KLASİK DÖNEMİN EGE DENİZİ TARİHİ
Atinalılar Anadolulu olan Kimerlilere hakaret etmek için “sizin tarihiniz bile yok” dediler. Kimerliler de “savaşmadık ki tarihimiz olsun” diye cevap verdiler. Ama bu sözler Atina, Sparta ve İran İmparatorluklarının birbirine girmesinden önce söylenen sözlerdi.
Bu çatışmanın tam göbeğinde duran Batı Anadolu ilerleme yolundaki çabalarını durdurarak bu talancı ve saldırgan imparatorluklardan canını kurtarma kaygısına düştü. Atina’nın Anadolu’ya saldırışı İ.Ö Altıncı Yüzyılda Atinalı tiran Pisistratus zamanında Çanakkale’de, eski Troya’ya ait olup, Lesvos (Midilli) adasının bir kolonisi olan Sgeum şehrine saldırması ile başladı. Bu saldırı Atina emperyalizminin Atina dışında ilk saldırısıydı. O sırada Atina uygarlıkta ortaya bir ad olsun koymamışken, Midilli, yani Anadolu, Saffo ile Alkeos’u yetiştirmişti. Böylece Atina, Çanakkale’de tutunabildi.
Sonra bir barış tarruzuna geçti. Homeros’un “İliyada” ve “Odisea”sını, Atina’nın kutsal festivalinde okunmak üzere Anadolu’dan Atina’ya getirdi. Zaten Atina’nın İyon olduğu sözleri o sıralarda başlar. Nitekim Atina’nın yanındaki Salamis adasına Atina’nın sahip olduğui “İliyada”nın kataloğuna uydurma bir dize sokularak ispat edilmek istendi. Oysa Salamis adası Atina’ya yakın Megara’ya aitti. Atina ise Megara’nın gelişen ticaretinin kendi çıkarına olmayacağından endişe ediyor, işkilleniyordu. Güya Megara’nın efsanevi kahramanı Nissus bir Atina kralının oğlu imiş (İliyada, II,558) Ada Atina’ya geçti ve Atinalı oligarklar arasında Klerukluklara olarak bölündü.
Sonra bir İyon adasının, yani İyon tanrısı Apollon’un doğduğu yer sanılan Delos adasının kutsallığını korumak üzere, adadaki mezarları Pisistratus kazdırıp başka yere taşıttı. Şairlerin yazdığına göre, uzun giysili İyon kadınları ve çocuklarıyla toplanırlardı. Orada dans edilir ve yarışlar olurdu. Güzel kızlar ve İyonların zenginliklerini görenler, ölüsüz insanlar olduklarını sanırdı. Delos çok işlek bir alışveriş yeriydi ve Atina da onun için oraya el koydu.
Persler İyonlara saldırınca, Anadolu ancak Hellenistan’dan yardım bekleyebilirdi. Mısır, Filistin’den yardım bekleyemezdi, çünkü onlar zaten Perslerin olmuştu. Denize düşenin yılana sarılması kabilinden Hellenistan’dan umutlandılar. Çok geçmeden ne denli bir zehirli yılana sarılmış olduklarını anladılar. İranlılar, İyonia’yı ve Anadolu’yu işgal ettiler. Pek ağır olmayan bir vergi alıyorlardı. Şehirlerin idaresine karışmıyorlardı. Pers – Hellenistan savaşı tek taraflı olarak yalnız Hellen tarafından yazılmıştır. Pers açısından bir şey yazılmamıştır.
Persler İyonia üzerine yürüyünce, Anadolulular ya Perslere karşı savaşmayı ya da göç etmeyi tartışmışlardır. Göçü savunanların hiç biri Hellenistan’a gitmeyi düşünmemişler, hep Fransa, Sardunya ya da İspanya’ya gitmeyi önermişlerdir. Hellenistan’da o zaman nüfus bolluğu yoktu. Ya Hellenistan göçmenleri kabul etmemiş ya da Anadolulular Hellenistan’a gitmeyi istememişlerdi. İkisi de aynı kapıya çıkar. Foçalıların yarısı göç edince, Marsilya’ya, Antibes’e, Nis’e yerleştiler Hellenistan’a hiçbir Foçalı gitmedi.
Anadolu Perslerce işgal edildikten sonra, Anadolu başkaldırmaya karar verdi. Sparta’dan yardım istediler. Sparta yardım etmek istemedi. Atina az buçuk yardım etti. Topu topu yirmi gemi. Anadolulular Sardis’e kadar ilerlediler, şehri ya yaktılar ya da şehir yandı. Bu sefer İranlılar Dara’nın komutasında Anadolu’yu alt üst etti.
Gel zaman git zaman Persler Hellenistan’da yenildiler. Anadolu kısa bir süre bağımsızlık kazandı. (İÖ 479). Ama İÖ 478’de ”Delos Devletler Birliği” diye bir kurul kuruldu adada. Atina bugünün emperyalistlerine taş çıkartacak surette, Anadolu müttefikleri dediği ve Perslere karşı savunmak için kurulduğunu iddia ettiği bu Delos Birliğiyle Anadoluluları boyunduruğu altına aldı. Batı tarihçileri, şımarık çocukları olan Atina’yı haklı göstermek için elden geleni artlarına koymazlar. Göz göre göre hırsızı savunan avukat gibi, söylemeden önce söyleyeceği belli olan can sıkıcı bu laf kalabalığını gırıldatır dururlar.
Delos Devletler Birliğinin üyeleri, güçlerine göre birliğe gemi vereceklerdi. Gemi vermezlerse para ödeyeceklerdi. Özgür kalmak isteyen Anadolulu şehirler gemi de, para da vermek istemiyorlardı. Atina bunlarla savaşarak alt etti. İlk ağızda Karitos ve Naksos adaları güme gitti. Taşoz adasının, güçlü filosu ve ada karşısında Trakya kıyısıyla gelişkin bir ticareti vardı. Bu ticaret Atina’nın iştahını ve ayranını kabarttı. Kavga çıktı. Taşoz Sparta’dan yardım istedi. Ama Sparta’nın iki eli kandaydı. Helotlar (köleler) ayaklanmıştı. Helotları boğazlamaktan Sparta’nın başını kaşıyacak vakti yoktu. Atina, Taşoz’un karşısındaki Trakya kıyılarıyla beraber takımıyla yuttu. Adanın duvarlarını Taşozlulara yıktırdı, Adayı ezici vergiler prangasına vurdu.
Delos Birliğinin sözüm ona müttefikleri üç sınıfa ayrılabilir: 1- Gemi verenler takımı, 2- Gemi yerine para veriyoruz diye tahmin edeceğiniz gibi etekleri sevinçten zil çalanlar takımı, 3- Zorla Atina’nın uydusu olan boynu bükükler.
Verilen gemiler Atinalıların komutası altında, Atina filosuna katılıyordu. İyonyalılar filoda askerlik ederek yurtlarından uzak kalmak istemiyordu. Atinalıların da gemi yerine para almak işlerine geliyordu. Önünde sonunda gemi verenler, ancak Anadolu’nun Midilli, Sakız, Sisam adalarıydı. Üyelerinin çoğu para veriyordu. Para verenlerin ihanet etmemeleri için – yani kendilerini Perslere savunmakta kendi yurtlarına kahpelik etmemeleri için – şehirlere birer güçlü Atina’lı garnizon kondurdular. Artık Atina adam akıllı İyonların içişlerine karışıyordu. Bir de müttefiklerin (artık müttefik mi ne derseniz deyin) savaşta, Atina’ya asker vermeleri çıktı. Bu sırada Atina müttefiklerinin isyan etmesini istiyordu. Çünkü edenlerin hemen tepesine biniyordu. Derken efendim, İyonyalı Apollon’a Delos’ta toplanan hazine, birden bire Atina akropolünde Tanrıça Atena’nın emrine verildi. Buna Türkçede katakulli denir. (Çünkü Fransızcada emrivaki “fet a kompli” yazılır, eski yazıyla Türkçede katakulli okunur) Bu katakullinin tarihi İ.Ö 454’tür.
Devletler Birliği her yıl Delos Adasında toplanırdı. Artık toplantı gerekmiyordu. Çünkü tanrıça Athena, müttefiklerin verdiği yeni bir vergiyle hazinenin bekçiliğini ediyordu. Bu hazine ile Atina şehri, tepeden tırnağa süslendi. Ama daha önce söylendiği gibi, ne bir lağım kazıldı, ne de bir kütüphane kuruldu. Bundan dolayı tanrılar durup dururken kızakoydular, Atina’ya veba salgını saldılar! Ölen öleneydi. Tanrıları yatıştırmak için insan kurban ettiler. Bu sırada Atina’ya kulluk edenlerin sayısı – çoğu Anadolulu olmak üzere – iki yüz bini aşkındı. Anadolu’da Atina’ya da Hellenizme de duyulan nefret büyüktü.
Bu sırada olacak oldu, Atina emperyalizmi Sparta emperyalizmi ile çatıştı. Peloponez Şavaşı denen (İÖ 431) savaşlar başlaya koydu.
İ.Ö. 428 yılında yani Peloponez Savaşının ikinci yılında Midilli Atina’ya isyan etti. Anadolunun bir parçası bu suretle Hellenistan ya da Atina’ya isyan ediyor ve Sparta’nın yardımına sığınıyordu. Midilli Adasının dış münasebetlerinde söz hakkı yoktu. Midillinin öteki üyelerle teması Atina tarafından kontrol ediliyordu. Atinalılarca kullanılıyordu. Kendi gemileri de sırf Atina’nın çıkarlarına, Atinalılarca kullanılıyordu.
Anadolu’nun Atina’yla Sparta çatışmasında bir çıkarı yoktu. Peloponez savaşı Anadolu’ya yabancı bir konuydu. Anadolulu müttefikleri sırayla Atina’nın ya da Sparta’nın uyduluğu ya da köleliğine zorlandıklarını gördükçe zincirlerini kırmaya çalışmaları çok doğaldı. Delos hazinesi işinde Anadolu göz göre göre soyulup soğana dönmüştü. Özgürlüklerini de kaybetmişlerdi. Şimdi iki cami gibi Atina ve Sparta arasında beynamaza dönüşmüşlerdi. Midilli Atina’nın şerrinden kurtulmak için Sparta’ya sığındı. Atinalılar gelip adayı işgal ettiler. Atina, adanın on binlere varan bütün erkeklerinin öldürülmesine ve kadınlarla çocukların Atina’da köle olarak satılmasına karar verdi. Zorba bir idarenin merhametsiz davranması gerekçesi ile idam emri yörük bir kadırga ile Midilli de bulunan Atinalı komutana gönderdiler. Ama Atinalı bir nutukçu, insansal değil, politik bir kaygıyla , “Midilli halkını öldürürseniz, bundan sonra isyan edecek şehirler zoru görünce, teslim olurlarsa, öldürüleceklerini bilerek ölünceye dek savaşırlar. Bu, hem hazineye fazla masraflı olur, hem de şehirlerin alt edilmesi uzun sürer” diyerek idam kararını mecliste ancak üç dört oy çoğunlukla bozdurdu. İdam kararının bozulduğunu bildiren ikinci karar ikinci bir kayıkla Midilli’ye yollandı. İyi ki güçlü bir deniz fırtınası idam kararını götüren kayığı geciktirmişti. Yoksa ikinci kadırga vaktinde yetişemezdi ve insanların çoktan boğazları kesilmiş olurdu. İkinci kayık ancak birincisinin dümen suyunda limana girdi. Bunun üzerine adanın arazisi adet üzerine klerukluklara bölünüp Atinalı oligarklara verildi. Arazinin eski sahipleri Midillililer de toprağı efendileri için ekip biçer oldular.
Ama Atina filosu İ.Ö. 412’de Sicilya’da yenilince, Anadolu – yani, Lebedos, Miletos, Teos, Kime ve Foça kentleri – Atina’nın boyunduruğunu koparıp attılar. Ama Atina hâlâ güçlüydü. Onun için Anadolulular, Sparta ile anlaşma yaptı. İyonya yani Batı Anadolu, Spartalıları tanıyınca, bu sefer Sparta Perslerle yaptığı Miletos anlaşmasına göre Anadolu’yu onlara bıraktı. Bu yürekler acısı yara Hellenizm adı altında sürer gider. Sırayla Atina ve Sparta Perslerin müttefiki oldular.
ŞİMDİ ÖZETLEYELİM: Anadolu İranlılardan korktuğu için, Atinalılara sığınır. Delos işinde soyulur ve özgürlüğünü yitirir. Sparta’dan medet umar ama Perslere satılır. Yıllarca çaba hiçbir şeye yaramamış olur. Bu hal Büyük İskender’e kadar sürer.
Oyunun kahramanlarının adlarını günümüz adları ile yer değiştirin. Bakalım karşınıza ne çıkacak
ANADOLU’NUN SESİ
İkinci Basım 1982
Üçüncü Basım 1984
Birinci Basım 1971
Halikarnas Balıkçısı
Kitabın arka kapağında tanıtım yazısında; " Anadolu'nun Sesi uygarlık tarihine, bilinçli ve yansız yaklaşım. Öğrenimin her aşamasında, ders kitabı olmaya değer bir yapıt " notu düşülmüş.