Heyamola Hey
Havuzluk => Köşe Yazıları => Konuyu başlatan: Mehmet Cömert - 12 Kasım 2018, 22:02:59
-
Yazlık sarayın yapıldığı Okluk koyundaki restoran sahipleri ve diğer arazi sahiplerine iletilen kamulaştırma bildirimleri
ile kalıcı kapatılma süreci başlamıştır.
Amatör denizciliğimiz için manevi önem arz eden bölge elden çıkıyor.
https://www.change.org/p/turizm-bakanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-cennet-g%C3%B6kova-hepimize-aittir?recruiter=51900001&utm_source=share_petition&utm_medium=copylink&utm_campaign=share_petition&utm_term=psf_combo_share_initial.pacific_abi_select_all_contacts.select_all.pacific_email_copy_en_gb_4.v1.pacific_email_copy_en_us_3.control.pacific_email_copy_en_us_5.v1.pacific_post_sap_share_gmail_abi.gmail_abi.lightning_share_by_medium_message.control.lightning_2primary_share_options_more.variant
-
Çok pratik yararı yok,ama kamuoyu oluşturma adına imzaladım..
Bizden çok yabancı turizm acenta ve yatçıların tepkisini ,dikkate alırlar diye düşünüyorum..
-
Bülent reis daha detaylı açıklar elbette. Ancak acele kamulaştırma diye bir kanun var. Bakanlar kurulu bir proje için proje sahibinin acele kamulaştırma yapabileceğini beyan ederse proje sahibi mal sahibinin arsasını değerleyip bu bedeli mal sahibi hesabına yatırıp arsasını kullanabilir. Mal sahibinin yapabileceği tek şey belirlenen değerin düşüklüğü sebebiyle mahkemeye başvurması. En iyi ihtimalle alacağı para artar ancak arsa proje sahibinin kullanımına geçer. Konu okluk koyu ve proje de Saray olunca değerlemelere yapılacak itiraz bile kabul görmeyecek diye düşünüyorum maalesef. Ben de imzaladım bu arada.
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Kimse alınıp gücenmesin, kızmasın. Özellikle toplumsal konularda tepki /protesto/talep amaçlı kullanılan change.org'un muhatapları tarafından çok da dikkate alındığına inanmıyorum. Hatta hiç önemsenmiyor. Bu girişimler bence kamuoyu tepki/protestosunun "gazını almak" için kullanılıyor. Hangi konuda olursa olsun imzamız ile görevimizi yaptığımızı, imzamızın bir değeri olduğuna inancımızı pekiştiriyoruz sadece. Ancak pratikte bir anlamı yok.
Tepki gösterilen veya talep edilen hangi başlık change.og baskısı ile olumlu sonuca ulaştı?
-
Kimse alınıp gücenmesin, kızmasın. Özellikle toplumsal konularda tepki /protesto/talep amaçlı kullanılan change.org'un muhatapları tarafından çok da dikkate alındığına inanmıyorum. Hatta hiç önemsenmiyor. Bu girişimler bence kamuoyu tepki/protestosunun "gazını almak" için kullanılıyor. Hangi konuda olursa olsun imzamız ile görevimizi yaptığımızı, imzamızın bir değeri olduğuna inancımızı pekiştiriyoruz sadece. Ancak pratikte bir anlamı yok.
Tepki gösterilen veya talep edilen hangi başlık change.og baskısı ile olumlu sonuca ulaştı?
Ben alınmadım. ;)
Benim yazmak istediğim bu konunun böyle bir forumda bu kadar geç ele alınışı.
Havadan sudan(tuzlu su) tabii ki bahsedeceğiz.
Hatta bazılarımıza fazla gelse bile torunlardan da bahsedeceğiz.
Ama bir çoğunuzun tekneleri ile gittiği(ben gitmedim bu arada) bu güzel koylara artık gidilemiyeceği es geçiliyordu.
Ben büyük olasıllıkla kendi teknem ile yine gidemiyeceğim halde bu koyların halkımza kapatılmasını şiddetle kınıyorum. >:(
Ama inanıyorum ki bu güzel yerler yine bir gün halkımızın olacak. ?0-?
-
Geçen yıl birisi demişti , fırsatın olursa Gökova'yı bir an evvel gez. Bak duvar ördüler seneye kapatırlar mapatırlar diye. Bahsedilen yerlere hiç gitmedim ve üzüldüm. Muhtemelen çabalar sonuçsuz kalır ama yolunda olmak gereklidir diye düşünürüm. Benzeri durumu Sivri Ada da yaşamadık mı?
-
Ben de henüz göremeyenlerdenim..
Çok üzüldüm...
Ya belki kendisi gelmediğinde girişlere müsaade edilir?? (Çok mu olumlu yaklaştım?)
Bak aklıma düştü yine fotoğraflar... Olacak iş mi şimdi bu?? Halbuki oğlumla gidip orada Sadun Boroyu anlatacaktım kendisine... :'(
-
Biz de gidemedik henüz. Gitsek de gitmesek de orası bizim koyumuz. Sesimizi çıkarmazsak, sahip çıkmazsak orasıyla da kalmaz.
-
Niye kalkıp Ankara ya gitmiyoruz.Niye Cumhurbaşkanına çıkıp derdimizi anlatmıyoruz.Siz camdan seslenip çaya davet eden vatandaşın davetine icabet eden bir yöneticiyken bu ülkenin denizcilerinin feryadına kulak tıkayamazsınız,tıkamamalısınız diyelim.Güvenlik nedeni ile koy kapatmak ne demek siz bizden neden bu kadar korkuyorsunuz, ne demek bu kadar güvenlik önlemi,bakın bakalım bize şöyle bir tepeden tırnağa,biz korkulacak insanlarmıyız diyelim.Ben umutluyum arkadaşlar. Bu yaz Limni dönüşü Çanakkale marinada dinlenirken Çanakkale valiliğinin çatısına gözüm ilişti ve dehşete düştüm.Çatıda 6 tane işçi hiçbir tedbir almadan kiremitleri topluyorlar ve bir yandan çatıda onarım yapıyorlardı.Hemen elimde ki birayı bıraktım ve eşime ben valiye gidip bu rezalete son vermesini isteyeceğim deyince eşim kahkahalar ile güldü halime.Ayağımda terlik kıçımda deniz şortu 40 adımda valiliğin içindeydim.Danışmada ki bayan beni tepeden tırnağa süzdü ve ne istediğimi sordu.Ben de öz güven tavan yapmış tabii,hanımefendi vali bey müsait mi? kendisi ile hususi görüşeceğim deyince bayanda ki şaşkınlık görülmeye değerdi.Uzatmayayım 10 dakika sonra vali yardımcısı ile sade kahvelerimizi içiyor,20 dakika kadar sonra da müteahhit genç karşımda ayakta azar işitiyordu. Devletin Çanakkale de en büyük mülki idaresinin vatandaş gözünde ne hallere düştüğü konusunda valiliğe yaptığım ikaz meyvesini vermiş çatıya güvenlik halatları ve bu halatlara bağlanacak paraşüt kemerler ile çalışılmasını sağlamıştı.Devletin gerçek sahibi vatandaşın isterse neler yapabileceğini bilen ve bu gücün farkında olan bir birey olarak davet ediyorum sizleri.Haydi Ankara ya gidelim.Deneyelim.Zorlayalım.Çanakkale de vali kafasını kaldırıp çatıya bakmamış ve tepesindeki rezaleti görmemişti.Cumhurbaşkanının haydi burayı kapatalım,denizcileri üzelim küstürelim dediğini zannetmiyorum.En azından gittik deriz,denedik deriz.
-
Marinadan değerli komşumuz, arkadaşımız Mustafa Elbaş, yazdıklarına aynen katılıyorum. Dernekler, Forumlar hatta bireysel çabalarla sonuna kadar sahip çıkalım. Çanakkale Valiliği hikayeni daha önce dinlemiştim. Burada tekrar okumak çok güzeldi. :)xx
Bu vesileyle Heyamolahey foruma da hoşgeldin sefa getirdin. Geçmişte kendi motor yatını inşa etmiş ve şimdilerde yelkenli tekneye geçmiş bir denizci olarak buraya çok olumlu katkılar yapacağına inanıyorum. C:-)
-
Niye kalkıp Ankara ya gitmiyoruz.Niye Cumhurbaşkanına çıkıp derdimizi anlatmıyoruz.Siz camdan seslenip çaya davet eden vatandaşın davetine icabet eden bir yöneticiyken bu ülkenin denizcilerinin feryadına kulak tıkayamazsınız,tıkamamalısınız diyelim.Güvenlik nedeni ile koy kapatmak ne demek siz bizden neden bu kadar korkuyorsunuz, ne demek bu kadar güvenlik önlemi,bakın bakalım bize şöyle bir tepeden tırnağa,biz korkulacak insanlarmıyız diyelim.Ben umutluyum arkadaşlar. Bu yaz Limni dönüşü Çanakkale marinada dinlenirken Çanakkale valiliğinin çatısına gözüm ilişti ve dehşete düştüm.Çatıda 6 tane işçi hiçbir tedbir almadan kiremitleri topluyorlar ve bir yandan çatıda onarım yapıyorlardı.Hemen elimde ki birayı bıraktım ve eşime ben valiye gidip bu rezalete son vermesini isteyeceğim deyince eşim kahkahalar ile güldü halime.Ayağımda terlik kıçımda deniz şortu 40 adımda valiliğin içindeydim.Danışmada ki bayan beni tepeden tırnağa süzdü ve ne istediğimi sordu.Ben de öz güven tavan yapmış tabii,hanımefendi vali bey müsait mi? kendisi ile hususi görüşeceğim deyince bayanda ki şaşkınlık görülmeye değerdi.Uzatmayayım 10 dakika sonra vali yardımcısı ile sade kahvelerimizi içiyor,20 dakika kadar sonra da müteahhit genç karşımda ayakta azar işitiyordu. Devletin Çanakkale de en büyük mülki idaresinin vatandaş gözünde ne hallere düştüğü konusunda valiliğe yaptığım ikaz meyvesini vermiş çatıya güvenlik halatları ve bu halatlara bağlanacak paraşüt kemerler ile çalışılmasını sağlamıştı.Devletin gerçek sahibi vatandaşın isterse neler yapabileceğini bilen ve bu gücün farkında olan bir birey olarak davet ediyorum sizleri.Haydi Ankara ya gidelim.Deneyelim.Zorlayalım.Çanakkale de vali kafasını kaldırıp çatıya bakmamış ve tepesindeki rezaleti görmemişti.Cumhurbaşkanının haydi burayı kapatalım,denizcileri üzelim küstürelim dediğini zannetmiyorum.En azından gittik deriz,denedik deriz.
Evet normal bir hukuk devletinde yapılması gereken budur.
Ancak mevcut koşullarda milletvekillerinin bile başındakinden izinsiz parmak bile kaldıramadığı bir oluşum ciddi bir kamuoyu yaratak seçim öncesi belki bir duraklama yaratır.
Sonrası politik gelişmelere göre gelişir.
Her yolu denemek gerek tabii bir örgütümüz olsa daha iyi olur.
-
DADD?
-
DADD?
Sanırım 18 Kasım tarihli toplantıda tartışılacaktır.
-
DADD?
Sanırım 18 Kasım tarihli toplantıda tartışılacaktır.
İletişim kanalları vasıtasıyla yapılan bir sürü şey var. Ama Dadd daha çok küçük , kaldı ki bana göre camianın çok küçük bir kısmını temsil ediyor, 700 kişiden ne olur ki? Sıradan köy dernekleri bile 5-10 bin üyeden oluşuyor.
-
ÇOk gencim. Amerikan şirketine yeni girmişim. İş iki numara büyük. Adamlar beni proje geliştirme müdürü yapmışlar. Hiç unutmam Alarko'dan randevu aldım. Üzeyir Garih ile görüşülecek. Şirketin Türkiye' ye bakan Genel müdür yardımcısı, Türkiy ofisinin müdürü bir de ben. Çalıştığım firma o dönem dah Türkiye de yeni yapılanıyor. ancak Amerikanın ilk 500 firmasından biri.
Amerikan aksanını öyle anlamıyorum ki kendimi geliştireyim diye akşamları western film izliyorum . Aksi halde bizim Teksaslı genel müdürü anlamak mümkün değil. Sonradan bu kompleksim geçti gerçi. İngilizce benim ana dilim değil , diyordum toplantılarda . üyavaş konuşun. Kelimelerinizi yemeyin.
Ertesi gün de Türkcell ile toplantımız var. Hafta bitsin derdindeyim. Bu arada bilenler bilir o dönem bizim gibi ofisler kar merkezi pozisyonunda . Küçük bir şirketten farksızlar. Gen. Md yardımcısı benim tedirgin olduğumu hissetmiş olacak ki Türkcell müdürü ile toplantıya girmeden önce beni uyardı.
Düşünsenize biz daha irtibat bürosu konumundayız ama adamlar koskoca Türkcell. Konuşacağımız adamdan 2 ayda zor randevu almışım. Amerikalı ile aramızda şöyle bir diyalog geçti.
- Ersin do you afraid.?
-Not afraid , stress maybe.
- Ersin yes he is much and much bigger. He is important guy
-I know.
-But do not forget.
-What ?
- He has a big bull but no balls .
-what you mean?
-I mean that he is a worker at least.
-???
- But you are different. You are boss.
-????
-I mean yes you are not so big like him. You are small.
-Yes I know this . This is the reason that I have stress.
-You are small but you have balls . Yes so small but at least you have your own balls.
-???*
Metter is not to big or small . Question is ; have you balls or not !
Bilmem anlatabildim mi Ahmet. :) Neden bilmem bu anım aklıma geliverdi işte. 8) Sansür olmasın diye İngilizce yazdım kusura bakılmasın.
Geçen gün de WBF da Türkçe yazdıydım. Adamlar bir şey demedi..
-
Bunu daha önce senden de dinlemiştim, başka bir konuda . Bu konuda çok işe yaramaz zannımca. :)
-
:)
-
Kimse alınıp gücenmesin, kızmasın. Özellikle toplumsal konularda tepki /protesto/talep amaçlı kullanılan change.org'un muhatapları tarafından çok da dikkate alındığına inanmıyorum. Hatta hiç önemsenmiyor. Bu girişimler bence kamuoyu tepki/protestosunun "gazını almak" için kullanılıyor. Hangi konuda olursa olsun imzamız ile görevimizi yaptığımızı, imzamızın bir değeri olduğuna inancımızı pekiştiriyoruz sadece. Ancak pratikte bir anlamı yok.
Tepki gösterilen veya talep edilen hangi başlık change.og baskısı ile olumlu sonuca ulaştı?
Change.org'u yanlış biliyorsunuz hocam..
changorg sihirli bir değnek veya sizin adınıza resmi makamlar peşinde koşturan bir avukat değil..
sadece dijital imza toplama platformu.. sokakta stand açıp imza toplamanın dijital yöntemi..
imza kampanyasını başlatan kişi ne kadar ilgi gösterirse, muhataplarını doğru seçerse o kadar başarılı oluyor.
changeorg'un bu konuda platform sunmak dışında bir hizmeti yok..
kafanızdaki şüphe ve soruların çoğunun cevabı burada var;
http://www.simtoalev.com/change-org-kampanyalari-nasil-basarili-olur/
-
Change.org ile ilgili söylentiler varmış?
-
Sevgili Özgür, yakın bir zamanda Fasbok'ta bir aforizma vardı. Çok beğenmiştim. " Bir şeye para vermiyorsan muhtemelen satılan sensin" zeitgeist böyle çağımızda.
Herhangi bir konuda inanan, destekleyenler olduğu gibi şüpheyle yaklaşanlar, inanmaylar da var.
change.org konusunda ben ikinci sınıftayım. Geçmişte pek çok kampanyaya da imzamı verdim.
İki de örnek verirsek okuyanlara da endazeyi doğru tutmalarına belki yadımı olur.
https://webrazzi.com/2014/12/09/aktivizm-ve-kar-arasindaki-ince-cizgi-change-orga-25-milyon-dolar-daha-yatirim-getirdi/ (https://webrazzi.com/2014/12/09/aktivizm-ve-kar-arasindaki-ince-cizgi-change-orga-25-milyon-dolar-daha-yatirim-getirdi/)
https://youtu.be/yYgmVg68zWo (https://youtu.be/yYgmVg68zWo)
-
Sevgili Özgür, yakın bir zamanda Fasbok'ta bir aforizma vardı. Çok beğenmiştim. " Bir şeye para vermiyorsan muhtemelen satılan sensin" zeitgeist böyle çağımızda.
Hocam, Türkiye'de internet yokken, BBS'ler üzerinden dünya iletişim ağlarına bağlanıp bu iletişim imkanlarını Türkiyede ücretsiz olarak insanlarla paylaşmış az kişiden biriyim. (Bknz: https://eksisozluk.com/posta-arabasi-bbs--227286?nr=true&rf=posta%20arabasi%20bbs | https://www.beyaztarih.com/makale/internetin-turkiyede-22-yillik-seruveni | https://www.wikiwand.com/tr/HiTNeT)
Bu lafı o zamanlar biz (BBS'ciler) söylemiştik. Muhtemelen biz uydurmadık, yurtdışından duyup çevirmişizdir.
Taa o günlerdeki en büyük derdimiz ücretsiz, halka açık BBS işletmenin çok zor olduğu, maliyetinin altından kişisel olarak kalkmanın mümkün olmadığı, bunu yapmak için ya bir şirketin sponsorluğunu almak, ya reklam yayınlamak, ya üyelik sistemine geçmek ya da son çare BBS üstünden korsan işler (yazılım korsanlığı) yapmaktı. Çoğu kişi bu yollardan bir veya birkaçını kullanarak BBS'lerini işletiyordu. Ben yapmadım. Tamamiyle cebimden, hiçbir reklam, üyelik veya sponsorluk olmadan ve korsanlığa bulaşmadan yaptım. Gücüm yettiği yere kadar yaptım.. bittiğim yerde şansıma internet yetişti de tüm BBS'ler kapandı! :D
Elbet bu benimki bir istisna. (ama o dönem söylesem kimse inanmazdı..)
Internet var olduğundan beri neredeyse hiçbir bilgi "karşılıksız" sunulmadı demek yalan olmaz..
Teknolojinin tamamında bu var zaten. Batı kaynaklı "gelişmenin" temeli bu kar sistemi üzerine kurulu.
Bu teknolojiyi kullanacaksan senden aldıklarını peşinen kabul edeceksin.
Bundan kaçacak olursak dağ başında kendimiz ekip biçip robinson olarak yaşamamız gerekir.
Diğer türlü bakarsak da, google bilgilerimizi çalıyor, facebook karakterimizi modelliyor, changeorg bizi kategorize ediyor, twitter bizi fişliyor, laptop kamerası bizi izliyor, cep telefonu dinliyor, uçaklar havayı zehirliyor diye sonsuz bir paranoya paradoksuna gireriz..
Dolayısı ile teknolojiye olumsuz değil olumlu yönden bakmanın daha faydalı olacağını düşünüyorum.
Özet ile;
changeorg imza toplamanın dijital yöntemidir, sokakta bir standta verilen imzadan (telefon ve bilgisayar kullanan bir birey için) farklı bir zararı yoktur.