmek ise bambaşka bir yetenek . Çeviremediğim için o şiire benzeyen bir şiir yazdım galiba :))

Çevirebildiği halde, Şekspirin sonelerini neredeyse baştan yazan ve aynı duyguyu böyle verebilen bir Can Yücel gerçeği var. Kalemine sağlık, sahiden de iyi.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 02 Şubat 2019, 10:52:57
Efendim teşekkürler ama benden daha iyi yapacaklar var bunu burada.

Şimdi Knidos, Loryma ,Olympos , Pahselis , Apperlai, Xantos, Letoon, Patara, Side, Leartes aytap, Selinus.

Bunlar antik likya şehirleri. Xanthos baş şehir ve Letoon dini merkez. Üç adet tapınağı ile üstelik Apollon, Artemis , ve anneleri Leto.

Xanthos hariç hepsi liman kenti. Çoğunluğunda daha ciddi bir arkeolojik çalışma yapılamamış. Ancak daha büyük bir eksiklik var. Bakınız dünyanın hiç bir yerinde böyle bir inci tanesi gibi dizilmiş antik kentler ve limanarı yok.

ancak benim yaptığım okumalarda özellikle her zaman olduğu üzere inanılmaz bir kaynak eksikliği var. Gerçek uygarlık tam da burada kurulmuş. Hatta Likyalılar bu işi bitirmişler bile denilebilir. Parlamento binası ile resmen demokrasinin beşiği işte tam bu nokta.

BU limanların tamamı korunaklı ve yat turizmi açısından inanılmaz güzellikte yerler. Dünyanın yatçılık merkezi burası olmalı. Kimse kusura bakmasın ama Ege adaları halt etmiş. Ah Bülent Ah.. Hepsinin önünden geçirip gitmişsin bizi !

BU bölge sadece yazın değil, yılın her döneminde turizm yapılabilecek eşsiz bir yer.

son derece basit denizcilik bilgileri arkeolojik çalışmaların önünü açabilir. Eğer Patara da deniz feneri varsa en az O nun kadar önemli limanlarda deniz feneri olmaması mümkün mü? Oysa bunlar liman kenti olmalarına rağmen arkeolojij eserlerde denizcilik ile ilgili yapıların bilgisi öyle az ki.

Patara deniz feneri, rotalara göre inanılmaz doğrulukta yerleştirilmiş. Diğer fenerlerin yerlerini bulmak için bu dfenerin geometrik özelliklerini kullanabiliriz işte.  Boyu, Hangi açılardan görülebiliği , görüş mesafesi .. Tüm bu antik limanların fenerleri olmalı . Gözetleme kulesi diye sınıflandırılmış yerler belki de deniz fenerlerinin ta kendisi idi.

Olympos <ntik limanına güneyden yanaşırken bir Ceneviz limanı olarak günümüze kadar gelmiş olan bir koy var mesela Bu koy , Knidos liman yapısına öyle benziyor ki. Knidos tam bir balta baş diye isimlendirdiğim koy yapısına sahip. Koskoca bir şehir kurulmuş burada.  BU koyun aynısı Ceneviz koyu diye tabir edilen koy. Lütfen haritalara girip bakınız. Şimdi bu koyun kullanılmıyor olması mümkün değil !  BU bölgede keşfedilen tarih bence tamamının %1 i bile değil.

Bakınız bir ilginç soru işareti daha. Mısır tarihini papürüslerden öğreniyoruz aynı zamanda. Yine burada yayınladığım fiyat tarifinde papürüs işçilerine ödenecek günlük yövmiyeler yazıyor. 

Likya döneminde böyle bir demokrasiye sahipken mutlaka kayıt tutuluyor olmalı. Nerede Likya papürüsleri ya da kil tablatleri? Mutlaka birileri zamanında aynı Mısır da olduğu gibi bunları saklamış ya da gizlemiş olamaz mı ? Şİmdiye kadar hiç Likya papürüsü görmedik.

sınıflandırılan binaların hiç birinde bu arşivdir ya da kütüphanedir denmemiş. Özellikle Patara da mutlaka bir kütüphane ve arşiv olmalı. Nerede bu belgeler? Hepsi kaybolmuş olamaz.

Bu bölge sadece güzelliği ile değil, gizemli tarihi ve yaşanmışlıkları ile de çok dikkat çekici. Şu yaşadığımız coğrafya ile ilgili her seferinde yapılmayanları görmekten ve vah vah demekten bıktım artık!

Bu bölge başka bir ülkenin elinde olsaydı tüm dünyadan insanlar tekneleri ile akın akın gelirlerdi buralara.

Bu yıl tüm bu antik limanları gezecek Tayo Mar. Rüzgarın nereden estiğine , antik rotalara çalışacak. Minoa'ları arıyacak, antik limanların bulunmamış yapıları ile ilgili fikir yürüteceğiz.

Bununla ilgili bir Youtube kanalı oluşturacağım. Bu işe ciddi eğilmek gerek.




Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 02 Şubat 2019, 14:07:39
Efendim biraz önce bir arkadaşım aradı. Geko 'da senin bu yazdıkların ile kafa buluyorlar dedi. Kimin kafa bulduğu ile ilgili isim vermeme sanırım gerek bile yok. Açıkçası ben Geko 'yu takip etmeyeli çok oldu. en son Vural Perk 'in Girit seyri ile ilgili gezi notları için girmiştim. Özel bir endeni de kalmadı artık. İlgimi çeken konular olursa girer bakarım da . Heyamola sayesinde Onlar da bir çok konu başlığını açık yayınlıyorlar zaten.

Bir de böyle birileri arayıp benim ile ilgili yazılar olunca girip bakıyorum. Ancak şunu söylemeden geçemeyeceğim. Bu şimdi benim yazdıklarım ile ilgili yazılar yazan arkadaşı en ağır şekilde eleştirenler bakıyorum yazdığı her şeyi okuyorlar. Geçenlerde yine yazdığı bir yazı moderasyon tarafından kaldırılmış. Benim ile ilgili ifadeler de varmış. Bana haber veren arkadaş moderasyon kaldırmadan kopyalamış bir de yazılanları. Öyle öğrendim yani ne yazıldığını. Hem bu kişi ile ilgili şikayet edeceksiniz hem de yazdıklarını okuyacaksınız valla bana tuhaf geliyor biraz. Hatta biraz filan değil sahiden tuhaf yani.

Ben de girdim baktım ne yazmış diye. Bu arada ismini özellikle kullanmıyorum. Benden rica etmişti o forumda benim ismim geçmesin diye . Biz de ismi geçen her konudan sildiydik hatırladığım kadarı ile. Hayır öyle bir fobi yarattı ki bizim arkadaşlarda aynı isimde başka birisi başvursa almayacaklar neredeyse:)

Neyse efendim. konumuz bu değil. Bu tür muhabbetlerden çekildim artık ben. Ama yazdıklarını okudum.

Gülmedim desem yalan olur. Kafa bulma konusunda yeteneklerini göz ardı edemeyeceğiz bu arkadaşımızın. Ne demiş?

Artık inceleme ve Araştırma konumuz KEKOVA ile BOZUKALENİN  Tarihinde  lukka kralı 5 .Menisküsüsün Rolü....

Lilkya krallığında Kekova yani Aperlai en önemli birlik üyelerinden. Bozukkale ise daha çok Minos uygarlığında öne çıkıyor tarihte.

Lukka kralı Menüsküs olmamış ama. O daha çok Hitit kralı isimlerine benziyor. Ben olsam Lukka kıralı Mokka derdim daha Likyalı bir ismi çağrıştırıyor:)

Atlantis bağlantısı da daha çok tarihte Minoan felaketi ile ilişkilendiriliyor. Yani konuları yerli yerine koyalım ki kafa bulma da doğru şekilde olsun.

Yazdığım bu konular ile ilgili şaka yapılması hatta alay edilmesi benim için sıkıntı değil. Zaten amacım bu antik kentlere dikkat çekmek. Ancak bir çok insan tarihi sevmediğinden okumuyor da. Konu biraz sulanırsa daha dikkat çekici olur belki.

Minisküs olmamış ama. Zorlama olmuş biraz. Lukka kralı Mokka dan devam.. :) Kral Xanthos da yalnız. Parlamento da orada.  Bunların yelkenlileri bilem var. Motoryat o zaman bulunmamıştı daha karışmasın.  Xanthos 'un liman şehri Patara. Liman nerede diye arama boşuna . Kum dolmuş çoktan. Yıkılan fener dediğimin de futbol takımı ile ilgisi yok. Yanlış anlamayasın 8)




Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 02 Şubat 2019, 14:28:45
Valla yazıları kaldırdılar mı kaldırmadılar mı bilmiyorum. Herkesin beslenme şekli farklı, ne yererim ne överim.

Ama;

Daha 19 yaşında
Düşlerinde özgür dünya
Öptüğü çubuklu forma
Yaşayacak anısında
Ali İsmail Korkmaz
Fenerbahçe Yıkılmaz


 
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Mehmet Atay - 02 Şubat 2019, 22:43:12
Başkasının yanlışına göre doğru değiştirilmez.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Oğuzhan Oğuz - 02 Şubat 2019, 23:37:04
Valla yazıları kaldırdılar mı kaldırmadılar mı bilmiyorum. Herkesin beslenme şekli farklı, ne yererim ne överim.

Ama;

Daha 19 yaşında
Düşlerinde özgür dünya
Öptüğü çubuklu forma
Yaşayacak anısında
Ali İsmail Korkmaz
Fenerbahçe Yıkılmaz

Bu kulübün başına ne geldiyse böyle tehlikeli şiirler yazıp hep bir ağızdan okumaktan geldi ama ne geldiyse iyi geldi


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 03 Şubat 2019, 14:41:26
Hiç bir yorum yapılmamasındansa dalga geçilmesi dahi iyidir. Yanlış doğru aramıyoruz sonuçta. Tarihte bir de Mokka diye bir kral çıkarsa o zaman hayli gülerim işte.

aslında bir trajedi ile karşı karşıyayız. Bu antik şehirlerde ne yazık ki ciddi arkeolojik çalışmalar henüz yapımamış durumda.  Phaselis de mesela bir değil iki değil tam üç liman var.  Demek bu derece yoğunluk vardı ya da hava şartlarına göre Kuzey ya da güney limanları tercih ediliyordu belkide. Şehir sakinleri için de ortadaki küçük liman kullanılıyor olmalı.

Şimdi bu limanlardan ağırlıklı olarak mal mı taşınıyordu yoksa buraya öal mı getiriliyordu? Bu detay öyle önemli ki. Genel kabul deniz yollarının Doğu Akdeniz 'de saat yönünün tersine doğru yapıldığı. Ancak ciddi istisnalar olduğunu öğrendik. Şöyle ki Alanya bölgesinin antik çağlarda sedir ağaçları yüzünden Mısırlılarca işgal edildiğini biliyoruz mesela.

Kıbrıs tan bakır geldiğini biliyoruz ancak bakır karşılığı Kıbrıs'a da bir takım mallar gidiyor olmalı. Bu arada antik çağlarda Kıbrıs 'ın tamamen ormanlık olduğunu da unutmayalım tabi. Eski insanlar da bizden pek farklı değillermiş yani. Neredeyse ağaç kalmayacakmış Kıbrıs'ta

Antik çağ teknelerini, armalarını biliyoruz. Yani tekne yeteneklerini ve menzilleri ile ilgili yeteri kadar bilgimiz var. Patara fenerinin nasıl yerleştirildiğini biliyoruz.  Açıkçası bu bölgede iki fener yerini daha bulabilirsek o zaman rotalar ile ilgili çok daha fazla yorum yapabileceğiz.

Ben hala günlük işlemler için kullanılmış olması gereken kil tablet ya da papürüs ya da parşömen bulunamamış olmasına hayret ediyorum.
Böyle bir uygarlık kurmuş olan Likyalıların bir arşivinin olmaması mümkün değil. Demokrasi ile yönetilen bir krallıkta yazılı belgelerin bu derece kıt olması imkansız. Üstelik akınlar alan , korsanlığın olduğu bu coğrafyada kimi arşivler geleceğe aktarılmak için mutlaka gizlenmiş olmalı. Okuduğum tm bilimsel araştırmaların hiç birinde binalar arşiv, kütüphane ya da okul olarak sınıflandırılmamış.

Oysa Roma döneminden kalan yazıtlarda öğretmen maaşları bile yazıyor. Üstelik öğrenci başına ödeme yapılıyor. Yani öğretmen varsa okul da olmalı.

Biraz şu evrak işlerini araştıralım bakalım ne çıkacak?
.









Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 03 Şubat 2019, 15:04:36
Yanlış düşünüyorsun.
Hiç yorum yapılmamasını, dalga geçilmesine yeğlerim. Yoruma saygı duymak, o erdem işi, herkese nasip olmaz.
Ama bir soruyla dalga geçme cüretini göstermek ne demek? Nasıl bir küstahlıktır o? Soruşturma düşünmenin-düşünme eyleminin- dindarlığıdır, der Heiddegger. Asıl soru sormayandan korkun siz.


Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Serkan Güvenen - 04 Şubat 2019, 08:51:04
Valla yazıları kaldırdılar mı kaldırmadılar mı bilmiyorum. Herkesin beslenme şekli farklı, ne yererim ne överim.

Ama;

Daha 19 yaşında
Düşlerinde özgür dünya
Öptüğü çubuklu forma

 :)xx :)xx :)xx
Yaşayacak anısında
Ali İsmail Korkmaz
Fenerbahçe Yıkılmaz

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: serdar çırak - 04 Şubat 2019, 12:28:36
Her iki tarafında laf uçuran bir arkadaşı var heralde..Bu arkadaş laf uçurmayı durdursun bence..
Burada bahsederek prim vermenize gerek yok..
Ciddi bir şekilde araştırıp konuna devam ediyorsun..keyifle takip ediyoruz..boşver.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 05 Şubat 2019, 04:10:53
Biraz önce okumasını bitirdiğim aşağıdaki çalışma da maalesef yine Google da buldum. Önce bi direndim. Hayır dedim kendi kendime okumayayım bunu. İşi gücü bırakıp Ege Üniversitesine gideyim. Kütüphanenin önünde istişareye yatayım. Hoop bilgiler kafama akıversin. Koskoca kütüphane. Ne bilimsel çalışmalar var kim bilir?  Bir de fotoğraf çektiririm önünde. Biter gider.  Google da neymiş öyle :)  8)

Neyse efendim arkadaşımızı kızdırmışız biraz. Eh ne yapalım eğlenmek bizim de hakkımız. Olacak o kadar. Neyse biz konumuza dönelim. Sabahın kör şafağında çoğunuz uyumuşken yine çoğunuzun okumayacağı bu çalışmayı neden okudum? anlatayım efendim. Ama önce kaynağı belirtelim. Aslında bunu başından yapmak lazımdı. Ancak o zaman da yazı sürekli referans vermeyle geçecekti o yüzden yazmıyordum. Artık yazalım. Çalışma şu;

PALEOCOĞRAFİK – JEOARKEOLOJİK BULGULAR IŞIĞINDA
PATARA APOLLON TAPINAĞI’NIN YERİNİN TARTIŞILMASI:

Ertuğ ÖNER
Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü, 35100 Bornova, İzmir
ertug.oner@ege.edu.tr
Hüsna AKBULUT

Ege Coğrafya Dergisi, 24/2 (2015), 69-106, İzmir
Aegean Geographical Journal, 24/2 (2015), 69-106, Izmir—TURKEY
PALEOCOĞRAFİK – JEOARKEOLOJİK BULGULAR IŞIĞINDA
PATARA APOLLON TAPINAĞI’NIN YERİNİN TARTIŞILMASI:
Patara Apollon Tapınağı Kısık Boğazı’nda mıydı?
(Eşen Ovası – MUĞLA/ANTALYA)

Yazının önemi şurada. Aynı Patara'nın ikinci fenerinin kayıp olduğu gibi Apollon tapınağı da kayıp ! Oysa her ikisi de yazılı metinlerde geçiyor. Yukarıdaki metin, Kayıp Apollon tapınağının yeri ile ilgili PALEOCOĞRAFİK – JEOARKEOLOJİK yaklaşımlar ile yapılmış bilimsel bir çalışma. Bizim gibi üç kuruşluk denizcili bilgisi ile değil , Bir bilimsel branş ışığında yaklaşımlarda bulunuyor.

Bu çalışmayı iki neden ile önemsiyorum. Birincisi bir bilimsel yöntem ile kayıp bir yapıyı arıyor. Ben de denizcilik bilgileri doğrultusunda kayıp fenerin nerede olduğunu bulmaya çalışıyorum. Elbette bilimsel bir iddiamız yok. Hepi topu Patara açığına demir attığımzda ikinci fener de şuradaydı filan diye muhabbet edeceğiz işte. Ancak yöntem önemli. O yüzden bilimsel yaklaşımı da görmüş, öğrenmiş oluyoruz.

Şimidi bu bilim insanları ne yapmışlar? Tam da Xanthos nehrinin ovaya açıldığı dar boğazda bulunan bir yapının bulunamayan Apollon tapınağına ait olup olmadığını incelemişler. Kemerli bir köprü yapısında olan bu yapının hangi amaçla kullanıldığını anlamak için de PALEOCOĞRAFİK – JEOARKEOLOJİK bilim dallarını kullanarak o dönemdeki coğrafyayı belirleyerek Tapınağın yeri ile ilgili yorumlar yapmışlar. Yani o dönemde nehrin nereden aktığını bulmaya çalışmışlar. Bulmuşlar da zaten.

Ben de bu okumalar sonucunda benzer bir çıkarım yapıyorum. O zamanlar Xanthos nehri , ovaya aynı yerden giriş yapıyormuş ancak daha batıdan denize akmaktaymış. Aksi halde Patara limanı çok öncelerden kum ile kaplanmış olurdu. Şimdi kayıp Apollon tapınağından tekrar bizi daha çok ilgilendiren kayıp fenerimize geri dönelim.

Yazıtta açıkça iki fener yapıldığı yazıyor. Pharos (fener) ve antipharos yani karşı fener! Arkeologlar bu karşı fenerin Patara liman girişinin diğer ucu olarak düşünmüşler.

Ben ise Patara'da da  Knidos , Phaselis gibi antik limanlarda olduğu gibi bir askeri liman olması gerektiğini düşünüyorum. Nitekim Strabon 'un Patara da Romalıların 50 Suriye savaş gemisini yakarak batırdıklarını yazdığını da biliyoruz.

Şimdi bir ikinci liman olması gerektiğini neden düşünüyoruz?  Patara limanının yapısını arkeolojik çalışmalar sonrası çıkan haritalardan biliyoruz. Eh savaş gemilerinin de enini boyunu biliyoruz. Üstelik bu savaş gemilerinin çıkartma gemisi gibi kullanıldığını , kumsalların da günümüzden farklı olarak liman olarak kullanıldığını da biliyoruz.

50 Suriye gemisinin Patara limanına sığması mümkün değil. BUnu da denizcilik bilgimiz ile biliyoruz. Kumsal limanların tam da nehir çıkışlarında yapıldığını da biliyoruz. Ancak bu kumsalın derinliğinin de gemilerin kıçlarını yüzer halde kalması için zemininin açısının yani  eğiminin ne olması gerektiğini de biliyoruz.

Kumsalın da korunaklı bir kumsal olması gerektiğini biliyoruz. Şİmdi Xanthos nehrinin antik çağlarda nereden denize deşjarj olduğunu bulur isek ikinci limanın da yerini bulmuş olacağız efendim. Derdimiz bu. O yüzden bu bilimsel çalışmaları okuyoruz. Bu çalışmalar o dönem ki coğrafik yapıyı ortaya koyuyor çünkü.

Ben ikinci fenerin ikinci limanı gösterdiğini düşünüyorum. Limanı bulursak feneri de buluruz. Feneri bulursak rotalar ile ilgili daha çok bilgimiz olur. Bu rotalar sayesinde diğer antik şehirlerin fenerlerini de buluruz. Olympos antik limanının, Phaselis antik limanının fenerlerini de buluruz o zaman!

Şİmdi güncel bilgi ve okumalardan bu fenerin yüksekliğini ve yaklaşık 5 ila 6 deniz mili uzaktan seçilebileceğini de tahmin etmiştik. Bölgede kurulu hali hazırdaki modern fenerler 9 milden seçiliyor.

Yine arkeologların aksine ben ikinci fenerin asla bilinen Patara limanında olmadığını düşünüyorum . Bakınız neden? Fener gibi zaten zor yapılan bir binanın ikincisinin birincisinin çok yakınına yapılmasının bir anlamı yok. BUgün dahi böyle bir örnek yok. Kaldı ki mevcut fener öyle mükemmel yerleştirilmiş ki PAtara ilmanına girişi hem batıdan hem de doğudan gelenlere mükemmel bir şekilde gösteriyor. Yani hemen limanın diğer ucunda bir fenere gerek yok!

İkinci yani karşı fener(anti pharos) bu duumda mevcut Patara fenerine en yakın 6 mil en uzak 7 mil aralığında olmalı.

Şimdi bu durumda neden karşı fener denilmiş? Yani neden diğer fener denmiyor? Ya da neden fenerin yeri tam tarif edilmemiş? Nedeni bence bugün olduğu gibi. Çünkü bu fener askeri limanı göstermekte idi ve mümkün olduğunca gizliliğinin korunması gerekmekteydi. Yani bu fener bence dost askeri gemiler için yakılıyor olmalı ve diğer zamanlarda kullanılmıyor olmalı limanın ve limandaki savaş gemilerinin güvenliği açısından.

O yüzden de yeri açık açık yazmıyor bence. Ancak "karşı " kelimesi kullanıldığına göre bu sözcüğe göre hareket etmeli. Sağ sol gibi, iskele-sancak gibi. Pharos antipharos.

Şimdi mevcut feneri nerede? Kumsalın doğu ucunda. Doğu Batı! Yani antipharos mevcut fenerin batısında olmalı. Ne kadar batısında? Tam 7 mil Batısında !

İstermisiniz Xanthos nehri de tam bu mesafeden denize akıyor olsun? İşte o zaman limanı bulduk demektir.   C:-)

Yani Xanthos nehrinin
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Hakan Tiryaki - 05 Şubat 2019, 11:12:07
Küçük bir uyarıda bulunmak isterim. Strabon mimari ve coğrafi açıdan iyi bir kaynak olmakla birlikte anlatılarına mesafeli olmakta fayda var. Tam da konunun içinde yer alan Olympos kentinin seçimle başa gelmiş yöneticisi/beyi Zenicetes sadece Strabon'un anlatılarında korsan olarak geçer. Adamın korsan olduğuna dair başka hiçbir kaynak hatırlamıyorum. Dolayısıyla bir ucunda Romalıların olduğu anlatılarda mesafeli olmakta hatta farklı kaynaklardan doğrulamaya çalışmakta fayda var.

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 07 Şubat 2019, 00:03:55
Krambousa .. KRAMBOUSA !

Antik iş teknelerinin güvertesinde kim bilir kaç gemici sevinçle haykırdı böyle. Ya kaçırsalardı Krambousa 'yı.

Antik seyir rotalarını bulmamızda hayati önem taşıyor Krambousa! Şurada efendim;

https://ttheyamola.blogspot.com/2019/02/krambousa.html
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Cem Gür - 07 Şubat 2019, 01:35:19
 :)xx :)xx :)xx
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 07 Şubat 2019, 09:43:10
Krambousa Adrasan 'ın önlerinde balık kılçığı görünümünde bir ada efendim. En önemli özelliği bu kayalık adada tatlı su var.
Öyle kayalara tırmanmaya filan gerek yok. Doğal iskele görünümlü bir küçük koya giriyorsunuz orada yine doğal bir çeşmeden akan tatlı su var.  Dahası inanışa göre 10 yıl da gençleştiriyormuş içenleri.

Devasa adalar susuzluktan kırılırken bu adada tatlı su var iyi mi. İnsanın şu mitolojik tanrıların varlığına inanası geliyor . O derece yani. Hani üzerinde "Poseidon'un kendisinden çok çeken denizcilere hayratıdır " yazsa şaşırmaz insan.

Bir de öyle bir noktadaki ada resmen kavşağın tam orta yerinde duruyor. Antalya Körfezinin Güney batı çıkışında.

Şimdi bu adayı keşfetmem niye önemli. Aslında ne kadar farkındasınız bilmiyorum ama benim yaptığım resmen sanal bir kaşiflik. Dün bu adayı görmeden önce Phaselis ile Kıbrıs arasında olası rotayı çalışıyordum. 120 bahri milden fazla bir yol. 4 ila 5 knot hızla giden bir antik iş teknesi için sıkıntı yaratabilecek bir uzaklık.

Bu rotayı çalışıyorum çünkü Phaselis'te aynı Patara fenerinin özelliklerini taşıyan kalıntılar var. Yine Phaselis ile Knidos limanının doğal yapıları da birbirine çok benziyor.

Ancak Phaselis de fener olduğunu düşündüğüm kalıntının lokasyonu Kıbrıs direk rotası için uygun değil. Fener olduğunu düşündüğüm yapı bu durumda iyi iş görmüyor yani. Liman girişindeki doğal ama yüksek yarımada fenerin görünüşünü engelliyor.

Şimdi Kıbrıs'tan Phaselis ya da Olympos 'a gitmek için rota ne olmalı? Hakim rüzgarın batılı olduğunu da düşünürsek  doğru Krambousa.

Yani mümkün olduğunca Antalya Körfezinin Güney batısına rota tutulacak. Dar apaz, Apaz seyri ile 100 bahri millik bir uzaklık. Makul bir süre. 4 Knot ile gittiğinizi düşünürsek Tam 24 saat. Bilemediniz 30 saatlik bir yol. Oradan da su ikmali yapıp, seyrin sonlarında pupa seyri ile doğru Phaselis'in güney limanı. İşte fener de tam o limanın içinde. Aynı Patara fenerinde olduğu gibi.

Şİmdi bu dönemde nasıl limanlar günümüzden farklıydı ise , fenerlerin de konumları farklıydı efendim. Fenerler şimdiki gibi öyle yüksek yerlerde konuşlandırılmıyordu.  Sonuçta bu fenerin operasyonu için gerekli olan ateş için odun, personel v.s. gibi lojistik problemlerin önüne geçmek için fenerler tam da limanı gösterir konumda yerleştiriliyordu. Şimdiki marinaların mendirek başlarındaki kırmızı yeşil girişi gösteren fenerler gibi yani. Feneri gördünüz mü hoop limanın içindesiniz en güvenli şekilde.

şimdiiii... çok önemli bir iddia ortaya koyuyorum. Malum hepimiz uzun seyirler için bir planlama yaparız. Limandan çıkış saatimizi , hava koşullarına göre kaçış limanlarımızı ve varış limanında yaklaşık kaç gibi düşebileceğimiz hesap ederiz.

Eski kaptanlar da böyle yapıyordu elbette. Üstelik bizden daha hassas bir şekilde. Planlamadaki en ufak bir hata sonucu akıntıya ya da ters bir rüzgara kapılıp bir anda batıvermek de mümkün çünkü.

Ancak eski kaptanların bizden farklı olarak dikkate almaları gereken bir önemli detay daha vardı. Navigasyon! Ayrıca daha önceden de yazdığım üzere gündüz deniz üzerindeki buharlaşma sıcaktan dolayı çok fazla olduğundan görülş mesafesi de çok düşmekte.

Malum günümüz yelkencileri olarak seyre sabahın çok erken saatlerinde başlarız. Ancak bence antik denizciler için seyire çıkma zamanı öğleden sonra 3 gibi olmalı. Geriden kalan Kıbrıs adası gözden kaybolana kadar kerteriz alıyorlardı. Ada artık görünmez olduğunda Yani ne Kıbrıs ne de Anadolu görünmediğinde ise artık hava kararmış oluyor ve yıldızlar belirmiş oluyorlardı. Sabaha kadar yıldızların eşliğinde kara görülmeden seyir yapılıyor , gün ışımaya başladığında ise artık Olympos dağı görünmeye başlıyordu. Gün boyu devam eden seyir , Yine akşam saatlerinde bu sefer limanı gösteren fener yaklaşık 7 milden gözükmeye başlıyor ve limanın içine kadar rahatlıkla giriliyordu.

Hatta muhtemel, Krambousa da havanın kararması bekleniyordu. Beklenmese dahi her durumda Anadolu limanlarına giriş akşam saatlerine bırakılıyordu. Bilin bakalım neden ? Gelidonya'dan Olympos 'a kadar öyle çok korsanların gizlenebileceği koy var ki.

İşte Bu koyların açığından gece , hiç bir ışık açmadan sessizce geçmeye çalışıyor olmalılar antik çağın kaptanları. Fenerin ise alçakta ve limanın içinde yapılmasının bir nedeni de buydu aslında. Antik çağlarda fenerler ancak belli bir açıdan geldiğinizde görülebilen şekilde yerleştiriliyordu. Aynı bugün uçakların iniş açıları için kullanılan ışıklı sistemler gibi.

Pilot eğer doğru açıda gelmez ise bu ışıklar kırmızı gözükür. Açı doğru ise yeşil.  BU antik fenerlerin de çalışma prensibi aynı idi. Doğru açıdan geliyorsan feneri görürsün. Yoksa kayalıklar ile öpüşürsün. Bu aynı zamanda bir savunma sistemi de olmalı.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Öcal Turan - 07 Şubat 2019, 10:11:26
Ersin fuarda İstanbul a geleceğim.
Hazırlan Marmara adası na gideceğiz , seveceğin şeyler bulacağına eminim . :)
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 07 Şubat 2019, 11:50:53
Kıbrıs'ın neresinden çıkıyorlardı? Baf? Erenköy? Girne? Limasol? Hepsinde değişik yanıt verebiliriz.
Eski zaman kaptanı olsam, ben nasıl giderdim?

Baf'tan yola çıkacaksam, Anadoluyu gece de gündüz de ancak bir kaç saat görebilirim. Senin önerdiğin (tahmin ettiğin) rota yolu 30 mil uzatır. Hakim rüzgar Lodos, kabaca 225 derece. Ben gidiyorum kabaca 310 dereceye, yakarım tütünümü, mis gibi apaz.

Girne'den yola çıkarsam, eyvahlar olsun! Anadolu'ya apaz, dar apaz.  Sündürme burnundan biraz içeri girer, geniş apaz, Gazipaşa'da dururdum. Sonra sabahın ilk ışıklarıyla yola çıkar, tam Batıya dümen tutar, güneşi yanıma alarak devam ederdim. Zaten bundan sonrası ya rüzgarsız ya fırtına anasını satayım. Git git bitmez.

Zaten bence Kuzeyde bi halt yoktu, ne varsa Kıbrıs'ın güneyinde vardı o zamanlarda. O nedenle Limasol/Baf çıkışlarını düşünmek lazım.
Limasol nasıl olurdu, düşünmem lazım.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 07 Şubat 2019, 12:31:57
Önemli yorum. Bu arada tütün ne zaman bulunmuş acaba?  Şöyle kaliteli bir duman olmadan o yol hiç çekilmez o sıcakta yani.  Aslında kıyıdaki lokal rüzgarları da ciddi çalışmak lazım tabi. Mesela Gazipaşa dan Su adaya nasıl dümen tutulur bilemedim. Rüzgar karşıdan geliyor gibi duruyor izlediğim videolarda özellikle suada için.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 07 Şubat 2019, 12:35:26
Öcal abi mutlaka gidelim birlikte Marmara adasına. Tüm Ege 'ye mermer gitmiş o adadan zamanında..

Bu arada konumuza dönersek batık sayısı bundan çok daha fazlo olmalı ancak Hem Gelidonya batığının hem de Uluburun batığının neden bu kadar limanlara yakın yerlerde battığını için de mantıklı bir açıklamamız oluyor. Kayalara bindirdiler çünkü gece seyri yapıyorlardı!
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 07 Şubat 2019, 19:01:09
Öcal abi mutlaka gidelim birlikte Marmara adasına. Tüm Ege 'ye mermer gitmiş o adadan zamanında..

Bu arada konumuza dönersek batık sayısı bundan çok daha fazlo olmalı ancak Hem Gelidonya batığının hem de Uluburun batığının neden bu kadar limanlara yakın yerlerde battığını için de mantıklı bir açıklamamız oluyor. Kayalara bindirdiler çünkü gece seyri yapıyorlardı!

Gelidonya için sert hava ihtimali de mümkün Böke. Google Earth'ten de görebilirsin ama çıplak gözle oraları gören herkes bilir;
Diğer adı yanılmıyorsam 5 adalar. Adanın biri hayli açıkta, güneydoğu yönünde.

Ben foto bilmiyorum; o nedenle işaretleyeyim; "K" karayı, A adayı temsil ediyor. "a" ise küçük adaları. Alt Alta A'lar Devecitaşı adını alan en büyük adayı
                               
                                                    Adrasan
Finike körfezi              K              K                            AAAAAAAAA (Sulu ada)
                                  K           K             
                                    KKKKK

                                      A
                                         a
                       
                                     A
                                     A
                                     A
                                     A
                                                       a
                                       a     




Şimdi kazılara göre gemi güneydoğu yönünden geliyor. Kıbrıs diyelim; muhtemel Milattan Önce 13. yüzyıl olduğuna göre  ve güneydoğudan geldiğine göre, ya Finike'ye, ya Kaş bölgesine gidecek. Bu büyük Devecitaşı adasına çarpıyor. Sonra yükünü saça saça gidiyor ve az ötede (batıda) bir yerde kıçının üstüne oturuyor.

Güneydoğu yönünden geldiğine göre; ilkin büyük adanın bir mil kadar güneydoğusunda kalan adaya bi değdirmesi lazım ki, değdirmiyor.Büyük adanın yarım mil güneyinde bir ada daha var, adam bunu da atlatıyor, gidiyor, zifir karanlıkta bile görülebilecek, takriben 30-40 metre belki biraz daha fazla tepesi olan kocaman adaya vuruyor. Bu ihtimal bana düşük geliyor. Ha şu ise, önce asıl ilkin diğer küçük adalardan birine çarptı sonra kontrolü yitirip, geldi burada asıl darbeyi aldı, olabilir.

Ama ben şunu tahmin ediyorum. Tabii spekülasyon yapıyorum; doğru yanlış neyse;

Şimdi aslına bakarsan o adaların etrafı, arası pek öyle sığlık filan değil. Hayli, ama hayli derin, 20-25 metre, 50 metre,100 metre, belki fazla.  Ama Ersin, deniz bir oynar, bir oynar, ne oluyoruz dersin. Küfredersin. Çukur olur, acayip dalga yapar, üstelik her yönden gelir denizler.  Hepi topu yarım milde, belki daha az mesafede olup biter, tekrar denizler oturur yerine. Bu bir.

İkincisi, esti mi, çok ama çok fena eser. Hatta Suat Reis anlatmıştı, orada esti mi, Körfezin içini kaldırır diye. Birine de denk gelmiştim ben.Sazak koyuna nasıl girdim gece yarısı,of!

Şimdi düşün; hava palpa iken bile oynak bir deniz sert havada ne hale gelir? Ben bu ihtimali, adaların konumu ve ilk çarpma yeri dikkate alındığında , daha kuvvetli görüyorum.
                                     

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Mehmet Atay - 07 Şubat 2019, 19:11:42
Bu coğrafya ile ilgili varsayımda bulunurken, depremleri de gözönüne alıyor musunuz?
Mesela Kekova biliyoruz ki batmış.
Mesela Tilos, biliyoruz ki önceden Anadolu’ya bağlıymış. Cüce fil fosillerinin hikayesine bakın.
Ya da Kalimnos’un arkasındaki ada (adını unuttum). Çökme sonucu adaya dönüşmüş.

Demem o ki, o 5 ada dediğiniz, belki tek adaydı.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 07 Şubat 2019, 19:13:11
Bu coğrafya ile ilgili varsayımda bulunurken, depremleri de gözönüne alıyor musunuz?
Mesela Kekova biliyoruz ki batmış.
Mesela Tilos, biliyoruz ki önceden Anadolu’ya bağlıymış. Cüce fil fosillerinin hikayesine bakın.
Ya da Kalimnos’un arkasındaki ada (adını unuttum). Çökme sonucu adaya dönüşmüş.

Demem o ki, o 5 ada dediğiniz, belki tek adaydı.
Mümkün mü mümkün, ama etraf çok derin. Yani döküntü bile yok. Ama olur mu olur. Ne bileyim, Adana'ya geliyor musun?
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 07 Şubat 2019, 19:25:24
Bu bir teklif mi :)

Bu hafta sonu bile gelebilirim istersen burnunun dibinde sayılırım:)  Bu arada harita süper olmuş ama daha iyi canlandırmak adına tam yerini navionicsten kopyaladım. 

(https://i.hizliresim.com/V994aZ.png) (https://hizliresim.com/V994aZ)

Bu arada sen Sazak koyunda kaldın mı ? Su adaya hiç uğradın mı? Korunaklımıydı  yazsan ya biraz. Google , video filan iyi de yaşanmışı bilmem lazım. Bak İnebolu da dalga çökmüş sandala. Tayo MAr buralara çıkacak. Ege gene bir derece de bu Akdeniz şakaya gelir gibi değil.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 07 Şubat 2019, 19:28:53
Batığın yerini de işaretledim.

(https://i.hizliresim.com/V994PB.png) (https://hizliresim.com/V994PB)
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Mehmet Atay - 07 Şubat 2019, 19:33:54
Bu coğrafya ile ilgili varsayımda bulunurken, depremleri de gözönüne alıyor musunuz?
Mesela Kekova biliyoruz ki batmış.
Mesela Tilos, biliyoruz ki önceden Anadolu’ya bağlıymış. Cüce fil fosillerinin hikayesine bakın.
Ya da Kalimnos’un arkasındaki ada (adını unuttum). Çökme sonucu adaya dönüşmüş.

Demem o ki, o 5 ada dediğiniz, belki tek adaydı.
Mümkün mü mümkün, ama etraf çok derin. Yani döküntü bile yok. Ama olur mu olur. Ne bileyim, Adana'ya geliyor musun?

Ersin, sana sormadı. Bana sordu :)

Bülent, tarihi bekliyorum. İş aile elverirse geleceğim muhakkak.
Başka türlü o dvdyi alamayacağım 8)
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 07 Şubat 2019, 19:39:48
Pu ha ha ha.. Bende ondan şaşırdım zaten..
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 07 Şubat 2019, 21:02:03
Matay içindi ama Ersin, kufrettirme şimdi, sana davet mi lazım. Gel tabii. Ev senin.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 09 Şubat 2019, 15:31:07
Ersin benim okuduğum metinde güneydoğu yönünden geldiği, büyük adaya çarptığı, sonra ileride kayalıklara oturduğu yazıyordu. Senin işaretlediğin şekildeyse, abimiz ilk bulduğu kayalığa dalmış. Bu nedenle eğer hava şartları müsaitse, senin dediğin ihtimal güçleniyor. Zira o kayalık, pek engin. Gece zifir karanlıksa pekala görmeyebilir. Hele deniz oynuyorsa, hiç görmez.

Fakat benin deniz çalkalanır dediğim alanı da yeri gelmiş, harita da tam orada duruyor iken söyleyeyim; sözünü ettiğim yer büyük ada ile ana kara arasındaki alandır. 4-5 gomina yarı çaplı bölgede bir hayli karışır deniz. Bir defa süt limanlıkta geçtim; gece yarısıydı, Kamil abi vardı yanımda. Bu da onun şansıydı.

Sazak dersen; son derece vahşi güzelliğe sahip bir koy. Bugüne kadar kaldığım hiç bir koydan o kadar etkilenmemiştim. Ama bir günden fazla kalınmaz. Kasvet çöker etraftaki yükseltilerden.


https://www.google.com/url?sa=i&source=images&cd=&ved=2ahUKEwjBx4K81K7gAhUSyKQKHR2-CzcQjRx6BAgBEAU&url=https%3A%2F%2Fwww.dunyabulteni.net%2Fdunyanin-bir-ucu%2Fgizli-bir-cennet-sazak-h289659.html&psig=AOvVaw0HGOKWE27D9xBsqiKx325M&ust=1549801968434843
Başlık: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Kamil Kurdoğlu - 09 Şubat 2019, 17:55:03
Bülent, gece vardiyası bizdeyken geçtiğimiz hani şu  fener çakma periyodu Navionics de yanlış işaretlenmiş olan yeri mi diyorsun?
Denizdeki fener mi burundaki fener mi hangisi birinin çakışları programa yanlış işlenmişti hatırlayamadım şimdi. Ama gerçekten de deniz durgunken hem adanın hem de burnun siluetleri çıplak gözle seçilebiliyordu.Karışık denizleri bilemem tabii.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 09 Şubat 2019, 17:58:06
Evet abi, tam orası.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 10 Şubat 2019, 09:46:14
Yazacak öyle çok şey var ki.. Ama öncelikle bunları bilmemem benim ayıbım değil. Bize okutulan abuk tarih  dersinin ayıbı bu.

Şİmdi yazılacak konuları kısaca özetleyelim. Ne yapıyorduk? Hesapta antik limanlara seyir yapacaktık. Konu nerelere geldi. Patara gibi hatta çok daha büyük ölçülerde alüviyon ile dolmuş meşhur bir antik liman daha var malım. Ephesus!

Öyle ki dönemin Roma imparatoru, denize kadar bir kanal açtırmak zorunda kalır. Burada da farklı bir görüşüm var efendim. Kanal açtırmamış. Mendirek yaptırmış. Onu da yazacağız. Ancak esas yazmak istediğim burasının kazılarını kim yapıyor ya da geçen yıla kadar kim yapıyormuş biliyormusunuz ? Avusturyalılar. Ne alaka değil mi ? hem de tam 150 yıldır neredeyse. Meşhur kütüphanenin heykelleri replika. Orjinali ise Avusturya müzesinde! Geçen yıl Avrupa ile gerilen ilişkiler nedeni ile Avusturyalıların kazı iznini iptal etmişiz. Avrupa ile kapışma hiç değilse bu işe yaramış bari. Türkçe hiç bir bilimsel çalışma bulamadım burası ile ilgili. Yabancısı da yok. Avusturyalılar resmen gizlemek için kazıyor burayı. Doğru dürüst de bir çalışma yaptıkları yok a da ayrıca tartışılır. BU konuya geleceğiz.

Peki ya İzmir Kemeraltı'nın aslında bir liman çarşısı olduğunu ve ana yolun aslında limanın kordonu olduğunu söylesem? İzmir 'i denizden alamayan Timur , karadan saldırıp şehri alınca hıncından şehrin antik tiyatrosunu söküp , bu taşlarla limanı doldurmuş desem?

Tarihin en önemli deniz savaşlarından birisinin yapıldığı adaya da gideceğim bu yaz. LADE adasına. Ama Tayo MAr ile gitmem imkansız. Yok denizden çekindiğimden ya da Tayo Mar 'a güvenmediğimden değil.

Perslere karşı anadoluda ayaklanan İyonlular karada değil denizde savaşmak isterler . Tüm şehirler savaş gemileri gönderir Lade adasına. Sakız adası 100 gemi gönderir mesela. Sisam yani Samos ise 60. Pers donanmasıına daha önce hile yolu ile yok ettiklerinden Finike limanında yeni bir Pers donanması oluşturulur. Bu donanmanın nerede ele geçirildiğini duyunca da eminim çok şaşıracaksınız. Bu Persler 'de biraz dalgacı ha. 50 Gemiyi de Patara'da Romalılara kaptırmışlardı. Hatırlayınız.

Şİmdi Bu Lade adası diğer Yunan adalarından farklı biraz. Ahtapotu ile filan meşhur değil pek. Çünkü ahtapot filan yok. Dahası deniz bile yok. "her denizde gider " lakaplı zavallı Tayo Mar! bu adada artık deniz yok! O yüzden sen gelemeyeceksin maalesef.

Aynen dediğim gibi efendim. Tek dolan Efes limanı değil yani. Bildiğiniz söke ovası o  tarihlerde yok imiş. Denizmiş yani. Zavallı Lade adası da şimdi ovanın ortasında alakasız tuhaf bir tepecik olarak durmakta.

Bu arada Çetin 'in (Kent .. hani tanıyoruz ya.. arkadaşımdır kendisi belli olsun diye böyle yazdım yoksa Çetincim filan mı deseydim daha bir havam mı olurdu acaba.. hani şu denizci yazar var ya Çetin canım.. hah.. o benim arkadaşım işte ambiansı :)) ) tarihini çok iyi bildiği  , hani her yıl Osmanlı donanmasını kovduk diye üşenmeyip ahşap kayık yaktıkları Samoslular var ya ! Onlar var ya onlar..

Bunların ataları sıkıyı görünce uzamışlar savaştan. Pers donanmasını görünce kaçmışlar efendim. Onları gören Midilli donanması da uzamış. Sonuçta kala kala tek cesur donanma Sakız donanması kalmış 100 gemi ile . KAhramanca savaşmışlar tam da söke ovasının ortasında. Ne gerip geliyor şimdi. Ama Persler bir güzel tepelemişler zavallı Sakız donanmasını.

Hiç ondan bahsetmiyorlar ama. Varsa yoksa bir Osmanlı gemisini nasıl yakmışlar tarihte hepsi o. Neyse elimizde artık bunlara kapak yapacak bilgi var. Lade savaşı Niye kaçtınız len ? Sıkmadı mı paçanız? Niye sattınız komşu ada halkını bir deyiverin hele..  8-)

Hep savaş hep savaş.. Bırakalım biraz bunları. Hani yazmıştım ya bu adamların dokümanları olmalı, Mısır papürüsleri günümüze kadar ulaştı ama neden bunlardan hiç bir şey kalmadı? Hiç mi gelecek kuşaklar için kimse bir şey bırakmayı düşünmedi diye. 4000 bin yıl öncesinden bir müzik dinlemek istermiydiniz? Bekleyin geliyor efendim..



Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 10 Şubat 2019, 10:04:24
Bu arada tüm bunları Tümay Sönmez 'in bloğundan okudum. O da benim gibi Karşıyakalı galiba. BAkınız bu bloglarda inanılmaz çalışmalar var. Hemen hemen her konuda. Bu arkadaş da benim gibi tarihe merak sarmış. Bir blog açıp hepi topu 16 yazı yazmış. Ama ne yazılar. Bir solukta okutuyor. Öyle de güzel ve sıkmadan yazmış.

Şİmdi bu yazılardan biri Seikilos diye bir müzisyenden bahsediyor. Bu antik müzisyenimiz bir beste yapmış. Bunu da silindir bir mermere nakşetmiş. İlginçliği şurada. Notaları da var. Yaaa.. Şaşırdınız değilmi.

Ben en iyisi bu Tümay Sönmez 'in bloğunu paylaşayım. Çok keyifli bir yazı. Biraz reklamını yapayım ama. Şu anlatıma çok güldüm.

Fotoğrafa biraz daha dikkatli bakarsanız, en alt metinin devamı gibi gözüken kısım vardır. Hah işte bu kırılmış kısımın Edward Purser'in hayvan karısı tarafından saksı niyetine kullanıldığı tahmin ediliyor. Belki şarkının daha devamı niteliğinde sözler var ama maalesef kayıp durumda.

ya da ;

Seikilos bu sözleri karısına mı yazdı oğluna mı yazdı yoksa başka birine mi yazdı bilemiyoruz. Ama kafayı çekerek yazdığı belli gibi.  Bundan 2200 sene evvel bile '' Ya koy g..ne rahvan gitsin üç günlük dünya '' kafası bu topraklarda resmen var olmuş.


Notaları da çözüp yeniden bestelemişler.  Blog adresi aşağıda. Girip dinleyebilirsiniz.. Tümay kardeşimizin yazdığı gibi tam da meyhane müziği havasında.

http://ancientaegean.blogspot.com/2016/07/dunyada-bestelenmis-bilinen-en-eski.html?view=sidebar

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Çetin Kent - 10 Şubat 2019, 14:04:30
Samos'un antik çağı çok acaip. Bu konuyla ilgili minik bir yazı dizisine başlayacağım forumda.

Savaştan kurtulabilen zavallı Sakızlı savaşçılar Efesliler tarafindan bir yanlis anlama sonucu katledilmisler. Bitmez bu Sakız'ın çilesi :)
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 10 Şubat 2019, 23:49:25
Şimdi efendim dedim ya yazılacak çok konu var diye.  Şimdi şu meşhur Efes limanına dönelim. Bir kere bu limanın fenerinin olmaması mümkün değil.  Muhtemel zaman içerisinde ikinci bir fener de yapılmış olmalı. dahası böyle bir antik kenttin fenerinin hiç konuşulmuyor olması da daha acayip.

Şimdi Menderes nehri Efes limanına doğru kum taşıdıkça limanın kuzey mendireğini uzatmaya başlamış olmalı Romalılar.
Peki bunu nasıl yapmışlardır acaba? Vitrivus nasıl dediyse öyle yapmışlardır. Klasik bir mendirek yapar gibi. Kuzey mendireği doğu batı yönünde uzanıyor olmalı. Nehir de zaten alüviyonları kuzeyden taşıyor.

Şimdi imalat şekli şöyle olmalı. Mendireğin uç noktasından iç duvar hizasından ahşap bir perde yapılır. BU perde eylül Ayında bitirilir. Nehir alüvyonları muhtemel kış ve baharda taşyacağından bu perde gelen alüvyonları tutar. Sonraki yaz bu ahşpa perdenin önündeki alüvyonların üzerine blok taşlar döşenir. Ahşap perde sökülür. Kum kışın erozyona uğrar. Kaya zemine oturur.  Anlaşılan kışlık debi ve alüvyon miktarı çok artmış olmalı ki bu yöntemi bırakıp kanalı açık tutmaya çalışmışlar. 

Bence devam ederlerdi de. Ancak başka bir sorun ile karşılaştıkları kesin. Küçük ama çok can sıkıcı. Sivrisinekler. Bence Efes'i bitiren yaz aylarında debinin düşmesi ile sivrisinek üremesine çok ciddi yuva olacak olan bu su birikintileri yüzünden bitmiş iş.

Şimdi muhtemel amma da salladın ha koskoca Efes sivrisinek yüzünden mi terk edildi dediğinize eminim. Amma velakin ben Kazakistan da Atrau şehrinde çalıştım. Orada Avrupa ve Asya'yı ayıran bir nehir var. Üzerinde de kıytırık bir köprü. Aynı bizde olduğu gibi köprünün her iki tarafında da Avrupa'ya hoş geldiniz Asya ya hoş geldiniz yazıyor. Ben Avrupa da oturup Asya da şantiyeye gidiyordum mesela.

Uçağa binmek için aprondan uçağa koşardık biz. Bilin bakalım neden ? Sivrisinekler bildiğiniz saldırıyordu da ondan. Bir keresinde sadece 52 sinek ısırığı saymıştım sağ ayak bileğimde. Demem o ki sivrisinek diyip geçmeyelim. Hayatı zindan ederler adama.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Hüseyin Tayfun Durmaz - 11 Şubat 2019, 11:21:01
Sivri sinekten kurtulmak pek zor değil:bol bol sarımsak yiyeceksin "ağzında çokça çiğniyerek".Üstüne başına mazot süreceksin.fesleğen çiçeginden ufak bir demet koparıp kulak arkasına kıstıracaksın ve bütün açıktaki cildine ovalayacaksın
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 11 Şubat 2019, 15:31:39
Sivri sinekten kurtulmak pek zor değil:bol bol sarımsak yiyeceksin "ağzında çokça çiğniyerek".Üstüne başına mazot süreceksin.fesleğen çiçeginden ufak bir demet koparıp kulak arkasına kıstıracaksın ve bütün açıktaki cildine ovalayacaksın

Abi söylediğin ritüelle Dünya kurtulur.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Hüseyin Tayfun Durmaz - 11 Şubat 2019, 15:36:35
Belki mazot ve sarımsağın kokusu sebebi ile uygulaması zor olabilir ama ben yazdıklarımda ciddiyim ve uyguluyorum da.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Mustafa Ertör - 11 Şubat 2019, 16:34:58
Sivri sinekten kurtulmak pek zor değil:bol bol sarımsak yiyeceksin "ağzında çokça çiğniyerek".Üstüne başına mazot süreceksin.fesleğen çiçeginden ufak bir demet koparıp kulak arkasına kıstıracaksın ve bütün açıktaki cildine ovalayacaksın
Bülent daha iyi bilir  ama bence kesin boşanma sebebi.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 11 Şubat 2019, 18:46:45
Sivri sinekten kurtulmak pek zor değil:bol bol sarımsak yiyeceksin "ağzında çokça çiğniyerek".Üstüne başına mazot süreceksin.fesleğen çiçeginden ufak bir demet koparıp kulak arkasına kıstıracaksın ve bütün açıktaki cildine ovalayacaksın
Bülent daha iyi bilir  ama bence kesin boşanma sebebi.

Abi boşanma ne, yeminlen boşansan kurtulaman. Bi kere ev mahvoldu! :)
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 11 Şubat 2019, 23:02:47
Herostratik Şöhret adını verdiğimiz ruh hastalığına isim babası olan Herostratus 21 Temmuz MÖ 356 da bir güzel Efes antik kentinideki Artemis tapınağını bir güzel yakar. Amacı ne pahasına olursa olsun meşhur olmak ve adını tarihe yazdırmaktır.

Sonrasında böyle ne pahasına olursa olsun meşhur olmaya çalışmaya psikolojide Herostaratik şöhret adı verilmiş efendim. MUhtemel sosyal medya sayesinde hepimizin içindeki bu ruh hastalığı depreşiyor diye düşünüyorum.

Neyse efendim. Konumuz bu değil. Konumuz Herostarus 'un Artemis tapınağını neden yaktığı da değil. Bizim derdimiz NAsıl yaktığı. Daha doğrusu neyle yaktığı. Kendisi tapınağı zift kullanarak yakmış .

Şimdi bu bilgi bizim için önemli. Sonuçta fenerler ile ilgileniyoruz ve ışık kaynağı olarak kullanılan ateşin kaynağı hem görüş mesafesine hem de fenerin mimarisi ile ilgili fikir yürütmemize imkan verecek.

Herostratus bize o dönem ziftin bir ateş kaynağı olarak kullanıldığını öğrenmemize neden oluyor. Bu konuda da bir faydası olacağını bilse çok  şaşırırdı her halde. Muhtemelen fenerlerde yakılan ateş için zift kullanılmaktaydı. Birincisi rüzgar ile sönmeyecek olması ve ikincisi ise yağmur yüzünden sönmeyecek olması.

Düşünsenize limana yaklaşıyorsunuz hava zaten berbat ve yağmurdan fenerin ışığı sönmüş ya da azalmış. O yüzden zift önemli. Ancak bu ziftin kaynağı neredeydi ? Şimdi batıklarda bulunan onca malzeme içerisinde hiç zift yok. Yani mesela Mısır 'dan ya da Suriye 'den bir şekilde zift ticaretinin de yapılıyor olması gerekmez mi? Ya da Anadolu'da petrol vardı belkide:)

Hani meşhur hikayedir ya. Bizde petrol var da çıkartmıyorlar hesabı:) 

Ancak bu zift konusu önemli. Şu meşhur Roma  tavan fiyat kitabesinde de  ziftin fiyatı varmıydı hatırlamıyorum.  Dur bir bakayım.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 11 Şubat 2019, 23:17:45
Evet .. Dioklatian 'ın meşhur listesinde zift yok. Ona en yakın yanıcı madde olarak terebentin var. Ki o da o dönemde çam ağacından elde edilmekte imiş.  Haydi buyurun bakalım. Bu kadar detaylı bir listede Zift olmaması çok ilginç.

Bu arada listeyi gözden geçirdiğimde parşömen imalatçısı ve papürüs fiyatı da var.  Eee Nerede bu kadar yazılı papürüs? Hepsi de mi yok oldu ? BU adamların mutlaka bir arşivi olmalı.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Cem Gür - 12 Şubat 2019, 00:27:45
elimde
 
İmparator Diocletianus’un
“Tavan (En Yüksek) Fiyatlar Fermanı”

Diocletian’s Edict on Maximum Prices
“Edictum de pretiis Rerum Venalium”

Ver ama senin baktığın liste farklı galiba ... Bir ara gönderir misin ?
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 12 Şubat 2019, 03:16:11
ROMA DÖNEMİ DOĞU AKDENİZ DENİZ TİCARETİNDE
KIYI KİLİKYA BÖLGESİ’NİN YERİ VE ÖNEMİ
AHMET BİLİR

in doktora tezinden bakıyorum.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Özgür Ökten - 12 Şubat 2019, 04:47:27
Al sana araştırmalarında faydalı olacak bir site;
http://www.floodmap.net/?ll=37.594936,27.491973&z=10&e=20

Küresel ısınma nedeni ile deniz seviyesi yükseldiğinde nereler su altında kaldığını gösteren interaktif bir uygulama.. istediğin metreyi giriyorsun sana suların yükselmiş olduğu haliyle haritayı gösteriyor..
Yukarıdaki linkte 20m su yüksekliğinde Söke ovası görülüyor.

Antik zamanda sular yüksek deniz nereye kadar giriyordu görmene fayda sağlar sanırım.. :)
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 12 Şubat 2019, 19:02:26
Şimdi efendim malum bir süredir Alanya'ya gidip geliyorum. Bugün bir boşluk bulup Alanya müzesine gittim. Küçük derli toplu bir müze. Denizcilik ile ilgili ayrı bir bölüm açmışlar ki bunu çok beğendim. Burada bahsetmiş olduğum çapalardan canlı canlı göreceğimi hiç düşünmemiştim aslında.

Fotoğraflar ve yorumları blog'a koyacağım. Hafta sonu da Syedra antik kentine çıkmıştım. Dönüşünde de antik liman kalıntılarını ve Selenus 'da fener olduğundan şüphelendiğim deniz kenarında bir kuleyi ziyaret ettim. Ayrıca yazacağım.

Ancak gün geçtikçe Alanya 'ya daha bir ısınıyorum. Burada bir yazlığımız var. Yani çok yabancı değilim aslında ama kışın hiç gelmemiştim. Uzun süre kalınca burasının kışın da yaşamak için çok uygun olduğunu gördüm.

Bir Egeli olarak kıskandım aslında. Uygarlığın neden burada geliştiği , neden ilk parlementonun bu topraklarda kurulduğunun nedeni da aslında burada gizli. Özellikle Side'den sonra sahil yolu boyunca nerede isterseniz arabanızı sağa çeker ve uçsuz bucaksız kumsallarda denize girersiniz.  Böyle bereketli topraklar görmedim. Bir karış kahverengi görmek mümkün değil kışın dahi.

Üstelik tam bir turizm kenti olmuş çıkmış Alanya. Yazın biraz eski kalitesini kaybetmiş mekanlar olsa da çevrede çok keyifli yerler var. Genelde Alanya da evler yazlık gibi düşünülse de kışın da yaşanabilmek için her türlü imkan var. Hele Bodrum ile kıyaslanırsa çok çok fazlası var ve eksiği yok.

Bir kere BAşkent Üniversitesinin hastahanesi var. Çocuklar için TED var. Ayrıca yabancı okullar da var. Önemli üniversiteler de var bölgede. Bugün bir neden ile Alanya devlet hastahanesini aradım. Telesekreter, Türkçe, ingilizce, Almanca, Rusça ve Farsça konuşuyor. Alanya da resmen çok uluslu bir yapı oluşmuş.

BU yıl seçimlerde Rus asıllı bir Türk vatandaşı üstelik kadın 'da belediye seçimlerine giriyor. Özellikle Rusya da ve Avrupa televizyonlarında ciddi haber olmuşuz.

1952 De Manavgat üzerine köprü yapılmış da öyle buraya ulaşım sağlanmış. Alanya Kıbrıs ile yakın olmuş hep. O yüzden Alanya'nın yerlisinin şivesi Kıbrıs şivesini andırıyor biraz.

Alanya üstelik diğer kışın da yaşanan kıyı kentlerine göre daha ucuz. Üstelik çok ciddi bir turizm endüstrisi olduğundan son derece kaliteli hizmetler bulmak mümkün.

Gelelim yaz aylarındaki sıcağa.. Ne gam. Buralarda yayla kültürü var. Hemde antik çağlardan beri. Bence örneğin Syedra 'da yaz ayları muhtemel daha kalabalık oluyordu. Kışın ise liman tarafı.

Ben en çok Dim çayını seviyorum. Çay dediysek koca nehir. Toros'un buz gibi tertemiz suyu akıyor. Adamlar sal yapmışlar üzerine da şadırvan. Tatlı tatlı esiyor da . Elin buz gibi soğuk suda öyle güzel kestiriyor ki insan .

Peki ben mi ne yapıyorum? Büyük bir inşaat ve turizm firmasının emlak yönetim sistemini kuruyorum. Bu konuda da bir şeyler yazayım. Şimdi malum İstanbul 'da emlak işleri kesat. Tek nedeni faizlerin yüksek olması değil. Kira gelirlerinin satış fiyatına göre çok ucuz olması. Yani kredi maliyetini de koyarsanız kira ile dairenin amortismanı neredeyse 60 yılı filan buluyor.

İşte bu handikap Alanya'da daire satın almayı cazip kılıyor. Bir kere fiyatlar makul ve evler çok büyük eğer İstanbul ile karşılaştırılırsa. Ama esas olay kiralama gelirlerinde . eli yüzü düzgün bir villanın  sezonda kiralık getirisi 8 ila 12 bin Euro arasında değişiyor yıllık. 1+1 villa dairelerin gelirleri 5 ile 6 Bin Euro bandında. Ancak satış bedelleri de  40 -45 bin Euro gibi. Yaklaşık 250 Bin TL yani. Kusura bakılmasın ama  İstanbul diye Gebze de 1+1 leri 350 bin TL den satıyorlar. Kira getirisi de eğer kiracı bulursanız 750 TL.

Benim profesyonel görüşüm turizm bölgelerindeki gayrimenkul trendinin önümüzdeki 5 yılda ciddi  prim yapacağı yönünde. Boşuna gezmiyoruz yani buralarda. Hem bu sakalları değirmende ağartmadık yani:)

Bir de burası resmen bir muz cenneti. Herkesin muz bahçesi var. Muz yetiştirmek ile domates yetiştirmek arasında hiç fark yok. Şöyle denize yakın bir muzluk. Arkasında bir taş ev. Zaten her yer taş. Taşa da para vermez insan. İleride deniz kenarında bir iskele. Benim son emeklilik hayalim.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 12 Şubat 2019, 23:13:27
Araban yanındaysa Anamura doğru git. 90 km filan. Eşsiz manzarayla karsilasaksin. Anamirium u gez. Yanındaki TOKI konutlarına öfkelen.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 12 Şubat 2019, 23:23:32
Belki sonra. Haftaya artık tekneme gideceğim. Yelken yapacağım. Küçük çatı koyuna gideceğim. Sıkıldım çalışmaktan. alışık değilim ben böyle çalışmaya.  !O__
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 14 Şubat 2019, 11:26:21
Şİmdi şu antik besteye geri dönelim.


Ὅσον ζῇς φαίνου  -            Yaşadığın sürece parla,   

μηδὲν ὅλως σὺ λυποῦ -      Tasayı at bir kenara,   

πρὸς ὀλίγον ἐστὶ τὸ ζῆν -    Yaşam ancak kısa süreliğine var   

τὸ τέλος ὁ χρόνος ἀπαιτεῖ.- Ve bu sürenin de bir sonu var.

Seikilos şarkısını bir sütuna kazımasaymış haberimiz bile olmayacakmış. Böyle kazınan ancak daha bestesi çıkarılamayan başka sütunlar da var. Ancak çok yetersiz. İşin içine girdikçe o döneme ait yaşanmışlıklara da antik çağın insanlarına da dokunabiliyoruz.

Tarih bir çoğumuzun fazla ilgilenmediği bir alan. Ancak geçmişte yaşananları bilmeden yaşadığımız hayatı ne kadar anlamlandırabiliriz ki? Sonuçta akan bir nehirde yuvarlanan taneciklerden çok da farklı değiliz sanki.


Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Servet - 15 Şubat 2019, 01:38:19
Samos'un antik çağı çok acaip. Bu konuyla ilgili minik bir yazı dizisine başlayacağım forumda.

Savaştan kurtulabilen zavallı Sakızlı savaşçılar Efesliler tarafindan bir yanlis anlama sonucu katledilmisler. Bitmez bu Sakız'ın çilesi :)

Aydının Türk köylüleri,
Sakızlı Rum gemiciler,
Yahudi esnafları,
On bin mülhid yoldaşı Börklüce Mustafa’nın
düşman ormanına on bin balta gibi daldı.
...............................
On binler verdi sekiz binini…
Yenildiler.
Yenenler, yenilenlerin
dikişsiz, ak gömleğinde sildiler
kılıçlarının kanını.

Bitmemiş.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 15 Şubat 2019, 18:48:07
Efendim diğer bir forumda benim burada yazdığım antik çağlara ait yazılar yüzünden ortalık karışmış. Ben malum bu forum  işlerinden elimi eteğimi çektim. Kendimce yazıyorum işte bir şeyler. Açıkçası bir foruma üye olmadığım halde yine de ortalığı karıştırabilmek ayrı bir yetenek olmalı tabi.  ;D

Bir açıklama yapma gereği doğduğundan, burasını da meşgul etmek istemediğimden blogda bir açıklama yayınladım. Şurada;

https://ttheyamola.blogspot.com/2019/02/ct-ct-cekirdek.html
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 16 Şubat 2019, 06:40:42
Efendim açıklamayı yeterli sayıda kişi okumuş. Kimileri de kayıt bile etmiştir zaten :) O yüzden kaldırdım. dediğim gibi elimi eteğimi çektim ben bu forum işlerinden.

Bir kere daha yazayım yanlış anlayan oluyor. Bu sene için rota planı yaparken bu antik limanlar ile ilgilenmeye başladım. Önceki seyirlerde antik limanların nasıl doğru konumlandırıldığını görüp şaşırmıştım. Ancak şu anki kadar bilgim yoktu bu konu ile ilgili.

İşin içine girdikçe denizcilik bilgisinin kullanılmasının birçok cevapsız soruya cevap olabileceğini, en azından farklı  bir düşünce tarzının belkide bu işin uzmanları için faydalı olabileceğini düşündüğümden yazıyorum bu yazıları. Denizcilik bilgim ne kadar yeterli o da ayrı bir konu tabi.

Ayrıca bu konular ile ilgilenen kişilerin de katkı sağlayacağını umduğumdan yazıları burada paylaşıyorum. Yani burada tartışıp , derli toplu halini bloğa yazıyorum.

Yani bir iddiamız yok. Bu yılki seyri anlamlandırma gayreti sadece.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 16 Şubat 2019, 06:56:09
Bu arada daha önce referans verdiğim Tümay Sönmez bloğunda İyon ayaklanması ile ilgili yeni bir yazı yazmış. Oysa 2,5 yıldır yazı yazmıyordu bloğuna. Anlaşılan benim referans vermemden sonra hayli ziyaretçi almış olacak ki O da yeni yazı koymuş. Marifet iltifata tabidir efendim. Bu blogları önemsiyorum. Bir çok farklı konuda bağımsız bilgiye ulaşmaya imkan veriyor. Yeni yazısı şurada;

http://ancientaegean.blogspot.com/2019/02/anadoluda-ilk-ayaklanma-iyon-ayaklanmas.html?view=sidebar
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: İlkay Ersoy - 16 Şubat 2019, 13:10:46
Bu konuyu çok önemsiyorum, yanlış anlaşılmasın kültürel ve bilimsel sebeplerle değil, temalı gezilere kaynak olması açısından.

Motosikletle daha primitif araştırmalarla da olsa benzer temalı işler yapmaya çalışmıştık, çok keyifli olmuştu.

Anadolu'nun tarihi köprüleri (bitecek gibi değildi),
Kızılırmak'ın denize döküldüğü noktadan başlayıp ilk kaynağına kadar motosikletle. (Son 2 km hariç),
Tüm deniz fenerleri (bunu yapamamıştık)
Osmanlı rotası. Plevneli, Mostar'lı Estergonlu, Viyana'ya kadar gidip girmeden geri dönüş içerikli.. Bir paket de Tür kahvesi bırakarak tabii ;-) Bu da kısmen olmuştu.

gibi.. 

Çok eğlendiğimiz rotalar olmuştu, amatör belgesele çevrilmediği için..

Sen bu yaptığın çalışmada işin çok daha derinlemesine girdin, bu iyi ama en azından bir haritada (Google Earth yahut Maps'te özel haritada) şu antik limanları işaretlesen, olmadı biz destek çıksak.

Yerlerini netleştirdiğimiz gibi, gittikçe işaretleriz,

Belki de yaptın bile, ben 50 yaşında Z kuşağı olarak kitap dışında 10 satır ötesini okuyamıyorum, kaçırmış da olabilirim.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 16 Şubat 2019, 17:08:58
Efendim teşekkür ederim.  Tabi bu vesile ile takip eden herkese teşekkürler. Çok kişinin ilgisini çekmeyecek bir konu olmasına rağmen ciddi bir görüntülenme sayısı alması önemli. Sonuçta bu tarihi eserler bizlere miras kaldı ve en doğru şekilde gelecek kuşaklara devir etme sorumluluğumuz var.

Hiç tanımıyorum ancak Tümay Sönmez 'in de bloğunu talip etmekte fayda var. Sonuçta yazdığınız bir yazının okunuyor olması hoş. Tümay Sönmez'in yazıları tarihi sevmeyenlerin dahi hoşlanabileceği türden yazılar. Tavsiye ederim.

Ayrıca bu bölgede seyir yapmış olan dostlar daha çok paylaşım yaparlarsa konu daha bir renklenir gibime geliyor.

Şimdi konumuza dönersek;  Şu deniz feneri konusu aklımı kurcalamaya devam ediyor. Her bir eseri ile zamanın en önemli yerleşim yerlerinden olan Efes antik kentinde deniz feneri ile ilgili hiç bir yazı olmaması ilginç. Keza diğer antik limanlarda da fener ile ilgili bir yazıya rastlanmıyor pek.

Oysa Patara da açık açık yazıyor ikinci bir fener olduğu " antiproa " diye. Ama dediğim gibi kimi liman şehirlerinde  esamesi bile okunmuyor fenerlerin. Acaba diyorum her limanda fener yokmuydu? Kimi limanlarda giriş ve çıkış sadece gündüz yapılıyor olmasın? İş dönüp dplaşıp antik deniz yollarına düğümlenip kalıyor.

Peki bu antik deniz yollarını nasıl belirleyeceğiz? Tarifeye bakacağız efendim. Oradan çıkaracağız.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 16 Şubat 2019, 18:13:48
Ne tarifesi derseniz İmparator Diocletianus’un “Tavan (En Yüksek) Fiyatlar Fermanı”“Edictum de pretiis Rerum Venalium”  tarifesi efendim. Şİmdi yeri geldi hemen söyleyeyim. Ne yazık ki imparatorun fermanı bir işe yaramamış. Enflasyon almış başını gitmiş. Ancak bu tarife o dönmem ile ilgili çok önemli bilgiler edinmemize neden olmuş.

Şimdi bu listede navlun fiyatları da var. En ucuz olanlar ;

Nicomedia’dan Ephesos’a 8,5 kg için 6 dinar (Nicomedia günümüzde İzmit olarak anılıyor )

ve

İskenderiye’den Pamphylia’ya yakl. 8.5 kg’lık yük başına 6 dinar.

Sonra gelenler ise

İskenderiye’den Efes’e yakl. 8.5 kg’lık yük başına 8 dinar 
Nicomedia’dan Selanik’e yakl. 8.5 kg’lık yük başına 8  dinar
Nicomedia’dan Achaia’ya yakl. 8.5 kg’lık yük başına 8  dinar

Şimdi hedefimiz şu. İskenderiyeden Pamphilya ya rotayı bulmaya çalışıyoruz. bunun fiyatı 6 dinar. İzmit den Efes'e de 6 dinar.

Şİmdi haritaya baktığımızda , hakim rüzgarı batılı olarak düşündüğümüzde Akdeniz 'in en kolay rotası bu. Apaz seyir ile  İskenderiye'den yola çıkan bir antik iş teknesi doğru Side limanına girer. Keza dönüş de benzer şekilde olmalı.

Şimdi birde ne kadarlık bir deniz mili aynı fiyattan değerlendiriliyordu? Tarifelerden onu da görmek mümkün. İskenderiye 'den bizantium 12 dinar, İzmit de 12 dinar. YAni istanbul ile izimit arası yol farkı fiyatlara yansıtılmıyor demek ki.

Bu tarifede ilginç olan ise hiç Kıbrıs yok.  Karışık oldu biraz biliyorum. Toparlayacağız efendim.

Şimdi İzimit Efes 330 deniz mili. İskenderiye Pamphilya da 330 deniz mili! Her iki rotada da rüzgar kolayına. Buradan hareketle antik çağdan bu yana deniz yollarının mesafelerinin çok iyi bilindiği sonucunu çıkartmak mümkün.

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: İlkay Ersoy - 16 Şubat 2019, 19:42:59
Benim senden somut iki ricam var.. İkincisi belki benim cahilliğimden..

1. Tespit edebildiğin antik limanların bir listesi ve en azından yerlerinin ismi liste olarak var mıdır?
2. Patalya nedir, T/T nedir ve antik limanlarla alakası nedir?

Edit : Patalya nedir diye aradım yine senin bloga referans vererek cevabı verdi.. :-)

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 16 Şubat 2019, 22:05:07
Ne demek .. Aşağıdaki link önemli bir çalışma. Kıyılarımızdaki tüm antik limanları gösteriyor. Cem Gür sağolsun tabi.


http://www.ancientportsantiques.com/a-few-ports/ancient-trade-networks/

www.AncientPortsAntiques.com

Patalya konusuna gelince;

Patalya Tender To T/T nin Türkçesi. Gemilerin ya da teknelerin servis botuna verilen isim. Yani hepimizin teknelerindeki "dingi" lerin doğru isimlendirmesi " patalya"


Gelelim T/T Heyamola Patalyası duyuruları ile antik limanların ilgisine. Tayo Mar yani benim teknem, ahşap , klasik yelkenli bir tekne. Şöyle yani:

(https://i.hizliresim.com/Lnov7z.jpg) (https://hizliresim.com/Lnov7z)
(https://i.hizliresim.com/7yrod5.jpg) (https://hizliresim.com/7yrod5)


Bildiğiniz botlar bu tekneye yakışmıyor. O yüzden tam iki yıl "dingi " siz yani patalyasız gezdim. Bendeki ahşap takıntısının boyutları buradan anlaşılır belki. Sonra şimdi forumdan ayrılan  Ziya hoca forumda bu muhabbet açılınca kendisinin yaptığı ancak hiç kullanmadığı Devlin 'in Meşhur Polywog isimli kayığını bana hediye etti.
İzmir 'den getirilmesi de ayrı bir macera oldu. Forumdan Serkan reis sayesinde patalya İstanbul 'a kargolandı.

Geldikten sonra ilk işlem sonrası böyle idi.

(https://i.hizliresim.com/6JEvn9.jpg) (https://hizliresim.com/6JEvn9)

Sonra Tayo Mar 'ın patalyası olabilmesi için şöyle işlemlerden geçti.

(https://i.hizliresim.com/BLdmbg.jpg) (https://hizliresim.com/BLdmbg)
(https://i.hizliresim.com/1JWPyA.jpg) (https://hizliresim.com/1JWPyA)
(https://i.hizliresim.com/PlWkQb.jpg) (https://hizliresim.com/PlWkQb)
(https://i.hizliresim.com/z0zGMB.jpg) (https://hizliresim.com/z0zGMB)
(https://i.hizliresim.com/LbqWzb.jpg) (https://hizliresim.com/LbqWzb)

Aksesuarları temin edildi.

(https://i.hizliresim.com/qG0GJV.jpg) (https://hizliresim.com/qG0GJV)

Meşhur kürekleri yapıldı. Yine Cem Gür 'ün sağladığı projelere göre. Bu arada Cem Gür Tayo Mar 'ı yapan kişidir. Kürekler masif kestane ağacıdır.

(https://i.hizliresim.com/XPglzR.jpg) (https://hizliresim.com/XPglzR)
(https://i.hizliresim.com/EPd84B.jpg) (https://hizliresim.com/EPd84B)

Ve böyle oldu;

(https://i.hizliresim.com/6JjkLv.jpg) (https://hizliresim.com/6JjkLv)
(https://i.hizliresim.com/MdmZ57.jpg) (https://hizliresim.com/MdmZ57)

Bunlar da usturmaçaları;

(https://i.hizliresim.com/lOVDmp.jpg) (https://hizliresim.com/lOVDmp)

Ve sonunda denize indi.

(https://i.hizliresim.com/qv7znD.jpg) (https://hizliresim.com/qv7znD)

Tayo Mar 'da kendisine yakışan bir patalya ya kavuştu. Beraberce yaklaşık 500 deniz mili yol yaptık. Teknede zavallı patalyaya yer olmadığından en sert denizlerde dahi hiç sorun çıkarmadan peşimizden geldi durdu. Sadece bir kez Kuşadası marinaya girerken son derece sert bir havada koca bir dalgaya binip bizden önce marinaya girmeye kalkması dışında bir vukuatı olmadı. :)

Peki T/T Heyamola patalyası diye yazı yazmanın anlamı nedir? Şudur. Bu forum fanatik GEKO lara göre GEKO küskünlerinin kurduğu bir forum. Bu forumu kuran gurup, uzun süre GEKO da uygulamalara muhaliftik. Baktık bir şey yapılamıyor biz de gidip yeni bir forum kurduk. Kuruluş tartışmaları burada var. İlgilenen buyurur okur. Son derece demokratik bir yapı oluşturduk. Kurallar o dönem üye olan toplam 50 donatan tarafından tartışıldı ve oylandı. Özetlersek ben her zaman muhalif bir kişilik olduğumdan hani yaramaz çocuğu sınıf başkanı yaparlar misali beni de moderatör olarak önerdiler. En az oyu alarak moderatör seçildim:) Muhtemel tek başıma girsem kimse beni seçmezdi de. Hatta o dönem forum uygulamalarını test etmek için yaratılan sanal üyelerden de bana oy verildiğine dair şüphelerim var. :)

Yeniden bir tartışma yaratmamak için şöyle söyleyeyim. Ben muhalefet etmeye yine de devam ettim. Arkadaşlar ile anlaşamadık. Alınan kimi kararlara tepki olsun diye önce moderatörlükten sonra da forumdan ayrıldım. Ancak bu ayrılmayı tam da o sırada gerçek patalyayı imal etmekte olduğumdan sanal bir heyamola patalyası varmış gibi bir blog kurarak yaptım.  Çıkan tartışmalar sonrasında Diğer moderatör arkadaşlar da istifa edince muhalefet görevimi başardığıma inanarak foruma tekrar geri döndüm.

sonra forumdan uzaklaştırılan bir üyemizin geri alınması konusunda da fikir ayrılığına düştük. Ben elbette gene muhalefet ettim. :) Geri gelmek isteyen abimizi de şahsen tanırım. Keyifli rakı sohbetlerimiz olmuştur. Bu arada analaşamadığımız moderatör arkadaşlarımla da şahsen ve ailecek görüşürüz. Muhalefet edebilmek için bu sefer de forumda diğer konu başlıklarına yazı yazmayı durdurdum.

Dikkat ederseniz muhalefet ettiğim kişiler de benim bu T/T bölümüne yazmazlar. Onlar da bana muhalefet ediyorlar yani. Sonuçta topumuzun özünde muhalefet yapmak olduğundan bu durumdayız yani.

Bunların çoğunun çocukça ve komik olduğunun da çok farkında birisi olarak tüm bu tutumumun nedenini çocukluk çağlarına duyulan bir özlem olarak yorumlanmasını arzu ederim.

Konu budur. Umarım açık olmuştur :)






















Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Mehmet Atay - 16 Şubat 2019, 22:41:41
Benim senden somut iki ricam var.. İkincisi belki benim cahilliğimden..

1. Tespit edebildiğin antik limanların bir listesi ve en azından yerlerinin ismi liste olarak var mıdır?
2. Patalya nedir, T/T nedir ve antik limanlarla alakası nedir?

Edit : Patalya nedir diye aradım yine senin bloga referans vererek cevabı verdi.. :-)

Ah be abi...

Kaç ay kaç başlıkta çektik bu konuyu...
Şimdi tekrar ateşlemenin alemi var mıydı?
Özelden bana, onu, şuna soraydın keşke...
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: İlkay Ersoy - 16 Şubat 2019, 23:27:56

Ah be abi...

Kaç ay kaç başlıkta çektik bu konuyu...
Şimdi tekrar ateşlemenin alemi var mıydı?
Özelden bana, onu, şuna soraydın keşke...

Vallah bilemedim :-) Ben zaten denizclik terimleri konusunda zır cahilim, kelime anlamını öğreneyim de alakayı çıkarırım sandım. :-)

Alıntı
Dikkat ederseniz muhalefet ettiğim kişiler de benim bu T/T bölümüne yazmazlar. Onlar da bana muhalefet ediyorlar yani. Sonuçta topumuzun özünde muhalefet yapmak olduğundan bu durumdayız yani.

Bunların çoğunun çocukça ve komik olduğunun da çok farkında birisi olarak tüm bu tutumumun nedenini çocukluk çağlarına duyulan bir özlem olarak yorumlanmasını arzu ederim.

Üniversiteyi zar zor bitirmiş biri olarak nasıl aklımda kaldı bilmem, Sosyoloji dersinde sevgili hocam "Cemiyet" ve "Cemaat" ("Society" ve "Community") arasındaki farkı anlatmıştı. Cemaatlerde görülen tipik özelliklerden bahsetmişti. Burası da en nihayetinde bilimsel tanımıyla cemaat / community. Burada ya da gezgin korsanda olan olayların bir deseni, kalıbı var, cemaat kavramında gizli bu da. Bülbül ötüşlü kanarya sevenler derneğinde de aynı şeyler var, tıpatıp.

En nihayetinde burası sanal kıraathane, hem gelip eş dost görüyorsun, hem köşedeki gözlüklü abiden inanılmaz bilgiler alıyorsun, hem oturup iki el yanık çevirebiliyorsun. Kütüphanesi de var. Bir de dost ediniyorsun. Daha ne olsun ve daha ötesini aramamak lazım, en azından ben aramıyorum.

Konuya dönecek olursak, ben gerçekten bilmeden sordum. Alacağımı da aldım, antik limanlar listesi. Elma çayımı da alıp şu köşede okurum şimdi. Tekrar teşekkürler..
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 17 Şubat 2019, 00:24:36
Hah işte.. ben "society "  yanlısı bir yelkenciyim. Bu arkadaşlar ise " comminity " yanlısı yelkenci. İngilizcelerini özellikle kullandım. Türkçeleri farklı anlamlarda da yorumlanabiliyor çünkü.

Yani onlar burasını bir arkadaşlık kulübü şeklinde düşünüyorlar bense bunun çok ötesinde işlevleri olduğunu ya da olması gerektiğini söylüyorum.

Peki burası bir "comminity " midir ? bence değildir. Bir kere lideri yok. Kimse kimseden liderlik beklemiyor. Ancak benim anlatmaya çalıştığım, anayasasını kurduğumuz bu yapının kurallarını koyamadık. O yüzden de her problem yeni kırgınlıklara yol açıyor. BU yapının oluşmasını engelleyen " lider " iddiasında olan kişiler burasını yavaş yavaş bir comminity 'e çevirmeye uğraşıyor.

Ancak farkedeedikleri şu; İnternet dünyası tüm sosyolojik kavramları temelinden sarstı. Gevşek bir society modeli oluştu. Böyle gevşek bir society modelinden de community olmaz. Olsa olsa hizipler, klikler çıkar. Siz society'nin tüm yapısını düzgün kuramaz iseniz bu hizip ya da klikler yönetimi etkilemeye meyil eder. Üstelik etkiler de. Burada yaşanan da budur.

Bu hizip ya da klikler kimi kavramları kendilerine siper ederler. Arkadaşlık dostluk gibi soyut kavramlar hep bu tür yapılarda bu klik ya da hizipler tarafından güya savunulur. Siz socity'nin kurumlarını oluşturmaya çalıştıkça da karşınıza hep bu sloganlaştırdıkları kavramlar ile karşınıza çıkılır. 

Socity olmak zordur ama comminity olmak kolaydır. Esas sıkıntı socity 'e inandığını söyleyip kendisine görev verildiğinde aslında bir comminty taraftarı gibi davrananlardır.

İbretlik tarafı ise şudur. Comminity kafası ile socity nin yaptığı işleri yapmak mümkün olmaz. Çünkü bunu yapacak olan mekanizmalar kurumamış, yerine kişilere bel bağlanmıştır. Hal böyle olunca comminity nin başarısı kişilerin başarısına ya da yeteneğine indirgenir. Yani işler bir sisteme göre değil, kişilerin yetenekleri oranında çözümlenir. Kişiler yetenekli ise comminity başarılı da gözükebilir. Ancak comminity başarının sürekliliğini sağlamada zorlanır. socitiy ise comminity kadar anlık başarılar yakalayamasa da başarının sürekli kılınmasında yegane yöntem olarak kalır.

Şimdi kimileri kızacak ama kızıversinler biraz. Geçen sene yapılan Kıbrıs seyri bir socity refleksidir. Oluşturulmuş olan bir kurul , ciddi bir görev bölümü yapmış ve oluşturulan doğru mekanizma sayesinde son derece ses getiren bir kış üstelik gece seyri yapılmış ve açık deniz yelkenciliğinin güzel bir örneği verilmişti.

BU sene yapılan Göcek seyri ise bir comminity refleksidir. Dostluk, arkadaşlık muhabbet teması içerisinde yapılmış, güzel görüntülerin (gök kuşağı v.s. ) verildiği bir gezi olmuştur. Tek önemli nokta bana göre verilen eğitimler olmuştur. Kötü mü olmuştur elbette hayır. İyiyi kötüyü tartışmıyoruz burada. Kimse lafı başka şekilde anlıyormuş gibi çarpıtırmasın.

Kıbrıs seyrinde yazılanlar ve okunanların sayısına bir bakınız , bir de Göcek seyrine  bir bakınız. Göcek te katılanlar sonrasında hoş anılarını paylaştılar. Ancak Kıbrıs seyri katılmayanlar için dahi ilgi çekici ve bir şeyler öğrendikleri yazılar ile doldu taştı. Katılmayan ancak tecrübeli bir çok kişi görüşlerini paylaştı.

Oysa bu sene yapılmak istenen Kıbrıs gibi önemli bir seyir olacak olan Girit seyri idi. KIbrıs seyri için oluşturulmuş olan yapıların değişik isimler ile yeniden işletilmesi bu seyrin yapılması için yeterli idi. Neler yaşandı bilenler biliyor işte. 

Comminity kafası ile giderseniz flamayı çok önemsersiniz ama  socity yaklaşımı olmadığından da bir flamayı yaptıramazsınız. Elin adamı da gelir sizle top gibi oynar. Kabahatı da sizinle top gibi oynayan adama yüklemek ve ceza kesmek de ayrı bir comminity yaklaşımıdır zaten. Oynatmasaydın o zaman kardeşim. Yapıverseydin bir flama diye soranların kafasına da odunu koydunuzmu olur biter. Sonra gelsin dostluk arkadaşlık denizde buluşalım geyikleri..
dip toplamda flamanız olmaz. A hani dostluk arkadaşlık flama filan..

Şİmdi bakınız Ziya hoca baya oldu istifa edip gideli. Moderasyon 4 kişi kaldı. Şİmdi bu forumda eğer konulmuş olan kurallara saygılı olunsaydı çoktan bir moderatör seçimi yapılmış olurdu. Şimdi kafa şu kafadır. Böyle iyi işte bulandırmayalım ortalığı kafası. Oysa ilk problemde karar verme mekanizması çökecek. Bu kafanın adı da şark kafasıdır. Comminity bile bu kafayı açıklamaya yetmez.

DT diye seçtiğimiz kişiler bu kurllara saygı göstermedikten sonra, bu konu ile ilgili benim dışımda 500 kişiden dahi bir ses çıkmadıktan ve sahiplenilmedikten sonra evet sevgili dostum aynen dediğiniz gibi burası bir comminity dir.

Evet nerede kalmıştık.. Patara'dan devam. Patara da parlamento var biliyormuydunuz? Peki Amerikan anayasasının esin kaynağının Likya birliği olduğunu yazmışmıydım? Yazmıştım galiba..

Şİmdi efendim bu Likyalılar bir gün.........




Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: İlkay Ersoy - 17 Şubat 2019, 01:32:58
Başka bir şey paylaşmak için geldim ama önce bir satır yazayım.

Fikir üreterek görüş çürütemeyenlerin ortalık yerde küfür edemediklerinden kullandıkları liboş tabirine nefretle yaklaşan biri olarak (renk mi belli ettim ;-) ?)  çok iyi anlıyorum neden bahsettiğini. (Community adabıyla sen diye hitap ederken society adabıyla siz diye hitap etmen dolayısıyla açığa düştüm ama bu saniyden sonra kıvırmayacak ve sen diye hitaba devam edeceğim kusura kalma.. )

Burası forum olarak kaldığı sürece community olacak, doğası bu. Kurumlar (mesela DADD) yahut tüzel kişiliği oluşmadığından "oluşum" diyebileceğimiz yapılar (mesela vikiderya) society genleri taşıyabilir. Ama burası forum, doğası community. En fazla kuralları sıkı uygulanır ve bir miktar kurumsallaşabilir, o kadar. Bence tabii.

Neyse asli konuma döneyim. Yukarıda verdiğin link muhteşem, bilgi kaynıyor. Benim aslen aradığım ise antik limanlar lsitesi idi ki o web sitesinde yer alan XLS dosyası listeyi verdiği gibi koordinatlarını da veriyor. Hazine gibi bir şey benim için, çünkü Google Earth üzerinde her birini tek tek ekleme niyetim var. Gel gör ki sadece Anadolu kıyılarında 673 adet kayıt var. (673 antik liman demeyeyim çünkü aynı liman için tahmini bir kaç koordinat verdiği de oluyor, ben hepsini işaretliyorum.) Amacım Yunan adalarını da kaydetmek ama şimdilik Anadolu kıyıları ile başlayacağım. Bu arada zaten birileri bunu da yaptıysa ne olur uyarın uğraşmayayım.

Bu gece dosyayı bulmanın heyecanıyla 85-90 kadar limanı girdim. Sadece örnek olsun diye Google Earth KML dosyasınının linkini aşağıda veriyorum. Ne bu dosya? Google Earth bilgisayarınıza kuruluysa çift tıkladığınızda direk limanları açacak. Tamamlandıkça aynı dosyayı tekrar indirmeniz gerekir. Buradan bilgi vereceğim tamamlandığında. İsteyen belli aralıklarla aynı linkten dosyayı indirir. Sürekli güncelleyeceğim.

Ne işe yarar? Yahu yaramaz mı, gittiğim yerlerin yakınındaki antik limanları bilmek, üç beş bilgi karıştırıp, bota misafirleri, olmadı çocukları atıp oralarda iki turlarken bulabilirsen hikayesinden bahsetmek, paha biçilmez.

Neyse, ilgilenenler için şimdilik 85-90 limanı içeren dosya linki aşağıdadır. KML formatındadır. Google Erth üzerinden açıldığı gibi GPS'inize yahut chartplottera da yüklenebilir.

Antik Limanlar .kml dosyası
https://drive.google.com/open?id=1d7KAkBfUsf0DNCrbihJg-07V6FPQNV71
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Hakan Tiryaki - 17 Şubat 2019, 01:35:26
Ersin, aç bayrağı, koy ortaya manifestonu kurtul bu işe yaramaz donatan temsilcilerinden. Likya Birliği gibin bir yapı kur. Ama aklında olsun, o Amerika örnek almış falan mevzuları biraz şaibelidir. Popüler kültür yıllar içinde bu ülkede Popüler Tarih diye bir derginin bile çıkmasına vesile oldu.

Saygısız Donatan Temscilerinden biri değilim neyse ki, üzerime alınmıyorum. Dahası endişelerini belki biraz hafifletir karar alma mekanizmasındaki, seçilmiş olmadığımdan eşitlik durumunda ben alan adı sahibi olarak oy kullanmamaktan yanayım. Tabi ki bu itirazına sebep olan istifayla boşalan üyeliği doldurmaya yetmiyor ama sandığın gibi de saygısız DT'nin karar alamaması sorununu gayet adil bir şekilde çözebiliyor.

Çok uzun yazdım, sonra sıkıldım sildim. Cidden sıkıldım ben bu işlerden.

Hani şu İsa'nın denizin üzerinde yürüme mevzuu var ya... Hah işte, öyle hissettiriyor bana bu işler. Neredeyse ben de inanacağım yüzme bilmediğime.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: İlkay Ersoy - 17 Şubat 2019, 02:08:04
Bilgisizlikten alevledik mi ne sönmüş konuyu.

Neyse, http://www.ancientportsantiques.com sitesini kurcalayınca zaten full listenin KML dosyasını koyduklarını gördüm.

100'e yakın yeri amele gibi girdiğime mi yanayım, tam dosyayı bulduğuma mı sevineyim bilemedim.

Siteyi kurcalayınca bulursunuz ama ben yine de linkini vereyim buradan.

Boüazlar ve KAradeniz antik limanlar KML dosyası
http://www.ancientportsantiques.com/wp-content/uploads/GE/AncientPorts-Bosphorus-BlackSea.kml

Türkiye'deki kalan bölgeler tüm antik limanların KML dosyası
http://www.ancientportsantiques.com/wp-content/uploads/GE/AncientPorts-Turkey.kml

Yunan Adaları antik limanlar KML dosyası
http://www.ancientportsantiques.com/wp-content/uploads/GE/AncientPorts-GreeceIslands.kml

Girit ve Kıbrıs Antik limanlar KML dosyası
http://www.ancientportsantiques.com/wp-content/uploads/GE/AncientPorts-Crete-Cyprus.kml
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 17 Şubat 2019, 09:34:24
Tiryaki valla ben de sıkılmışım bu konulardan . Senin yazıyı bile tam okumadım kusura bakma. O anda İlkay reisin yazdığı yazı daha ilgimi çekti. Öyle Comminity filan muhabbeti geçince gaza geldim birden. Hiç tartışamam. Dedim ya çektim kendimi bu işlerden. Sigarayı bırakmak gibi birşey bu . Arada bir kaçamak oluyor bırakırken . Öyle düşün sen.

İlkay reis verdiğim linki Cem Gür bulup özelden mail atmış. O çalışma gerçekten çok önemli. Limanları bir bütün halinde görünce fikir yürütmek daha kolay oluyor. Yine Cem Gür 'ün çapalar ile ilgili gönderdiği bir İtalyanca çalışma var ki ayrıca yazmaya değer.

Çalışma yapılmış olan çapaları tarihsel bir perspektifte inceliyor. Şimdi düşünsenize dünyanın parasını verip modern bir çapa alıyorsunuz. Bu niye bu kadar pahalı diye sorduğunuzda suya atıldığında her durumda doğru pozisyon aldığı için cevabı geliyor. Harbiden de çalışmış adamlar . Ağırlık merkezi falan filan.

Oysa antik bir çapa , yani şu;

(https://i.hizliresim.com/lqN7gQ.jpg) (https://hizliresim.com/lqN7gQ)


Şimdi bu çapa da her durumda denizde doğru pozisyonda duruyor. :) MAliyeti ise neredeyse sıfır. Üstelik o dönemlerde zincir olmadığından bakınız eski denizciler nasıl koloma bırakıyorlarmış.

(https://i.hizliresim.com/QLQQ9j.jpg) (https://hizliresim.com/QLQQ9j)

Uzun süre forumlarda yazı yazınca böyle bir yazı yazdığınızda gelecek cevabı da biliyorsunuz. Hatta işi eğlenceye çevirip bakalım şimdi kim "ne yani kardeşim teknede taş mı taşıyalım , o kadar kilo taşı nereye koyacağız " gibi bir yorum yazar diye bekliyorsunuz.

Oysa ne anlatmak istiyoruz;

Denizcilik geleneklerinin ne kadar köklü olduğunu,
denizcilikte basit çözümlerin en doğru çözümler olduğunu ,

ama her şeyden önemlisi ;

Çok kıymetli bilgilerin günümüz değer biçme yöntemine göre "para etmediğini " ve bu yüzden kaybolmaya yüz tuttuğunu anlatmaya çalışıyoruz.


Şimdi bir çapa firması ve bunu geliştirenler antik çağlardan kalma bu çapayı bilmezler mi ? Bilirler elbet. Ancak bu çapayı mevcut teknolojiye uyarlayabilirlermi ? bence evet. Ama yapmazlar. Aslında yapamazlar. Çünkü o zaman para kazanamazlar. İşte bu sistem "para etmeyen" ancak son derece kıymetli denizci geleneklerinin ve pratik çözümlemelerini tek tek yok ediyor.

Peki zaten kaynak eksikliği inanılmaz boyutlarda olan bizim ülkemizde ne yapacağız? İşte buralarda yazacağız, dikkat çekeceğiz , paylaşacağız. BU tür araştırmacıları elimizden geldiğince destekleyeceğiz , hiç bir şey yapamıyor isek bari takdir edeceğiz. Kendim için demiyorum ha. Mesela bir Cem Gür için diyorum. Yazdığı kitap öyle değerli ki. Hep beraber basacağız umarım ki. Kendisi basamıyor çünkü. BU derece bilgili tekne yapımı konusunda deneyimli , tekneler yapmış bu gibi insanlar maddi sıkıntılar ile boğuşuyorlar.

Bakınız Yazılarını kitaplarını bayıla bayıla okuduğumuz Çetin Kent, inşaat mühendisidir. İyi bir üniversiteden mezun. İstese yerli yabancı bir inşaat şirketinde genel müdür filan  olur. İyi de para kazanır. Ancak o bu mesleği bırakmış ve denizcilik ile ilgili kitaplar yazıyor.

Elbette tahmin edeceğiniz üzere geçimini kitap satışlarından karşılamıyor. Yetmez çünkü. Yemişim bu denizcilik işlerini demiyor. Kuyruğu dik tutuyor eski mesleğine dönmüyor. Ya ne yapıyor ? bildiğim kadarı ile tekne transferi yapıyor.

Muhtemel yazdıklarına güzel kaynak da oluyordur. Bakınız Çetin Kent'in Kazancakis 'in peşinde kitabını okursanız orada o geziyi nasıl da dar bir bütçe ile yaptığını satır aralarında fark edersiniz.

Dar bir bütçe ile bunu yapabilen, kazandığı parayı ve zamanı hepimizin sadece adını bildiği ancak kim olduğunu bilmediği Athar Başpınar kim diye araştırıp mükemmel bir yazı dizisi çıkaran bir yazardan bahsediyoruz. Ne teşekkür aldı burada değil mi ?

Tekne transferi yapacak çok kişi böyle yazılar yazamıyor ama. Şİmdi dernek kurduk değil mi. DADD , devasa problemlerle uğraşıp zaman harcıyorlar. Bir sürü yaptıkları ciddi iş var. Kimi kanunlar değişecek v.s. Ancak kalıcı olmanın yolu işte bu tür çalışmaları desteklemekten geçiyor.

Bakın Aali nin yazdığı kitapları bulmak için nasıl da çırpınıyoruz. Kim basmış? Kendi gitmiş ama ismi kalmış yadigar. İşte kurum böyle olunur. Kültürü desteklemek ile eser bırakmak ile olunur.

BU ülkenin amatör denizcisi filan yok. Yelken yapan hali vakti yerinde kimseleri var. Bunların da barınak sorunu filan yok. Zaten yakında marinalar yerlerini kiralamaya değil satmaya başlayacaklar. Hiç bu problem kalmayacak. Ev alır gibi bastırıp parayı alacaksınız marinadaki yerinizi.

Peki esas problem nerede? Amatör denizci yok. Nasıl özendireceğiz? Çetin Kent ile Cem Gür ile Tiryaki ile (bildiğim onun da bir kitap projesi vardı. ) Vikiderya ya destek olarak, onların video çekimlerine bütçe ayırarak belkide televizyonlarda izlenmesini sağlayarak. enes 'e destek olacağız belkide. Adam kano ile dünya tutu atacağım diyor. Tam da galiptir bu yolda malup durumu..

Bak gene .. ben antik çağlardaki demirlemeyi anlatmıyormuydum? Pardon Pardon.. Durduk yere odun yemeyelim yine.


























Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 17 Şubat 2019, 10:52:40
Babasının kızı. Dün yeni bir klip yayınlamış.


BU da var. Çocuğun kanında var yapacak bir şey yok:) Şu sözü çok hoşuma gidiyor. Yıldızlar baki, sınırlar hayali..

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Mehmet Atay - 17 Şubat 2019, 11:03:23
Ersin,

Bu son yazdığının neredeyse tamamına, hiç şerhsiz katılırım. Ki zamanında bazı durumlarda tersini savunduğum halde.
Benzer açmaz, yelken kulüplerinin önünde de var. Istanbul’da bir yelken kulübü yıllık 2 milyon tl’den fazl ecri misil ödemek zorunda. Ne için? 5, 10 bilemedin 30 çocuk yelken eğitimi alsın diye.
Peki bu çocuklar devam edebiliyorlar mı? 10’da biri bile devam etmiyor. Yok sınav, yok okul, yok şimdi tenis öğrensin filan...
Peki değer mi bu parayı vermeye o zaman?
Çok su kaldırır bu konu. Burada devam edip, konuyu dağıtmayalım. Ya bırakalım, ya da eğer tartışmak isteğindeysek, başka başlığa taşıyalım. Ama peşinen söyleyeyim ben hiç hevesli değilim tartışmaya.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 17 Şubat 2019, 12:14:12
Gazipaşa Marina için bir pazarlama stratejisi geliştirdim. Bir parçasında da şunu ekledim. Hani şu senin kuzey ülkelerine yelken antrenman sahası olarak yer yapma projeni. Üstelik Alanya 'da öyle çok kuzey ülkesinden gelip yerleşmiş yabancı var ki. Marinanın sahibi olan kurumun üç tane oteli var. Bir de futbol antrenman sahaları. Şu an kaldığım otellerinde tam 8 Avrupa takımı kamp yapıyor. Öyle kalabalıklar ki geçen hafta kendi aralarında turnuva bile düzenlediler.

Yani Sporun önemini bilen bir kurum. Hemen bu sahaların yanında konteyner otel odaları var. Kullanılmıyor. Bunları bahsettiğin antrenman tesisleri için Gazipaşa marinaya kurmayı önerdim. Pazarı olur mu diye sordular. Ben de neden olmasın diye sordum. Global Sailing 'den acaba bir şube açarlar mı diye konuşmayı planlıyorum.

Bu kurumun diğer otelinin önünde de bir mendireği var. Yelken ile turizm sektöründe farklılaşmayı önerdim. Bu mendirek çok rahatlıkla bir ziyaret limanı olabilir yaz aylarında. Yazın Son durak bu mendirek olacak zaten. Buraya iki üç katamaran getirmeyi düşünüyorum yaz aylarında. Bir de yelken kulübü oluştursam nasıl olur diye düşünüyordum. Al sana yer. Ecri Misil filan da yok. Gelin Kalamış yelken Klübünin şubesini açalım. Bir dolu turist var burada. Garanti ediyorum sezon sonu İstanbu'un masraflarını buradan karşılarsınız.

 (https://i.hizliresim.com/RrpVRG.jpg) (https://hizliresim.com/RrpVRG)
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 17 Şubat 2019, 13:11:58
Birincisi, Muhalefet ettiğin kişilerin başında ben  geliyorum ve bu sayfaya en çok yazı yazan benim.  Demek bu söylediğin yanlış bilgi.

İkincisi, İstifa eden üyenin yerine yeni bir üye atanmıyor. Eğer bütün üyeler istifa ederse, alan adı sahibi Çarkçıbaşı ile birlikte seçimi organize edip seçime kadar forumu yürütüyor. Kurallar böyle. Demek bu konudaki DT'yi saygısızlıkla itham etmen de yanlış.

Üçüncüsü, Her etkinlik bir öncekinin benzeri olamaz. Her etkinlikten bir şeyler öğrenilir, kominiti mi sosayti mi bilmem. Bazen ikisi birden bazen yalnızca biri.

Dördüncüsü, geri gelmen için 15 tane yazı yazdım, benden başka 10 kişi daha yazı yazdı, üstelik bunu çok da hak etmek için hiç bir şey de yapmamıştın, ben dahil insanlar seni seviyor, yazdıklarına değer veriyor, o nedenle geri gelmeni istediler, ama görünen o ki, kendinden başka kimsenin eylemelerini görmek istemiyorsun. Bu senin bileceğin iş.

Ama bunu söylemek zorunda hissedip yazmak da benim bileceğim iş.

 





Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Kamil Kurdoğlu - 17 Şubat 2019, 17:10:15
Ay çok sıkıldım ben bu itiş kakışlardan.İçim daraldı.
İki tane pataloji raporum var.Birisinde 4. evre yazıyor.Hukuken bildiğin deliliğe denk gelir.Cezai ehliyetim yok yani.
Ağzınıza kürekle vurmak istiyorum ama kıyamam.Ya da kendimi mi jiletlesem acaba.
Yeter ama lütfen.
Ben antik limanları okumak istiyorum yahu bana ne öteki işlerden.

Özür dilerim kasnak kayış sıyırdı.Biriniz Rıza ustayı arasın.

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 17 Şubat 2019, 20:59:30
Abi biz sana kıyamayız esas.. Dedim ya benimkisi sigarayı bırakmak gibi. Arada tuvalette gizli gizli içiyormuş gibi düşün. :)

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 17 Şubat 2019, 21:16:04
Bu ve yarın akşamki okuma listesi

 
ESKİÇAĞ’DA ANADOLU VE DENİZCİLİK, SUALTI ARKEOLOJİSİ Ahmet BİLİR
Antik Çağ’da Korsanlığın Kilikya Ekonomisine Etkisi ...................................... 12
Serkan GÜNDÜZ ve Oktay DUMANKAYA
Antik Liman Kentlerinde Sualtı Araştırmalarının Önemi: Asar Adasi Örneği ... 24
Oktay DUMANKAYA
Salih Adası (Karyanda Antik Kenti ?) Liman Araştırması .................................... 42
Erdoğan ASLAN ve L. Ufuk ERDOĞAN
Kekova Sualtı Arkeoloji Araştırmalar ................................................................... 70
Öğül Emre ÖNCÜ ve Seçkin EVCİM
Lykia’da Bir Liman Kenti: Olympos .................................................................. 94
Güzin ÖZKAN BİLİR
Sikkeler Işığında Anadolu Kıyılarındaki Antik Deniz Fenerleri ....................... 112
T. Mikail Patrick DUGGAN
From Mid October To 󰀀e End Of March – Winter Voyaging In 󰀀e Medieval Mediterranean ............................................. 124
TÜRK KÜLTÜR TARİHİNDE SU VE DENİZ M. Ebru ZEREN
Maniheist, Budist ve Hristiyan Türklerde Su İle İlgili İnançlar ....................... 136
Gözde SAZAK
Suyun Türklerle Buluşmasına Görseller Üzerinden Kısa Bir Bakış .................... 158
Okay SÜTÇÜOĞLU
Sualtındaki Türkler ............................................................................................... 186
KÜLTÜR VE SANATTA DENİZ


 
8
Erkan ŞİMŞEK
Uçan Hollandalı (Hayalet Gemi) ya da Fırtınalı Denizde Ölümün Dişi Sendromu ........................................................... 208
Göknur GÜRCAN
Medusa’nın Salı ve Sanat Tarihi’nde Deniz Konulu Belgesel Resimler .............. 218
Sadık TÜRKSAVAŞ
Düşler Denizine Açılan Bir Akıl-Kahramanı’nın Seyir Deeri veya Odysseus’un Bilinç-Altındaki Tethys ........................................................... 222
Hakan DEĞİRMENCİ
Ziya Hanhan’ın “Denizler Delisi” Romanında Türk Leventleri ve Denizcilik ....... 238
Togay ŞENALP
Sinemada Kaptan Karakterleri ve Turgut Reis .................................................. 246
Mustafa Gürbüz BEYDİZ
Osmanlı Minyatür ve Ağaç Sanatında Nuh’un Gemisi İkonografisi .................... 264
MENTEŞE BÖLGESİ, MUĞLA VE BODRUM YEREL TARİH VE KÜLTÜR ARAŞTIRMALARI
Ahmet YİĞİT
19. Yüzyıl Saralos Kazasında Nüfus ve Lakaplar ................................................. 280
Hasan DEMİRTAŞ
Hurufat Deerlerine Göre Serulus Kazası Vakıfları ve Vakıf Eserleri ................ 326
Hüseyin MUŞMAL ve Raziye ARICI
Hurufat Deerlerine Göre Meğri (Fethiye) Kazası’ndaki Tekke, Zaviye ve Medreseler .................................................................................. 348
Tuncay ÖĞÜN
Temettuat Deerlerine Göre 19. Yüzyıl Ortalarında Seralos Kazası ............. 366
Bircan KAYMAKÇI
 
9
Menteşe Mütesellimi Çavuşzâde Hacı Ebu Bekir Ağa ....................................... 394
Mehmet ZEREN
İtalyan İşgal Kuvvetlerinin Bodrum Kalesi ve Civarında Tarihi Eserleri Yağmalama Hareketleri (1919-1920) .................................................................. 404
Mustafa HERGÜNER
2. Dünya Savaşı’nda Fransız Gemilerinin İlticası ve Bodrum ...................... 414
Cezmi ÇOBAN ve Zeynep ÖZŞEKER
Turgutreisli Bir Deniz Şehidi: Emin Süzen (1931 – 1953) ............................... 424
Recep ARSLAN
Cumhuriyet Dönemi’nde Bodrum ve Marmaris’te Süngercilik (1923-1960) ...... 460
Sibel ZEREN
19. Yüzyıl Sonları İle 20. Yüzyıl Başlarında Bodrum ve Adalar Denizi’nde Scaphandre (Iskafandira) Sistemiyle Sünger Avcılığı Tartışmaları ...................... 468
Ali Abbas ÇINAR
Akyaka Balıkçılık Kooperatifine Bağlı Teknelere Verilen Adların Sosyo-Kültürel Açıdan Değerlendirilmesi .......................................................... 488
Hür Kamil BİÇİCİ
Turgutreis ve Ortakent’te Bulunan Takı Tasvirli Mezar Taşları ......................... 496
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 17 Şubat 2019, 23:09:21
Birincisi, Muhalefet ettiğin kişilerin başında ben  geliyorum ve bu sayfaya en çok yazı yazan benim.  Demek bu söylediğin yanlış bilgi.

İkincisi, İstifa eden üyenin yerine yeni bir üye atanmıyor. Eğer bütün üyeler istifa ederse, alan adı sahibi Çarkçıbaşı ile birlikte seçimi organize edip seçime kadar forumu yürütüyor. Kurallar böyle. Demek bu konudaki DT'yi saygısızlıkla itham etmen de yanlış.

Üçüncüsü, Her etkinlik bir öncekinin benzeri olamaz. Her etkinlikten bir şeyler öğrenilir, kominiti mi sosayti mi bilmem. Bazen ikisi birden bazen yalnızca biri.

Dördüncüsü, geri gelmen için 15 tane yazı yazdım, benden başka 10 kişi daha yazı yazdı, üstelik bunu çok da hak etmek için hiç bir şey de yapmamıştın, ben dahil insanlar seni seviyor, yazdıklarına değer veriyor, o nedenle geri gelmeni istediler, ama görünen o ki, kendinden başka kimsenin eylemelerini görmek istemiyorsun. Bu senin bileceğin iş.

Ama bunu söylemek zorunda hissedip yazmak da benim bileceğim iş.

Abi affına sığınarak bir şeyler yazmam gerek. Kürek mürek hepsine razıyım.

Kural şöyle ;

DT üyelerinden birinin bir yaptırım gerektiren bir eylemde bulunması durumunda bu üyenin görevi o anda sona erer. DT kalan sayı ile yeni seçimlere kadar görevine devam eder. Bu sayı’nın 2’ye düşmesi halinde DT seçimi  yenilenir.

Yani bu kural, DT lerden birisinin görevini kötüye kullanması sonucunda işleyen bir kural. DT üyesi kendi isteği ile hem görevinden hem de forumdan ayrıldı. Yani kendisine bir yaptırım uygulanmadı. Bu kural bir kriz anında forumun yönetimsel açıdan bir sıkıntı yaşamaması için konuldu.

Oysa böyle bir durum söz konusu değil. Tam tersine hali hazırdaki durum ilk krizde ciddi sıkıntıya gebe. Boşuna 5 kişi seçmiyoruz herhalde. Her sistemde istifa eden üyenin yerine yenisi seçilir. Bizde neden seçilmiyor ?

Her şeyin kuralının olması gerekmez.  Akıl, mantık ve demokratik teammüller bunu gerektirir. BU forum demokratik bir yapı isteyen GEKO üyeleri tarafından kuruldu. Her haklı talepte karşımıza kurallar manzumesi olan kara kaplıyı çıkaran moderasyon yüzünden bu forumu kurduk. Her şeyi de seçim ile yaptık. Kurallar dahil. O kuralları da istersek demokratik bir yapı içerisinde değiştiririz.

Yani Kurallar böyle dedin mi GEKO dan bir farkın kalmaz. Bu forumun ruhunda, kuruluş harcında DEMOKRASİ var. Ya da vardı. Kişisel tercihi ile DT den ayrılmış olan bir üyenin yerine seçim yapmamak üstelik bunu savunmak bu forumun ruhuna da kuruluş değerlerine de saygısızlıktır.

Diğer yazdıklarına katılmamakla ve üzülmekle birlikte Kamil abiden daha fazla sopa yememek adına bir şey yazmıyorum.

Bak gene dayanamadım iyi mi. Yok sahiden kafaya bir kürek yesem iyi olacak galiba. Belki o zaman düzelirim. 


 



Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 18 Şubat 2019, 02:41:56
Bence sen fenerle konusuna dön. Retorikten çaktın.
Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 18 Şubat 2019, 08:17:41
Ben retorikten çıktım mi bilemedim ama burada bir çok şeyin "zıvana " dan çıktığı kesin.


Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Cem Gür - 23 Mayıs 2019, 09:57:15
Ersin antik dönem gemi rotalarını araştırdı, çalıştı,  didindi, ortaya bir fikir attı.

Bugünkü haber de onun ne kadar doğru bir noktaya "barnak" bastığını gösteriyor. :)xx :)xx

https://tr.sputniknews.com/kultur/201905231039132299-ms-64te-insa-edilmisti-patara-deniz-feneri-yeniden-ayaga-dikilecek/ (https://tr.sputniknews.com/kultur/201905231039132299-ms-64te-insa-edilmisti-patara-deniz-feneri-yeniden-ayaga-dikilecek/)

Başlık: Ynt: T/T heyamola patalyası duyuruları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 23 Mayıs 2019, 13:58:35
Sabah Haberi okur okumaz aklıma geldi.