Heyamola Hey

Havuzluk => Seyir Anıları => Konuyu başlatan: Mücahit Karabaş - 12 Kasım 2018, 17:35:14

Başlık: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Mücahit Karabaş - 12 Kasım 2018, 17:35:14
Geçenlerde bir komşum eşiyle birlikte hac için diyanete adlarını yazdırdıklarını ama  kendilerine iki senedir hac çıkmadığından şikayet ediyordu. Ben de içimden “ O da bişey mi? Ben de iki senedir Babatunca’ya adımı yazdırmıştım ama hala aramadılar diye geçirmiştim. İki sene önce Mustafa Abi bizi davet etmişti ve Ece’yle birlikte Tirilye’den İstanbul’a yelken yapma zevkini yaşamıştık. Ama insanoğlunun gözü doymuyor. Yine bir seyir yapsak fena mı olur?  :)
Derken Geçtiğimiz Pazar günü beklenen telefon geldi. Ahmet, aday adaylığından adaylığa terfi ettiğimi bildirip 9 Kasım 2018 Cuma akşamı Babatunca’yı Kuşadası’ndan durmaksızın İstanbul Yeşilköy’e getireceklerini söyledi. Sağolsunlar Mustafa Abi’yle birlikte beni de davet etmeye karar vermişler. Ben de hiç düşünmeden kabul ettim (Tabi ki hanımdan izin aldıktan sonra hiç düşünmedim).  :)

Şampiyon bir tekne ( The Bodrum Cup 2018  İstanbul- Bodrum Etabı’nda kendi kategorisinde ikinci ama gönüllerde birinci) ve sıkı denizcilerle koca deryaların hiç bilmediğim sularında seyir yapma düşüncesi heyecanlanmama neden oldu. Heyecandan bütün hafta nasıl geçti bilemedim.  Hafta içinde ekibin diğer reisleri de belli oldu. Melih Keskin, Göcek’ten gelip İstanbul’a kadar bizimle olacak. Serkan Güvenen misafir reis. Kuşadası- Çeşme etabında bize eşlik edecek. 

Derken Cuma günü geldi çattı. Ben Mustafa Abilerin evlerinin otoparkına aracımı park ettim. Ahmet’le havaalanında buluşmak üzere bir taksiye bindik. Taksici Trabzon’un Of kazasından göçmüş 60'lı yaşlarda birisi. Sanki İstanbul’a dün gelmişçesine yöre ağzı ile konuşuyor. Mustafa Abi uzun zaman önce oralara gitmiş. Orada geçen anılarını anlatmaya başlıyor. Ben bir yandan Onun bu kadar detaylı hatırlayıp anlatmasına, bir yandan da taksicinin sanki oradaymış ve anlatılan kişileri çok iyi tanıyormuş gibi cevaplar vermesine şaşırıp kalıyorum. Mesela Mustafa Abi,

“Herkesin tabancası, tüfeği vardı. Kahvehanede herkes silahını masaya koydu, İngiliz mavzeri bile çıktı” diyor.  Şoför arkadaş diğer silahları da sayıyor. Mustafa Abi,

“Kahveci, Jandarma komutanı gelecek. Yok edin silahları! deyince herkes ortadan kaldırdı silahını” diyor. Taksici,

“Komutan iyi adam, kimseye karışmıyor onlar da komutana saygılarından kaldırıyorlar” diye cevap veriyor. Kısacık yolda sohbet uzayıp gitti. Beni arkada unuttular bile. Neyse havaalanı, Ahmet’le buluşma faslı derken. Kendimizi rötarsız İzmir’de buluyoruz. Serkan Reis, bizden önce havaalanına gelmiş. Bizi karşılıyor ve hasret gideriyoruz. Benim aslında kendisiyle ilk karşılaşmam ama daha önceki Zello konuşmalarımız ve "Heyamolahey Ruhu" sayesinde gönüller zaten birdi…Nezaket gösterip getirdiği 2 koli( yazıyla iki koli) boyoz sayesinde kendime daha bir yakın hissettim. Boyozlar öyle çoktu ki yol boyunca fırında ısıtıp ısıtıp kaç defa yediğimizi hatırlamıyoruz. Sonuncusu  bizi karşılamaya gelen Kemal Tesbihçi Reisimize de nasip oldu. Sağolasın Serkan.

Havaş’ın takur takur bir midibüsüyle Kuşadası’nı ulaştık. Melih Reis bizden önce gelmişti. Melih Abi’yle daha önce İstanbul’da tanışmıştık. Yol arkadaşlarımız çok iyi. Ahmet bana “Bu seyri sen yazacaksın ona göre!” diyor. Ben de “Sen varken benim yazmam ayıp olur” diyorum. (Benim iç ses: “Abi bana bırakma Of’lu taksiciyi bile yazıp abuk sabuk detaylarla insanları daha baştan sıkarım”).  Neyse O da bana destek olacak. Hatta diğer reisler de yazarlarsa daha güzel olur. Ne demişler,  “Ağanın kalemi tutulmaz”. :) Girişi biraz uzun tuttum kusura bakmayın. Bu rotayı kendi teknemle ya da başka bir tekneyle daha önce hiç yapmadım. Daha önce böyle bir transferde bulunmadım. Acemi bir amatör denizci olarak anlatabileceklerim, geçmişte bu tarz bir tekne transferinde bulunmamış  dostlarımıza neler yaşadık neler hissettik kısa notlar olacak. Bu rotayı bu şekilde hızlı ya da geze geze yapmış reislerimiz de anılarını veya dikkat çekmek istedikleri hususları yazarak katkıda bulunurlarsa daha faydalı oluruz.  Ben konuyu başlatayım, Ahmet yolu, hava durumlarını ve izlenimlerini de yazarak devam ettirir. Bugün biraz dinlenelim yarın devam ederiz.

Birlikte alışveriş yapmak, depoları doldurmak, yedek tüp almak, marina işlemleri neredeyse iki saati buluyor. Nihayet Babatunca, beş kişilik mürettebatı ile saat 18:30’da Kuşadası Marina’dan avara oluyor.

Dikkaaaytt Kaptan Havuzlukta!.. 
 C:-)
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Murat Ayduk - 12 Kasım 2018, 18:09:20
Güzel bir yazı dizisi geliyor...
Sabırsızlıkla bekliyoruz efenim.. Ama foto ve video da isteriz  :D
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Doğan Erbahar - 12 Kasım 2018, 19:05:27
Güzel bir yazı dizisi geliyor...
Sabırsızlıkla bekliyoruz efenim.. Ama foto ve video da isteriz  :D

+1
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Mustafa Ertör - 13 Kasım 2018, 11:01:41
Mücahit çok güzel anlatıyorsun.Şimdiden merakla bekliyorum devamını.

Cuma sabahı bankada işim vardı.Mücahit Reis aradı."Abi yoldayım.Arabayı Yeşilköy'e bırakayım dönüşte rahat olur." diyor.Ben de bizim otoparka bırak,daha güvenli olur diyorum ve konum gönderiyorum.30 dakika sonra telefonda Mücahit "Abi telefon konumu kaybetti.tahmini geliyorum diyor.(Daha önce beni eve bırakmıştı)pencereden bakıyorum 4lü leri yakmış evin önünde duruyor.hemen indim yoldan geçen taksiyi durdurduk ve park ettiğimiz gibi Of li abinin taksi ye bindik.Yoldaki sohbet acayipti abi özlemiş memleketini güzel şivesiyle anlattı durmadan.Yolculuğumuza şimdiden keyifle başladık.
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 13 Kasım 2018, 13:59:22
Hadi Mücahit dinlenmiş olman lazım, merakla bekliyoruz, bu güzel saatleri tekrar yaşamak için.
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Mücahit Karabaş - 13 Kasım 2018, 15:37:25
Güzel bir yazı dizisi geliyor...
Sabırsızlıkla bekliyoruz efenim.. Ama foto ve video da isteriz  :D

Teşekkürler Murat ve Doğan Hocam. Çok da uzun olmayacak sanırım. İşlerim de çok yoğun. unutmamak için aralarda bir şeyler yazmaya çalıştım bugün.
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Mücahit Karabaş - 13 Kasım 2018, 15:51:18
Kuşaadası Çeşme etabı 60 deniz mili bir mesafe. Kuşadası’ndan çıkıp Doğanbey burnuna doğru yol almaya başlıyoruz. Dümende Mustafa Reis var. Çıkarken güneş batmak üzere. Hava sıcaklığı 20C lerde. Rüzgar çok düşük. Dalga yüksekliği Babatunca gibi bir tekne için ihmal edilebilir düzeyde. Motor seyriyle saatte ortalama 6 knot ile yol alıyoruz. Serkan ve Melih Reislerin Babatunca ile ilk seyirleri. Yola çıkmadan Ahmet hepimize tekneyi tanıttı. Bu çok önemli bir şey. Transferde olsun veya misafir ağırlamakta olsun teknenize gelen kişi tekne sahibi bile olsa, sabırlı bir şekilde kendi teknenizi anlatmanız çok önemli. Yol boyunca bu konuları kendi aramızda tartıştık. Melih Reis çok güzel bir şey söyledi. Belki çoğunuz biliyorsunuz ama ben daha önce düşünmemiştim. Özellikle ilk defa bir tekneye gelen misafirlere bir kaç defa can yeleği giyme çıkarma provası yaptırın tavsiyesinde bulundu. Bir çok misafir bunu ilk defada kolayca beceremiyormuş. Ahmet, Babatunca’nın ikinci kaptanı ama tekneyi öyle öğrenmiş ki, en az kendi teknesi kadar iyi tanıyor. :) Her zamanki gibi iki dakika yerinde oturmuyor. Hava kararırken mutfakta çay demleniyor, fırından yeni çıkmış boyoz servisi yapılıyor. Birazdan ay yükseliyor. Yeni ay olduğu için 1-2 saatte batacak. Ay battıktan sonra 15 dakika sonra hava nasıl olursa gece boyunca hemen hemen aynı devam edermiş. Bu önemli bir bilgi. Çünkü tekneye gelirken Ahmet son birkaç gündür hava durumuna bakmadığını söylemişti. Biz de nasıl olsa yanımızda O olacağı için bakmamıştık.   :D

Rüzgar yavaş yavaş artıyor çoğu zaman kafadan geliyor. Serkan hariç yavaştan üstümüzü değiştirip kat kat giyiniyoruz. Serkan maşallah üşümüyor. Hava iyi olduğu için can yeleği takmıyoruz ama hepimiz için çok kolay ulaşılacak bir yerdeler.  Gece seyrinde sürekli pruvayı kontrol ediyoruz. Ahmet ön tarafa bakarken daha çok iskeleyi kullanıyor. Seyir fenerlerinden yeşil olan daha çok göz yanılmasına neden olduğu için bunu yapmamızı tavsiye ediyor. Deniz neta sayılır. Sohbet çok kaliteli. Ben hariç hepsi Kıbrıs gazisi.  :) Yani yılbaşındaki Kıbrıs seyrinin katılımcılarından... Kıbrıs seyrinden sık sık bahsediyoruz. Çok şey kaçırdığımı yine canlı ağızlardan dinliyorum. Yeni yıl için yeni planlar varmış ama benden duymuş olmayın Bu arada 21 aralık Heyamolahey ikinci yaş günü etkinliği organizasyonu için oy birliğiyle beni seçiyorlar.

Doğanbey Burnundan sonra Sığacık körfezini sancağımızda bordalıyoruz. Rüzgar biraz daha artsa da rahatsızlık verici dalga yok. Gökyüzü açık. Sayısız yıldızlara bakmak müthiş bir keyif.  Kaptanımız Mustafa Abiyle ve Ben birlikte vardiyacı olacağız, Ahmet ve Melih de ikinci grup olacaklar. İlk gece olması ve Serkan’ın Çeşme’de ayrılacak olmasından dolayı ilk akşam uyumayı çok düşünmediğimiz için vardiyayı esnetmeye karar veriyoruz. Uzun seyirlerde vardiyaların belirlenmesi de çok önemliymiş. Baştan vardiya süreleri ve gruplar belirlenirse herkes için adil olur. Bizim seyrimizde şöyle bir şey oldu. Vardiyalarda olsun, yeme içme bulaşık gibi işlerde olsun herkes gereğinden fazla fedakardı. Herkes birbirine “Sen uyu” ,” Yok ben çok iyiyim sen uyu biraz daha “ diye diye vardiya sistemi biraz karıştı. Çoğu zaman havuzlukta en az üç kişi olduk. O nedenle sonlara doğru belki hepimiz gerektiğinden daha az uyuduğumuz için olmamız gerekenden daha yorgun düştük. Bu çok profesyonelce gelmeyebilir. Ama ben yine de pişman değilim. Çünkü her zaman bu şekilde seyir yapma ve sohbet etme fırsatı olmuyor. Herkes bilgi ve deneyimlerini paylaşıyor. Denizci yönü dışında yaptıklarını, hayat hikayelerini anlatıyor. Zamanın ve yolun nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz bile. 

Ahmet, Bodrum yarışını burada çok güzel yazmıştı. Yine de yarış sırasında yaşadıkları ile ilgili bir sürü ekstra şey anlatıyorlar. Önceki uzun seyirler konuşuluyor. Burak’tan kalan filtre kahveyi keyifle yudumlarken, ortak pek çok reisimizin kulaklarını da çınlatıyoruz.

Gece uzun. Melih Abi saat 1 gibi uyumaya gidiyor. Biz havuzlukta sohbete devam ediyoruz. Serkan’ı bizimle devam etmesi için kandırmaya çalışıyoruz. Ama hafta sonu İzmir’de başka programları olduğu için devam edemeyecekmiş. Ben konuşma ve tavırlarını biraz Oğuzhan Reis’e de benzetiyorum. Yol boyu keyifli sohbet ettik. Bir ara Mustafa Abiden izin isteyip birer bira da içtik.

Sığacık'tan sonra Alaçatı’yı da geçiyoruz. Çeşme’de Serkan’ı bırakırken yakıt takviyesi yapalım diyoruz. Çeşme Marinaya telsizden anons verdiğimizde saat sabah altı olmuş. Marina yakıt istasyonunun kapalı olduğunu ama bizim oraya yanaşabileceğimizi söylüyor. Serkan, sabahın erken saatinde geleceğimizi düşündüğü için arabasını önceden Çeşme’ye getirip bırakmış. Zeki adamın hali başka oluyor. Bize arabasıyla yakıt almaya gidebileceğini söylüyor. Ama araba uzakta, kalenin oradaymış. Bizi yakıt istasyonuna yanaşırken bize yardımcı olan palamar arkadaş Serkan’ı botla bırakmayı teklif ediyor.  Ahmet de palamara “Sen ne harbi adamsın yaa?” diyor. Biz henüz bidonlardaki yakıtı depoya dolduramadan on dakika içinde Serkan arabasıyla neredeyse tekneye aborda oluyor. :)

Yakındaki benzinciye bir tur atıp bidonları doldurduktan sonra ayrılma vakti geliyor. Melih Abi uyanmıştı, sırayla Serkan’la vedalaşıyoruz. Bize yoldaşlık etmesi ve keyifli sohbeti için kendisine çok teşekkürler. Halatları çözmemize yardım edip bize el sallıyor. Sabah 07: 30’ da Babatunca, Çeşme Marina’dan avara oluyor. Ben de yorulmuşum biraz uyumak için aşağıya iniyorum.

(https://i.hizliresim.com/ZXgrjz.jpg)

(https://i.hizliresim.com/lq2oPp.jpg)

(https://i.hizliresim.com/V95Z8R.jpg)

Serkan Reis kamerasından
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 13 Kasım 2018, 16:05:00
Palamar arkadaşa "sen ne güzel adamsın "dedim. Harbiden öyleydi, sağolsun bize çok iyi davrandı, yakıt iskelesine aborda olmamızı sağladı. Marinanın istasyon görevlisinin telefonunu verdi, aradık fakat uyandıramadık. Biz karşıya nasıl yürürüz diye düşünürken, bizi botla bırakmayı teklif etti. Olanca insiyatifini kullandı.  Bu Çeşme Marina da her durduğumuzda böyle oldu, her seferinde oldukça misafirperverdiler. Buraya eleştirileri yazdığımız gibi güzel olanı da yazmakta fayda var belki okuyan olur . Bu marina da her durduğumuzda bu ilgiyi gördük, gerek telsizdeki net bilgilendirmesinde gerekse içerideki yardımlarında. Daha önce Tayo-Mar ile durduğumuzda da maksimum yardımcı olmuşlardı. Sağolsun Palamar hizmeti veren arkadaşımızdan , bu tip çalışanların çoğalması dileğiyle.
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Murat Ayduk - 13 Kasım 2018, 16:06:51
Kalemlerinize sağlık... Daha nice seyirleri olsun tüm deniz severlerimizin...

Ama fotolar büyümüyooor....!! :D
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 13 Kasım 2018, 17:40:50
Keyifli seyir.. Hafta sonu çok yoğun olduğumdan takip etme şansım olmadı ne yazık ki. Bir ara aklıma geldi arayayım diye ama sonra yoğunluktan unutmuşum. Bir nedeni de ekip. Ahmet zaten yolu ada vapuru kaptanı gibi biliyor zaten. Mustafa abinin de ağzından kerpeten ile laf alabildiğim kadarı ile bu yolu eski teknesi ile üç beş kez yapmış.

O yüzden Mücahit ve Melih reislere bir tavsiyem olacak. Yanlış anlamasınlar. Bildiğim bu yolu ilk defa yapıyorlar. Başka tekne ve ekip ile o yol bu mevsimde öyle biraz zor tırmanılır 60 küsür saatte.

Gerçi yavaş gelmişsiniz . Ahmet ben ve Amerikalı o yolu Asterix ile 55 saatte gelmiştik. :))

21 aralık kutlaması ile ilgili Cem Gür İStanbul 'a gelmiş , bildiğim Kaan Erdem de İstanbul da olacak. Bu sene şehir dışından da katılım olur diye düşünüyorum. Hem Aali yi 60 bin bakımdan sonra da görmüş oluruz.. :)
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 13 Kasım 2018, 17:53:53
Gerçi yavaş gelmişsiniz . Ahmet ben ve Amerikalı o yolu Asterix ile 55 saatte gelmiştik. :))

Asterix ile geldiğimiz hava buna göre çok iyiydi. Sadece Şarköy'de saklanmıştık 3 saat kadar. Bu sefer bu yolculuğun 3 ayrı bölümünde sıradan tekneleri zorlayacak hava ile karşılaştık. Seyirde kalınan süre 58,5 saat oldu, duraklamalar dahil  toplam süre ise 62 saat idi.Ortalamayı akıntıları falan yakalayarak  5,5 milin altına neredeyse düşürmedik.
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Mücahit Karabaş - 14 Kasım 2018, 00:50:17
10  Kasım cumartesi sabahı saat 09:50 de uyanıyorum. Gözümü açıp saati görür görmez aklıma Ata’mız geliyor. “Tüh! dokuzu beş geçe uyanık olsam iyi olurdu”. Neyse artık yapacak bir şey yok. Giyinip havuzluğa çıkıyorum. Mustafa ve Melih Reis sohbet halindeler. Güneşli bir gün ama acayip rüzgar ve dalga var. Babatunca bile dalgalara kafa vurarak gidiyorsa bizim tekneler kim bilir nasıl giderdi buradan? Sancağımızda koskoca Anadolu uzanıp gidiyor. Hayatımda ilk defa buradayım. Gözlerimi kapatıp sanki google earthden bakıyormuşum gibi bulunduğum yeri hayal ediyorum. (-) tuşuna basıp daha yukarıdan bakıyorum. İçimde öyle bir heyecan var ki beni bile aşıyor. Çünkü eşim Ece’nin yerine de heyecanlanıyorum. Şimdiye kadar denize dair her şeyi, birlikte keşfettik. O’nsuz bu seyri yaparken eksikliğini çoook fazla hissediyorum. Şu anda ikimizin adına da burada olduğumu düşünüp iki kat heyecanlanıyorum. Bu denizi ilk geçişim ama herhalde buradan elli kere daha geçsem yine aynı heyecanı yaşarım. 

Karaburun’u yavaş yavaş geçiyoruz. Ahmet uyuyor biz havuzlukta sohbet halindeyiz. Derken uzakta bir bot görüyoruz. Melih Reis, bunlar Suriye’li göçmen olabilir mi diyor? Biz de önce öyle düşünüyoruz ama yakında bir Yunan adası olmadığı için buradan botla karşıya geçmek çok anlamlı değil. Mustafa Abi, benden dürbünü rica ediyor. Aşağıdan dürbünü getiriyorum üçümüz de bakıyoruz ama kesin bir yargıya varamıyoruz. Botun duruş şekli ve hareket yönünden Türkiye’ye doğru gittiklerini düşünüyoruz.  Çok uzak olmamamıza rağmen içindekiler bize bakmıyor bile. Aklıma bir süre önce burada paylaşılan baba kızlı video geliyor. Onlara yaklaşmalı mıyız yoksa devam mı etmeliyiz? Yanımda camianın en yufka yürekli insanlarından ikisi var. Melih ve Mustafa Reisler… Onlar da net bir hükme varamadılar. Akıllı bir insan bu havada botla bu kadar açılmaz diye konuşuyoruz. Bizce bu kişilerin kaçak göçmen olmaları düşük bir ihtimal... Civarda balıkçı tekneleri de var. Biz yola devam ediyoruz. Bu arada son yarım saat içinde sancak kıç omuzluğumuzdan yaklaşık 45 feetlik bir yelkenli yaklaşıp yavaş yavaş bizi geçiyor. Onların da sabah çeşme civarından yola çıktıklarını düşünüyoruz. Derken gizli kaptan  Ahmet de uyanıyor. O uyanınca keyfimiz yerine geliyor. Hemen çay demleniyor. Ahmet, ekmek üstü kaşar domates hazırlayıp fırına veriyor. Adam hiç üşenmiyor yahu.  :) Ben bile bu kadar hamarat değilim Kahvaltımızı keyifle yapıyoruz. Babatunca, dalgalarla boğuşa boğuşa ilerliyor. Hava sert… Ahmet, endişelenmemizi söylüyor. Güneş yükselip sıcaklık yükseldikçe hava düşermiş.  “O zaman rahat ederiz    diyor. Ben de içimden “ Tabi tabi kesin öyle olur“ diyorum. Sanki Ahmet iyimser tahmin yapıp bizi rahatlatmak istiyormuş gibi düşünüyorum. 

Kahvaltıyı toplayıp sohbete dalmışken  Mustafa Abi’nin teknenin arkasından saldığı oltada bir hareketlenme olmasın mı? Bir anda hepimiz heyecanlanıyoruz. Kaptanımız oltayı toparlamaya başlıyor. Sarıyor da sarıyor. Dördümüzün gözü de oltada. En sonunda balık geliyor. Ama bu küçük bir yavru orkinos. Mustafa Abi, tereddüt etmeden balığı suya geri salıyor. Biz tekrar muhabbetimize dönüyoruz. Anadolu kıyısından gitmektense Midilli kıyılarından geçmek daha pratik. Bir süre sonra Middilli’yi İskelemizde bordalıyoruz.

Bir süre trinketimizi açıp bu şekilde hızımızı artıyoruz. Teknenin sarsılması da azalıyor.  Derken oltamıza yine balık vuruyor. Yine bir yavru orkinos. Kaptanımız yine orkinosu Ege’ye iade ediyor. Mustafa Abi’nin yüzü balığı çekerken de, denize salarken de çok mutlu. Aslında buraya kadar hepimiz hep mutluyuz. Arada durumdan memnuniyetimizi dile getirdiğimizde Ahmet hemen “ Maşallah deyin” “Diliniz ısırın” diyor. Biz de maşallah diyoruz. Öğlen gibi Mustafa ve Melih Reisler uykuya geçiyorlar. Ahmet ve Ben vardiyadayız. Sohbet muhabbet gidiyoruz. Ahmet yine haklı çıkıyor. Saatler ilerledikçe hava gitgide yumuşadı. Deniz sakinleşti. Midilli Adası solumuzda yemyeşil uzayıp gidiyor. Ahmet bu adanın Yunanistan’ın en büyük ve en uzun adalarından birisi olduğunu söylüyor. Ben haritadaki görüntüsünü hayal etmeye çalışsam da bu kadar uzun olacağını düşünmemiştim. Adaya çok yakınız. Yunan bayrağını çekmişiz. Bir ara dört beş tane balıkçı teknesi görüyorum. İlk iki tanesini selamlamak için elimi kaldırıyorum. Teknedeki balıkçılardan hiç tepki yok. Ya beni görmüyorlar, ya da Türk bayrağını sevmediler. Üçüncü teknede aklıma elimi sadece kaldırmak yerine, kaldırıp sağa sola sallamayı deniyorum. İşte bu harekete cevap geliyor. Onlar da el sallıyor. O sırada Ahmet aşağıda filtre kahve yapmakla meşgul. Sonraki 3-4 tekneyi de aynı şekilde selamlıyorum. Hepsinden de karşı selamlar geliyor. Komşuları seviyorum. Aklıma Ankara’da öğrenciyken Ast tiyatrosunda Altan Erkekli’nin oynadığı “İnadına Yaşamak” oyunundaki Yunanlı Barba geliyor. Altan Erkeli orada Barba isimli karaktere sürekli kadeh kaldırıyordu. Oyunu tavsiye ettiğim için tiyatroyu pek sevmeyen Babamın, Annem ve iki kız kardeşimi alarak  hatırım için İstanbul turnesinde oyunu izleyip çok beğenmesini ve sonrasında zaman zaman Barba’ya kadeh kaldırmasını düşünüyorum. O anda Babamı özlüyorum. Şu an Ege Denizi’nin en güzel yerindeyim galiba...

Günler kısaldığı için öğlen, ikindiye, ikindi akşama çabuk kavuşacak. Saat 17’ye doğru uyuyan kimse kalmıyor. Ahmet kaşla göz arasında kuzineye girip fırında kaşarlı makarnayı hazırlıyor. Makarnanın bir kısmını da domatesli yapmış. Benim rolüm ise “görevimiz kavurma”… Dün aldığımız kuzu etinden kavurmayı yapıyorum. Ahmet teknede karabiber var demişti. Ama maalesef hiçbir baharat bulamıyoruz. Şöyle karabiberli, kekikli bir kavurma daha güzel olurdu. Neyse sonunda yemekler hazır. Hava kararmadan önce havuzluktaki  masada soframızı kurmuşuz. Yemekleri afiyetle yemeği yiyoruz. Sonrasında Melih Abi bir demlik çay yapıyor bize. İşler bitince tekrar havuzlukta toplanıyoruz.

Midilli Adası hala bitmedi. Ama az kaldı. Hava yavaştan kararıyor. İskelemizde uzakta bir sahil güvenlik botu var. Ben “ Sahil güvenliğe nanik yapıp kaçalım “ diyorum. :) Sabahki sert havadan eser kalmadı. Midilliyi bitirip doğrudan karşıya Anadolu’ya Kadırga’ya geçeceğiz. Oradan Babakale ve Çanakkale… Yunan bayrağını arya ediyoruz. Ay yükseliyor. Bakalım ne zaman batacak? Battıktan sonraki 15 dakika ne olacak? Gece ilerliyor. Midilli bitiyor. Karşı yakaya geçerken sancağımızda bir sürü balıkçı ışığı görüyoruz. Sonunda Anadolu kıyılarına geldik. Sabahtan beri Yunan sularında gittikten tanıdık kıyılara gelince nedense uzun yurtdışı seyahatlerinden  dönüşümde ülkeme dönmüş gibi mutlu oluyorum.

Babatunca, Babakale’ye çok rahat ulaşıyor. Babakale'den yukarı tırmanışa geçiyoruz. Ay batıyor ve denizi sakin. İşte bu güzel haber… Mustafa Abi, Babatunca’yı ilk aldığı zaman eşi Hocahanım’la birlikte İstanbul’a gelirlerken burada çok kötü havaya yakalandıklarını, eşinin Çanakkale’den sonra otobüsle İstanbul’a döndüğünü, oradan oğlu Tunca’yla çok zor şartlarda tekneyi İstanbul’a getirdiklerini anlatıyor. Buradaki sürpriz hava yüzünden Hocahanım denizden biraz soğumuş. Mustafa Abi’nin bu sularla bir hesabı var. O nedenle Çanakkale Boğazına gelene kadar uyumamaya kararlı. Ahmet gidip uyuyor. Biz üçümüz sohbete doymuyoruz. Mustafa Abi de, Melih Abi de o kadar güzel anlatıyorlar ki ben de uykum geldiği halde aşağı inemiyorum. Sancak baş omuzluğumuzda rüzgar türbinlerinin kırmızı ışıkları, iskele baş omuzlukta geçen yaz çok güzel güler geçirdiğimiz Bozcaada’nın pırıltıları… Saatler ilerliyor. Boğaza yaklaşırken biyonik Ahmet yine uyanıyor. Mustafa Abi’yi uyumaya ikna ediyoruz. Sohbet devam ediyor. Ben bir ara diyorum ki, “ Size Çanakkale’de oturduğum yeri de göstereyim”. İkisi birden aynı anda “Sen Çanakkale’de mi oturdun?” diye soruyorlar. Ben de “Yani Ekim’le karaya oturduğumuz yer” diye sırıtarak cevap veriyorum. :D Hep birlikte gülüşüyoruz. (Bakınız: Ekim’in denizciler İçin küçük, bizim  için büyük maceraları).

Abide’nin kırmızı ışıkları gittikçe yakınlaşıyor. Son birkaç saattir hava çok fazla soğuyor. Ben neredeyse donuyorum. Ahmet kuzeye çıktığımız için soğudu diyor. O çok sıkı sarınmış. Kar maskesi de takmış. Ben spreyhoodun içinden çıkamıyorum. Bir yandan kendimi O’na karşı suçlu gibi hissediyorum. Dün akşamla bu akşam arasında çok fazla sıcaklık farkı var. İskele kıç omuzluğumuzdan büyük bir gemi hızlıca bize yaklaşıyor. O nedenle kıyıya gereğinden fazla yaklaşmak zorunda kalıyoruz. Bize hızla yetişen gemi sanki şimdi yavaşlamış gibi geliyor. İçimizden ve dışımızdan “Hadi geç artık” diye söyleniyoruz. Sonunda gemi bizi geçip gidiyor. Artık Boğaza giriş yapıyoruz. Ben de daha fazla dayanamayacağım. Saat sabah dört buçuk olmuş. İçeri giriyorum. Buz gibi havadan sonra salon sıcacık. Ayaklarımdan başıma doğru yavaş yavaş ısındığımı hissediyorum. Sadece birkaç basamak inince dünyam değişti. Hızlıca üstümdeki kıyafetleri çıkarıp  yatağa uzanıyorum. Motorun gürültüsü ninni gibi geliyor. Saymaya başlıyorum gerisini hatırlamıyorum. Bir, iki… zzzzz…   

(https://i.hizliresim.com/NnV3gk.jpg)

(https://i.hizliresim.com/YQPMWD.jpg)

(https://i.hizliresim.com/8ank2d.jpg)

(https://i.hizliresim.com/DYXE6y.jpg)

(https://i.hizliresim.com/mMld72.jpg)

(https://i.hizliresim.com/Emlb6D.jpg)
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 14 Kasım 2018, 01:34:30
Vay canına özendim bak şimdi..
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Kenan Biçen - 14 Kasım 2018, 02:04:24

Hepiniz ne kadar güzel anlatmışsınız, orada olmak varmış dedirtiyorsunuz adeta. :)
Mücahitcim hemşeri sayılırız, bende yıllar önce Çanakkale de oturmuştum  ;D
Senden daha kuzeyde Anadolu yakasında.
Deniz de oturanlara izin verilmediği için Çanakkaleli olamamışız. C:-)
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Ali Ünalan - 14 Kasım 2018, 02:18:16
Elinize gönlünüze sağlık,yazarlarda iyi  oldumu tadından yenmez oluyor :)
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Kemal Gündüz - 14 Kasım 2018, 06:22:18
Mücahit Reis çok güzel anlatıyorsunuz, sağolun


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Hulusi Gülen - 14 Kasım 2018, 08:35:54
Keyifle okuyorum. Eline sağlık Mücahit Reis.
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Serkan Güvenen - 14 Kasım 2018, 10:54:31
Dört tane şahane denizciyle tadı damağımda kalan bir seyir yaptım , öncelikle Mustafa abi başta olmak üzere hepsine ayrı ayrı teşekkür ederim .

Ersin abi boyozlarla kulağını çınlattık  ;D ;D.
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 14 Kasım 2018, 12:14:27
Çok kısa bir iki ekleme yapayım. Sığacık Körfezi , Doğanbey- Teke Burnu arası her zaman olduğu gibi oldukça sertti. Ay batınca biraz yumuşadı. Çeşme Boğazı da çok iyi değildi. Karaburun - Midilli arası ise şimdiye kadar her geçişimde batı olurdu, bu sefer ilginç bir şekilde sert poyraz vardı ve dalga kaldırmıştı. Midilli'nin doğu kıyısı ise her zaman olduğu gibi göl gibiydi. Her seferinde bize yemek yemek ve mazot tamamlamak için fırsat yaratıyor. Tabi kıyıya çok yakın gidince parekete ve ağ şamandıralarına dikkat etmek gerekiyor.  Müsellim 'de ise bizi batı rüzgarı karşıladı. Karşı kıyıya geçene kadar trinket desteği ile keyiflice çıktık. Karanlığın arasında Çeşme Boğazı ve Müsellim de kocaman nato gemileri vardı. En zorlu etap diye tahmin ettiğimiz Babakale - Çanakkale arasını çok rahat çıktık. Kafadan 18 civarı bir rüzgarla tırmandık. Çanakkale Boğazı yaklaşma hattında ışıkları hiç yanmayan, kıyıya ve sığlık fenerine yakın bir pozisyonda duran,  sonrasında sahil güvenlik zannettiğim bir tekne kendisiyle karşılaştığımız anda birden seyir fenerlerini yaktı, tüm ayarımızı bozdu. Böyle kuytularda teknelerin  ışıksız durmalarını da anlamıyorum. Ayrıca Abideyi gece selamlamak ta bir başka oluyor.  Boğazda da normalin üzerinde bir trafik vardı. Sabah olmadan yarış halindeki olta balıkçılarını izledik. Denizin her tarafı oltacıydı ve son hız gecenin köründe boğaz ağzına gidiyorlardı. Sonradan Çanakkale Marina da Cem anlattı. Çanakkale de 1000 kadar oltacı teknesi varmış ve tam bizim geldiğimiz gün lüfer akını varmış. Günün pazar olması nedeniyle keyifçilerde denize çıkınca denizin yüzü haliyle tekne doluvermiş.
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Mustafa Ertör - 14 Kasım 2018, 12:29:23
Kuşadası çeşme etabında Önce Bülent Büyükdağ reis arıyor.hepimize ayrı ayrı iyiseyirler selametler diliyor.
Biraz sonra da Burak reis arıyor.Bizi marin trafikten takipteymiş.Sinyal kesilince merak edip aramış.Hepimize iyi seyirler diledikten sonra ''Teke burnu civarında olmalısınız.Dalga boyunuz 0,5-1m.ama ileriniz açık. hava değişiyor Marmarada biraz zorlanırsınız 5-6 bofor esecek poyrazdan diyerek bizi bilgilendiriyor. Sağolsun dediği havalar aynen tuttu.Bizi takip eden bizim için hava durumu tahminlerinden yorum yapıp bildiren ,selamet dileyen,birçok dostumuzun olması çok sevindirici gurur verici.

Bu vesile ile çok gelmek istediği halde gelemeyen Oğuzhan reise,Erman Reise,Kemal Tespihçi reise,Çeşmede ayrıldıktan sonra da sürekli yanımızda olan Serkan reise, aynı gün eşini ve kızını seyre çıkaran mutlu insan Deniz Akaltan reise iyi dilekleri için teşekkür ederiz.İyiki dostlarımızsınız,iyi ki varsınız..
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Mücahit Karabaş - 14 Kasım 2018, 13:43:48
Güzel yorumlarınız için teşekkürler. Biyonik Ahmet, balık ağ şamandıralarını nasıl unutmuşum? Teşekkürler hatırlatman ve diğer düzeltmeler için. :)xx Midillinin doğusunda sayısız ağ şamandırası gördük. Aralardan neredeyse slalom yaparak geçtik.  :)

Mustafa Abi’nin de yazdığı gibi seyir boyunca bizleri arayan soran ve takip eden dostlarımız çok sayıdaydı. Hepsine teşekkürler. Serkan Boyoz, Burak da kahve sponsorlarımız olarak seyir boyunca ayrıca yanımızda oldular.
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Mücahit Karabaş - 14 Kasım 2018, 13:48:49

Hepiniz ne kadar güzel anlatmışsınız, orada olmak varmış dedirtiyorsunuz adeta. :)
Mücahitcim hemşeri sayılırız, bende yıllar önce Çanakkale de oturmuştum  ;D
Senden daha kuzeyde Anadolu yakasında.
Deniz de oturanlara izin verilmediği için Çanakkaleli olamamışız. C:-)

Kenan Abi,

Size  özel bir yakınlık hissediyordum zaten. Meğer hemşehriymişiz.  :D
Siz de oturma maceranızı yazabilirsiniz. 
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Zafer Dedeoğlu - 14 Kasım 2018, 14:43:07
Hadi Mücahit devam et Çanakkale'den sonrasını  :)xx :)xx :)xx
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Derya Yenigun - 14 Kasım 2018, 17:11:10
Pazar günü seyrin bir kısmını Serkan'dan dinlemiştim. Harika geçmiş, nice keyifli seyirleriniz olsun  :)xx
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Murat Ayduk - 14 Kasım 2018, 18:21:00
Seyir yazınız vallahi bu havada adamı denize çıkarır...  :)
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Mücahit Karabaş - 14 Kasım 2018, 22:43:17
Motorun devri düştüğü anda fırlayıp uyanıyorum. Çanakkale’ye varmışız demek ki... Saat 07:30 tam 24 saatte Çeşme’den gelmişiz. Giyinip yukarı çıkıyorum. Meğer ben uyurken Boğaz’da trafik yoğunmuş. Bir de geldiğimizi duyup karşılamaya çıkan onlarca balıkçı teknesi eklenince bizim reisler duruma şaşırmışlar. Planımız buradan yakıt alıp birer çorba için yola devam etmek. Melih Abi, çayı bile demlemiş. Yakıt istasyonu önüne kıçtan kara bağlanıyoruz. Karaya ayak basınca istasyonun Pazar günü 09:30’da açılacağını öğreniyoruz. Elimizi yüzümüzü yıkayalım diyoruz. Tuvaletler tadilattaymış. Tekneyi hızlıca kapatıp çarşıya doğru yürüyoruz. Saat kulesinin önündeki meşhur çorbacı kapalı. Biraz dolaşınca başka bir yerde bir çorbacı buluyoruz. Mercimek çorbalarımızı afiyetle yedikten sonra çıkıp biraz ilerideki börekçiden börek alıyoruz. Serkan’ın boyozlarının üstüne gül koklamak istemezdik ama ne yapalım o da üç koli alsaymış :D   

Tekneye doğru doğru dönüyoruz Pazar sabahı çarşı çok sessiz. Dükkanların çoğu kapalı. Marinaya gelince, daha vaktimiz olduğu için marinanın karşısındaki Doğan Pastanesi’nde çay kahve içelim diyoruz. Burada bol miktarda çay kahve tüketiyoruz. Çanakkale’ye ne zaman gelsem bu pastaneye uğramadan edemiyoruz. Burası 10 numara bir yer. Ama bugün aynı zamanda 100 numara… Anlarsınız ya :) 

Saat 09:30’da tekneye dönüyoruz. Görevli on beş dakika geç geliyor. O sırada biz Melih Abi’yle su deposunu dolduruyoruz. Ahmet, marina görevlisi Cem Beyle sohbet halinde. Yanlarına gidince balıkçılardan konuştuklarını anlıyorum. Birazdan istasyon görevlisi geliyor. Biz depoyu da bidonları da dolduruyoruz. Dün güneş batmadan Midilli yakınlarında bidonlardan depoya takviye yapmıştık. Motor 40Hp Volvo Penta. Saatte 2,5-3litre yaktık. Hazırlıklarımız tamam... Hava güneşli ama rüzgar sıkı… Yirmi knot üzeri esiyor. Bu sene Çanakkale Boğazı’nı üçüncü çıkışım olacak. Buraların gediklisi olduk. İlkinde bizim Andromeda ile Ben ve Ece çıkmıştık.  İki hafta sonra forumun yeni müdavimlerinden Mustafa Elbaş beni ve Sertaç Reis’i teknesi Shelma’ya davet etmişti. Üçümüz tekneyi çok keyifli bir yolculuk sonunda Tuzla’ya götürmüştük. Hatta o seyirde gece Marmara Ereğlisi’nde konaklamaya karar vermiştik. Barınağın içinde TPAO’nu bir iskelesi vardı. Orada sahil güvenliğin de yanaştığı bölüme bağlanmış geceyi orada geçirmiştik. Çalışanlar bizi korkutmaya çalışsa da Mustafa, sorumluluk ben de çok yorgunuz dinlenelim demişti. Sahildeki kokoreççi de başarısız bir kokoreç de yemiştik. Seyir içinde seyir anısı anlatıyorum ben de. Evet bu sene üçüncü olacak. Andromeda’nın seyri çok zor hava ve deniz şartlarında sarsıcı geçerken, Shelma ile en azından Gelibolu’ya kadar biraz nebze daha rahat çıkmıştık. Her iki çıkışta da kuzey kıyısından saçak altı gitmiştik. Bugünkü seyrimizde duruma göre yolda karar verilecek. Kuşadası marinadan Öcal Abinin cenovasını almıştık. Vakit olursa Marmara Adası’nda kendisine verecektik.

Marina çıkışında rüzgara karşı yola başlıyoruz. Boğazı çıkarken üç Reis de uyanık olmak istiyorlar. Ben de birimiz dinlensin bari deyip uyumaya gidiyorum. İki saat sonra Gelibolu’ya varmadan uyanıyorum. Herkes ayakta. Dümende Mustafa Abi var. Ben uyurken hava durumunu tekrar gözden geçirip kuzey Marmara rotasına karar vermişler. Bu sene üçüncü defa aynı rota göründü bana. Boş duramayan Ahmet, yol boyunca file örmüş. “Neyse biraz ara verelim” diyor. Melih ve Ahmet Reisler aşağıya yemek hazırlamaya iniyorlar. Çok güzel bir makarna yapıyorlar. Yanında da yoğurt… Dolapta bir problem vardı ve çalışmıyordu. Dün herkes birbirine ikram edince bir avuç kavurma kalmıştı. Onu da saklama kabına koymuştum. Buzdolabında sorun olduğu için tezgahın üstüne koymuştuk. Ahmet makarnanın yanında yenir diye kapağı açınca kapta birikmiş kötü kokudan midesi bulanıyor. O nedenle yemek yiyemiyor. İçeride biraz uzanmaya gidiyor. Biz tüm iştahımızla yemeğimizi yiyoruz.

Babatunca’nın burnu 28-30 knot esen rüzgarda dalgaları dövüp duruyor. Serpintiler zaman zaman havuzluğa sıçramayı başarıyor. Gelibolu geçişlerimde  ilk defa bugün bir  feribota yol vermek zorunda kalmadan geçiyorum. Gelibolu’dan sonra Ahmet bir ara havuzluğa çıkıyor. Henüz kendine gelemediği belli. İki saat boyunca hareket etmeden örgü ördüğü için etkilenmiş olabilir. Biyonik dedik nazar mı değdirdik yoksa? İyi olması için dilimizi de ısırmaya kendimizi tokatlamaya bile razıyız. Onu ve Mustafa Abiyi aşağı gönderiyoruz. Melih Reisle birlikte sohbet eşliğinde ara ara yer değiştirip sırayla dümen tutuyoruz.  Doğanaslan Bankını da geçtikten sonra yolumuz kolay zaten. Biraz ilerde demirlemiş kocaman bir yük gemisi var. Melih Abi, “Hiç böyle bir gemiyi gezdin mi?” diye soruyor. Ben gezmedim tabi ki. Bana bir gün mutlaka gezmemi tavsiye ediyor. “Kocaman depoları ve kat kat makine dairelerini görmen lazım”. Umarım bir gün olur. Melih Abi’nin babası da profesyonel denizciymiş. O nedenle gemileri iyi biliyor tabi. Babadan denizci olduğu için bana kıdem basıyor tabi. Şaka bir yana acayip mütevazı bir kişilik. Çok tertipli düzenli ve zeki birisi. Yol boyunca yaptığı pratik hareketler, yorumlarla kendisinden de çok şey öğrendim. Onun da yolu geçmişte bir iki seneliğine Ankara’ya düşmüş. Kendisini daha yakından tanıma fırsatı bulmak, bu seyrin en önemli faydalarından birisi oldu benim için. 

Şarköy’e ulaştığımızda güneş arkamızda batmak üzere. Mustafa Kaptan, birazdan uyanıp yanımıza geliyor. Ben hemen “Dikkaaayt Kaptan Köprü üstünde” diyorum. Karşılıklı selam veriyoruz. Yolculuk boyunca bu “dikkaytler”, keyif aldığımız bir rituel oldu.  Mustafa Reis de sohbete katılıyor. Bir süre sonra Ahmet de uyanıyor. Kendisine gelmiş ama bizimle yemek  yemediği için acıkmış. Melih Abi dümeni bana bırakıp hemen aşağıya iniyor. Rüzgar 20 knotlarda. Alışkanlık gereği Aya bakıyorum. Hilalin karşında biraz aşağıda bir yıldız fark ediyorum. Türk bayrağındakine yakın bir görüntü… Bizimkilere söyleyince Melih Abi de fark ettiğini söylüyor. Bu sarsıntıda fotoğraf çekmeye çalışıyorum ama başarısız. En güzeli hafızamızda kalması.  Yemek öyle lezzetli geliyor ki enerjimiz tavan yapıyor.  Çanakkale’den aldığımız börekler, yanında peynir, zeytin ve çayla çok güzel gidiyor. Dün akşamki gibi üşümemek için yemek sonrası içeri girip bir de boğazlı kazak giyiyorum.

İskelemizde Mürefte, ardından Hoşköy’ün ışıklarını seyrediyoruz. Benim uykum geliyor. Biraz uyusam fena olmaz. Shelma teknesiyle Tekirdağ Körfezi çıkışında Navionicste görünen ama ışığı olmayan  ufak bir petrol platformu fark ettiğimizi anlatıp reisleri dikkatli olmaları için uyarıyorum. Aşağıya iniyorum. Bir, iki, üç… nakavt. 

Gece saat birde uyanıyorum. Karşı yatakta Melih Abi uyumuş. Havuzluğa çıkıyorum. Tekirdağ Körfezi geçişini bitirmek üzereyiz. Bizim önceki geçişlerimizdeki kadar içeri girmemişiz de geniş bir yay çizmişiz. Marmara Ereğlisi Limanı karşımızda. Buradaki barınağa girip bidonlardan, yakıt deposuna takviye yapacağız. Ben daha önce yanaştığımız iskeleye yanabiliriz diye teklifte bulunuyorum. Ahmet daha once bu barınağa girmiş. Barınakta su bir anda sığlaşıyormuş. Önceki girişlerinde burada adamın birisinin yanlarında yürüdüğünü söylüyor. Ben de “adam evliya olabilir mi acaba? diye yorum yapıyorum. :) Saat 02:30 gibi Marmara Ereğlisi barınağa giriyoruz. Fazla içeri girmemize gerek yokmuş. Burada deniz süt liman. Ahmet tekneyi eğlendirirken biz depoya mazot transferini bitiriyoruz. Mustafa Abi bidondan depoya mazot aktarırken ağzıyla hortumun ucundan çekiyor. Çekerken yanlışlıkla biraz mazot yutuyor ve çok rahatsız oluyor. Marmara Ereğlisi’nden ayrılırken Melih Abi kalkıyor onu tekrar yatağına gönderiyoruz. Ahmet ve Ben vardiyadayız. Rüzgar 10knot değerlerine indi. Hissedilen sıcaklık da dün gecekine göre daha tahammül edilebilir. Dalga da kalmadı. Bizim hızımın 7 knotlara ulaştı. Silivri Körfezi’ni iskelemizde bordalarken rotamız Büyükçekmece Bababurnu. Ben dümendeyim ve deniz neta...  Ahmet önce bir süre havuzlukta meşhur tilki uykusuna yatıyor. Bir süre öyle idare etse de sonunda O da aşağı inip harita masasında uykuya dalıyor. Ben iyi durumdayım. Sürekli önümü kontrol ederek gidiyorum. Bababurnuna gelmek üzereyiz. Saat altı buçuk. Sancak baş omuzlukta bir balıkçı bir anda ışıklarını açıyor sonra da pat pat sesleriyle uzaklaşıyor.  Mustafa ve Melih Reisler uyanıyor ve havuzluğa geliyorlar. “Dikkayt kaptan havuzlukta!” diyorum ama bu yolun başından beri en zayıf anons. Ben de biraz yorulmuşum. Saat 07:15 olmuş. Ben de inip biraz uyuyayım.

İki saatlik uykum yine devri düşen motorun sesiyle sona eriyor. Yeşilköy’e gelmişiz demek. Beş dakikada dışarı çıkıyorum. Barınaktan içeri girmişiz. Yerimiz işgal eden servis motorunun çıkmasını bekliyoruz. Hulusi Reis sağ olsun dün bize bu motorun fotoğrafını göndermişti. Barınağa geleceğimiz bildirmiştik ama motor bizi beklemiş. Artık yerimize bağlanabiliriz. Yeşilköy barınak aynı bıraktığımız gibi. Eski günler geliyor aklıma. Deniz temiz ve dip neredeyse görünüyor. Bizim Tuzla’nın kirli suyu gibi değil. Teknelerin altları temiz görünüyor.

Şimdi artık tekneyi neta etmeye başlıyoruz. Dört koldan faaliyet var. Toparlanma, temizlik, bulaşık, çöpler derken hızlıca bitiriyoruz işleri. O sırada Kemal Tesbihci Reis her zamanki güler yüzüyle tekneye geliyor. Aslında bizi karşılamaya gelecekmiş ama biz tahmininden önce gelmişiz. Çok hızlı olmasa  da kahvaltı hazırlıyoruz. Malzememiz o kadar çok ki bitirmek için ne bulursak sofraya getiriyoruz. En son kalan bir tane boyoz da Kemal Abi’ye nasip oluyor. Güle oynaya kahvaltıyı bitirip Kemal Reisi yolcu ediyoruz. Sonra biz de toparlanıp tekneden ayrılıyoruz. Mustafa Abi Bodrum Cup’ta kazandıkları kupasını da alıyor. Eve kupayla dönmek herkese nasip olmaz. Ama başta Mustafa Reis olmak üzere bizim yarışçı efsane dörtlü bunu hak ettiler.

Saat 12 gibi Of'li olmayan bir taksici bizi Ataköy’e götürüyor. Orada benim arabaya transfer oluyoruz. Mustafa Abiyle teker teker sarılıp vedalaşıyoruz. Dördümüz için de duygu dolu bir an. Çok şey öğrendiğim bu yolculuğu hiç bir zaman unutmayacağım. Harika bir deneyimdi. Tam arabaya binecekken dönüyorum ve…

“Dikkaaytt! Kaptan eve döndü!!!”


(https://i.hizliresim.com/LlPA3o.jpg)

(https://i.hizliresim.com/grl8o5.jpg)

(https://i.hizliresim.com/XMWk4k.jpg)

(https://i.hizliresim.com/MVYpD9.jpg)

(https://i.hizliresim.com/XMWk6D.jpg)

(https://i.hizliresim.com/dvj3Bn.jpg)

(https://i.hizliresim.com/5a97yd.jpg)
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Mücahit Karabaş - 14 Kasım 2018, 22:46:39



Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Doğan Erbahar - 14 Kasım 2018, 23:23:33
Valla bütün videolarda kafadan yiyorsunuz rüzgarı dalgayı. Böyle yokuş yukarı leblebi yer gibi tekne getirme becerisine, denizciliğe gıpta etmemek mümkün değil. Babtunca'nın da motoru yabana atılır değilmiş o görünüyor. Kocaman bir maşallah demek lazım herşeyden önce herhalde...  :)xx :)xx :)xx
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Kaan Erdem - 15 Kasım 2018, 01:03:42
Mücahit kardeşim, zevkle okudum.Eline sağlık.
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Öcal Turan - 15 Kasım 2018, 02:50:39
Bu keyifli yazı için eline sağlık Mücahit Reis. Daha nice seyirlere inşallah.
Bir teşekkür de ayrıca tüm ekibe , Kuşadasından İstanbul'a getirdikleri yelkenim için. :)
Sağolun varolun.
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Kemal Gündüz - 15 Kasım 2018, 06:44:12
Keyifle okudum,sağolun


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Hulusi Gülen - 15 Kasım 2018, 06:51:46
Nasıl çapa için bir büyüğü tavsiye ediliyor ise motor içinde bir büyüğünün tavsiye edilmesi mâkul olacak sanıyorum. Mustafa Reis, Baba Tunca'nın motorunu bir büyüğünü taktırmıştı diye hatırlıyorum? İşte böyle kafadan gelen dalgalarda seyir hızını yakalamak için motorun bir tık büyüğü fayda sağlıyor. Kullanmasan da elinin altında fazladan bir güç olduğunu bilmek bile moral verir. Sağlıkla daha nice seyirleri inşaallah.
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Mehmet Atay - 15 Kasım 2018, 08:26:32
Elinize, ağzınıza sağlık.
Keyif aldığınız gibi keyif de verdiniz.
Böyle anıların(m)ız bol olsun.
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 15 Kasım 2018, 10:00:04
Nasıl çapa için bir büyüğü tavsiye ediliyor ise motor içinde bir büyüğünün tavsiye edilmesi mâkul olacak sanıyorum. Mustafa Reis, Baba Tunca'nın motorunu bir büyüğünü taktırmıştı diye hatırlıyorum? İşte böyle kafadan gelen dalgalarda seyir hızını yakalamak için motorun bir tık büyüğü fayda sağlıyor. Kullanmasan da elinin altında fazladan bir güç olduğunu bilmek bile moral verir. Sağlıkla daha nice seyirleri inşaallah.

Hulusi Abi, doğru hatırlıyorsun, normalde Baba Tunca'nın teknik verilerindeki motor gücü 28 HP. Ama Mustafa Abi yeni nesil  40 Hp bir volvo penta taktı. Bir çok kişi teori de bunu gereksiz görse de, ne var biliyormusunuz? Tornistanı çaktığınızda bırakın durmayı , geri gitmeye başlıyorsunuz. Baba Tunca  gibi omurga salmalı teknelerdeki geri manevra kısıtlılığını bu şekilde bir nebze çözmüş oluyorsunuz. Fazladan güç teknenin seyir süratini korumasını sağladığı gibi, peşinize bağladığınız dingi mingi de hızınızı düşürmüyor. En güzel olanı da elinizin altında her zaman güç olduğunu bilmek güzel bir şey.Benzeri durum benim Kuzey Yıldızında da vardı. Onda da 54 Hp Nanni vardı. Denizde batan-çıkan, denizde kalan kim ve  ne varsa çekerdim.
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Mücahit Karabaş - 15 Kasım 2018, 10:06:34
Seyrimiz boyunca 350 deniz mili mesafe aldık. Molalar hariç 60 saat civarıydı. Hava ve deniz bu mevsime göre ortalamanın biraz üstünde zorluk derecesindeydi. Babatunca’nın denizci bir tekne olması ve güçlü motoru sayesinde de normal şartlardan daha güvenli ve konforlu bir seyirdi.

Yediğimiz içtiğimizden fazlaca bahsettiysem affola. Sadece böyle düzenli olarak bir şeyler yiyip içmek bence çok önemli. Kış olduğu için sıvı ihtiyacımız daha düşük seviyede olmasına rağmen bol miktarda su , çay, kahve tüketimi oldu. Yemekler dışında atıştırmalık bisküvi, gofret, ve çerez de hep elimizin altındaydı. En önemli konulardan birisi meyve tüketimi de iyiydi. Aldığımız Muz, elma ve anjelik erik tamamen tükendi. Bu yazıyı okuyan çoğunuz zaten bu tarz uzun seyirler yapmışsınızdır. Bu detayları bundan sonra ilk defa bu rotayı yapacak kişilere kısa bir rehber olması açısından yazdım. Teknede sürekli mutfağa inmek çıkmak egzersiz anlamında da çok iyi. Uzun süre aynı pozisyonda oturmak ya da dikilmek rahatsız edebilir. Ben teknedeki en çömez denizciydim. O nedenle yol arkadaşlarımdan daha enerjik olmam, daha çok iş yapmam gerekiyordu. Ama onlar benden daha sağlam delikanlılarmış. Herkes her işe gönüllü olduğu için bütün işler kolayca çözüldü. O nedenle yol arkadaşı çok çok önemli bence. 

Seyir yazılarımda  “mutlu olmak” fiilinin şimdiki zamanda çekimini yapıp durduğumu belki fark etmişsinizdir. Bazen ben de "Kendimi çok mu tekrarlıyorum acaba?" diye düşünüyorum. Ama denizde olmak, doğru insanlarla seyir yapmak çok büyük bir keyif. Zaten garantici olduğum kötü şartlarda denize çıkıp macera aramaya sıcak bakmıyorum. O nedenle uzun ya da kısa tüm seyirlerde kendimi hep gülümserken yakalıyorum. Öte yandan uzun seyirlerde çoğu zaman “ Benim ne işim var burada?” diye sorduğum da oluyor. Ama bu soru, sitem ya da yılgınlıktan çok hayatının uzun bölümünü karada geçirmiş bir insanın şaşkınlığından kaynaklanıyor.

Seyahatimiz sırasında ve sonrasında bizi takip eden, okuyan ailelerimize ve tüm arkadaşlarımıza tekrar teşekkürler. Geçtiğimiz hafta sonu deneyim merdiveninden bir basamak daha çıktım. ( Gerçi bu merdiven de gökdelen merdiveni mübarek). :)
Yazı boyunca sürç-i lisan ettiysem affola. Eleştirilerinizi özelden yazarsanız kendimi daha çok geliştirebilirim.

Herkese selametler diliyorum.
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 15 Kasım 2018, 10:08:19
Elinize, ağzınıza sağlık.
Keyif aldığınız gibi keyif de verdiniz.
Böyle anıların(m)ız bol olsun.

Ne güzel temenni, ömür yettiğince böyle güzel anılarımız olsun.

Bir kez daha eline  sağlık Mücahit .
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Zafer Dedeoğlu - 15 Kasım 2018, 12:35:40
Klavyene, yüreğine sağlık Mücahit kaptanım.  :)xx :)xx

Atom karınca Ahmet kaptan ve Mustafa Ertör kaptanla beraber seyir yapmanın mutluluğunu yaşadın  C:-)

Birlik beraberlik deyince ,gene aklıma Sivriada geldi. Ne güzel denizci dostlarla beraber olup , masalarımızı birleştirip yemeklerimizi paylaşmak .


Neyseki son gününü değerlendirmişiz diye züğürt tesellisi buluyorum.  8-)
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Mustafa ELBAŞ - 15 Kasım 2018, 12:38:44
Mücahit Reis şahsında tüm ekibi kutlarım.Uyumlu ve yakın frekansta bir ekip ile uzun seyirlerin ne derece zevkli olduğunu bilirim.Az önce bu seyirle ilgili son paylaşımı okudum ve sanki onca yolu ben gelmiş ve limana bağlanmış gibi derin bir oohhhh çektim.Bu da ekibin bu maceradan ne kadar çok keyif aldığını ve aynı zamanda okuyuculara bunu ne kadar iyi aktardığını gösterir diye düşünüyorum.Hele Tekirdağ geçişinde petrol platformundan bahsettiğin an,birlikte o bölgeden geçişimizde ki stresi aynen yaşattı bana.Tüm mürettebata geçmiş olsun diyorum.Umarım böyle keyifli seyirler çoğalsın,paylaşılsın hem dostluklar çoğalsın hem de artan tecrübeleriniz bizlere de tecrübe ve deneyim katsın. :)xx :)xx :)xx
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Mustafa Ertör - 15 Kasım 2018, 12:40:38
Sevgili Mücahit,Ahmet ve Melih reisler,
Çok keyifli aynı zamanda zor bir transferdi.Tam zamanında yapıldı ve bitti.
Hepinize ve Serkan reise tek tek teşekkür ederim.Sizlerle her türlü seyre çıkarım.İnsanın tıyneti zor zamanda ortaya çıkarmış.Bir de seyahatte derler eskiler.Denizde seyir her iki şartı da sağlıyor.

İnşallah Göcek Kış etkinliği seyrimizde görüşmeyi diliyorum.
Sevgilerimle.
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Melih Keskin - 15 Kasım 2018, 15:52:02
Yazı yazma, duygu ve düşünceleri paylaşma konularında iyi değilim. Kusuruma bakmayın.
Mücahit Reis’in dediği gibi rahmetli Babam uzak yol gemi makina mühendisiydi. Somali’de korsan saldırısından, Bermuda Şeytan Üçgeni’ nden, makine arızasından veya gemide isyandan falan bahsetmeyi sevmezdi. İşiyle ilgili neredeyse hiç konuşmazdı. Brezilya’da katılıp, 9 ay sonra Japonya’da ayrıldığı gemide neler yaşadığını genelde ondan değil de, nadir olarak eve gelen arkadaşlarının sohbetlerinde dinlerdik.
Havanın kötü, geminin bakımsız, kumanyanın az ve hatta içme suyunun yeterli olmaması çok da önemli değil derdi. Ortalama bir gemide 20-30 personel bulunur. Senin vardiyanda ayakta olan ve birlikte çalışacağın topu topu 3-5 kişi olur. Eğer onlarla iyi anlaşırsan o seyir her ne olursa olsun rahat geçer derdi. Eğer gemide geri kalan personel de doğru insanlarsa o seyir keyifli geçer derdi. Hava patlasın, makine yolda bıraksın önemli değildi onun için.
Ben deniz konusunda çok yeniyim, tecrübesizim. Yaşadıkça öğreniyorum. Bu benim en uzun seyrimdi. Neredeyse kış şartlarında gerçekleşti. Serkan Reis sağ olsun boyozumuz bol, suyumuz çoktu. Hava biraz soğuktu ama deniz çok yüksek değildi. Tabi Baba Tunca’ya göre. Benim kayık bu havalarda acayip yorardı. Bu şartlar altında çok keyifli bir 60 saat geçirdim. Baba’mın dediği şeyleri daha net yorumlama fırsatım oldu. Yemek, içecek, ısınma bunlar hep yan etmen. Mücahit Reis’in esprileri, Ahmet Reis’in enerjisi, Mustafa Reis’ in babacanlığı ise bu seyirde aklımda kalan en önemli şeyler.
Ben bu seyirden çok büyük keyif aldım. Darısı Göcek buluşmasına.
Sevgi ve saygılarımla,
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Murat Ayduk - 15 Kasım 2018, 17:42:50
Final yazısı, fotolar ve videolar harikaydı...
Daha nicelerine inşallah...!

Mücahit reis anlatımın harikaydı, Andromeda ile seyir anılarını da bekleriz madem :)
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: ersinboke@icrs.com.tr - 15 Kasım 2018, 18:31:20
Evet.. çok keyif alarak okudum. Mücahit çok güzel yazmışsın. Zamanlama her zamanki gibi iyi olmuş.
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Necip Bulut - 15 Kasım 2018, 19:38:08
Keyifle okudum. Teşekkürler güzel paylaşım için. Baba Tunca evine hoş gelmiş :)
Başlık: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Oğuzhan Oğuz - 15 Kasım 2018, 21:35:58
Gelemediğim için çok üzülmüştüm. Mücahit’in kaleminden okuyunca her birini tanıdığım 4 kişi ile beraber seyir yapmış gibi hissettim. Göcek’i bekliyorum artık. Yine hep beraber güzel anılar biriktireceğiz deniz üzerinde.

Pazar günü içimde kalmış olacak ki 2 saatlik seyire çıkmıştım Tuzla’da. sizler seyrin son demindeyken Burak reisten fotoğraf geldi. Leo ile birlikte Amigada seyir yapıyorlardı. Deniz reis eşiyle seyir fotoğrafını paylaştı. Heyamola Pazar günü denizdeydi. Emin olun hava sıcaklığı , denizin durumu, seyir süresi , B noktasının uzaklığı ne olsun denizde olmak güzel ve öncelikli . Klavyede bunları yazıya dökmek 2. Planda kalınca güzel seyir yazıları çıkıyor el birliğiyle


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: O.Utku Uçkan - 15 Kasım 2018, 23:04:21
Baba Tunca son zamanlarda efsane oldu ve artık ''Baba Tunca'nın maceraları'' başlığı  altında bir kitap olabilecek duruma geldi. :)xx :)xx :)xx
Baba Tunca ekiplerini ve yazarlarını kutluyorum. :)
Ge ko dan bilenler vardır İzmir civarında havaalanı marina  veya marina hava alanı servisi için de olabilir, heyamola uber servis olarak aranırsam hizmetinizde olmaktan çok mutlu olurum.
Sizlerle tanışmak için bana fırsat yaratmış olursunuz. ;)
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 16 Kasım 2018, 12:22:20
Marmara Ereğlisi Limanı karşımızda. Buradaki barınağa girip bidonlardan, yakıt deposuna takviye yapacağız. Ben daha önce yanaştığımız iskeleye yanabiliriz diye teklifte bulunuyorum. Ahmet daha once bu barınağa girmiş. Barınakta su bir anda sığlaşıyormuş. Önceki girişlerinde burada adamın birisinin yanlarında yürüdüğünü söylüyor. Ben de “adam evliya olabilir mi acaba? diye yorum yapıyorum. :)

Epey önce Abimle birlikte, Marmara- Avşa-Paşalimanı Adalarına gidelim dedik. Marmara da denizciliğimiz yok. Akşam üstü Marmara Ereğli'sine gireceğiz. Burada tecrübemiz yok Ama Rahmetli Sadun Boro'nun pilot kitabı rehberimiz. Petrol tanklarından  bitmemiş mendireğin döküntüsüne kadar herşeyi yazmış. Neyse hepsi kitaptaki gibi çıktı. Sanırım ağustos ayıydı. Balıkçı barınağı kısmına giriyoruz, mendireğe yakınız, ben dümendeyim ve mendirek tarafını kolluyorum. Derinlik ölçerimiz yok. Abim baş üzerinde  elinde halatlarla hazırlanmış yanaşma manevramızı bekliyor . Tam o sırada bana ıslık çaldı, sancak tarafımızı işaret ederek. Baktım ve bakakaldım yaklaşık bir kayık boyu yanımızda adamın biri suyun içinde yürüyor ve su yarıbelinde yok. Eyvah dedim şimdi buralara otururuz, ama biz kanaldaymışız. Yaklaşık 15-20 metre genişliğinde bir kanal var . Girişte mendireğe olabildiğince yakın kalmak gerekiyor. Sancak tarafı bildiğiniz plaj ve kumsal. Sonraları farklı teknelerle defalarca girdim, her seferinde bir balıkçı teknesine bordaladım. Bence yolculuklarda iyi bir mola noktası, çarşı yakın , yiyecek içecek bol fakat yakıt biraz uzakta bidonla almak gerekiyor.
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Enes Save - 17 Kasım 2018, 21:57:31
Hepinize teşekkür ederim. Kanomdan uzak bir şekilde geçirdiğim bu zamanlarda içimi ısıttınız.
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 21 Kasım 2018, 22:32:03
Palamar arkadaşa "sen ne güzel adamsın "dedim. Harbiden öyleydi, sağolsun bize çok iyi davrandı, yakıt iskelesine aborda olmamızı sağladı. Marinanın istasyon görevlisinin telefonunu verdi, aradık fakat uyandıramadık. Biz karşıya nasıl yürürüz diye düşünürken, bizi botla bırakmayı teklif etti. Olanca insiyatifini kullandı.  Bu Çeşme Marina da her durduğumuzda böyle oldu, her seferinde oldukça misafirperverdiler. Buraya eleştirileri yazdığımız gibi güzel olanı da yazmakta fayda var belki okuyan olur . Bu marina da her durduğumuzda bu ilgiyi gördük, gerek telsizdeki net bilgilendirmesinde gerekse içerideki yardımlarında. Daha önce Tayo-Mar ile durduğumuzda da maksimum yardımcı olmuşlardı. Sağolsun Palamar hizmeti veren arkadaşımızdan , bu tip çalışanların çoğalması dileğiyle.

Değerli dostlar bu iletimiz okunmuş ve çalışanlar açısından çok güzel sonuçları olmuş. Bu gün Çeşme Marinanın en tepesindeki kişi, Değerli Can Akaltan  Bey aradı bizleri.  Konudan haberdar oldukları için çok mutlu olduklarını  iletti. Kendisinin ve ekibinin bu tip durumlarda hep yanımızda olduğunu vurguladı.
Bizim tabi ki samimi duygularımızdı , insan gerçekten sabahın köründe samimi bir çalışan tarafından  işleri kolaylaştırılınca ne diyeceğini bilemiyor. Açıkçası ben de  bu geri dönüşe çok sevindim ve hemencecik sizlerle paylaşayım istedim.  Tekrar teşekkürler Can Bey ve Değerli Ekibine.
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Mustafa Ertör - 21 Kasım 2018, 23:20:44
Sayın Can Akaltan Baba Tunca'nın 5yıl önceki seyiri sırasında geçirdiği kazada da bize ilgi ve desteklerini esirgemedi.Teknenin lifte alınmasından tamirine kadar herşeyimizle yakından ilgilendi.Üstelik marinadan ayrıldıktan sonra telefon ederek bir sorunumuz olup olmadığını .Tamiri yapılan işlerde problem olup olmadığını sorarak üstüne de bulunduğumuz yerle ilgili hava durumu raporu vererek selamet diledi.
Her ortamda kendisine teşekkür ederim.İstanbul'a geldiğimizde IC Marina'nın web sitesinden teşekkür e-maili yazdım.Gezgin Korsanda ,whatsup guruplarında ve enson burada yazarak teşekkür ediyorum.
İstinye Marinadan Boğaz yarışı için damadımı almak istediğimde 2 yıl önce 75 TL.istemişlerdi.Her ikisi de marina .Bir tanesinin personeli kendisi istenmeden yardım ediyor.Diğeri parayı vermezsen Yarış ekibini yolcu sayıp buradan binemez diyor. İkisini de  müdürler yönetiyor.İyi olan heryerde ışık saçıyor ve övgüyü hak ediyor.Tekrar teşekkür ederim Sevgili Can Akaltan .
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Zafer Dedeoğlu - 22 Kasım 2018, 09:48:22
Sayın Can Akaltan Baba Tunca'nın 5yıl önceki seyiri sırasında geçirdiği kazada da bize ilgi ve desteklerini esirgemedi.Teknenin lifte alınmasından tamirine kadar herşeyimizle yakından ilgilendi.Üstelik marinadan ayrıldıktan sonra telefon ederek bir sorunumuz olup olmadığını .Tamiri yapılan işlerde problem olup olmadığını sorarak üstüne de bulunduğumuz yerle ilgili hava durumu raporu vererek selamet diledi.
Her ortamda kendisine teşekkür ederim.İstanbul'a geldiğimizde IC Marina'nın web sitesinden teşekkür e-maili yazdım.Gezgin Korsanda ,whatsup guruplarında ve enson burada yazarak teşekkür ediyorum.
İstinye Marinadan Boğaz yarışı için damadımı almak istediğimde 2 yıl önce 75 TL.istemişlerdi.Her ikisi de marina .Bir tanesinin personeli kendisi istenmeden yardım ediyor.Diğeri parayı vermezsen Yarış ekibini yolcu sayıp buradan binemez diyor. İkisini de  müdürler yönetiyor.İyi olan heryerde ışık saçıyor ve övgüyü hak ediyor.Tekrar teşekkür ederim Sevgili Can Akaltan .


CAN AKALTAN kaptanıma ve ekibine

 :)xx :)xx :)xx :)xx :)xx :)xx :)xx
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: O.Utku Uçkan - 22 Kasım 2018, 09:54:57

İstinye Marinadan Boğaz yarışı için damadımı almak istediğimde 2 yıl önce 75 TL.istemişlerdi.


Genelde kız çocuklarına başlık istenir benim bildiğim. ;D
Başlık: Ynt: Kuşadası-Yeşilköy Babatunca ile Transferimiz
Gönderen: Aziz Eryavuz - 21 Ocak 2019, 11:15:37
Biraz geç oldu ama hepsini bir çabukta okudum seyrinizin. Melih bey dışında hepsini tek tek tanıdığım tatlı ekibin, Mücahit beyin kalemimden bal akıttığı hikayesini. bayıldım ve sizinle birlikte keyifli bir seyir yaptım.

tabii ekip kadar önemli BabaTunca'yı da unutmayalım. Tarif edilen havada bizim yoğurt kaseleri ile böyle gelmek mümkün değildi. başkıç vurmaktan sıkılıp yol keserek ya da mola vererek sıkılırdı herkes. onun için teknenizi de kutluyorum tekrar.

Keyifle ve sağlıkla gene böyle seyirler yapın. :)xx :)