Bir zamanlar bende bu konuya dair bir şeyler yazmışım, buraya da iliştirelim.
Öncelikle yurdumuzun kıyı yapısı, akarsu yatakları, dağların şekilleri, kıyılarımızdaki girinti ve çıkıntıları gözümüzde canlandırarak anımsamak gereklidir.
Karadeniz ve Akdeniz de dağların denize paralel uzanması ve bu nedenle karayolu gibi havanında transferinin geçit ve boğazlar tarafından sağlanmasını , bunun sonucunda da genel hava hareketine müdahele eden lokal hava hareketlerini bilmemiz gerekir.
Ege de durum çok farklıdır.Dağların denize dik uzanması ve B.Menderes, K.Menderes, Gediz gibi nehirlerin oluşturduğu vadilerin genel iklim üzerinde olduğu gibi rüzgarlar üzerindeki etkileride farklılık göstermektedir.
Yazmaya çalıştıklarım, kısa süreli rüzgarların ve günlük rüzgarların şekil değiştirmesi ve bölgeye göre farklılaşmasıdır.Bahse konu etmeye çalıştığım rüzgarlar ;uzun süreli mevsimsel rüzgarlar ve dünyanın yapısı, duruşu enlem farklılığı vs. ile oluşan rüzgarlar değildir.
Sadece yurdumuzda rüzgarın akıntı uyumu, kıyılardaki şekil değişimi ve etkilediği suyun oluşturacağı orkozlar gibi konulardır.
Öncelikle Karadenizin ortası; Türkiye'nin sürekli sert havasına sahip olan Kerempe burnu ve İnce burun arasındaki kıyı şeridine dair bildiklerim.Bu bölge kuzeyli rüzgarların hepsine açık ve hepsinde de sıkıntı yaşayan bir kıyı şerididir.Çoğunlukla akıntı ile rüzgar birbirine uyumludur. Buradaki denizciler akıntıya "sular" ismini verirler ve rüzgarla aynı isimlerle adlandırırlar. Örneğin "sular poyraz" denildiğinde akıntının poyraz rüzgarıyla aynı yönden gelip aksi istikamete aktığı anlaşılmaktadır. Bu bölge de poyraz suları denizdeki bir cismi açığa sürükler, tam tersi karayel suları da kıyıya yakınlaştırır. Aynı şekilde kıyı yapısındaki kumlar poyrazda çekilir karayel ve yıldızda yığılır. Üst üste poyraz esip akıntının da poyraz olduğu dönemlerde kıyı şeridi kısalır, tam tersi durumda da uzamaktadır. Bu yüzden akıntının poyrazdan olduğu dönemlerde hızımız düşmemesi için doğuya yaptığımız seyirlerde kıyıya yakın seyir yapmak daha uygun olacaktır. Tam zıttı da karayel için geçerlidir.
Bu bölgede güneyli rüzgarlar çok az eserler. Çünki kıyı şeridinden hemen yükselen İsfendiyar (Küre) Dağları Kıyı şeridinin sırtında bir duvar gibi durur. Bu yüzden hava etkileşimini ve hareketlerini büyük ölçüde etkiler. Bu dağlar başka bir şey daha yaparlar kıyıya yakınlaştıkça ve uzaklaştıkça aynı doğrultuda esen gerçek rüzgarın farklılaşmasına yol açar. Bu durum Akdenizin bir kısmında, Karadenizin tamamında ve Marmaranın güney batısında da böyledir.
Ayrıca Kerempe burnu ve İnce burun Doğu ve batı yönlerinde hakim rüzgarın ve akıntının ters manevra yada devinim yapmasına yol açar. Bunlara "Kerempe Çevirmesi", "İnce Çevirmesi", Kıbrıs'ın Kuzeyinde olanına da Kıbrıs çevirmesi" gibi isimler verilir.
Hepsinin özelliği bir birine benzerdir. Gerçek rüzgarın ve akıntının coğrafi şekillerden etkilenerek yön, şekil ve hız değiştirmesidir.
Rüzgar tahriğiyle seyir yapanlar için önem arzeden bir konudur.Bir anda tüm ayarların değiştirilmesi gerekebilir.
Yine başta Batı Karadeniz de olmak üzere Karadeniz'in tümünde Nehirlerin oluşturduğu vadiler lokal rüzgar hareketlerine neden olurlar. Özellikle Karayel ve batılı havalarda ikindiden sonra rüzgar kalmaya(rüzgarın yanması da derler) başlar.Ve akşam ezanından 1 saat kadar sonra bu vadilerden Meltem benzeri bir rüzgar başlar. Buna dışarı rüzgarı denir. Bölgesel tabir de"danaz" dedikleri de olur. Bu karasal soluma bazen denizde 10 mil açıklara kadar üfleme yapar. Şiddeti sürekli ve yüksek olur, üfleyen vadi daraldıkça şiddeti artar. Tüm nehir ve çay ağızlarında görülür.Etkilediği alanı geçtiğinizde birden kalır.Özellikle karadenizde şehirler ve kasabalar hep vadilere kurulduğu için neredeyse tüm şehir önlerinde bu rüzgara maruz kalırız. Güneş doğduktan 1 saat kadar sonrasına kadar eser sonrasında kalır.
Ama poyraz rüzgarı batılı rüzgarlar gibi akşam üzeri kalmaz. Esmeye devam eder ta yatsı ezanından sonra biraz yumuşar gece yarısına doğru azalır.Poyraz rüzgarında ve havasında bu dışarı rüzgarı esemez. Poyraz bu rüzgarı hapseder.
Ayrıca bu bölgede poyraz ve fırtına zamanları hariç sabah erken rüzgar esmez. Rüzgar saat sabah 10 dan sonra esmeye başlar. Buna da "rüzgar indirdi" denir.
Bu özellikler neredeyse Karadeniz in tamamında geçerlidir.
Biz amatör denizcilerin demirleme haricinde nerede işine yarar bilemem ama akıntı ve rüzgar ilişkisi ve akıntı tespiti için balıkçıların sık kullandığı bir geleneksel yöntemi belirteyim. Günümüzde modern teknelerin hiç birinde bu tip uygulamaları kullanılmamaktadır.Bir çok profesyonelin de ilgisini çekmeyecektir.
Dibe ulaşabildiğimiz yerlerde derinlik ölçmek için klasik iskandil kullanırız. Klasik iskandilin bedeni bildiğimiz "sicim" tabir edilen ipten olmalıdır. Naylon vs.ipler olmaz. Kalınlığı 20 ve üzeri (Max.40) olmalıdır. Bu bedenin alt ucuna kiloluk bir kurşun yada uygun bir ağırlık takıyor ve suya atıyoruz.Dibe ulaştığında yüzeydeki kısma derinliğe göre bir miktar(genelde 3 kulaç yeter) kaloma verip bir tane en büyüğünden balık ağı mantarı takıyoruz ve suya atıyoruz. Elimizdeki fazla ipi kaloma şeklinde boşluk veriyoruz ve tekneyle başında ileri yol yada tornistanla eğleniyoruz. Hiç bir şekilde elimizdeki ip mantara ve iskandile yük bindirmemelidir. Çok kısa bir süre sonra iskandilin bedeni gerçek akıntı yönünde eğim alacak ve mantarı batıracaktır. Eğer mantar batarsa akıntı 3 knot üzeridir. Eğer ters rüzgar varsa da mantar bedenin eğimine ters yönde yüzmeye çalışacaktır. Sonrasında bedenin boşluğunu aldıktan sonra kulaçlayarak derinliğide kolayca ölçebilirsiniz.
Şamandıralarda bu görevi görürler. Bulunduğumuz yerlerdeki herhangi bir ağ şamandırasına yada sabit şamandıraya bakarak yüzey akıntısını anlayabiliriz.
İşin özeti denizde yüzen bir çöp başka tarafa giderken aslında akıntı başkadır. Bazen bunu kolayına rüzgarla giderken teknemizin performansından kolaylıkla anlayabiliriz.
En son Karadeniz de kalmıştık.
Evet; Karadeniz'in rüzgar-akıntı yapısı ve Akdeniz in bizim kıyılarımıza ait kısmının rüzgar-akıntı yapısı kısmen simetrik bir özellik sergilemektedir. Fakat Akdeniz de olan Süveyş Kanalından kaynaklı Kızıldeniz etkisi, buharlaşma etkisi ve denizin kıyı şeridi uzunluğu ve alan gereği farklı hareketliliklerde gözlemlenmektedir.
Karadeniz de üç büyük ırmağın (bizim kıyılarımızda) oluşturduğu deltalar ve koridor kara ve deniz arasında sıcaklık farkının yüksek olduğu dönemlerde ciddi etki yapmakta ve bu oluşan rüzgar kıyıdan çok açıklara kadar uzanmaktadır. En belirgin olduğu yerler Kızılırmak ve Yeşilırmak'tan kaynaklı Bafra ve Çarşamba önleri ile Sakarya'dan kaynaklı Kefken-Akçakoca arasıdır.Bu tarz nehir ağızlarında alüvyonlardan dolayı derinlik kıyıdan epey uzaklara kadar artmamakta ve buda akıntı yönünü, debisini ve şeklini değiştirmektedir. Hatta dalganın yüksekliği bu sığlıklardan dolayı döngüsel hareketini yapamayacağı için anlamsız bir hal alır.Birde kıyıdan gelen rüzgarla karışınca artık kolay gelsin demek lazım.
Bu yüzden bu tarz büyük nehir ağızlarından çok uzak ve temkinli geçmek gerekir. Hatta bazen
harita ve kitaplara bile tolerans vermek gerekir. Çünki son yılın yağış vs .değerleri ve hakim akıntı bu yapıyı çok çabuk değiştirebilir.
Bu özellik tüm kıyılarımızda geçerli ve önemlidir.Bir bölgede bu rüzgar gündüz başlarken (örneğin Ege) diğer bölgede gece başlar(Örneğin Karadeniz gibi). ama ana işleyiş aynıdır.
Karadeniz için son bir iki genel bilgi ekleyip,Marmara'ya başlayalım.
Şimdi efendim Karadeniz Marmara'dan daha yüksek olduğu için Karadenizin kuzeyinden gelen akıntı Batı kıyılarını dönerek doğuya doğru genel hareketini tamamlamaya çalışırken bir kısmı boğazdan aşağı akar ve yola devam eden kısmı bir üçgenin hipotenüsü gibi düşünürsek doğrudan Kerempe Burnuna gider ve buradan çevirme yapıp kıyı kıyı etkisini kaybederek geri döner. Orta ve doğuda bu kadar belirgin değildir.Eski zamanlarda bu akıntı seyre yardım anlamında kullanılırmış.Bizim kıyılarımızda Karadeniz de havayı iki burun çevirir.Bunlar Kerempe ve İnceburundur.Bu burunların doğusu ve batısı aynı zaman diliminde farklı rüzgar ve akıntılara sahip olabilir.Özel bölge ve durumlar hariç genel akıntı hakim rüzgarla örtüşür. Hakim rüzgarlar ise poyraz ve karayel olup , poyraz rüzgarı ve akıntısı denizi soğutur ve Karayel rüzgarı ve akıntısı ısıtır.
Benden Karadeniz bu kadar, şimdi Marmara;