Heyamola Hey
Havuzluk => Genel => Konuyu başlatan: Enes Save - 18 Temmuz 2018, 13:16:37
-
Çalışmalarımı Kıyıkışlacık limanının yanındaki Asin koyunda sürdürüyorum. Asin koyunda deniz trafiği yok, kanonun kontrolü kaybedilse bile hakim rüzgar koyun dışına çıkılmasını önlüyor. Yaklaşık on dakika düz ayak yürünerek Kıyıkışlacık'a varılıyor ve bireysel gereksinimler karşılanabiliyor.
Asin koyunun suyu bulanık. Ancak İstanbul'daki denizde yüzen biri olarak bunu sıkıntı etmiyorum. Henüz hastalanmadım.
Asin'de çalışmaya başlayalı yaklaşık on gün oluyor. Bu on günün beş gününde yelken seyri yapmadım. Çünkü rüzgar bu süre boyunca sert bir şekilde koyun dışına doğru esti.
Yelkenle çalışmaların ilkinde ön direğe 2.5 metrekare, mizanaya ise 4 metrekare yelken bastık. Hava epey sert, dalga yüksekliği az idi. On-onbeş dakika içinde önce orsa seyri, sonra apaz, sonrasında geniş apaz ve pupa seyri deneyimledik. Deneyimledik diyorum çünkü çalışmayı iki tayfa yaptık. Ahmet bey emekli olmuş bir bey. Yardımsever, hoş sohbet ve denizciliğin uygulama yönüyle ilgili isabetli görüşleri var. Konu seyir o kadar kusursuz ve süratliydi ki ister istemez zaman keyif çığlıkları attım. Hatta ilkin orsa seyrinde 30 dereceyle orsa yaptığımız konusunda ismimi ortaya
koyabilirdim. Tabii olanaksıza yakın olduğunu düşündüğüm bu orsa açısını Ahmet beye danıştım. Ahmet bey o kadar olmasa da kırk beş derece gibi bir orsa açısı olduğunu sandığını söyledi. O konuşmadan sonra nesnel değerlendirme yapılabilmesi için hep Ahmet beye danıştım.
Bu seyirler sırasında yardımcı gövde hep rüzgar üstündeydi.
Dönüş yolunu seçtiğimizde tam bir bozguna uğradık. Kavança veya tramola atamadığımızı öğrendik. Yardımcı gövde rüzgar altındayken salmaların yeterince iyi çalışmadığını gördük. Bunun bir
diğer nedeni mizanadaki yelkenin ön direk yelkenine , ön direk yelkeninin mizana yelkenine dönüşmüş olması olabilir. Neyse o günü bir çok şey öğrenmiş olarak yüzümüze gülümsemeyle sonlandırdık.
Artık toru yerinde olan ve orsa seyrine çok yardım eden bir yelken dikmeyi başarmıştım.
Devam edecek.
-
Çalışmanın ikinci gününde şu işi bir de yalnızken yapayım dedim. Öyle ya, dünya turunu tek başıma yapmayacak mıydım.
Hevesle rüzgarın çıkmasını bekledim. Ondan sonra iki yelkeni de bastım. Ama yine hüsran. Önce sorunun yelken triminden kaynaklandığını düşündüm. Sonra, sonrası Ahmet beyle üçüncü günde geldi.
Yine ön direğe 2.5 m2, mizanaya 4 m2 yelken bastık. Ek olarak 2m2 flok kullandık. Kano rüzgar altına döndü, floku mayna ettik ve doğru dürüst hız yapamadık. Sorun rüzgarda, yani sorun yelkenlerin küçük olmasında.
Bunun sonu nereye mi geldi? Orijinal planda belirtilen büyük yelkeni dikmem gerektiği gerçeğine geldi. Olsun sert rüzgarlarda iyi çalışan bir kaç yelken dikmiş oldum. Artık yelken dikme tekniğini elde ettim. Orijinal yelkeni dikeceğim.
COE, CLR ve kanonun şekli, yelkenin büyüklüğü. Çok değişken var çook. Ama çok eğlenceli.
Yanlışlar yapıyorum ama hep ilerliyorum.
-
Selametle .
-
Bu arada bugün neredeyse rüzgarın olmadığı bir havada pupa-geniş apaz seyri yaptık. Bu beni amaca yönelik çabaları yüksek tutmak için her çalışma gününe pupa seyri yapmak gerektiği düşüncesine götürdü. Öyle ya, her güne başaracağımızdan emin olduğumuz bir etkinlikle başlamak gibisi var mıdır?
-
:)
Enes, sen de de çok gördüğüm bir "tarz " var. Proje dışına çıkma . Bu yüzden projesi dışında yapılmış bir sürü gecekondu görünümlü tekne var piyasada.
BU bende de var aslında. Patalya ya direk dikip, yelken yapmayı düşünmüştüm. Oysa 2.20 m. boyunda bir dingi de dengenin aslında kürekler ile sağlandığını yaşayarak öğrendim.
Direk ve yelken dikmeme engel olan aldığım mühendislik disiplini idi. :) Yoksa patalya da direk ve yelken olacaktı az kaldı. Belki yine de meraktan denerim.
ancak senin gibi önemli ve iddalı hedefleri olan ve bunları gerçekleştiren birisinin projeye uyma konusunda çok daha hassas olması gerektiğine inanıyorum.
-
Ersin sana yanıt vereceğim. Ancak biraz zamana gereksinimim var. Bugün işi sonuçlandıracak büyük yelkeni dikmeye başlıyorum. Bitirince görüşürüz :)
(https://i.hizliresim.com/j6WBRJ.jpg) (https://hizliresim.com/j6WBRJ)
-
" Enes, sen de de çok gördüğüm bir "tarz " var. Proje dışına çıkma . Bu yüzden projesi dışında yapılmış bir sürü gecekondu görünümlü tekne var piyasada. "
Özellikle "proje dışına çıkma" konusunda datalarımda yeterli örnek var ;) ;D Şimdi değil ama gelecekte bu örneklerin ortak paydalarını ve elde ettikleri sonuçları paylaşacağım.
Örneğin, neden bir amatör yapımcı ölçülüp, biçilmiş, yorumu yapılmış, optimum değeri saptanmış bir yelken planını azami değerlere taşımak için inatla çaba sarf eder? Veya tam tersi. Neden yelken planını küçültmeye kalkar?
Veya, yıllardır motor tekneleri tasarlayan ve planlarını satan uluslararası bir tasarımcının yelken planına "bu adam hiç bir şey bilmiyor" diyebilir?
-
" Enes, sen de de çok gördüğüm bir "tarz " var. Proje dışına çıkma . Bu yüzden projesi dışında yapılmış bir sürü gecekondu görünümlü tekne var piyasada. "
Özellikle "proje dışına çıkma" konusunda datalarımda yeterli örnek var ;) ;D Şimdi değil ama gelecekte bu örneklerin ortak paydalarını ve elde ettikleri sonuçları paylaşacağım.
Örneğin, neden bir amatör yapımcı ölçülüp, biçilmiş, yorumu yapılmış, optimum değeri saptanmış bir yelken planını azami değerlere taşımak için inatla çaba sarf eder? Veya tam tersi. Neden yelken planını küçültmeye kalkar?
Veya, yıllardır motor tekneleri tasarlayan ve planlarını satan uluslararası bir tasarımcının yelken planına "bu adam hiç bir şey bilmiyor" diyebilir?
Cem bey,
Size ve diğer üyelerimize eşit derecede saygılıyım. Ancak yazdığınız yazıdan benle ilgili imalarda bulunduğunuz düşüncesine kapıldım. Bu imalar ve niyet okumalar benim için doğru değil. Dilerseniz bu yazınızı ayrı bir başlığa taşıyabilirsiniz.
Doğrularım ve yanlışlarımla neyi neden yaptığımı önümüzdeki günlerde Ersin'e yazacağım cevapta okuyup düşüncelerimi öğrenebilirsiniz.
-
Yazdığımda kişiye yönelik hiç bir ima yoktur.
Tamamiyle genel bir yorumlama .
Öte yandan, fikren yola çıkmış biri ancak talep ederse yorum yapmayı/ bilgi paylaşmayı tercih ederim. Hariçten gazel okumak tarzım olmadığı gibi, doğru yorum ve eleştirilerinde pek faydası olmadığını defalarca gördüm.
Özetle Enes Bey konu siz değilsiniz
-
Ersin,
Gecikme için kusura bakma. Herkesin kendine özgü bir karakteri ve koşulları vardır. Benim karakterim para biriktirip tekne satın almaya uygun değil. Ben denizde gezmek istiyorum ve bunu yapıyorum. Bir yandan da hem araştırarak hem de deneyim kazanarak kendimi geliştiriyorum.
Koşullara gelirsek açık olanı anlatmaya gerek yok. Kendi yağımda, zaman zaman da yardımlarla kavruluyorum.
Yukarıdakileri göz önünde bulundurduğumuzda isim zor. Ancak olanaksız değil. Bazen yoldan ayrılmadan güzellikleri göremeyebilirsin. Şu anda ıssız sayılabilecek bir yerde öğle sıcağı yaklaşmışken bir küçük ağacın üstüne attığım yelkenimin gölgesinde oturuyorum. Ne mi yapıyorum 7 m2lik büyük bir yelkenin son birkaç yüz dikişini elimde atıyorum. Dikerken dalıyorum, okyanusun ortasındayım.
Ne yazık ki ben böyleyim. Proje dışı davranan biriyim belki de. Ama seni temin ederim, eğer böyle olacaksa bunu yapacağımdan eminim. Çünkü denizde seyri seviyorum .
Selametle
-
Geçen gün bir evde yatıp biraz olsun rahatlayayım dedim. Sabah sırt ağrılarıyla uyandım. Gece uyuduğum yatak üzerinde uyuduğum kanonun zeminine göre tabii ki daha yumuşaktı. Ondandır diye düşündüm. Salonun zeminine biraz uzanınca ağrılarım geçti. Bu uzun sürecek seyrim için beni motive etti. Bedenim kanoyu benimsemiş.
-
İyi niyetli bir kabullenim. Bence bel ve sırt kaslarını güçlendirmelisin.
-
Bu sabah kanoyla Kıyıkışlacık'tan Güllük'e geçtim. Çünkü ailem Güllük'e geldi. Oğullarımdan biriyle (Üniversitede öğrenci) kanonun başına gittik. Oğlum kanoyu ilk defa çıplak gözle görüyor:
- Baba uzaktakiyle (Alargadaki 30 fit bir yelkenli) gideceksin değil mi?
- Hayır oğlum. Şu dibimizdeki kanoyla...
- Gerçekten mi? Bunu büyütmek için çalışma yapacaksın değil mi?
- Hayır oğlum. Ancak iyileştirme ve geliştirme olacak.
Oğullarım her ne kadar beni hep izleseler de biri şok oldu. Diğerinin tepkisini merak ediyorum.
Bu tepki benim açımdan güldürücü olmaktan daha çok düşündürücü oldu. Kaygı düzeyleri uygun düzeye gelene kadar epey zaman geçeceğe benzer. Üzerime düşeni yapmalıyım.
-
Bu abinin ( Andreas Gabriel) maceralarını göster onlara;
(https://www.kirchenkreis-burgdorf.de/tl_files/data/kirchenkreis_burgdorf/nachrichten/nachrichten_2015/nachrichten_1506/150608_gabriel_katamaran_800px.jpg)
-
Bu abinin ( Andreas Gabriel) maceralarını göster onlara;
(https://www.kirchenkreis-burgdorf.de/tl_files/data/kirchenkreis_burgdorf/nachrichten/nachrichten_2015/nachrichten_1506/150608_gabriel_katamaran_800px.jpg)
Özgür kaptanım,
İlgine teşekkür ederim. Devamını dilerim.
Bazı faaliyetler tahmin edilemeyecek şekilde çok yönlü ve karmaşık olabilir. Kanoyla dünya turu projesi için malî, idari, halkla ilişkiler, aile içi ilişkiler belki sayılabilecek unsurlardır. Bunların içine girdiğimizde başka şeylerle karşılaşabiliriz.
Aileye yansımasını daha önce öngördüm. Ancak bu denli büyük bir derinliğin olduğunu görünce şaşırdım ve düşünceye daldım. Bunu da sanal ortamda paylaştım. Bunun nedeni faaliyetine bir kayıt düşmek istememdir. Niye kayıt altına almak istiyorum. İleride her hangi bir nedenle araştırma yapacak kişi veya kişilere bilgi bırakmak istiyorum. İsteyen kaldığım yer neresiyse oradan devam eder...
Bilgi paylaşımı konusunda dağınık mı davranıyorum? Evet. Ancak olası araştırmacı istediği bilgiye ulaşmak için zaten gerekli çabayı sarf eder.
Aile içi konuları sanal ortama taşımayan biriyim. Ancak bu, ailevi olduğu kadar belki bir gün bir başkası için hayati olabilir. Ben bu ciddiyetin farkındayım. Oğlum da bunun üstesinden gelebilir veya...
Şu anda ilk olarak yakınlarımı anlamam gerekiyor. Anlayınca zaten yolun önemli bir kısmı aşılmış olur.
Anlayışın için teşekkür ederim.
-
Bu projede öncelikle ailenin ve yakın arkadaşlarının korkularını yenmen gerekecek.
Özel travmatik istisnalar hariç genelde insanların ya çok iyi bildikleri (riskleri, ihtimalleri, istatistikleri) veya hiç bilmedikleri şeylerden korktuklarını düşünürüm.
Bu nedenle onlara yukarıdaki örnekteki gibi daha önce başarı ile sonuçlanmış benzer etkinlikleri göstermen faydalı olacaktır.
İşin içine (imalat, hazırlık, bazı etaplar vb.) onları da dahil etmen onlar için bu süreci kolaylaştırabilir.
Türkiye'de hem denizde hem özellikle dağcılık veya benzer risk oranı yüksek sporlarla bireysel olarak uğraşan, bu ailesel ve toplumsal kaygıları bir şekilde aşmış ve hayalinde başarıya ulaşmış pek çok insana ulaşabilirsin. Tekniğin yanında bu tecrübeleri de onlardan almak iyi olabilir.
Hatta imkan olursa bu tip zor ve yalnız işleri başarmış kişilerle aile üyelerini tanıştırabilirsin.
İlk aklıma gelen ve bir şekilde ulaşılabilir olduğunu düşündüğüm isimler: Hüseyin Ürkmez (Kürekçi, eski bisikletçi), Özkan Gülkaynak, Hakan Öge, Erden Eruç, Gürkan Genç (Bisikletçi, halen yollarda), Alper Dalkılıç (Ultra maratoncu), Zorbey Aktuyun (Kaya tırmanışçısı), Tunç Fındık (Yüksek irtifa dağcısı)
-
6 Ağustos 2018
Güllük'teki halk plajının koyundan demir almadan önce iskotaları, fırtına demirini v.b. kontrol edip düzenledikten sonra iki salmayı da indirip arka direğe 4m2 yelken bastım ve iskotasını sabitledim. Sonrasında ön direğe 2.5 m2 yelken basıp iskotayı serbest bıraktım.
Baş tarafa gidip demir aldım. Çıpayı kapattım ve kıç tarafa geçip oturdum. Ön direğin yelken iskotasını sabitledikten sonra küreği elime alıp kürek marifetiyle sancağa manevra yaptım. Her iki yelken de havayla dolunca küreği dümen niyetine kullanmaya başladım.
Hava açık ve 3 Beaufort rüzgar var. Yani geçen gün yaptığım seyirdeki hava gibi. Keyifle seyre koyuluyorum. Öyle hızlı gidemiyorum ama şikayetim yok. Çünkü gidiyorum. Keyifle etrafı seyrediyorum . Sancak baş omuzluktan sancak bordaya kadar bir kaç gemi bir kaç mil uzakta demirdeler.
Körfezde çalışan balık çiftliği tekneleri benden uzakta ve çatışma olasılıkları yok gibi görünüyor. Rota iskele baş omuzluk tarafındaki iki küçük adayla Kıyıkışlacık'ı göz kararı ortalayacak şekilde karşı kıyı. Bugünkü plan son olarak diktiğim 4m2 floku denemek. Ama bunun için karşı tarafa geçmeyi bekliyorum.
Keyifle seyrederken iskele baş omuzluğa yakın bir yönde çatışma olasılığı olan sacdan mamul bir çiftlik teknesini farkediyorum. Biraz daha tedirginim. Zira artık yedeğimde Orsa 1'i çekmiyorum. Bir önceki seyirde uygulamaya soktuğum kararı bu seyirde de
sürdürüyorum. Ne de olsa okyanus yedekte botla geçilmeyecek.
Tekneyle olan açı değişiyor. Yavaş yavaş çatışma rotası kayboluyor. Yine de tekne iskele kıç omuzluk hizama gelene kadar gözlüyorum. Motorum yok. Bu nedenle çatışmadan kaçınmam ancak teknenin rotasını koruyup benim durmam şeklinde olası görünüyor. Neyse bunu da atlattık. Denizde en çekindiğim iki şeyden biri insan kaynaklı fiiller ve diğeri yıldırımlar.
Seyre devam... Her ne kadar nihai noktam farklı olsa da pruvayı olabildiğince adada tutmaya çalışıyorum.
Biraz sonra ada hizasına gelince rüzgar düşüyor. Ben de sürüklenerek ilerlemeye başlıyorum. Kendi kendime profesyonel dikim yelken gelince bu sorunum ortadan kalkacak diyorum. Bu yelken kendi dikimim olan arka direkteki yelkenden neredeyse yüzde yüz daha büyük. Pek inanılır gibi gelmese de bayram öncesi teslim demişlerdi. Ama hangi bayram öncesi!
Seyir sırasında acaba yatarak dümen tutabilir miyim diye merak ediyorum. Haydi deneyeyim! Uzanıyorum .başımı içi dolu pet şişeye koyup seyre devam
ediyorum. Evet! Kıçtan bir şey gelmediği sürece neredeyse kusursuz. Ama birkaç dakika sonra uykum gelince vazgeçiyorum.
Kah gözlem yaparak kah düşüncelere dalarak hedeflediğim yere ulaşıp demir atıyorum. Floku arka direk için arka direk ana yelkeniyle birlikte kullanmayı düşünmüştüm. Tabi ön direkteki yelken de açık olacak. Ne kombinasyon ama! Gören olsa bu ne deyip belki sinir krizi geçirir. Son anda bu üçlüden vazgeçip arka direkteki ana yelkeni indiriyorum. Çünkü arka direğe, daha doğrusu boruya çok yük binecek. Floku takarken rüzgar artıyor.
Son kontrollerimi ve hazırlıklarımı yapıp demir alıyor ve dönüşe geçiyorum.
Gidiyoruz! Ama ne gitmek. Bir öncekinde hareket ettiğim koyla onun yanındaki koyun ortasını zor tutturmuşken bu sefer geceyle gündüz kadar olumlu bir fark var. Pruva resmen Tuzla'yı (Boğaziçi) gösteriyor. Tam coşacakken son anda kendimi tutuyorum :
" Enes, daha değil. Direk, çarmık dayanacak mı ? Alabora da olabilirsin. Bitmeden bitmiş olmaz."
Aklıma alabora olabileceğim gelince kalçamın yarısını güverteden dışarı
çıkarıyorum. Ama yetmeyebilir. Yürek Selanik. Ara ara direğe, yani boruya bakıyorum. Bana mısın demiyor. Çarmık ipinde de atma benzeri bir şey görünmüyor.
Adanın koruması kaybolana kadar devam, sonra iskele baş omuzluğa dönüş ve kolayına rüzgarla doğru koya gir diyorum. Ama öyle olmuyor. Uzaklarda Boğaziçi bana göz kırpıyor . Belki varıp Turhan ağabeye merhaba dersin?
Adanın korumasından çıkınca dalgalar büyüyor, zaman zaman rüzgar üstündeki yardımcı gövdeyi sudan kesiyor. ALABORA! Kendi kendime bir başka gün öl diyorum
ve devam...
Hani rezaletin daniskası. Tam ortada alabora ol. Off! Kanoyu tanımak için bunu yapmamın gerektiği gerekçesini uyduruyorum, vazgeçmiyorum.
Orta kısmı, yani trafiğin en yoğun olduğu bölgeyi geçince mayna diyorum ve kalan kısmı kürek kullanarak, dalga ve rüzgarı arkadan alarak tamamlıyorum.
-
Enes'cim ilgiyle okuyorum.Alabora oldun ve tekrar düzeltip yola devam ettiğini anlıyorum.Müthiş.
Daha çok ayrıntı rica ediyorum.
-
Mustafa ağabey,
Alabora olmadım. Alabora olursam ne olur diye içimden geçirmiştim. Tam bir fiyasko olurdü. Bir başka gün öl derken de ne olur bugün alabora olmayayım diye diledim. Anlatım eksikliği olmuş.
Her gün sabah erken benim gençlerle kanoya binip kürek çekiyoruz. Üstüne bugün yelken çalışması yapınca iyice yorulmuşum. Sanırım bu nedenle biraz bozuk aktardım. İlk gün yazmayınca bu sefer heyecanım gidiyor. Yazamayabiliyorum.
-
Bugün bir de orsada mıyım diye kendime sordum. Yanıtı bulmakta epey zorlandım. Sonunda düşünmeyi bıraktım. "Bir yelken öğretmeninin dediği gibi : Seyre çıktığın yere geri dönebiliyorsan iyi."
Bundan sonra hep bu şekilde düşünmeye çalışacağım.
-
Enes biladerim,
Kanoyu yanında gençler botta iken kontrollü şekilde devirip düzeltme çalışmaları yaptın mı?
Yapmadı isen farklı pozisyonlarda alabora durumları yaratarak yapılacak doğrulma çalışmalarını yanında yardım varken yapman başlangıç için iyi olacaktır.
Çalışmalarını ilgi ve merakla takipteyim. :)xx
-
Utku dede,
Yapmadım. Gençleri bu konuyla sıkmamaya çalışıyorum. Ayrıca kanoyu tepetaklak görmeyı henüz istemiyorum. O da olacak. Şu sıralarda aklım fikrim kanoyu abramada ustalaşmada.
Selamlar.
-
Gerek bu başlık gerekse diğer başlıklar altında değindiğim bazı hususlar bir çoğunuz için yeni olmayabilir. Hoş görünüz için teşekkür ederim.
Şişme bottan yardımcı gövdesi de olan 7.5 metrelik bir kanoya geçmek büyük bir gelişme oldu. Geniş ve benim uzun seyir anlayışıma uyan bu yeni yüzer nesne beraberinde birtakım yeni zorluklar da getirdi.
Botu neredeyse parmağımla sevk ve idare ediyorken kanoda manevra yapmanın güç olduğunu fark ettim. Buna kanonun seyir sırasında yardımcı gövdenin olduğu tarafa çekmesini ekleyelim. Durum biraz daha karmaşıklaştı. Neyse ki bunun çaresini buldum. Düz bir hat üzerinde kürek çekerek gitmek için küreği yardımcı gövde tarafında daha uzağa daldırıp çekmeye başladım.
Bu aslında çok basit bir prensibi doğru uygulamakla ilgiliydi : Vektör bileşimleri.
Tabii bununla bitmedi. Rüzgarla birlikte kürek çekerken gövdenin inanılmaz şekilde rüzgar tuttuğunu, neredeyse çılgın at moduna geçtiğini söyleyebilirim. Kontrolü olanaksız görünüyordu. Neyse ki yardımıma Polinezya yerlilerinin kürekle dümen tutmak için kullandıkları yöntemler yetişti. Bu tekniklerden birini kullanarak bunu da aştım. Polinezyalıların atalarını saygıyla anıyorum. Bu çözüm, okyanusta dümensiz kalırsam kürekle idare edebileceğimi de gösterdi.
Peki neden kürek de kürek. Birçok şeyin başı sonu orada. Rüzgarsız havalarda limana kürekle ulaşılır. Limandan kürekle çıkılır. Dümen giderse kürek vardır.
Tabii yelkenle seyir yaparken küreği dümen gibi kullanmak beni ait olmadığım diyarlara götürüyor. Hoş bir ruh uçuşu.
-
Kolay gelsin. Kanonun fotoğrafını face de gördüm bu gün. :)xx
Direk bağlantıları hakkında bilgi verir misin? ?0-?
-
Ön direkte (Kısa olan) ıstralya, çarmık yok. Arka direkteyse var. Ön direğe de kuracağım ancak karanfili nasıl ayarlayacağımı bulamadım. Zira direklere tırmanılamıyor. Önerilere açığım.
-
Sanırım buldum :)
Karanfilin bir ucu direklerden birinde sabit olacak. Diğer ucuysa diğer direğin cundasına takılmış bir makaranın içinden geçip aşağıya inecek. Oradan karanfil çekilip gerilecek ve koç boynuzu veya cem kilite sabitienecek.