Cemil'e anlatıyorum, o uyguluyor. Pruvadaki halatı çözüp iskele tarafında pruvaya en yakın olan tutamağa bağlıyor. Böylece çekeceğim halat Ebabil'le açı oluşturacağından ben halatı, dolayısıyla Ebabil'i çektikçe Ebabil'in salmaları denizin suyuyla iş birliği yapıp bu çekişe direnip karaya paralel şekilde ilerleyecek. Cemil'in dümenle düzeltme yapmasına da gerek kalmayacak.
Tekrar deniyoruz. Her şey iyi ilerliyor. Ta ki bir başka büyük motoryat dalgası Ebabil'in kıyıya paralel konumunu bozana kadar...
Üçüncü başarısızlık... Günlük yaşantımda her ne kadar rahat kıyafetler giysem de takım elbise giymek çok hoşuma gider, kendimi daha havalı ve iyi hissederim.
Sevgili arkadaşım ve mentörüm Gülümser'le bir konferans sonrası resmimiz.
Bankacılıkta buna lacileri çekmek denirdi. Bu sefer giyeceğim elbise farklı, başarısızlık elbisesi. Üzerime cuk oturdu ve Türkbükü'nü geçene kadar üstümde duracak.
Elbise her tarafımı sarıyor. Tüm benliğimle hissediyorum. Tenimin gözenekleri açılıp onu içeri alıyor. Değişik bir duygu. Hiç sevmediğim bir yemeği, örneğin baklaýı yemek gibi. Olsun bunu hissetmeli, tadını çıkarmalıyım.
Burnun korunaklı bölgesinde baştan kara, kıçtan çıpa bağlanarak akşamı bekliyoruz. Oraya yakın demirleyen motoryatın kaptanının yardım etme teklifini geri çevirmeyip dingisinin yedeğinde Türkbükü'ne geri dönüyoruz.
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER